Geri Git   ForumSinsi - 2006 Yılından Beri > Eğitim - Öğretim - Dersler - Genel Bilgiler > Eğitim & Öğretim > Tarih / Coğrafya

Yeni Konu Gönder Yanıtla
 
Konu Araçları
arıların, asım, bin, koruduğu, sabit, sahabi

Arıların Koruduğu Sahâbî: Âsım Bin Sâbit

Eski 07-17-2012   #1
Prof. Dr. Sinsi
Varsayılan

Arıların Koruduğu Sahâbî: Âsım Bin Sâbit



Asr-ı saâdette küfür ve şirk karanlıklarından kurtulup, İslâm nûruna kavuşanların hayatlarında, tamamen bir değişiklik oluyor ve eski hayatlarıyla alâkalı her şeyi terk ediyorlardı Müslüman olmadan önceki hayatlarını hatırlatan bir hâdise onlara büyük bir ızdırap veriyordu Bu durum Akabe bî'atından önce Müslüman olan Medîneli Âsım bin Sâbit'te de kendini göstermişti

Âsım Müslüman olduktan sonra, hiç bir müşrike dokunmamaya ve müşriklerden hiçbirini de kendine dokundurmamaya karar vermişti Bu kararında sâbit olması için de devamlı olarak Allahü teâlâya duâ ediyor, yalvarıyordu

Taşla saldırırız
Âsım bin Sâbit Bedir savaşına katılmış, büyük kahramanlık göstermişti Peygamber efendimiz, Bedir gazâsının gecesinde Eshâb-ı kirâma nasıl harp edileceğini, harpte hangi usûlü takip edeceklerini sordu Asım bin Sâbit eline yayı ve oku alarak dedi ki:
- Yâ Resûlallah, Kureyş kavmi 100 metre veya daha yaklaştıkları zaman yayla okları kullanırız Kureyşliler, bize taş yetişecek kadar yakınımıza geldikleri zaman taşla mücâdele ederiz Mızrak yetişecek kadar yakınımıza geldikleri zaman, mızrak kırılıp parçalanıncaya kadar mızrakla mücâdele ederiz Kırılınca mızrağı bırakır, kılıçlarımızı sıyırır ve kılıçla çarpışmaya tutuşuruz

Peygamber efendimiz bunu beğendiler ve buyurdular ki:
- Harbin îcâbı budur Bu tarzda çarpışılması lâzımdır Çarpışan ve vuruşan Âsım'ın çarpışması gibi çarpışşın!

Bedir harbi bu şekilde yapıldı ve meleklerin de yardımıyla Allahü teâlâ zafer ihsân eyledi Âsım bin Sâbit bu gazâda Kureyş'in ileri gelenlerinden Ukbe bin Muayt'i öldürdü Bu Ukbe Mekke'de Peygamberimizi boğmaya kalkmış ve hayatına son vermek için çalışmış azıl müşriklerden idi

Peygamberimizin hicreti üzrerine:
- Ey Kusvâ (Peygamberimizin devesinin adı) adındaki devenin binicisi! Hicret edip bizden uzaklaştın Fakat pek yakında beni atlı olarak karşında göreceksin Mızrağımı size saplayıp, onu kanınızla sulayacağım Kılıçla hiç örtülü yerinizi bırakmayacağım, ma'nâsına gelen beytler söyledi

Peygamberimiz onun bu sözlerini işitince:
- Allahım! Onu yüzü koyun, burnunun üzerine düşür! diyerek duâ etti

Ukbe bin Ebi Muayt, Bedir'de Kureyş ordusunun yenildiği anladığı zaman, kaçıp kurtulmak için atını sürdü Fakat hayvan hiçbir şey yokken birden ürkmüş ve Onu yere vurmuştu Resûlullahın duâsı gerçekleşmişti Abdullah bin Seleme de onu esir etmişti

Bir tek ben öldürülüyorum
Peygamberimiz Âsım bin Sâbit'e Ukbe'nin cezâlandırılmasını emretti Ukbe dedi ki:
- Yazıklar olun sana ey Kureyş cemaatı Şunlar arasında neden bir tek ben cezâlandırılıyorum?

Peygamberimiz buyurdu:
- Allah ve Resûlüne olan düşmanlığından dolayı cezâlandırılıyorsun
- Yâ Muhammed! Kavminden herkese yaptığını bana da yap Onları öldürürsen beni de öldür Onlara emân verirsen bana da emân ver Onlardan kurtulmaları için para alırsan, onlar gibi benden de al Yâ Muhammed! Sen beni öldürürsen, küçüklere kim bakacak?
- Onları Allaha bırak Ey Âsım git onun cezâsını ver!

