Geri Git   ForumSinsi - 2006 Yılından Beri > Eğitim - Öğretim - Dersler - Genel Bilgiler > Eğitim & Öğretim > Tarih / Coğrafya

Yeni Konu Gönder Yanıtla
 
Konu Araçları
amir, bin, elçilerinden, eshabi, kiramın, ribi

Eshab-İ Kiramın Elçilerinden: Ribi Bin Âmir

Eski 07-17-2012   #1
Prof. Dr. Sinsi
Varsayılan

Eshab-İ Kiramın Elçilerinden: Ribi Bin Âmir



Hazret-i Ömer'in hilafeti zamanı idi İslâm adaleti altında müslümanlar, bir taraftan altın devirlerini yaşarken, diğer taraftan da İslâm orduları, dört bir cephede yeni fetihler yapıyor, zaferler kazanıyor ve İslâm topraklarını genişletiyorlardı

Zincirlerle bağlıydılar
Sâd ibni Ebî Vakkas'ın kumandası altındaki 34 bin kişilik İslâm ordusu, Acem topraklarına dayanmıştı Resul-i ekremin duâsının gerçekleşmesine çok az bir zaman kalmıştı İran Kisrası Resul-i ekremin mektubunu parçalamış, Resulullah efendimiz de, “Ya Rabbi, nasıl o benim mektubumu parçaladıysa, sen de onu ve onun mülkünü parça parça et” diye duâ etmişti

Bu duâ gerçekleşmiş, İran Kisrası, oğlu tarafından hançer ile öldürülmüş, şimdi sıra mülkünün parçalanmasına gelmişti

İran kisrası Yezd-i Cürd'ün kumandanı Rüstem, İslâm ordusuna karşı hazırlıklarını tamamlamıştı İslâm ordusunun 34 bin mevcuduna karşılık, İran ordusunun 80 bin yedeği yanında 120 bin mevcudu vardı Bu mevcudun 30 bini, kaçmaması için zincirlerle birbirine bağlanmıştı

İslâm ordusu, dinimizin emrine uyarak, elçiler göndererek, önce düşmanını İslâm dinine davet ediyordu Bunun için Rüstem'e de birkaç defa elçi gönderilmişti Rüstem her seferinde reddetmişti

Rüstem'in yanına giden ikinci elçi de Ribî bin Âmir idi Rüstem'in yanına vardığında, hiç görmediği şatafatlı bir manzara ile karşılaştı Rüstem'in bulunduğu yer, nakışlı yastıklar, kadifeden halılar, inci ve yakutlar ve daha birçok zinetlerle süslenmişti Rüstem, altından yapılmış bir koltukta oturuyor, etrafındaki insanlar bir köle gibi kendisine hizmet ediyorlardı

Ribî'nin ise eski bir kıyafeti, eğri bir kılıcı, yer yer eğilmiş bir kalkanı ve çelimsiz bir atı vardı Ancak gördüğü şatafat Ribî bin Âmir'i hiç mi hiç cezbetmemişti Bütün bu gördüklerine karşılık, onun da sarsılmaz bir imanı, yıkılmaz bir şecaati ve cesareti vardı

Böyle kabul ederseniz
Halılarla örtülü yere varınca, atından indi ve hemen oraya atını bağladı Silahı, zırhı üzerinde ve miğferi başında idi Ona, “Silâhını bırak” dediler O da şu cevabı verdi:
- Beni böyle kabul ederseniz ne âlâ, yoksa döner giderim

Orada bulunanlar, bu çelimsiz insandan çıkan cesurane sözler karşısında şaşırıp kalmışlardı

Rüstem, “Bırakın onu” dedi Ribî ilerledi ve Rüstem'in yanına yaklaştığında, mızrağını yere sapladı Yerde ise ipekli yastıklar vardı Mızrağın keskin ucu, ipek yastıkları delip geçti Etrafındakilerin fevkalâde değer verdiği bu süslü yastıkların, Ribî için hiçbir ehemmiyeti yoktu Onun tek düşündüğü, elçilik vazifesini, İslâmın izzetine uygun bir şekilde yerine getirebilmekti Ribî, süslü yastıklara aldırmayıp yere oturdu

İslâm elçisi Ribî bin Âmir'in, huzurunda mızrağını yere saplamasından sonra, Rüstem dedi ki:
- Ne diyorsan, anlat bakalım!

