Geri Git   ForumSinsi - 2006 Yılından Beri > Kültür - San'at & Eğitim > Ülke & Şehirler > Türkiye

Yeni Konu Gönder Yanıtla
 
Konu Araçları
güzelliğiyle, trabzon

Tüm Güzelliğiyle Trabzon

Eski 07-17-2012   #1
Prof. Dr. Sinsi
Varsayılan

Tüm Güzelliğiyle Trabzon



Tüm Güzelliğiyle Trabzon
Trabzon Genel Bilgi



Doğal güzelliklerinin yanı sıra tarihi geçmişi, mimari ve sanatsal yapıları ile tanınan Trabzon Anadolu’nun Kuzey-doğusunda yer alan önemli bir liman kentidir Batısında Giresun, doğusunda Rize, güneyinde Gümüşhane, kuzeyinde de Karadeniz ile sınırlanan bu kentte yeşilin her tonu ile karşılaşılmaktadır Kuzeyde bir biri ardınca yükselen dar vadilerle sık sık kesilen dağlar ve tepeler birbirini izlemektedir Bunlar bazen yüksek tepeler halinde denize ulaşarak sarp burunlar meydana getirmektedirAyrıca dağların yamaçlarından inen sert akışlı derelerin ve zaman zaman şelalelerin oluşturduğu zengin bir akarsu düzenine sahiptir İkizdere, Değirmendere, Kuzgundere, Fol Deresi ve Zağanos Deresi bu akarsuların belli başlılarıdır

Trabzon yöresindeki yerleşimin MÖ10000 yıllarında Paleolitik Çağ’da başladığı ProfDrKılıç Kökten’in 1944 yılında yaptığı yüzey araştırmaları ile mağaralardaki buluntulardan anlaşılmıştır Buralarda Erken Tunç tarihine tarihlenen keramikler bulunmuştur Antik coğrafyacı Strabon ise, Tibarien veya Chundiaire isimli kavimlerin yörede yaşadığını söylemiş ardından da Carassus (Giresun), Trapesusus (Trabzon) yörenin belli başlı limanları olduğunu belirtmiştir Bunun yanı sıra Thermisoyre (Terme) civarında amazonların da yaşadığını dile getirmiştir


2000 yıllarında Kafkasya’dan gelen bir grup buraya yerleşmiş, MÖ1200 yıllarında Troia’ya giden yöre sakinleri de olduğu bilinmektedir Hititler burasını Azzi, Hayasa gibi isimlerle tanımlamışlardır Asurluların egemenliği sırasında bölge ticari alanda ileri bir düzeye ulaşmıştır800’den sonra Asurluların güçlerini yitirmeye başlamasından sonra, Yunanlı sömürgeciler Karadeniz’de görülmeye başlamış, ancak Kimmerler, Amazonlar ve İskitler karşısında başarılı olamamışlardır

885’te Sinop dolaylarına yerleşen Miletoslular 756’da Trabzon yöresine gelmişlerdir Besari isimli bir Rum tarihçi Trabzon’un kurucusu olarak Arkadın halkını ve Miletosluları göstermek isterse de o yıllarda burada Turanî ırkından yerli bir kavim yaşamaktaydı Bu da şehrin ilk kurucularının Orta Asya’lı kavimler olduğu ve daha sonra gelen Miletosluların egemen olduklarını göstermektedir Miletosluların egemenlikleri 700 yıl sürmüştür427-335 yıllarında yaşayan Yunanlı yazar Knesophon, Anabasis (Onbinlerin Dönüşü) isimli eserinde Pers Prensi Kyros’un kardeşi Antakserkes’e karşı savaşmak üzere Anadolu’ya gelen ücretli 10000 Yunan askerinin Kyros’un ölümünden sonra orada kaldıklarını yazmıştır Böylece Trapesus ismi on binlerden arta kalanların buraya yerleşmesiyle ilk kez tarihte ismini duyurmuştur



Trabzon Pers hükümdarı Keyhüsrev zamanında İran yönetimine girmiş ve bu durum MÖ334’de Makedonya imparatoru İskender’in Anadolu’yu ele geçirmesine kadar sürmüştür323’de İskender’in ölümünden sonra Karadeniz kıyılarının büyük bir bölümüyle birlikte Trabzon da Eumenes’in egemenliğine girmiştir280’de bir süre Mithridates ailesi yörede egemen olmuş, MÖ298’de bağımsız bir Pontus Devleti kurulmuştur Pontus kralı Farnakes, Trabzon yöresinde yaşayanları egemenliği altına alarak krallığını büyütmüş, merkez olarak da Sinop’u seçmiştir O günlerde Trabzon, Pontus Devleti’nin maden, kereste ve gemi yapımını sağlayan önemli bir liman şehri idi
MÖ I Yüzyılda batıda güçlenen Romalılar Anadolu’yu da işgal etmeye başlamışlardır Roma kralı Pompeius’un Pontus Kralı V Mithridates’i Kelkit vadisinde bozguna uğratması üzerine Pontus Krallığı dağılmıştır Böylece Trabzon , MÖ 66 yılında Roma yönetimine girmiştir Roma’da Augustus’la birlikte MÖ 27 yılındani tibaren imparatorluk dönemi başlamıştır Avgustus’un idari düzenlemesi sonucu Trabzon, Pontus Polemoniacus adı verilen vasallık içinde yer almış, İmparator Tiberius zamanında (MS 14-37), diğer bir idare bölümü olan Kapadokya Eyaleti sınırları içinde kalmıştırRoma İmparatoru Neron döneminde ise (54-68) serbest kent olma ayrıcalığına kavuşturulmuştur Trabzon bu dönemde "ünlü" ve "zengin" kent olarak tanımlanmıştır Roma İmparatorluğunun doğu sınırının savunmasına önem veren Vespasianus zamanında (69-79) Trabzon, Kapadokya -Galatya Eyaleti içerisinde yer almıştır


Roma İmparatoru Hadrianus döneminde (117-138) tüm Roma imparatorluğunda olduğu gibi Trabzon da yeniden imar edilmiş;dini ve askeri binalar, yollar, su kemerleri ve yakın zamana kadar kları görülebilen liman inşa edilmiştir İmparator Hadrianus’dan sonra Trabzon’un parlak dönemi sona ermiş, 244 yılında para basma yetkisi elinden alınmıştır Roma Döneminde basılan Trabzon sikkelerinin ön yüzlerinde Roma İmparatorlarının büstü olmakla birlikte, arka yüzlerinde Pontus Krallığı döneminden beri süregelen kendi mitolojik figürlerine yer verilmiş ve Grekçe yazı kullanılmıştır Doğu Karadeniz Bölgesine akınlar yapan Gotlar 276 yılında Trabzon’a da saldırmış ve kent tümüyle yakılıp yıkılmıştır Roma İmparatorluğunun son dönemlerinde IV Yüzyılın başında Diocletian Maximian, Constantinius ve Galerius’tan oluşan dörtlü idare zamanında Trabzon’da yeniden bir takım imar etkinliklerinde bulunulduğu Trabzon Müzesinde bulunan Latince kitabeden anlaşılmaktadır

Roma İmparatorluğu 395 yılında ikiye ayrılınca Trabzon, merkezi İstanbul olan Doğu Roma / Bizans İmparatorluğunun sınırları içinde kalmıştır Bizans İmparatoru Iustinianus (527-564) Trabzon’da kent surlarını restore ettirerek yeni bir imar etkinliğini başlatmıştır Heraclius zamanında (610-641) imparatorluk askeri bölgelere ayrılmış ve Trabzon kurulan Khaldia Temasının merkezi olmuştur VIIIYüzyılın başlarında Anadolu’ya yönelik Arap akınları Doğu Karadeniz ve Trabzon’a kadar da ulaşmıştır


Bizans İmparatorluğunun 1204 de IV Haçlı seferleriyle gelen Latinlerin eline geçmesi üzerine, imparator I Andronikos Komnenos’un İstanbul’dan kaçan torunları Alexios ve David, Gürcü Kraliçesi Tamara’nın da yardımıyla Trabzon’da 1204 yılında bağımsız olarak Komnenos Krallığını kurmuşlardır Anadolu Selçukluları ile evlilik bağı oluşturarak ve vergi ödeyerek siyasi varlıklarını sürdürebilen Komnenos Krallığı, I Manuel Komnenos zamanında (1238-1265) en parlak dönemini yaşamıştır Gümüşhane’deki gümüş madenlerinin etkisiyle de ekonomik olarak güçlenen Manuel I’in sikkeleri üzerinde "en mutlu" unvanı yer almaktadır

XIYüzyılda Trabzon ticari öneminin yanı sıra askeri üs de büyük önem kazanmıştır Anadolu Selçukluları Trabzon’u baskı altında tutmuş Sultan Melikşah zamanında (1107-1116) şehir Selçukluların eline geçmişse de kısa bir süre sonra Vali Thodoras Gabras tarafından geri alınmıştır

Trabzon Aleksios Komnenıs I (1204-1222) zamanında büyük gelişim göstermiş ve Pontus devleti’nin sınırları daha da genişlemiştir Aleksios’un İznik İmparatoru David Palaiogos ile savaşmak zorunda kalışı ile toprasklarının büyük bir bölümünü kaybetmiştir Aleksios’un yerine geçen İmparator Andronikos I (1222-1235) Selçukluların egemenliğine karşılık İmparatorluğuna bağımsızlık kazandırmak istemiş ve bazı girişimlerde bulunmuştur Bunun için de gemilerini Sinop’a göndererek orasını yağmalamış, Selçuklu donanmasına büyük zarar vermiştir Bunun üzerine Alaeddin keykubat ı (1220-1237) denizden ve karadan Trabzon’u kuşatmışsa da başarılı olamamıştır


XIIIyüzyılın ikinci yarısında Trabzon, Erzurum tebriz yolu ile Karadeniz İran ticaret yolunun önemli bir limanı haline gelmiştir Yüzyılın başlarında Moğolların egemenliği azalınca, bu kez Türkmenler kendilerini göstermiştir İmparator Manuel II, Türkmenlerle (1332) İmparator Bazileus (1332-1340) Akkoyunlularla savaşmıştır Yıldırım Beyazıt 1398’de Samsun’u ele geçirmiş ve sınırlarını Trabzon’a kadar genişletmiştir Timur’un Anadolu’ya hücumu sırasında İmparator Manuel Komnenos III Ankara Savaşında 1402’de onun yanında yer almıştır
İstanbul’un fethinden sonra Pontus İmparatoru Kalo İoannes IV, belirli bir vergi vererek Fatih Sultan Mehmed’in egemenliğini kabul etmiş, ancak Osmanlılara karşı Uzun Hasan’ı desteklemiştir Bu arada Trabzon’a kaçan Bizanslılara da yardımcı olmuştur Bunun üzerine Fatih Sultan Mehmed Hızır Bey’i Trabzon’a göndermiştir Osmanlı donanmasının Trabzon önlerinde görülmesi (1456) üzerine hazırlıksız yakalanan imparator yılda 1000 altın vermek istemiş, Fatih Sultan Mehmed bunu 3000 altına çıkararak anlaşma sağlamıştır Pontus Devleti Osmanlılara karşı yıkıcı girişimlerde bulunmuş ve sonunda 26 Ekim 1461’de Trabzon Osmanlıların eline geçmiştir


Trabzon, Osmanlı Döneminde önce eyalet ve sancak olarak şehzade ve mutasarrıflar tarafından idare edilmiştir XVI yüzyılda, merkezi Batum olan Lazistan Sancağı ile birleştirilerek eyalete dönüştürülmüş ve bu yeni idari birimin merkezi olmuştur 1867 yılında Trabzon’da büyük bir yangın çıkmış, bir çok kamu binası da bu sırada yanmış ve kent daha sonra yeniden düzenlenmiştir 1868 yılında vilayet olmuş, merkez sancağı dışında Lazistan, Gümüşhane, Canik Sancakları da buraya bağlanmıştır

Birinci Dünya Savaşı sırasında, Ruslar Trabzon’a saldırmışlar (14 Nisan 1916), ve ele geçirmişlerdir Rus İhtilâli’nin 1917’de olmasından sonra Ruslar Trabzon’dan çekilmişlerdir Bu sırada Karadağ’da toplanan Türk Milis Güçleri Akçaabat’a inerek Yüzbaşı Kahraman Bey’in komutasında Trabzon’a doğru yürümüşler ve 24 Şubat 1918 tarihinde Trabzon’a girmişlerdir

Trabzon Cumhuriyet döneminde de vilayet konumunu sürdürmüştür




--- Sonraki mesaj ---

Trabzon Sözlü Tarih

Kentin Alınışına ilişkin söylence:Fatih Trabzon'a gelir,pontos kralı David ,Fatih'e karşı koyamayacağını anlarKenti kurtarmanın yollarını ararEn akıllı adamlarına tanışırFatih'e şöyle bir öneri yapılmasına karar verilir"Kentin dışında ,kıyıda Ayasofya Kilisesi'yle Kule arasında bir zincir gerilidirFatih'in her zaman öğündüğü topçuları bu zinciri kırk atışta koparabilirlerse kent hiçbir direnme olmaksızın teslim olacaktırKoparamazlarsa ordular geri çekileceklerdir

Fatih düşünür taşınır öneriyi kabul ederTopçular hazırlanıratışlar başlarEn iyi nişancılar bile ,zinciri koparamazSıra son atıştadırFatih:"Kendine güvenen varsa geçsin topun başına " der kimse göze alamaz
Derken top birden ateşlenirAtışı yapan Hoşoğlan adında çelimsiz bir yeniçeridirHuzura getirilir,Fatih topçu olup olmadığını sorar;olumsuz cevap alınca da öfkelenip başını vurdururO anda teeplerden bir çığlık yükselir:"Zincir koptu kent teslim oluyor"Ortalık bir anda akarışırOrdu çığ gibi kente akmaya başlarHoşoğlanda kesik başı koltuğunun altında en önde koşmaktadır,İlk coşku geçip de Hoşoğlan'ın farkına varıldığında olduğu yere düşerölür ve üldüğü yere bir türbe yaptırılır

Delicebal Söylencesi:Onbinler zorlu bir yolculuktan sonra Trabzon önlerine gelirlerMaçka - Gümüşhane arasında ki dağlardan geçerken ağaçlardan bal damladığını görürlerAskerlerin çoğu üşüşüp baldan yiyince ya uykuya dalar yada deli olurlar,Aradan saatler geçer fakat uyanamazlşarOnları gören yerliler üzerlerinde ne varsa alırlarAyılanları da bir güzel döverlerAskerlerde ayık olanları kıyıya doğru kaçmaya başlarlar
Sonunda balın Maçka'da Meryemana Dağları'nda yetişen zifin "Zafinos" adlı çalımsız bir bitkiden toplandığı anlaşılırayılanlar dabir süre deli gibi dolaştıklarından bu balın adına "Delibal" adı verilirGünümüzde yabann arısı balı da denilen bu baldan çok yiyenlerde çeşitli delilikler uyuşukluklar sarhoşluklar görülürki buna bal tutması denir