Âsım bin Sâbit gidip Ukbe'nin cezâsını verince Peygamberimiz buyurdu ki:
- Vallahi; Allahı, Resûlünü ve Kitâbını inkâr eden, Peygamberini işkenceden işkenceye uğratan senden daha kötü bir adam bilmiyorum

Âsım bin Sâbit, Uhud'da da bulundu ve Resûlullahın has okçularından idi Bu savaşta Resûlullahın yanından bir an bile ayrılmayan, O'nunla beraber sebât eden bahtiyarlardandı Bu gazâda müşriklerin sancaktarlarından Müsâfi bin Talhâ ile kardeşi Hâris bin Talhâ'yı ok ile öldürdü

Bunların anneleri Sülâfe binti Sa'd, Hazret-i Âsım'ın kafatasından şarap içmeyi nezrederek yemîn etti ve Onun başını kendisine getirene yüz deve vermeyi vaad etti

Öğretmenler heyeti
Uhud savaşında ba'zı yakınları ölen müşrikler de, Müslümanlardan bunların intikamını almak istediler Alçakça bir plân hazırladılar Hemen de plânı tatbike koydular Bu maksatla bir heyet Medîne'ye giderek Resûlullahın huzuruna çıkıp ricada bulundular:
- Yâ Resûlallah! Bizim kabîlelerimiz, İslâmiyeti kabûl ettiler Yalnız Kur'ân-ı kerîm öğretmenine ihtiyâcımız var Lütfen bize; İslâmiyeti, Kur'ân-ı kerîmi öğretecek kimseler yollar mısınız?

Sevgili Peygamberimiz kendilerine, 10 kişilik bir öğretmenler heyeti yolladılar Başlarında, Âsım bin Sâbit hazretlerinin bulunduğu bu heyette, Mersed bin Ebî Mersed, Hâlid bin Ebî Bükeyr, Hubeyb bin Adiy, Zeyd bin Desinne, Abdullah bin Târık, Muattib bin Ubeyd de bulunuyordu

Bu öğretmenler kâfilesi, geceleri yürüyerek, gündüzleri gizlenerek Hüzeyl kabîlesi topraklarında, Reci' suyu başında, seher vakti konakladılar

Bu sırada yanlarında bulunan Adal ve Kare kabîlesi heyetinden biri, bir bahane ile yanlarından ayrıldı Hemen Lıhyanoğularına gidip haber verdi

Çok geçmeden kâfilenin etrâfı sarıldı 200'den fazla silâhlı eşkıyâ oradaydı "Bize öğretmen lâzım!" diyenler, çekip gittiler O güzîde Müslümanları, eşkiyâ ile karşı karşıya bıraktılar

Lıhyanoğulları mensupları, esir ticâreti ile geçinirlerdi Bu sebeple, "Teslim olun! Canınızı kurtarın!" teklifinde bulunuyorlardı Asıl niyetleri onları Mekke'de köle olarak satmaktı Böylece çok para kazanacaklardı Çünkü Mekkeli müşrikler kendilerine demişlerdi ki:
- Yakaladığınız her Müslüman için, değerinden fazla para öderiz!

Bunu Müslümanlar da duymuşlardı Âsım bin Sâbit, Mersed bin Ebî Mersed ve Hâlid bin Ebî Bükeyr:
- Hiç bir zaman müşriklerin ne sözlerini, ne de akidlerini kabûl ederiz, diyerek müşriklerin tekliflerini reddettiler

Âsım bin Sâbit dedi ki:
- Ben hiçbir zaman müşriklere el sürmemeye ve müşriklerden hiçbirini de kendime dokundurmamaya karar vermiştim Onların sözlerine kanarak kâfirlere teslim olmam

Sonra ellerini açarak şöyle duâ etti:
- Allahım! Peygamberini durumumuzdan haberdâr et!

Ölmekten korkmayız
Allahü teâlâ, Hazret-i Âsım'ın duâsını kabûl buyurdu ve Resûlullah efendimiz onlardan haberdar oldu

Âsım bin Sâbit müşriklere haykırdı:
- Biz ölmekten korkmayız! Çünkü dînimizde basiretliyiz Ölünce şehîd olur Cennete gideriz!

Müşriklerin ileri gelenlerinden Süfyân bağırdı:
- Ey Âsım, kendini ve arkadaşlarını zâyi etme, teslim ol!

