Osmanlı Süsleme Sanatı - Ebru |
07-17-2012 | #1 |
Prof. Dr. Sinsi
|
Osmanlı Süsleme Sanatı - EbruEbru kitreli su üzerine serpilen boyalarla bezenmiş kâğıt ve bunu hazırlama sanatına denir İslâm bezeme sanatlarının hazırlanış tekniği itibariyle en cazibi ve süratli netice alınanı olan ebruculuğun menşei hakkında kesin bir hükme varmak mümkün değildir Sekizinci asırdan itibaren Çin'de, on ikinci asırdan itibaren Japonya'da benzer teknikler kullanılarak yapılması, daha sonraki asırlarda Çağatay Türkçesi'ndeki "ebre" ismiyle Türkistan'da ortaya çıkışı, bu sanatın tarihî gelişimi hakkında az da olsa bir fikir vermektedir Türkistan'dan en geç on altıncı asır başlarında İpek Yolu'nu takiben İran’a geçişinde "ebrî" olarak adlandırılan bu sanatın, gerçekten bulut kümelerine benzer şekiller taşıması, buluta nispet ifade eden bu Farsça ismi doğrulamaktadır Osmanlılarda da revaç bulan aynı isim, Türkçe'de "ebru"ya dönüşmüştür Hatalı olmakla beraber, kaşa benzer şekiller de ihtiva ettiğinden, bu sanat Farsça'da "kaş" mânasına gelen "ebru" kelimesiyle adlandırılmıştır Farsça’da bulut anlamına gelen “ebr” kelimesinden kök almaktadır Kısaca özetlenecek olursa, sudan daha hafif ancak daha kıvamlı olan bazı zamk benzeri maddeler kullanılarak (kitre gibi) su üzerinde çeşitli boyalarla oluşturulan desenlerin üzerine kağıt kapatılıp, desenin kağıda aktarılması yoluyla yapılır Ebrunun ilk örneklerinin ne zaman üretildiği, sanatın başlangıç tarihi hakkında somut bilgi yoktur Ancak, bazı arşıvlerde bulunan en eski ebru örneklerinin tarihlerine dayanarak bir şeyler söylenebilir Örneğin, İstanbul Topkapı Sarayı arşivinde bulunan Arifî’nin “Guy-i Çevgan” adlı eserindeki ebrular, üzerinde yazılı bulunan 1539 tarihi ile, tarihlendirilebilin en eski ebrulardır Sayın Uğur Derman koleksiyonundan Maliki Deylemi’ye ait bir kıtanın yazılı bulunduğu ebrunun tarihi olan 1554 de, söz konusu ebruyu en eskiler arasına almaktadır Fuzulî’nin “Hadîkat-üs Süedâ” (Mutluluklar Bahçesi) isimli eserinin bir kopyasının baş sayfasında, kırmızı mürekkep kullanılarak “Ma Şebek Mehmet Ebrîsi” ibaresine rastlanmaktadır Kitap içinde üç ayrı sayfada hafif ebru kullanılmıştır Son sayfada ise “kâtib-ül Harf Ahmed bin Hasan Yeniçeri-i Korucuyan-ı Dergâh-ı Âli fî Beldet (ül) Trablusşam fî Zeman Defterdâr Mehmed Efendi Sene 1004” ibaresi okunmaktadır Bu anlatımdan anlaşıldığı üzere, eserde yer alan ebrular (Şebek) Mehmet Efendi tarafından Hicri 1004 – miladi 1595 yılında yapılmışlardır Türk ebru sanatında kayda geçmemiş olan uzun bir dönemin ardından, 1700’lü yıllarda Şebek Mehmed Efendi’nin talebesi olduğu rivayet edilen Hatip Mehmet Efendi ile yeni bir dönem başlamıştır Figüratif ebru yapma tekniğini geliştirip, ilk uygulayan odur Yaşamı hakkında ayrıntılı bilgiye sahip değiliz Hatip Mehmet Efendi, Ayasofya Camii’nin hatibidir Ünü, din görevlisi oluşundan değil, ebrucu oluşundandır Gelenekçi değil, yenilikçidir Yaratıcı ve araştırıcılığı onu, ebru araçlarını ustasından farklı kullanmaya götürür Boyaları fırçayla atmak yerine, iğne ucuyla su yüzüne indirir İç içe halkalar şeklinde açılan bu boyalara aynı iğne ucuyla müdahale eder Bu şekilde elde ettiği soyut biçimlerle dönemin ötesine geçerek yeni bir tarz oluşturmuştur 1773 yılında evinde çıkan yangında ebrularını kurtarmak amacıyla yanan eve girerek, ebrularıyla birlikte yanarak ölmüştür Günümüze bir kaç eseri kalabilmiştir Ancak tekniği ve adı “Hatip Ebrusu” olarak eksiksiz yaşamaktadır Gelmiş geçmiş en büyük ebru sanatçısı