Prof. Dr. Sinsi
|
Diyet Deyip Geçme
SAĞLIKLI YAŞAM,KİLO KONTROLÜ,ŞEKER,TANSİYON,KOLLESTEROL,MİDE    D AHA NELER NELER
KADIN SAĞLIĞI VE ŞİŞMANLIK (OBEZİTE)
Dr Sema Attila
NOT:Ben Dr Sema ATİLLA hanımın yazılarına katılıyorum ve bir not eklemeden de edemem Semra hanım bir kutu kibrit    şu bu herneyse bu tür beslenmeye katılmıyorum çünkü o şekilde beslenen bir insan o beslenmeden bıkıp bu proğram insanların aleyhine olur DİKKAT:İnsanların fıtratında yasaklara karşı sürekli bir alerji var
Tanım: Şişmanlık (Obezite), vücutta yağ dokusunun normalden fazla olması sonucu ortaya çıkan bir hastalıktır Yaşam süresini ve kalitesini olumsuz yönde etkileyen yüzyılımızın en önemli sağlık sorunlarındandır
Obezite, sadece obez kişiyi değil, çevresindekileri yani toplumu da etkileyen fizyolojik, organik, sistemik, hormonal, metabolik, estetik, psikolojik ve sosyal sorunlara yol açabilen bir hastalıktır
Dünya genelinde hem gelişmiş, hem de gelişmekte olan ülkelerde giderek artan oranlarda görülmektedir Batı toplumlarında erişkinlerin yarısının kilo fazlalığının olduğu ve özellikle kadınlarda daha yaygın olduğu bilinmektedir
Dünya Sağlık Örgütü (DSÖ) tarafından başlatılan MONICA (Monitoring of Trends and Determinants in Cardiovascular Diseases) çalışması Afrika, Amerika, Güney Asya, Doğu Akdeniz, Avrupa ve Batı Pasifik olmak üzere 6 bölgede yürütülmüş ve 10-20 yıllık epidemiyolojik değerlendirme yapılmıştır Bu epidemiyolojik çalışmanın sonuçları, Avrupa ülkelerinin çoğunda son 10 yılda obezite prevalansının % 10-40 oranında artmış olduğunu göstermiştir Günümüzde obezitenin prevalansı erkeklerde % 10-20, kadınlarda ise % 10-25 olup, ortalama olarak erkeklerin % 15i, kadınların ise % 22 si obezdir(1)
Şişmanlık orta yaşın hastalığı gibi görünüyorsa da, yaşamın herhangi bir döneminde ortaya çıkabilmektedir Retrospektif çalışmalar, yetişkin obezlerde şişmanlığın 1/3 oranında çocuklukta, ya da adölesan döneminde başladığını göstermiştir Türkiye Nüfus ve Sağlk Araştırması(TNSA) 1998 verilerine göre kadınların % 33 4 ü, hafif şişman (BKI= 25-30 kg/m2 ), % 18 8 i şişman (BKI>30 kg/m2) dir(2) Şişmanlık kentlerde, köylerden daha yüksektir Sosyokültürel düzeyi düşük olan kadınlarda daha yüksek oranda görülürken, erkeklerde bunun tersi söz konusudur Obezite birçok hastalıkla ilintili olduğundan önemli bir halk sağlığı sorunu olarak ele alınmaktadır
Vücut Yağ Dağılımı Ve Şişmanlığın Belirlenmesi
Bedenin başlıca deposu olan yağ, trigliseritler olarak adipoz dokunun esasını oluşturur Yetişkin kadının beden ağırlığının % 20-27 si adipoz dokudur Erkekte ise adipoz doku beden ağırlığının % 12-15 i kadardır Adipoz dokunun bedenin değişik bölgelerinde dağılımı erkek ve kadında farklıdır Yağın daha çok bedenin alt bölümlerinde (kalçada) toplanması jenoid tip (armut biçimi) şişmanlık olarak adlandırılmaktadır ve genelde kadına özgüdür Yağın bedenin üst tarafında (bel ve üst karında) toplanması android tip (elma biçimi) şişmanlık olarak adlandırılır ve erkeğe özgüdür Bu tür yağ deposu serbest yağ asitlerinin hızlı mobilizasyonu ile karakterizedir ve hipertansiyon, kardiyovasküler hastalıklar ve tip 2 diyabetle ilintilidir Bölgesel yağ dağılımı şişman çocuklarda da hiperlipidemi riski olarak tanımlanır(3)
Esas olarak şişmanlıkta adipoz (yağ) doku artışı mevcuttur Bu dokunun artışı önceden sentezlenmiş yağ hücrelerine lipit eklenerek genişleme (hipertrofi) veya yeni hücreler sentezlenerek hücre sayılarının artması (hiperplazi) şeklinde olabilmektedir Ağırlık kazanımı hipertrofi veya hiperplazinin sonucu olduğu gibi her ikisinin artışı ile de olabilmektedir Hiperplazi daha çok çocuklar ve ergenlerde büyüme sürecinin bir kısmıdır Yetişkinlikte hücre sayısında artış az miktarda devam etmekle birlikte adipoz doku artışı genellikle yağ hücresinde genişleme (hipertrofi) şeklinde olmaktadır Hiperplazik şişmanlıkta hipertrofik şişmanlığa göre ağırlık kaybı güçtür ve verilen ağırlık hızla geri alınabilir
Normal büyümede yağlanma en hızlı (% 25 civarında) yaşamın ilk 6 ayında olur Bebeğin doğum ağırlığı, altıncı ayına geldiği zaman bir kat artmış olmalıdır Bu artış en erken beşinci ayda olmalıdır Daha erken olması 16 yaş ve erişkinlikte fazla yağlanmanın işareti sayılmaktadır Bu yaşlar erişkin şişmanlığı için kritik dönemler olarak kabul edilmektedir(4,5)
Gebeliğin 3 trimesterinde bebekte hızlı bir yağ birikimi olmaktadır Doğum sırasındaki toplam 400glık vücut yağı fetüsün ağırlığının %16 sını oluşturur Bu dönemde annenin beslenme şekli bebekte oluşabilecek yağ dokusu miktarını etkilemektedir Ancak doğum ağırlığı tek başına yaşamın ileriki yıllarında oluşabilecek şişmanlığı tahmin etmede yetersizdir Genetik yatkınlık yağsız vücut kitlesi ve yağ dokusu miktarını etkilemektedir Ayrıca intrauterin dönemde çevresel faktörler de yağ dokusu miktarını etkilemektedir Annenin şişmanlığı,gebelik döneminde aşırı ağırlık kazanımı(gebelik döneminde ideal ağırlık artışı 10±2kg civarında olmalıdır ) ile bebeğin doğum ağırlığı arasındaki ilişkiler, her ikisinin BKİ ve deri kıvrım kalınlığı (DKK) arasındaki korelasyonlarla gösterilmiştir(7)
Doğum öncesi ve sonrası dönemlerde annenin aşırı veya yetersiz beslenmesinin bebeğin vücudundaki yağlanma ile ilişkili olduğu bildirilmektedir(8) Savaş yıllarında kıtlıktan etkilenmeyen annelerin bebeklerinde, etkilenenlere göre daha yüksek oranda şimanlık görülmüştür Özellikle gebeliğin son trimesterinde aşırı veya dengesiz beslenme doğum ağırlığının artmasına ve hipotalamus merkezlerinin etkilenerek besin alım denetimlerinin bozulmasına, buna bağlı olarak da ileriki yıllarda şişmanlık riskine neden olabilmektedir(9) Anneye ait diyabet veya prediyabet ile plesantal yetersizlik hem yağsız vücut kitlesini, hem de yağ dokusu miktarını etkileyen önemli patolojik belirleyicilerdir Diyabetik anne bebeklerinin ileride şişman olma riskinin yüksek olduğu ancak bunun daha çok anneye bağlı şişmanlıktan kaynaklandığı düşünülmektedir
Kadınlarda sık doğumlar iki can taşıyor inancı ile gereğinden fazla tüketilen besinler sonucu alınan kilolar ileriki dönemlerde şişmanlığa neden olabilmektedir Lohusalık döneminde süt salgılanması ile enerji harcamasının artacağı ve alınan kiloların anne sütü emzirme süresince yavaş yavaş verileceği unutulmamalıdır
