Doktorun Çıldırtan Çaresizliği |
07-25-2012 | #1 |
Prof. Dr. Sinsi
|
Doktorun Çıldırtan ÇaresizliğiRadDrCenk Deliküçük ,görev yaptığı Türkiye'de Tüberküloza yakalandı Doktor olması sebebiyle utanıp Lonhdra'ya gidip 9,5 ay tedavi gördüTürkiye'ye dönünce de bu illet hastalıkla savaş etmenin etkenliğini araştırdı ve önemli bir rapor hazırladıama Rapora kimseler aldırış etmedi Sağlık Bakanlığı çatısı altında çalmadık kapı bırakmayan ve durumun vahametini anlatan DrCenk Deliküçük Sağlık kuruluşları ve üst yetkililerinin umursamaz davranışları karşısında isyan etti ve Sağlık Bakanına mektup yazıp,kurduğu Türerkülozla Şavaşma Derneğinin sitesinden Türkiyeye'de ki bütün yetkililere seslendi DrDeliküçük'ün Sağlık Bakanına yazdığı ve Tüberküloz'un tehlikesine ve ülkemiz de bu hastalığa karşı olan duyarsızlığna değinen mektupun tam metni ise şöyle; "Sayın Bakanım, 1996 yılının ekim ayından, 1997 yılının şubatına kadar tam 3 ay boyunca, yurtiçinde tedavimin imkansız hale gelmesinden dolayı yurtdışında tedavi olabilmek amacıyla mücadele verdim ve bir doktor olarak utandığım meslektaşlarımın gösterdiği zorluklara rağmen Londra'da 95 ay bir hastane odasında yatıp ameliyat olduktan sonra memleketime geri döndüm Tedavimde kullanılan clofazaminin bir yan etkisi olan "eozinofilik enterit"den dolayı da laporatomiye kadar giden bir seri işlemlerden sonra ancak 1 yıl sonra aktif görevime başladım Kendimi toparladıktan sonra ilk düşündüğüm olay, bu tüberküloz illetinden herkesin haberdar olması ve yapmış olduğumuz yanlışlıkları, doktor ve sistem hatalarını, Verem Savaş Daire Başkanlığı nın bu konuya olan yaklaşımını eleştirmek ve insanlara tüberküloz hakkında tıbbi bilgi vererek onlara moral sağlamak ve destek olmak için "tüberküloz ve sorunlarımız" başlıklı bir web sayfası hazırladım (wwwtuberkulozcom, şu anda wwwtuberkulozinfo olarak hizmet vermektedir ) Bu arada Londra'dan gelir gelmez Sağlık Bakanlığı na giderek müsteşar yardımcısı Dr Rüstem Zeydan ve DrVecdet Öz le görüşerek hastalığı bizzat yaşamış bir doktor olarak , derdi çeken bilir misali , bu konudaki deneyimlerimi ve tüberkülozla mücadele etmek için neler yapılması gerektiğine dair düşüncelerimi kendilerine aktararak bizzat tüberkülozla savaşta aktif fakat yetkili bir görevde bulunmak istediğimi söyledim Bu konuya sıcak bakan her iki müsteşar da özellikle İstanbul Sağlık Müdürlüğü bünyesinde bu konuyla ilgili bir müdür yardımcılığı gibi görevin bana verilmesi için benim İstanbul İl Sağlık Müdürlüğü ve Verem Savaş Daire Başkanı Emel Kibaroglu ile görüşmem gerektiğini söylediler Ben DrEmel Kibaroğlu ile görüşmeye gittiğimde, benim kendisiyle görüşme amacımın bana verilecek görevle ilgili olduğunu düşünürken maalesef Dr Emel hanımdan sadece öğüt aldım Şöyle ki; veremle savaşın öyle dışarıdan gözüktüğü gibi kolay olmadığını, devletin yeterince bu savaşta parasal yönden destek sağlamadığını, insanların eğitimsiz olduklarını , hastaların bu hastalığı bir grip kadar ciddiye almadıklarını, bu işin içersinde yıllardır bulunduğunu, sadece plan ve programla bu işin yürümeyeceğini vs Söyledi Yani şu ana kadar nelerin yapılamadığını ve nelerin yapılamayacağını