Geri Git   ForumSinsi - 2006 Yılından Beri > Eğitim - Öğretim - Dersler - Genel Bilgiler > Eğitim & Öğretim > Tarih / Coğrafya

Yeni Konu Gönder Yanıtla
 
Konu Araçları
rönesans, sanat, tarihinde

Sanat Tarihinde Rönesans...

Eski 07-17-2012   #1
Prof. Dr. Sinsi
Varsayılan

Sanat Tarihinde Rönesans...



Rönesans,XV ve XVIX yüzyıllarda edebiyat, sanat ve ilim alanında Avrupa'dagörülen kalkınma ve gelişme hareketleridir Bu da İlkçağ bilgilerininincelenmesi ve yenilenmesiyle mümkün olmuştur Rönesans, insanlarınOrtaçağın cehalet ve taassubundan kurtularak tabiata dönmeleri vehakikatleri anlayarak düşüncelerini değiştirmeleridir Rönesans'ınparolası tabiata dönüştür Fakat Rönesans denince daha ziyade yeni birsanatın gelişmesi mânası anlaşılırRönesanskelime mânasıyla yeniden doğuş demektir Yalnız îlkçağdaki Yunan veRoma medeniyetlerinin Ortaçağda ölmüş olduğu kabul edilemezOrtaçağlarda da Avrupa'da bir edebiyat ve sanat vardır Rönesans dahaziyade bir uyanıştırDiğertaraftan eski Yunan ve Roma medeniyetlerinin (Antikite) sanat, edebiyatve ilim eserleri incelenmiş ve onlardan faydalanılmış olmakla beraber,bunlar, körükörüne kopya edilmemiştir Rönesans eserleri ayrı birözellik gösterir Bu bakımdan Rönesans Antikite'ye dönüş de demekdeğildir

RÖNESANSIN SEBEPLERİ

[*]Eski Yunan ve Roma edebiyat, felsefe, ilim ve sanat eserlerinin incelenmesi, bu eserlerin üniversitelerde okutulması;[*]Matbaanın icadı ve kâğıdın bol miktarda yapılması sayesinde yeni buluş ve düşüncelerin kolayca herkes tarafından öğrenilmesi;[*]Coğrafya keşifleri sonunda Avrupada edebiyat ve sanat eserlerinden zevk alan bir sınıfın meydana gelmesi;[*]Bu zamanda Avrupa'da şair, edip ve sanatkârları koruyan ve kendilerine Mesen denilen kimselerin bulunması;[*]Türklerinİstanbul'u zaptetmeleri üzerine bir kısım Yunan bilginleri İtalya'yagitmişlerdi Bunlar o zaman Avrupa'da unutulmuş olan eski Yunancayıİtalyanlara öğreterek klâsik eserlerin okunmasına ve bu sayede RönesansVe Hümanizmanın gelişmesine yardım etmiş olmalarıdır
RÖNESANS'IN İTALYA'DA OLUŞUNUN SEBEPLERİ

Tarihî Sebep: İtalyaBüyük Roma İmparatorluğunun ve medeniyetinin merkezi olduğu içinburada İlkçağın birçok sanat eserleri bulunmakta idi Romalılar Yunansanat eserlerinin birer kopyalarını memleketlerinde yapmışlardı EskiYunan ve Roma sanatının izlerini en çok burada bulmak mümkündüKazılarla yüksek değerde olan eski eserler ve anıtlar meydanaçıkarılmıştı İtalya Antikite eserleri bakımın dan diğer Avrupaülkelerinden çok daha üstün bir durumda idiİtalya'nın coğrafî durumu:İtalya'nın Akdeniz'in tam ortasında bulunması, İtalyanlara herbakımdan çok önemli imkânlar sağlamıştır İtalyanlar İlkçağda veOrtaçağda Akdeniz medeniyetleriyle yakından temas etmek fırsatınıbulmuşlardırİslâm medeniyetinin tesiri:Coğrafî durum, İtalyanlara İslâm medeniyetiyle sıkı bir temas teminetmek imkânını vermiştir İslamların İspanya ve Sicilya'da açtıklarımedreselere Avrupalılar da devam ederlerdi Araplar, eski Yunanedebiyat ve felsefe eserlerini kendi dillerine tercüme etmişler vebunun üzerinde incelemeler yapmışlardı Avrupalılar ilk defa Antikiteeserlerini Araplardan öğrenmiş oldularEkonomik sebep:Bu zamanda Akdeniz ticaretini ellerine geçiren İtalyan şehirleri çokzenginleşmişlerdi Diğer taraftan Roma'da bulunan Papalığa Avrupa'nındört bir tarafından servet geliyordu İtalya'da refah artmıştı Sanatve fikir adamları korunuyorduSiyasî sebep: İtalya parçalanmış bir durumda olmakla beraber Kuzey İtalya halkının geniş ölçüde siyasî haklan ve hürriyetleri vardı

İTALYADA RÖNESANS HAREKETLERİ

Edebiyatta Rönesans (Hümanizma):İlkçağların Yunan ve Lâtin edebiyat ve dillerinin bilginleri demekolan Hümanistler, XV ve XVI yüzyıllarda bu klâsik edebiyateserlerini inceleyerek ve açıklamalar yaparak yayınlarda bulundularMatbaanın icadı onların çalışmalarını kolaylaştırdı Daha önce el ileyazıyorlardı Papaların ve prenslerin yardımlarıyla akademilerkuruldu Hümanizmanın ilk merkezi Floransa'dır Yunanca ve Lâtinceninöğrenilmesi ve bu dillerle yazılı eserlerin incelenmesi neticesindeAntikiteyi daha iyi tanımak merakı uyandı İbranice öğrenildi;arkeolojiye de önem verildi Yunan ediplerinden Tusidit (Thucydide),Sofokles (Sophocles), Demosten (Demosthens), Platon, Lâtin ediplerindenÇiçeron ve Virjil'in eserleri yayınlandıİlkdefa Yunanca ve Lâtince yazan Hümanistler XVI yüzyıldan itibarenİtalyanca da yazmaya başladılar Makyavel (Machiavel) ve Gişarden(Guichardin) tarihî eserler meydana getirdiler Makyavel Prens adli:kitabiyle ün kazandı Ayrıca Floransa tarihini yazdıGişarden, İtalya tarihi adlı eseriyle modern tarihçiliğin babası oldu Yine konularını tarihten alan Ariosto ve Tasso eserlerini nazım olarak ve -destan şeklinde yazdılar

GÜZEL SANATLARDA RÖNESANS

Güzelsanatlarda Rönesans, İlkçağın eserlerini incelemekle gelişti Ortaçağınmukaddes tipleri, zarafetsiz ve mânâsız simaları bir tarafa bırakıldıSanat yeni bir şekil ve ruha kavuştu Roma, Milano ve Venedik güzelsanatların ünlü merkezleri oldu Papa Jülyüs ve Leon sanatkârlarıkorudular Resim ve heykeltraşlık mimarlıkla birlikte yürüdü Güzelsanatların bu üç şubesi birbirini tamamladıMimarlık:Rönesans mimarları Ortaçağın Gotik tarzından kendilerini kurtardılarÖlçü, sadelik, tabiilik ve insanı düşündüren bir büyüklük Rönesansmimarî eserlerinin başlıca vasfı oldu Ünlü mimarlar Bruneleşi(Brunelleschi), Bramant ve Mikelânj'dırBruneleşicesaretle kilisenin üstüne ağır bir mermer kubbe kondurdu Sen Piyerkilisesini henüz bitirmiş olan Mikelânj'a nereye gömülmek istersinizdiye sorulunca: «Bruneleşi'nin eserini ebediyen seyir edebileceğim biryere» cevabını vermiştir Mikelânj ressam ve aynı zamanda heykeltraştıBramant'ın başladığı Sen Piyer kilisesini tamamlamıştır büyük ressamRafael de mimardıHeykeltraşlık: İlkdefa Yunan heykellerini ve tabiatı taklit etmekle işe başlayanRönesans heykeltraşları, konularını genel olarak Ortaçağda olduğu gibiyine dinden aldılar En önemlileri Donatello, Giberti ve Mikelânj'dırMikelânj çok büyük bir heykeltraştır En ünlü eserleri Musa'nınheykeli, Esirler, Zafer, Mukaddes Aile, Gece ve Gündüz, Alaca Karanlıkve Şafak'tırKesim: ResimdeRönesans tabiat sevgisiyle başlamıştır İnsan vücudunun güzelliğineönem verilmesi, perspektif (eşyanın uzaklık, yakınlık ve durumununyarattığı farklar) ve anatominin incelenmesi, fresk'in bulunması,resimde rönesansı meydana getirmiştirİtalya'nınbüyük ressamlarının birincisi Floransa resim okulunun kurucusu olanGiotto'dur Giotto XIV yüzyılda yaşamıştır Tabiat incelemelerineönem veren realist bir ressamdırXVyüzyılın ünlü ressamı Botticelli'dir İtalya'da resim XVI yüzyıldaLeonardo da Vinci, Rafael ve Mikelânj ile en parlak devrineerişmiştir Yaşadıkları zamanın kat kat ilerisinde bulunan bu büyükressamlar ölmez şaheserler bırakmışlardır Resimde şekil kadar duygu veifadeye de yer vermişlerdir Bunu temin için boyayı yerinde kullanmaya,gölge ve ziya oyunlarından faydalanmaya çalışmışlardır

