Prof. Dr. Sinsi
|
Bronşiel Astma
Bronşial astma tekrarlayan öksürük, hırıltı veya nefes darlığı ile kendini gösteren bir hastalıktır Bu şikayetler kısa zamanda ortaya çıktığı için bunlara nöbet veya kriz adı verilir
Hastalık nöbetlerinin başında sadece öksürük veya göğüs üstünde ağırlık hissi olur Şikayetlerin birkaç dakika gibi çok kısa zamanda şiddetli bir nefes darlığına sebep olması ve bunun zaman zaman tekrarlaması hastalık teşhisi için oldukça önemlidir Astmalı kimseler veya astmalı çocukların aileleri kendilerinde veya çocuklarında astma nöbetinin başlıyacağını hissedebilirler Önceden tedbir alınması bu krizleri engelleyebilir Dolayısıyla, bir gram koruyucu tedbir, sonradan yapılan 500 gram tedaviden daha iyidir prensibi geçerlidir Astmada bronşlarda nefes darlığını oluşturan değişiklikler; bronş çevresindeki kaslarının kasılması (spazmı), bronş mokozasının şişmesi (ödemi) ve bronş içinde salgı birikmesi ile ortaya çıkmaktadır Bu olaylar sonucunda nefes alıp verme güçleşir ve hasta öksürme ile bronşlarını temizlemeye çalışılır Bronşlardaki darlıktan geçen hava bazen bir ıslık sesi şeklinde hırıltı meydana getirir Bu hastalarda bazan nefes darlığı ve solunum yollarındaki sekresyon fazla artarak şiddetli hava ve oksijen açlığına sebep olur ve acil tedavi gerektirebilir
Astmalı kişilerde kirli hava, sigara dumanı, hormonal değişiklikler veya emosyonel olaylar da nöbetlerin başlamasına ve uzamasına neden olan faktörlerdir Bronşial astma herhangi bir yaşta başlayabilir, tedavi edilmezse tekrarlar ve kronikleşebilir
Atopik Dermatit Atopik dermatit, kaşıntı ve döküntü ile seyreden ve allerjik kişilerde sık görülen bir deri hastalığıdır Bebeklerde görüldüğünde "süt ekzeması" veya "çocuk ekzeması" da denir Vakaların yüzde 90 ında hastalık iki yaşın altında başlar Atopik Dermatit genellikle süt çocuğu döneminde 3-6 aylar arasında yanaklarda kaşıntılı, kırmızı, kuru deri lezyonları olarak başlar Bu belirtiler hafif olduğu zaman bebeğe elma yanaklı, sağlıklı bir görünüm verir Sonradan dirsek önü ve diz arkalarına ve bütün vücuda yayılabilir Diğer allerjik hastalıklar gibi bu da bulaşıcı değildir
İlk olarak 1885 de Besnier ve Brocq bu hastalığı tanımlamışlardır Bütün dünyada görülme sıklığı aynıdır Hacettepe Üniversitesinde 1963 de yaptığımız araştırmada Türkiyede atopik dermatit görülme sıklığı %2 5 olarak saptanmıştır Allerjik bünyeli kimselerde bu oran %23 dür
Cilt kuruluğu ve buna bağlı kaşıntı hastalığın en belirgin özelliğidir Bebeklerde yüz ve yanaklarda deride kalınlaşma, pullanma ve kızartılar görülür Daha ileri yaşlarda döküntüler genişleyerek alın ve boyuna da yayılır Daha da ilerlemesi sonucunda dirsek ve diz eklemi iç yüzünde kaşıntılı odaklar meydana getirir Bu safhaya gelmiş atopik dermatitler kronikleşmiş olduklarından deride çeşitli şekillerde görülebilir Bazen iltihaplanarak çok daha karmaşık bir tablo haline de dönüşebilir Atopik dermatitlerin %80 i çocuk 3 yaşına gelince kaybolur Fakat bu iyileşen çocukların çoğunda sonradan sık nezle burun tıkanıklığı ve akıntısı, öksürük, hırıltılı solunum şeklinde solunum sistemi allerjileri başlayabilir Atopik dermatitli çocuklarda astma ve allerjik nezle sıklıkla görülmektedir İyileşmeyen atopik dermatitli kimselerde deri döküntüleri vücutta, kol ve bacaklarda yuvarlak veya oval döküntüler şeklinde görülür Bu şekildeki atopik dermatite sıklıkla numuler ekzema veya juvenil ekzema adı da verilmektedir
Buluğ çağı sonrasına da devam ettiği takdirde kuruluk ve pullanma daha da artar ve döküntüler daha da yaygınlaşır Dirsek, boyun, omuz başı, el veya ayak sırtlarında yerleşme eğilimi gösterir Bazen tek bir noktaya yerleşerek, vücudun diğer bölgelerinde iyileşse bile o noktada sabit olarak uzun yıllar kaldığı da olabilmektedir Nadir olarak da bazılarında erişkin yaşlarında da devam edebilir Bu durumlarda deri bulguları şekil değiştirir kol, bacak ve vücutta yuvarlak veya oval şekilde kendini gösterir