Yaş ilerledikçe metabolizma hızı azalacağından kilo vermek zorlaşmaktadır Özellikle menapoz döneminden sonra kadınlarda menstural siklusun sona ermesi, yavaşlayan bazal metabolizma ve hareketsiz yaşam sonucu şişmanlık bu dönemde de bir sağlık sorunu olarak ortaya çıkabilmektedir(10) Post menapozal kadınlarda özelikle önemli bir diğer sağlık sorunu olarak bilinen oseoporoz insidansının ince yapılı kadınlarda, şişman olanlara kıyasla daha yüksek olduğu bildirilmektedir Postmenapozal kadınlarda beden kitle indeksinin (BKİ) kemik kitlesindeki kayıplarla negatif ilişkili olduğu gösterilmiştir Bir başka deyişle, menapoz sonrası kadınlarda vücut yağının femur boynu, radiyus kemik mineral içerikleri üzerine olumlu etkiye sahip olduğu gösterilmiştir Adipoz dokunun kemik kitlesi üzerine bu olumlu etkisi, yağ hücreleri tarafından östrojenin senteziyle açıklanmaktaır Menapoz döneminde BKİ nin 25 hatta 27 ye doğru kaymasının osteoporoz riskini azaltmada yararlı olduğu bildirilmektedir(11)
Şişmanlığın Belirlenmesi: Vücuttaki yağ miktarına ve dağılımına bağlı olarak hastalıkların morbidite ve mortalitesi değişkenlik göstermekte, yaşam kalitesi ve süresi olumsuz yönde etkilenmektedir Şişmanlık fazla kilolu olmakla eş anlamlı değildir Bu nedenle obezite ile ilgili en doğru ölçümler organizmadaki yağ dokusu miktarını doğrudan ölçen yöntemlerdir Ancak çoğu pahalı ve pratikte uygulanması zor yöntemler olduklarından, genellikle bunlarla iyi korelasyon gösterdiği bilinen tahmin yöntemleri kullanılmaktadır Bunlar arasında en fazla kullanılanı Beden Kitle İndeksi ( BKI) dir(4)
Vücut Ağırlığı (Kg)
BEDEN KİTLE İNDEKSİ (BKI) = -----------------------------
Boy2(m)
Beden Kitle İndeksi, vücut yağının tahmini bir göstergesidir Doğrudan organizmadaki yağ miktarını ölçmez Bununla birlikte, yapılan çalışmalar BKInin vücuttaki yağ miktarını % 90 ın üzerinde doğrulukta gösterdiğini kanıtlamıştır BKI vücuttaki yağ miktarını tahminde güvenle kullanılmaktadır Ancak çok özel durumlarda, örneğin kasları çok gelişmiş sporcularda veya vücut boşluklarında sıvı toplanması (ödem) olan hastalarda, BKI yanıltıcı bulunabilir BKI Tablo 1 deki sınırlar göz önünde bulundurularak değerlendirilir Bunu bir örnekle açıklayalım 1 65 m boyunda 72 Kg ağırlığında bir kadın için BKI= _72_ = 26 5
(1 65)2
olarak hesaplanır Tabloda belirtilen sınırlara göre hafif şişman olarak değerlendirilir
Beden Kitle İndeksi arttıkça obezite ile ilintili hastalıkların ve bunlara bağlı mortalitenin sıklığı da artmaktadır
Tablo 1: Şişmanlığın BKI ne Göre Sınıflandırılması
BKI (Kg/m2) Sınıflandırma Morbidite Riski
&lt 18 5 Kronik PEM Düşük (ancak diğer klinik
sorunlar artar)
18 5-24 9 Normal Orta
>= 25 0 Şişman
25 0-29 9 Hafif şişman artar
30 0-34 9 1 Derece şişman orta
35 0-39 9 2 Derece Şişman ağır
40 0 + 3 Derece şişman (morbid) çok ağır
PEM: Protein Enerji Malnutrasyonu
Şişmanlığın belirlenmesinde pek çok yöntem olmakla beraber, en sıklıkla kullanılan ölçümler üst ort kol, bel (abdominal), kalça, uyluk ve baldır çevresi ölçümleridir Bel/kalça oranı ve bel çevresi ölçümü vücut yağ dağılımının göstergesidir Ayrıca deri kıvrım kalınlığı ölçümleri, görüntüleme teknikleri ile de vücutta yağ dağılımı saptanmaktadır
Son yıllarda bel/kalça oranının (WHR) erkeklerde > 1 0 ve kadınlarda > 0 85 olması abdominal yağ birikiminin tanımlanması amacı ile kullanılmaktadır Bel/kalça oranı şişmanlığa bağlı hastalıklarda risk tanımlamada önemli bir yöntemdir Tek başına bel çevresinin ölçülmesi abdominal yağ dağılımının ve sağlığın bozulmasına bir gösterge olarak pratik kullanım sağlamaktadır Bel çevresi ölçümü geçerli ve sabit bir ölçümdür ve boy uzunluğuna bağımlı değildir Bel çevresi BKI ve bel/kalça oranı ile uygun bir korelasyon göstermektedir Bu nedenle de abdominal yağ kitlesi ile total vücut yağının bir göstergesidir Bel çevresi ölçümünde değişik kardiovasküler hastalıklar için risk belirlenebilmektedir (4 12)
Tablo: 2- Cisnsiyete Bağlı Bel Çevresi Ölçümleri (cm )
Şişmanlığa Bağlı Metabolik Komplikasyon Riski
Risk BKI>25 Yüksek Risk BKI>30
Erkek >= 94 >= 102
Kadın >= 80 >= 88
Bel çevresindeki artış android tipe doğru kayışın bir göstergesidir Bel/kalça oranı normalde &lt 0 7 olmalıdır Kadın için 0 8 in üzeri abdominal obeziteyi (android-elma tipi) göstermektedir Erkek için bu oran > 1 0 in üzeridir
Deri kıvrım kalınlıkları (DKK) şişmanlık ve subkutan adipoz doku dağılımının saptanmasında kullanılan basit bir yöntemdir Triseps ve subs kapula DKK tek başına veya birlikte kullanılabilir Değerlendirmede ölçümle bulunan triseps ölçümünün 85 persentil ve üzerinde (Kadın: > 30 mm , Erkek: >20 mm) olması şişmanlık göstergesidir (12)
Obezitenin Komplikasyonları
Obeziteye eşlik eden en önemli hastalıklar kardiyovasküler olaylar, tip 2 diabet, hipertansiyon, safra taşları oluşumu, karaciğer yağlanması, uyku ve solunum problemleri ile eklemlerde dejeneratif değişikliklerdir
Obezite ile kardiyovaskülor hastalıklar (KVH) arasında uzun dönemde hem erkek hem de kadınlarda kuvvetli bir korelasyon saptanmıştır Katılanların 20 yıl süre ile izlendikleri Framingham Kalp Çalışmasında vücut ağırlığı ile koroner kalp hastalığı arasında kuvvetli bir ilişki bulunmuştur KVH, obez bireylerde en önemli morbidite ve mortalite nedeni olarak görülmektedir (13) ABD de yapılan prospektif Hemşire Sağlık Çalışmasında yüzbinden fazla kadın 16 yıl süre ile incelenmiş, BMI >29 kg/m2 olan kadınlarda kardiyovasküler hastalıktan ölüm, BMI&lt 21 kg/m2 olanlara göre dört kat daha fazla saptanmıştır Kardiyovasküler risk açısından 25 yaşından sonra kilo alımının önemi büyüktür Hemşire sağlık çalışmasında erişkin dönemde kilo alımının kalp hastalığı riskini ikiye katladığı bulunmuştur (14,15)
Sistolik ve diyostalik kan basıncının 140/90 mm Hg dan yüksek olması ile tanımlanan hipertansiyon, koroner kalp hastalıklarının önemli risk faktörlerinden birisi iken, Serebrovasküler hastalık için ana risk faktörüdür Hipertansiyon ve obezite arasındaki ilişki çok net olarak gösterilmiştir Framingham çalışmasında hem sistolik hem de diyostalik kan basıncı BMI artışı ile belirgin olarak artma göstermektedir Her 4 5 Kg Kilo alımı ile sostolik kan basıncı erkeklerde 4 4 mm/Hg, kadınlarda 4 2 mm/Hg artışa neden olmaktadır Benzer sonuçlar TEKHARF çalışması ile de gösterilmiştir Kan basıncında yükselme trendinin şişmanlama eğilimi ile birlikte gittiği ve en çok bu etkenden kaynaklandığı düşünülmektedir Aynı çalışmanın sonuçları kadınlarımızda obezite ile ilgili prevalans artışının özellikle hipertansiyon ve diyabet aracılığıyla kalp-damar hastalıklarına ve muhtemelen ölümüne önemli katkıda bulunduğunu göstermektedir (16)
Türkiye de diyabetli erişkin sayısında yılda %6 yı aşan bir hızda kaygı verici tarzda artışı aynı çalışmaya dayanılarak tahmin edilmektedir Diyabet sıklığı 30 yaş ve üzeri şişman kadınlarda 3 kat daha fazladır (16)
Obezite hayatın erken döneminden itibaren üreme fonksiyonlarını etkilemektedir Obez kızların daha erken puberteye girdikleri bilinmektedir Obez kadınlarda hiper androjenizm ve anovular siklus riski artmıştır