RÖNESANS'IN AVRUPA'YA YAYILMASI

İtalya'dagelişen Rönesans XVI yüzyılda diğer Avrupa memleketlerine deyayılmaya başladı Fakat her milletin ayrı özellikleri olduğundanRönesans, İtalya dışında daha başka şekilde gelişmiştirRönesans'ın İtalya dışına yayılma sebepleri:aAkdenizticaretini ellerine geçiren İtalyanlar komşu milletlerle yakındantemaslarda bulunuyorlardı Bunlar, gittikleri yerlere Rönesans düşünüşve duyuşunu da birlikte götürdülerbRoma'daoturan Papayı ziyarete gelen birçok kimseler, İtalya şehirlerindegelişen Rönesans hareketlerini de gördüler ve inceledilercÖğrenimleriniyapmak üzere İtalya'ya gelen Fransız, İngiliz ve Alman öğrencileriRönesansı kavramış olarak memleketlerine döndülerdBuzamanda İtalya harbleri oluyordu (Bak Par 157) Ordularıyla İtalya'yagiren Fransa kiralı ve Almanya İmparatoru burada Rönesans'ın tesirialtında kaldılar Dönüşlerinde birçok sanat adamlarını ve Rönesanseserlerini birlikte götürdüler İşte bu sebeplerden Rönesans diğerAvrupa memleketlerinde de gelişmeyebaşladı

FRANSA'DA RÖNESANS

Fransa'daRönesans'ın gelişmesi kolay olmadı, İtalyan Rönesansının tesiri yabancımalı gibi sayıldı Fakat kral ve prensler Rönesansa taraftar oldularI Fransuva, antikite metinlerinin üniversitede okutulmasını istediII Hanri yazarları ve sanatkârları koruduFransa'dahümanizm, Kollej do Frans-m kurulmasıyla vücut buldu (1530) Fransızhümanistleri antikite'nin din, hukuk ve lisan metinlerine de önemverdiler İtalyan hümanistleri gibi, metinlerin yalnız yayınlanmasıylayetinmeyip, onları, düzelttiler ve tamamladılarFransızmimarları geniş ölçüde İtalyan eserlerinden faydalandılar; fakatFransız mimarlığının millî karakteri olan kulelere ve geniş çatılarada yer verdiler, kiliseden ziyade şato ve saray yaptılar ÜnlüFransız mimarları Piyer Lesko ve Jan Bülan'dır Piyer Lesko Paris'tekiLuvr sarayını, Jan Bulan da Tuileri sarayını yapmışlardır

ALMANYA'DA RÖNESANS

Almanya'da Rönesans hümanizma ile başladı Dinî inanış Al-manyada İtalya veFransa'dan çok kuvvetli idi Alman hümanistleri daha ziyadeantikitenin dinî metinlerim incelediler ve bunun neticesinde katolikkilisesinin o zamanki inanç sisteminden ayrıldılar Almanhümaistlerinin en büyükleri Erasmus, Röklen ve Luter'dir

Erasmus'unamacı hakikî hıristiyanlığı meydana çıkarmaktı Eserlerini Lâtince veYunanca yazdı Resimde İtalyan tesiri pek görülmedi Alber Burer budevrin ünlü Alman ressamıdır

İNGİLTERE VE İSPANYA'DA RÖNESANS

İngiltere'deRönesans edebiyatta gelişti Şekspir, antikite eserlerini incelemekleve onlardan ilham almakla beraber, konularını daha çok millîtarihten seçti ve ölmez eserler meydana getirdi Piyeslerinde genişbilgi, kelime bolluğu ve tazelik vardır Bugün dahi çeşitlimilletlerin tiyatro sahnelerinde eserleri oynanmaktadır 33 eseryazmıştır En meşhurları Hamlet, Otello, Romeo Juliyet ve Sezar'dırŞekspir, İngiliz ve dünya Rönesansının en büyük siması olmuşturİspanya'darönesansı Servantes ve Velazkez geliştirmişlerdir Servantes, Don Kişotadlı eseriyle büyük bir şöhret kazanmıştır Ressam olan Velazkez,Meryem ve portre resimleriyle ün kazanmıştır

BİLGİDE RÖNESANS

XVIyüzyılda ilimde de rönesans oldu Matematik re astronomide büyükilerlemeler görüldü: Polonyalı Kopernik (Corpernic) dünyanın güneşetrafında döndüğünü gösterdiKadavraüzerinde deneme yapılmaya başlandı Kanın küçük devri bulundu İlim,iskolastik düşünceden kurtulmaya ve deney metodu ile hakiki şeklinialmaya başladı

RÖNESANS DÖNEMİ KÜLTÜR, SANAT VE FELSEFESİ



Raphael, Peri Galateia, 1512-1514 dolayları
Fresko 295x225 cm Villa Farnesina, Roma Rönesans ortaçağ ile yeniçağ arasında (Özellikle 17 yüzyıla kadar)yaşanmış olan bir çağdır Daha kesin bir ifade ile bir geçiş dönemidirYenidenuyanış, yeniden doğuş anlamında kullanılan bir isimlendirme bu çağ içinçok uygundur Çünkü bu çağ her bakımdan yepyeni düşünce veyaklaşımların, anlayış ve uygulamaların (Sanat, felsefe, din konularıüzerinde) ortaya konduğu ve yepyeni bir insan olgusunun tarih sahnesineçıktığı çağdırRönesansbir yeniden yapılanma hareketi olmasına karşın hemen hemen işlediğibütün konu ve sorunlarda Antik çağ felsefesini temel ve örnek almış,onu yeniden inceleyip, değerlendirmiştir Antik çağ felsefesinden çokşey öğrenmiş, bu felsefe ile pişmiş ve sonraları kendinden de öğelerkatarak geliştirmiş ve kendisinden sonraki 17 yüzyıl ve yeniçağfelsefesinin hizmetine sunmuştur Böylece de bugün bile geçerli olanmodern insan kavramının yaratıcısı olmuştur AslındaRönesans akımını Antik çağ felsefe ve kültürünün ve otoritelerinintekrar canlandırılıp, taklit edilmesi olarak kabul etmek de tam doğrudeğildir Bu yaklaşım yanlış olmasa bile ancak çok dar kapsamlı biryaklaşım olabilir Çünkü Rönesans oluşumu çok daha geniş ve temelli biroluşumdur Buçağın insanı düşünen, kendine dönük, kendini inceleyen, soran,yargılayan ve kendi öz yargılarını özgürce ortaya koyan insandırKendini bütün dogmalardan ve ön yargılardan arındırma yolundadırAklını kullanır, aklını kendine kılavuz bilir

Bu olguyu daha somut bir şekilde açıklayabilmek için Rönesans‘ı ortaçağ ile karşılaştırmakta fayda var1Ortaçağ’da insan yaşam ve kültürünü düzenleyen hiristiyan dini ve onunyöneticisi olan katolik kilisesidir Kilise her konuda mutlakotoritedir Onun düşünce ve inançları kutsaldır ve üzerlerindetartışılması bile olası değildir Ortaçağ filozof ve düşünürüne düşengörev kilise öğretisini (skolastik öğreti) mantıksal bir takımoyunlarla temellendirmek ve savunmaktır Buna karşılık Rönesans’ın anaeğilimi kendini her türlü bağlılıktan sıyırmak, kendini özgürceincelemektir Rönesans insanı doğa ve yaşam üzerindeki gerçekleri ararve bu gerçeklere yalnızca akıl ve deney yolu ile ulaşmaya çalışır 2Ortaçağskolastik felsefesi tamamen kiliseye bağlı ve bütün hiristiyan aleminibir şemsiye gibi saran ve bütün bu alem içinde etkili olan birfelsefedir Yalnızca Latince ile işlenir Ana teması hiristiyaninançlarının savunulup, temellendirilmesidir Bu felsefede çeşitliırklar ve uluslar yoktur, yalnızca hiristiyan alemi vardır Rönesansfelsefesi ise karşımıza artık kendi ulusunun karakterleri veözellikleri ile çıkar, yaptıklarını kendi ulusal dilinde verirKonuları çeşitlilik kazanmış ve ön yargılardan, doğmalardansıyrılmıştır, doğruları kendi öz yargıları ve gözlemleri ile arar

3Ortaçağdüşünür ve filozoflarının tamamı din adamı, yani hiristiyan kilisesininhizmetkarlarıdır Rönesans düşünür ve filozofları ise yazarlar,araştırmacılar ve üniversite öğrencileridir

4Ortaçağinsanının belirmiş bir kişiliği yoktur Ondan beklenen ödev tanrınınbuyruklarına itaat etmektir Bu dünyanın nimetlerine yüz çevirmek,kendini öteki dünya nimetlerine layık hale getirmektir Rönesans insanıise kişiliğini arayan, soran, araştıran, benliğinin bütün canlılığınıortaya koyan kişiliği ve özelliği olan bir bireydir, individualisttirRönesans Avrupa kültür tarihinde yaşanmış olan bir çağdır Avrupakültürüne özgü ve ona ait olan bir oluşumdur Hatta bu kültüründeLatin-German yelpazesinin bir eseridir Başlangıcı ve ilk filizleriİtalya’da oluşmuş, sonraları Fransa, Almanya, Hollanda ve İngilteregibi diğer Avrupa ülkelerine yayılmıştır Bizans ırk ve kültürününtemsilcileri olan İskandinav dünyası bu oluşuma pek katkıdabulunamamış, fakat benimsemiş ve ona uymuşturRönesans‘ın başlangıcı olarak genellikle 1453 (İstanbul’un Fethi) veya 1517(Reformation’ un başlaması) yılları kabul edilmektedir Bu tarihlerkesin değildirler ve yalnızca çağlar içinde bir sayısal değer ifadeederler Çünkü daha 14üncü yüzyılda bile Rönesans oluşumununbelirtileri tarih sahnesinde görülmeye başlanmıştır

