Geri Git   ForumSinsi - 2006 Yılından Beri > Toplum ve Yaşam > Beslenme, Diyet ve Sağlık

Yeni Konu Gönder Yanıtla
 
Konu Araçları
aşılar, olarak, rutin, uygulanan

Rutin Olarak Uygulanan Aşılar

Eski 07-23-2012   #1
Prof. Dr. Sinsi
Varsayılan

Rutin Olarak Uygulanan Aşılar





BCG (Verem)Verem (tüberküloz) insanlığın en eski hastalıklarından birisidir Tüberkülozla ilgili bilinen en eski tıbbi kayıt, milattan bin yıl kadar öncesinde yaşamış Çinli bilim adamı Huang Ti Nei-Ching'e aittir Arkeolojik araştırmalada bulunan, binlerce yıl öncesine ait insan iskeletlerinde, tüberküloza bağlı değişiklikler tespit edilmiştir Bu saptamanın ilk örneği 1908 yılında Smith ve Ruffer tarafından Mısır'da ortaya çıkarılan 3000 yıllık mumyada tespit edilen omurga tüberkülozudur Verem hastalığına neden olan mikrobu ilk kez tanımlayan araştırıcı Dr Robert Koch'tur Bin sekiz yüzlü senelerin ikinci yarısında yaşamış olan ünlü bilim adamının balgamdan elde ettiği ve tüberkülin adını verdiği süzüntü, günümüzde halen verem hastalığının teşhisinde "PPD" deri testi olarak kullanılmaktadır Aradan geçen yıllar içinde hastalığın tanı yöntemleri ve tedavisi konusunda çok büyük ilerlemeler olmasına rağmen tüberküloz, bugün gelmiş olduğumuz noktada hala bir halk sağlığı sorunu olarak önemini korumaktadır Hatta son yıllarda verem vakalarında belirgin bir artış meydana gelmiştirTüberküloz, özellikle akciğeri tutan, ancak vücudun hemen her organına yerleşebilen, sinsi seyirli bir infeksiyon hastalığıdır Hastalığa neden olan etken Mikobakterium adlı mikroptur Sıklıkla solunum yoluyla bulaşır Çocuklarda %90 oranında akciğerlere yerleşir Ayrıca ağız içi, bademcikler, barsaklar ve deriye yerleşmesi de söz konusu olabilir Hastalık bulaştıktan 6 hafta kadar sonra ilk belirtiler görülmeye başlar 38º C civarında ateş, halsizlik, iştahsızlık, hafif öksürük, bazan eklem ağrısı görülür Kuşkusuz bu belirtiler sadece verem hastalığında görülmez Çekilen akciğer röntgeninde şişmiş lenf bezelerinin tespiti öncelikle verem hastalığını düşündürürTedavi edilmeyen akciğer veremi ilerler; akciğer zarını, iç organları, kemikleri ve nihayet beyin zarlarını tutarak menenjit sonucu ölüme yolaçabilir Tüberküloz hastalığının tanısı zor, tedavisi uzun süreli, pahalı ve zahmetlidir Tüberküloz menejitte geç tanı konulan çocuklarda tedaviye rağmen ölüm ya da ağır sakatlıklar kaçınılmaz olabilmektedir Yine her hastalıkta olduğu gibi verem hastalığından korunma da hastalığın tedavisinden çok daha kolaydırVerem aşısı (BCG), tüberküloz mikroplarına karşı yüksek derecede koruma gücüne sahip bir aşıdır Bebek 1 veya 2 aylık olduğunda sol omuzdan deri içine yapılır Uygulandıktan sonra oluşan beyazlık yarım saat içinde kaybolur Birkaç hafta içinde yara oluşur, sekizinci haftada kabuklanırDoğumdan sonraki 3 ay içinde herhangi bir araştırmaya gerek olmaksızın BCG aşısı yapılabilir Ancak üç aydan büyük çocuklara PPD testi yapılıp negatif bulunduğu taktirde aşı uygulanır Test pozitif bulunursa bebek, ileri araştırma, kesin tanı ve tedavi için takibe alınır Sağlıklı bireylere uygulanan aşının koruma süresi yaklaşık 5 yıl olduğundan ilkokul 1 sınıfta verem aşısı tekrarlanmalıdır