anlattı ( Oysa neler yapılması gerektiğini çok iyi bilmese de kendisinin hiç heyecanı yok ve ekibi çok zayıf sayıları fazla olmasına rağmen Dispanserleri ve göğüs hastanelerini hiç denetlemiyor, tek başına bunları yapabilmesi de mümkün değil zaten ) Benim her şeyi devletten beklememeleri gerektiği, verem savaş konusunda kamuoyuna ve medyaya yeterince seslerini duyuramadıkları, birçok şirket ve vakıflardan bu konuda yardım talebinde bulunabilmesi gerektiği, iyi bir plan ve koordine bir çalışmayla en azından yeni vakaların özellikle çok ilaca dirençli yeni vakaların hastalık havuzuna eklenmesinin engellenebileceği, benim yurtdışından getirdiğim özel maskelerin ithal edilerek hastaneye giren hasta ve hasta yakınlarına cüzi bir fiyatla satılarak hem ek bir gelir elde edileceği hem de daha önemlisi kontaminasyonu engelleyeceği vs konularındaki tüm tavsiyelerime maalesef muhalefet oldu Oysa benim amacım adımı duyurmak ve bir mevkii kendisi gibi boşuna işgal etmek değildi Ben bu hastalığım esnasında birçok sıkıntılar geçirdim Günlerce hemoptizi geçirdiğim halde yurtdışına gidebilmek için yılmadım Çok zor şartlar altında da olsa tedavimin %80'lik kısmını tamamlayarak vatanıma döndüm Fakat benim gibi binlerce hasta benim yakaladığım bu şansı yakalayamayacaktı Nedeni ise bu tür makamlara gelen insanların bu konularda idealist davranmayarak sadece etrafındaki çalışanların kendisine "Başkanım" dediklerinde mutlu olarak egolarını tatmin etmelerinden kaynaklanmaktadır Şayet yıllardır doğru dürüst veremle mücadele edilseydi bu duruma gelinmezdi Bence mücadeledeki en önemli yük Verem Savaş Daire Başkanlığı nın radikal kararlar almaması ve uygulamamasıdır Ülkemizde en önemli problem ise ihbar sisteminin iyi çalışmaması ve hala DGTS ( Doğrudan gözetimli Tedavi Stratejisi ) uygulanmamasıdır Neticede veremle savaşta başarılı olunacağına kendisinin de inanmadığı kişilerin böyle önemli bir mevkide , görevden uzaklaştırıldığı halde geri gelmenin yollarını bularak yapışıp kalması hem hastalar, hem bu konuda özveriyle çalışan doktorlar ve hem de toplum için hiç bir fayda sağlayamamıştır DrEmel hanımdan müspet bir cevap alamayıp İstanbul a dönünce yılmadım ve Sağlık Müdürlüğü ne giderek bu konudaki fikirlerimi beyan ettiğim bir dosyayı bizzat başyardımcı Dr Ender beye verdim, ilgileneceklerini söylediler ama ama bana cevap bile vermediler Yapabileceğim tek şey kalmıştı O da yazılarımla mücadele etmek Sürekli Tip Eğitim Dergisi'nde 2, Hekim Formu Dergisi nde bir yazım yayınlandı Bunlar etkili oldu ama sadece duyarlı meslektaşlarımızın tebriklerinin ötesine gidemedi Dünya Tüberküloz Günü ve Hasta Hakları Derneği nin düzenlemiş olduğu basına açık konuşmalarda bulundum ve tekrar bu konunun öneminden, bu illetten tam 85 yıl mücadele ettikten sonra kurtulan bir hekim olarak bahsettim Ama sadece bir gazetede yayınlandı Canlı yayına yerel bir radyoda katıldım ama maalesef dinleyici sayısının azlığından dolayı yine sesimizi duyuramamıştık Basının bu olay, dikkatini çekmiyordu Bir çok medya mensubuna, köşe yazarına mesajlar çektim ama sonuç sıfırdı Hasta insanlardan ve yakınlarından ve bazı meslektaşlarımdan mesajlar almasam, belki de çoktan vazgeçerdim bu mücadeleden ama inanın Bakanım, insanların göndermiş olduğu e-maillere cevap vererek onları bir nebze de olsa rahatlatmam bana tarifsiz bir haz veriyordu Sayın Osman Durmuş döneminde kendisine kargoyla 115 sayfalık bir tüberküloz dosyası& gönderdim cevap gelmedi Size geçen sene hem hastanemize gelen müfettiş sayın Muhammed Gedik aracılığı ile ve kargo ile bu dosyayı gönderdim cevap gelmedi Sayın Gedik i aradım ne oldu?