Geri Git   ForumSinsi - 2006 Yılından Beri > Eğitim - Öğretim - Dersler - Genel Bilgiler > Eğitim & Öğretim > Tarih / Coğrafya

Yeni Konu Gönder Yanıtla
 
Konu Araçları
bin, ekvâ, hayırlısı, piyâdelerin, seleme

Piyâdelerin En Hayırlısı: Seleme Bin Ekvâ

Eski 07-17-2012   #1
Prof. Dr. Sinsi
Varsayılan

Piyâdelerin En Hayırlısı: Seleme Bin Ekvâ



Hudeybiye anlaşmasının yapıldığı günlerdeydi Hudeybiye'de endişeli ve huzursuz bir bekleyiş hâkimdi Eshâb-ı kirâm, Semüre ağacının altında toplanmış, hayatları üzerine Allahın Resûlüne bî'at ediyorlardı Aralarında kuvvetli ve cesûr bir sahâbî olan Seleme bin Ekvâ da vardı Resûlullah efendimiz:
- Seleme nerede, gelip bî'at etsin! diye seslendi

Seleme tekrar bî'at etti Bu hâl üç defa tekrarlandı Hazret-i Seleme her bî'at sonunda Resûlullaha olan bağlılık için tam üç defa söz vermişti

Amcanla senin hâlin
Peygamber efendimiz Seleme'yi silahsız görünce bir kalkan vermişti Üçüncü bî'attan sonra Seleme'nin elinde kalkanı göremeyen Resûlullah efendimiz buyurdu ki:
- Sana vermiş olduğum kalkan nerede?
- Yâ Resûlallah! Amcam Âmir silâhsız idi Ona verdim

Resûlullah efendimiz tebessüm etti ve buyurdu ki:
- Amcanla senin hâlin, "Yâ Rabbî! Bana kendimden daha sevgili bir dost ver" diye duâ eden kimsenin hâline benzedi

Bî'attan sonra sahâbîler dağıldılar Seleme de uzakça bir ağacın altına gidip uzandı O sırada dört kişilik bir düşman müfrezesi yanına gelerek Resûlullaha dil uzatmaya başladılar Resûlullaha hayatı üzerine bağlılık sözü veren cesûr sahâbî, öfkesini zor kontrol ediyordu Çünkü Resûlullah, sahâbîlerin müşriklere karşı herhangi bir harekette bulunmalarını men etmişti Kalkıp başka bir ağacın altına gitti Müşrikler de silahlarını bir ağaca asıp yere uzandılar

O sırada vâdinin aşağı tarafından bir ses duyuldu:
- Yetişin, ey muhâcirler, İbni Zuneyn öldürüldü!

Bu haberi duyan Seleme, daha fazla dayanamadı Kılıcını eline aldı Sessizce yatmakta olan müşriklerin yanına geldi Ağaçta asılı duran kılıçlarını aldı Sonra da bağırdı:
- Kıpırdayanın başını uçururum!

Bir anda neye uğradıklarını şaşıran müşrikler, korku içinde titremeye başladılar Seleme;
- Kalkın ve arkanıza bakmadan önüme düşün! diye emir verdi

Emrinize hazırım
Hepsini önüne katıp Resûlullahın huzuruna getirdi Resûlullahın vereceği emre göre davranacaktı Resûlullah harp edilmemesi husûndaki anlaşmayı ihlâl etmek istemedi, Onun için buyurdu ki:
- Kötülüğün başı da, sonu da onların olsun Bunları serbest bırakınız!

Hudeybiye anlaşması gereğince, Müslümanlar Medîne'ye geri dönüyorlardı Akşam olunca, henüz müşrik olan Lıhyanoğulları kabîlesine yakın bir yerde konakladılar Arada yüksekçe bir tepe bulunuyordu Resûlullah efendimiz, gece düşmanı gözetlemek için bir gönüllü aradı ve ona Allahtan magfiret dileyeceğini söyledi Seleme hemen ileri atıldı:
- Ben emrinize hazırım, yâ Resûlallah!