Kanserin değişik formlarının gelişiminin, obezite ile ilişkisi olduğu saptanmıştır Obezite ile meme ve endometrium kanseri ilişkisi incelenmiş ve postmenapozal dönemdeki kadınlarda saptanan meme kanserinin obezite ile ilişkili olduğu tesbit edilmiştir Ayrıca obezite ile endometrium kanseri insidansı arasında pozitif ilişki bulunmuştur (15)
En önemli jinekolojik kanser tiplerinden birisi olan over kanserlerinin risk faktörlerini saptamaya yönelik vaka kontrol çalışmalarının sonuçları vücut ağırlığı ve beden kitle indeksi yüksek olan kadınlarda, over kanseri gelişme riski normal olanlara göre daha yüksek bulunmuştur Bu çalışmaların sonuçlarına dayanarak kadınların vücut ağırlıklarını istenilen düzeyde tutmaları, hayvansal yağlardan ve bol karbonhidratlı besinlerden uzak durmaları, bitkisel kaynaklı besin tüketimini arttırmaları önerilmektedir (18,19)
Şişmanlığın Nedenleri:
Şişmanlığın oluşumundan sorumlu birçok etmen vardır Enerji alımının tüketiminden fazla olduğu koşullarda enerji dengesi bozulmaktadır Diyet, egzersiz ve genler enerji dengesini oluştururlar Enerji alımı iştah, doyma ve besin alımını düzenleyen merkez hipotalamusta bulunmaktadır ve medial bölgesi tokluk merkezidir Bu nedenle, bu bölgede oluşabilecek herhangi bir hasar bireyin tokluk hissi duymadan sürekli yemek yemesine neden olabilmektedir Son yıllarda adipoz dokudan üretilip salınan leptin adlı bir polipeptidin hipotalamusta gıda alımını etkilediği iddia edilmekte ve leptinin serum düzeyinin beden kitle indeksi (BKI) ile sıkı bir korelasyon gösterdiği belirtilmektedir Hiperfaji (gıda alımının artması) ve özellikle yüksek yağ içerikli gıda alımı ile şişmanlığın oluşumu kaçınılmazdır Aşırı yağlı gıdalarla beslenenler tokluk hissine kavuşmadan sürekli yeme arzusu içinde olmakta, gereğinden fazla enerji almakta ve depolamaktadırlar
Enerji Tüketimi Enerji dengesinin ikinci komponenti olan total tüketim üç şekilde olmaktadır
Bazal metabolik hız (BMH)
Besinlerin termik etkisi
Fiziksel aktivite
Sedanter erişkinlerde total enerji tüketiminin yaklaşık % 60 ı bazal metabolik hız (BMH) ile olmaktadır Tüketimin % 10 u besinlerin termik etkisi ile % 30 u Fiziksel aktivite ile sağlanmaktadır BMH yağsız vücut kitlesi ile ilişkilidir Obezlerin hem yağ dokuları hem de yağsız kitleleri artmıştır ve bu nedenle hemen daima bazal metabolik hızları yüksektir Ağır bedensel aktivitesi olanlarda total enarji tüketimi artmaktadır
ENERJİ DENGESİ
Enerji Alımı = Enerji Tüketimi
Enerji Tüketimi = Bazal + Besinlerin + Fiziksel
Metabolizma Termik Etkisi Aktivite
% 60 % 10 % 30
Davranış Değişiklikleri yaşla beraber fiziksel aktivitenin azalması ve sedonter yaşam, spor yapanların sporu bırakmaları, sosyal etkiler, sürekli evde oturma ve televizyon seyretme eğilimleri yanında düzensiz gıda alımı, öğün aralarında atıştırmalar, sık sık enerjiden zengin gıda ve içeriklerin tüketilmesi, özellikle yağ içeriği zengin gıdalar ve ***** alınması gibi davranış değişiklikleri sonucunda şişmanlık (obezite) oluşmaktadır Ülkemizde oldukça azalmakla birlikte halen kırsal yörelerde uygulanmakta olan tek kaptan yeme alışkanlığı, önce erkeklerin ve çocukların daha sonra da kadınların sofraya oturmaları ile özellikle yemeğin yağlı ve sulu kısımlarının sona kalması ve ekmek tüketiminin fazlalığı kadınlar arasında şişmanlığın görülmesinde en önemli yanlış beslenme davranışlarından birisidir Şişmanlığa neden olan etmenler arasında beslenme alışkanlıklarının hazır besinler türüne kayması, ayak üstü yenilen (Fast-Food besinler) tost, sandviç, hamburger, pizza, patates kızartması vb Besinlerin fazla tüketilmesinin etkisi de önemlidir(10,13) Bu tür beslenme alışkanlığı özellikle adölesan dönemde ortaya çıkan şişmanlıkta önemli bir nedendir
Fizyolojik olarak gebelikte, prenatal dönemde, 5-7 yaşlar ile adölesan döneminde erken erişkinlikte ve menopozda kilo alma eğilimi artmaktadır
Psikolojik Faktörler de obezitenin nedenlerindendir Özellikle batı toplumlarında emosyonel stres, depresyon ve mental hastalıklarla obezitenin ilişkisi bilinmektedir Özellikle adölesan gençlerde, kızlar arasında estetik kaygılar ve bilinçsiz zayıflama diyetleri ile anorexia nervoza, bulimia gibi yeme davranışı bozukluğu hastalıkları ortaya çıkabilmektedir
Endokrin hastalıklardan hipotiroidizm, Cushing Sendromu, Tip 2 diyabet, hipotalomik tümörler de obesite nedenidirler
Teropötik olarak kullanılan Trisiklik antidepresonlar, sulfonilüreler, Streroid kontraseptifler, korfikosteroidler vb bazı ilaçlarda obeziteye neden olabilmektedir
Sigaranın bırakılması da gerek metabolik hızının azalması gerekse fazla gıda alma eğilimi ile obeziteye neden olabilmektedir
Bütün bunların dışında şüphesiz obezitenin önemli bir nedeni de ailevi yatkınlıktır Obezitenin oluşumunda genetik yatkınlığın % 25-70 dolayında olduğu tahmin edilmektedir
Obezite Tedavisi
Amacı: Şişman bireyin amacı ideal ağırlığına inmek olmakla birlikte, buna ulaşma gerekçesi olmayabilir ve hatta arzu edilmez şişmanlığın derecesi, bireyin yaşam biçimi ve yaşına göre ulaşabileceği gerçekci ağırlığın hedef alınması daha doğrudur Bazı durumlarda gerçekten şişman olmadığı halde (BKI 24-25) diyet yapmaya kalkışan birey zamanla yanlış uygulamalarla daha çok ağırlık kazanabilir Bu gibi bireylerin diyet yapma yerine fiziksel aktivitelerini artırarak ve boş kalori kaynağı bazı yiyecek ve içecekleri sınırlayarak mevcut ağırlıklarını korumaları daha doğrudur Diğer yandan, şişmanlığı bazı hastalıklarla ilintili olan bireyin, uygun diyet ve egzersizle gerçekci bir ağırlık düzeyine indirilebilir, bu durum, uygun bir diyetle ağırlık korunarak yaşam boyu sürdürülmelidir
Şişmanlığın Tedavisinde Kullanılan Yöntemler:
Diyet Tedavisi
Fiziksel Aktivitenin artırılması
Davranış Değişikliği Tedavisi
İlaç Tedavisi
Cerrahi Tedavi
Bu yöntemlerden ilk üçünün birlikte uygulanması başarı oranını artırmaktadır Görüldüğü gibi şişmanlık tedavisinde değişik yöntemler uygulandığı için tedavi de bir ekip tarafından yürütülmelidir Bu ekipte doktor bireyi tıbbi yönden kontrol ederken, diyetisyen diyet tedavisi ile ilgili, psikolok veya psikiyatrist davranış değişikliği, fizyoterapist ise fiziksel aktivitesi ile ilgili düzenlemeleri yapmalıdır Zayıflamak isteyen bireyin yakın (Aile, arkadaş) çevresi de bilinçlendirilerek bireye yardım etmeleri sağlanmalıdır
Diyet Tedavisi : Zayıflama sırasında bedenin yağ ve proteininde azalma olur Genelde yavaş ve uzun süreli, egzersizle desteklenmiş zayıflama programında protein kaybı en azda tutulur Zayıflama hızı haftada 0 5-1 0 Kg civarında tutulduğunda protein kaybındaki azalma minimum düzeydedir Bu hızdaki zayıflama ile bir yıl sonunda ağırlıkta % 10-15 azalma sağlanabilir
