Geri Git   ForumSinsi - 2006 Yılından Beri > Genel Kültür & Serbest Forum > Serbest Forum

Yeni Konu Gönder Yanıtla
 
Konu Araçları
astronomi

Astronomi

Eski 07-17-2012   #1
Prof. Dr. Sinsi
Varsayılan

Astronomi



Felsefe Ansiklopedisi’nde yayımlanmıştır


Astronomi (gökbilim – İng, astronomy – Fran, astronomie – esk ilm-i hey‘et, ilm-i felek), astron (Yunanca, gökcismi) ve nomos (Yunanca, kanun) kelimelerinin bileşiminden gelir Gökcisimlerini ve evreni inceleyen bilim dalıdır Etrafımızı çevreleyen evreni, gezegenleri, diğer gökcisimlerini (göktaşları, yıldızlar, kuyruklu yıldızlar, çift yıldızlar, kara delikler, galaksiler, vb), bu cisimlerin oluşumlarını, evrimlerini, fiziksel yapılarını ve kimyasal bileşimlerini, birbirlerine göre konumlarını ve hareket yasalarını inceler Aristoteles’te dört matematiksel bilimden birisidir ve amacı yıldızların görünen hareketlerini incelemekten ve geometrik yapılarının belirlenmesinden ibarettir


Astronominin gelişimini beş evrede incelemek mümkündür Astronominin olgusal olarak geliştiği ilk evrede, astronomi mevsimleri belirlemek ve tarımsal faaliyetleri düzenlemek üzere sosyal bir önem taşımaktaydı MÖ ikinci bin yılın ortalarında Babil astronomlarınca gezegenlerin konumları sistematik bir şekilde gözlemlendi ve yaklaşık olarak ikinci bin yılın başlarında kaydedilmeye başlandı MÖ 600 yıllarında da, tutulmaları, karşılaşma konumlarını yeteri derecede kesin bir şekilde belirleyebilmek için gezegen hareketlerini tanımlayan oldukça yüksek düzeyde matematiksel yöntemler geliştirdiler Fakat bu yöntemler Yunanlılarınki gibi, geometrik-kinematik modelleri içermemekteydi Bu ilk dönemlerde astronomi bilimi hemen hemen tamamıyla olgusaldı ve astronomiye ilişkin problemler genellikle mitolojik olarak ele alınıyordu


İkinci evreyi oluşturan kuramsal astronominin gelişmesi, Eski Yunan dönemini kapsar Eski Yunanlılar, astronomide daha karmaşık problemler üzerinde durdular ve fiziksel gerçekliği olan ya da olmayan geometrik modellerle gezegenlerin hareketlerini belirlemeye yönelik sistemler kurma girişiminde bulundular Astronomiyi geometri ile temellendirdiler ve geometrik-kinematik modellerle gökyüzündeki hareketleri açıklamaya çalıştılar Bu sayede gezegen hareketlerinin açıklanmasına ve anlamlandırılmasına olanak sağlayan sistem fikrine ulaştılar


Astronominin temeline geometrinin konması Pythagorasçılar ile matematikselleşmesi ise Eudoxus (MÖ 408-355 yılları) ile başladı Ancak burada amaç, gök cisimlerinin yapısı değil, konumlarının hesabını verebilmek yani görüntüyü (ya da olguyu) kurtarmaktı (saving the phenomenon) Eudoxus bu amaçla Ortak Merkezli Küreler Sistemi’ni ileri sürdü Ancak, onun kurguladığı bu sistem, fizik yapısını Aristoteles’te bulacaktır Aristoteles, bu sistem üzerine evrenin fiziksel bir şemasını geliştirdi ve bu şema Kepler (1571-1630) ve Newton’a (1642-1727) kadar geçerliğini korudu


Astronominin gerçek anlamda matematikselleşmesi Batlamyus (MS 150 yılları) ile gerçekleşmiştir Batlamyus, Yer’i evrenin merkezine alan, muntazam ve dairesel hareket ilkelerine dayanan matematiksel-geometrik bir sistemin temellerini atmış ve Yer Merkezli Sistem’i kurmuştur Bu kuramda amaç, yine gökyüzündeki hareketlerin matematiksel olarak izahı, yani görüntüyü kurtarmaktır


Batlamyus astronomisine yapılan itirazların yoğunlaşması ile on beş ve on altıncı yüzyıllarda yeni bir sisteme olan ihtiyacın artması ve sonunda Kopernik (1473-1543) tarafından Güneş Merkezli Kuram’ın kurulması üçüncü evreyi kapsar Bu evrede, on altıncı yüzyılın sonlarında Tycho Brahe’nin (1546-1601) yaptığı sistematik gözlemler sonucunda Aristoteles kozmolojisi de sarsılacaktır Bu dönemde en önemli gelişme Kepler tarafından yapılan çalışmadır Kepler, Brahe’nin sistematik gözlemlerini temele alarak Eski Yunan’dan beri kabul edilen astronomik ilkeleri ortadan kaldırdı ve gezegen yörüngelerinin dairesel değil elips olduğu sonucuna ulaştı