5 RÖNESANSIN YAYILDIĞI ALANLAR

1 RÖNESANS Felsefesİ

Rönesans felsefesinin temel dayanağı ve çıkış noktası İlk çağ Antik felsefesidirRönesans,orta çağ boyunca olduğu gibi bırakılıp, dondurulmuş olan bu felsefeyiyeniden ele alıp işlemeye başlamıştır Oluşan özgürlük havası içinde bufelsefenin öz kaynaklarına inmiş, orta çağ boyunca oluşmuş olanengelleri kaldırarak ona gelişme yolları açmıştır Bu felsefeleri iyiceişleyip, kendini geliştirdikten sonra da, öğrencisi olduğu bu felsefeyekendine özgü eleştiriler ve ekler ile gelişmeler ve yeniliklerkazandırmıştırBelkiAntik çağ etkisi ve belki de din baskısı nedeni ile Rönesans felsefesiöncelikle insan sorunu üzerine yönelmiş, insanı incelemiştir Hümanizmaakımı olarak isimlendirilmiş bu akımda öncelikle Antik çağ eserlerinintaranması ve tercümeleri yapılmıştır Bu filolojik çalışmaların sonundadoğal olarak insanın ne olduğu sorusu (İnsan nedir? Ne olacaktır?)sorgulanmaya başlanmıştır Hümanizmaakımının baş mimari Francesco PETRARCA’dır

Petrarca Hıristiyanskolastik görüşlerinden sıyrılıp, bu dünyanın zenginlik ve coşkularıile ilgilenir, daha iyi yaşamak için yaşama sanatının kurallarınıaraştırır Bireyin devamlı ödevinin kendisini geliştirmek olduğuna vebunun için de devamlı çalışması gerektiğine inanır De Vita Solitariaadlı yapıtında kendini geliştirmek ve erdemlere ulaşabilmek içininsanın hatta tek başına yaşayıp, yalnızca kendisini geliştirmek içinçalışması gerektiğini savunur Petrarca bir anlamda Antik Roma stoa filozoflarının ruhun özgürlük ve mutluluk ideallerini çağının insanına taşımıştır GiovanniBOCCACCİO da, kilise ve töre baskılarının ötesinde, insanın bu dünyadayaşamakta olduğunu, bu dünya ile bağlantılı olduğunu ortaya koyarRönesans’ınileriki yıllarındaki düşünürlerden Niccolo MACCHIAVELLI insanın neolduğu, ne ve nasıl yapması gerektiği üzerinde çalışmıştır Ona göreinsan bir doğa gücüdür, canlı bir enerji kütlesidir Böyle bir yaratık,Hıristiyanlığın alçakgönüllülük ve gönül tokluğunun en yüksek erdemolarak gösteren öğütlerinin içine sığamaz Hatta eski çok tanrılı pagandinlerini Hıristiyanlıktan daha üstün görür Çünkü bu dinler, ona göreinsana bu dünyada iyi yaşamayı öğütleyerek onu hayata bağlamışlardır Çağın sonlarına doğru yaşamış olan Michelde MONTAIGNE de indivudualist
VeHümanisttir İnsan yaşamı ve insan doğasının yapısı onun da çalıştığıbaşlıca konudur “Her şeyden önce ben kendimi araştırıyorum Benimfiziğim de metafiziğim de bu” der ”İçimizde bir doğa kımıldıyor, onakulak verir, yasalarını kavrarsak, erdeme, dolayası ile de mutluluğagiden yolu bulmuş oluruz” diye devam eder Dogmatizmin tam düşmanıdırDoğruyu nerede bulmak gerektiğini sorunu onu sonraları Antik çağşüpheciliğine götürmüştür Yalnız o bu akıma klasik öğretisine ekolarak bir yenilik kazandırmıştır Antik şüphecilik “hiçbir şeybilmiyorum, öyle ise bilginin hiçbir önemi yok” yargısına varırMontaigne ise böyle pesimist değil, o son sözün “hiçbir şey bilmiyorumdeğil, ne biliyorum sorusu“ olmalıdır iddiasındadırMontaigne’nin insan yaşamının özü ile ilgili sezgileri ve şüphecilik (spepsis)üzerinedüşünceleri devrinde geniş ilgi ile karşılanmıştır Özellikleşüphecilik üzerine düşünceleri, bilim karşısında inanca da açık kapıbıraktığı için Rönesans’ın özgürlük havası içinde iyice yayılmıştırDaha sonraları diğer düşünceler (Pierre CHARRON ve Francois SANCHEZ )şüpheciliğe sistemli bir biçim ve şekil bile kazandırmışlardırRönesans felsefesi içinde PLATONİZM ve ARİSTOTELİZM adları altında oluşmuş olan iki akım üzerinde de durmak gereklidirOrtaçağ,skolastik felsefesini direkt olarak Antikçağ otoritesi Aristoteles’edayandırır Bu felsefenin karşısında olan Rönesans’ın da Aristo’yakarşı tepki göstermesi doğaldırRönesans,Aristo karşısında Platon’a derin bir sevgi ve saygı ile bağlıdırPlatonun yaptıklarını inceler,, adına sevgi dernekleri ve hatta birAkademi (Floransa’ da ki Platon Akademisi) bile kurulurPlaton’a karşı duyulan sevginin İstanbul’un işgalini takiben Bizans’tan göçen bilginler tarafından başlatıldığı yaygın olarak iddia edilir Platonizm’inyanında Aristoteles felsefesinin özüne inip, onu ortaçağ doğmalarındanarındırıp yeniden incelemeyi amaçlayan bir Aristo çığırı da Rönesansfelsefe akımları içinde var olmuştur

Rönesans’ da Din Anlayışı

Rönesansdöneminde dini inanç ve düşünceler de değişime uğramış, bağnaz kiliseotoritesine karşı çeşitli akımlar ortaya çıkmıştır Bu akımların enönemlisi Reformation hareketidir Bu hareketi 1517 yılında Wüttenbergkilisesinin kapısına astığı bildiri ile başlatan Alman rahibi MartinLUTHER, böylece Hıristiyanlıkta Katolik ve Ortodoks mezheplerinin yanısıra Protestanlık mezhebini de kurmuş oluyorduReformationkilisenin bağnaz ve katı tutumuna karşı bir baş kaldırış hareketidirPara karşılığı günah çıkarma belgeleri dağıtımı, politika ile içlidışlı olma, entrikalara bulaşma ve engizisyon müessesinin gaddarlığısonucu halk kütlelerinde oluşan hoşnutsuzluk Reformation'u hazırlayanönde gelen nedenlerdirReformatıon'unözünde, hiç olmazsa başlangıç safhalarında, mistisizm anlayışı yatarKiliseye karşı güvenini yitirmiş olan halk tabakaları zaten daha ortaçağ devrinde tanrı ile bağlantısını ve aradığı teselliyi kendi içindeve kimsenin aracılığı olmadan kendi kendine bulma çabasındaydıOrtaçağdakibu mistik anlayışın atası Alman Meister ECKHART’ dır Mistisizmin vedolayısı ile de Reformatıon'un ne olduğunu şimdi onun ağzındandinleyelim Ona göre, “Hıristiyan dininin doğruları skolastiğinbilimleştirmiş olduğu doğmalarda değil, inanan gönüllerinderinliklerinde yatar Salt doğruluk insanın kendisindedir Kilisenindoğmaları ile törenlerinde değildir Bilmek, bilen ile bilenin özce birolmalarındadır Bilginlerin en yükseği olan Tanrıyı bilme evrenin buözü ile ruhun birleşmesidir İnsan tanrıyı kendisinde, kendi içinde isebilebilir Tanrı ile insanın özdeşleşmesi olan bu anlayışta insan birküçük Tanrı (Mikrotheos) dur Reformatıonhareketi çabucak yayılmış ve büyük halk kitlelerini etkisi altınaalmıştır Etki o kadar geniş ve köklü olmuştur ki, Katolik kilisesibile bu akım karşısında kendine çeki düzen vermek ve kendini düzeltmekihtiyacı duymuştur Katolik kilisesinin uyguladığı kendi içindeki bureform hareketine karşı-reformasyon adı verilirReformatıonileriki tarihlerde ana kaynağı olan mistisizmden uzaklaşmak ve yıkmayaçalıştığı Katolik kilisesinin karşısında kendi kilisesini yani kendidoğmalarını kurmak zorunda kalmıştırAmagene de insanın doğal yönüne değer verdiği ve insana bu dünyadan elinieteğini çekmeyi öğütlemediği ve insan kişiliğine saygılı olduğu içintam bir Rönesans hareketidirRönesansdin kültüründe karşılaşılan bir diğer akımda DOĞAL DİN akımıdır