Zayıflama programı, diyet, egzersiz, davranış değişikliği ve beslenme eğitimi ile bir bütün teşkil eder Bu nedenle zayıflamak isteyen bireyin gerçekten şişman olup olmadığı, şişmansa derecesi, yaşı, yaşam tarzı, hedeflenen ağırlığa ne sürede ulaşabileceği ve bu ağırlığı korumak için istekli olup olmadığı karşılıklı görüşmelerle tartışılarak belirlenmelidir Bu programla başarı elde edilemezse aşırı şişmanlarda ilaç ve diğer yöntemler eklenebilir Zayıflama programı beslenme yönünden dengeli olmalı, egzersiz ve davranış tedavisini içermeli vemaliyeti düşük olmalıdır Diyetin enerjisi bireyin harcadığı enerjiden daha düşük olmalıdır Enerji gereksinimi bireyin olması gereken (ideal) ağırlığın kilogramı başına 22 kalori olarak hesaplanabilir Diyet enerjisinin makro besin öğelerinden sağlanan oranı karbonhidratlar %55-60, protein % 15-20, yağ % 20-25 arasında olmalıdır Diyet vitamin ve mineraller yönünden bireyin gereksinimlerini karşılayabilmelidir Posa içeriği yüksek (25 g diyet posası) olmalıdır Şişman kişilerde yağdan gelen enerji oranı % 10 azaltıldığında, ağırlık kaybı bir yılda ortalama 5 kg yada daha fazla olmaktadır
DİYET YAĞINI AZALTMAK İÇİN ÖNERİLER
Yemeklere konan yağ miktarı azaltılmalıdır
Etli yemeklere yağ konulmamalıdır
Mayonez kullanılmamalıdır
Cips, yağlı patlamış mısır, yağlı kraker, hazır börek, çörek, pasta gibi yiyecekler
tüketilmemeli ya da seyrek olarak az miktarda tüketilmelidir
Kırmızı et yerine derisiz tavuk ve balık etleri tercih edilmelidir
Bol sebze ve meyve yenmelidir
Taneli tahıllar, kurubaklagil grubu besinler tüketilmelidir
Ö R N E K M E N Ü
Kahvaltı : 1 su bardağı süt (yarım yağlı)
2 kibrit kutusu büyüklüğünde peynir (yarım yağlı)
2 ince dilim ekmek
Domates, salatalık
Çay (şekersiz)
Ara : 1 orta boy şeftali
Öğle : Tavuklu sandviç
(2 dilim ekmek, 2 köfte kadar tavuk eti, marul)
1 su bardağı ayran (az yağlı)
15 tane iri üzüm
Ara : 1 elma
1 çay bardağı süt (yağsız)
Akşam : 1 tabak etli sebze yemeği
4 yemek kaşığı zeytinyağlı barbunya
1 dilim ekmek
Salata (yağsız)
Gece : 1 Küçük elma
Enerji = 1400 kal
Protein = 61 7 g (% 17 6)
CHO = 200 g (% 57)
Yağ = 40 4 g ( % 25 4)
Çok düşük enerjili diyetlerin enerji içeriği 800- 1000 kkal civarındadır Bu tür diyetlerle haftada 1 5- 2 0 kg zayıflamak mümkündür Ancak bütün diyetlerin uzun süre kullanımı bazı sağlık sorunlarına neden olabileceğinden dengeli diyete cevap vermeyen, aşırı şişman bireylerde hekim kontrolünde ve sınırlı sürede kullanılabilir Zayıflama diyetlerinden yarar sağlamak için davranış değişikliğine yönelik eğitim ve egzersiz birlikte uygulanmalıdır Aksi takdirde kaybedilen ağırlık normal diyete geçişte hızla geri alınır
Egzersiz ağırlıklı denetim programının önemli bir bölümünü oluşturur Enerjisi sınırlı diyetle birlikte yapılan egzersiz yağsız dokunun korunmasını sağlar Egzersiz enerji için yağ dokusunun harcanmasında etkilidir Özellikle gençlere enerjisi sınırlı diyet önermeden aktivitelerini artırmaları önerilmelidir
Şişmanlığın İlaçla Tedavisi: Şişmanlık yaşam kalitesini bozan bir hastalık olarak kabul edilmesi nedeni ile bazı durumlarda ilaçla tedavisi üzerinde durulmaktadır İlaç tedavisi uygulanmasında aşağıdaki kriterler dikkate alınmalıdır
· Belirli bir hastalık veya cerrahi müdahale için zayıflaması gerekli görülen bireyler
· En az 6 ay süre ile düşük enerjili diyet, egzersiz ve davranış değişikliği uygulandığında yanıt alınamayan bireyler
· Aşırı şişman (BKI 40 ve üzeri) bireyler
İlaç tedavisinde kullanılan ilaçların pekçoğu zaman içerisinde başarısız olmuş, bağımlılık yaratmış veya ölüme kadar götürebilen yan etkiler nedeniyle yaygın kullanım alanı bulamamışlardır Halen dünyada obezite tedavisinde kullanılan ve Faz III çalışmaları tamamlayarak piyasaya sürülmüş az sayıda ilaç vardır Obezite tedavisinde kullanılan ilaçlar etkin mekanizmalarına göre
1 Gıda alımını (iştahı) azaltan ilaçlar
2 Metabolizmayı etkileyen ilaçlar (yağ emilimi, emilim sonrası metabolizmayı etkileyen ilaçlar)
3 Enerji harcamasını artıran ilaçlar olarak gruplanmaktadır
İlaç tedavisinin yararlı olabilmesi, davranış değişikliğine bağlıdır İlaçla belirli ağırlık düzeyine inen bireyler, ilacın kesilmesiyle kısa sürede eski durumlarına dönerler Bunun önlenmesi için ilaçla birlikte davranış değişikliğini de içeren diyet tedavisi gereklidir
Cerrahi Tedavi
Besin alımı ve emiliminin yavaşlatılmasına yönelik cerrahi işlemlerdir Morbid obezitesi olan hastalarda düşünülmelidir Mide-barsak by-pass ı, mide kapasitesinin azaltılmasına yönelik girişimlerdir
Yağların estetik amaçlı olarak cerrahi yöntemlerle vücudun bazı bölgelerinden aldırılması (Liposuction) da uygulanmaktadır Bu yöntemle balli bölgelerde oluşan yağlar alınmakta, ancak mevcut yağ hücreleri bireyin zayıflamaya yönelik davranış değişiklikleri olmadığı sürece yeniden bu bölgelerde bağ birikimine neden olabilmektedir
Kaybedilen Ağırlğın Korunması:
Zayıflamak nisbeten kolay, fakat ulaşılan ağırlığı sürdürmek zordur Çeşitli araştırmalara göre belirli bir programla zayıflayan bireylerin 5 yıl sonra sadece % 5 i bu kilolarını koruyabilmekte, % 95 i tekrar eski ağırlıklarına dönmektedir Beslenme durumlarını yaşam biçimlerine uygun duruma getirmeden bir süre sıkı diyet yapıp, sonra eski yeme alışkanlığına dönen bireylerde ağırlık döngüsü oluşmaktadır Bu da sonuçta beden yağ oranını arttırmakta, yaş ilerledikçe hipertansiyon, hiperlipidemi ve diyet gibi sağlık riskleri oluşturmaktadır
Bilimsel Olmayan Zayıflama Diyetleri
Son yıllarda gazete ve dergilerde yada eklerinde zayıflama diyetlerine sıkça rastlanmaktadır Bu ekler daha çok kadınlara yönelik olup, diyetlerin çoğunlukla kadınlar için hazırlanmış olduğu ve hedefin kadın okuyucu olduğu izlenmektedir Ayrıca gazetelerde ünlü sanatçıların güzelliklerini borçlu oldukları diyet şeklinde çarpıcı başlıklar, kesin sonuç alınmasına dair verilen vaatler ve özenilecek incelikte gösterilen bayan resimleri bu diyetleri daha dikkat çekici hale getirmektedir Bilimsel temellere sağğlıklı, yeterli ve dengeli beslenme kurallarına uymayan bu tür diyetlerin uygulanması ciddi besin öğeleri yetersizliklerine neden olmaktadır Zayıflama diyetleri kişiye özeldir, herkese genellenemez Bu nedenle kişilere göre farklı düzenlenmelidir Diyetler hazırlanırken her yiyeceğin miktarı kişilerin anlayabilecekleri ve uygulayabilecekleri pratik ölçüler karşılığı olmalıdır Besin grupları, birbirinin yerine kullanılabilecek yiyecekler öğretilmelidir Tek tip besin tüketilerek veya öğün atlayarak zayıflamanın özellikle gelişme çağındaki genç kızlar için son derece sağlıksız olduğu unutulmamalıdır
