Prof. Dr. Sinsi
|
Hastalığınıza Bir Türlü Teşhis Konulamıyor Mu?
Bir bankanın müdür yardımcısı 30 yaşındaki E S , şiddetli karın ağrısı ve vücudundaki uyuşma şikayetiyle doktoruna başvurdu Yapılan muayene ve tetkiklere rağmen genç kadının ağrılarını açıklayacak hiçbir organik neden bulunamadı Doktoru sağlıklı olduğunu söylese de bedensel yakınmaları yaşam kalitesini olumsuz yönde etkilemeye devam edince, E S çözümü bir başka doktora muayene olmakta buldu Ancak aldığı yanıt aynıydı: "Fiziksel hiçbir sorununuz yok!" Bu yanıt da genç kadını tatmin etmeyince, iki yıl boyunca tam 24 kez doktora başvurdu, çok sayıda tetkik yaptırdı, hatta iki kez de ameliyat masasına yattı Fakat her türlü tıbbi girişime rağmen bedensel yakınmaları yine tüm şiddetiyle sürüyordu Bunun üzerine doktorlar bedensel şikayetlerin ardında, ruhsal bir sorun yatabileceğine dikkat çekerek E S'ye bir psikiyatriste görünmesini önerdiler Genç kadın önce tepki gösterse de, psikiyatriste başvurmayı kabul etti "Hastalığım için tek evimi sattım; doktor, laboratuvar ve ilaç parası yaptım" diyerek sıkıntılarını anlatmaya başladı psikiyatrist koltuğunda Ardından genç kadına teşhis konuldu: Hipokondriyazis!
24 yaşındaki Y B de ergenlik döneminden itibaren kemerli burnu yüzünden bir türlü mutluluğu yakalayamadı Sabah kalkar kalkmaz soluğu aynanın önünde alıyor, dakikalarca makyaj yaparak burnunun kemerli bölgesini kamufle etmeye çalışıyordu Ancak sonuç yine değişmiyordu, Y B'nin kemerli burnu güzelliğine gölge düşürmeye devam ediyordu Y B, çevresindeki insanların burnuyla alay edecekleri korkusuyla son yıllarda kendini sosyal hayattan izole etmeye başlamıştı Baktı ki olacak gibi değil, ameliyat için bir doktora başvurdu Doktor burnunda kusur olmadığını, hatta kemerli bölgenin yüzüne anlam kattığını söyleyince öyle sinirlendi ki ardına bile bakmadan soluğu bir başka doktorun muayenehanesinde aldı Fakat doktorların hepsi sanki genç kıza cephe almışçasına ameliyatı kabul etmiyorlardı Oysa biliyordu ki ameliyat olduğunda mutsuzluğu sona erecekti Nihayet üçüncü doktor ameliyatı kabul etti ve genç kız bıçak altına yattı Artık mutlu olmasını engelleyecek hiçbir şey kalmadığını düşünüyordu Ama sonuç hiç de düşündüğü gibi olmadı gözlerini açtığında kemerli bölgeden eser kalmadığını görse de sonuçtan memnun değildi Yine ikinci ameliyat için doktor doktor dolaşmaya başladı Psikiyatrik muayeneden sonra Y B'ye beden dismorfik bozukluğu tanısı kondu!