Sesli Kayalar Söylencesi:lVMurat Bağdat seferinden dönerken Sümela Manastırı karşısındaki sesli kayalar denilen yerden geçerken ayak seslerinin kayaların sayısınca yansıdığını duyarDurup aşağı bakınca 300 m yüksekliğindeki bir kaya oyuğuna yapılmış Sümela Manastırı'nı görürYerlilerden burasının kutsal Sümela (Meryemana) manastırı olduğunu ,içinde Hristiyan keşişlerin barındığını uçan kuştan gayrısının giremediğini öğrenirÇok kızarManastırın topa tutulmasını buyururAncak atılan toplar Manastıra değmezYanlarından geçip giderBunu gören lVMurat Manastırın kutsallığına inanırOraya kimsenin dokunmamasını buyurur

Hıdrelez söylencesi:Yörede yaygın olan bir inanışa göre hıdrelezde çalışmak haramdırÇalışanlar Belli bir saatte iş başında yakalanırlarsa mutlaka yaptıkları işe göre cezalandırılırlar Söylenceye göre Hıdrelez günü bir aileninin fertleri tarlaya çift sürmeye giderler Anneleri tarlaya ekin atmakta oğulları ise öküzleri ile tarlayı sürmektedirHepsi oldukları yerde çifte karışır ve yerlerinde birer ağaç biter Rişk yaylasında bulunan ormanda ağaçların arasında kocaman taşlık bir alan vardır Tamamen boş olan bu alanda önde bir ağaç ekin atan anneyi arkadaki iki ağaç çit süren çocukları onların arkasındaki ağaç ta öküzlerini gösterirmiş




Asım Efendinin Görele’ye Mektubu

Huzuru Fazılhanelerine
Muhterem Efendiler
Selamı mahsus afiyetinizi bir buçuk seneyi mütecaviz tahriren muharebatımız miyanemizde munkatı akraba ve yakınlığı büyüklerimiz geçdükten sonra unuttuk Merhum efendiler sılayi rahmi terk etmeyup beher sene gelürler idi ve sizler terk ettünuzPederlerinuzun makam ve derecesini ihraz ettunuz halen birbirumuzi tanımiyoruzBu dünyanın hiç hükmi yokturAllah (CC) bir hafta zarfında Of kazasını mahvu perişan ettiOf’un kesret-i ilmu irfani servetu samanı Karadenizde bir dahi yok idiCenabı Allah 24 saatte mahvu perişan etti6 Temmuz’da bir gün bir gece semadan yağan yağmur ve yerlerin dağ ve taşlardan huruç eden Nuh Aleyhiselamın zamanı gibi oldıOf’un en büyük ve en zengin karyesi Zisino karyesi 45 hane Zeno 500 haneZeleka,Holaysa,Kadahar nahiyesi 700 haneye yakınHopşara ve Şui 800 haneHolo köyleri 25 muhtarlıktırBunların arazileri yüzde 80’i gittiKalan 20’den da birşey anlaşılmazHane,değirmen,dükkan 2000’den mütecaviz nüfus 5 altı yüz kadar boğazda hiçbir Pazar kalmadiBilduğumuz Kadahor ve Hadi belırsuzdurKöprü, cami, dükkan kamilen gitmişturElhasıl su Celal Efendinin hanesi altina kadar çıktiMerhum amcalarımızın asarı olan taşköprüyüde aldıMerkezden Hadiya kadar olan Pazar mevkii kalmamıştırPaçan ile Mimilosta çok zayiat yokturLehul hamd akrabalarımızdan nüfus zayiatı yoktur2yaylalarda bulundilerOf kazası 80000 nüfusdurTahminen 50000’ni hicrete mühayyadırZeno karyesi camii şerifi 11 kubbeli İstanbul’da emsali yok idiDereden camiye kadar dört saat üstünden aşağı iki saat köyün başında Yoroz dağı gibi bir dağ var idiYarilup cami ve köyü önüne katup dereye indurdiKaryelerde komşudan komşuya gitmeye mümkün yokturIrmaklar 2 minare derinluğinde 20 dakika mesafede ehali birbirinden haberdar değilEl anda olamadiBugün Paçan muhtarı Sürmene (yolu) tarikı ile Of’a geldiİşte Paçan ve Mimilostan bir parça izahat aldum:Ekseri konak ve haneler taş üzere altından su kaynayup haneyi uçurdiBazısı da aşağı geçti11 kubbeli camide 50 kişi yatsıyı kılayurdiBir takımlarıda cami de (köy odasında) kumar oynayurdiÖylece sel onlari götürdi
Felaket gündüz saat 3’te başladıDağlara siyah bir bulut kaplayup yariluyurdiSedasını merkezden işıturdukSaat 7 sularında şiddetli bir hareketi arz da oldi8 gün 8 gece dağlar mutemadiyen yarildi ve seller akar idi2 gün güneş ettiMimilos,Anoso karyeleri (köyleri) güneşte battı sel oldılerAbdest alınamayacak bir ırmak 150 seneluk bir gürgen ağacını götürdi Şinek başı mezra ve çayırlar kamilen sel oldıBu karyelerde hiç şenlik yokMasiyet ve isyan bu köylerde idiCenabi Hakkın büyük bir kudreti ilahiye-i azimesini gösterdi
Kondu karşusunda (Veçono adında) bir karye vardırGece oradan bir sel alıp dereye 15 saat bayır mevkiinden haneyi aldı koptuDerenünde (içinde) 2 kadın çocukları kucaklarında o azim dereden karşuya haneyi attıDerününden 2 kadın ve çocuklar çıkıp Hopşera köyüne iltica ettilerElyevm berhayattırlar2 kadın da çocuklar kucaklarında biri beşikte mağrukan (boğularak) Rize açıklarında deryada bulundilerVe birda çabulaci ustasini Zisino karyesinde evinden sel geturdi1 saat kadar getürüp bir bayirda durdiBoğaza kadar çamura gömülmış üç gün üç gece feryad edup açlıkdan bunaldıBir sabah namazı 15 yaşlarında bir yanına vardı bir parça arpa ekmeği tuzsuz ve üzerine bir parça yağ peynir verup yedi,aklı başına geldiDelikanlı gaip olduElveym o adam berhayattır
Zisino ahalisi Leylen köyün ortasına toplandiler ellerinde fenerler dört taraflarından seller hücum etti70-80 kişi var idilerÇikamadilarBüyük bir sel geldi bunları önüne kattıAllah Allah sedaları asumane çıktıKarşuki köyden görürlerdiFenerler sönüp kelimeyi şehadet kesildiCümlesi mağrukan vefat eylediBazi kimselerida bir saatlik yola kadar sel geturup kabattıİki gün sonra çıkarıldilerHali felaketten haberdar olamadiler
Velhasıl yüzde 20 deduğumuz Müslümanlar kurtardilerDüz tarlaları metin binaları olan mütebaki 80’i helak oldilerHazreti Allah Nuh aleyhisselam kavmi gibi de bu kavmi eylediDere hala çamur akayurCeviz kadar taş dereye atsan batmaz o kadar sıkı çamur akayurBayburt hududundan Of dağları umumen yarıldilerYarılup sele giden dağların sedası asumane çıkardıGeri kalan ahalilerde 40 güne varmazO derece korktuk!!!
Hazreti Allah Subhanehu Hazretleri kudreti azametini bize gösterdiDere tuğyan güni iki minare derunlukte deryaya karişmakta 40-50 adım mesafede kaldıDenize karışmadı ve deniz bulanmadıOf’un önüne vapur demirleduği mesafeye kadar doldurup düzelttiPabuçle gezilirBir mahdır (aydır) aheste yağıyorDört gündür güneş gördükKaryelerde kabristan bile kalmayup sele gittiOf boğazını dere şöse yolile beraber doldurup dümdüz toprak oldu
Velhasıl iki mah(ay) evvel Of’a 4500 liralık rakı geldi2500 liralığı Kodahora çıktıBir mah zarfında sarfedildiMuskikat (Tekel) memuru ile bendeniz konuştumKadohorda hangi dükkanda idiyseler dere orayı basduğı vakitta su saçaklarına kadar çıktıDerunundan ateş zuhur edup ıhrak (yandığını) olduğunu yüzlerce insan müşahade eyledi
Bu da Cenabi Hakkın bir kudreti azimesidirBu gibi felaketlere duçar olanlar balduzini aldıVe ovey validesini alanlar çıplak dans oynayanların başına gelmiştirKüfrani nimet eyledilerBu ahaliler zengin idilerOf birbuçuk milyon lira senede fındık , fasulye , mısırdan alurdı Her hafta vapurla İstanbul’a , Samsun’a bin liralık yağ gönderurdıBeher hafta için mevsimde 500 çuval fasulyeBu aylarda 50 çuvala kadar fasulye İstanbul için vapura verildiBalmumi yumurta vesaire başta Sürmene kazasına Rize vilayetini mısır fasulye idare ettururdiŞimdi sadakaya muhtaç kaldukBir kilo ekmeği 48 kişi taksim ettiEsnaiyı felakette Cenabı Hakka şükür olsun akraba ve taallükatca bir kederumuz yoktur
Cenabu Hak bu gibi afetlerden cümlemizi muhafaza buyursun aminCümlenuze dua ve selam ederumBaki Hüda’ya emanet olunMuhaberatımızı devam etturelum
Of’un felaketi dil ve kalem ile Vasfi gayri mümkündürCenabı Hak kulları yarattığı ve peygamberlerden Nuh aleyhisselamın kavmile bizi Nuh kavmi gibi etti
Esteızubillah (Ve berezuli’llahi’l- Vahid’l-Kahhar Nazmı Celili Subhaniyesine bizi mazhar kıldıİslamiyete devam edunVe bu mektubi da Müslümanlara göster,münafıklara göstermaOf ulema ve meşayıh yeri idiBu felaketleri hep haber verdilerMünafıklar inanmadıOlurki Hazreti Ellah diğer kaza ve vilayetleri bizden köti ederGöreyim sizi İslamiyetunuze halel geturmanVehbi Hafız ve Celal Efendinun dereleri kamilen gittiVe bendenizunda dereleri gittiAhzuatanız (alış-verişiniz) nasıldırHala Trabzon ilemi yapuyirsunuzYoksa İstanbul’lemi?Felaket dolayısıyle çoluk çocukla bu sene kasabada yazlıyoruz
Bu yazdığumi Of’un yüzde 80 ‘i isyan etmiş idiMutebakisi İslamiyette berdevam idiBöyle oldukSiz sizi düşününArpalı karyesi var idiKöyün ortasından bir küçük ırmak akar idiMatur dağı yarıldığında bir şimşek ateş çıktıSedası asumne çıktıAhalileri firaren dağa çıkmışler idiYüzlerce insan müşahade ettilerBir ejderha başı köpek başından büyük kulakları merkep kulağından büyük sağına solına bakarak bib bir ardı sıra iki tane geçtuği görüldüVe derede pek çok büyük yılan aktıDağların hareketi elan kesilmedi yine tehlike var

Alıntı Yaparak Cevapla

Tüm Güzelliğiyle Trabzon

Eski 07-17-2012   #2
Prof. Dr. Sinsi
Varsayılan

Tüm Güzelliğiyle Trabzon



Trabzon Cami ve Mescitleri


Trabzon Cami ve Mescitleri

Trabzon camilerinin büyük çoğunluğu, çeşitli zamanlarda yapılan onarımlarla orijinalliklerinden uzaklaşmışlarsa da günümüze yine de iyi bir durumda gelebilmişlerdir Trabzon ve ilçelerindeki camilerin yapımında taşa ağırlık verilmiş, bunlarda siyah-beyaz renkteki taşların birbirlerini izlemesiyle ilginç bir görünüm sağlanmıştır Taş mimarisinin yanı sıra ahşap camilerle de Trabzon’da sık sık karşılaşılmaktadır Gülbahar Hatun Camisi’nin ters T plânı istisna olarak kabul edilirse, genelde plân düzenleri kubbe ve düz tavanların örttüğü dikdörtgen mekânlardır Bezeme elemanları, özellikle çini, kalem işi ve ştukoya pek az rastlanmaktadır Ancak yörenin de etkisiyle ağaç işlerine bezemede büyük önem verilmiştir İl merkezi dışındaki camiler ise ahşap tavanlı olup, mimari özellik göstermemektedirler


Ayşe-Gülbahar Hatun Cami (Merkez)


Trabzon il merkezinde Ortahisar’ın batısında, Zağanos Köprüsü’nün yakınında bulunan bu topluluğu; cami, imaret, medrese, hamam, sıbyan mektebi ve türbeden meydana gelmiştir Bu yapılardan günümüze yalnızca cami ile türbe gelebilmiştir Sıbyan mektebinin yerine de 1899 yılında günümüzdeki Gülbahar Hatun İlköğretim Okulu yapılmıştır

Trabzon’daki Türk eserleri arasında Gülbahar Hatun Camisi’nin ayrı bir yeri ve önemi vardır Atapark diye isimlendirilen alanda yer alan bu camiyi Sultan II Beyazıt’ın karısı ve Yavuz Sultan Selim’in annesi Ayşe-Gülbahar Hatun yaptırmıştır Ancak caminin kitabesi günümüze ulaşamadığından yapım tarihi ve mimarı kesinlik kazanamamıştır Bununla birlikte, caminin yanında bulunan Ayşe-Gülbahar Hatun Türbesi’nin h911 (1505–1506) tarihi biraz ışık tutmaktadır Büyük bir olasılıkla Gülbahar Hatun Camisi de aynı tarihlerde yapılmıştır Yapı çeşitli devirlerde birçok onarım geçirmişse de orijinal durumundan pek fazla uzaklaşmamıştır Caminin giriş kapısı üzerindeki h1301 (1885) tarihli kitabe onarım kitabesidir

Cami koyu gri ve sarımtrak beyaz taştan yapılmıştır Caminin ters T veya zaviyeli camiler plan tipinde olduğu, onarımlar nedeniyle de geç devir özellikleri taşıdığı görülmektedir İbadet mekânını örten ana kubbe 1500x1500 m ölçüsünde olup, pandantiflerin yardımıyla dört duvar üzerine oturtulmuştur Bu mekânın yanlarında ters T’nin kolları ise cemaate daha çok yer kazandırmak amacıyla son yıllarda yıkılarak ortadan kaldırılmıştır

