Geri Git   ForumSinsi - 2006 Yılından Beri > Kültür - San'at & Eğitim > Kitap Dünyası

Yeni Konu Gönder Yanıtla
 
Konu Araçları
nuh, peygamber, tarihi

Nuh Peygamber Tarihi

Eski 07-25-2012   #1
Prof. Dr. Sinsi
Varsayılan

Nuh Peygamber Tarihi



Her şey, Sir Leonard Wooley isimli amatör bir İngiliz arkeoloğun Mezopotamya'da yaptığı kazılar sırasında başlamıştı Ele geçen bulgular, o güne kadar bir efsane gözüyle bakılan Nuh Tufanıyla bağlantılıydı Batı insanı çok haklı sebeplerden dolayı Kitab-ı Mukaddes'i güvenilir bir kitap olarak saymadığı için bu kitapta anlatılan Tufan olayını da mitolojik bir hikaye olarak değerlendirmekteydi Ama Wooley'in araştırması bu inancın yanlışlığını ortaya koyuyordu Özellikle sevinenler Hıristiyan ve Yahudi din adamları oldular Derhal heyetler oluşturulup çalışmalara başlanıldı

Bu arada dünyanın her tarafında yapılan araştırmalar, Tufan'ın hemen bütün toplumların efsanelerinde yer aldığını gösterdi Asya'da 13, Avrupa'da 4, Amerika'da 37, Avustralya ve Okyanusya adalarında ise 9 adet Tufan efsanesi tespit edilmişti Bunların en şaşırtıcısı da Hopi kızılderililerine ait olanıydı Denizden çok uzakta, Kuzey Amerika'nın güney batısında yaşayan Hopilerin destanlarında kabaran suların ülkelerini baştan başa kapladığı, dağların tepelerine kadar yükseldiği ve yeryüzündeki canlıları yok ettiği anlatılıyordu Amerika'nın eski sahiplerinden olan Azteklerin destanlarında ise Tufan'ın süresi bile veriliyordu Bütün bunlar, insanlık tarihinin hemen hemen başlarında meydana geldiğini gösterir

Sir Leonard Wooley'in bulduğu izler, Nuh Tufanı değildi elbette Mezopotamya ve çevresinin zaman zaman yaşadıkları büyük çaplı su baskınlarından birinin iziydi Öte yandan, arkeolojik araştırmalarda ele geçen bulgular büyük bir tufanın yaşandığını ortaya koyuyordu Bunun yanısıra bulunan her parça Tevrat'ın tahrif edildiğini, Kur'ân-ı Kerim ve Hadis-i Şeriflerin doğruluğunu teyid ediyordu Gerçekten Kitab-ı Mukaddes öylesine tahrif edilmiş, olaylar öylesine birbirine karıştırılmıştı ki Nuh aleyhisselam adeta iki ayrı tufanı yaşayan bir peygamber durumunda resmedilmiştir Bu acımasız tahrifat, ileride göreceğimiz gibi hala devam etmektedir

NUH KAVMİ

Kur'ân-ı Kerim, Tufan'ı Nuh aleyhisselamın etrafında gelişen bir olay olarak bildirmektedir Hazret-i Nuh, alabildiğine dejenere olmuş bir kavme peygamber olarak gönderilmiştir Bu topluluk putlara tapınır, insanlara zulmeder ve kötülüğün her türlüsünü açıkça işlerdi Nuh aleyhisselam yüzyıllar süren mücadelesine rağmen onlardan çok azını Allahü Tealanın varlığına ve birliğine inandırabilmişti

Fahreddin-i Râzî hazretlerinin bildirdiğine göre yola gelmemelerinin üç sebebi vardı; "Birincisi; kendi aralarından çıkmış bir fani insana peygamberlik makamını yakıştıramamışlardı İkincisi; Nuh aleyhisselama inanan insanlar, hayat seviyeleri düşük, fakir insanlardan oluşuyordu Eğer Nuh aleyhisselam gerçekten peygamber olsaydı, kendisine zenginler ve kavmin ileri gelenleri bağlanırlardı Üçüncüsü ise; onlara göre kavmin ileri gelenlerin zengin ve kudretli olmaları zeki kişiliklerinden kaynaklanıyordu Bu sebeple fakir kişiler aptaldı ve muhatap alınmaya değmezdi"