Ölen için cennet var
Ribî şöyle cevap verdi:
- Allahü teâlâ, dilediği kimseleri, kula kulluktan kendisine kulluğa, dünya sıkıntılarından feraha çıkaralım, bâtıl dinlerinin zulmünden kurtarıp İslâm adaletine ulaştıralım diye, bize bir Peygamber gönderdi Kim bu dini kabul ederse, bizden olur, biz de döner gideriz Kim de kabul etmezse, Allahın vâd ettiğine kavuşuncaya kadar onunla savaşırız

- Allahın vâd ettiği nedir?
- Kâfirlerle savaşırken ölen için cennet, geride kalanlar için ise zaferdir
- Söylediklerini dinledim Bu mevzuu düşünmemiz için bize mühlet verir misin?
- Evet, istediğiniz mühleti veririz
- Kaç gün mühlet verirsiniz?
- Bir veya iki gün ancak mühlet veririz

Bunun üzerine Rüstem dedi ki:
- Hayır Âlimlerimiz ve reislerimizle mektuplaşmamız için bu vakit az olur

Onun bu cevabı üzerine Ribî dedi ki:
- Peygamberimiz düşmanla karşılaştığımız zaman, üç günden fazla mühlet vermememizi emretti Düşün ve adamlarına sor, bu mühlet içinde şu üç şıktan birini tercih et: Müslüman olmak, cizye vermek ve harb etmek

Rüstem tekrar sordu:
- Sen onların efendisi misin?
- Hayır, müslümanlar birbirlerine kuvvet veren tek vücut gibidir

Rüstem bunun üzerine adamlarını topladı ve dedi ki:
- Bu adamın sözlerinden daha kıymetli ve kabule sayan bir söz duydunuz mu?

Adamları, Rüstem'in bu sözlerine şiddetli bir şekilde karşılık verdiler:
- Kendi dinini bırakıp, onun söylediklerine meyletmekten Allah seni muhafaza etsin! O adamın elbiselerini görmedin mi? Böyle elbiseler giyen adamın sözlerinde ne olabilir ki?

Yazıklar olsun size!
Bunun üzerine Rüstem, adamlarına dedi ki:
- Yazıklar olsun size! Siz elbiselere mi bakıyorsunuz? İnsanın şahsiyeti elbiseleri ile değil, akıl, kabiliyet ve konuşması iledir Bunlar zaten yiyecek ve elbiseye önem vermiyorlar Onlara göre önemli olan, akıl ve kabiliyettir

Kısa bir zaman sonra, Ribî gibi elbise giyenlerden müteşekkil 34 bin kişilik İslâm ordusu, süslü elbiseler ve zinetler içerisinde bulunanların 200 bin kişilik ordusuna galip gelmiş ve İslâm orduları Medayin'e girerek, Resul-i ekremin duâsının gerçekleşmesine şahit olmuşlardı

İslâm ordusundan, çok az kimse şehit olurken, İran ordusu 120 bin kişi zayiat vermiş, geri kalanları da yaralı olarak firar etmişlerdi

alıntı

Alıntı Yaparak Cevapla
 
Üye olmanıza kesinlikle gerek yok !

Konuya yorum yazmak için sadece buraya tıklayınız.

Bu sitede 1 günde 10.000 kişiye sesinizi duyurma fırsatınız var.

IP adresleri kayıt altında tutulmaktadır. Aşağılama, hakaret, küfür vb. kötü içerikli mesaj yazan şahıslar IP adreslerinden tespit edilerek haklarında suç duyurusunda bulunulabilir.

« Önceki Konu   |   Sonraki Konu »


forumsinsi.com
Powered by vBulletin®
Copyright ©2000 - 2025, Jelsoft Enterprises Ltd.
ForumSinsi.com hakkında yapılacak tüm şikayetlerde ilgili adresimizle iletişime geçilmesi halinde kanunlar ve yönetmelikler çerçevesinde en geç 1 (Bir) Hafta içerisinde gereken işlemler yapılacaktır. İletişime geçmek için buraya tıklayınız.