Evliya Çelebi bu camiden söz etmiştir:

“Aydınlık bir camidir Çok sağlam vakfiyesi vardır Polathane ismi ile anılan Akçaabat da bu caminin vakıflarındandır Ayrıca daha başka vakıf köyleri vardır Yekpare kubbesi içinde nice kandiller yanar Duvarlarının bir sıra taşları cilalıdır Bir sofa beyaz ve cilalı taşlarla yapılmıştır Bu caminin bitirilmesinde ebcet hesabıyla h920 (1514–1515) eder”


Ayrıca cami avlusunun dört bir yanında yüksek odalarla süslenmiş bir medresesi olduğunu söyleyerek buradaki görevlilere de değinmiştir:

“İmam ve talebeye aydan aya vakıf tarafından belirli vazife, et ve mum parası verilirdi” Bugün bu medreseden günümüze hiçbir iz gelememiştir

Son cemaat yeri baklava başlıklı altı sütunun taşıdığı kemerler üzerine oturan beş kubbeden oluşmaktadır Kubbelerin içleri 1905 yılında yapılan onarım sırasında kalem işleriyle bezenmiştir Beyaz kesme taştan, 120 m kalınlığındaki cami duvarları üzerine kubbe oturtulmuştur Son derece güzel aydınlatılan caminin mihrabı mermerden beş bölümlüdür Baklava motifleriyle sonuçlanan mihrabın boyanmış oluşu, onu doğal güzelliğinden uzaklaştırmıştır Burada dolaşan yazı frizi caminin h1301 (1803) yılında onarım geçirdiğine işaret etmektedir

Sekizgen bir kaide üzerinde, caminin sağında yer alan minare iki sıra siyah, bir sıra beyaz taşların işlenmesiyle meydana gelmiş olup mukarnaslı, tek şerefelidir Ayrıca caminin önündeki şadırvan önceden buradaki bir avluya işaret etmektedir Günümüze oldukça iyi bir durumda gelen bu şadırvan, 1967 yılındaki onarım sırasında yenilenmiştir


İskender Paşa Cami (Merkez)


Trabzon Belediyesi’nin arkasında, Taksim Meydanı’nda olan İskender Paşa Camisi’nin giriş kapısı üzerinde h936 (1529) tarihli kitabesi bulunmaktadır Ayrıca burada 1882 yılında onarıldığını gösteren bir başka kitabe daha bulunmaktadır XVI Yüzyılda, 1512 yılında Trabzon Valiliğine getirilen İskender Paşa tarafından yaptırıldığı bilinmektedir Caminin avlusunda bulunan medresesi yıkılmış, batı yönündeki haziresi de kaldırılmıştır Cami değişik zamanlarda yapılan onarımlarla orijinalliğinden uzaklaşmıştır

Evliya Çelebi bu yapıdan şöyle söz etmektedir:

“Kâfir meydanı diye bilinen meydanın doğu tarafında, yekpare mavi kubbeli bir camidir İçeriden güzel bir minaresi vardır Ayrıca cami avlusunun kuzeyinde birçok odalarla süslenmiş mamur bir okutma yeri vardır ki talebesinin belirli vazifeleri olduğu söylenir”

Evliya Çelebi’nin külliye olarak sözünü ettiği bu yapı topluluğundan günümüze yalnızca camisi ile çeşmesi gelebilmiştir

Kesme taştan yapılan İskender Paşa Camisi, Gülbahar Hatun Camisi ile birlikte h1301 (1803) yılında onarım geçirmiş, ana kubbenin dayandığı kuzey duvarı kaldırılmış, bunun yerini iki sütun almış ve ağırlık buraya verilmiştir Böylece kubbe duvarı geriye çekilmiş, ibadet yeri genişletilmiş ve ön bölüme de bir son cemaat yeri eklenmiştir Geniş kemerli beş bölümlü son cemaat yeri XIX yüzyıl özellikleri göstermekte olup, dış portal üzerindeki h1301 (1803) tarihi konuya açıklık getirmiştir Yanları kapalı olan son cemaat sütunlarının kare kaide ve başlıklı oluşlarının yanı sıra ahşap bir çatı ile örtülü oluşları buraya ilginç bir görünüm kazandırmıştır

İbadet mekânı dıştan kiremit kaplı tek bir kubbenin örttüğü kare plânlıdır Kuzey yönünden kubbenin örtemediği bölümler tromplu küçük kubbelerle tamamlanmıştır Barok-ampir karışımı bezemeye sahip olan mihrap orijinal değildir Konak Camisi, yeni Cuma Camisi ve Çarşı Camisi mihrapları ile benzerlik gösteren mihrabın bordürlerinde stilize bitki motifleri, helozoni şekiller ve asma yapraklarından oluşan bir bezemeye yer verilmiştir Cami içerisindeki bezemelerde de geç devir özellikleri gösteren kalem işleri ile karşılaşılmaktadır Mermer minberin her iki yanında yüksek kabartma motifleri ile rozetler dikkati çekmektedir

Caminin içerisinden çıkılan minare sekizgen bir kaide üzerine oturan bir sıra taş, beş sıra tuğladan meydana gelmiştir Şerefe altlarında da tuğladan yapılmış bezemeler olup korkuluklarında taşa işlenmiş dairevi motifler ve rozetlerle süslenmiştir

İskender Paşa’nın mezarı h948 (1535–1536) caminin batısındadır


Erdoğdu Bey Mescidi (Merkez)

Trabzon’un Erdoğdu Mahallesi’nde yer alan bu mescidi Trabzon Valilerinden Erdoğdu Bey h985 (1577) yılında yaptırmıştır Cami değişik zamanlarda onarım geçirmiş ve büyük ölçüde orijinalliğinden uzaklaşmıştır

Evliya Çelebi bu camiden söz etmiştir:

“Hatuniye Camisi’nin güneyindedir Bu iki cami arası yarım mildir Bu cami Tekfur Sarayı Mahallesi’ndedir Eskiden mescit olarak yapılmış, sonra Erdoğdu Bey bunu padişahın emriyle Cami haline koymuş 985 Mütenasip bir minaresi vardır ki çok sanatlıdır

Duvarları kalın kesme ve moloz taştan yapılmış üzeri çatı ile örtülmüştür Caminin girişi kuzeyde olup, iki katlı son cemaat yerinden sonra ana mekân son derece güzel aydınlatılmıştır Mukarnaslı mihrap ve ahşap minberi olup, buradaki h1317 (1899) tarihi caminin onarıldığı yıla işaret etmektedir Yapı en son 1970 yılında bir onarım daha geçirmiştir Minaresi taştan ve tek şerefeli olup, belirgin bir özelliği yoktur


Tavanlı Cami (Merkez)

Tekke Mahallesi'nde Nemlioğlu Konağı yanında yer alan bu cami Trabzon Vakıflar Müdürlüğü’ndeki bir belgeye göre h1060 (1650) yılında yapılmıştır Giriş kapısı üzerindeki h1291 (1874) ve h1308 (1890) tarihli kitabelerinden onarıldığı yıllar öğrenilmiştir

Kesme taştan, dikdörtgen planlı ahşap çatılı orijinal durumundan, geçirdiği onarımlar nedeniyle çok uzaklaştırılmıştır Son cemaat yerinin doğusunda çeşme, batısında da ona bitişik olarak minaresi bulunmaktadır Bunlarla birlikte son cemaat yerinin cephesi ortaya çıkmaktadır Son cemaat yeri ahşap bir tavanla örtülü olup, ortasında barok kıvrımlı bir göbek bulunmaktadır Son cemaat yerinden ibadet mekânına giriş kapısı üzerinde ahşap mahfil bulunmaktadır Caminin içerisi çok sayıdaki pencerelerle aydınlatılmıştır Mihrap ve minber sade olup, batı köşesinde yer alan taştan tek şerefeli minareye iki katlı son cemaat yerinden çıkılmaktadır


Müftü Cami (Merkez)

Trabzon Maraş Caddesi’nde Küçük Ayvasıl Kilisesi’nin karşısında yer alan bu caminin yerinde Trabzon Müftüsü Elhaç İsmail Efendi’nin h1167 (1753) yılında yaptırdığı bir cami vardır Dikdörtgen plânlı, barok üsluptaki bu cami 1970 yılında yıktırılmış ve yerine bugünkü cami yaptırılmıştır

Kesme taştan, kare plânlı kubbeli caminin mermer mihrap ve minberi İstanbul’da yapılarak buraya getirilmiştir Pencere camlarındaki bezemeler ve kalem işleri ile dikkati çekmektedir Batısındaki mezarlar camiyi yaptıran Hacı İsmail Efendi ile oğlu Seyit Mahmut Efendi’ye aittir


Hızır Bey Cami (Merkez)


Trabzon Hızır Bey Mahallesi’ndeki bu camiyi fetihten sonra, burada valilik yapan Hızır Bey’in yaptırdığı sanılmaktadır Ancak kitabesi bulunamadığından bu konu kesinlik kazanamamıştır

Yapı üslubundan XVIII yüzyılda yenilendiği anlaşılan cami kesme taş duvarlı, içten kubbe dıştan çatı örtülüdür İki katlı son cemaat yeri, mihrap ve minber barok özellikleri göstermektedir Mihrabın her iki yanındaki küçük sütunlar asma yaprakları ile bezenmiştir








Semerciler Cami (Merkez)

Trabzon Çarşı Mahallesi’nde, Semerciler Yokuşu’nda evler arasına sıkışmış olarak günümüze gelebilmiştir Kitabesi günümüze gelemediğinden yapım tarihi kesinlik kazanamamıştır Bununla beraber h1173 (1759) tarihli vakfiyesi bulunmaktadır YMimar Sedat Çetintaş XVIII yüzyılda yapılmış olabileceğini belirtmiştir Caminin ana giriş kapısı üzerindeki onarım yazıtı ise h1236 (1820) tarihine işaret etmektedir

Kesme taş duvarlı cami kare planlı olup, onarım öncesi tek kubbe ile örtülü bulunuyordu Onarımdan sonra kubbe yerine ahşap bir tavan ve çatı yapılmıştır Kuzey ve batı yönündeki iki kapıdan içerisine girilen caminin kapısının ana portali üzerindeki kitabenin Yavuz Sultan Selim’in annesine ait olduğu söylenirse de günümüze gelememiştir

Eski kaynaklarda yok olan bu kitabe ilgili bazı bilgiler bulunmaktadır:

“Sultan Selim’i sinesinde taşıyan sevgili anası o büyük Anadolu Türk Hatunu fâni dünyadan yüz çevirdi Ebedi ahiret hayatına yöneldi Vefat tarihi rahmet-i dayım beru

Bu yazıt ebcet hesabıyla h911 (1505–1506) tarihleri ortaya çıkmaktadır Bu durumda yapının ilk şeklinin XVI yüzyıla ait olduğu ortaya çıkmaktadır

Caminin içerisini aydınlatan pencereler dışarıdan basit görünüşlü olmalarına rağmen içten yuvarlak kemerlidir Onarım sonrası yapılan ahşap tavan iç içe sekizgenlerle bezenmiş yer yer de ayetlere yer verilmiş, birbirini kesen yıldızlarla kompozisyona hareketli bir görünüm kazandırılmıştır Güney duvarının ortasında, derin bir niş görünümündeki taş mihrap sade olup, yarım silindirik yivlerle bezenmiştir Ahşap minber kündekâri (geçme tekniği) taklidindedir Çeşitli geometrik parçalar, altıgenler ve bunların içlerindeki ziyaretlerle süslenmiştir Yapının kuzey-batı köşesinde taş minaresi küçük ve şerefelidir


Konak Camisi (Merkez)

Trabzon Uzun Sokak’ta yer alan bu cami, çevresindeki evler arasında sıkışıp kalmıştır Bu caminin de kitabesi günümüze gelemediğinden, yapım tarihi ve yaptıran ile ilgili bir bilgi bulunmamaktadır Kasım Ağa isminde bir kişiden söz edilse de bu bilgi kesinlik kazanamamıştır

Son cemaat yeri üzerindeki h1301 (1803) tarihli yazıt onarımını belirtmektedir Barok özellikleri, sütunlar üzerindeki kıvrık dal ve yıldız motifleri yapının XVIII yüzyılda yapılmış olabileceğine işaret etmektedir

Caminin ön cephesi kesme taş, diğer duvarları kesme moloz taştan meydana gelmiş olup, üzeri ahşap bir çatı ile örtülmüştür Mihrap ve minber barok üsluptadır Taş mihrabın her iki yanında asma dallarıyla bezeli küçük taş sütunlar vardır Ahşap minberin hiçbir özelliği bulunmamaktadır Batı yönündeki taş minaresi tek şerefelidir


Ahi Evren Dede Cami (Merkez)


Trabzon’a hâkim Boztepe’de yapılan bu caminin yapım tarihi kesinlik kazanamamıştır Bununla birlikte, Şemsettin Sami, Sultan Orhan zamanında Ahi Evren Dede’nin Trabzon’da bir tekke yaptırmış olduğunu kaydettirmiştir Hiç kuşkusuz, bugünkü caminin yerinde dergâh, cami ve türbe bulunuyordu Ancak şekilleri hakkında hiçbir bilgi olmayan bu yapı topluluğunun yerine, aynı ismi taşıyan cami yapılmıştır

Günümüze ulaşan Ahi Evren Dede Camisi h1305 (1887-1888) yılında Trabzon’un sevilen kişilerinden, Sultan Abdülaziz’in baş müezzinlerinden Hacı hakkı Baba tarafından onarılarak bugünkü şeklini almıştır

Cami kare plânlı, taş duvarlı ve ahşap çatılı idi Ancak 1976 yılında yapılan onarımda üzerine kubbe ilave edilmiştir Mihrap ile minberi sade olup, minaresi küçük ve tek şerefelidir



Musa Paşa Cami (Merkez)

Trabzon Musa Paşa Mahallesi’nde bulunan bu caminin kitabesinden öğrenildiğine göre; h1079 (1668) yılında Musa Paşa tarafından yaptırılmıştır Orijinal özelliklerini koruyarak günümüze ulaşan bu yapı Erken Osmanlı Devri tek kubbeli camilerinin Trabzon’daki tek örneğidir

Kesme taştan kare plânlı küçük bir yapıdır Oldukça kalın olan duvarların üzerindeki izlerden bazı onarımlar geçirmiş olduğu anlaşılırsa da bunlar yapının bütünlüğünü etkilememiştir Kuzey yönündeki son cemaat yeri küçük olup, devşirme sütunlar ve kornişler kullanılmış içten tonoz, dıştan eğimli bir çatı ile üzeri örtülmüştür Stalaktitli mihrap ve yeni yapılan minberi sade olup, minaresi tek şerefelidir


