Freaud;Düş Yorumu... |
07-17-2012 | #1 |
Prof. Dr. Sinsi
|
Freaud;Düş Yorumu...GİRİŞ VE AMAÇ; Uyku sırasında ortaya çıkan normal fizyolojik bir olay olan düşler, yüzyıllardan beri insanların ilgi kaynağı olmuş ve birçok düşünür ve hekim düşlerin yorumu ile ilgili çalışmalar yapmışlardır Pek çok düş kuramı geliştirilmiş olmasına karşın günümüzde üzerinde fikir birliğine varılmış bir kuram yoktur Bununla birlikte düşler konusunda gerçek anlamda ilk bilimsel ve sistematik çalışmayı yapmış olan Freud’un düş kuramı halen geçerliğini sürdürmektedir Ayrıca günümüzde nöropsikiyatri alanındaki pek çok çalışma sonucunda Freud’un kuramını doğrulayan bulgular bulunmaktadır Bilimsel kuramlar dışında kültürel olarak da düş yorumu çalışmaları yüzyıllardır süregelmektedir Bir ortak kültür ürünü olan geleneksel rüya tabirleri de bireyin ruh halini ortaya koyması ve ona yol göstermesi açısından işlerliğini sürdüregelmektedir Rüya tabirleri kendi çerçevesinde insanların birbirleriyle etkileşimleri sonucu ortaya çıkmış, bir yanıyla çağrışımlara diğer yanıyla arzu ve isteklere dayanan bir alan olarak işlemektedir Freud öncesinde düşlerle ilgilenen düşünür, hekim ya da iyileştiriciler, düşleri tanrısal görüngüler olarak değerlendirilmiştir Genel özellik olarak ilkel yorumlarda düşler geleceğin habercileri olarak ele alınmış ve düş yorumu “kehanet” için kullanılmıştır Bu durum aslında bugünkü “rüya tabirleri” için de geçerlidir Türk kültüründeki rüya tabirlerinde bütün sembollerin yorumlanmasında gelecekle ilgili bilgi ve haber bulunmaktadır Eski Yunan’da düşler hem gelecekten haber veren görüngüler olarak nitelenmiş, hem de sağaltımda kullanılmıştır B undan yaklaşık 2000 yıl önce Platon neredeyse Freudyen bir tanım yapmıştır: “açıklamak istediğimiz şey, aslında sağlıklı ve dengeli görünenler de dahil olmak üzere bütün insanlarda aşırı ve kontrol edilemez dürtülerin varolduğudur Bu dürtüler rüyalarımızla beraber ortaya çıkar” Daldisli Artemidoryazdığı “Rüya Kitabı”nda, ilk kez sembol dilinden sözetmiş ve düşlerdeki bazı sembollerin ampirik bir açıklamasını yapmıştır 1 Ancak genel olarak düşler kehanet yani gelecekten haber vermek için kullanılmıştır Sonraki, daha bilimsel çalışmalar da düş olgusunu açıklamaktan uzak kalmıştır Freud’u bu konuda diğerlerinden ayıran en önemli özellik ise, düşlerin gelecekten değil de geçmişten haber verdiğini belirtmesidir Freud’un düş kuramı kısaca “düşler, uyku sırasında oluşan bilinçdışı ruhsal faaliyetlerdir” şeklinde özetlenebilir FREUD’UN DÜŞ; KURAMI Freud’a göre bilinçdışı içeriğin burada bulunmasının nedeni, bu içeriğin ya da dürtü – anı ve isteklerin üstbenlik ya da benlik ideali tarafından çok da onaylanmayan şeyler olmasıdır Bu nedenle temelde bastırma kullanılarak bu istenmeyen içerik bilinçdışında tutulur Duygusal enerjileri hiçbir zaman yok olmayan bu içerik sürekli olarak doyum sağlamaya çalışır Sürçmeler, nevrotik semptomlar ve düşler Freud’a göre bilinçdışı içeriğin biraz şekil değiştirmiş görüntüleridir 2 Doğrudan açığa çıkması ya da doyum sağlanması onaylanmayan dürtüler ve istekler şekil değiştirerek daha tanınmaz ve sembolik bir şekilde doyum sağlamakta, bu