O gece tek başına düşmanın hücum tehlikesine aldırmadan nöbet bekledi Cesâret ve fedâkârlığını bir defa daha ispatladı

Peygamber efendimizin develerini Medîne’de otlağa götürme vazifesini bir çobanla birlikte Peygamberimizin hizmetçisi Rebâh üzerine almıştı Hazret-i Seleme etrafın düşman kabîlelerle dolu olduğu bir zamanda, develerin hücuma uğrayabileceğini düşünerek Rebâh’la birlikte gitti Gâbe dağının yokuşuna vardığı zaman Abdurrahman bin Avf’ın hizmetçisine rastladılar Hizmetçi çok heyacanlı idi Hazret-i Seleme ona sordu:
- Allah iyiliğini versin, ne oldu sana?
- Peygamber efendimizin develerini götürdüler
- Kim götürdü?
- Gatafan ve Fezârî kabîleleri

Ben Ekvâ'nın oğluyum
Böylece durumu öğrenen Seleme hemen Rebâh’ı Medîne’ye haber vermek için gönderdi Kendisi de gelecek yardım kuvvetini beklemeden tek başına eşkıyânın ardına düştü Yaya idi, ama çok hızlı koşuyordu Nihayet onlara yetişti Seleme bin Ekvâ’nın kılıcı ve yayı yanında bulunuyordu Hemen yayına ok yerleştirip onlara ok yağdırmaya başladı

Bu durumu Seleme bin Ekvâ şöyle anlatır:
Onlardan, atlı bir adama yetişip, “Al sana! Ben Ekvâ’nın oğluyum! Bugün alçakların öleceği gündür!” diyerek bir ok attım

Okumun demiri, adamın omuzunu deldi Vallahi, onlara durmadan ok atıyordum ve onları öldürüyordum

Ağaçlık bir yerde idim Bir süvâri dönüp bana doğru gelmeye başlayınca, bir ağacın dibine oturdum Sonra da, bir ok atıp onu öldürdüm Bana yönelip de, öldürmediğim hiç bir atlı yoktu Dağ yolu darlaşıp müşrikler, boğazın dar, ok yetişmez yerine girdikleri zaman, ben de, dağın üzerine çıktım ve onlara taş atmaya başladım

Allahın yarattığı mahlûklardan olup Resûlullah efendimize ait bulunan develeri ellerinden kurtarıp geriye alıncaya kadar onları ok ve taşa tutmaktan geri durmadım Sonra da arkalarını bırakmadım Onlara ok ve taş yağdırmaya devam ettim Müşrikler benimle baş edemeyeceklerini anlayınca bir kısım develeri ve bir kısım mızrakları bırakıp kaçmak mecburiyetinde kaldılar

Canımıza tak dedirtti
Bıraktıkları eşyayı, Resûlullah efendimiz tanısın diyerek işâret koyarak yol üzerinde bırakıyordum

Kaba kuşluk vakti olmuştu ki, Uyeyne bin Hısn el-Fezârî, baskıncı müşriklere yardıma gelmişti Oturup kuşluk yemeklerini yemeye başladılar Ben de, onların üst taraflarındaki küçük bir dağın tepesine çıkıp oturdum Uyeyne onlara sordu:
- Sizde görmüş olduğum bu perişan hâl nedir?

Onlar da dediler ki:
- Şu adam, canımıza tak dedirtti Vallahi, seherden, sabahın karanlığından beri arkamızdan hiç ayrılmadı Ellerimizdeki her şeyi bıraktırıncaya kadar bize ok yağdırdı

Uyeyne cevap verdi:
- Onun gerisinde bıraktıklarınızı araştırmış olsaydınız, iyi olurdu İçinizden birkaç kişi kalkıp ona doğru varsın!