Hoca Halil Cami (Hatip Cami, Kalvanoğlu Cami) (Merkez)

Trabzon’da Pazarkapı Mahallesi’nde, Hoca Halil Sokağı’nda, Kanuni Sultan Süleyman’ın hocası Hoca Halil Efendi tarafından yaptırılmıştır XVI yüzyıl eseri olan bu yapı, bir deprem sonucunda h1312 (1896) yılında yıkılmış ve semt sakinleri tarafından yeniden yaptırılmıştır Semtin hatırı sayılır kişilerinden Hatipzade Emin Efendi eski yapıya uygun olarak plânları çizmiş, yapımıyla da ilgilenmiştir Aynı zamanda camide hatiplik yapmış, bundan ötürü de camiye Hatip Camisi ismi yakıştırılmıştır Bunun yanı sıra kırk iki yıl imamlık yapan Kalkanoğlu Hafız Ahmet Efendi’nin anısına Kalkanoğlu Camisi de denilmiştir

Tamamen evlerle çevrili bir alanda olduğundan, cephe görünümü özellik göstermemektedir Kare plânlı kesme taş caminin iki katlı ahşap son cemaat yerine dört basamaklı bir merdivenle çıkılmaktadır Kuzeyden girilen ana mekân oldukça aydınlık ve üzeri çatı ile örtülüdür Mihrap ve minber gösterişsizdir

Minare son cemaat yerinin kuzey-batı köşesine kesme taştan stalaktitli şerefeli olarak yerleştirilmiştir


Tabakhane Cami (Merkez)

Trabzon Tabakhane Semtinde, Tabakhane Yokuşu’nun hemen yanı başında, Yavuz Selim’in Babüssade ağalarından Mahmut Ağa Ettavaşi tarafından h940 (1533) yılında yaptırılmıştır Bu cami günümüze orijinal durumunda gelememiş, Hacı Mahmut Ağa tarafından h1030 (1618)’da onarılmıştır Bunu h1306 (1888) tarihli onarım izlemiştir

Cami kalın kesme ve moloz taş duvarlı, kare planlı bir yapı olup, üzeri çatı ile örtülü idi Kuzey girişinde iki katlı camekânlı bir son cemaat yeri, bunun sağında tek şerefeli minare yer alıyordu Ancak cami bu durumu ile günümüze gelememiş, 1978 yılında Cami Koruma Derneği tarafından Vakıflar Genel Müdürlüğü’nün onayı ile yıktırılmış ve yeniden yapılmıştır


Çarşı Cami (Merkez)


Trabzon Kemeraltı Semtinde, Çarşı Mahallesi’nde, bedestenin karşısında yer alan Çarşı Camisi, Trabzon’un en büyük camisidir Kuzey kapısı üzerindeki kitabesinden öğrenildiğine göre, Trabzon Valisi Hazinedarzade Osman Paşa tarafından h1255 (1839) yılında yaptırılmıştır Vakıf kayıtlarından öğrenildiğine göre de bu caminin yerinde XVI yüzyılda yaptırılmış Hacı Kasım Mescidi bulunuyordu Bu mescit harap olunca yıktırılmış, çevresindeki dükkânlar istimlâk edilmiş ve bu caminin yapımına başlanmıştır

Kesme taştan, barok-ampir üsluplarının karışımı olan cami, kalın taş duvarlı, dikdörtgen plânlıdır İbadet mekânı altı kalın sütunun taşıdığı büyük bir kubbe ile örtülmüştür Kuzey ve güney yönlerinde üçerden altı kubbe, yanlarında bunun dışında kalan bölümler tonozlarla örtülmüştür Kuzey yönü meyilli bir araziye rastladığından son cemaat yeri oldukça yüksek tutulmuş ve bunun sonucu olarak aşağıda meydana gelen boşluklara dükkânlar yerleştirilmiştir Kare kaideli, kare başlıklı sütunlar ve kemerlerle son cemaat yeri üç bölüme ayrılmıştır

Yapının kuzey, batı ve doğu yönündeki girişlerinden bugün yalnızca kuzey ve batı kapıları kullanılmaktadır Bunlardan kuzey kapısı üzerinde, yazıtın iki yanında alçıdan cami maketleri ile Sultan Abdülhamit’in tuğraları yerleştirilmişti Güzel bir mermer işçiliği olan mihrap, İskender Paşa, Konak ve Yeni Cuma camileri ile yakın benzerlikleri olduğundan aynı yıllarda yapılmış olabileceğini işaret etmektedir Mermer minberin iki yanındaki çiçek motifleri Barok, Ampir üsluplarının özelliklerini yansıtmaktadır

Siyah-beyaz taştan çokgen gövdeli minaresi tek şerefeli olup, son cemaat yerinin sağında yer almaktadır

Caminin doğusunda bulunan medrese ile bugünkü şadırvanın olduğu yerde, 1847 yılında yaptırılmış olan muvakkithane yıkılmış ve günümüze gelememiştir Bu muvakkithanenin kitabesi Trabzon Müzesi’ndedir


Gözaçan Cami (Merkez)

Trabzon Boztepe Mahallesi, Çayır Sokak’taki bu cami XIXyüzyılın sonlarında yapılmıştır Kare plânlı, ahşap çatılı caminin mihrap ve minberi sade, minaresi tek şerefelidir Minare yönünden fazla bir özellik taşımamaktadır


Askeri Cami (Merkez)

Trabzon Askeri Hastanesi’nin camisi olarak Sultan II Abdülhamit’in komutanlarından Hasan Paşa tarafından h1301 (1883) yılında yaptırılmıştır

Kare plânlı, taş duvarlı, ahşap çatılı caminin mihrap ve minberi barok üsluptadır Küçük ölçüleri kalın, tek şerefeli minaresi kuzey-batı yönündedir


Hacı Yahya Cami (Merkez)

Trabzon Mumhane Önü semtinde, Taşhan’ın bitişiğinde yer alan camiyi h1196 (1781) yılında Hacı Yahya isimli bir kişi yaptırmıştır

On beş basamaklı taş bir merdivenle çıkılan cami, dikdörtgen plânlı, üzeri oldukça büyük ve basık bir kubbe ile örtülmüştür Mihrabı sadedir, ahşap minberi ne yazık ki yağlı boya ile boyanarak orijinalliğini yitirmiştir


Hamza Paşa Cami (Merkez)

Trabzon Gülbahar Hatun Mahallesi’nde, Emniyet Sarayı’nın karşısında yer alan bu camiyi Hasan Efendi Binti Elhac Mustafa Efendi h1162 (1748) yılında yaptırmıştır

Dikdörtgen plânlı, iki katlı camiye kuzeyden girilmektedir Kalın taş duvarlı, ahşap çatılı olup, alt kat depo olarak kullanılmaktadır Mihrap ve minber sadedir Taş ve tek şerefeli minareye cami içerisinden çıkılmaktadır


Hatun Hatuncuk Cami (Merkez)

Trabzon Kabak Meydanı Caddesi üzerinde, Trabzon Lisesi’nin karşısındadır Yapım kitabesi günümüze gelememekle birlikte, mimari yapısı XVI yüzyılda yapılmış olabileceğine işaret etmektedir Dergâh olarak yapılmış, tekkelerin kapatılmasından sonra camiye çevrilmiştir

Son cemaat yerinin bulunduğu kuzey yönünde, karşılıklı derviş hücreleri yer almakta olup, zorunlu olarak değişikliğe uğramıştır Tek kubbe ve kemerlerle örtülü mekân, yapının orijinal bölümüdür Mihrap ve minberi sadedir Minaresi 1971 yılında tek şerefeli olarak betondan yapılmıştır


Tekke Cami (Merkez)

Trabzon Tekke Mahallesi’nde yer alan bu camiyi, h1000 (1591) yılında Derviş Ali Baba, tekke olarak yaptırmıştır Tekkelerin kapatılmasından sonra camiye çevrilmiştir

Dikdörtgen plânlı, ahşap çatılı, kalın taş duvarlı bir yapıdır Mihrap ve ahşap minberi sadedir Derviş Ali Baba’nın mezarı hemen yanı başındaki sokaktadır


Hasan Ağa Cami (Merkez)

Trabzon Mumhane Önü, Sakız Meydanı Sokağı’nda yer alan bu cami, Vakıf kayıtlarından öğrenildiğine göre; h960 (1552) yılında Semerkantlı El hac Reis-i Kurradan Hasan Ağa tarafından yaptırılmıştır

Güney yönünden merdivenle çıkılan, beşgen plânlı caminin son cemaat yeri yoktur Kalın duvarlı oldukça aydınlık bir görünümü olup, üzeri çatı ile örtülüdür Taş mihrap ile ahşap minberin fazla bir özelliği yoktur Minaresi olmadığından bu görev kuzeydeki bir balkondan görülmektedir


Hacı Kasım Cami (Merkez)

Trabzon Hacı Kasım Mahallesi’ndeki bu camiyi, Yavuz Sultan Selim’in defterdarı Hacı Kasım yaptırmıştır Yapım kitabesi günümüze gelememiştir Bununla birlikte yaptıranın yaşadığı yıllar göz önüne alınırsa, XVI Yüzyılın ikinci yarısına tarihlemek yerinde olacaktır

Günümüze epeyce değişikliğe uğrayarak gelen camiye batı yönünden de girilmektedir Kuzeyde son cemaat yerinden ibadet mekânına geçilmektedir Burasının üzeri, ağırlığın duvarlar üzerine verildiği bir kubbe ile örtülmüştür Mihrap ve minberi sadedir Taştan tek şerefeli minarenin ise güzel bir taş işçiliği vardır


Hacı Salih Cami (Merkez)

Trabzon Semerciler Dibi, Bakırcılar İçi Sokakta, Alaca Han’ın yanı başındadır Kitabesi bulunmamakla beraber, mimari yapısı ve yanındaki Alaca Han’dan ötürü XVIII yüzyılda yapıldığı sanılmaktadır

Batı yönünden on dört basamaklı bir merdivenle çıkılan cami taş duvarlı, tonoz ve kemerlerin taşıdığı kubbesi iç mekânı örtmektedir Minber ve mihrabı oldukça sadedir


Şirin Hatun Camisi (İç Kale Cami) (Merkez)

Trabzon İç Kale’de bulunan bu camiyi Sultan II Beyazıt’ın eşi Şirin Hatun adına oğlu Şehzade Abdullah Trabzon Valiliği sırasında h875 (1470) yılında yaptırmıştır Caminin yapım kitabesi girişin sağındaki sonradan yapılmış bir çeşme üzerindedir

Mimari bir özelliği bulunmamasına rağmen tarihi belge niteliği taşıyan cami h1286 (1869) yılında Trabzon Beylerbeyi Ahmet Paşa tarafından onarılmıştır Dikdörtgen plânlı, ahşap çatılı, kesme taş duvarlıdır Mihrap ve minberi oldukça sadedir

Son cemaat yerinin batısında bulunan taş kaideli, yuvarlak gövdeli ve tek şerefeli minaresi yakın tarihlerde yapılmıştır


Kemer Kaya Cami (Merkez)

Trabzon Kemerkaya Mahallesi’ndeki bu küçük cami yapım tarihi belli olmayan bir kiliseden dönüştürülmüştür

On üç basamaklı taş bir merdivenle çıkılan caminin duvarları taş olup, üzeri ahşap çatılıdır Minberi ve mihrabı oldukça sadedir Mihrap üzerinde h1306 (1888) tarihi yazılıdır Büyük olasılıkla bu tarih, kiliseden camiye dönüştürüldüğü tarihtir


Fatih Küçük Cami (Merkez)

Trabzon Bahçecik Mahallesi’nde bulunan bu yapının XIII-XIV yüzyıllara tarihlendirilen bir kilise olduğu, Trabzon’un fethinden sonra camiye çevrildiği sanılmaktadır

Taştan, dikdörtgen plânlı yapının üzeri tonozla örtülmüştür Mihrap (Apsid) yönü diğer bölümlerinden biraz daha yüksek olup, içerisinde taş kemerlerin varlığı dikkati çekmektedir Üç pencereli, mihrap dıştan beş köşeli ve yivli, içten poligonal olup her iki yanında nişlere sahiptir Camiye çevrildikten sonra güneyine bir mihrap yapılmıştır Mihrap ve minberin belirgin bir özelliği yoktur Batısında, sokakta yer alan minare 1981 tarihlidir


Dürbinar Mezarlık Camisi (Akçaabat)

Trabzon ili Akçaabat ilçesinde bulunan bu cami, h 1070 (1659–1660) tarihli vakfiyesinden anlaşıldığına göre, Osman Bin Sadullah tarafından yaptırılmıştır Değişik zamanlarda yapılan onarımlarla özelliğinden tamamen uzaklaşmıştır

Kesme taştan dikdörtgen planlı üzeri çatı ile örtülü yapıdır Caminin yanında Hacı Salihzade Ali Ağa’nın yaptırmış olduğu medrese yıkılmış ve günümüze gelememiştir


Mahalle Camisi (Akçaabat)

Trabzon ili Akçaabat ilçesinde bulunan bu cami h1222 (1807–1808) tarihli vakfiyesinden öğrenildiğine göre Molla Bekir oğlu Hafız Üzeyir Efendi tarafından yaptırılmıştır Bu cami daha önceki bir caminin yerine yaptırılmış olup, ilk cami hakkında yeterli bilgi bulunmamaktadır

Kesme taş ve moloz taştan dikdörtgen planlı yapılan bu caminin üzeri çatı ile örtülüdür Yanında yuvarlak gövdeli, tek şerefeli minaresi bulunmaktadır Cami mimari yönden özelliğini yitirmiştir


Eski Cami (Akçaabat)

Trabzon ili Akçaabat ilçesinde, deniz kıyısında bulunan bu caminin kitabesi günümüze gelememiştir Yapı üslubundan XVIII yüzyılda yapıldığı sanılmaktadır Bununla beraber yanındaki çeşmenin 1784–1785 tarihli kitabesi bulunmaktadır Bu çeşme ile caminin bağlantılı olduğu sanılmaktadır

Günümüzde betonarme olarak yenilenen caminin orijinal yapısı ile ilgili herhangi bir bilgi bulunmamaktadır Bugünkü hali ile kareye yakın dikdörtgen planlı olup, üzeri kubbe ile örtülüdür İlk yapıdan arta kalan minaresi barok üsluptadır Özenli bir işçiliği olan minarenin şerefe altı stalaktitli olup, gövde üzerinde de çeşitli süslemeler bulunmaktadır