Difteri-Boğmaca-Tetanoz Difteri, boğmaca (pertusis) ve tetanoz aşılarından oluşan bir karma aşıdır Rutin aşı takvimindeki sırasına uygun olarak yapılır Bu bölümde her biri ayrı ayrı ele alınacaktırDifteri, bir kaç günlük kukuçka devresi sonrasında belirti veren, ani seyirli, Korinebakteriyum adlı mikrop tarafından meydana getirilen bulaşıcı bir hastalıktır Milattan iki yüzyıl kadar önceki kayıtlarda difteriye ait bilgiler yer almaktadır Tipik olarak boğazda solunum yollarını tıkayabilecek boyutlarda gri beyaz renkli, plakalar halinde bir zar tabakasının oluşumu söz konusudur Öksürük, nefes darlığı ve ateş eşlik eden belirtilerdirDifteri aşısı 1923 yılında Ramon tarafından geliştirilmiştir Çocukları aşılama programları 1926 yılından beri uygulanmakta olduğu halde difteri, 1950'li yılların başına kadar ölüm nedeni olarak önemini korumuştur II Dünya savaşından sonra yoğun aşı uygulamaları sayesinde bu hastalık artık geçmişte olduğu gibi sık görülmemektedirSüt çocuklarına karma aşı içinde bir iki ay arayla üç kez uygulanır Son enjeksiyondan 1 yıl ve 5 yıl sonra tekrar dozları yapılır Altı yaşından sonra karma aşıdaki difteri miktarı azaltılarak erişkin dozu (dT) uygulanır 10 yılda bir tekrarlanırBoğmaca, halen çok bulaşıcı, üç dört yılda bir salgınlar yapan, ölümcül olabilen bir çocukluk çağı hastalığıdır Solunum yoluyla bulaşır ve süt çocuklarında ağır seyreder Anneden bebeğine doğumdan önce koruyucu antikorların geçmemesi bu hastalık için özel bir sorun oluşturur Bu durumda erken aşılama boğmaca için büyük önem arzederHastalık, "Bordatella pertusis" adı verilen mikrop tarafından meydana getirilir Kuluçka devresi 10-14 gün kadardır Başlangıcı belli belirsiz kırıklık ve hafif öksürük şeklindedir Bir iki hafta içinde gelişen, kriz halindeki öksürük nöbetleri çok tipiktir Gün içinde 30 kez ve herbirinde 10-15 öksürük gözlenebilir Antibiyotik tedavilerine rağmen şikayetler haftalarca sürebilir Küçük çocuklarda ölüme yol açabileceği için özellikle dikkatli olunması gerekmektedirBoğmaca aşısı, karma aşı içinde takvime uygun zamanlarda uygulanır Dört yaşından sonra aşıya bağlı yan etkiler daha fazla görüldüğü için karma aşıdan çıkarılır Aşının asellüler formu uygulandığında sinir sistemiyle ilgili istenmeyen etkiler daha az görülmektedir Asellüler boğmaca aşısına ve hangi durumlarda boğmaca aşısının takvim dışında bırakılması gerektiğine güncel aşılar başlığı altında ayrıntılı olarak değinilecektir

Tetanoz, tüm dünyada görülebilmekle birlikte, sıklığı başarılı aşı uygulamalarının gerçekleştirilebilmesi ölçüsünde faklılık gösterir Az gelişmiş ülkelerde en sık ölüme yol açan 10 hastalıktan birisidir Her yıl dünyada 1 milyon kişinin tetanozdan öldüğü tahmin edilmektedirKirli yaralardan vücuda giren Klostiridyum tetani adlı mikrobun neden olduğu hastalığın kuluçka devresi 3 ile 30 gün arasında değişebilmektedir Yüz adalelerinde kasılmalar ilk belirtidir Zamanla tüm vücutta kasılmalar meydana gelmektedir Evde doğum, yenidoğan tetanozu için oldukça önemli bir risk faktörüdür Sağlıksız koşullarda doğum yapan anne ve bebeği tetanoza yakalanabilir Anneler bu hastalığa karşı aşılanmamışlarsa doğan her 100 bebekten birinin ölümü kaçınılmazdır 1993 yılında ülkemizde, hamile kadınların ancak %21'i tetanoza karşı aşılanabilmiştir Gebeliğin ilk aylarından itibaren birer ay arayla aşı olarak hem kendinizi, hem de bebeğinizi tetanoza karşı koruyabilirsiniz İlk gebeliğinde iki doz aşı yaptıran annenin ikinci gebeliğinde bir doz aşı yaptırması yeterlidir Bebek ise ilk yılında üç kez karma aşı ile aşılanmalı , bir yıl ve beş yıl sonra aşı tekrarlanmalıdır

Çocuk Felci (ağızdan, canlı)