Anlattığımız öykülerin ikisi de gerçek hayattan Yıllar boyunca yakındıkları bedensel sorunlarına teşhis konulamayan iki kadın, yaşadıklarını psikiyatristlerine böyle aktardı Öyküler farklı olsa da, her iki kadının sorunu aynı: somatoform bozukluğu! Bu tablo, ruhsal nedenlerle ortaya çıkan bedensel belirtiler olarak tanımlanıyor Beş kategoriye ayrılan bu tablonun temel özelliği yapılan tıbbi incelemelerde bedensel şikayetlerin altında fiziksel ve bedensel bir sorunun tespit edilememesi
SOMATOFORM BOZUKLUKLARI
Bu hastalıkların temel özelliği, fiziksel ve bedensel yakınmaların bulunmasıdır Başka deyişle, kişi, ruhsal sorunlarını bedensel belirtilerle göstermektedir Ancak, bu fiziksel ve bedensel yakınmalarda herhangi bir organik bulgu gösterilemez Bulguları açıklayacak bilinen bir fizyolojik mekanizma söz konusu değildir Bu hastalıkları açıklamada, fizyolojik etkenler ve bilinçdışı çatışmaların birlikte etken olduğu kabul edilir Bu hastalık grubunun 5 kategorisi vardır:
SOMATİZASYON BOZUKLUĞU
Hastanın ortaya koyduğu bedensel yakınmalar, bir organ sistemiyle sınırlı değildir Bedenin her noktası ile ilgili ve birden çok yakınmalar görülür Bu yakınmalar, belli bir bedensel hastalığın neden olduğu yakınmalar değildir Sürekli tedavi ararlar Toplumsal, mesleki ya da işlevselliğin önemli diğer alanlarında bozulmalar ortaya çıkar Her türlü birden çok organ ağrıları, bulantı, kusma, birçok yiyeceğin dokunması, ishal gibi mide-barsak sistemi yakınmaları, cinsel işlevlerde bozukluk vb gibi çeşitli yakınmalar sergilerler
Tüm toplumda, bu hastalığa ömür boyu yakalanma riski % 0 1-0 5 tir Kadınlarda daha çok görülür; kadınların % 1-2 sini etkiler Düşük eğitimli kişilerde ve düşük sosyoekonomik gruplarda daha yaygındır Genellikle ergenlikte ve genç erişkinlikte ortaya çıkar
Bu hastaların aile öyküsünde benzer hastalığı olan kişiler saptanır Bu tanıyı almış kişilerin kızkardeş ve annelerinde hastalık %10-20 dolayında görülür Tek yumurta ikizlerinde eşhastalanma oranı %29, çift yumurta ikizlerine %10 dur
Başkalarına karşı duyulan öfkenin represyonu (bastırma); öfkesini kişinin kendisine yöneltmesi söz konusudur Dinamik psikiyatri açısından belirtiler böyle açıklanabilmektedir Güçlü süperegolu, cezalandırıcı kişilik örgütlenmesi söz konusudur Özsaygı düşüklüğü yaygındır Hasta rolünü benimseyen ebeveyne benzemeye çalışma söz konusudur Dinamik açıdan depresyona benzerlik vardır Beden yakınmaları ile ifade edilen arzu veya dürtü represe edilmektedir Süperego çatışmaları, kısmen belirtilerle ifade edilir Anksiyete, özel semptomlarına çevrilmiştir
Ara sıra gerilemeler olmakla birlikte kronik seyirlidir Yakınmaların şiddeti zaman zaman azalabilir Bedensel yakınmalar nedeniyle sürekli hekime başvurduklarından, gereksiz yere ameliyat olabilirler; yineleyici tıbbi incelemeler, gereksiz ilaç kullanımı sık görülür Bu tür uygulamalar, hastalığın iyice yerleşmesine yol açar
KONVERSİYON BOZUKLUĞU