sayede de ruhsal gerilim azaltılmaktadır Freud’a göre düşler, “uyku bekçileridir” 2,3 Uyku durumu zihnin dinlenmesinin sağlandığı ve bilinçliliğin geçici olarak en aza indiği bir durumdur Benlik uyku durumunda bilinçdışı içeriğin, bilince sızmasına izin verir Ancak bu içerik doğrudan bilince çıktığında anksiyete yaratacağından, bu noktada bilinçdışı içeriğin sembolik olarak doyumunu sağlayan düşler devreye girer Freud’a göre her düş bilinçdışı bir isteği doyurmayı amaçlar 2-4 Bu doyum doğrudan ve açık olursa anksiyeteye neden olacak ve kişi uyanacaktır Bu nedenle de doyum sembolik olmak zorundadır Bu şekilde hem ruhsal gerilim azaltılmış olur hem de uykunun sürmesi sağlanır Düşler bir bakıma bilinçdışı ruhsal enerjinin yükünün azaltıldığı zihnin emniyet sübaplarıdır aynı zamanda 3,4 Sonuç olarak düşler, uyku durumunun sürdürülmesini sağlamak ve enerjisi artmış olan bilinçdışı isteklerin kılık değiştirmiş bir şekilde doyurulmasını sağlamak görevlerini üstlenirler Günümüzde, Freud’un düşlerin bir isteği doyurma amacı taşıdığı varsayımı, uyku çalışmaları ile de desteklenmektedir Yapılan çalışmalar, REM uykusu sırasında, beyinde içgüdüsel isteklerin doyurulması ile ilgili olduğu düşünülen yapılarda ileri derecede aktivasyon olduğunu göstermiştir 5,6Bu bulgu, Freud’un düş kuramının temelini oluşturan bilinçdışı içeriğin doyumu varsayımını doğrular niteliktedir Düşlerin Oluşumu ve Ortaya Çıkışı: Freud’a görebir düşün oluşabilmesi için öncelikle bilinçdışı bir uyaranın olması gerekmektedir 3,4 Bu uyaranın o gece düşte doyum sağlamak için ortaya çıkmaya çalışmasının nedeni ise, o gece için bu dürtüleri aktive eden gündüz yaşantılarıdır Gündüz yaşantıları bilinçdışı kalarak doyurulmamış istek ya da dürtüleri anımsattığında bunlar bilince daha yakın katmanlara doğru yükselmeye başlarlar ya da diğer bir deyişle bilinçdışındaki enerjileri artar 2,3 Bir bakıma, bu gündüz yaşantıları, bilinçdışındaki daha eski anılara, istek ve dürtülere lehimlenerek onları daha yukarı katmanlara bilince doğru çekmektedir 2,4 Bu istekler yasaklanmış istekler olduğundan bastırma etkisi ile bilinçdışı kalmaya devam ederler Ancak artmış enerjilerinin boşaltılabilmesi için kısmen de olsa doyurulmaları gerekir Burada düş olgusu devreye girer Böylece gündüzün bilinçli yaşantıları bilinçdışı istekleri harekete geçirerek düşe adeta bir giriş kapısı açarlar 3,4 Freud’un bu görüşü de, günümüzde uyku çalışmaları ile doğrulanmıştır Çalışmalar, görülen düşün içeriğinin kişinin güncel sorunları ile bağlantılı olduğunu ve günlük sorunların, belleğe kaydedilmiş olan geçmiş yaşantılar ile duygusal olarak bağlantılı olduğunu göstermiştir 7Bu sonuçlar hem düşlerin oluşumunda gündüz yaşantılarının etkili olduğunu hem de düşlerin geçmişten haber veren görüngüler olduğunu göstermektedir Düşlerde Sembolizasyon: Bilinçdışındaki yasaklı içerik anksiyeteye neden olmaması için çarpıtılarak, tanınmaz halde ortaya ya da bilince çıkar Bu çarpıtma için kullanılan düzeneklerin en önemlileri simgecilik, yoğunlaştırma, yer değiştirme ve atlamadır 2,4 Freud’un düş işlemi olarak tanımladığı bu özellikler aslında bilinçdışının ya da birincil düşünce