Yeni Cami (Akçaabat)

Trabzon ili Akçaabat ilçesinde bulunan bu cami XX yüzyılın başlarında halktan toplanan paralar ile yapılmıştır Akçaabat’ın en büyük camisi olup, dikdörtgen planlıdır Kesme taştan yapılmıştır

Bunların dışında Akçaabat’ta Müftü Camisi ile Orta Mahalle Camisi bulunmaktadır Ancak bu camiler yakın tarihlerde yenilenmiş ve orijinal şekillerinden günümüze hiçbir iz gelemediği gibi kaynaklarda da bir bilgiye rastlanmamıştır


Akmescit Köyü Camisi (Maçka)

Trabzon ili Maçka ilçesi Akmescit Köyü’nde bulunan bu caminin kitabesinden öğrenildiğine göre; h1290 (1873) yılında yaptırılmıştır Banisi bilinmediğinden, yöre halkı tarafından yaptırıldığı sanılmaktadır

Kesme taştan dikdörtgen planlı olarak yapılan caminin önünde dört ahşap sütunun taşıdığı, ahşap çatılı dışa açık son cemaat yeri bulunmaktadır Buradaki yuvarlak kemerli bir kapıdan ibadet mekânına geçilmektedir Giriş kapısı iki kanatlı olup, üzerinde kabartma şeklinde vazodan çıkan üzüm salkımları ve yaprakları bulunmaktadır

İbadet mekânının üzeri ahşap bir tavanla örtülmüştür Bu tavanın üzerinde iç içe geçmiş sekizgenlerden oluşan bir göbeği vardır Mihrap kesme taştan oldukça sadedir Yan yüzeylerinde dört sıra halinde bordürler içerisine baklava dilimleri yerleştirilmiştir Mihrabın sağındaki minber ahşap olup, burada palmet motiflerine ve bir vazodan çıkan bitkisel motiflere yer verilmiştir


Bahçekaya Köyü Merkez Camisi (Maçka)

Trabzon ili Maçka ilçesi, Bahçekaya Köyü’nde bulunan bu cami, kitabesinden öğrenildiğine göre h1302 (1885) yılında yaptırılmıştır Banisi bilinmemektedir

Kesme ve moloz taştan yapılan cami dikdörtgen planlı olup, üzeri kırma bir çatı ile örtülmüştür Kuzey yönünde dört taş sütunun taşıdığı son cemaat yeri bulunmaktadır Dışa açık olan son cemaat yeri yakın tarihlerde camekânla kapatılmıştır Son cemaat yerinden yuvarlak kemerli bir kapı ile ibadet mekânına geçilmektedir Bu kapı kesme taş lentolu, iki kanatlıdır Kapının üzerinde örgü şeklinde motifler görülmektedir

İbadet mekânı mihrap yönünde altlı üstlü ikişer, doğu ve batı yönünde altlı üstlü üçer pencere ile aydınlatılmıştır Bu pencerelerden üsttekiler, alttakilere göre daha küçük ölçüdedir Pencerelerin sövelerinde, kilit taşlarında palmet ve nar gibi kabartma motiflere yer verilmiştir

Mihrap yuvarlak bir niş şeklinde olup, oldukça basittir Üzerinde h 1310 (1885) tarihli on satırlık bir kitabesi bulunmaktadır Minber ahşaptan olup, yan yüzlerinde bitkisel bezemeye yer verilmiştir


Güzelce Köyü Camisi (Maçka)

Trabzon ili Maçka ilçesi, Güzelce Köyü’nde bulunan bu cami 1948 yılında yapılmıştır

Kesme taştan yapılan cami, dikdörtgen planlıdır Giriş kapısı üzerinde bir kiliseden alınmış söveler kullanılmıştır Caminin mimari yönden hiçbir özelliği bulunmamaktadır


Vakfıkebir Camisi (Vakfıkebir)

Trabzon Vakfıkebir ilçesinde bulunan bu caminin kitabesi günümüze gelemediğinden yapım tarihi ve banisi bilinmemektedir Cami değişik dönemlerde yapılan onarımlarla orijinalliğinden büyük ölçüde uzaklaşmıştır Bugünkü durumu ile XIX yüzyılın ikinci yarısına ait mimari özellikler taşımaktadır

Trabzon yöresindeki en eski camilerden biri olduğu söylenen bu cami kesme ve moloz taştan dikdörtgen planlı olarak yapılmıştır Üzeri ahşap bir çatı ile örtülüdür Mihrap ve minberi herhangi bir özellik taşımamaktadır Yanında kesme taş kaideli yuvarlak gövdeli, tek şerefeli minaresi bulunmaktadır


--- Sonraki mesaj ---

Trabzon Gezgin Gözüyle


Atatürk Köşkü: Soğuksu semtinde küçük bir çam korusu içinde yer alıp 20yüzyılın hemen başında yaptırılmış, Atatürk 1934 ve 1937 yıllarında Trabzon'u ziyaretlerinde bu köşkte konuk edilmiştir Onun ölümünden sonra Trabzon Belediyesi tarafından, dönemde kullanılan eşyalarla dekore edilerek, Atatürk Müzesi olarak ziyarete açılmıştır Ulu önderimiz 1937 yılında vasiyetnamesinin bir bölümünü bu konakta yazmıştır

Sümela Manastırı: Şehir merkezine 45 km uzaklıktaki Maçka ilçesinin 17 km güneyinde, Meryem Ana Deresi vadisinde ve vadi tabanından 250 metre yükseklikte, duvar gibi dik bir yamacın ortasındaki bir mağara içerisinde inşa edilmiş olan manastır, bölgenin ilk Hristiyan tapınağıdır

Trabzon Kalesi: Yörenin en iyi korunmuş eseridir Şehir merkezinde ve denizden tepelere kadar uzanmaktadır
Cephanelik: Fatih Kulesi veya Irene Kulesi olarak bilinen ve kitabesi olmadığından hakkında kesin bir bilgi bulunmayan kulenin İmparatoriçe Irene (1340-1341) tarafından Trabzon aristokrasisinin toplantı yeri olarak yaptırıldığı söylenmektedir

Trabzon Bedesteni


Trabzon’daki Türk eserlerinin en önemlilerinden, şehrin en eski ticari yapılarından biri olan Bedesten, Semerciler Camisi’nin batısında, Taş Han’ın yanındadır Kitabesi günümüze gelemediğinden yapım tarihi konusunda araştırmacılar kesin bir sonuca varamamışlardır SBallance, burada bu yapıdan önce Trabzon Komnenoslar zamanında bir yapı olduğunu belirtmiştir Trabzon’u gezen birçok gezgin ve araştırmacı da bedestenden söz etmiştir

Minas Bıjışkiyan isimli bir araştırmacı doğu kapısı üzerinde bulunan bozuk yazıların Cenevizlilere ait olduğunu söylemişse de bu iddia kesinlik kazanamamıştır Oysa yapı XVI yüzyıl mimari elemanları, plânı ile Osmanlı özellikleri göstermektedir Özellikle iç mekândaki fil ayakları Osmanlı mimarisinde sık sık karşılaşılan örneklerdendir Ancak Cenevizlilere ait bir yapının Osmanlı döneminde karakterini tamamen değiştirdiği akla en uygun ihtimaller arasındadır

Evliya Çelebi de h1057 (1647) tarihinden söz etmekte, ayrıca bazı bilgiler de vermektedir

“Çarşıların en seçmesi mumhane kapısındaki taşra esnafıdır Bunların kapısının hizasında deniz kıyısında kat kat sıkışık dükkânlardır Kâgir yapı bir bedesten vardır ki içindekiler zengin eli açık muhterem vakarlı bezirgânlardır Ayrıca seksen kadar dükkân vardır”

Kesme taştan 2060x2260 m ölçüsünde kareye yakın dikdörtgen planlıdır İçten içe de 1800x1900 m ölçüsündedir Bedestenin alt kısmı oldukça düzgün kesme taştan yapılmış, bunun üzeri 40 cm içeriye çekilmiş, köşeleri pahlanmış ve moloz taştan duvarlar örülmüştür Bu duvarlar kirpi saçakla sona erdirilmiştir Ayrıca kapı ve üst bölümdeki pencerelerin söveleri taş ve tuğladandır

Bedestenin her cephesinin ortasına dört ayrı kapı açılmıştır Bu kapıların her iki yanında 140 m yüksekliğinde ve 75 cm derinliğinde de nişler bulunmaktadır Bedestenin içerisindeki dört taş ayak 5 m çapında tromplu bir kubbeyi taşımaktadır Bu kubbenin dışında kalan yerler tuğla tonozlarla örtülüdür

Bazı kaynaklarda bedestenin iki katlı olduğu yazılıdır Ancak buna işaret eden bir ize rastlanmamıştır İkinci katın ahşap olduğu ve günümüze gelemediği de düşünülmektedir

Trabzon Türbeleri


Ayşe-Gülbahar Hatun Türbesi (Merkez)


Trabzon il merkezi, Orta Hisar’ın batısında, Hatuniye (Büyük İmaret) Camisi’nin doğusunda, Sultan II Beyazıt’ın eşi, Yavuz Sultan Selim’in annesi Ayşe Gülbahar Hatun’un Türbesi bulunmaktadır Bu türbe, kitabesinden öğrenildiğine göre h911 (1505) yılında yaptırılmıştır

Prof Dr Haşim Karpuz’dan öğrenildiğine göre, kitabenin mealen anlamı şöyledir:

“Rum hanımı dünyadan ahiret semtine yüz döndürünce
Sonsuzluk tahtını ve devamlılık diyarını göze almak icab etti
Onun himmetinin yanağı dünyanın fani devletinden yanınca
Yüksek tensibe uyarak yüzünü devamlılık devletine koydu
Allah’ın feyzinden onun yüzüne devamlılık rahmeti inince
Vefat tarihi devamlılık rahmeti onun yüzündedir
Oldu
h911 (1505–1506)”

Ayşe Gülbahar Hatun Türbesi çeşitli onarımlar görmüş, ancak bu onarımlar yapının mimari özelliğini bozmamıştır

Türbe, sarımsı kesme taştan yapılmıştır Köşeleri 380 m genişliğinde sekizgen plânlı olup, üzeri sekizgen kasnaklı bir kubbe ile örtülmüştür Türbe içerisine sivri kemerli bir nişin içerisinde bulunan kapıdan girilmektedir İçeride mihrap nişine yer verilmemiştir Köşelerde sivri kemerli birer penceresi vardır Pencerelerin kemerlerinde gri taşlar dekoratif olarak kullanılmıştır Bezeme olarak içeride kalem işleri ile süslenmiştir

Türbe içerisinde iki mermer sanduka daha bulunmaktadır Bunlardan biri 1499 yılında ölen şehzade Salih’e, diğeri de Yavuz Sultan Selim’in 1503 yılında ölen kızı Kamer Sultan’a aittir Türbe dışına XIX yüzyılda Yusuf ve Asım Paşalar gömülmüşlerdir


Açık Türbe (Hamza Paşa Türbesi) (Merkez)

Trabzon il merkezinde, Küçük İmaret Mezarlığı’nda, Hamza Paşa Camisi’nin de doğusunda bulunan bu türbede üç mezar bulunmaktadır Bu mezarlardan birisi h 1148 (1735) tarihli Hamza Paşa’ya aittir Diğer iki mezarın kime ait olduğu bilinmemektedir Bu nedenle de bu türbeye Hamza Paşa Türbesi veya Açık Türbe ismi verilmiştir

Oldukça meyilli bir alana yapılan altıgen plânlı türbenin köşelerinde bir paye ve bunların üzerine de basık bir kubbe oturtulmuştur Siyah ve beyaz taşların alternatif biçimde sıralanmış oluşu kubbeye ilginç bir görünüm kazandırmıştır Osmanlı mimarisindeki baldaken tarzı bir türbedir


Osman Ağa Türbesi (Emir Mehmet Türbesi) (Merkez)

Trabzon il merkezi, Eski Kabak Meydanı’nda, Trabzon Lisesi’nin güneyinde Süleyman Paşa Camisi’nin 50 m doğusunda bulunan bu türbe kitabesinden öğrenildiğine göre Emir Mehmet için yaptırılmıştır Daha sonra yakınındaki Kadiri Tekkesi (Hatuncuk Camisi) şeyhi Osman Paşa 1877 yılında buraya gömülmüştür Bu yüzden de türbe Hem Osman Ağa’nın, hem de Emir Mehmet’in ismi ile tanınmaktadır Ancak Emir Mehmet ile ilgili kaynaklarda herhangi bir bilgiye rastlanmamıştır

Türbe kesme taştan sekizgen planlı olarak yapılmıştır Türbenin üzeri sekizgen kasnaklı bir kubbe ile örtülüdür Kuzeydoğudaki giriş kapısı sivri kemerli bir niş içerisinde yayvan kemerli mermer sövelidir Türbenin kapı ve pencereleri sağır sivri kemerler içerisine alınmıştır


Ahi Evren Dede Türbesi (Merkez)

Trabzon ili Boztepe Mevkii’nde, Ahi Evren Camisi’ne bitişik olan Ahi Evren Dede Türbesi, günümüzde önemli bir ziyaret yeridir

Kare plânlı türbenin üzeri kubbe ile örtülmüş, h1307 (1887–1888) yılında Hacı Hakkı Baba zamanında bugünkü şeklini almıştır Türbe içerisinde Ahi Evren Dede’den başka Hacı Hakkı Baba’nın ve onun oğullarının mezarları bulunmaktadır

Alıntı Yaparak Cevapla

Tüm Güzelliğiyle Trabzon

Eski 07-17-2012   #3
Prof. Dr. Sinsi
Varsayılan

Tüm Güzelliğiyle Trabzon



Trabzon Kiliseleri


Trabzon kiliseleri mimari yapısı ve bezemeleri diğer Bizans kiliselerinden ilk görüşte ayrılmaktadır Trabzon ve çevresindeki kiliseler genellikle yumuşak, muntazam kesilmiş taş duvarları ile farklı bir görünüme sahiptirler Coğrafi yakınlıkları nedeniyle de hem mimari, hem de bezemelerinden ötürü daha çok Kafkasya’ya yakınlık göstermektedirler Bununla beraber, tek sahanlı veya kapalı Yunan Haç plân tipini benimseyişlerinden de Kafkasya’dan ayrılmışlardır Bu plân düzenlerinde mimari elemanların nispetleri açısından ortaya bazı yenilikler de koymaktan geri kalmamışlardır Özellikle Trabzon kiliselerinin apsid ekseninde uzanmaları yapıya daha ince bir görünüm kazandırmıştır Bunun yanı sıra kubbe kasnağının dışarıdan köşeli oluşu da yöreye has bir özelliktir Bizans kiliselerinde en ve boy arasında fazla bir uzama olmamasına karşılık bu düzensizlik Trabzon kiliselerinde kendini açıkça göstermektedir

