|
![]() ![]() |
|
Konu Araçları |
akabe, bîatlerinde, bin, kavminin, olan, sahabi, sâmit, temsilcisi, ubâde |
![]() |
Akabe Bî'atlerinde Kavminin Temsilcisi Olan Sahâbî: Ubâde Bin Sâmit |
![]() |
![]() |
#1 |
Prof. Dr. Sinsi
|
![]() Akabe Bî'atlerinde Kavminin Temsilcisi Olan Sahâbî: Ubâde Bin SâmitResûlullah efendimiz hicretten sonra Medîne'de, Yahûdîlerle antlaşma yapmışlardı ![]() Buna rağmen, Yahûdîler sözlerinde durmadılar ve Müslüman kanı dökmekten çekinmediler ![]() Medîneli Yahûdîler, üç kabîle hâlinde yaşıyorlardı ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() Savaşmasını bilmiyenler Müslümanların Bedir zaferinden sonra, hepsi de hırslarından kuduracak hâle geldiler ![]() ![]() Yahûdîler işi, daha da ileri götürerek dediler ki: - Savaşmasını bilmeyen kimselere ya'nî Kureyş'e karşı kazanılan zafer, önemli değildir ![]() Artık onlara, bir ders gerekliydi ![]() ![]() Kaynukaoğulları, o çok sağlam kalelerine çekildiler ![]() ![]() ![]() ![]() Sevgili Peygamberimiz her zaman olduğu gibi, Eshâbıyla istişâre ettiler ![]() Yahûdîlere, nasıl bir cezâ verilmesini, Eshâbına da sordular ![]() Münâfıkların başı İbni Selül, söz aldı: - Yahûdilerle benim, anlaşmalarım vardır ![]() ![]() ![]() - Yâ Resûlullah! Benim Kabîlem de Yahûdîlerle dostluk anlaşması yapmıştır ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() Onlardan sayılır Sevgili Peygamberimiz ikisine de ayrı ayrı bakarak buyurdu ki: - Ey İbni Selül! Kendin için seçtiğin Yahûdîlerin dostluğu senin olsun! Ubâde'nin seçtiği, Allah ve Resûlünün dostluğu da, Onun olsun! Bunun üzerine, Kur'ân-ı kerîm'in Mâide sûresi, 51 ![]() ![]() (Ey îmân edenler! Sizler, Yahûdî ve Hıristiyanları dost edinmeyin ![]() ![]() ![]() ![]() Peygamber efendimiz onlara karşı, pek merhâmetli davrandılar ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() Ubâde bin Sâmit hazretleri, şöyle anlatır: Ben birinci Akabe'de hazır bulunanlar içindeydim ![]() ![]() Allahü teâlâya hiçbir şeyi ortak koşmayalım, hırsızlık etmiyelim, zina yapmayalım, çocuklarımızı öldürmeyelim, dillerimizle yalan söyleyerek iftirâ etmeyelim, herhangi bir iyilik husûsunda O'na âsi olmayalım ![]() Bundan sonra, Peygamberimiz buyurdu ki: - Eğer ahdinizde, sözünüzde durursanız sizin için Cennet vardır ![]() ![]() Oniki temsilciden biri idi Ubâde bin Sâmit, bîsetin 12 ![]() ![]() - Yâ Resûlallah! Allah yolunda hiçbir kınayıcının kınaması beni tutmamak, yolumdan alıkoymamak üzere, sana bî'at ediyorum ![]() Ubâde bin Sâmit'in annesi de İslâmiyet ile şereflenip, çok kimsenin Müslüman olmasına vesîle oldu ![]() ![]() ![]() ![]() İslâm güneşi parladıkça, Medîne'ye hicret edenler de çoğalıyordu ![]() ![]() ![]() Onlardan biri, Hazret-i Ubâde'nin misâfiri oldu ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() - Bana verdiğin emeklere karşı, lütfen bu yayı kabûl et! Hazret-i Ubâde vaziyeti Peygamber efendimize arzetti ![]() - Eğer o yayı kuşanırsan; omuzların arasında bir ateş közü taşımış olursun ![]() Böylece öğrenmiş oluyoruz ki, ba'zı şeyler, bilhassa, Kur'ân kerim öğretilmesi; yalnız Allah rızâsı için yapılmalıdır ![]() ![]() ![]() ![]() Şehîdler kimdir? Ubâde bin Sâmit şöyle anlatır: Birgün hasta idim ![]() ![]() - Şehîdlerin kim olduğunu biliyor musunuz? diye sordu ![]() Herkes susmuştu ![]() ![]() ![]() - Şehîd, İslâmiyeti kabûl eden, hicret eden, sonra Allah yolunda ölendir ![]() Bunun üzerine Resûlullah şöyle buyurdu: - O zaman ümmetimin şehîdleri çok az olur ![]() ![]() ![]() Ubâde bin Sâmit, talebelerinden Sanabic'in hastalığına üzülüp, ağladığını görünce: - Ne ağlıyorsun, eğer mahşerde sana şehâdet etmeme ve şefâ'at etmeme müsâade edilirse, şehâdet ve şefâ'at ederim ![]() Bu Resûl-i ekremden işittiğim bir hadîstir ![]() ![]() (Kim ki Allahtan başka tapacak bir ma'bûd bulunmadığına, Muhammed aleyhisselâmın, Resûlullah olduğuna şehâdet ederse, onun cesedi Cehenneme harâm olur ![]() Sabır ve iyilik severler Ubâde bin Sâmit şöyle anlatır: Birgün bir zât Peygamber efendimize gelerek sordu: - Yâ Resûlallah, amellerin en üstünü nedir? - Allahü teâlâya îmân ile O'nu tasdik, O'nun yolunda