Buakım tam olarak Rönesans’ ın özüne uygun bir akımdır Her türlü dışformdan, töre ve doğmalardan uzak olan bu dinsel yaklaşımda tüm dindoğrularının kökeni vahiyde değil, insan aklında aranırDin tanrının açılması (Vahiy) değil, insan aklının ürünüdürBu akımın tipik düşünür ve savunucuları Fransız Jean BODIN ile İngiliz Herbert of CHERBURY’dir

RÖNESANS SANATI

Ortaçağsanat dünyası içinde tohumu atılan ve çeşitli ekenlerle büyüyen yenidünya görüşü, birden ortaya çıkmamış daha önceki bölümlerdeanlattığımız sosyal, ekonomik, bilimsel ve teknik gelişmeleri içerenolayların sonucunda oluşmuştu Ayrıca dönemin düşünce yapısı sanataetki eden önemli unsurdu Sanat hareketleri de bu toplumsal gelişimeparalel olarak belirip, gelişmiştirYenidünya görüşünün bir özelliği, insanın kendi dünyevi güçlerinianlamasıdır Bilindiği gibi ortaçağda halk, sanatçılar, bilim ve dinadamları kilisenin inancına paralel bir tanrı görüşüne sahipti Ancakdaha gotik dönemde bile ortaçağda kilise ile aynı görüşü paylaşmayaninsanların ortaya çıktığını biliyoruz İşte bu farklılaşma dinininsanın akıl terazisinde ölçülüp değerlendirildiğini göstermektedir Buhareket gittikçe büyümüş ve insanın kendi eleştirisine de önem vermesiile sonuçlanmıştı Bu eleştiri ortaçağ anlayışını da yargılayacak vedinin Rönesans çağında zayıflamasına neden olacaktı BaştaHıristiyanlığı eleştiren bazı felsefe okullarının ve bazı filozofkralların ortaya çıkması ile ve diğer etkiler ile din kurumu dünyeviilişkilerinden gittikçe uzaklaşmıştırBununmimaride yansıması olarak daha erken zamanlarda Gotik dönemde Romankilisesinde tanrıyı temsil eden apsid tarafındaki kulelerin, kralıtemsil eden batı tarafındaki kulelerden daha alçak yapılarakbelirdiğine tanık olunmuştu
Bramante, Roma Monterio'da StPietro Kilisesi 1502

Buyeni görüşleri yansıtan biçimlemeler, insanın kendi yorum vedüşüncelerine dogmalardan daha fazla önem verdiğini göstermektedir Buyeni görüş ortaçağın gotik katedrali karşısında, Rönesans’ın merkeziplanlı yapısıyla da biçimlenmiş olmaktadır Bu farkı en iyi 1400yıllarında Regensburg’da yapılan ve tanrıya doğru sonsuzluğa yükselirşekilde inşa edilmek istenen Dom ile yüzyıl sonra 1502 de mimarBramante tarafından Roma’da yapılan StPietro Kilisesi arasındagörülür St Pietro kilisesinin kubbesi bir yarım küre iken öncephesinde yarım daire planlara yer veriliyorduÇemberve küre antikçağda mutluluk sembolü olarak kabul ediliyordu Ortaçağöbür dünyadaki kurtuluşa, Rönesans ise dünyevi yetkinliğe ve budünyadaki kurtuluşa önem veriyordu Ortaçağ dogmalarının yerini yeniçağda bilgi, dünyevi güzellik, kişisel başarı, mal, mülk alıyorduOrtaçağda eserini altına imza atamayan sanatçı, bu çağda artık kendiyaratış gücüne inandığından eserin altına imzasını atacaktı
Rönesans’ta MimariGeçGotik, Orta Avrupa’da 15 Yüzyılda eserlerini vermeye başladığındaİtalya’da Floransa’da erken Rönesans’ın ürünleri görülmeye başlamıştıİtalyanlar Gotiği bir barbar sanatı olarak kabul ettikleri için önceFloransa’da bir karşı sanat hareketi başlamış ve Roma 1500’li yıllardanbaşlayarak bu yeni anlayışı en üst düzeye çıkarmıştıRönesansmimarisinin kurucusu olarak Florensa’lı Flippo Bruneleschi kabuledilir Kırk yaşına kadar heykelci olan sanatçının ilk eseri FloransaDomudur Burada kaburgalı kubbe yapısında Gotik etkisi görülür Sanatçının 1421 de yaptığı
StLorenzo kilisesinde Gotik etki tamamen kaybolmuştur Bu kilise dahasonra Michelangelo’nun yapacağı Medici ailesinin mezar kilisesi için debir örnek teşkil edecektir Bruneleschiilk eserlerinde Roman ve ilk Hıristiyanlık eserlerinden yararlanarakbiçimlendirmişti Daha sonra ise antik kaynaklara yönelmiştiBuhareketin ikinci temsilcisi Leon Battista Alberti idi Şair,kompozitör, hukukçu ve sporcu olan sanatçı Bologna üniversitesinibitirip papaz olmuştu Ancak sanat, matematik, felsefe ve yapı sanatıüzerine yazılar yazmıştı Mimar Alberti, Hıristiyan kutsal yapısı ileRoman yapısını birleştirme yolunu tutmuştu Busentezini Rimini’de SFransesco kilisesinde uygulamak istemiş ancakeser yarım kalmıştı Alberti’nin bir diğer yapısı da Mantua’da kiSAndrea kilisesi idiBuyapı uzun bir salon ve iki yanda birbirlerinden ayrılmış şapellenişlerin yer aldığı bölmelerden ibaretti Rönesans’ta tekrardan görmeyebaşladığımız merkezi yapı heyecanını Bizans’tan alıyordu Gotik sanataolan düşmanlık Bizans sanatına yakınlık sağlıyordu

Flippo Brunelleschi, Capelle Pazzi'nin içi, 1430 dolayları Çaprazgeminin kesiştiği yeri de bir kubbe kapatıyordu Uzun salonu ise taştanbir tonoz örtüyordu Bu yapı Gotik’den ayrılıyordu Gotik’te heryöneliş derine ve yukarı doğru hareket halinde olduğu halde, buradamekan hareketi, yerinde duran bir etkide idi Gotik’te duvarlar,ayaklar, ve tonozlar silme ve kaburgalarla hareket eden ve bir yöneyönelen etki içersinde düzenlenmişlerdi Rönesans, kaburgayı vekaburgalı haç tonozu, dinamik etkileri nedeniyle ret ediyordu Bununyerine klasik tonoz ile kubbeyi ele alıyordu Çünkü bu unsurlardahareket özelliği bulunmuyordu Çatı örtüsü için eski Roma’nın saray vehamamları örnek alınmıştı Buradaki formlar Rönesans sanatçısına dahaağır başlı sakin ve ölçülü geliyordu Bu yapılarda insan yeniden anaölçü birimi olmuştur Ve bu şekilde sanatçı gotikte mantıklı olmayanoranlar ve dini düşünce ile ilişkisini tamamen keser


Leon Battista Alberti, San Andrea kilisesi, Mantua 1472 Buklasik anlayışta Floransa dışında yalnız Alberti yapılar inşa ederKuzey İtalya’da 16 Yüzyıla kadar karışık bir üslup hakim olur Bukarışık üslup geç Gotik ile antik unsurları birleştirmeye çalışırYukarı İtalya’da klasik üsluba dönüş, bir fresk ressamı olan DonatoBramante ile başlar (1444-1514) Milano’da Santa Maria Grazia kilisesiniyapan sanatçı daha sonra merkezi planlı yapıların en güzel örneği olanSt Pietro klisesini gerçekleştirmişti Bramante’nin daha sonrakigörevi Papaların Avignon’dan dönmesini takiben yaşadıkları yer olanVatikan’ın yeniden düzenlenmesi idi

Venedik'te Dukalık Sarayı Rönesan’ındini ve sivil yapıları aynı unsur ve özellikleri göstermektedir Sivilmimarinin en önemli sonucu Palazzo yani sarayların kazanılması idiYeniçağ, kral ve prensler için şato yerine sarayları uygun görüyorduBu yapılarda toplum içinde kendini kabul ettirmiş, tüccar, bankacızihniyeti olan kral oturuyor, kudreti ve hümanist kültürü ileçevresindekilerden üstün olduğu kabul ediliyordu Plazzo’da Helenistiksütunları ile avlu önemli bir unsurdu Muhteşem bir temsil gücü olmasıgereken yapının, özellikle cephesi gösterişli idi Konsollu frizler verustik tarzı yer, yer heroik etki yaratıyordu



Mimar APaladio
Villa Rotando'nun ön cephesi Sivilmimari alanında, klasik üslupta en çok eser veren sanatçılar Venedikokulundan Jacopo Sansovino (1486-1570) ve Vicenza'lı Andrea Paladio’dur(1518-1580) MimarPaladio, Sasovino’ya nazaran daha klasik üsluba yakın olup Vicenza’dabir bazilika, bir tiyatro, bir saray inşa ederek yeni mimarinintemellerini atarken bu şehri de bir sanat merkezi haline getiriyorduBir çok büyük yapıyı gerçekleştiren Paladio, Kuzey İtalya’da sayıları20 kadar olan villa yapmıştır Paladio eserlerindeki tutarlılık vesadelikten kaynaklanan başarısı nedeniyle ileri dönemlerdeyapıtlarından en çok esinlenen mimar olacaktırRönesansyapı anlayışının kısa bir zaman içinde son bulması ve bizzat klasikdönem sanatçılarından Michelangelo tarafından Barok’a yöneltilmesidikkat çekicidirRönesansmimarisi 16 Yüzyıla gelindiğinde yerini Barok mimariye bırakmıştır Budönemden sonra Avrupa’da yapılarda görülen Rönesans etkisi birsüslemeden öteye gitmemiştir