Diyet uygulaması başlı başına bir eğitim olayıdır Bu nedenle mutlaka uzman kişilerin (diyetisyen ve beslenme uzmanı) denetimi ile sürdürülmesi, arzu edilen ağırlığa ulaşana kadar sürdürülmeli, sürekli uygulanmamalıdır
Ulaşılan ideal ağırlık yeterli ve dengeli beslenme ile yaşam boyu sürdürülmelidir
Kaynaklar:
1 WHO MONICA Project: Risk Factors International Journal of Epidemiology, 1989, 18 (Suppl 1): S 46-55
Türkiye Nüfus ve Sağlık Araştırması 1998 Hacettepe Üniversitesi Nüfus Etütleri Enstitüsü, Ankara
Baysal A , Bozkurt, N , Pekcan, G , Besler T , ve ark Diyet El Kitabı, Beden Ağırlığının Denetimi S 39-60 Hatiboğlu Yayınevi- Ankara, 1999
Obesity, Preventıng and Managing The Global Epidemic Report of a WHO Concultation on Obesity Geneva, 3-5 June 1997
Karaağaoğlu N , Çocukluk Çağı Şişmanlığı ve Tedavisi Beslenme ve Diyet Dergisi 25 (1): 53-62, 1996
Taitz L S Obesity Text book of Pediatric Nutrition (Ed Mclaren DS, Burman D, Belton NR, Wiliams AF) Third ed Churchill Livingstone, Edinburg, 485, 1991
Zive MM, Mckay H , Frank-Spohrer G , Infant- Feeding practices and adipasity in 4-y-old Anglo and Mexican- Americans, Am J Clin Nutr 55: 1104, 1992
Dietz WH Critical periods in childhood for development of obesity Am J Clin Nutr 59: 955, 1994
Bolland-Cachera MF, Deheeger M, Bellsle F, Sempe N, et al Adiposity rebound in Children: A simple indicator for predicting obesity, Am J Clin Nutr, 39: 1219, 1984
Aslan D, Attila S , Önemli Bir Sağlık Sorunu: Şişmanlık Sürekli Tıp Eğitimi Dergisi Cilt: 11, Sayı 5, 169-171 2002
Garibağaoğlu, M Osteoporoz ve Beslenme, Ömür Matbaacılık A Ş İstanbul, 2000
Pekcan, G Şişmanlığın Tanımı ve Saptanması III Uluslararası Beslenme ve Diyetetik Kongresi 12-15 Nisan 2000 Kongre Kitabı S 93, 2000
Feinleb M, Epidemiyology of Obesity in relation to health hazards Ann Intern Med 103: 1019-1024, 1985
Manson J, Willett W, Stampfer M Et al: Body weight and mortality among women New Eng J Med 333: 677-685, 1995
Klinik Obezite (Ed Korugan Ü Ve ark ) Obezik Çalışma Grubu Yayınları (ROCHE), 2000
Türkiye Kalp Raporu 2000, Türk Kardiyoloji Derneği Yayınları, Yenilik Basımevi, İstanbul 2000
Şişmanlık Çeşitli Hastalıklarla Etkileşimi ve Diyet Tedavisinde Bilimsel Uygulamalar Türkiye Diyetisyenler Derneği Yayını: 4 Ankara, 1993
Mori M, Nishimura H, Nishida T, Sugiyama T, Komai K, Ide H, Yakushiji M, Fukuda K, Tanaka T, Yokoyama M, Sugimori H , A case-control study of ovarian cancer to identify its risk factors , Nippon Sanka Fujinka Gakkai Zasshi 1996 Oct 48(10):875-82
Goodman MT, Hankin JH, Wilkens LR, Lyu LC, McDuffie K, Liu LQ, Kolonel LN Diet, body size, physical activity, and the risk of endometrial cancer Cancer Research, Vol 57, Issue 22 5077-5985
Kilo kontrolü(Aşağı kontrol)için önerilen ürünlerimiz Vücudunuzdan En İyi Verimi Almak
Vücudumuz fonksiyonları otomatik olarak gerçekleştirmekte ve bu fonksiyonlardan da biz otomatik olarak faydalanmaktayız Vücudumuzu ne kadar hor kullanırsak kullanalım her zaman normal bir şekilde çalışacağını ve hiçbir zaman şikayette bulunmayacağını zannederiz
Ancak vücut da bazen şikayet eder ve bu şikayetlerini bize baş ağrıları, sırt ağrısı, sindirim güçlüğü, soğuk algınlığı ,cilt üzerindeki deri dökülmeleri şeklinde bize bildirir Vücudu aşırı zorlamanın en önemli uyarıları ise şeker hastalığı, kalp rahatsızlıkları ve kanser gibi ciddi hastalıklara neden olur
Birkaç küçük değişiklikle vücudunuzun uzun süreli sağlıklı kalmasını sağlayabilirsiniz
Besinler yakıtınızdır Yediğiniz ve içtiğiniz her şey, vücudunuzun soluma ve göz kırpma da dahil olmak üzere her gün gerçekleştirdiği fiziksel ve zihinsel faaliyetlerini gerçekleştirmesine yardımcı olacak yakıtı sağlar Meyve ve sebze gibi bazı besinler ise içerdiği yararlı besleyici maddeler nedeniyle mükemmel birer yakıt gibi işlev görürler Diğer besinler ise vücuda tadı güzel ancak besin değeri az olan ve vücutta pek istenmeyen kimyasal maddeler içeren düşük kaliteli yakıtlar sağlar beslenme rejiminizin yüzde kaçının yakıt açısından etkin ve zengin besleyici özellikler içeren besinler den oluştuğunu biliyor musunuz? Bu yüzdeyi hesaplamak için önümüzdeki haftadan itibaren bir günlük tutmaya başlayın yediğiniz ve içtiğiniz her şeyi not edin ve sonra da yakıt kaynağını analiz edin (distribütörünüz bu konuda size yardımcı olabilecektir) Aldığın yakıtın kaynağı ne kadar iyiyse, tahmini yaşam süreniz de o kadar uzun olacaktır Bu yüzden seçeneklerinizi geliştirmeniz gerekir
Vücut için yararlı olan besinleri yani doğal ortamda üretilmiş ve herhangi bir kimyasal madde içermeyen besinleri seçin Taze (tercihen mevsime uygun) meyve, sebze ve salatalar besleyici içeriklerini uzun süre korurlar Bu gıdalar canlı besinlerdir Fazla işlenmiş, uzun süre beklemiş veya metal yada yapışkan bir tabakayla temas halinde olan besinleri tüketmekten kaçının Bu besinleri besleyicilik açısından çok fazla değer içermediklerinden ölü gıdalar olarak da sınıflandırabiliriz Ayrıca, vücudunuzun ihtiyaç duyacağı farklı besin değerlerini almanıza yardımcı olacağı için tükettiğiniz besinler çok çeşitli olmalıdır
DİABET(ŞEKER)
Diyabet kalbin düşmanı
Diyabet, damar duvarlarını direkt ve kan yağlarını ters yönde etkilemesi nedeniyle damar sertliğine yol açıyor Yüzde 70 inde damar sertliği görülen diyabetlilerin bu yüzden kalplerine daha fazla dikkat etmesi gerekiyor
Diyabet diğer adıyla şeker hastalığı olanların kalplerine daha fazla dikkat etmeleri gerekiyor Çünkü diyabetli hastaların yüzde 70 e yakın kısmında damar sertliğine bağlı sorunlar ortaya çıkıyor Florence Nightingale Hastanesi doktorlarından Prof Dr Vedat Aytekin diyabetin, damar duvarlarını direkt ve kan yağlarını ters yönde etkilemesi nedeniyle damar sertliğine yol açan en önemli faktörlerden biri olduğunu dile getirdi Kalp damarlarındaki daralma ve tıkanmaların, hastalarda çoğunlukla göğüs ağrısı şeklinde ortaya çıktığını söyleyen Aytekin, koroner damarlarda darlık oluşumunu kolaylaştıran risk faktörleri olduğuna dikkat çekerek, şeker hastalığı, yüksek tansiyon, yüksek kolesterol, kilo ve sigara kullanımının bu risk faktörlerinin başında geldiğini belirtti
Beslenme şekline dikkat