Serum IgE seviyesi bu hastalarda oldukça yüksektir Genellikle mevsimlere bağlı olarak havadaki nem seviyesi ve emosyonel faktörler etkili olur Sebep olan allerjenler tam bilinmemekle beraber genellikle başlangıçta buğday, süt, ve yumurta gibi besinler sonradan da polen, mantar sporları ev tozu akarları rol oynayabilirler Birçok allerji uzmanı süt çocuğu döneminde inek sütünü belirli bir süre diyetten çıkarmayı ve yumurtayı bir yaşına kadar başlamamayı rutin olarak uygulamaktadır
Tedavi, kuruluk için katı vazelin, kaşıntı için antihistaminik ilaçlar ve döküntüler için de kortizonlu merhemler kullanılır Ancak önleyici tedbirler tedaviden daha önemlidir Bu tedbirler şunlardır
1) Vücudun kuru yerlerinin ihtiyaca göre sıklıkla yağlanması Bu yağlama için en uygun madde katı vazelindir, losyon tarzı yumuşak sıvı kremler kuruluğu daha da artırabilir
2) Ciltde kuruluk yapıcı durumlardan kaçınmak Sıcak banyo yerine ılık duş tercih edilmesi vs
3) Deride aşırı tahriş yapıcı durumlardan sakınılması; aşırı kaşıma, havlu ile aşırı kurulama veya keselenme, yünlü fanila veya elbisenin direk temas etmesi gibi
Ürtiker AnjioödemÜrtiker, yaşantımızın herhangi bir döneminde ve vücudumuzun herhangi bir yerinde ortaya çıkan büyüklüğü birkaç milimetreden birkaç santimetreye kadar değişen şekillerde çok kaşıntılı ödem plaklarıdır
Bazen ufak noktacıklar halinde başlayıp birbirleriyle birleşerek çevresi düzensiz ortaları uçuk renkte bir haritayı andırabilir Ürtikerin bir belirgin özelliği de kendiliğinden batıp çıkabilmeleridir Kaybolduktan sonra aynı yerde veya vücudun başka bir noktasında tekrar edebilirler Bu batıp çıkmalar 6 haftadan fazla devam ederse "kronik ürtiker" adını alır Çok küçük olanlara "papuler" ürtiker adı verilirken büyüklerine "dev ürtiker", göz kapakları, dudak ve iç organların şişmeleri ile birlikte olanlarına da "angioödem" adı verilir Yüzde ve gözkapaklarında oluşan anjioödem kozmotik bakımdan önem taşırken mide barsak sistemini tuttuğunda karın ağrısı, bulantı kusma ishal yapabilir
Beyinde olduğunda başağrısı ve nörolojik belirtiler olur Ürtikerlerin stratejik olarak en tehlikeli olanı üst solunum yollarında olanıdır Larinks de meydana gelen anjioödem solunum yolunu tıkayarak ölümle sonuçlanabilir Bu bakımdan ürtiker/anjioödem oluştuğunda mutlaka bir doktora müracaat edilmelidir Bu tip reaksiyonları meydana getiren sebepler daha çok ilaçlar bilhassa *****ilin enjeksiyonları, sülfonamid grubu antibiotikler ve arı sokmalarıdır Çocukların yüzde 10-15, erişkinlerin yüzde 20-30 u hayatlarının herhangi bir döneminde ürtiker geçirmektedirler
Ürtiker sebepleri çok çeşitlidir Bazı vakalarda hiçbir sebep bulunamıdığı için bu tip ürtikerlere sebebi bilinmiyen manasına gelen idiopatik ürtikeradı verilir Ürtikerler her hangi bir kimsede bünyesi allerjik olsun veya olmasın ortaya çıkabilir
Ürtiker Tipleriİlaçlar, besin ve katkı maddeleri, virüs, bakteri, mantar gibi enfeksiyon ajanları, böcek ısırmaları, soğuk, sıcak, ışık, travma gibi fiziksel etkenler ve bazı sistemik hastalıklar ürtikere sebep olabilirler Ürtikere sebep olan besinlerin başında fıstık gurubu kuru yemişler gelmektedir Kabuklu deniz mahsülleri, süt, yumurta, çilek ve diğer herhangi bir besin de sorumlu olabilir Ürtiker sebebi olarak besinler allerji yapabildiği gibi besinlerin hazırlanmasında kullanılan renk, lezzet veya konserveleri için ilave edilen katkı maddeleri de allerji yapabilir Besin sanayisinde kullanılan bu katkı maddelerinden sağlıya zararlı olmayanları bütün dünyada olduğu gibi