6 RÖNESANÇI KİŞİLER VE ÖZELLİKLERİ

RÖNESANS AVRUPASI

KatoliklikHıristiyanlığın doğuşundan beri Papayı ruhani önder tanıyanların bağlıolduğu temel Hıristiyanlık mezhebidir 1054'de Hıristiyan kilisesindeilk ayrılıklar ortaya çıkmış ve Doğu Kilisesinin din adamları RomaPiskopos'unun üstünlük ve yetkesine karşı çıkarak Ortodoks Kilisesinikurmuşlardır Ortaçağda (11 yy dan 15 yy a kadar) mezhepsapkınlıkları artmış, engizisyon mahkemeleri kurulmuş, kilise adamlarıarasında ve manastırlarda yolsuzluk, düzensizlik ve kurallara aykırıdavranışlar yaygınlaşmış, bunun sonucunda kuralları yeniden düzenlemeyeçalışan ve yüksek din adamlarına baş kaldıran birçok "reformcu" ortayaçıkmıştır Almanya (Luther'in etkisiyle), Fransa (Calvin'in etkisiyle)ve İsviçre'deki çok sayıda Hıristiyan Roma Kilisesi'nden kopmuş ve 1517de Protestan adı verilen topluluklar kurulmuştur Protestanlığa göre,Kutsal Kitap Tanrı'nın yaşayan sesidir; her kişi (sevgiyle yaklaşmakkoşuluyla) Kutsak Kitabı serbestçe yorumlayabilir;

dolayısıylarahiplerin kutsal kitabı yorumlama konusunda özel bir yetkileri yokturHıristiyanbirliğindeki bu reformdan sonra 16 yy da kanlı mezhep çekişmeleripatlak vermiştir (30 yıl savaşları) 1618 ile 1648 yılları arasındayıkıma yol açan savaşlar, başlangıçta Kutsal Roma-Gernıen İmparatorluğusınırları içinde dinsel çatışma olarak, katolik ve protestanlararasında başladı Danimarka, İsveç, Fransa, Avusturya, Polonya, İspanyave İtalya bu savaşın içinde rol alan ülkelerdirFransızca"yeniden doğuş" anlamına gelen bu dönem öğrenimin, sanatın veedebiyatın yeniden canlanışıdır; 1450-1600 yılları arasındaki dönemdirDaha önceden keşfedilmiş ancak Avrupa'da yeni kullanılmaya başlanmışolan üç önemli buluş rönesans sürecinde etken olmuştur:Matbaa : (1450/1449) Baskı tekniğinin gelişmesiyle, kitap sadece varlıklı kimselerinsahip olacağı nesne olmaktan çıkmış, insanlara yepyeni bir dünyanınufuklarını açmıştırPusula : Coğrafikeşiflerin başlamasına neden olmuştur, Avrupa toplumunun bazıalışkanlıklarının değişmesine neden olmuştur (yeryüzündeki uzunyolculukların bir nedeni; hıristiyanlığı geniş bir alana yayma;misyonerlik çabalarıdır - Marko Polo, K Kolomb vd)Barut: Feodal düzenin yıkılıp özgürlükçü bir ortamın doğmasına neden olmuşturOrtaçağdaegemen olan Hıristiyan anlayışı "bu dünyanın değeri insanların öbürdünyaya hazırlanması ile ölçümüne" dayanırken, rönesans anlayışında"insanın bu dünyadaki yaşamı ile ilgilenmenin, cennet cehennem birkenara bırakılarak yaşanılan dünya sorunları ile ilgilenilmesinin"gerekliği ön plana geçmiştirRönesansda bilime yapılan katkılar, seçkin insanlardan değil daha çoksanatçılardan gelmiştir Bu dönemde yine yer yer bilime karşı bazıeğilimlere rastlamak mümkündür Matbaa ve keşifler bilime karşı ilgiuyandırmak yerine kuşku ve yadırgama doğmasını da sağlamıştırBatlamyus modelinin yanlış olduğu hakkında kuşkuların olmasına rağmen,bu döneme kadar geçerliğini koruması şu nedenlere bağlanabilir;[*]Aristo'nun,Yer'i evrenin merkezinde kabul eden fiziği, Batlamyus modelinintemelidir (Yer'in evrende hareket etmesi mümkün değildir)[*]Cebir ve trigonometrideki gelişmelere karşın matematik, Yer'i merkezden kaldıracak fiziği geliştirecek düzeye erişmemişti[*]Yer merkezli evren, Hıristiyan dininin kozmolojisi olarak kabul ediliyordu
Rönesansdönemi süresince de üniversiteler kilise öğretisini korumak zorundaydı,hala Batlamyus modeli öğretiliyor ve savunuluyordu Bunun dışındakigörüşlerin (ya da yeniliklerin) gelişmesi üniversite dışındaki bilimkurumlarında tartışılıp ortaya çıkma imkanı buldu Bilimseletkinliklerin ekonomik yapı ile çok yakın ilişkili olduklarıgörülmektedir Rönesans sonrası İtalya çok zengin bir ülkeydi 1560 daNapoli'de bir bilim akademisi kuruldu, bunu sırasıyla Roma (1603-1630)Floransa (1651) akademileri takip etti Ticaret ve sanayi Atlantikkıyılarına kaymasıyla, bilimin de İngiltere, Fransa ve Hollanda'da boygösterdiği görülüyor 1645 de İngiltere Kraliyet Bilimler Akademisi(The Royal Society) kurulduktan sonra bunu 1666 da Fransa BilimlerAkademisi (Academie deş Sciences) takip etti Bilimsel akademilerinkurulduğu dönemde uluslararası ticaret hareketli bir düzeyde idiAyrıca, bilim akademileri üyeleri arasında işadamları, mimarlar,kaşifler, bilim adamları ve sanatçıların olması, endüstri ile biliminetkileşmesini de sağlamıştır KOPERNİK (1473-1543)

Polonya'dadoğmuş, çeşitli üniversitelerde ilahiyat, matematik, ekonomi, tıp,hukuk eğitimi görmüştür Eğitiminin sonunda papaz olarak görev yaptıİtalya'da tanıştığı astronomlardan ders aldı, yeni-Platoncu görüşübenimseyen hocası Dominico Novara Batlamyus modelini karmaşıklığınedeniyle eleştirmekteydi (Pisagorcular evrenin basit ve ahenkli olmasıgerektiğine inanıyorlardı)Kopernik,kökeni Aristarkus'a ve pisagorculara uzanan "yer merkezli" sistemönermiştir Ölümüne yakın bir tarihde basılan "Gök Kürelerin Hareketi"(1543) isimli kitabında Yer'in ve gezegenlerin Güneş etrafında daireselyörüngelerde sabit hızlarla dolandıklarını savundu Ay ise dolanmasınıyer çevresinde sürdürmekteydi (Bu eserin hazırlanmasında -dolayısıylasistemin kurulmasında- takvimdeki reform gerekliliği etkin olmuşolabilir) Modelde Satürn gezegeninden sonra, tüm gezegenleri kuşatanve hareketsiz olan bir sabit yıldızlar küresi mevcuttur Gece ve gündüzYer'in kendi etrafında dönüşünden, mevsimler ise Güneş çevresindekidolanımından meydana gelmektedirBueser Avrupa'da (astronomlar dahil) büyük bir heyecan yaratmamış ve ilgiçekmemişti Kopernik döneminde geniş bir hoşgörüye sahip olan kilise vedini çevreler bile bu düşüncelere ses çıkarmamıştır Kopernik demodeline İncil'den bazı cümlelerle dayanak arıyordu Ayrıca kolayanlaşılabilir olmaması da 16 yy boyunca tepki görmemesini sağladıBunların yanında Kopernik modeli merkeze Yer'in alınması dışındaBatlamyus modelini (Aristo fiziğini) içeriyordu: her ikisinde de evrenküresel ve sınırlıydı, yörüngeler dairesel ve gök cisimleri küreseldi(mükemmel geometrik şekiller), gezegen hareketleri ortak merkezliküreler üzerindeydi ve yıldızlar Satürn küresinin dışında sabittilerÜstelik güneş merkezli model kürelerin sayısını 70 den 36 ya indirmiştiama Batlamyus'un karmaşıklığından kurtaramamıştıİlerleyenyıllarda Kopernik'e ilk ve sert tepkiler protestanlardan gelmeyebaşladı Kopernik'den az sonra yaşamış olan Giordano Bruno (1548-1600)biraz daha ileriye giderek Güneş'in bir dönme hareketi yaptığını ve bunedenle kutuplarından daha basık olabileceğini, sabit yıldızların dabirer güneş olabileceğini ve evrenin sonsuz olduğunu ileri sürdüBruno, Aristo ve Batlamyus kozmolojisine karşı görüşleri nedeniyledinsizlikle suçlanıp 1610 da yakıldı Bundan sonra kilise 1616 yılında,Kopernik'e karşı hoşgörüyü de bir kenara bırakarak Onun dinsiz olduğunainanarak sistemini ve kitaplarını 1882'ye kadar yasakladı TYCHO BRAHE (1546-1601)