süreçlerinin genel özellikleridir 8 Bu açıdan bakıldığındadürtülerin ya da isteklerin sembolik doyumunu sağlamada en önemli rolü düşlerin sembol dili ile konuşması sağlamaktadır 3 Düşteki semboller adeta anlaşılmazlığın temel araçları olarak işlev görürler Pek çok kez de bir düşteki bir sembolün birden fazla anlamı ya da gerçek içeriği bulunmaktadır Yoğunlaştırma nedeni ile bir sembolde pek çok düşünce ya da duygu katarı birleştirilebilir Bilinçdışında birbirine yakın bulunan ya da bir özellikten dolayı kesişen dürtü ya da istekler kesişim noktalarında aynı sembolü kullanırlar Bu sayede birden fazla yasaklı dürtü ya da istek doyurulabilmektedir 4 Ayrıca bilinçdışının değişik derinliklerinde bulunan ve katarlar şeklinde birbirini izleyen duygudaş dürtü ya da anıların birlikte aktive olması nedeniyle de bir sembolde birden çok katmandaki ya da bastırılmışlık düzeyindeki isteğe ait birden fazla anlam bulunabilir Bu dikey düzlemde ilerledikçe giderek daha ilkel ve sonunda en ilkel yaşantıların bulunduğu bölgeye kadar ilerlemek olanaklıdır Freud’a göre “düşlerde en ilkel bebeksi malzemeyi görebilmek olanaklıdır” 3,4 En ilkel ya da en derindeki kısımda ortak bilinçdışı bulunduğundan ve buradaki süreçler de tüm insanlarda hemen hemen ortak olduğundan sembollerin bu katmandaki anlamları da doğal olarak ortak olacaktır Freud’a göre düşlerdeki sembolizasyon ortak bilinçdışının ürünüdür 4 Bu bilgiler ışığında bir sembolün birden fazla anlamı bulunduğunu söylemek olanaklıdır Sembollerle ilgili serbest çağrışım ile her sembolün düşteki özel anlam ya da anlamları ortaya çıkmaktadır Bir düşün yorumlanmasında enbüyük yardımcı araçlar bu semboller ve düş görenin serbestçağrışımlarıyla birlikte sembollerin anlamlarının açıklanmasıdır Ancak Freud, sembollerin anlamlarının bilinmesine karşın doğrudan kullanılmamasını, düşü görenin serbest çağrışımlarıyla değerlendirilmesi gerektiğini önemle belirtmektedir 2 Sembol yorumunda temel olan çağrışım olduğundan ve hem dirençler nedeniyle hem de bir düşte birden fazla yasaklı dürtü ya da isteğin doyurulması nedeniyle bir düşü yorumlama çalışmasında birbirinden farklı bir çok yoruma ulaşmak olasıdır O an için doğru yorumu çağrışımları aracılığıyla düşü gören kişinin kendisi göstermektedir Başka bir zaman, aynı sembollerle başka çağrışımlarla başka bir yorum da yapılabilir Bir yorumlamada farklı bir çağrışım ortaya çıkmış da olsa daha derin bir katmanda sembolün genel anlamını da taşıdığı sık görülmektedir Bu nedenlerle bir düşün tek bir yorumu yoktur 3 Freud’a göre sembol olarak kullanıldığında yukarıdaki nedenlerin dışında da bazı nesneler birbirlerinin yerine geçebilmektedir Bu yalnızca düşler için değil tüm bilinçdışı süreçler hatta günlük yaşam için de geçerlidir 2 Örneğin anal dönemden ödipal döneme geçişte belirgin olan bir eşitlik örneği vardır Bu dönemden kalma bir sembolizm olarak penis=çocuk=gaita birbirlerinin yerine kullanılabilen sembollerdir Bunun açıklaması “Kurt Adam” adlı olgu öyküsünde ayrıntılarıyla yapılmıştır 9 Ayrıca argoda dapenis yerine “ufaklık” ya da “küçük” sembolleri kullanılmaktadır 10 Üstelik bu tanımlamalar sadece Türk argosunda