Bir veya birden çok nörolojik ya da duyusal belirti ortaya çıkar Bu semptomlar, psikolojik çatışma veya ihtiyaçlarla bağlantılıdır ve belirtiler, hiçbir şekilde fiziksel veya nörolojik kaynaklı değildir felç, denge bozukluğu, yutma güçlüğü, kusma, afoni (ses çıkaramama) gibi motor belirtiler görüler Bunlar, mesela felç belirtileri gerçek nörolojik bir rahatsızlık değildir Sara benzeri bayılma nöbetleri sık görülür Bilinçsizlik halleri ve körlük, sağırlık, koku almama, hissizlik, çift görme gibi aslında gerçek bedensel hastalık olmayan duyusal bozukluk ve değişmeler ortaya çıkar Doğaldır ki bu belirtiler kişinin günlük yaşamında, iş yaşamında engeller oluşturur
Hastane polikliniklerine başvuranların %10 u, tüm psikiyatri polikliniklerine başvuran hastaları %5-15 ini bu hastalar oluşturur Erken erişkinlikte ortaya çıkar fakat orta ve ileri yaşlarda da ortaya çıkabilir Kadın ve erkeklerde görülme oranı ikiye birdir Bu bozukluğu gösteren kişinin ailesinde daha sık görülür Düşük sosyoekonomik gruplarda ve düşük eğitimlilerde daha yaygındır
Dinamik açıdan hastalık, represe edilen (bastırılan) biliçdışı psikolojik çatışmaların ifadesidir Cinsel ve saldırganlık dürtüleri, ego tarafından kabul edilebilir nitelikte değildir ve yukarıda tanımlanan belirtilere dönüştürülmüştür Aynı semptomu gösteren aile üyelerini benimseme söz konusudur Bazı hastalarda, hastalıklarına karşı bir ilgisizlik, aldırmazlık görülebilir Hasta görmemektedir fakat buna aldırmazlık içindedir Kabul edilemez dürtünün represyonu (bastırma) ile anksiyetenin azaltılması, hasta için birincil kazançtır Dürtünün hastalık belirtisine dönüştürülmesinde sembolizasyon söz konusudur; mesela, hastanın kolu felç olmuş gibi bir durum almışsa, saldırgan dürtülerinin ifadesi engellenmiş olur; başka deyişle, hasta eliyle kimseye vurabilecek durumda değildir
Hastalık, tekrarlayıcı olmaya eğilim gösterir Arada hastalıksız dönemler bulunur
Hipokrat, bu hastalığı tanımlamış, histeri& adını vermiştir Bu adlandırma, yanlış çağrışımlara yol açtığından yakın zamanlarda terkedilmiştir
AĞRI BOZUKLUĞU
Bedensel bir hastalık olmamasına rağmen, hasta sürekli ve şiddetli ağrılarından yakınır; öyle ki ağrılar klinik açıdan değerlendirmeyi gerektirecek ölçüde şiddetlidir Stres ve çatışma, ağrının başlaması ve alevlenmesi ile yakından bağıntılıdır Ağrılar, anestezi (dokunma ve ağrı hissinin olmaması) ve parestezi (karıncalanma gibi hisler) gibi semptomlarla birlikte olabilir Depresyon belirtileri de sıklıkla ağrıya eşlik eder
Herhangi bir yaşta, genellikle 30-40 lı yaşlarda ortaya çıkar ve kadınlarda daha çok görülür Birinci dereceden akrabalarda depresyon, *****izm ve ağrı bozukluğunun daha yüksek görüldüğü bildirilmiştir
Ağrı yakınmaları olan hasta, bir şekilde çevresi tarafından ödüllendirildiğinde ağrı davranışları güçlenir Çevresi, hastaya, rahatsızlığı nedeniyle daha itinalı davrandığında, ağrı belirtileri yoğunlaşabilir Böylelikle hasta, istemediği davranışlardan kurtulmuş olur Hasta, ağrılarıyla çevreyi etkiler ve bundan bir kazanç sağlar Söz gelimi, bozulma noktasına gelmiş bir evlilik sağlamlaştırılabilir Burada hasta, bir ruhsal iç çatışmasını, bedeni vasıtasıyla sembolik olarak ifade ediyor olabilir Hastalar, biliçdışı olarak ruhsal belirti göstermeyi güçsüzlük olarak görüp onu bedene yerleştirebilir Ağrı, sevgi elde etmenin bir yöntemi olabilir ya da bir ceza olarak kullanılabilir
HİPOKONDRİASİS