Uyeyne’nin emri üzerine dört kişi kalkıp Seleme’ye yaklaşmak için dağa tırmandılar Bundan sonrasını Seleme şöyle anlatır:
- Beni, tanıyor musunuz?
- Hayır, Tanıyamadık! Sen, kimsin?
- Ben, Seleme bin Ekvâ’yım! Allaha yemin ederim ki, ben, sizden yakalamak istediğim kimseye muhakkak yetişirim! Sizden, beni yakalamak isteyen kimse ise, bana aslâ yetişemez!

İçlerinden birisi, onlara, “Ben de, onun böyle olduğunu sanıyorum!” deyince, geri dönüp gittiler

Şehîdlikle arama girme!
Ben de, dağdan inip Ahrem’in önünü kestim ve atının gemini tutup dedim ki:
- Ey Ahrem! Şu kavimden sakın! Resûlullah efendimizin sahâbîleri gelip kavuşuncaya kadar onların seni kalbinden vurup şehîd etmeyeceklerinden emîn değilim!

Ahrem bana cevaben dedi ki:
- Ey Seleme! Eğer sen, Allaha ve âhiret gününe inanıyor, Cenneti ve Cehennemi de, hak ve gerçek tanıyorsan, benimle şehîdlik arasına girme!

Bunun üzerine atının gemini bıraktım Sonra Ahrem atını haydutların üzerine pervasızca sürdü Ancak müşriklerin attığı oklarla şehîd düştü
Seleme bin Ekvâ der ki:
Baskıncı müşriklerin yorup tepede bıraktıkları iki atı önüme katıp, Resûlullah efendimize getirirken amcam Âmir, bana bir tulum sulandırılmış süt ve bir tulum da su ile karşı geldi Su ile abdest aldım, sütten de, içtim Sonra, Peygamber efendimizin yanına geldim

Kendisi; baskıncı müşrikleri su içmekten men ettiğim suyun başında, Zû Kared’de idi Yanında da beş yüz kişilik bir cemaat bulunuyordu

Yumuşak davran
Ben ise, Resûlullah efendimizin süvârîlerinin geldiklerini görünceye kadar bulunduğum yerden ayrılmadım Süvârîler, ağaçların arasına girmeye başlamışlardı Onların ilki, Ahrem Muhriz el-Esedî idi Onun arkasında Resûlullah efendimizin süvârîsi Ebû Katâde ve Mikdâd bin Esved vardı Baskıncı müşrikler geri dönüp kaçtılar

Resûlullah efendimiz, baskıncı müşriklerin elinden kurtarıp geride bıraktığım develerle müşriklere bıraktırdığım her şeyi, bütün mızrakları ve kaftanları almış bulunuyordu Dedim ki:
- Yâ Resûlallah! Ben, onları, su içmekten men etmiştim Onlar, şimdi çok susuzdurlar, çarpışacak güçte değiller Yanıma yüz kişi verseniz de, onları sık boğaz edip develerden ellerinde kalanları da kurtarsam, onlardan kimseyi sağ bırakmadan öldürsem olmaz mı?

Resûlullah efendimiz de bana sordular:
- Ey Seleme! Ben, seni bıraksam, sen, bu dediğini yapabilir misin?
- Evet! Seni, Peygamberlikle şereflendiren Allahü teâlâya yemin ederim ki, yapabilirim! Resûlullah efendimiz, gülümseyerek buyurdular ki:
- Onlara, şimdi Benî Gatafanların toprağında ziyâfet çekiliyordur! Gücün yetti mi, yumuşak davran, bağışlayıcı ol, sertliği bırak!

Seleme anlatır:
“Gece Resûlullah efendimiz ve eshâbı, Bilâl-i Habeşî’nin pişirdiği etten yerken, Gatafanlardan bir adam çıkageldi ve dedi ki:
- Filân kişi, onlar için bir deve boğazlatmıştı Devenin derisini yüzdükleri sırada, uzaktan bir toz yükseldiğini gördüler “Müslümanlar, sizin arkanızdan geliyor!” dediler ve kaçıp gittiler

Piyâdelerin hayırlısı
Sabaha çıktığımız zaman, Peygamber efendimiz buyurdu ki:
- Bugün, süvârîlerimizin hayırlısı Ebû Katâde idi Piyâdelerimizin hayırlısı da, Ebû Seleme olmuştur!