Kopernikile, çıkış noktalarındaki "tutucu"lukları dışında tamamen aksidüşüncede olan bir araştırmacı Kopernik'in yeni-Platoncu eğilimlerinedeniyle başlangıçtan beri yer merkezli modeli pekiştirmeye çalışması(ki sonunda ister istemez böyle olmadığını görüyor), Tycho'nun Aristofiziğini koruma çabasındaki uğraşları benzerdir Bir benzerlik de herikisinin korumaya çalıştıkları sistemin yıkılmasında büyük paya sahipolmalarıdır: Kopernik; Yer ile Güneş'in yerini değiştirerek, Tycho;gözlediği bir süpernova ve kuyrukluyıldızı yorumlayarak Ay-üstü evrenino kadar da değişmez olduğunu görerekKopernik'inçok iyi bir matematikçi ve teorisyen olmasına karşın, Tycho eşsiz birgözlemci olarak karşımıza çıkmaktadır Tycho'nun gençliğinde izlediğibir Güneş tutulması, astronomiye merak salmasına neden oldu Avrupa'nınçeşitli üniversitelerinde matematik ve astronomi dersleri aldıktansonra ülkesine döndü ve Kutsal Roma-Germen İmparatoru II Rudolf undesteği ile 1576'da Prag Gözlemevi'ni kurdu (Rudolf, Brahe'yi imparatormatematikçisi unvanı ile onurlandırdı) Burada kullanılmak üzere büyükboyutlu ve duyarlı gözlem araçları tasarladı Aristo fiziğinisavunarak, "ağır bir kütleye sahip olan Yer'in hareket etmesi fizik vekutsal kitap yönünden mümkün değildir" düşüncesi ile Kopernik sisteminireddeder Yıldızların göreceli konumlarım korumaları, Dünya'nındolanmadığını gösteriyordu, aksi taktirde yıldızlar, yüzyıllardırbulundukları "takımlarındaki yerlerini zamanla değiştirirlerdiAncak,1577 yılında Güneş'e yaklaşmakta olan bir kuyrukluyıldızın uzaklığınısaptamaya çalıştığında onun Ay'dan da daha uzakta ve gezegenlerikapsayan geçilmez sanılan kristal küreleri aşarak gelmiş -olduğunugördü, o güne kadar (Aristo fiziğine dayanarak) kuyrukluyıldızların Yeratmosferinde meydana gelen olgular olduğuna inanılmaktaydı Ardından,daha önceden görülmeyen ve 1572 de Cassiopeia (Koltuk) takımyıldızındaaniden ortaya çıkan bir yıldız (süpernova) Tycho'nun şimdiye kadar kigörüşlerini sarstı Satürn küresinin de dışında olan bu cisim biryıldızdı (diğer sabit yıldızlara göre konumunu gezegenler gibideğiştirmiyordu), ve kusursuz, yetkin, mükemmel, değişmez olan Ay üstüevrende böyle bir şeyin olması (yine Aristo'ya göre burada yeni bir şeymeydana gelmeyeceği gibi var olan da yok olamazdı) imkansızdıTychove ekibi ısrarlı bir şekilde 35 yılı aşkın bir sürede saat gibi düzenlive dakik çalışan evrenin ölçümlerini bulabilmek için gözlemlerinisürdürdüler Çok iyi aletlerle yaptığı gözlemleri gerçekten duyarlıydıMars'ın ve diğer gezegenlerin, takımyıldızlarına göre olanhareketlerini izledi Artık Tycho, Kopernik modelini savunmamaklabirlikte, Batlamyus sistemini de yeterli bulmamaya başladı Bu ikisistemi uzlaştıran, yıldızların yer değiştirmesini gerekli kılmayan birsistem geliştirdi Bu modelde Ay ve Güneş, merkezde bulunan Yeretrafında dolanma hareketi yaparken, diğer gezegenler Güneş'i merkezkabul eden yörüngelerde hareket etmekteydi Yıldızlar ise yine bunlarıntümünü çevreleyen bir sabit küre üzerinde bulunmaktaydı Bu sistem,Kopernik sisteminin matematiksel basitliği yanında kilise resmi görüşüolan Aristo kozmolojisini de koruyordu Ancak çekiciliğini kısa süredeyitirdiTychoBrahe'nin asıl önemi gözlemsel çalışmalarıdır Mars'ın gözlenmiş 10tane ilmek (geriye doğru) hareketinin iki tanesi, dairesel yörüngeyeilişkin beklentilere uymuyordu (8 açı dakikası kadar fark vardı) Dahasonra Kepler'e bu gezegenin hareketini incelemesini önermesi üzerine(ki Kepler'e göre Brahe'nin çalışmalarında bu kadar bir gözlemselyanılgı olamazdı), bunun nedeni ortaya çıktı

GALİLE (1564-1642)

Pisa(İtalya) doğumlu Galile, müzik ve matematik ile uğraşan bir babanınoğlu, soylu ama yoksul bir ailenin üyesiydi Kepler ile zamandaştırYetişmesi skolastik (ya da Aristocu) gelenek içindeki eğitim ileolmuştur Ancak düşüncelerinde bağımsız, sözünü esirgemeyen kişiliğiöne geçmiştir Tıp eğitimi sırasında geometri konusunda dinlediği birkonferans ilgisini matematiğe çekmiştir Newton'da tamamlanacak olan,Aristo fiziğinden modern fiziğe geçiş için bilimsel devrimi başlattıFizik, matematik ve astronomi konularında çığır açmış, ilgisi daha çok"hareket" üzerine yoğunlaşmıştır Bu nedenle, klasik fiziğintemellerini kurmuş, Güneş merkezli astronomi sisteminin fiziğinigeliştirmiştir
  • Aristo'yagöre; hareket her zaman bir kuvvete (hareket ettiriciye) gereksinimduyar Cisim, kuvvet kendisini hareket ettirdiği sürece hareket eder
  • Galile'ningörüşü; kendi haline bırakılan cisim, herhangi bir kuvvet etkisindekalmadığı sürece, durumunu korur (hareket ediyorsa hareketini sürdürür,durgun ise hareketsizliğini korur), bu "eylemsizlik kuralı"dır
GalileAristo fiziğini bu eylemsizlik kuramı ile yıkmıştır Hareket cisim içinbir noktadan başka bir noktaya geometrik geçiştir, cisimde birdeğişiklik yapmaz Bu nedenle tek bir cisim birden fazla harekete sahipolabilir Bu şekilde cismin izleyeceği yol bu hareketlerin birleşimiile belirlenir Atılan bir merminin, düzgün doğrusal hareket ileserbest düşme hareketinin bileşkesi olan parabol bir yol izlediğinigöstermiştir Galile'ye göre hareketin hızın değiştirebilmek için birkuvvet gerekir (daha sonra Newton mekaniğinde hareketin birinci yasasıoldu; F = m*a)Onuniçin gerçek dünya, matematik bağıntıların dünyasıydı Deney vematematiksel düşünmeyi birleştirerek modern sentez yöntemineulaşmıştır Cisimlerin serbest düşme olayını ele aldı, atmosferdeserbest bırakılan aynı büyüklükteki iki cisimden daha yoğun olanı Yer'edaha erken ulaşır (ki bu Aristo'nun da bildiği gözlediği olaydır)(Ancak ideal durumda (düşmeyi engelleyen atmosfer direncinin olmadığıtam bir boşlukta), yoğunlukları ne olursa olsun tüm cisimler aynı düşmeyüksekliğini aynı sürede tamamlarlar) Gözlemler düşmenin düşmeninsabit hızla değil ivmeli olduğunu göstermiştir Galile yaptığıdeneylerle "serbest düşme yasası"nı ifade etti; serbest düşen bircismin aldığı yol, düşme süresinin karesi ile orantılı olarak değişir:s = (1/2) g t2 (g:yerçekimi ivmesi)Katedralintavanındaki bronz lambaların hareketini izleyerek tüm salınımların aynısürede devam ettiğini gözleyerek) sarkaç yasasını buldu Buradan dasalınınım, saatlerde kullanılabileceğini düşündüFiziktekibulguları teorik yönden olduğu kadar uygulama yönünden de etkisinigöstermiştir Brahe ve zamandaşı Kepler'in tersine daha baştanKopernik'in Güneş merkezli teorisini benimsemiş ve bunu doğrulamak içinaraştırmalar yapmıştır1609'daHollandalı bir gözlükçünün uzak cisimleri büyüten mercek icat ettiğiniduyduğunda (ışığın yansıma ve kırılma bilgilerinden de yararlanarak)araştırmalara girerek ilk teleskobu üretti Bu sayede Batlamyusastronomisini temelden çökerten buluşlar yapılmaya başladı Gözlemsonuçlarını Siderius Nuntius (Yıldızların Habercisi) adlı kitabındayayınlamıştır:[*]Jüpitergezegeninin etrafında dolanan 4 tane uydu saptadı (Io, Europa, Ganymadeve Callisto) Geleneksel öğreti; yıldızlar dışında gökcisimlerininsayısının 7 den fazla olamayacağım varsayıyordu Kepler yasaları buuydular için de geçerliydi, o halde bunlar minyatür bir Güneşsistemidir Bu uyduların dolanmaları da gezegenlerin Güneş etrafındakihareketlerine (Kopernik sistemi) benziyordu[*]Teleskobuile, Venüs'ün Ay gibi evreler gösterdiğini ortaya çıkardı Bu gözlemiile Kopernik'in varsayımını doğrulamaktadır, Batlamyus modelinde iseVenüs'ün dolun evresinde de görülmesi gerekir (Bunlar, yüzyıllardırsüren önyargılara ters düştüğü için, şeytanca bir araç olan teleskoplagökyüzünü incelemeye pek iyi gözle bakılmıyordu)[*]Ayyüzeyinde krater, dağ ve vadilerin bulunduğunu saptamıştır DolayısıylaAy ile Yer aynı maddeden yapılmıştır (yine Aristo görüşüne ters)[*]Güneş üzerinde bulunan "siyahlıkların, yüzeyindeki lekeler olduğuna inandı Uzun ömürlü lekeleri takip ederek Güneş'in » 26 günlük bir dönme dönemi olduğunu buldu O zamana kadar bu koyuluklarla ilgili iki görüş vardı:
i) Bunlar Merkür'ün Güneş önünden geçerken oluşan gölgelerdir Galile; Merkür'ün Güneş önünden geçişinin » 7 saat sürdüğünü hesapladı, ama lekeler daha uzun süreli gözlenebiliyorduii)Bu koyuluklar, Güneş ile Yer arasında bulunan küçük gök cisimlerineaittir Güneş üzerindeki olay böyle olsaydı, farklı gözlemnoktalarından bakıldığında benekler Güneş'de farklı konumlarda olacaktı[*]Samanyolu'nün bir bulut değil, çok sayıda yıldızdan oluştuğunu gözledi[*]Satürn'ünetrafında gezegene yapışık iki parça ya da uydu gördü Bir süre sonrabunların ortada olmadığını izlediğinde "galiba Satürn çocuklarını yedi"şeklinde şaşkınlığım belirtti Teleskobu güçlü olmadığı için Satürn'ünhalka yapısını tam anlayamamıştır Yer ve Satürn'ün yörünge hareketisırasında, halka düzlemi bakış doğrultusuna geldiğinde seçilmesi zorolur
1616yılında kilise Galile'ye Kopernik modelini kabul etmeyi, öğretmeyi vesavunmayı yasakladı Ancak O 1632 de "İki Dünya Sistemi ArasındaKonuşma" adlı eserini yayınladı ve bu hareketin kaçınılmaz sonucu geldiçattı 1630 da Roma'da engizisyon mahkemesine çıkarıldıGalilehakkında, kilisenin verdiği kararın bozulması için (346 yıl öncekimahkumiyetini kaldırmak için) Papa II John Paul 1979 yılında bir öneriverdi Bu olay 12 yıl görüşüldükten sonra 1992'de Galile affedildiİlginç olan, doğruluğu artık kimse tarafından inkar edilemeyecek olayın12 görüşülmesidirKopernikve Kepler'den sonra gezegen hareketlerinin matematiksel olarak ifadeedilebileceği aşikardı Galile yer yüzündeki cisim hareketlerinin dematematiksel bağıntı ile saptanabileceğini gösterdi Galile, doğayı,Aristo geleneğinde olduğu gibi, insan imajı ile düşünmedi, ancaksayılara da Pisagorcu gelenekteki gibi mistik ya da tanrısal özellikvermedi Anlatmak istediği, "insanın dışında ve onun isteklerindenbağımsız olan dünya matematiksel yöntemlerle anlaşılabilir"