Çocuk felci, "poliovirus" adı verilen mikroorganizmanın neden olduğu önemli bir hastalıktır Özellikle gelişmekte olan ülkelerde ciddi bir toplum sağlığı sorunudur Basit bir gripal infeksiyon gibi ilk belirtilerini veren hastalık, bir hafta içinde ortaya çıkan, bacaklardan başlayıp yukarı doğru ilerleyen felç tablosuyla dramatik bir hal alır Kaslardaki güçsüzlük, solunum adalelerini de içine alırsa, destek sağlanmadığı taktirde ölüme neden olabilir Felç gelişen olgularda ölüm sıklığı % 5 -10, sakat kalma oranıysa %40 kadardır Hastalığın herhangi bir tedavisi olmadığı için aşıyla korunma çok çok önemlidirİlk çocuk felci salgını 1887 yılında Stockholm'de tanımlanmıştır 1950'li yıllara dek denenen çeşitli aşılama yöntemleri başarısızlıkla sonuçlanmıştır 1954 yılında Salk ölü çocuk felci aşısını (IPV), 1957'de Sabin canlı-zayıflatılmış-ağızdan uygulanan çocuk felci aşısını (TOPV) geliştirmiştir Bu gün hala bu iki araştırıcının aşıları yaygın olarak kullanılmaktadırCanlı polio (çocuk felci) aşısının kullanımı kolaydır Ağızdan iki damla verilerek uygulanır Uygulama sonrasında emzirmenin bir zararı olmamakla birlikte, aşının çıkarılması olasılığına karşı bebek yakından izlenmelidir Kusulursa aşı tekrarlanmalıdır Ölü aşı ise iğneyle adale içine verildiği için uygulanması daha zordur Ancak yan etki sıklığı çok daha azdırAğızdan verilen çocuk felci aşısının (oral polio) toplumsal bağışıklığın sağlanmasında özel bir rolü vardır Zayıflatılmış aşı virusu dışkıyla atıldığı için özellikle kampanyalar aracılığıyla tüm ülkeye yayılır, virusla temas eden aşılanmamış çocuklar da dolaylı olarak bağışıklık kazanırlar Ülkemizde canlı aşı, kullanım kolaylığı yanında bu nedenle de tercih edilmektedir Gelişmiş ülkelerde ise ölü aşı ön planda yer almaktadır

Kızamık Kızamık, yalnızca insanlarda görülen, salgınlar yapan önemli bir hastalıktır Dünyada her yıl 1,5 milyon çocuğun kızamıktan öldüğü tahmin edilmektedir Hastalık, solunum yoluyla yayılır, son derece bulaşıcıdır Hasta çocuklar kızamık virüsünü, döküntülerin ortaya çıkmasından 4 gün öncesiyle 5 gün sonrası arasında çevrelerine yayarlar Kuluçka devresi 10 -12 gün kadardırKızamık, 2 - 5 yılda bir 3 - 4 ay süren salgınlara yol açar İlk belirtiler halsizlik, huzursuzluk ve ateştir Daha sonra gözlerde kızarıklık, öksürük, burun akıntısı ve nadiren eklem ağrıları ortaya çıkar Üç dört gün içinde ciltte kırmızı renkli döküntüler belirir Alından başlayan döküntüler 3 günde ayaklara ulaşır Ateş beş gün içinde düşer Devam etmesi ciddi bir sorun olduğunun habercisidir