cihâddır ![]() - Yâ Resûlallah, daha kolayı yok mu? - O hâlde, sabırlı ve iyilik sever ol! - Yâ Resûlallah, daha da kolayını istiyorum ![]() - O hâlde, Allahü teâlâ sana ne kısmet etmiş ise ona râzı ol! Başka bir zamanda da Resûlullah efendimiz o'na şöyle buyurdu: - Ben sizin benden sonra şirke düşeceğinizden korkmam ![]() ![]() Birisi Ubâde bin Sâmit'e dedi ki: - Ben harb ederken Allahü teâlânın rızâsını murâd ettiğim gibi, başkalarının beni övmesini de isterim ![]() Bunun üzerine Ubâde hazretleri buyurdu ki: - Sana bundan kâr yok ![]() Adam üç kere aynı sözü tekrar edince, Ubâde hazretleri, şu hadîs-i şerîfi okudu: (Allahü teâlâ buyuruyor ki: Ben ortaklıktan müstagnî olanların en müstagnîsiyim ![]() ![]() Ubâde bin Sâmit, Eshâb-ı kirâmın en fazîletlerinden biri idi ![]() ![]() Cehennemin yedi kapısı Buyurdu ki: "Cehennemin yedi kapısı vardır; üçü zenginler, üçü kadınlar, birisi de fakirler içindir ![]() "Yapacağın işin sonunu düşün, salâh ve iyilik ise onu yap ![]() ![]() Allahü teâlânın rızâsı için yaşıyan Peygamber efendimiz, vazîfelerini tamamladıktan sonra; bu dünyadan ebedî âleme göçtüler ![]() ![]() ![]() ![]() Şunu iyi bil ki Hazret-i Amr ibni Âs kumandasında bir ordu, Mısır seferine çıktı ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() Bunun üzerine Hazret-i Ömer de, bir mektup yazdı: Ey Amr! Şunu bil ki Cenâb-ı Allah, hiçbir millete doğru niyetli olmadıkça, yardım etmez ![]() ![]() ![]() Mektubumu aldığın zaman, askerlerini topla ![]() ![]() ![]() ![]() Cum'a Günü, zevâlden sonra hücûm emrini ver ![]() ![]() ![]() Hem âlim hem cengâver Mısır Başkumandanı bu mektubu alır almaz, askerlerini topladı ![]() ![]() - Ey mücâhid gâziler ![]() Bu zât: Cennetle müjdelenmiş, 10 büyük Müslümandan, sevgili Peygamberimizin öz halasının oğlu, Zübeyr bin Avvâm'dır ![]() Şu kahraman; "Resûlullahın süvârisi" ve Bedir savaşını yaşayan kahramanlarından, Mikdâd bin Esved'dir ![]() Bu genç ise; Peygamber efendimizin duâlarına mazhâr olan, meşhur Mesleme bin Muhalled'dir ![]() Sonuncu Müslüman da; hem âlim, hem hâfız, hem cengâver ve de Akabe Bî'atlarının reislerinden, Ubâde bin Sâmit hazretleridir ![]() Bu konuşmadan sonra mücâhidler gerçekten coştular ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() Hazret-i Ubâde, dirâyetli, üstün kabiliyetli bir kimseydi ![]() ![]() Bu iki zât, Şam'a uğradıktan ve uzun bir yolculuktan sonra İstanbul'a vardılar ![]() ![]() ![]() - Lâ ilâhe illallahü vallahü ekber, deyince, sarayın, hurma ağacı gibi sallandığını gördüler ![]() En büyük kelâm Kralın huzuruna çıktılar ![]() ![]() - Sizin yanınızda en büyük kelâmınız nedir? - Lâ ilâhe illallahu vallahü ekber'dir ![]() - Siz evinizde, memleketinizde bunu söylediğiniz zaman evleriniz sarsılıp, tavanlarınız üzerlerinize çökmüyor mu? - Hayır, biz bu sözün hiçbir zaman öyle yaptığını görmedik ![]() ![]() ![]() - Vallahi mülkümden çıkmaktan nefsim hoşlansaydı size tâbi olurdum, ölünceye kadar da sizin hakîr bir köleniz olmayı isterdim ![]() Kral, bu itiraftan sonra elçileri kıymetli hediyelerle gönderdi ![]() Hazret-i Ubâde 655 yılında yetmişiki yaşlarında iken Remle'de hastalandı ![]() ![]() Hasta yatağında bile, Peygamber efendimizin hadîs-i şerîflerini ve mübârek Kur'ân-ı kerîm âyetlerini açıklıyor; güzel nasîhatlerde bulunuyordu ![]() - Babacığım! Bana da bir nasîhatta bulunur musun? Fakat lütfen en önemlisi hangisiyse, onu söyleyiniz ![]() - Beni yatağımda doğrultun, oturayım! Dediğini yaptılar ![]() - Oğlum! Eğer sen, kaderin hayrına ve şerrine inanmazsan; îmânın tadına eremezsin ![]() - Fakat Babacığım, kaderin, hayrını ve şerrini nasıl anlıyabilirim? - Şöyle inanmalısın ki: kaderinde olmayan şey, seni aslâ bulamaz ![]() ![]() Son nasîhat Hazret-i Ubâde'nin hastalığı ziyâdeleşti ![]() - Ne kadar akrabam, azatlı, hizmetli ve komşularım varsa; toplayıp getirin! Hepsi gelince, onlara; - Sanıyorum bugün; dünyadaki son günüm, âhiretteki ilk gecem olacaktır ![]() ![]() ![]() ![]() Etrafındakilerle helâlleşti ![]() - Rûhumu teslim eder etmez, hepiniz kalkıp güzelce abdest alın ![]() ![]() ![]() ![]() alıntı |
![]() |
![]() |
|