KEPLER (1571-1630)

GüneyAlmanya doğumlu Kepler küçük yaşlarda babasının (protestan orduyaparalı asker olarak) gitmesi nedeniyle oldukça rahatsız bir dönemgeçirmiştir Katolik Roma'ya karşı din alanında eleman yetiştirenprotestan okuluna gitti Çok ileri şekilde dindar, ilahiyatçı ve içinekapanık, zeki, inatçı ve özgür ruhlu bir kişidir Tanrıya astronomi ileuğraşması sonucu ulaştığını söylemiştir Din eğitimi sırasında ilgiduyduğu matematik ve astronomi nedeniyle daha sonra matematik profesörüolmuştur Tübingen'deki üniversitede derslerinde Batlamyus sisteminianlatmak zorunda kalan ama güneş merkezli Kopernik modelini benimseyenmatematik öğretmeni Maestin'den etkilenmiştir Kopernik Güneş'e hayranbirisiydi, Kepler ise Güneş'e taparcasına bağlıdır (bu dinsel niteliktebir tapınmadır, tanrı ile Güneş'i özdeş tutmaktadır) Kepler'inKopernik sistemini benimsemesi de bu duygusal bağlılıkta aranabilirPisafordansonraki eski Yunan matematikcilerince bilinen kenarları düzgünköşegenli, üç boyutlu 5 tane geometrik şekil vardı Kepler Dünya'danbaşka 5 adet gezegen olmasını bunlarla ilişkilendirmeye çalıştıGezegenlerin Güneş'e olan uzaklıklarını bu beş düzgün çok yüzlününuygun biçimde içice yerleştirilmesi ile elde edilebileceği düşüncesinekapıldı Benimsediği Kopernik sisteminin bu şekilde matematikselispatlanabileceğin! düşünüyordu (Kopernik sistemini benimsemesi O'nunmistik ve estetik eğilimlerinden ileri gelmekteydi) Tanrının, evreniyaratırken basit bir sayı sistemine uyduğuna inanır (Pisagorculargibi), gezegen yörüngelerinin yarıçaplarıarasında basit sayısal ilişkiler aramaya (Platon gibi) çabalar Ancakyaptığı hesaplar ve bir takım orantılar sonucu tam başarılı olamaz, amabunu kuramının değil gözlemlerin yanlış olabileceği olasılığına bağlarTüm bu çalışmalarını 1597'de yazdığı Cosmographical Mystery (KozmikSır) isimli ilk kitabında yayınlar Bu buluşu ile "Tanrının sonsuzbüyüklüğünü algılama imkanı" bulduğunu söyler Bu kuramında Ay'a yeryoktu, ayrıca orantı hesaplarının öngördüğüne göre Mars'ın 2 tane,Satürn'ün 6 ya da 8 tane, Merkür ve Venüs'de ise belki birer tane uyduolmalıydı Aynı yıllarda Galile'nin Jüpiter uydularım gözlemiş olmasıKepler kuramına darbe indirdiKozmikSır, çok etkili oldu ve İmparator II Rudolf un tavsiyesi üzerine,Tycho Brahe tarafından Prag'a, beraber çalışmaya davet edildi 30 yılsavaşının belirtileri Kepler'in geleceğini de etkiledi Protestanlarauygulanan ekonomik ve politik baskılar nedeniyle Graz'dan Prag'agitmeye karar verdi Brahe ile süren birlikteliği Kepler'i pek mutluetmedi, yapılan gözlemlerden veri alamadığı için düşündüğü kuramlarıdenetleyip doğrulamıyordu Tycho'nun ölümünden sonra imparatorlukmatematikçisi unvanım alarak O'nun bıraktığı gözlemleri yorumlamayaçalıştı Mars'ın gözlemlerinde bulunan 2 adet geri hareketin Koperniksistemi ile uyuşmaması gözlemsel hatadan kaynaklanamazdı Hesaplarsonucu kendi beklentisine ters olsa da Mars'ın Güneş etrafında daireseldeğil eliptik bir yörüngede dolandığını gördü 1609 yılında "YeniAstronomi" adında ikinci eserini yayınladı Kepler'in, gezegenhareketlerine ilişkin ünlü 3 yasasının ilk ikisi bu kitaptadır: (i)Gezegenler, odaklarından birinde Güneş bulunan elips yörüngelerdedolanırlar, (ü) Güneş'i gezegene birleştiren doğru eşit zamanlarda eşityol alır (eşit alanlar teorisi, buna göre bir gezegen Güneş'eyaklaştığında daha hızlı, uzaklaştığında daha yavaş hareket etmelidir)1618 yılında (30 yıl savaşından 8 gün önce) üçüncü yasayı (harmonikyasa) yayınladı; Güneş'e uzak olan gezegenlerin dolanma süreleri dahauzundur (a3/P2 = sabit)Kepleryasalarının ilk ikisi Platon ve Aristo'dan kaynaklanan gelenekseldüşüncenin özüne terstir Özellikle birinci yasa estetik eğilimliKepler için zor olmuştur Ancak bunu açıklarken de şunu düşündü; "Yerbir gezegendi ve üzerinde savaş, açlık, hastalık gibi mükemmel olmayanolaylar barındırabiliyordu, o halde diğer gezegenler de mükemmelolmayabilir, buna göre yörüngelerinin de mükemmel olan çember dışındabir geometrik şekil olma ihtimalleri olabilir" Ama üçüncü yasa,gezegenler arasındaki ilişkilerin matematiksel olarak ifadeedilebileceğini göstermesi bakımından, kendini rahatlatacakniteliktedirNEWTON (1642-1727)