Bu kavmin ne zaman yaşadığı bilinmemektedir Elimizde bu kavimle ilgili iki önemli ipucu vardır ki bunlardan birisi Nuh aleyhisselamla ilgili Kur'ân-ı Kerim'de verilen süre ve Gemi'nin Cûdî dağına oturması haberidir Geminin, sonrakilere ibret olarak bırakıldığını biliyoruz Bulunduğunda yaşı tespit edilebilecek ve böylece Nuh kavminin hangi zaman diliminde yaşadığı öğrenilebilecektir Nuh aleyhisselamın ömrü ise, eğer o dönemin zaman anlayışına bir atıf yapmıyorsa insanlığın, bilinenden çok eski dönemlerinde yaşadıklarını gösterir

Gelelim efsanelere Bütün kavimlerde en eski arkeolojik bulgularda bile Tufan'dan efsanevi olarak bahsedilmektedir Bu bulguların en eskisi MÖ 6 bin sene öncesine ait olmasına rağmen bile yine de efsane olarak görmekteyiz Bu da, Nuh kavminin tahminlerden çok çok önceki devirlerde yaşadığını göstermektedir Şüphesiz Ayet-i Kerimelerde pek çok işaretler var ama işin erbabının konuya eğilmesiyle anlaşılacaktır

İLK PUTÇULUK

İnsanlığın ilk devirlerinde, sanıldığı gibi insanlar putperest değillerdi Saf ve duru bir yaratıcı inançları vardı Zamanla bu inanış dejenere olmuştu Hazret-i Âdem'den Hazret-i Nuh'a kadar olan dönemde putperestlik yaygın değildi Ancak, Nuh kavminde işler değişti Bu kavmin dindarlıkta temayüz etmiş; Vedd, Suva, Yeğus, Yeuk ve Nesr isminde beş önemli şahıs vardı Bunlar bin nakle göre İdris aleyhisselamın eshabıydılar

Birbiri ardınca vefat etmeleri büyük üzüntü meydana getirdi Geride kalanlar da onların hatırasını canlı tutmak amacıyla onlara benzeyen beş heykel yaptılar Zaman zaman heykelleri ziyaret eder, o Sâlih insanların nasihatlerini birbirlerine anlatırlardı Ne var ki bir kaç nesil sonra gelenler, söz konusu heykelleri putlaştırarak Tanrı ilan ettiler Artık putperestlik bu topluluğun resmi dini olmuştu İnanç sapkınlığı ahlaki ve sosyal çözülmeyi de beraberinde getirince Allahü Teala Nuh aleyhisselamı peygamber olarak onlara gönderdi

PEYGAMBERLİĞİ

Nuh aleyhisselam işte bu topluluğun içinde doğmuş ve yetişmiş birisiydi O, yeryüzüne gönderilmiş ilk Resuldür Gerçi peygamberlik müessesesinden haberdar olan ve kendilerini ibadete verip peygamberlik beklentisinde olanlar vardı Fakat bu şerefin bir rivayete göre marangoz olan ve mütevazi bir hayat süren Nuh aleyhisselama verilmesi, ilahi gayeyi kavrayamayan o insanları da tepkiye sürükledi Bununla da kalmayarak putperestlerin safına geçmişlerdi Öyle ki hanımı ve öz oğlu da Nuh aleyhisselama inanmıyorlar ve onu yalancılıkla itham ediyorlardı

Böylece tüm halk Nuh aleyhisselamı yalanlamakla kalmıyor, onu horluyorlardı Çocuklara taşlatıyorlar, Nuh aleyhisselamı dövdürüyorlardı Bu topluluğun içinde bulunan ve Hazret-i Nuh'a inanan 80 kadar mümine de çeşitli işkencelerde bulunuyorlardı Böyle davrandıkları takdirde ilahi gazapla karşılaşacakları ihtar edildiğinde ise; "Bunca senedir seni yalanladığımız halde herhangi bir azap gelmediğine göre sen yalancının birisin Madem ısrar ediyorsun, korkuttuğun azabı getir" diye açıkça meydan okuyorlardı