& diye dosyayı müsteşar yardımcısı sayın Cihanser beye verdiğini ve beni arayacaklarını söyledi kimse aramadı Son çare olarak doktor ve avukat arkadaşlarımla beraber Tüberküloz Danışma ve Dayanışma Derneği& adında bir dernek kurmaya karar verdik ve tüberkülozlu hastalara elimizden geldiğince hem maddi hem de manevi destek olmayı, yanlış ve eksik tedaviden dolayı zarar gören hastaların haklarını aramayı, ayrıca dirençli özellikle primer dirençli hastaların Verem Savaş Daire Başkanlığı na anayasal hakkı olarak dava açabileceğini düşündük Bununla dernekle ilgili tüzük hazırlama çalışmalarımız sürmekteyken bir arkadaşım aracılığı ile tanıdığım gazete muhabiri arkadaşla temasa geçerek bir röportaj yaptık ve sizin böylece haberiniz oldu ve beni aradınız Öncelikle göstermiş olduğunuz yakın ilgiden dolayı size minnettarım Sayın Bakanım, Neden ben Londra da tedavi olmaya gitmek zorunda kaldım? Çünkü burada, doğru laboratuar ve izolasyon ve en önemlisi de yapılanların toplum için önemli olduğunu kavrayabilen ve humanistik yaklaşabilen sağlıkçılar yoktu DGTS uygulanmıyordu ki hala öyle Tüberküloz gibi bir bulaşıcı hastalık, bir hocamızın dediği gibi, liberal değil faşist bir uygulama ile halledilir ki bu da DSÖ nün yaptığı şeydir zaten Herkes kafasına göre tedavi etmeğe kalkar, bir ilaç çıkarıp bir ilaç eklerse ( Addition Sendromu ) benim başıma gelen herkesin başına gelir Oysa doğru dürüst DGTS uygulanmaya başlansa ve denetim olsa herkes istediği tedavi şeklini uygulayamaz Tüberküloz gibi devletin kontrolü altında olan bulaşıcı hastalıklarda liberal tedavi programları uygulanmaması gerekmektedir Ayrıca yeterince uzman varken artık veremin kontrolünü, verem uzmanlarının yapması şarttır Ağzında sigara ile ciddiyetsiz bir VSD hekimi (bazıları istisna) konumu gereği uzman rolü oynayıp işin özünü yakalayamıyorsa biz bu işi zor hallederiz Küçük bir örnek vermek gerekirse; 25022005 tarihinde İstanbul Verem Savaş Deneği nden ProfDrZeki Kılıçaslan ın eczacıları DGTS hakkında bilgilendirmesi ve yardımcı olmalarını istemesi ile ilgili bir toplantıya katıldım Burada yanlış ve eksik tedavi, ihmalkarlık, ihbar sisteminin çalışmamasından dolayı çok ilaca dirençli 10 yaşındaki bir çocuğun sağ pnömonektomi ile sonuçlanan hikayesini dinledim Burada hata, dispanserlerde çalışan pratisyen hekimlerin kesinlikle nüks olan vakaların dirençli olduğunu bilmeleri konusunda eğitilmeleri ve bu vakaları derhal hastaneye yollamaları ile ilgilidir Oysa nüks olan vakanın dirençli olacağını bile düşünemeyip tedaviye başlayan ve bu hastanın karantina altına alınması için bir an önce hastaneye sevk edilmesi gerektiğini idrak edemeyen ve sevk edilirken de bunun garanti altında yapılmasına