Koroner damar hastalarında diyabet ya da diyabete eğilim görüldüğünü vurgulayan Aytekin, "Diyabetli bir hastada var olan kalp damar tıkanıklığı tedavi edilmediği ya da tedavide geç kalındığı taktirde, miyokard infarktüsü, kalp yetersizliği gibi sorunlarla karşılaşılabilir Diyabetli koroner damar hastalarında, daralma ve tıkanmalar daha da inatçı olabilir Darlıkların, kalp damarlarındaki yerleşim yeri ve derecesi yapılacak tedaviyi belirlemektedir Yapılan incelemeler sonucunda tespit edilen bu darlıkların tedavisi, balon anjioplasti ve stent uygulaması ile yapılabilir Stent uygulaması ile balon işlemleri artık yüzde 99 başarı ile tamamlanıyor" şeklinde konuştu Diyabetli hastalarda yaşanan en büyük sorunun stent takılan damarın tekrar tıkanması olduğunu ifade eden Aytekin, son yıllarda ilaç salınımlı stentlerin kullanıma girmesiyle bu konuda büyük ilerleme kaydedildiğini ve tekrarlama olasılığının önemli bir ölçüde azaltıldığını söyledi Beslenme ve spor alışkanlıklarının damar tıkanıklığı üzerinde çok önemli etkileri olduğunu vurgulayan Aytekin, sebze ağırlıklı ve hayvani yağlardan uzak bir beslenme önererek, düzenli spor yapılmasının damar tıkanıklığının önlenmesinde çok önemli katkıları olduğunu belirtti Damar tıkanıklığının en yaygın olarak görüldüğü yaş grubunun 60 yaş ve üzeri olduğunu ifade eden Prof Dr Aytekin, "Belirli bir yaş üzerinde en iyi spor uzun yürüyüşlerdir Damar tıkanıklığı erkeklerde daha sık görülüyor ancak 40 yaş üzerinde bu fark azalmaya başlıyor ve 60 yaş üzerinde ise erkek ve kadınlarda eşit oranda görülüyor" dedi
Yetersiz alım gücü tüketiciyi merdiven altı-sağlıksız-ucuz ürünlere yöneltirken, gıda sektöründeki kaçak oranı yüzde 56 lara ulaşıyor
Sahte rakı ölümleri, "Hergün tükettiğimiz temel gıdalar ne kadar sağlıklı?" sorusunu gündeme getirdi "Merdiven altı üretim" olarak tabir edilen sahte gıda ürünleri, halk sağlığını uzun vadede tehdit ediyor İçinde süt olmayan peynir, boyalı zeytin, şekerli bal, etsiz salam ve sucuk, talaşlı baharat, tozlu çay gibi yüzlerce sahte gıda, ucuz etiketleriyle tüketiciyi çekerken, birer hastalık yayıcı ürün olarak ortaya çıkıyor
Türkiye de üretilen gıdalarda kaçak üretim oranının yüzde 56 gibi dev bir oranda olduğunu ve bu nedenle sadece devletin yılda 3 milyar dolarlık bir gelir kaybına uğradığını vurgulayan Gıda Dernekleri Federasyonu Başkanı Şemsi Kopuz, sektörde 35 bin işletme ve 285 bin satış noktası olduğunu belirterek, böyle büyük üretim ve bir satış ağında denetimin zorluğuna dikkat çekti Alım gücünün sınırlı olduğu ortamda, tüketicinin merdiven altı-sağlıksız-ucuz ürünlere yöneldiğini anlatan Kopuz, "Zemin kayıtdışına uygun Yasalar ise, uyanlar için var Uymayanlar için yasalar caydırıcı değil" diye konuştu
Gıdada vergi oranlarının hâlâ çok yüksek olduğunu, bunun da kayıtdışı üretimi körüklediğini iddia eden Kopuz, enflasyonun yüzde 10 lara düştüğü bir ortamda gıdadaki yüzde 18 olan KDV oranının yüzde 8 lere çekilmesi, temel gıdalardan da yüzde 1 KDV alınması gerektiğini söyledi
"Güvenlidir" damgamız olacak
Türkiye de gıda üreticisi bin üye ve 17 gıda derneğini çatısı altında toplayan Gıda Dernekleri Federasyonu olarak, sahte gıda ürünlerine karşı projeler geliştirdiklerini vurgulayan Başkan Kopuz, bir iktisadi işletme teşebbüsü kurarak kendi içlerinde özdenetim mekanizması işleteceklerini açıkladı Kopuz, kendi üyelerine ait işlenmiş ürünleri, kendi laboratuvarlarında gıda mühendislerinin sürekli kontrol edeceğini belirterek, "Ürünlere federasyonumuzun logosunu basacağız Bu logo tüketici için bu ürün güvenlidir anlamını taşıyacak Bir anlamda ikinci bir TSE damgası olacak Biz logomuzun arkasında olacağız Kendi sanayicimize ceza verebileceğimiz bir mekanizma işleyecek" dedi
Gıda güvenliği konusunun Avrupa Birliği sürecinde en çok tartışılacak konulardan biri olacağını belirten Kopuz, bu noktada tüketicinin de bilinçlendirilmesi gereğini kaydetti ve şunları söyledi:
"Biz tüketici olarak raflardaki ürünlerde sadece son kullanma tarihine bakıyoruz Oysa üzerinde üretim izni olup olmadığına da bakmamız lazım Üretim izni olmayan ürünlerin marketlerde satılması, pazarlanması yasaktır Üretim izinleri bir emniyet sübabıdır Tüketiciler, izinsiz ürünleri ve bunları satanları Tarım Bakanlığı na şikayet etmeli Örneğin, çoğu insan meyvesuyu içiyor, içinde meyvenin m si yok Koku koymuş Üzerini okumuyoruz, kodekse uygun mu, değil mi? Türkiye de kaç tane bilinçli tüketici var Sadece ölüm haberlerinde, gıdadan zehirlenmelerde biraz duyarlılık gösteriyoruz o kadar "
Şikayetleri TÜBİTAK la inceleyeceğiz
Gıda güvenliği konusunda uzman olmayan kişilerin yaptığı açıklamaların sektörü yıprattığını söyleyen Kopuz, bu konuda TÜBİTAK la ortak çalışıp halkı bilgilendireceklerini kaydetti ve "Tavuk yemleri ve hormonlu tavuk tartışmaları, tavuk sektörünün yüzde 40 oranında zarar etmesine yol açtı Bu yüzden gıda güvenliği konusunda TÜBİTAK la ortak çalışma başlatacağız, bunun protokolünü imzaladık Halkı, Türkiye nin en güvenilir bilimsel kuruluşuyla yapacağımız çalışmalarla bilgilendireceğiz" dedi
Vampir sektör öldürüyor
Türkiye de sahteciliğin yaygınlaşması ve rakı ile öldürücü boyutlara ulaşması üzerine Ankara Ticaret Odası (ATO) da, hazırladığı "Sahte Türkiye" adlı raporda, Türkiye nin bir "sahte cenneti olduğunu vurguladı Rapora göre, sahtekarlar, iyi para kazandıran gözde meslekleri tercih ediyor Türkiye de 5 bin civarında "sahte diş hekimi bulunduğubelirtilen raporda, sahte dişçilerin, muayenehane açacak parası olmayan yeni mezun diş hekimlerinin diplomalarını kullanarak diş hekimliğine soyunduğu ileri sürüldü
Raporda, sahtekarların, vatandaşların dini inançlarını sömürmekten bile çekinmedikleri vurgulanarak, mezarlıklarda para karşılığı Kur an okuyan "sahte hafızlar ın, özellikle bayram günleri mantar gibi çoğaldıkları kaydedildi Her türlü resmi belgenin sahtesinin yapıldığı belirtilen raporda, sahte gıda piyasasında ise ürün yelpazesinin bir hayli geniş olduğu vurgulandı
Rapora göre, Türkiye de 27 bin gıda sanayi işletmesinin 10 bininin denetlenmediği, bunlardan sadece 17 bininin Tarım Bakanlığı nın gıda siciline kayıtlı olduğu belirtilerek, yaklaşık 400 bin gıda satış ve toplu tüketim yeri olduğu dikkate alındığında insan sağlığının ne denli bir tehdit altında olduğunun ortada olduğu ifade edildi Raporda gıdada teknolojinin, hilenin hızına yetişemediği, hilenin teknolojiden hızlı geliştiği de belirtiliyor
Bir numaralı taklitçiyiz
Türkiye nin ünlü markaların sahtesinin üretiminde bir numara olduğu ileri sürülen raporda, dünya piyasalarında Türkiye nin adının "taklitçi ye çıktığı bildirildi Rapora ilişkin değerlendirmelerde bulunan ATO Başkanı Sinan Aygün, sahtecilik olaylarında ekonomik krizden sonra patlama yaşandığına dikkat çekerek, "Kriz, sahteciliği bir sektör haline getirdi Yükte hafif pahada ağır ne varsa sahtesi yapılıyor" dedi
Sahteciliğin reel sektörü kemiren, insan sağlığını tehdit eden vampir sektör olduğuna dikkat çeken Aygün, bu vampir sektörün, sahte rakı ile ölümlere yol açması üzerine, Türk halkının sahtecilik sarhoşluğundan uyandığını bildirdi
Sahte tarım ilaçları tehlike saçıyor