olduğu konusunda yaygın kabul vardır 19 yüzyıla gelindiğinde ebru sanatının en bilindik isimleri Şeyh Sadık Efendi ve oğullarıdır Ebru sanatını Buhara’da öğrenen ve oğulları İbrahim Edhem ve Nâfiz Efendi’ye aktarmıştır Hattat Sami Efendi ve Hattat Aziz Efendi ise 20 Yüzyıla erbu sanatının köprüsü olarak kabul edilebilirler 20 Yüzyılda ise büyük usta Hafız Necmeddin Okyay bayrağı devralır Okyay, Hatip ebrularındaki soyut figüratif arayışı geliştirmiş, bugünkü çiçekli ebruyu ilk uygulayan sanatçı olarak tarihe geçmiştir Bu sebeple çiçekli ebrulara “Necmeddin Ebrusu” da denilmektedir Necmeddin Okyay’dan sonra sayacağımız en önemli isim, Okyay’ın yeğeni Mustafa Esad Düzgünman’dır Vefat tarihi olan 1990’a kadar sürekli çalışmış, sanat camiasına pek çok öğrenci yetiştirmiş ve Türk ebrusunu teknik ve nitelik anlamında en üst düzeye taşımıştır Ebru türleri
Ebru malzemeleri 1-) Su 2-) toprak boya 3-) Öd 4-) Kitre yada deniz kadayıfı 5-) At kılı 6-) gul dalı 7-)Tekne 8-) Ebru yapılması için özel karton Su Kitre ,deniz kadayıfı boy tohunu ve sahlep gibi suyun yoğunluğunu sağlayacak doğal maddeler ile karıştırılır Su kireçsiz ise dinlendirilmiş musluk suyu olabilirEskiler yağmur suyu kullanırmışTercihen saf su kullanılmalıdır Toprak boya Ebruda kullanılan boyalar eskiden doğada bulunan topraktan elde edilirmişBu toprak ezilir elekle elenir ve suda süzülerek kullanıma hazır hale getirilirmiş Günümüzde ezilmeye hazır halde yada ezilmiş boyalar kullanılmaktadırToprak boyalar mermer ve destiseng denilen el taşı nın yardımıyla ezilerek macun kıvamına getirilerek kullanılır Öd Öd genellikle büyük baş hayvanların safrakesesinden elde edilirSafrakeseleri delinir ve içindeki öd süzülerek bir kapta toplanır,benmari usulü kaynar suda 20 dakika bekletilirYüzeyde biriken köpük bir kaşık yardımıyla alınırBu işlem kötü bir kokuya neden olduğu için açık havada yapılması önerilirKalkan balığı ödü de kumlu-kıçıklı ebru yapımı için uygundur Kitre Ebru yapımında kullanılan suyun belli bir yoğunluğa sahip olması ve özel olarak hazırlanan boyayı üzerinde tutabilmesi gerekmektedir, her hangi bir suyla ebru yapılamaz Ebrunun suyuna bu özelliği veren maddenin ismi kitredir Kitre, Türkiye'nin güney ve güneydoğu bölgelerinde kırlarda yetişen yabani bir dikenin(geven) özsuyudur Köylüler kırlarda geven dikeninin gövdesine bıçakla çizik atar, birkaç gün beklerler Bitkinin özsuyu çizik bölgeden akar ve kurur Bir ağaç kabuğuna benzer görünüm alır Bu kabuklar tek tek toplanır Kabuk şeklinde olan kitre aktarlarda satılmaktadır Ebrunun suyu hazırlanırken saf suyun içine belli ölçülerde kitre konulur Su ağzı kapalı bir kapta bu şekilde bir süre bekletilir Belli zaman aralıklarıyla mıncıklanarak eriyen kitre özünün dağıtılması gerekir Suyun yeterli yoğunluğa ulaşmasından sonra, içinde kalan erimemiş kitre klarını ayırmak için, ebru suyu iyice süzülmelidir Kitre ebru yapımında kullanılan, suyun belli bir yoğunlukta olması için suya karıştırılan maddelerden biridir Ünlü Ebrucu Sacid Okyay ebru yapımında en iyi sonucu salepin verdiğini ancak kitrenin daha ucuz olması sebebi ile kitre kullandığından bahseder Deniz kadayıfı Kitrenin hazır hale gelmesi 5-6 gün kadar gerektiği için deniz kadayıfı denilen deniz yosunu kullanılabilirHazır toz halde satılır50 gr toza 5 lt saf su ilave edilerek topaklanma olmamasına dikkat edilerek mikserle karıştırılırBir saat içindeki hava kabarcıkları yüzeye çıkıp patlıyana kadar beklenirSonra kullanıma hazırdır At kılı Fıça yapımında