ülkemizde de yaygın olarak kullanılmaktadır Fakat son senelerde dünya sağlık teşkilatı bu maddeleri allerjiye sebep olmaları yönünden yeniden incelemeye almıştır Bunlardan en sık kullanılanları tartrazin (sarı renk), amaranth (vişne rengi), eritrosin (pembe renk), ponso 4R (kırmızı renk), indigotin (mavi renk) gibi katkılar ve koruyucu olarak kullanılan sülfitli maddelerdir Allerjik bünyeli kimselerde ürtikerler nadir olarak polen, mantar sporları, hayvan tüy ve deri döküntüleri ile de meydana gelebilir Böyle durumlarda ürtikerler genelde solunum sistemi allerjileri ile birlikde görülür
Fiziksel ürtiker soğuk, sıcak, gibi ısı farkı veya deriye baskı uygulandığında görülür Böyle kişilerde iç çamaşırları lastiğinin izi şeklinde o bölgede ürtiker plakları oluşabilir
İlaç Allerjisi İlaçların kullanıldığında tedavi dışında vücutta istenmeyen etkiler ortaya çıkarmasına "ters ilaç etkisi" denir Bu ters ilaç etkilerinden biri de allerjik reaksiyonlardır Her yanetki allerjik etki değildir Örneğin, sıklıkla kullandığımız antihistaminik ilaçların solunum yollarındaki `H` reseptörlerini bloke ederek olumlu etkisini göstermesinin yanısıra merkez sinir sistemindeki benzer reseptörleri de bloke ederek uyku yapması ilacın yan etkisi olarak bilinir Aynı antihistaminik, bir kişide birkaç saat uyku yaparken farklı bir şahısta uyku etkisinin günlerce devam etmesine "ilaç entoleransı" denir Yine, antihistaminik ilacı alan kişide beklenmeyen bir yan etki, örneğin kulak çınlaması veya havale görülmesi, ilaç idiosinkrazisi olarak bilinir Bu tür ters ilaç etkileri ilacın farklı kişilerde ve dokulardaki farklı farmakokinetik ve metabolik etkileri ya da birkaç ilacın birlikte kullanılması sonucu ilaç etkileşimleri nedeniyle ortaya çıkmaktadır
İlaçlar genel olarak ilk kullanımında değil, ancak tekrarlayan kullanımınlarında allerjik reaksiyonlara sebep olmaktadırlar Allerjik ilaç reaksiyonları diğer ters ilaç etkilerinden farklı olarak daha nadir olarak görülür ve immunolojik mekanizmalarla meydana gelir Kullanılan ilaçların çoğu aslında ufak molekül ağırlıklı olmaları nedeniyle bağışıklık sistemini uyaracak allerjen özelikli değildir Ancak, ufak moleküllü bu ilaçların bazıları karaciğerde metabolize olarak sistemik dolaşıma geçtiğinde serum proteinlerine bağlanabilme özelliği kazanarak bağışıklık sistemini uyarabilirler
Bağışıklık sistemi vücuda yabancı olan bu maddeye karşı tüm koruma mekanizmalarını çalıştırır Sonuçta bu bileşik vücuda zararlı olamayacak şekilde yok edilir Ancak, bu koruma mekanizmalarında kurtulabilenler immunolojik ilaç reaksiyonları olarak kendini gösterir İlaç allerjik reaksiyonları genellikle deri, solunum, dolaşım ve sindirim sistemi veya eklemlerde ortaya çıkar Teşhiste en önemli nokta ilacı alan kişideki şikayetlerin yukarıda bahsedilen allerjik reaksiyonlara bağlı olup olmadığının tesbitidir
İlaçlara yönelik tedavide asıl amaç reaksiyonların tekrarını önleyerek hastayı korumaktır *****ilin ve insulin gibi birkaç ilacın reaksiyonlarını önlemeye yönelik desensitizasyon tedavisi oldukça başarılıdır Bunun dışındaki durumlarda genellikle en etkin tedavi doğru teşhis koyarak o ilacın kullanılmamasıdır
Anaflaktik Şok Hastanın allerjik olduğu allerjen ani olarak ve çok miktarda bilhassa enjeksiyon şeklinde vücuda verildiğinde kanda bazofil hücreleri içinden çıkan kimyasal maddeler bütün vücutta yaygın allerjik reaksiyon meydana getirir Sonuçta, kan damarları genişler, kan basıncı düşer Kan basıncının belli bir seviye altına inmesi sonucu beyine kan gidemez ve şok hali ortaya çıkar Buna "anaflaktik şok" adı verilir Çocukluk yaşlarında oldukça nadir görülür *****ilin enjeksiyonları ve arı sokmaları en sık görülen anaflaksi nedenleridir
Kaynak: cocukkbb
|