Sahte içki ve sigaradan sonra, sahte tarım ilaçlarının da tarımda yoğun olarak kullanıldığı ortaya çıktı Bazı kaçakçıların, İran dan getirdikleri düşük içerikli ilaçlara tiner, boya gibi katkı maddelerini de karıştırarak ruhsatlı ilaçların boş kutularına doldurmak yoluyla kaçağın da kaçağını hazırladıkları belirlendi
Katkı maddelerinin birçoğunda kanserojen değerler bulunduğu belirtilirken, yapılan araştırmada, piyasa değerinin çok altında satılan İran menşeili kaçak ilaçların Çukurova da 4 çiftçiden biri tarafından kullanıldığı, bu oranın, Güneydoğu ve Doğu Anadolu Bölgesi nde daha fazla olduğu tesbit edildi İran dan 40 milyon liraya getirilen 1 litrelik kaçak ilacın, Tarım ve Köyişleri Bakanlığı onayıyla Türkiye de satılan 200 gramlık ilaç kutularına paylaştırılıp 5 kat fiyatla satıldığı da ortaya çıktı
Su bile temizlemiyor
Sahte tarım ilaçlarının insan sağlığı için büyük bir tehdit yarattığını belirten Gıda Mühendisleri Odası Başkanı Petek Ataman, "Bu ilaçlarla üretilmiş gıdaları kullananların sağlığı açısından, kısa sürede bir etki görülmese bile, yıllar boyunca birikim yapıp ileriki yıllarda birçok hastalığa neden olabiliyor" dedi Zirai ilaçların bir kısmının suda çözülür nitelikte olduğunu ve bunları yıkamakla kısmen bulaşanların ortamdan uzaklaştırılabileceğini belirten Ataman, suyla temizlenemeyen maddelere dikkat çekerek:"Yağda çözülen tarım ilaçlarını yıkamayla uzaklaştırmak mümkün değil Bu ilaçların kalıntısı sadece bitkilerde değil, o ortamda beslenen hayvanların etinde, sütünde, yumurtasında da ortaya çıkar" diye konuştu
Bu arada uzmanlar İran dan kaçak olarak getirilen düşük fiyatlı ve düşük içerikli tarım ilaçlarının, insan sağlığı yanında tarım alanlarındaki toprağı da tehdit ettiğini de vurguluyorlar
Soframızdaki tehlike
ATO nun ve Türkiye Ziraatçılar Derneği nin hazırladığı Sofradaki SOS raporuna göre, domates, patlıcan, patates, kabak, üzüm, elma, kavun, buğday, arpa, yulaf, çavdar ve çeltikte hormon kullanılıyor
Ankara Ticaret Odası nın (ATO) ve Türkiye Ziraatçılar Derneği nin (TZD) hazırladığı "Sofradaki SOS" raporuna göre, hormon, tarım ilacı, antibiyotik, katkı maddesi ve kimyasal gübreler ölçülü kullanılmaz ve denetimi iyi yapılmazsa insan sağlığını tehdit ediyor, hastalıklara, sakatlıklara, erken ölümlere davetiye çıkarıyor Rapora göre, Türkiye de 27 bin gıda sanayi işletmesinin 10 bini denetlenemiyor Çünkü bunlardan sadece 17 bini Tarım Bakanlığı nın gıda siciline kayıtlı Yaklaşık 400 bin gıda satış ve toplu tüketim yeri olduğu dikkate alındığında insan sağlığının ne denli bir tehdit altında olduğu ortada
Hormonlu kazanç uğruna
Gıdalarda hormon kullanımı, halk arasında en çok tartışılan konuların başında geliyor Rapora göre, Türkiye de "domates, patlıcan, patates, kabak, üzüm, elma, kavun, buğday, arpa, yulaf, çavdar ve çeltik"te hormon kullanılıyor Hormon kullanımı ile ilgili pek çok rapor, iddiaların aksine salatalık ve çilekte hormon kullanılmadığını söylüyor Raporlara göre, piliçte de hormon kullanılmıyor Tıp çevrelerindeki yaygın görüşe göre, hormonlu bitki ve etler, sürekli tüketildiğinde vücuttaki hormon dengesini bozuyor
Rapora göre sürekli hormon kullanımı konusunda vücudun bağışıklık sisteminin bozulması, şişme ve yağlanma, hücrelerin zayıflayarak kanser hastalıklarına davetiye çıkarması gibi kanıtlanmamış ancak ciddi şüphelere yol açan sonuçlar bulunuyor
Tarım ilaçları
Rapora göre, kanser vakalarının artışında, "tarım ilaçları"nın "aşırı", "zamansız" ve "uygunsuz" kullanımının da büyük payı var Hasat zamanından belirli bir süre önce kullanımı durdurulmayan tarım ilaçlarının etkisi, yıkamayla yok olmuyor Bilinçsiz kullanılan tarım ilaçları, saç dökülmesinden kansere kadar pek çok sağlık sorununa kapı aralıyor Bu tehlike bilinmesine karşın, dünyada her yıl 2,5 milyon ton tarımsal mücadele ilacı kullanılıyor ABD de yılda 293 bin, İtalya da 43 bin, Fransa da 41 bin, İngiltere de 30 bin, Almanya da 25 bin, Yunanistan da 32 bin ton, Türkiye de 13 bin ton "zirai mücadele ilacı" toprağa ya da bitkiye uygulanıyor Sorun uygulamada ortaya çıkıyor
Dengesiz beslenme hayvanlar için de zararlı
İnsan sağlığı için ciddi riskler taşıyan dengesiz beslenme, hayvanlarda da neden olduğu mide dönmesi sonucu ölümlere yol açabiliyor Prof Dr Ok: "dengesiz beslenme, kalitesiz yem ve konsantre yemin yoğun olarak kullanılması gibi sebeplerden dolayı ortaya çıkan mide dönmesi, önlem alınmaması halinde 36-48 saat arasında hayvanı öldürebilir" dedi
10 Nisan ile 5 Mayıs arası domates yemeyin
ATO ve TZD tarafından hazırlanan raporda, 15 Ekim-10 Kasım ve 10 Nisan-5 Mayıs tarihleri arasında domates, 15 Kasım-15 Mayıs tarihleri arasında patlıcan ve 1 Kasım-15 Mayıs tarihleri arasında kabak yenmemesi öneriliyor Rapora göre, domates çekirdeksiz ve içi vıcık vıcıksa, patlıcan içi süngerimsi ve çekirdeksizse, kabak çekirdeksizse, biber aşırı büyük ve etliyse, çekirdek evi boş, etli kısmı sertse, patates şekilsiz ve patates yumruları yapışıksa, içinde kararmalar varsa, karpuz çekirdek yerleri boşsa hormonlu olduğu anlamına geliyor
Tarım ilaçları reçeteye bağlansın
ATO ve TZD nin raporunda insan sağlığını tehdit eden bir diğer sorun da Genetiği Değiştirilmiş Organizmalar (GDO) Raporda, "genleriyle oynanmış tohumların Türkiye ye girmesi yasaklandı ancak hayvan yemi olarak ülkemize ithal edildiği biliniyor" deniliyor Rapora ilişkin değerlendirmelerde bulunan ATO Başkanı Sinan Aygün, sahte içki kullanımı sonucu ortaya çıkan ölümlerin ardından Türk halkının tükettiği gıdaları daha çok sorgulaması gerektiğini dile getirdi
TZD Başkanı İbrahim Yetkin ise şunları söyledi: "Üretim aşamasında denetim söz konusu olduğunda, en önemli konulardan biri ilaç konusunun reçeteye bağlanmasıdır Bu sağlanmadığı sürece, çiftçinin gelişigüzel ilaç kullanımı ve buna bağlı olarak gündeme gelen sorunların çözülmesi çok güç olacaktır "
15 bin katkı maddesi var
Sebze ve meyvelerde hasadın yaklaştığı dönemlerde kalıntı süresi kısa olan ilaçlar kullanmak gerekiyor 15 bin çeşidi aşkın katkı maddesi bulunuyor Hazır gıdalardan dondurmalara, çikolatadan gofrete, dondurulmuş ürünlerden konserve balıklara kadar binlerce gıdaya katkı maddesi konuluyor Hayvanlarda antibiyotiklerin kontrolsüz kullanılması da tıpkı tarım ilaçları gibi zararlara neden oluyor Antibiyotikler, kullanıldığı canlının vücudunda uygun bir dozda kullanılmadığında dışarı atılamıyor ve tüketim sırasında doğrudan insana geçiyor Bunun için hayvanların kesiminden belli bir süre önce antibiyotik kullanımına son verilmesi, örneğin piliçlerde antibiyotik kullanımının kesimden bir hafta önce sonlandırılması gerekiyor
YENİŞAFAK 20 03 2005
Herbalife Ürünleri hem zayıflamak hem kilo almak için kullanılıyor mu?