Âsım bin Sâbit ok atmak suretiyle cevap verdi Ok atarken:
- Ben güçlüyüm hiç eksiğim yok Yayımın kalın teli gerilmiştir Ölüm hak, hayat boş ve geçicidir Mukadderâtın hepsi başa gelicidir İnsanlar er-geç Allaha rücû edicidir Eğer ben sizinle çarpışmazsam anam üzüntüsünden aklını kaybeder, ma'nâsında şiirler söylüyordu

Senin dînini korudum
Hazret-i Âsım'ın sadağında yedi ok vardı Attığı her ok ile bir müşriki öldürdü Oku bitince birçok müşriği mızrağıyla delik deşik etti Öyle bir an oldu ki mızrağı da kırıldı Hemen kılıcını sıyırdı, kınını kırıp attı Bu, "ölünceye kadar döğüşeceğim, teslim olmayacığım" ma'nâsına gelirdi Sonra da şöyle duâ etti:
- Allahım! Ben bugüne kadar senin dînini koruyup hıfzettim, sakladım Senden bu günün sonunda, benim etimi, vücudumu koruyup, hıfzetmeni niyâz ediyorum

Çünkü Uhud'da öldürdüğü iki kardeş olan Hâris ve Müsâfi' bin Talhâ'nın anneleri Hazret-i Âsım'ın kafatasından şarap içmeye yemîn etmiş ve kafasını getirene yüz deve vermeyi vaad etmişti Müşrikler bunu biliyorlardı

Âsım bin Sâbit'in ve diğer Eshâbın Allah Allah nidâları, dağları inletiyordu İkiyüz kişiye karşı on mücâhid ölesiye çarpışıyor, yanlarına yaklaşanlar yaptıklarının cezâsını görüyorlardı Âsım bin Sâbit en sonunda iki ayağından yaralanıp yere düştü Kâfirler, Âsım bin Sâbit'ten o kadar korkmuşlardı ki yere düşünce bile yaklaşamadıkları için uzaktan ok atarak şehîd ettiler

O gün orada mevcut bulunan on sahâbîden yedisi şehîd oldu, üçü esir edildi Lıhyanoğulları Sülâfe binti Sa'd'a satmak için Âsım bin Sâbit'in başını kesmek istediler Fakat Allahü teâlâ, Hazret-i Âsım bin Sâbit'in duâsını kabûl buyurdu ve mübârek cesedine müşrikler el süremediler

Allahü teâlâ bir arı sürüsü gönderdi Bulut gibi Âsım bin Sâbit'in üzerinde durdular Hiç bir müşrik yanına yaklaşamadı
- Bırakın akşam olunca arılar onun üzerinden dağılır, biz de başını alırız, dediler

Akşam olunca Allahü teâlâ hiç bulut yok iken bir yağmur gönderdi Görülmemiş bir yağmur yağdı Sel geldi ve Âsım bin Sâbit'in cesedini alıp götürdü Cesedin nerede olduğu bilinemedi Ne kadar aradılarsa da bulunamadı Bunun için müşrikler Âsım bin Sâbit'in hiçbir yerini kesmeye muvaffak olamadılar

Lıhyanoğulları O'nu taşa tuttular Sonunda O'nu da şehîd ettiler Hubeyb bin Adî ile Zeyd bin Desinne'yi Mekkelilere sattılar Onlar da bu iki sahâbîyi asarak şehîd ettiler

Allah kulunu korur
Arıların, Âsım'ı korudukları hâdisesi zikredildiği zaman Hazret-i Ömer buyurdu ki:
- Allahü teâlâ elbette mü'min kulunu muhâfaza eder Âsım bin Sâbit, sağlığında müşriklerden nasıl korundu ise Allahü teâlâ da ölümünden sonra onun cesedini muhâfaza edip müşriklere dokundurmadı

Bunun için Âsım bin Sâbit anılırken, "Arıların koruduğu kimse" diye anılırdı

Eshâb-ı kirâmın muhâriblerden olan Âsım'ın, babası Sâbit, künyesi Ebû Süleymân'dır Annesi Şemûs binti Ebî Âmir'dir Doğum tarihi belli değildir Âsım, hicretten önce îmân etmiştir Ensârdan, ya'nî Medînelidir


alıntı

Alıntı Yaparak Cevapla
 
Üye olmanıza kesinlikle gerek yok !

Konuya yorum yazmak için sadece buraya tıklayınız.

Bu sitede 1 günde 10.000 kişiye sesinizi duyurma fırsatınız var.

IP adresleri kayıt altında tutulmaktadır. Aşağılama, hakaret, küfür vb. kötü içerikli mesaj yazan şahıslar IP adreslerinden tespit edilerek haklarında suç duyurusunda bulunulabilir.

« Önceki Konu   |   Sonraki Konu »


forumsinsi.com
Powered by vBulletin®
Copyright ©2000 - 2024, Jelsoft Enterprises Ltd.
ForumSinsi.com hakkında yapılacak tüm şikayetlerde ilgili adresimizle iletişime geçilmesi halinde kanunlar ve yönetmelikler çerçevesinde en geç 1 (Bir) Hafta içerisinde gereken işlemler yapılacaktır. İletişime geçmek için buraya tıklayınız.