kullanılan atkılları tercihen yaşlı atların yelelerinden yada kuyruklarından elde edilirAt kılı tercih edilmesinin nedenleri gözenekleri nedeniyle boyaların fırçadan bir vuruşta dökülmemesidirBöylece tüm yüzeye eşit büyüklükte ve miktarda boya dökülebilir Gül dalı Fırçada gül dalı kullanılması:gül dalının esnek olması , kolay küf tutmaması nedeniyledirEski ustalardan Necmettin OKYAY'ın çok özel ve ödüllü güller yetiştirmesi ve bu güllerin dallarını kullanması ,öğrencilerinin de bu yönde geleneği sürdürmesi Ebruculukta kullanılan boyalar, tabiattaki renkli kaya ve topraklardan elde edildiği için "toprak boya" adıyla anılır ve suda erimediği gibi yağ da ihtiva etmezler Bundan başka bazı tabiî boyalarla da renk zenginliği arttırılır Boyalar dövülerek ve taş üstünde biraz su ilâvesiyle "destesenk" denilen dış bükey bir el taşı ile iyice ezilerek kullanıma hazır hâle getirilir Ebru yapımında gerekli olan ebru teknesi, kullanılacak kâğıdın enine ve boyuna uygun ebatta ve altı santim derinliğinde, tercihen çinko veya galvanizden yapılmış, dikdörtgen şeklinde bir kaptır Eskiden suyun dışarıya sızmasını önlemek üzere içi ziftle kaplanmış ağaçtan yapılmış tekneler de kullanılmaktaydı Teknenin içine konulacak suya koyuluk ve yapışkanlık vermek, böylece serpilen boyaların teknenin dibine çökmesini önlemek için kitre kullanılmaktadır Kitre, krem renginde düzgün olmayan plâkalar veya şeritler halindedir Bir tekne kitreli su yaklaşık altı yüz ebru kâğıdı çıkarabilir Kitreli suyun üstüne serpilen renklerin birbirine karışmadan yayılmasını temin için, satıhta yayılmayı sağlayan safra asitleri ihtiva eden sığır ödü, önceden her boyanın içine ilâve edilir Fazla öd ihtiva eden boya, fazla yayılır Ebru yapımında sonradan ilâve edilen her renge, önceki renklerin arasında kendisine yer açabilmesi için daha fazla öd koymak gerekir Ebruculukta modern fırçalarla usûlüne uygun şekilde boya serpilemediğinden, ince ve düz bir değneğe üstüvânî şekilde gevşek olarak sarılmış at kuyruğu kılından fırça kullanılır Tahta çıta üstüne belirli sıklıkta ince teller saplanarak elde edilen tarak, taraklı ebru yapımında kullanılan bir alettir Serpilmiş boyalara şekil vermek için ince, boya damlatmak için kalınca tel çubuk kullanılır Su üzerine serpilen boyalara hiçbir müdahale olmaksızın yapılan ebruya "battal ebru" adı verilir Aynı tarzın somaki mermerini hatırlatan renkte yapılan cinsine "somaki ebru" denilir Battal ebruda, ebru sanatkârının boyaları serpmek dışında tekneye müdahalesi mümkün değildir Bir noktadan sonra meydana gelen şekillere uymak zorundadır Bu sebeple ebruculuk, küllî ve cüz'î iradenin izahı için arif kişilerce müşahhas bir vakıa olarak kabul edilmiştir Boyaları serpmek cüz'î iradeye, kullanılır Eskiden bu maksatla tek at kuyruğu kılından faydalanılmıştır Ebru şu şekilde elde edilir: Tekneye konulan kitreli suyun üzerine, içine öd ilâve edilmiş olan boyalar fırça yardımıyla ve her tarafa dengeli bir şekilde serpilmeye başlanınca renkler suyun yüzüne bulut kümeleri gibi yayılır Her yeni atılan renk, ihtiva ettiği öd yoğunluğuna göre daha evvel atılanları itip sıkıştırarak kendine yer açar Bu tarzdaki ebtekne sathında ortaya çıkacak olan önceden meçhul görüntü de küllî iradeye benzetilmiştir Renkler battal ebru hazırlar gibi serpildikten sonra, tel çubuğun ucu kitreli suya dokundurulup önce yukarıdan aşağıya veya sağdan sola, sonra da aksi yönde keskin ve muntazam hareketlerle bütün satıhta yürütülürse, ortaya çıkan ebruya "tarama