Genellikle Trabzon kiliseleri kubbesiz bazilika, kubbeli dört payeli veya sütunlu, dört duvar üzerine kubbeli olmak üzere üç ana mimari grupta toplanmaktadırlar


Hagios Eugenios Kilisesi (Yeni Cuma Cami) (Merkez)


Trabzon’un güneyinde, Boztepe’de, Tabakhane Deresi’nin doğusunda, Yeni Cuma Mahallesi’nde, yeni Cami Sokağı ile Yeni Cuma Camisi çıkmazının kesiştiği yerdedir

Kiliseye ismini veren Trabzon’un kurtarıcı ve koruyucu Azizi Eugenios, III yüzyılda yaşamış Trabzonlu bir Hıristiyan azizdir Kaya kovuğunda keşiş hayatı yaşayan Aziz Eugenios’un paganizm inancı ile çatıştığı ve bu yüzden de ölümünden sonra aziz ilân edildiği söylenmektedir

İmparator Diocletianus (MS285–305) zamanında Trabzon’da da Hıristiyanlığın yayılmasıyla ilgili hareketler başlamıştı Boztepe’deki bir mabede Eugenios ile arkadaşları MS281’de saldırıda bulunarak Mithros’un heykelini tepeden aşağıya atarak kırmışlardır Bunun üzerine Romalılar Eugenios ve arkadaşlarını yakalayarak, işkence edip öldürmüşlerdir Eugenios’un arkadaşları da onun cesedini doğduğu evin yanı başına gömmüşlerdir

İmparator Alexios Kommenos (1204–1222) Trabzon’da ayrı bir devlet kurduktan sonra Eugenius’u baş aziz ilân etmiş ve gömüldüğü yere Hagios Eugenios Kilisesini yaptırmıştır Aziz Eugenios’un kafatasını altınla kaplatmış, üzerini değerli taşlarla süslemiş ve kilisenin güney nefi absidine gümüşten bir lahit içerisinde yerleştirmiştir Trabzon’un Osmanlılar tarafından fethinden önce kilisenin önde gelenleri Aziz Eugenios’un kemikleri mermer bir blok içerisine koyarak binanın altına gömmüşlerdir Gümüş lahdin ne olduğu bugün bilinmemektedir Aziz Eugenios Trabzon azizleri arasında son derece büyük saygı gören bir kişidir Selçuklular 1228’de bu kiliseye yakın bir yerde ordugâh kurarak şehri kuşatmışlardı Ancak hücumlar şiddetli bir kasırga ile engellenmiş, bu durum Aziz Eugenios’un manevi gücüne bağlanmıştır Trabzon sikkelerinin bir yüzünde imparatorun, diğer yüzünde ise Aziz Eugenios’un resmi bulunmaktadır Şehir surlarının kuzeyinde, kule yanındaki şapelde İmparator IAleksios ve diğer imparator freskleri arasında Aziz Eugenios’un asker elbiseleri giymiş freski bulunuyordu

Aziz Eugenios Kilisesi, günümüze son derece iyi bir durumda gelmiştir Kapalı Yunan haçı plânında olup, 16 köşeli bir kasnak üzerine oturan kubbe altı paye ile desteklenmiştir Ne var ki, batı yönündeki giriş son devirlerde yapılan ilavelerle özelliğinden uzaklaşmıştır Doğu cephesinin ortasında biri büyük, ikisi küçük olmak üzere üç bölümlü apsidi yer alıyordu Yan apsidler birer pencereli ve yuvarlak olmalarına karşılık orta apsid beş köşeli olup, üç yüzünde üçer penceresi vardır Ana apsidin pencere hizasından geçen bir friz bu bölümü ikiye ayırmıştır Osmanlı döneminde buraya bir kapı açılmış ve üzerine de bir kitabe yerleştirilmiştir

Kuzey cephesindeki bazı izler burada birkaç devrin birbirini izlediğine işaret etmektedir Burada bazilikaya ait duvarlar, sonradan yapılan kapalı Yunan haçı planlı kilisenin kemerli, beşik tonozlu iki payeli bölümü ile Osmanlı döneminde yapılan minare bu cepheyi oldukça değiştirmiştir

Bizans dönemine ait narteks de bugün büyük ölçüde özelliğinden uzaklaşmıştır Fallmerayer’in XIX yüzyıl başında gördüğü freskler bugün yerinde yoktur İmparator IAleksios Komnenos’tan, İmparator III Aleksios Komnenos’a kadar tahta geçen imparatorların portreleri narteksin yıkılmış olmasından günümüze ulaşamamıştır Kilisenin tümü yumuşak bir kalker taşından yapılmıştır Cephe süslemesinde Bizanslıların çok fazla uyguladıkları tuğla bezeme dekorasyonu burada görülmektedir Trabzon kiliselerinin esas süslemesi olan tıraşlanmış taş burada da karşımıza çıkmaktadır

Trabzon’un Rus istilası sırasında ortaya çıkarılan mozaik döşemesinin üzeri kapatılmış bulunmaktadır DTalbot Rice’nin sözünü ettiği, kubbe altına rastlayan bu mozaik kare çerçeveler içerisine alınmış 3 m Çapında bir daire ve iç içe 12 daireden oluşmuştur Bunun yanı sıra köşelerde kare ve daireler arasında yine yuvarlak motifler dikkati çekiyordu

Trabzon’un Fatih Sultan Mehmet tarafından fethinden sonra camiye çevrilmiş, kuzeyine bir giriş kapısı ile minare eklenmiştir Ayrıca kilisenin büyük apsisinde bir giriş daha açılmıştır Bugün barok üslupta olan bir mihrap eklenmiş ve yanına da son derece ahşap minber konulmuştur Bu eklerden başka iç mekân kalem işleri ile süslenmiştir Pandantiflerde görülen yazıları Hattat Hafız Hasan Rıfat yazmıştır


Trabzon Ayasofyası (Merkez)


Trabzon’da günümüze en iyi biçimde gelebilen kiliselerden biri olan Trabzon Ayasofyası İmparator IManuel (1238–1263) zamanında yapılmıştır Geç Bizans kiliselerinin en iyi örneklerinden biri olan bu yapıdan Evliya Çelebi (1648), Pitton de Tournefort (1701), Hamilton (1836), CTexier (1864), Trabzonlu Şakir Şevket (1878), Lynch (1893) ve DWinfield (1985) gibi araştırmacılar söz etmişlerdir Timur zamanında Trabzon’dan geçen İspanyol elçisi Clavijo da gezi notlarında bu kiliseye değinmiş ve bazı ilginç noktalar üzerinde durmuştur:

“Ayin esnasında bir kitap kullanılmamaktadır Sonra Ayasofya’nın istisnası ile kiliselerin birinde çan yoktur Ayin yapılırken mühim kısımlarına işaret eden bir tahtaya vurulmaktadır Bütün papazlar evlidirler Ama bunlar yalnız bir kere evlenirler ve mutlaka bir bakire alırlar Papazın zevcesi ölünce papaz bir daha evlenmez”

Ayasofya Kilisesi merkezi plandan oluşan, yüksek kasnaklı kubbesi, dairevi, çokgen apsidleri, portikleri ve taş süslemeleri, freskleri ile ilginç bir yapıdır

Son derece güzel bir işçilik gösteren kilisenin ilk yapıldığı yıllarda manastır olarak kullanıldığı, güney yönündeki bazı duvar kalıntılarından anlaşılmaktadır Ayrıca burada küçük basamaklı merdivenlerle inilen, büyük bir olasılıkla bir gürcü prensine ait olduğu sanılan mezar odası vardır

Kuzey, batı ve güneyden üç ayrı girişi olan kilise, ayrı bir atrium ile nartekse sahiptir Narteksin güneyinde, iki yanında bazı mezarlar yer almaktadır Üç nefli plân düzeninde nefler ayrı ayrı apsidlerle sonuçlanmakta olup, bunlardan yandakiler yuvarlak, ortadaki beş köşelidir Orta mekân oldukça büyük ölçüde, dört mermer sütunun taşıdığı pandantifli, onikigen kasnaklı yüksek bir kubbe ile örtülmüştür Kubbenin dışında kalan bölümlerin üzerleri içten tonoz, dıştan kiremit kaplıdır Yapının batısından demir merdivenlerle kadınlar bölümüne çıkılmaktadır


Kiliseden ayrı olarak, 1427 yılında yapılan çan kulesini Minas Bızıskyan şöyle anlatmaktadır:

“Kule iki katlıdır Taş merdivenlerden çıktığımız birinci kat, ayin masası ile üç adım genişliğinde ve her tarafı resimlerle süslü ufak bir şapeldir Fallmerayer, kulenin doğudaki dış duvarlar üzerinde doğuya has elbiseler giymiş ve taç takmış üç kişinin freskini görmüştür”

GMillet bu fresklerin büyük olasılıkla İmparator IAleksios (1417–1429) ve onun oğlu Alexander ve baldızına ait olduğu düşüncesindedir
Trabzon kiliseleri arasında Ayasofya, en zengin bezemeye sahip olanıdır Güney girişindeki taş bezemeler Bizans sanatının yanı sıra Selçuklu sanatı izlerini de taşımaktadır Özellikle batı yönündeki mihrapların mukarnaslı bölümleri, sütun başlıkları İslâm üslubunu hatırlatmaktadır Bunun yanı sıra kuzey cephedeki alınlık üzerindeki geometrik kompozisyonlar, madalyonlar XIII yüzyıl Selçuk taş işçiliği ile çok yakın benzerlikler göstermektedir Özellikle güney cephe, yapının en gösterişli kabartmalarının yer aldığı bölümdür Burada kabartma olarak insanın yaratılışı tasvir edilmiştir Cennet ile Havva’nın yaratılışı, Âdem’in meşhur elmayı Havva’dan alışı, cenneti sembolize eden ağaçlar, meleğin cennet kapısındaki tembihleri, cennetten kovulma, pişmanlık ve Habil’in Kabil’i öldürmesi burada görülmektedir Güney cephenin kilit taşı üzerinde de Komnenosların sembolü olan tek başlı kartal motifine yer verilmiştir Ayrıca bu cephenin alınlıktaki sütun başlıklarına yakın yerler kentavroslar, grifonlar, sırt sırta güvercinler, içerisi dairelerle doldurulmuş kare panolar, ay, yıldız ve bitkisel bezemelerle süslenmiştir


Trabzon Ayasofya’sının fresklerinin 1260 yılında yapıldığı sanılmaktadır Günümüze son derece iyi korunarak gelebilen bu resimlerin Bizans Paleologos döneminin en erken örnekleri olarak tanımlanmışlardır Özellikle burada İncil’den alınma konulara yer verilmiştir Kubbe’de Pantokrator İsa, onun altında melekler korosu ve yazıt kuşağı dikkati çekmektedir Bu kuşağın altında dizi halinde meleklerin yer aldığı bir friz, pencere aralarında oniki aziz tasvirleri yer almaktadır Pandantiflerde ise değişik görünümlere yer verilmiştir

Kilise ana koridorun batısında, son akşam yemeği, Hz İsa’nın ayaklarının yıkanma sahnesi, bahçedeki can çekişme sahneleri resmedilmiştir Kuzey koridorun doğusunda, Zacharius’un öldürülmesi, dört aziz tasviri, ana mekânın (Naos) doğu kemerinde ortada Hzİsa, madalyon içerisinde iki aziz, güneyde Aziz Anna’nın yalvarışı, bir çocukla birlikte Meryem görülmektedir Kemerlerde göğe yükseliş, Meryem, pandantiflerde StLuke ve İsa’nın doğuşu, StMark, Baptism, StMatthev, İsa’nın çarmıha gerilişi, StIohannes ve Anastasis sahneleri resmedilmiştir Kilisenin batı duvarında, kıyametten önceki hesap günü, Peter’in inkârı; kuzey duvarında çarmıha geriliş, Anastasis, StSimon, StSabas, StAnthony, StEuthemios, StTheodosis ile ilgili freskler vardır Ana mekânın (Naos) kuzeyinde de Thomas’ın şüphesi, İsa’nın Tiber gölü kıyısında görünüşü, Naos’un güneyinde Havariler, kuzeyinde balık ve ekmek mucizesi, su yüzünde yürüyen İsa’nın rüzgârı durduruşu, Peter’in kaynanasının şifa buluşu resmedilmiştir Güneyde Baptism, Hzİsa Siloum havuzunda körün gözlerini açılışı, İsa’nın mabetteki doktorla konuşması, Cana’nın düğün şenliği ve kötünün iyileşmesi sahneleri duvarları süslemiştir


Narteks’in güney duvarında Cananite kadının kızından şeytanın kovulması, batı duvarında suyun şaraba çevrilmesi gibi mucizeler tasvir edilmiştir Narteks’in batısında Jacobs’un rüyası, Jacobs’un meleklerle verdiği uğraş, Moses ve yanan çalılar, acılar içerisinde Job, peygamber Gideon Jesse’nin ağacı, sahnenin inkârı, muharip azizler, Abraham’ın misafirperverliği sahneleri bulunmaktadır

Trabzon Ayasofyası’nın Trabzon’un fethinden sonra camiye çevrildiği söylenmektedir Ancak son yıllardaki araştırmalar Ayasofya’nın, Sultan III Murad zamanında Trabzon Beylerbeyi Ali Bey’in girişimleriyle camiye 1670 tarihinde çevrildiğini ortaya koymuştur Mabet 1864’te Bursalı Rıza Efendi’nin teşvikleriyle onarılmıştır IDünya Savaşı sırasında depo ile askeri hastane olarak kullanılmışsa da sonradan yeniden cami olmuştur Edinburg Üniversitesi ile Vakıflar Genel Müdürlüğü’nce bir kez daha onarılan yapı 1964 yılında müze haline getirilmiştir



StSavas Mağara Kiliseleri (Maşatlık) (Merkez)

Trabzon Esentepe Mahallesi’nin Boztepe yamaçlarında yer alan StSavas Mağara kiliseleri Kapadokya üslubunda, tamamen kayaya oyularak yapılmışlardır Giriş kısımları taş duvarlarla örülerek daha da kuvvetlendirilmiş, Komnenoslar zamanında (1204–1461) bir süre hapishane olarak kullanılmışlardır