Nuh aleyhisselam, peygamberliğin verdiği engin şefkat ve merhametle mütecavizleri yatıştırmaya çalışıyor, "Allahü Teala dilerse o azabı başınıza getirir Siz bu konuda Rabbimi engelleyemezsiniz Yine onun izni olmadan, size ne kadar nasihat etsem de faydasızdır O sizin Rabbinizdir Mutlaka ona döneceksiniz" diye nasihat ediyordu

Nuh aleyhisselamı davasından vazgeçiremeyeceklerini anlayan topluluk, bu sefer işi öldürme tehtidine kadar vardırdı Artık iyice artan baskılar karşısında Hazret-i Nuh Rabbine yalvardı; "Rabbim, yeryüzünde inkarcı bırakma Doğrusu bu inkarcıların, sana inanan bir avuç insanı da yoldan çıkarmasından korkuyorum Rabbim, beni, annemi, babamı ve sana inanan erkek ve kadınları bağışla Yalnızca zalimleri yok et"

GEMİNİN İNŞASI

Yapılan duaların akabinde Allahü Teala'nın emirleri gelir; "Ey Nuh, önceden sana iman edenlerden başka, kavminden hiç kimse iman etmeyecek O halde sana yapılanlara kederlenme Bizim vahyimizle bir gemi yap Zulmedenler hakkında da şefkate kapılıp azabın kaldırılması için sakın dua etme Çünkü onlar suda boğulacaklardır"

Bu emirler üzerine, Nuh aleyhisselam hemen harekete geçer O zamana kadar görülmemiş boyutlarda olan geminin planlarını bizzat Cebrâil aleyhisselam bildiriyor, Nuh aleyhisselam da kendisine iman edenlerle beraber gemiyi inşa ediyordu Kur'ân-ı Kerim'in buyurduğu şekliyle gemi; elvahlı ve düsurlu idi Elvah; levhin çoğuludur Levh de tahta gibi yassı şeylere verilen isimdir Düsur ise; disarın çoğuludur Geminin parçalarını birbirine bağlayan nesne (çivi, halat, perçin vb) anlamlarına gelmektedir Müfessirler bu bilgilerden geminin, birbirine raptedilmiş tahta plakalardan inşa edildiğini söylemişlerdir

Geminin inşası hızla sürerken putperest topluluk müminlerle alay ediyorlardı Bu kadar büyük bir geminin yüzemeyeceğini iddia ediyorlardı Bununla da kalmayıp geceleri geminin içine girip ihtiyaçları gidermek suretiyle pisletiyorlardı

Çalışmaların tamamlanmasından sonra, ilahi bir işaret olmak üzere "tennûr, faryâb etmeye başladı" Tennûr; fırın, ocak anlamına gelmektedir Cevâlikî ve Sa'lebî'ye göre ekmek pişirmek için yerde açılmış ve çamurla sıvanmış, içi ateş dolu olan yerdir İslam alimleri Hazret-i Havvâ'nın ekmek pişirmek için kullandığı fırını da tennur olarak isimlendirmişlerdir Faryâb ise; kuvvetle, şiddetle kaynamak anlamına gelmektedir Tennûr'un şiddetle kaynaması atmosferik bir dizi hadisenin başladığına işaretti İlim adamları, göğün boşalabilmesi için çok ani ve muazzam ısı değişikliklerinin olması gerektiğini söylerler Belki de bölgedeki yanardağlar aniden faaliyete geçerek atmosferdeki bu ısı değişikliğini meydana getirmişti

İşaret alınınca; "Her cinsten birer çifti ve inkarcılar müstesna inanan insanları gemiye bindir" mealindeki ilahi emir geldi Nuh aleyhisselam bu emri süratle yerine getirdi; "Binin gemiye, onun yüzmesi de, durması da Allahü Tealanın adıyladır" Gemiye biniş sona erince olaylar birbiri ardınca gelişiverdi Bu durum Kur'ân-ı Kerim'de şöyle anlatılmaktadır; "Bunun üzerine biz de gök kapılarını boşanan sularla açtık Yeryüzünde kaynaklar fışkırttık Her iki su, belirtilen bir ölçüye göre birleşti Ardından gemi, Allahü Teala'nın korumasında dağlar gibi dalgaların arasında akıp gitti"