Kızamık, orta kulak iltihabına yol açabilir Bu problem, gelişmekte olan ülkelerde sağırlığın en sık görülen nedenidir Zatürre ve beyin iltihabı gibi ciddi hastalıklar görülebilir Bu durumda kızamığın ölüme neden olma sıklığı en yüksek düzeye ulaşırDoğumdan sonraki ilk aylarda bebek, anneden geçmiş olan antikorların etkisiyle bu hastalığa karşı korunur Ancak daha sonra korunma yetersiz kalır 9 ayını dolduran her bebeğe en kısa zamanda kızamık aşısı yaptırılmalıdır İyi bir bağışıklık sağlamak için aşının bebek 15 aylık olduğunda tekrarı uygun olur Bu devrede kızamık-kızamıkçık-kabakulak aşısı önerilirHepatit B (B tipi sarılık)Viral hepatitler, gelişmiş ve gelişmekte olan ülkelerde önemli bir toplum sağlığı sorunudur Son yıllarda yapılan bilimsel çalışmalarla sarılık (hepatit) yaptığı bilinen beş virus tanımlanmıştır Bunlar Hepatit A, B, C, D ve E viruslarıdır Halihazırda yalnızca A ve B hepatiti için aşılar mevcuttur Başka bir çok virusun daha sarılığa yol açabileceği hatırda tutulmalıdır (Hepatit F,G, EBV, CMV, vb)Hepatit A ve E hafif seyirlidir, genel olarak kronikleşmediği bilinir B, C ve D ise müzminleşebilir, hayatı tehdit edebilir Hepatit A virus çocukluk çağındaki hepatitlerin (sarılık) başlıca nedenidir Hepatit B infeksiyonu çocuk olguların üçte birini oluştururken, Hepatit C hemen hemen %20 oranında saptanır Hepatit D çok nadir olarak ve Hepatit B hepatitiyle birlikte görülürHepatit B virus, A hepatitinden farklı olarak daha çok yakın temas, cinsel ilişki, kan yolu ve anneden bebeğine anne karnındayken geçiş biçiminde bulaşır Hastalığın belirtileri hepatit A'ya benzer Ancak müzminleşme görülebilir Hastalığı geçirenlerin tam olarak iyileşememesi durumunda ömür boyu taşıyıcılık, kronik aktif hepatit adı verilen müzmin karaciğer iltihabı ve ilerde siroz ve kanser ortaya çıkabilir Genel olarak kronikleşme olasılığı %10 kadardır Ancak çocuklarda, özellikle anne karnındayken alınan infeksiyon durumlarında müzminleşme ve hızlı gelişen karaciğer yetersizliği daha sık olarak karşımıza çıkmaktadırHastalığın başlıca kaynağı kendisinde hiçbir belirti olmayan sessiz hepatit B taşıyıcılarıdır Eşler birbirlerine ve istemeden çocuklarına bu hastalığı bulaştırabilmektedirler Hepatitin AIDS'ten çok daha kolay bulaştığı hatırda tutulmalı, ülkemizde hemen hemen her 10 kişiden birinin bu hastalığın taşıyıcısı olduğu bilinmeli, hastalık meydana geldiğinde tedavisinin mümkün olmadığı göz önüne alınarak Hepatit B aşısının rutin aşı takvimine dahil edilmesi olanaklar elverdiği ölçüde sağlanmalıdır Ülkemizde ücretsiz olarak ancak bir yaş altındaki çocuklara hepatit b aşısı uygulanabilmektedirHepatit B Aşısı, çocuk doğar doğmaz başlanmak koşuluyla 0 1 6 aylarda uygulanır Beş senede bir tekrarlanır Ailesinde hepatit taşıyıcısı olan bebekler 0 1 2 ve 12 Aylarda aşılanmalıdır Eğer anne taşıyıcıysa bebeğine, aşıya ilaveten 0 ve 3 aylarda hepatit B'ye özgü gamma globulin (Hepatit B Hiperimmun Globulin) yapılması önerilmektedirPoliklinik koşullarında herhangi bir risk faktörü ve temas öyküsü olmayan çocuklara rutin aşı öncesi kan testi yaptırmaya gerek yoktur Testin yarar/maliyet oranı düşüktür Aşılar tamamlandıktan sonra yalnızca risk grubunda olan çocuklarda yeterli bağışıklığın oluşup oluşmadığını saptamak üzere kan testi yapılabilir Bütün çocukların rutin olarak testten geçirilmesi gerekmezHepatit B ile temastan hemen ve bir ay sonra yapılan immun globulin %75 oranında koruyuculuk sağlar Cinsel temastan sonra ise iki hafta içinde immun globulin yapılmalıdırHepatit B ülkemiz için ciddi bir sorundur Bulaşma yollarının bilinmesi, aşı ile korunma ve temas sonrası immun globulin yapılması gibi önlemlerle hastalığın kontrol altına alınması mümkündür Bedelinin sosyal güvenlik kurumlarınca karşılanıyor olması, hepatit B aşısının kullanımını yaygınlaştırmıştır
'
Kaynak: Anneyiz

Alıntı Yaparak Cevapla
 
Üye olmanıza kesinlikle gerek yok !

Konuya yorum yazmak için sadece buraya tıklayınız.

Bu sitede 1 günde 10.000 kişiye sesinizi duyurma fırsatınız var.

IP adresleri kayıt altında tutulmaktadır. Aşağılama, hakaret, küfür vb. kötü içerikli mesaj yazan şahıslar IP adreslerinden tespit edilerek haklarında suç duyurusunda bulunulabilir.

« Önceki Konu   |   Sonraki Konu »


forumsinsi.com
Powered by vBulletin®
Copyright ©2000 - 2025, Jelsoft Enterprises Ltd.
ForumSinsi.com hakkında yapılacak tüm şikayetlerde ilgili adresimizle iletişime geçilmesi halinde kanunlar ve yönetmelikler çerçevesinde en geç 1 (Bir) Hafta içerisinde gereken işlemler yapılacaktır. İletişime geçmek için buraya tıklayınız.