Kaynaklardan Halkidonta ruhani meclisi üyelerinden Kapadokya rahibinin MS451’de burada yaşadığı, Rahip StSava’nın girişimleriyle kiliselerin manastıra dönüştürüldüğü öğrenilmiştir

Mağara kiliseleri doğu, batı ve kuzey olmak üzere üç ana grupta toplanmışlardır Bunlardan doğudakinin bugün yıkılmış taş merdivenli bir girişi vardı Burası tamamen kaya içerisine oyularak genişliğine yayılmış bir mağaradır Rutubetten büyük zarar gördüğünden 1411 tarihli fresklerin az da olsa yalnızca izleri seçilebilmektedir Batıdaki kiliseye ince taşlardan yapılmış, duvara bağlı bir merdivenden çıkılmaktadır Kuzeyden içerisine girilen mağara tek bir pencere ile aydınlanmakta, batısındaki vaftiz kuyusu dikkati çekmektedir Bu kilisenin de freskleri bozulmuş olmasına rağmen tavandaki Hz İsa ve havarileri açıkça görülmektedir Kuzeydeki kiliseye ise, vadinin altından güneydeki kaya oyuğundan girilmektedir Kayalara son derece muntazam oyulmuş olan bu mabedin absid ile denize bakan balkonun ilginç bir görünümü vardır Bu kilisenin de duvarları fresklerle bezenmişse de bunlar da rutubetten etkilendiğinden çok güç seçilebilmektedirler


Küçük Ayvasıl Kilisesi (StAnna Kilisesi) (Merkez)


Trabzon Maraş Caddesi üzerinde, Merkez Postanesi’nin karşısında bulunan bu kilise şehrin en eski kiliselerinden biridir

VII yüzyılda yapıldığı sanılan kilise üç nefli, üç absidli bir bazilikadır GMillet bu kilisenin XIV-XV yüzyıllarda cenazelerde kullanıldığını ileri sürmüştür Güneydeki giriş kapısı üzerinde İmparator Basileus I tarafından MS884–885 yıllarında onarıldığı yazılmıştır Ayrıca burada yatar durumdaki bir melek ile ayakta duran, kalkanlı ve mızraklı bir muhafız kabartması kiliseye ayrı bir özellik vermiştir



StAndrea Kilisesi (Molla Nakip Cami) (Merkez)

Trabzon Pazarkapı Mahallesi’nde küçük bir yapı olan bu kilise, Aziz Andrea’ya ithaf edilmiş, fetihten sonra da camiye çevrilerek Molla Nakip Camisi ismini almıştır

Aziz Andrea, İmparator Diocletianus zamanında (MS284–305) Trabzon’a gelmiş, Kemerkaya Mahallesi’nde bir mağarada yaşayarak Hıristiyanlığı yaymaya çalışmıştır Aziz Andrea Hzİsa’nın oniki havarisinden biri olup, Trabzon kiliselerinin çoğu Ona ithaf edilmiştir

X-XI yüzyıllara tarihlendirilen bu kilise üç nefli bir bazilikadır Yapıda tuğla ve moloz taş kullanılmış, üst örtüde beşik tonozdan yararlanılmıştır Yapılan incelemelerde iç kısımlarının fresko ve mozaik olmadığı anlaşılmıştır


StPhilip Kilisesi (Kudrettin Cami) (Merkez)

Trabzon Esentepe Mahallesi’ndeki bu kiliseyi İmparator IIIAleksios Komnenos’un kızı Anna Komnenos (1341-1342) Hıristiyan azizlerden StPhilip’in anısına yaptırmıştır

Dikdörtgen plânlı, tek nefli yapının üzeri tonoz örtülüdür Yalnızca absidin üzerinde kasnaklı yuvarlak bir kubbe vardır Abside yakın bölüm Kafkas üslubunda, onikigen kasnaklı kubbe ile kapatılmıştır Kilise 1665 yılına kadar kullanılmış, bundan sonra camiye çevrilmiş, 1968–1969 onarımında da yıkılarak yeni baştan yapılmıştır


StJohn Kilisesi (Sotha Kilisesi) (Merkez)


Trabzon Hızırbey Mahallesi’nde, Kuledibi İlkokulu’nun bitişiğinde yer alan bu yapı, MS1306’da Theodora Tzanichites ve Gregory Kamachenos tarafından yaptırılmıştır Metropolitan Constantinos da (1830–1879) 1856 yılında orijinal durumuna uygun biçimde yenilenmiştir

Oldukça geniş bir arsa üzerinde, bazilika tipindeki yapı, Ayasofya ve StEugenios kiliseleri ile plân bakımından çok yakın benzerlikler göstermektedir Üç nefli kilisenin kalın taş duvarları olup, kuzey, güney ve batı yönünde ayrı ayrı kapıları vardır Ana mekânı örten kubbe dört fil ayağınca taşınmakta, tonozlarla da desteklenmektedir Kubbe kasnağının duvarlarına açılan on iki pencere içerisinin aydınlanmasında büyük etken olmaktadır

Trabzon’un fethinden sonra bir süre cami olarak kullanılmış, askeri depo olmuştur Bugün Kuledibi İlkokulu olarak kullanılmaktadır



StElefterios Kilisesi (Hüsnü Köktuğ Cami) (Merkez)

Trabzon Çömlekçi Mahallesi’ndeki bu kilisenin XVyüzyılda Cenevizliler tarafından yapıldığı sanılmaktadır Üç nefli bazilika görünümündeki yapının, fil ayakları ve sütunlar ile desteklenen üst örtüsü tonozludur

Trabzon’un fethinden sonra, bir süre kilise olarak kullanılmış, 1923’de kendi haline terk edilmiştir Bundan sonra özel kişilerce depo yapılmış, 1953’de de Hüsnü Köktuğ isimli şahıs tarafından camiye dönüştürülmüştür


Santa Maria Kilisesi (Merkez)

Bu kilise, Sultan Abdülmecit’in fermanıyla Trabzon bölgesine gelen yabancıların ibadeti için 1869–1874 yıllarında yapılmıştır

Barok üslupta, bazilika plânında üç nefli bir yapıdır Bezeme yönünden son derece zengindir Özellikle 1874’de Tentula Giongiacomo’nun yapmış olduğu kutsal tasvir sahnesi görülmeye değer güzelliktedir Bunun yanı sıra kilisenin kuzey-batı ve güney duvarlarında StAndiev, ziyaretçi StPeter ve StEugenius’a ait resimler ilginç fresko örnekleridir Çar INikola tarafından Gürcistan’dan kovulan bir grup İtalyan beraberlerinde getirdikleri Meryem tablosunu bu kilisenin mihrabına asmışlardır Ortodoks Rumlarının yapımını engellemeye çalıştıkları bu kilise Trabzon’da ibadet edilen tek kilisedir


Santa Kiliseler Topluluğu


Trabzon’un doğusunda, çam ormanlarının çevrelediği Santa, eski çağlarda önemli bir yerleşim alanı olmasına rağmen buradan söz eden kaynakların yetersiz oluşu hayret vericidir Buraya ulaşım Maçka-Sumela veya Asun-Yanbolu deresini izleyen Sincan-Mesahor yolundan sağlanabilmektedir

Trabzon’a uzaklığı 60–70 km olan Santa’da yerleşimin ilk defa ne zaman başladığı kesinlik kazanamamıştır Orta Çağda bir Rum sığınağı olduğu sanılan yörede XVII-XVIII yüzyıllarda büyük nüfuz artışı olmuştur XIX yüzyılda Santa büyük bir gelişim göstermiş, Rodopolis Başpiskoposunun yardımıyla 1863’te burada bir okul açılmıştır Bunu biri kız öğrencilere ait olmak üzere yedi okul daha izlemiştir Öte yandan bölgede, Zurnacil, Piştofli, İşhanlı, Binatlı, Çingallı, Goballi, Terzili gibi yerlere dağılmış, irili ufaklı bir takım kiliseler vardır Terzili’de StSheodor, Binatlı’da İlyas Peygamber, İşhanlı’da StKiryaki, Piştoflu’da StChristopher, Çokallı’da Çakallı Kilisesi ile Çingalı’da StKonstantinos ve StPetros kiliseleri bunların belli başlılarıdır Büyük bir olasılıkla 1860–1870 yıllarında yapılan bu kiliselerin hemen hepsi üç apsidli, üç nefli bazilika plânında olup, üst örtülerde beşik tonoz sistemleri uygulanmıştır Bunlar pencere çerçeveleri, kabartma haçlı kapıları ve çan kuleleri ile ilginç görünümlere sahiptirler


Panaghia Chrysokephaios Virgin (Altın Başlı Meryem) Kilisesi (Merkez)
(Fatih Cami-Orta Hisar Cami)


Trabzon’un baş kilisesi olarak nitelenen bu yapı Ortahisar Mahallesi’nde, bugünkü Zağnos ve Tabakhane köprüleri arasında kalan kısımda, şehri batıdan doğuya doğru kesen ana cadde üzerindeki meydandadır

Büyük bir olasılıkla Roma İmparatoru Konstantin’in (MS325–364) yeğeni Hannibalianos tarafından Roma dönemine ait bir mabedin bulunduğu yere yaptırılmıştır Komnenosların katedrali olarak nitelenen ve Hz Meryem’e ithaf edilen kiliseye buradaki bir ikonanın halesi altın olduğundan altın başlı ismi yakıştırılmıştır XVII yüzyıla gelinceye kadar Trabzon’la ilgili kaynaklarda bu kiliseden söz edilmemiştir

Kiliseye ilk kez Evliya Çelebi değinmiştir:

“Eskiden Orta Hisar’da gayet mez’un bir kilise varmış Bu kilise daha sonra Hin-i Fetih’te Fatih hazretleri tarafından camiye tahvil edilmiştir Deruni-nur ile mal-malîdır Mihrap ve minberi ilk zamanda yapılmış olup, şark tarafına muttasıl Hünkâr Mahfili vardır Ahşap kısımları servi, ceviz, şimşir levhalardan inşâ edilmiştir Caminin rânâ bir minaresi olup, taşra hareminde dört tarafta medrese yerleri vardır İşte bu cami ile kaledeki yeni camiden başka sair camiler hariç sur da vaki olmuşlardır ki, bunlar Trabzon’un garp tarafına düşerler Garp tarafında dört cami vardır Şark tarafındaki rabıtasında ise iki cami vardır”

Fallmerayer; “Altın Başlı Panaghia Kilisesi ve Manastırı bugün ise Trabzon’un yüksek kubbeli baş camii, esasından hiçbir şey kaybetmedi Yalnız ince, uzun ve mütenasip minare Bizans yapısı küt çan kulesinin yerini aldı” demiştir Kilise mozaik ve freskolarla süslenmiş olduğundan ve bazı bakımlardan İstanbul Ayasofya’sı ile benzerlik gösterdiğinden söz eden ChTexier, “Şehrin ortasında yer alan bir camidir Daha önce Komnenoslar zamanında yapılmış kilise idi ve bu halinden hiçbir şey kaybetmemiştir Narteks ve eksonarteksler başka bir de portikosu bulunmaktadır” demiş, MMarengo ise 1877’de restorasyon yapılırken bazı kitabelerin var olduğunu, freskoların, duvar ve taban mozaiklerinin Hıristiyan ziyaretçiler tarafından hatıra olarak toplandığını sözlerine eklemiştir Ancak bu kilise bilimsel olarak ilk kez 1895’te GMillet tarafınca incelenmiştir Araştırmacı, planının XI-XII Yüzyıl Bizans mimarisinde uygulanan planların benzeri olduğuna işaret ederek kilisenin İstanbul ve Selanik kiliseleri ile yakınlığını doğrulamıştır

Günümüze oldukça iyi durumda gelebilen bu yapının zaman zaman değişikliğe uğradığı açıkça görülebilmektedir Bununla birlikte, ilk yapılışında tonozlu bazilika olduğu, sonradan buna kubbe eklendiği ve haç kollarının da beşik tonozlu bir üst örtüye sahip olduğu görülmektedir Doğu-batı doğrultusunda, bütünüyle taştan 3660x1700 ölçüsündeki yapı dikdörtgen planlı olup, apsid dışarıya taşmıştır XIII-XIV Yüzyılda yapıldığı sanılan dış narteks batı cephesinde boydan boya uzanmaktadır Üç kemerli bir girişle içerisine girilen iç narteksin kilisenin ilk yapısına ait olduğu sanılmaktadır Beşik tonozlu beş bölümden meydana gelen iç narteksden ahşap bir kapı ile ibadet mekânına geçilmektedir Kapalı Yunan haçı planının tipik bir örneği olan bu mekân 2400x1550 m Yüksekliğinde olup, 690 m çapındadır Kubbenin dışında kalan, bema ve haçın kollarının üzerinde tonoz örtü sistemi uygulanmıştır İki basamakla bemadan ayrılan orijinal absid içten yarım yuvarlak, dıştan beş köşelidir

Genellikle sade bir görünümü olan yapının orjinalinde çok zengin bir bezemeyeyle süslendiği sanılmaktadır İçerisinin döşeme mozaikleri ile kaplı olduğu sanılırsa da üzerleri tahta ile kaplanmıştır Bugün yalnızca güneyde pencerelere yakın bir yerde geometrik motiflerden oluşan bir bezeme dikkati çekmektedir Burada altıgenler, beyaz-gri damarlı merdivenlerin arasında sarı, yeşil, porfir kırmızısı, beyaz damarlı mermer üçgenler görülmektedir

Trabzon’un fethinden sonra camiye çevrilirken bazı ilaveler yapılmış, üst katın bina ile olan bağlantısı tamamen kesilmiştir Bugün girişin hemen sağında yükselen ince, zarif minarenin güzel bir taş işçiliği vardır Kuzey kapısının içerisinde ve iki yanda bulunan çıkmaları çevreleyen ahşap kısımlar, absid ile haçın kollarının üst kısmında dolaşan galeri, Türk devrinde yapılmıştır Mihrap beyaz ve kırmızı yumuşak taşlardan yapılmış olup, stalaktitlerle sonuçlandırılmıştır Ne yazık ki bu mihrap yağlı boya ile boyandığından özelliğini yitirmiştir Ceviz ağacından, geometrik bezemeli, kündekâri (geçme) tekniğindeki ahşap minber Türk ağaç işçiliğinin en güzel örnekleri arasındadır Üzerindeki h1215 (1800–1801) ve h1219 (1804–1806) tarihleri büyük olasılıkla minberin başlama ve bitim tarihleridir Kuzey kapısının içerisinde sülüs yazılı, renkli 120 adet Esma-i Hüsna, Ayet-el Kürsü yazılarının sonunda Trabzon’un fethedildiği h867 (1462) tarihine yer verilmiştir Bunların yanı sıra doğu yönündeki kapı üzerinde de talik yazılı iki yazıttan sol taraftaki h1253 (1837) tarihlidir Bu yazıtta Trabzon Valisi Osman Paşa tarafından bu kapının açıldığı yazılıdır Diğer taraftaki h873 (1488–1489) tarihli yazıt ise Trabzon Livası Ali Bey’in kadının huzurunda yapının vakfiyesini açtığını belirtmektedir