Evet Herbalife ürünleri tamamen dengeli beslenme ürünleridir Tarım ve Köy İşleri Bakanlığı onaylıdır, yani gıdadır Kesinlikle ilaç değildir Kullanılan ürünler ve kullanma şekli farklı olmakla beraber hem zayıflamanıza hem de kilo almanıza yardımcı olur Buna kilo kontrol ürünü diyoruz Ürünleri kullanırken günde en az 2,5 litre su içmeniz gerekmektedir Böylelikle ideal kilonuza ve sağlıklı yaşamınıza kavuşursunuz
Bir ayda ne kadar zayıflayabilirim?
Herbalife tamamen beslenme ürünleri olduğu için bir ayda alacağınız sonuç bünyenize göre değişecektir Müşterilerimiz arasında ayda 10 kilo veren de var 2 kilo veren de Önemli olan düzenli kullanmanız ve önerildiği programlara dikkat etmenizdir
İdeal kiloma kavuşmak için hangi ürünleri almalıyım?
İstediğiniz ürünleri alabilirsiniz Bu ürünlerin biriyle yada hepsiyle de kilonuzu kontrol edebilirsiniz Mesela bir ürünle 1 ayda alacağınız sonuca birkaç ürünle daha kısa sürede sahip olabilirsiniz Tamamen dengeli beslenmenizi sağlayacak bu ürünlerle ideal kilolarınıza kavuşabilir ve kilo alma probleminiz olmaz
Herbalife ürünleri güvenli mi?
Evet Herbalife hücresel beslenme sağlar 50 milyon memnun müşterisi ile 3 milyar dolarlık bir şirkettir Herbalife sağlıklı bir yaşam sürdürmenizi destekleyen ve aldığınız gıdaların en etkin şekilde değerlendirilmesine yardımcı olan ürün serisini geliştirmek ve zenginleştirmek amacıyla en seçkin bilim adamlarını ve beslenme uzmanlarını bir araya getirmiştir
Aşağı kilo kontrolünün prensipleri nelerdir?
Gereginden fazla yag dokusu enerji deposudur Bu nedenle besinlerden alınan enerji sınırlandırılarak depo enerjisi kullanılabilir Bu durumda alınan enerjide açık bulunacak ve vücut bunu depolardan karşılayacaktır
İLKELERI
1 Bireyin harcadığından daha az enerji sağlanmalıdır
2 Protein, vitamin ve minerallerden yeterli alınmalıdır
3 Doyurucu ve bireyin yeme alışkınlığına yakın olmalıdır
4 Fiziksel hareketlerle enerji harcaması arttırılmalıdır
Bu koşullarla en uygun kilo verme hızı haftada 1- 1,5 kg arasıdır Normal ağırlığa gelindiği zaman bunu sürdürecek kilo kontrolüne aynen uyulmalıdır
İdeal kilo nedir ? Nasıl tespit edilmelidir?
Günümüzde bir çok oran, ağırlık ve boya dayalı olarak şişmsnlık durumunun saptanmasında kullanılmaktadır İçlerinde kullanılan en geçerli oran BKI (Beden Kitle Indeksi) dir Buna göre
BKI = Ağırlık (kg) / Boy (m)2 oranıdır
Örnek olarak 1 75 boyunda ve 75 kilogram ağırlığındaki bir kişi için bu hesap şöyle yapılmaktadır:
BKI = 75 / ( 1 75 * 1 75 ) = 24 489
BKI &lt 20 ise zayff
20-24,9 ise normal
25-29,9 ise hafif sişman (toplu)
30-39,9 ise sişman
BKI > 40 ise ağır veya morbid şişmanlıktır
İdeal BKI erkekler için 22, kadınlar için 21 dir Menapoz sonrası ise ideal BKI 25 dir Bu değerler 19 yas üstü için geçerlidir
Ancak ağırlığı oluşturan kas-kemik yapısı kişiden kişiye değiştiğinden, BKI hesaplaması sadece fikir vermesi açısından önemlidir Gerçek ideal kilo hesaplaması ancak bilgisayar analizi ile mümkündür
Menapoz döneminde kilo verebilir miyim?
Menapoz döneminde vücutta oluşan hormonal dengesizlikler ve kullanılan ilaçlardan dolayı kilo verme işlemi zorlaşır Menapoz döneminde kilo verme hızı neredeyse yari yarıya kadar düşer Ancak bu bir kayıp olarak düşünülmemeli ve bu dönemde kişiler kilo kontrol programlarına daha da rağbet etmelidirler Çünkü menapozda, kilo alim hızı çok yüksek olup bunu önlemek veya geriye döndürmek gerekir Aksi takdirde ileride bu kiloları vermek daha da zorlaşacaktır
Kilo verince yüzüm veya bedenimin üst kısmı da incelecek mi? Veya Sadece kalça ve basen bölgem incelir mi? (Genelde yüzlerinin incelmesi ve çökmesi istenmiyor)
Aşağı kilo kontrolünde kişi sadece belirli bir bölgesinden değil vücudun genelinden incelme gösterir Ancak yağların biriktiği yerler ve genetik yapı bu işte önemli yer tutar Eğer, genetik olarak basen kısmında daha fazla yağ birikmesi var ise, bu bölgenin tamamen incelmesi söz konusu değildir Fazlalıklar gider ama sekil aynen kalır
Ergenlik döneminde kilo kontrolü yapılır mi? Nelere dikkat edilmelidir?
Ergenlik dönemindeki insanların kilo kontrolleri daha çok spor ile sağlanmalıdır Yaş itibariyle bu durumdakiler asi bir yapıya sahip olduklarından agresif davranışlar sergileyebilirler Eğer ağır şişman ise kilo kontrolüne başlamalı, çok fazla kilosu yok ise daha çok spora yönlendirilmelidir Enerji harcaması onları rahatlatacaktır
Mucize diyetlere inanmalı mıyız?
Mucize diyetler hızla kilo verdiren ancak verdirirken sadece yağdan kaybetmenize neden olmayan kas ve su kitlesinden de kaybetmenize neden olan sağlıksız diyetlerdir Bu diyetler uzun süre yapıldığında vücut elindeki yağı enerji kaynağı olarak tutarak dışarıdan aldığı az miktardaki karbonhidrat ve proteini yağa çevirerek ek olarak kullanır Bunun sonucunda ise sağlıksız zayıflamaktan dolay özellikle kalp rahatsızlıkları olmak üzere vitamin yetersizliklerinden oluşan rahatsızlıklar, halsizlik yapmakta hatta ani ölümle sonuçlanacak durumlar oluşabilir
herşey sağlık için sağlık ta insan için   
|