Yine astronominin gelişiminde önemli bir yer tutan ve insan duyumunun alanını genişleten teleskopun gelişimi de bu evrede yer alır Bu sayede çıplak gözle görülemeyen nesnelerin belirlenmesiyle gökyüzü daha karmaşık bir yapıya bürünmüş, ancak bu karmaşık yapı, Newton’un kanunlarıyla tam anlamıyla matematiksel bir düzene sokulabilmiştir Böylece Güneş sisteminin karmaşık yapısı ve hareketi anlaşılmış, bunun da ötesinde, çok kısa sürede astronomların ilgisi yıldız sistemlerine kaymış ve gök mekaniği gelişmiştir Bu evrede, on yedinci yüzyılda teleskopun keşfiyle gözlemsel astronominin ve Newton’un Evrensel Çekim Yasası’nı sunmasıyla da on sekizinci yüzyılda dinamik astronomi alanının gelişimine tanık olmaktayız On yedinci ve on sekizinci yüzyıllarda gözlemsel astronominin en önemli buluşu, Güneş sisteminin Uranüs’ün keşfi, aynı yüzyıllarda dinamik astronominin başarısı ise, hiçbir gözleme dayanmaksızın gezegen konumlarının matematiksel olarak belirlenebilmesi olacaktır


On dokuzuncu yüzyılın ikinci çeyreğinde optik biliminin katkısıyla astronomide yeni bir alanın ortaya çıkması dördüncü dönemi kapsar Bu alan, gökcisimlerinin ve yıldızların yapılarını yani kimyasal ve fiziksel özelliklerini inceleyen astrofiziktir Şimdiye kadar astronomlar yıldızların sadece çıplak gözle ya da teleskopla görünen özeliklerini inceleyebiliyorlardı Ancak bu yüzyılda, yıldızlar çok uzakta olsalar bile onlardan gelen ışıklar sayesinde yapılarını, yani hangi elementlerden yapıldıklarını bilebileceğimiz anlaşıldı Yine fotoğraf plağının bu yüzyılda bulunması ve astronomiye uygulanmasıyla da astronomi bilimi çok önemli gelişmelere sahne oldu Fotoğraf plağının uzun süre pozlanmasıyla gök yüzünün fotoğrafı alınabiliyor ve teleskopla bile görülemeyen gök cisimleri görünebilir hale geliyordu Böylece yepyeni gökcisimleri keşfedildi


Beşinci evre, yirminci yüzyılın ortalarında radyo teleskopların ve roketlerin kullanımıyla başlar Radyo teleskoplar, sadece evrenin ışığını değil, evrendeki cisimlerden gelen seslerin de incelenmesine ve roketler ise uzaya çıkabilmemize olanak tanınmıştır Bu sayede astronomların ilgisi, görünen dalga boylarının sınırlarının ötesine, evrenin uzak köşelerinden elde edilen bilgilere uzandı ve astronomideki problemler değişik alanlara kaydı


Yirminci yüzyılda astronominin en önemli problemleri Güneş sisteminin oluşumu ve mekaniği, evrenin yapısı ve yıldızların evrimsel gelişimleridir Diğer önemli bir problemde, sık sık UFO söylencelerine dönüşen evrende yalnız olup olmadığımıza ilişkin problemdir Yirmi birinci yüzyıla girdiğimizde kısmen bu problemlerin üstesinden gelebildik Güneş sisteminin oluşumuna ilişkin olarak Carl Von Weizsnecker tarafından ortaya atılan, Kant-Laplace kuramının değiştirilmiş biçimi olan ve Güneş sisteminin kendi iç mekaniği sonucunda oluştuğunu ileri süren kuramı benimsiyoruz


Evrenin yapısına ilişkin olarak ise Büyük Patlama (Big Bang) Kuramı’nı kabul ediyoruz Bu kuram bize, evrenin büyük bir patlama sonucu oluştuğunu ve giderek balon gibi şiştiğini söylüyor


Yıldızların genellikle hidrojen gazlarının toplanmasıyla oluştuğunu, giderek ısınarak evrimselleştiğini ve sonunda yaşlanarak öldüklerini ve yaşam için gerekli olan ham maddeleri uzaya savurduklarını keşfettik


Günümüzün en önemli problemi ise evrende canlı varlıklar daha da önemlisi bizim gibi ya da bizden akıllı yaratıkların olup olmadığıdır Bunun için SETI yani dünya dışı akıllı varlıkları izleme projesi başlattık; akıllı varlıklardan gelecek mesajları alabilmek ve çözebilmek için uzayı dinlemekteyiz






Kaynakça

B R Ernst ve Tj E De Vries, Atlas of the Universe, İngilizce’ye çeviren; M A Welsh, Nelson 1961


Giorgio Abetti, The History of Astronomy, London 1954


J L E Dreyer, History of the Planetary System from Thales to Kepler, New York 1953


Michale Hoskin (Editör), The Cambridge Illustrated History of Astronomy, Cambridge 2000


W F Bynum, EJ Browne ve Roy Porter (Editörler), Macmillan Dictionary of History of Science, London 1983


Yavuz Unat, İlkçağlardan Günümüze Astronomi Tarihi, Ankara 2001

Alıntı Yaparak Cevapla
 
Üye olmanıza kesinlikle gerek yok !

Konuya yorum yazmak için sadece buraya tıklayınız.

Bu sitede 1 günde 10.000 kişiye sesinizi duyurma fırsatınız var.

IP adresleri kayıt altında tutulmaktadır. Aşağılama, hakaret, küfür vb. kötü içerikli mesaj yazan şahıslar IP adreslerinden tespit edilerek haklarında suç duyurusunda bulunulabilir.

« Önceki Konu   |   Sonraki Konu »


forumsinsi.com
Powered by vBulletin®
Copyright ©2000 - 2025, Jelsoft Enterprises Ltd.
ForumSinsi.com hakkında yapılacak tüm şikayetlerde ilgili adresimizle iletişime geçilmesi halinde kanunlar ve yönetmelikler çerçevesinde en geç 1 (Bir) Hafta içerisinde gereken işlemler yapılacaktır. İletişime geçmek için buraya tıklayınız.