Yapının içerisinde bulunan ve sonradan kütüphane olarak kullanılan absid yan hücreleri üzerindeki h1258 (1842) tarihli yazıtla Trabzon Valisi Hazinedarzade Abdullah Paşa’nın kardeşi Ahmet Muhtar Bey’in yaptırdığı belirtilmiştir Kuzey cephesine bitişik yapının medrese olduğu söylenmişse de bu durum kesinlik kazanamamıştır

Kaynaklar, kilisenin absid yönünde küçük bir yapıdan söz etmektedir Yerinde bir şadırvan bulunan bu yapıdan günümüze hiçbir iz gelememiştir Araştırmacılar bu yapının bir mezar anıtı olabileceği noktasında birleşmektedirler GMillet “bu yapının dört alçak sütundan meydana gelen, yaprak ve haç bezemeli başlıkları olan mezar anıtı” olduğuna değinmiştir Uspenski ve bu mezar anıtının altında, daha da eski tarihlerde yağma edilmiş İmparator IIIAleksios’un mezarı olduğunu ileri sürmüştür Trabzon’un Türk döneminde buraya efsanevi bir Türk kahramanının gömüldüğü söylenmiştir

Fatih efsanesine göre; Osmanlı ordusu Trabzon’u kuşattığı sırada İmparator Davit kaleyi bir şartla teslim edeceğine söz vermiştir Buna göre atılacak 40 gülleden biri şehri koruyan zincirleri kopardığı takdirde, şehir teslim olacaktır Atışlar başlar, 39 gülle de ateşlenir, ancak, hiçbiri zincirleri koparmaya yetmez Bunun üzerine Hünkâr son güllenin emri olmadan atılmamasını ister

Fatih Sultan Mehmet, kendisine güvenen varsa gelsin top başına der Bu arada, sonuncu gülle de boşa giderse, atanın başının kesileceğini de sözlerine ekler Hiç kimse topu ateşlemeye cesaret edemez Birden topun ateşlendiği görülür Herkes şaşırır, Hünkâr topu kimin ateşlediğini sorar, sonunda genç bir yeniçeriyi huzuruna getirirler Yeniçeriye topçu olup olmadığını sorarlar, hayır cevabını alınca da başını vururlar Tam bu sırada bir gürültü kopar ve zincirin koptuğu öğrenilir Ancak iş işten geçmiş Hoşoğlan isimli yeniçerinin başı kesilmiştir Bunun üzerine Ortahisar’da Fatih Camisi ismi verilen kilisenin yanına padişahın emri ile gömülür Uzun yıllar burası Trabzonluların ziyaretgâhı olup, mezarın üzerine de bir top güllesi asılır


StMichael Kilisesi (Akçaabat Orta Mahalle Kilisesi) (Akçaabat)


Trabzon Akçaabat İlçesi, Orta Mahalle semtinde yer alan bu kilisenin Komnenoslar zamanında yapıldığı sanılmaktadır Selina Ballance’nin belirttiğine göre; Komnenos Manuel, Selçuklu ordusunu 30 Ağustos 1332’de yenmiş ve bu zaferi kutlamak amacıyla bu kiliseyi yaptırmıştır Kilise Rumlar tarafından 1846 yılında onarılmıştır Bu kilise ilk defa Hamilton tarafından tanıtılmıştır

Dikdörtgen plânlı, tek nefli olan yapı, kesme ve moloz taştan yapılmış, duvarlar kemerlerle takviye edilmiştir İbadet mekânının üzeri tonozlarla örtülmüş olup, abside yakın bölümde pandantiflerin taşıdığı yüksek kasnaklı bir kubbe vardır Apsid içten yarım dıştan köşeli planlıdır Son Bizans döneminin özgün mimarisi duvar işlemelerinde kendisini göstermektedir

Kilisenin döşemesi Bizans üslubunda mozaiklerle kaplanmıştır Ancak bunlar zamanla harap olmuş ve pek az parça günümüze gelebilmiştir

Kiliseye XIX yüzyılda bir bölüm daha eklenmiş ve bunun sonucunda uzunluğu daha da genişlemiştir Bu eklemeler de yapının mimarisinde değişiklikler ortaya koymuştur Kilise son zamanlarda ev olarak kullanılmış, üzerine beton çatı yapılmış, yerli yersiz yerlere pencereler açılarak giriş değiştirilmiştir


Hagios Michael Kilisesi (Akçaabat)

Trabzon ili Akçaabat ilçesi, Orta Mahalle Semtinde Hagios Michael Kilisesi’nin doğusunda bulunan bu kilise aynı ismi taşıdığı kilise ile birlikte yapılmıştır Geç dönemlerde onarılan bu kilise günümüzde depo olarak kullanılmaktadır

Kilise moloz taştan tek nefli, dikdörtgen planlı olarak yapılmıştır Pencere kenarlarında apsiste tuğlaya yer verilmiştir Kilisenin güney cephesinden iki girişi olup, bunların üzerindeki tuğla bezemeler bütün yapıyı çepeçevre kuşatmaktadır Kilisenin üzeri beşik bir tonozla örtülmüştür Apsisin yanındaki duvarın üzerinde Deisis sahnesine ait olduğu sanılan fresk izleri görülmektedir

Günümüzde bu yapı evler arasında sıkışıp kalmıştır


Anayurt Köyü Kilisesi (Camisi) (Maçka)

Trabzon ili Maçka ilçesi, Anayurt Köyü’nde bulunan bu yapının ne zaman ve kimin tarafından yapıldığını belirten bir kitabe günümüze gelememiştir

Günümüzde cami olarak kullanılan bu kilise düzgün kesme taştan dikdörtgen planlı, bazilika tipinde üç nefli olarak yapılmıştır Naos içerisinde birbirlerine kemerlerle bağlanmış dört sütunla nefleri meydana getirmiştir Yapının üzeri kırma çatı ile örtülmüştür

Kilise camiye çevrildikten sonra batı yönündeki girişi kapatılmış, güneydoğu köşesine de tek şerefeli bir minare eklenmiştir


Gürgenağaç Köyü Kilisesi (Camisi) (Maçka)

Trabzon ili Maçka ilçesi, Gürgenağaç Köyü’nde bulunan bu kilisenin ne zaman ve kimin tarafından yaptırıldığı bilinmemektedir Yapı üslubundan XIX yüzyılda yapıldığı anlaşılmaktadır

Kilise düzgün kesme taştan, dikdörtgen planlı, bazilika düzeninde yapılmıştır Naos sütunlarla üç nefe ayrılmıştır Üzeri değişik zamanlarda farklı şekillerde örtülmüştür Tonoz örtülü üst örtünün bir bölümüne kubbe yapılmıştır Camiye dönüştürüldükten sonra batı yönündeki kapısı örülmüş, kuzeybatıda yeni bir giriş açılmıştır İç mekân sıvanmış olduğundan freskleri hakkında bir bilgi bulunmamaktadır


Oğulağaç Köyü Kilisesi (Camisi) (Maçka)

Trabzon ili Maçka ilçesi Şahinkaya Beldesi’ne bağlı Oğulağaç Köyü’nde bulunan bu kilise 1867 yılında yaptırılmıştır

Kilise eğimli bir arazide, kesme taştan, dikdörtgen olarak yapılmış bazilika planlıdır Üzeri kırma çatı ile örtülmüştür Camiye çevrildikten sonra giriş kapısı ve apsiste değişiklikler yapılmıştır Bununla beraber orijinal apsisi üç kademesi görülmektedir İç mekân camiye dönüştürüldükten sonra barok üslupta bezemelerle süslenmiştir


Yazlık Köyü Kilisesi (Küçük Livera Camisi) (Maçka)

Trabzon ili Maçka ilçesi Yazlık Köyü’nde bulunan bu kilise 1862 yılında yapılmıştır Kitabe yeri boş olmasına rağmen yapım tarihi kaynaklardan öğrenilmiştir

Kilise düzgün kesme taştan üç nefli bazilika plan düzenindedir Nefler dört sütunla birbirlerinden ayrılmış, bunların üzerine de kubbe oturtulmuştur Orta nefin dışında kalan iki yan nef beşik tonozla örtülmüştür Camiye çevrildikten sonra apsis önü örülmüş ve yan tarafına yeni bir mihrap yapılmıştır İç kısmında da bazı düzenlemeler yapılmıştır


Altındere Köyü Kilisesi (Maçka)

Trabzon ili Maçka ilçesi Altındere Köyü’nde meyilli bir arazi üzerinde bulunan kilise 1876 yılında yapılmıştır

Kesme taştan, dikdörtgen planlı, bazilika tipindeki kilisenin iç mekânı dört sütunla üç nefe ayrılmıştır Bunlardan orta nef, yan neflerden daha geniş olup, üzerleri içten beşik tonoz, dıştan kırma çatı ile örtülmüştür İç mekâna kuzey ve batı yönündeki kesme taş söveli kapılardan girilmektedir Kapıların üzerinde kabartma olarak işlenmiş vazolardan çıkan üzüm dalları ile bezeli süslemeler vardır

Kilise bir süre cami olarak kullanılmış bu nedenle de içerisi badanalanmıştır Ancak bu badananın altındaki izlerden, kilisenin fresklerle bezeli olduğu anlaşılmaktadır Özellikle apsiste Hz İsa, Hz Meryem ve Çocuk İsa fresklerinin izleri görülmektedir


Bağışlı Köyü Kilisesi (Maçka)

Trabzon ili Maçka ilçesine 18 km uzaklıktaki Bağışlı Köyü’nde bulunan bu kilisenin ne zaman yaptırıldığı bilinmemektedir Günümüze yalnızca beden duvarları ile ana apsisi gelebilmiştir

Kalıntılarından anlaşıldığına göre kuzey yönünde sivri kemerli bir girişi bulunmaktadır Bazilika planındaki kilisenin üzeri beşik tonozla örtülü idi


Verizana (Coşandere Köyü) Kilisesi (Maçka)

Trabzon ili Maçka ilçesi Coşandere Köyü’nde bulunan kilisenin ne zaman yapıldığı bilinmemektedir Günümüze harap durumdadır Kalıntılarından kilisenin dikdörtgen planlı, bazilika plan tipinde, üç apsis ve üç nefli olduğu anlaşılmaktadır


Çamlıdüz Köyü Kilisesi (Maçka)

Trabzon ili Maçka ilçesi Çamlıdüz Köyü’nde bir kaya kütlesi üzerinde, çevreye hakim bir konumda yapılmış olan kilisenin yapım tarihi bilinmemektedir Bunu belirten herhangi bir kitabe günümüze gelememiştir

Kesme taştan, dikdörtgen planlı bazilika tipindeki kilisenin kuzey ve güney yönünde birer giriş kapısı bulunmaktadır Üst örtüyü duvara gömülü payelerin desteklediği içten beşik tonoz, dıştan da kırma bir çatı oluşturmaktadır Apsis yarım yuvarlak planlı olup, üzerinde bir mazgal pencere bulunmaktadır


Aşağı Temelli Köyü Kilisesi (Maçka)

Trabzon ili Maçka ilçesi Esiroğlu Beldesi, Aşağı Temelli Köyü’nde bulunan bu kilisenin kesin yapım tarihi bilinmemektedir Yapı üslubundan XIX yüzyılda yapıldığı sanılmaktadır

Kilise kesme taştan dikdörtgen planlı olup, ibadet mekânını dört taş paye üzerine oturan merkezi bir kubbe örtmektedir Bunun dışında kalan alanlar tonozla örtülüdür Kilisenin girişi kuzey yönünde olup, apsisi doğu yönündedir Ancak bir süre camiye çevrilen kilisenin güneyindeki mihrabı yıkılmıştır


Mintantoz (Ocaklı Köyü) Kilisesi (Maçka)

Trabzon ili Maçka ilçesi, Ocaklı Köyü Aşağı Mahallesi’nde bulunan bu kilisenin yapım tarihi bilinmemektedir Büyük olasılıkla XIX yüzyılda yapılmıştır

Kilise düzgün kesme taştan dikdörtgen planlı bazilika üslubunda yapılmıştır İbadet mekânı üçerden altı sütun ile üç nefe ayrılmış, neflerin ortasında kasnaklı bir kubbe bulunuyordu Bu kubbe günümüze ulaşamamıştır Apsis üç yönlüdür Giriş kapısının çevresinde kabartma motifler bulunmaktadır Bunlar kanatlı ve kuyrukları ile birbirlerine dolanmış olan grifonlardır Bu grifonların ağızları içerisindeki kartuşlara haç ve ay şekilleri işlenmiştir Bunların üzerinde bulunan kitabelik yeri yazısızdır



Pahaghia Tzita Kilisesi (Dirlik Cami) (Sürmene)

Trabzon’un Sürmene İlçesi’nin Dirlik Köyü’ndeki bu kilise, Metropolitan Gobrie Latrovdakis zamanında (1889–1893) yapılmıştır

Üç nefli, üç absidli yapı Bizans bazilikaları üslubunun tipik bir örneğidir Gri blok taşların muntazam örülmesi ile ilginç bir görünüm kazanmıştır Dört sütunla desteklenen kubbe dışında kalan bölümler tonoz örtülüdür Günümüzde Dirlik Köyü Camisi olarak kullanılmaktadır

Alıntı Yaparak Cevapla
 
Üye olmanıza kesinlikle gerek yok !

Konuya yorum yazmak için sadece buraya tıklayınız.

Bu sitede 1 günde 10.000 kişiye sesinizi duyurma fırsatınız var.

IP adresleri kayıt altında tutulmaktadır. Aşağılama, hakaret, küfür vb. kötü içerikli mesaj yazan şahıslar IP adreslerinden tespit edilerek haklarında suç duyurusunda bulunulabilir.

« Önceki Konu   |   Sonraki Konu »


forumsinsi.com
Powered by vBulletin®
Copyright ©2000 - 2025, Jelsoft Enterprises Ltd.
ForumSinsi.com hakkında yapılacak tüm şikayetlerde ilgili adresimizle iletişime geçilmesi halinde kanunlar ve yönetmelikler çerçevesinde en geç 1 (Bir) Hafta içerisinde gereken işlemler yapılacaktır. İletişime geçmek için buraya tıklayınız.