Galile'ninöldüğü yıl, küçük bir çiftlik evinde "prematüre" doğmuştur Hasta vezayıf bünyeli, içine kapanık ve kavgacı bir kişilik O'nu çoğunluklatoplumdan uzak yaşamaya itmiştir Batıl inançlara karşı bağışıklığıolmadığından döneminin mistik düşüncelerinden etkilenmiştirBuluşlarını açıklamamaya dikkat eder, rakipleriyle kıyasıya mücadeleederdi Cambridge Üniversitesi'nde öğrenci iken 1666 yılında salgınhastalık yüzünden okulu kapatıldı, iki yıllığına evine döndü Bu süreiçerisinde evrensel çekim yasasını biçimlendirme imkanı buldu İçinekapanık ve gösterişten hoşlanmayan kişiliği nedeniyle bu buluşlarımyayınlamayı arzulamıyordu, ancak 20 yıl sonra Halley'in baskısı ilePrincipia bilim dünyasına çıkacaktır Daha önceki dağınık ve kopukhaldeki çalışmalar Newton'un katkısıyla kuramsal bir sistemeoturmuştur Fizik (evrensel çekim yasası ve optik), matematik(diferensiyel denklemler ve integral hesapları) ve astronomi(gökmekaniği) alanlarında çalışmştır 26 yaşında matematik profesörüolmuşturÇalışmalarınınhareket ile ilgili bölümünü kısaca Principia olarak bilinen "DoğaFelsefesinin Matematiksel İlkeleri" (Philosphiae Naturalis PrincipiaMathematica) eserinde yayınladı Evrensel çekim kanununu anlatan bukitabını E Halley'in ısrarı ile 1687 yılında bastırdı Ancak bunu,matematik kafası basit kişilerin saldırılarından korunmak için Latinceyazmış (ölümünden sonra 1729 da İngilizce çevirisi yapılmıştır) veanlatımında anlaşılmasını güçleştirmek için klasik geometri yönteminikullanmıştırGalileeylemsizlik ilkesi ile Aristo görüşlerini kökten değiştirerekcisimlerin hareketini açıklamıştı Ancak gökmekaniğini ilgilendirenbölüm hala tam açıklanamamıştı Eylemsizlik kuralı gök cisimleri içinde geçerli olmalıydı, ancak gezegenler doğrusal değil (Güneş'denuzaklaşıp gitmek yerine) eliptik hareket etmektedir Dolayısiylegezegenler için aynı yasayı kullanmanın ortaya problem çıkaracağıbelliydi Newton, bunun çözümünü, Galile'nin ölçtüğü "çekim" de bulurNewton'a göre, Ay'ı Dünya'nın çevresinde yörüngede tutan kuvvet, birtaşın yere düşmesine neden olan kuvvettirGezegenlerinhareketleri hakkında daha önceden bulunmuş bilgilerde vardı; Fransızastronom Ismael Boullian tarafından 1645 de, iki cisim arasında, onlarıbirleştiren çizgi boyunca bir çekme kuvvetinin olabileceği ve bunun daaradaki uzaklığın karesiyle ters orantılı olacağı öne sürülmüştüAyrıca 1666 da İtalyan Giovanni Borelli; bir uydunun merkezkaçkuvvetinin uyduyu gezegene doğru çeken kuvvetle eşit olduğunusöylemişti Newton dağınık olan bu bilgileri yasalaştırdı ve çekimkuvvetinin matematiksel ifadesini, Kepler yasalarını da gözönüne alarakF = G ((M m)/r2) şeklinde verdi Bu yasayı Kepler'in üçüncüyasasını açıklayabilmek için kullandığında O'nun diğer sonuçlarını daelde etti Böylece tüm evrende geçerli olan bir tek hareket kanunu(evrensel çekim yasası) olduğunu kanıtlamıştırEvrenselçekim yasası, çok güçlü ve kapsamlı bir teoridir Kepler yasaları,Galile'nin serbest düşmesi gibi bilinenleri açıklayabiliyor,gezegenlerin görünen hareketlerini temsil ediyor, bununla kalmayıpbilinmeyen gezegenlerin etkisini bile bulup, onları ortayaçıkarabiliyordu (Uranüs ve Neptün) Halley, bu yasadan yararlanarak1531, 1607 ve 1682 yıllarında görüne kuyrukluyıldızın aynı cisimolduğunu ve bunun aralık 1758 de tekrar görüneceğini söylediKendizamanına kadar bilimde gözlem/deney aşamasından yasaların elde edilmesiile yetinilmişken, Newton (bilimin genelinde geçerli olan) kuramsallığaulaşmayı başarmıştır Böylece bilimin ne tür bir araştırmaylailerleyebileceğini ortaya koymuştur; O'na göre bilim, gözlem ve deneysonuçlarını bir ana kavrama bağlama ve mantıksal sonuçlar çıkarmagirişimidirMercekliteleskopların bir takım optik hatalarının yanında odak uzunluklarınınbüyük olması gibi sorunları da vardı 1699 yılında, Newton yansımalı(aynalı) teleskobu tasarladı ve kullanmaya başladı Bu çalışmasınedeniyle, Kraliyet Bilimler Akademisi (İngiltere) üyeliğine alındıDaha sonra (1703 yılında) bu kuruma başkan oldu (ölene kadar »25 yıl bu makamda kaldı), 1705 yılında da Kraliçe Anne tarafındanödüllendirildi (İngiltere'de bilimsel çalışmalarından dolayıonurlandırılan ilk kişidir)Güneşışığının, piramit şeklindeki bir cam parçasından geçtikten sonra tümrenkleri sergilediğini gördü Bu, beyaz ışığın, pek çok renginkarışımından meydana geldiğini kanıtlıyordu Bu deneyini BilimlerAkademisinde anlattığında, ışık hakkındaki teorileri sarsılanHollandalı Christian Huygens ve İngiliz Robert Hooke tarafından çoksert eleştirildi Aslında bu eleştiriler zayıftı ve cevaplanmasıkolaydı Newton'un, ışık üzerine bir teori geliştirmemiş olmasıhakkındaki eleştirilerine karşılık, "ışığın değişik büyüklüklerdekiparçacıklardan oluşan bir akıntı olduğu" teorisini öne sürdü O günekadar ışığın bir dalga hareketi olduğu kabul ediliyordu Tüm uzayıdolduran ince ve esnek bir "ortam" ışığın yayılma hareketi içingerekliydi Işığın bu ortamda oluşturduğu küresel dalgalar her yöneyayılmaktadır Dalga teorisi ışığın bir çok özellikleriniaçıklayabilmekteydi, örneğin teoriye göre ışık daha yoğun ortamda dahayavaş ilerleyecekti (ki bu Snell'in kırılma yasasınıaçıklayabiliyordu) Newton'a göre ise, ışık dalga olsaydı küçük biraçıklık bulunan kapalı bir ortamı terk ettiğinde ses gibi yine her yönedağılıp aydınlatırdı Ayrıca ışık dalga olsaydı, hiç bir cismin aslakeskin sınırlı gölgesi olmazdı Işık hakkındaki bu iki görüş ancak 20yy da ortak özellik olarak kabul edilecektir Newton ışık hakkındakiçalışmalarını ancak (Hooke'un ölümünden sonra) 1704 yılındakitaplaştırdı: OpticsOptikçalışmaları deneyin ağırlık taşıdığı araştırmalarken gökmekaniği ileilgili çalışmaları teorinin ağırlık kazandığı örneklerdirNewton,tanrı kavramına başvurmaksızın evrenin açıklanamayacağı inancındadır,ne var ki formülleştirdiği yasa evrenin işleyişinin mekanik nitelikteolduğu varsayımını içermekteydi 7

KAYNAKÇA

·Dünya Sanat Tarihi, Adnan Turani, Remzi Kitabevi·Sanatın Öyküsü, EH Gombrich, Remzi Kitabevi·Art in Renaissance Italy, JTPaoletti& GMRadke Laurence King Publiishing·Yüzyılların gerçeği ve mirası Cilt II, Cilt III Server Tanilli Adam Yayınları·Felsefe Tarihi,Prof Macit Gökberg, Remzi Kitapevi·Düşünce Tarihi, Orhan Hançerlioğlu, Remzi Kitapevi·Siyasi Tarih "İlk çağdan 1918'e ", Oral Sander, İmge Kitapevi

Alıntı Yaparak Cevapla
 
Üye olmanıza kesinlikle gerek yok !

Konuya yorum yazmak için sadece buraya tıklayınız.

Bu sitede 1 günde 10.000 kişiye sesinizi duyurma fırsatınız var.

IP adresleri kayıt altında tutulmaktadır. Aşağılama, hakaret, küfür vb. kötü içerikli mesaj yazan şahıslar IP adreslerinden tespit edilerek haklarında suç duyurusunda bulunulabilir.

« Önceki Konu   |   Sonraki Konu »


forumsinsi.com
Powered by vBulletin®
Copyright ©2000 - 2025, Jelsoft Enterprises Ltd.
ForumSinsi.com hakkında yapılacak tüm şikayetlerde ilgili adresimizle iletişime geçilmesi halinde kanunlar ve yönetmelikler çerçevesinde en geç 1 (Bir) Hafta içerisinde gereken işlemler yapılacaktır. İletişime geçmek için buraya tıklayınız.