Prof. Dr. Sinsi
|
Rab İsmi Şerifi
Rab, terbiye eden, her şeyi bir ilk noktadan itibaren kademeli olarak terbiye ede ede son noktaya getiren anlamına gelir Hâlık ismi yaratma fiiline, Rezzak ismi rızk verme fiiline dayandığı gibi Rab ismi de terbiye etme fiiline dayanır
“Rab” kelimesi, Kur’ân-ı Kerim’de tam 968 yerde geçer Rab kelimesinin çoğulu olan “erbâb” 4 yerde ve bu kelimeden türemiş olan “rabbâniyyûn” 3, “ribbiyyûn” ise bir yerde kullanılır Toplam olarak “rab” kelimesi ve türevleri Kur’an’da 976 yerde tekrar edilir
Kur’an-ı Kerim, besmeleden sonra “Hamd, âlemlerin Rabbı Allah’a aittir” cümlesiyle başlamaktadır Bu giriş oldukça ilginçtir Vahy kitabı olan Kur’an söze Allah’a ait en önemli özelliği vurguluyarak, insanlara bu önemli gerçeği hatırlatarak başlıyor: Allah’ın Rablığı Her türlü övgü, her türlü saygı ve itaat ifadesi, her türlü şükran duygusu ve bağlılık; bütün âlemlerin, âlem diye nitelediğimiz bütün varlıkların asıl sahibi, mâliki, yöneteni, bakıp gözeteni, koruyup ihtiyaçlarını gidereni, onlara dilediği gibi yön veren yüce güç sahibi Allah’a aittir Kur’an, O’nun sözüdür ve O yaratıp şekil verdiği insanları müdeliyor, korkutuyor doğru yola dâvet ediyor Çünkü O, âlemlerin Rabbı Allah’tır
Rab ismi, Kur'an'da Allah lafzından sonra en çok kullanılan isimdir İlginçtir ki, ilk nâzil olan 30 sûrede "Rab" ismi 80 kez geçtiği halde, "Allah" ismi sadece 20 kez geçer Buna göre Rab lafzı, Allah lafzının dört katı olmuş oluyor Elbet bu gerçek, tesadüfle açıklanamaz
Kur'an, ilk mü'minlerin gönlünde sahih bir Allah inancını oluşturmayı hedeflemişti Çünkü sorun insanları Allah'ın varlığına inandırma sorunu değildi Câhiliye insanı Allah'ın varlığına zaten inanıyordu Ama bu insanlar sahih Allah inancını kaybettikleri, Allah'ın olanı başkalarıyla paylaştırdıkları için sapıtmışlardı Bu nedenle Allah, ilk indirdiği âyetlerinde insanların zihinlerinde kendi rablığını silinmez bir biçimde yazmayı murad ediyordu Bundan dolayıdır ki, yaratıcının en büyük ismi olan "Allah"ın dört katı olarak "Rab" ismi kullanılmıştı Rablığı kabul edilmemiş bir Allah'a müşrikler zaten öteden beri inanıyorlardı
İşte Kur'an, Allah'ın rab oluşunu ilk mü'minlerin kalbine ve kafasına silinmez harflerle yazdıktan sonradır ki, taşın gediğine konduğunun delili olarak, tam sekiz ayrı yerde şu hitapta bulunuyordu: "Zâlikümüllahü Rabbüküm" (40/Mü'min, 62, 64) "İşte bu Allah'tır sizin Rabbınız" Yani, ancak Allah olan, rabbınız olabilir, deniliyor "Rabbımız Allah'tır deyip sonra da dosdoğru olanlar" (41/Fussılet, 30) ebedî saâdetle müjdeleniyordu
Kur'an'da rablığın belirgin özellikleri açık olarak bildirilmiştir Bunların başında, insanlardan mutlak itaat ve kulluk istemek, insanlık hayatını ve varlıklar âlemini düzenleyen ilâhî nizamlar koymak, mutlak değer ölçüleri belirtmek gibi özellikler gelir Bunlardan birini kendine tahsis eden insan, rablık iddiasında bulunmuş olur Allah, Kur'ân-ı Kerim’de, ibâdet edilecek tek rab olduğunu açık bir şekilde bildirmiş ve kendisine bu konuda şirk/ortak koşulmamasını istemiştir Buna rağmen, insanların yine de Allah'tan başka varlıkları rab edindikleri görülmektedir Bir kısım insanlar çıkıyor, rabba ait olan özellikleri kendilerine mal etmeye kalkışıyorlar Sonra da insanları gerçek Rabb'ın emir ve yasakları dışında