Bu korkunç olay, kesin olarak bilinmeyen bir zaman ve kapsamda, Allahü Teala'nın takdir ettiği sürece devam etti İslam alimleri bu sürenin 6 ay civarında olduğunu bildirmişlerdir Neticede, gemidekiler kurtulurken, geriye kalan tüm insanlar helak oldular Nihayet; "Ey arz suyunu yut, ey gök sen de yağmurunu tut" emri geldi Böylece sular çekildi Gemi Cûdî'ye oturdu Kur'ân-ı Kerim'de Tufan ve geminin izlerinin sonraki nesiller için saklandığı belirtilmekte ve "Buna rağmen ibret alan var mı?" buyurulmaktadır

Tufan'ın bir bölgeyi mi, yoksa bütün Dünya'yı mı kapladığı konusunda tereddüt vardır Bazı alimler Kur'ân-ı Kerim'de geçen; "Biz Nuh'u kendi kavmine gönderdik" ilahi sözünü delil göstererek bir bölgede olduğuna işaret etmişlerdir Ancak bazı alimler de; "Tufan, Kur'ân-ı Kerim'de mutlak olarak zikredilmiştir Arabi dil kaidelerine göre böyle mutlak ve kayıtsız söylenen ifadelerle o şeyin kemali kastedilir Dolayısıyla Tufan bütün dünyayı kaplamıştır" demişlerdir

TUFANIN İZLERİ

Bu bilgilerden sonra başlangıç noktamıza dönelim İngiliz arkeolog Sir Leonard Wooley, 1922-1929 yılları arasında, Mezopotamya'nın antik şehirlerinden Ur'da uzun kazılar yaptı Wooley ve ekibi, büyük başarılar göstererek MÖ 4 bin yılından kalma kral mezarlarını ortaya çıkardılar Mezopotamya tarihinin öğrenilmesinde dönüm noktası olan bu çalışmalar sırasında arkeolojik değeri çok yüksek kap, kaçak, miğfer, silah vs yanında Tufan'dan önceki kralların listesini ihtiva eden kil tabletler de bulundu O zamana kadar kral listeleri mitolojik olarak görülüyordu

Tabletlerin bulunmasından sonra, Wooley vakit kaybetmeden aynı yerde kazılara devam etti Ne var ki 12 metre daha derine inildiğinde izler tamamen kesilmişti Tarihi hiçbir bulguya rastlanmıyordu Bu arada toprağın yapısı incelendiğinde tuhaf bir şeyle karşılaşıldı Zemin tamamen balçıkla kaplıydı, fakat bu kadar derinlikte saf balçığın ne işi vardı? Üstelik kazı çukurunun dibi, denizden çok uzakta ve nehir seviyesinden de bir kaç metre daha yukarıdaydı Hiçbir arkeolog tatmin edici cevabı bulamamıştı

Wooley kazıyı devam ettirdi ve daha aşağılara indi Derken 3 metreden fazla derinlik tutan balçık tabakası birden bire kesildi Şimdi normal toprak tabakalarına gelindiği düşünülebilirdi ama hayır, zımpara taşlarına ve kap-kacak gibi eşyalara rastlanılmıştı yeniden Demek oluyordu ki bu çok eski medeniyetin üzerini 3 metrelik balçık tabakası örtmüş, en üstte de Ur medeniyeti yeşermişti

Balçığın sebebi ve kapladığı sahayı öğrenebilmek için civar bölgelerde bir dizi kazı daha yapıldı İlk çukurdan 300 metre uzakta açılan ikinci çukurda da aynı sonuç elde edildi Wooley, bu sefer de yüksekçe bir tepeyi kazdırdı Sonuç değişmemişti, Böylece, balçık yığılmasının, ancak çok kuvvetli bir su baskını, yani Tufan'ın eseri olabileceğine dair rapor hazırlandı ve bütün dünyada heyecanlı yankılar doğdu Bu arada bazı çevreler su baskınının dar bir çevrede yaşandığını ileri sürmüşlerdi ama yeni kazılar, onların iddiasını iflas ettirdi Şuruppak kralı Ubartutu zamanında bölgenin bütünüyle korkunç bir felakete uğradığı ve kültür izlerinin tamamiyle gömüldüğü açıkça anlaşılıyordu