ebru", tel çubuğun hareketleri düzensiz ve dairemsi olursa "şal örneği", tel çubuk yardımıyla muhitten merkeze doğru helezonî hareketler yapılırsa "bülbülyuvası" adıyla anılan ebrular meydana gelir Yine renkler battal ebrudaki gibi serpilip tarak denilen alet, telleri kitreli suya girecek şekilde teknenin üstünde dolaştırılırsa "taraklı ebru" meydana gelir Önce tarama ebru yapılıp sonra taraklı ebru hâline getirilirse daha da cazip görüntü elde edilir Bütün bu ebru çeşitlerine son olarak yayılmayan bir koyu renk serpilmesiyle "serpmeli" vasfı kazandırılmış olur Aynı işlem neft yağı ile yapılırsa ebru zemininde küçük boşluklar açılır, böyle hazırlanmış ebrular da "neftli" olarak adlandırılır Teknedeki kitreli su kirlendikçe serpilen renkler bazen kum gibi noktalanmaya başlar, buna "kumlu ebru" adı verilir Buraya kadar sayılan ebru çeşitleri hafif renkler serpilerek yapılırsa "hafif ebru" ortaya çıkar Bilhassa hat kitabeti için cazip bir zemin hazırlanmış olur, böyle kâğıtlar ayrıca aharlanır Bunlardan başka bir ebru çeşidi daha vardır ki, tanınmış ebruculardan Ayasofya Camii hatibi Mehmet Efendi tarafından icat edildiği için "hatip ebrusu" adıyla tanınır Bunda, hafif renkli zemin üstüne tel çubuk yardımıyla kuvvetli renklerden birer damla bırakılır, istenirse iç içe birkaç renk daha konabilir, ince bir iğne bu kat kat renkli dairelerin içine sağdan sola, yukarıdan aşağıya birkaç defa hareket ettirilerek çarkıfelek, yürek, yıldız gibi şekiller elde edilir Buna bağlı olarak çiçek şekilleri de yapılmak istenmiştir Ancak ilk defa M Necmeddin Okyay eliyle tabiî şekline en yakın çiçekli ebrular (lâle, karanfil, hercai, menekşe, gelincik, gonca gül, kasımpatı, sümbül) yapılması başarılmış, onun öğrencisi Mustafa Düz-günman da bunlara papatyalı ebruyu ilâve etmiştir Çiçekli ebrular sanat tarihimizde "Necmeddin ebrusu" adıyla anılır Teknede istenilen tarzda hazırlanan ebru, teknenin üstüne sağdan veya soldan yavaşça yatırılan ve on beş saniye kadar bekletilen kâğıda bütün güzelliğiyle geçer Ebruyu yapan kişiden tarafa olan köşelerden tutulup kaldırılan kâğıt öne doğru çekilir ve gölgede kurumaya bırakılır Teknede yapılan nakışlar ancak bir tek kâğıda geçirilebilir Bir defa yapılan ebrunun aynısı bir daha tekrarlanamaz, ancak benzeri yapılabilir Bundan dolayı her ebru, asla kopya edilemeyecek bir sanat eseri vasfını taşır Yine Necmeddin Okyay'ın buluşu olarak hat sanatında yer alan yazılı ebrular vardır Bir hat eseri, arap zamkı eriyiğiyle yazıldıktan ve kurutulduktan sonra ebru teknesine yatırılırsa, zamklı yerler ebruyu almaz ve yazılı kısım kâğıt rengiyle kalır Eski yazma kitaplardaki kâğıdın yazı sahası ile etrafının farklı renklere bo yanmasına "ak-kâse", böyle kâğıtlara da "akkâ-seli kâğıt" denilir Günümüzde bu sanatla uğraşanlar süratle çoğalmakta olup, ebrunun zamanımızda kumaş, cam ve fayans üzerine de yapıldığı, hatta mücerret resim anlayışı dışında, figüratif resim üslubuyla dahi çalışıldığı görülmektedir Elin mahareti, gözlerin renk uyu-mundaki isabeti, lâkin hepsinden önde gönül şiiriyeti ile doğan ebru kâğıdı, geçmiş asırlarda yazma kitapların ciltlenmesinde ve yan kâğıdı olarak, bundan başka kıt'a ve levhaların iç ve dış pervazlarında, ayrıca koltuk denilen kısımlarında çok kullanılmıştır Bu sıralananların pek güzel örneklerine müze ve kütüphanelerde rastlanır Ancak, on dokuzuncu yüzyılda Batı'dan ithal edilen matbu ebru kâğıtları, hem bu sanatın zevkini kaçırmış, hem de yerli ebrucuların geçimini güçleştirmiştir |
|