kendi koydukları kurallara, ilkelere, değer ölçülerine ve kendi düşüncelerine kayıtsız şartsız uymaya çağırıyorlar Oysa bu durum, rablık iddia etmenin ta kendisidir Bazı insanlar her ne kadar onlar için secdeye varmasalar da Allah'ın koyduğu hükümleri bırakıp, onların gayr-ı meşrû emirlerini benimseyerek dinlemek suretiyle onlara kul olma derekesine düşerler Onların bu durumu Allah'tan başkalarını rab edinmeleri demektir Kur'an'daki rabla ilgili âyetler bu konuyu açıkça ortaya koymaktadır (1)
Kur’ân-ı Kerim, sık sık, insanların ve bütün evrenin Rabbının Allah olduğunu vurgulamaktadır O, kendi irâdesiyle evreni ve içindekileri yaratıp şekil vermiş, biçimlendirmiştir Yarattığı her şeyin tek sahibi ve maliki O’dur O aynı zamanda yarattığı evreni ve içindekileri yönetmektedir, her şeye tasarruf etmektedir Bu tasarruf etmenin içerisinde elbette yaratılmışların ihtiyacı olan şeyleri onlara karşılıksız vermek de vardır
Kur’an’da Rabb’ın Manaları: Kur’an-ı Kerim, Rab kelimesini bir kaç manada kullanmaktadır:
a) Özel İsim Olarak: Birçok yerde Rab kavramı, Allah’ın özel ismi olarak geçmektedir (26/Şuarâ, 77-80; 73/Müzemmil, 9; 6/En’âm, 164)
b) Kendisine Yönelinen: Bazı âyetlerde, etrafında toplanılan, kendisine dönülen en yüce varlık anlamında kullanılmaktadır Bu anlam ile Allah’ın özel ismi Rab arasında bağlantı vardır (34/Sebe’, 26)
c) Karşı Gelinemeyen Otorite: Emrine uyulan, kendisinden daha üstün kimsenin olmadığı, koyduğu ilkelere uyulan ve karşı gelinmeyen otorite anlamında da kullanılır: “Onlar Allah’ı bırakıp hahamlarını, papazlarını ve Meryem oğlu İsa’yı (Mesih’i) rab olarak kabul ettiler Halbuki bir tek ilâhtan başkasına kulluk etmemekle emrolunmuşlardı O’ndan başka ilâh yoktur Allah, onların ortak koştukları şeylerden münezzehtir (uzaktır) ” (9/Tevbe, 31; Ayrıca bkz 3/Âl-i İmrân, 64) Âyette geçen “erbâb” rab kelimesinin çoğuludur
Birtakım insanlar, Allah’ı bırakıp O’nun dışındaki bazı şeyleri rab haline getirirler, onları rabb kabul ederler Onların emirlerini, sözlerini ve koydukları hükümleri mutlak ölçü olarak alırlar Allah’ın kanun ve ölçülerini bırakıp, bu yücelttikleri ölçüleri en doğru ilke kabul ederler Allah, onların rab haline getirdiği şeylerin aslında rab olmayıp, güçsüz varlıklar olduğunu vurgulamaktadır
d) Efendi-Yönetici Anlamında: Yûsuf sûresi âyet 50’de rab kelimesi sahip, efendi veya yönetici anlamında kullanılmaktadır
e) Mâlik/Sahip Manasında: Bazı âyetlerde rab kelimesi, mâlik/sahip anlamındadır “Yedi göğün Rabbı, yüce Arşın da Rabbı kimdir?” (23/Mü’minûn, 86) “Eğer yerde ve gökte birden fazla tanrılar olsaydı, şüphesiz her ikisinin de düzeni bozulurdu Demek ki Arş’ın Rabbı olan Allah, onların yakıştırdıkları sıfatlardan münezzehtir/uzaktır ” (21/Enbiyâ, 22)
d) Allah’ın Sıfatı Olarak Rab: Görüldüğü gibi Rab olmak, Allah’ın sıfatlarından biridir İlâhlığının bir gereğidir Rab ismi geniş anlamlı bir sıfattır Allah’ın yaratıcılığını, evrene sahip ve hâkim oluşunu, insana ait her şeyi yaratıp şekil verdiğini, evrende olan her şeye yüce kudretiyle tasarruf ettiğini, insanlar hakkında hükümler/yasalar koyduğunu ve bu hükümlere itaat etmenin gerekliliğini, mutlak anlamda itaatın ancak Allah’a yapılması gerektiğini, ıslah edenin, şekil verenin, her şeyi elinde tutanın yalnızca Allah olduğunu ifade eder
|