Bu hastalarda, hastalanma korkusu ya da aslında olmadığı halde ciddi bir hastalığı olduğu inancı vardır Kişinin beden semptomlarını yanlış yorumlaması söz konusudur Herhangi bir organ ya da işlevsel sistem etkilenebilir mide-barsak, kalp-damar sistemleri ile ilgili olanlar, en sık olarak görülenlerdir Hastalar, bir hastalık ya da organlarında kötü işleyiş olduğuna inanırlar Muayenede bir bedensel hastalık bulunmaması ve laboratuvar testlerinin normal çıkması, kısa süre için hastaya bir güven sağlasa da belirtiler tekrar geri döner Hastalık inançları sanrı düzeyinde değildir Günlük dilimizde bu kişilere hastalık hastası& denilir kalp uzmanına gider; kalp elektrosu ve muayene normal çıkar Sonra aynı uzmana ya da başka uzmana Bir çanta dolusu tıbbi evrakla dolaşır durur Doğaldır ki hastanın toplumsal, mesleki, kişisel işlevlerinde önemli bozulma olur Bir hastam, ben bu hastalık için tek evimi sattım, doktor, laboratuvar ve ilaç parası yaptım& diyordu
Tüm hastaların %10 unu bu hastalar oluşturur Kadın-erkek oranı eşittir Her yaşta ortaya çıkabilir, ancak erkeklerde 30 lu, kadınlarda 40 lı yaşlarda en fazla görülür Tek yumurta ikizlerinde ve birinci dereceden akrabalarda daha sık görülür
Bu hastalar, bedenle ilgili işlevlere ve duyumlara doğuştan aşırı duyarlılığa sahip olabilirler Aynı zamanda, düşük ağrı eşiğine ya da fiziksel rahatsızlıklara karşı düşük dirence sahiptirler Başkalarına karşı olan saldırganlık dürtüleri, belirli bir beden bölümü ile kendine yönelmiştir Ağrı duyulan organ, önemli sembolik bir anlama sahip olabilir Başkalarına duyulan öfkenin represyonu (bastırma), fiziksel yakınmalara duyulan öfkenin deplasmanı (yer değiştirmesi) söz konusudur Ağrı ve acı, kabul edilemez dürtüler için, bir ceza olarak kullanılır
Arada iyileşmelerle seyretmekle birlikte kronik gidişli bir hastalıktır Alevlenmeler, genellikle saptanabilir bir yaşam stresi ile bağlantılıdır Eğer başka bir bedensel hastalık eklenirse daha ağır seyreder
BEDEN DİSMORFİK BOZUKLUĞU
Bedenin tümü ya da bir bölümünün görünümünde bir kusur olduğuna inanırlar Bazen, bedenin bir bölümünde hafif bir kusur bulunabilir fakat bu kusurla uğraşmaları gerçek kusurla bağlantılı değildir Hafif kemerli bir buruna sahip olan hastam, kafasını burnunun çirkinliğine takmıştı Burnunu düzeltmek için birkaç estetik cerrahı dolaşmıştı İlk ikisi, ameliyata değecek bir kusu görmediklerini söyleyerek ameliyata yaklaşmamış fakat üçüncüsü ameliyat etmişti Küçük kusur ortadan kalkmasına rağmen, bu defa ameliyat sonucu burun kemerinin biraz fazla alındığı yakınması ile hastamın rahatsızlığı sürmüştü
Hastanın yakındığı küçük kusurlar için, buruşukluklar, saç dökülmesi, kadınlar için küçük göğüsler ya da erkekler için küçük *****, yaşlılıkta ciltte çıkan benekler örnek gösterilebilir
Eğer hafif bir fiziksel kusur varsa, kişinin bu kusura ilgisi çok abartılıdır Ancak bu inanç sanrısal bozukluk, somatik tip& teki gibi sanrı düzeyinde değildir Hasta, mevcut bedensel kusurunun boyutunu abartıyor olduğu olasılığını kabul edebilir ya da hiç kusuru olmadığını tartışma konusu yapabillir Ergenlikten erken erişkinliğe kadar uzanan bir yaşta ortaya çıkabilir Kadın-erkek farkı göstermez
Hekimlere, estetik cerrahlarına, cildiyecilere tekrarlayıcı vizitlerle kronik gidişli bir hastalıktır İkincil depresyon gelişebilir
Kaynak : Bayposta com
|