gayret etmeyen ve ihbar sistemini de uygulayamayan hekimlerimiz bulunmaktadır Ayrıca dünyanın verem uzmanını yetiştirmemize rağmen onlar gidip verem dışında her şeyle uğraşmaktadır Her VSD'de işinden tatmin olan bir verem uzmanı gerekli bence ki buna artık bu ülkenin gücü yeter ve şart da Yapılan bir araştırmada 7 yıl içersinde tüberküloz tanısı konulan 187 olgunun akciğer grafilerinin tüberküloz uzmanlarınca incelenmesi sonucu 110 hatalı, 17 şüpheli tanı konduğu görülmüştür Bu nedenle verem savaş dispanserlerinde hatalı tanıyı önlemek için bir göğüs hastalıkları uzmanı ile düzenli olarak tüberküloz hastalarının tartışıldığı toplantıların düzenlenmesi ve bakteriyolojik tanı konmadan tedaviye başlanılmaması gerekmektedir Her ilin mutlaka bir verem kontrol uzmanından oluşan bir sorumlusu olmalı ( tüberküloz il koordinatörü) bu kişiye olağanüstü yetkiler (laboratuarı gerekirse ücretsiz kullanma, eczane, muayenehane, hastane kayıtlarını inceleme vs) verilmeli DGTS yönünden sivil toplum örgütlerinin daha da özendirilmesi, desteklenmesi ve doğru şekilde yönlendirilmesi ve denetlenmesi tartışılmalıdır Yıllardır çok ilaca dirençli tüberkülozun içersinde bizzat yaşamış, birçok acılar çekmiş, çok zor şartlar altında da olsa tedavi amacıyla yurtdışına gidebilmiş, yurtdışındaki insanların tüberkülozla ilgili olan tedavi planlarını ve tüberkülozla olan savaştaki başarılarının nedenlerini bizzat gözleriyle görmüş bir hasta ve doktor olarak artık özellikle yukardaki örnekte görüldüğü üzere çocukların, gerek kendilerinin hastalanarak gerekse öksüz kalarak acı çekmelerini ve ölmelerini istemiyorum Benim gibi ölümün soğuk nefesini sırtında hisseden tüberkülozlu hastaların bunu hak etmediklerinin, insanca ve bilinçlice tedavi edilmelerinin ve her zaman Cenab-ı Allah tan sonra devletin de kendi arkalarında olduğunu hissetmelerinin hakları olduğunu düşünüyorum Sayın Bakanım, netice olarak benim şu andaki mücadelem , bu hastalıktan muzdarip binlerce insan ve onların ana, babaları, çocukları, kardeşleri için1996 yılında Yedikule Göğüs Hastanesi'nde heyet raporu almak için beklerken bir kadının feryadı hala kulaklarımdan gitmiyor"yavrum, baban veremden öldüğü zaman sen öksüz kalmıştın, şimdi de senin çocukların öksüz kaldı"İşte mücadelem bunun gibi örnekler için bakanım Bu tüberküloz illetinin kökünün kazınması için de, sorunun istenirse çözülebileceğine inandığımdan her ne şartta olursa olsun bu mücadeleden vazgeçmeyeceğim Sayın Bakanım, Size hazırladığım rapor 4 bölümden oluşmaktadır 1 Özellikle bazı üniversitelerde hocalarımızın ders notu olarak okuduğu benim İngiltere de yatarken İstanbul daki MDR TB SORUNLARI VE SONUÇLARI konulu toplantı başkanlığına gönderdiğim bir mektup 2 Sorunların ve çözümlerin kısa özeti 3 Özetin daha iyi anlaşılacak şekilde detaylı açılımı 4 Hasta veya yakınlarından gelen e mailler İyi bir ekip ve özverili çalışma ile bu işin altından kalkacağımıza eminim Bilim adamlarımız egolarını bir kenara bırakıp ben& değil biz& felsefesi ile hareket edip yapıcı olurlarsa tüberküloz savaşında başarılı olmamamız için hiçbir engel yoktur Saygılarımla RadDrMCenk Deliküçük Kaynak : Baypostacom |
|