Tufanla ilgili olarak Mezopotamya dışında etraflıca bir çalışma yapılmadığından, su baskınının nerelere kadar uzandığını tam olarak bilemiyoruz Tahmin edilen mıntıka, Basra körfezinin kuzeybatısında, 400 mil uzunluğunda ve 100 mil genişliğinde bir sahadır Olayın tarihi ise, MÖ 4 binden çok önceki yüzyıllardır Bu tufan bildiğimiz Nuh tufanı değildi elbette Ama bu bile, geniş çaplı bir su baskınının neler yapabileceğini göstermesi bakımından önemlidir

Öte yandan yapılan jeolojik araştırmalar, mahiyeti bilinemeyen sebeplerden dolayı dünyamızın yer yer bir kaç defa suya gömüldüğünü gösteriyor Miami Üniversitesi'nden jeokimyacı Jerry Stip'e göre, dünyanın yaşadığı en müthiş su baskını, günümüzden yaklaşık 11,600 sene önce olmuştur Ancak bütün bu bulgular Nuh aleyhisselam zamanındaki tufana ait midir bilinememektedir

Mezopotamya dışında yapılacak kazıların bizi sonuca daha fazla yaklaştıracağı muhakkaktır Özellikle Hazret-i Nuh'un inşa ettiği geminin kalıntıları ortaya çıkarılabilirse Tufan!ın ne zaman meydana geldiğini öğrenmemiz mümkün olacaktır
Teizm Tarihi,Süryanilik Tarihi,Vaftiz Tarihi,Yezidilik Tarihi,Zerdüştlük Tarihi,Hac Tarihi,
Musevilik Tarihi,İbrahim Peygamber Tarihi,İsa Peygamber Tarihi,İslam Dini ,
Hacı Bektaş Tarihi,Hıristiyanlık Tarihi,Şamanizm Tarihi,Yılbaşı ve Noel Tarihi,
Totemizm Tarihi,Dionysos ve Orphik Din Tarihi,İslam Dini,4 incil tarihi, aforoz tarihi, afrika dinleri tarihi, antoinizm tarihi, ateizm tarihi, ateşe tapma tarihi, bahailik tarihi, bektaşilik tarihi, buda tarihi, budizm tarihi, calvincilik tarihi, deizm tarihi, dinler tarihi, gnostisizm tarihi, hinduizm (brahmancılık) tarihi, hurufilik tarihi, islam dini, jainizm tarihi, jean calvin tarihi, katoliklik tarihi, kilise ve papalık tarihi, kızılbaşlık tarihi, manicilik tarihi, masonluk tarihi, nuh peygamber tarihi, panteizm tarihi, paskalya bayramı tarihi, patrikhane tarihi, reform tarihi, taoculuk tarihi, yusuf peygamber tarihi, şeytan tarihi, şintoizm tarihi

Alıntı Yaparak Cevapla
 
Üye olmanıza kesinlikle gerek yok !

Konuya yorum yazmak için sadece buraya tıklayınız.

Bu sitede 1 günde 10.000 kişiye sesinizi duyurma fırsatınız var.

IP adresleri kayıt altında tutulmaktadır. Aşağılama, hakaret, küfür vb. kötü içerikli mesaj yazan şahıslar IP adreslerinden tespit edilerek haklarında suç duyurusunda bulunulabilir.

« Önceki Konu   |   Sonraki Konu »


forumsinsi.com
Powered by vBulletin®
Copyright ©2000 - 2024, Jelsoft Enterprises Ltd.
ForumSinsi.com hakkında yapılacak tüm şikayetlerde ilgili adresimizle iletişime geçilmesi halinde kanunlar ve yönetmelikler çerçevesinde en geç 1 (Bir) Hafta içerisinde gereken işlemler yapılacaktır. İletişime geçmek için buraya tıklayınız.