Bunları söyledikten sonra bana, birisi süvârî, birisi de yaya hissesi olmak üzere, iki hisse verdi ve ikisini benim için birleştirdi

Seleme diyor ki:
“Açlık ve yorgunluğumu ancak sahâbîlere kavuştuğum zaman hissettim Orada bulunan bir kırba sütü içip su ile de abdest alınca, ne açlığım, ne de yorgunluğum kalmadı

Baskıncı müşriklerin sürüp götürdükleri yirmi deveden onu kurtarılmıştı Geri kalan onu ise, kaçıp giden müşriklerin elinde kalmıştı

Seleme bin Ekvâ der ki:
“Resûl-i ekrem efendimiz, beni devesinin terkisine almıştı Medîne’ye dönülüp girilmek üzere bulunulduğu sırada idi ki, ensârdan, koşuda önüne geçilemeyen bir zât seslendi:
- Medîne’ye kadar benimle koşu yarışı yapabilecek bir yarışçı yok mu?

Şu sözlerini tekrarlayıp durmaya başladı Bu sözleri işitince, onca yorgunluğuma rağmen dedim ki:
- Ne olur, yâ Resûlallah, bana izin ver de şununla yarışayım

Resûlullah buyurdu ki:
- Yarışmak istiyorsan, yarış! Adama dedim ki:
- Haydi sen, Medîne’ye doğru koş!

Ben de, hemen deveden atladım Ayaklarımı pekiştirerek koşmaya başladım Nihayet, ona yetiştim Onun iki küreği arasına ellerimle vurup dedim ki:
- Vallahi, senin önüne geçildi!

O da cevap verdi:
- Ben de, öyle olduğunu sanıyorum!

Böylece Medîne’ye kadar onun önünde koştum

Suya kandık
Seleme bin Ekvâ şöyle anlatır:
“Bizler, Resûlullah efendimizin emrinde Hudeybiye’ye geldik O gün yüzer kişilik ondört bölüktük Kuyunun yanında, elli koyun da vardı Kuyunun suyu bu koyunlara bile yetmiyordu

Resûlullah efendimiz kuyunun kıyısına oturup duâ etti Derhal kuyunun dibinden su fışkırarak yükseldi Biz orada hem koyunları suladık, hem de kendimiz suya kandık

Seleme bundan sonraki hayatında birçok kahramanlıklar gösterdi Hayatı boyunca yedisi Resûlullah ile birlikte olmak üzere 14 gazveye iştirak etti Hepsinde de yiğitlik ve kahramanlık destanları yazdı

Birçok defa Resûlullahın iltifat ve duâlarına mazhar olan bu mübârek sahâbî, Medîne’de Hicretin 74 senesinde seksen yaşında iken vefât etti



alıntı

Alıntı Yaparak Cevapla
 
Üye olmanıza kesinlikle gerek yok !

Konuya yorum yazmak için sadece buraya tıklayınız.

Bu sitede 1 günde 10.000 kişiye sesinizi duyurma fırsatınız var.

IP adresleri kayıt altında tutulmaktadır. Aşağılama, hakaret, küfür vb. kötü içerikli mesaj yazan şahıslar IP adreslerinden tespit edilerek haklarında suç duyurusunda bulunulabilir.

« Önceki Konu   |   Sonraki Konu »


forumsinsi.com
Powered by vBulletin®
Copyright ©2000 - 2025, Jelsoft Enterprises Ltd.
ForumSinsi.com hakkında yapılacak tüm şikayetlerde ilgili adresimizle iletişime geçilmesi halinde kanunlar ve yönetmelikler çerçevesinde en geç 1 (Bir) Hafta içerisinde gereken işlemler yapılacaktır. İletişime geçmek için buraya tıklayınız.