değil, Alman argosunda da geçerlidir 2 Bu benzerlik ortak bilinçdışının tüm insanlarda benzer olmasından kaynaklanmaktadır Freudyen bakış açısında bilinçdışında adeta bir katmanlaşma vardır Bilinçdışının daha derinlerine inildikçe, sembollerin de anlamları giderek ortaklaşmaktadır ve en derinde de tüm insanlarda ortak olan bir içeriğe ulaşılmaktadır Bu varsayım ile yola çıkarak “geleneksel rüya tabirleri”ne baktığımızda; sembollerin gizli anlamları ile yakından ilgili ancak bunların tıpkı düşlerdeki gibi sansürlendiği yorumları görmemiz beklenir Çünkü geleneksel rüya tabirleri bir ortak kültür ürünleridir ve kültür de bir üstbenlik bileşenidir Tam da bu nedenle bu yorumlar gizli düş içeriğini açığa çıkarmak bir yana, yine bilinçdışı olarak sembolleri sembolize ederek gizli içeriği gizlemeye çalışacaktır Çünkü bu içerik üstbenlik tarafından sakıncalı bulunmuş ve yasaklanmıştır Ancak anlamını bildiğimiz bir sembolün rüya tabirlerindeki karşılığına baktığımızda, tıpkı düş yorumunda olduğu gibi bu benzetmenin hangi bilinçdışı içerikten kaynaklandığının izlerini sürmek olasıdır Bu düşünce sürecini izlediğimizde rüya tabirleri için “düşün yeniden düşleştirilmesi” benzetmesini yapmak ve “rüya tabirleri” düş içeriğinden, yeni yorum ve semboller kullanarak yeni düşler yaratmaktadır hipotezine ulaşmak olanaklıdır Bu hipotezi doğrulayan bir ipucu Freud’un düşlerdeki sembolizasyonun ortak toplumsal ürünlerde (söylence, deyim ve sanatsal yapıtlarda) de bolca kullanıldığını ve bunların da tıpkı düşlerdeki gibi olduğunu belirtmiş olmasıdır 2,4 Çünkü bireysel ya da kollektif yaratılan tüm yapıtlar da düşlerle aynı kaynaktan, bilinçdışından köken almaktadır Yaratıcı olan bilinçdışıdır 2,11 Diğer bir ipucu da, geleneksel rüya tabirlerinde düşlerin geçmişten değil de gelecekten haber vermesi, gelecekteki olayları ifade etmesi şeklinde yorumlama yapılmasıdır Bu işlem gerçek düşlerde de sık kullanılan bir tersine çevirme işlemidir Böylece daha geleneksel rüya tabiri başlarken bile düşlerdeki gibi düzenekler kullanılmaya başlanmıştır Bu yazıda amaç, bugün için en geçerli düş kuramı olan Freudyen düş yorumundaki sembol yorumu ile geleneksel “Rüya Tabirleri”ndeki sembol kullanımı ya da bu uygulamadaki daha genel bir yaklaşım olarak rüya tabirlerinin karşılaştırılması ve ayrıştığı ve örtüştüğü noktaların belirlenmesidir Bu bağlamda gündelik yaşamda sıkça kullanılan rüya tabirlerinin işlerliği yordanacaktır Freudyen yorumlama için “düş yorumu” terimi seçilirken, geleneksel yorumlar için, toplumda yaygın olarak kullanıldığı şekli ile “rüya tabirleri” terimi kullanılmıştır Freudyen düş yorumu ile geleneksel rüya tabirlerinin ilişkisini karşılaştırmak ve hipotezi doğrulamak için Freud’un “hemen hemen her zaman” aynı anlamı taşıdıklarını belirttiği semboller ile geleneksel rüya tabirlerindeki sembollerin anlamları karşılaştırılmıştır Anlaşılmayı kolaylaştırmak ve ilişkinin başka bir boyuttaki koşutluğunu göstermede sağladığı kolaylık açısında aynı sembollerin Türk Argosu’ndaki anlamları da birlikte ele alınmıştır YÖNTEM Öncelikle internet aracılığı ile Türkçe’deki “rüya tabirleri” kitapları araştırılmıştır Bu konuda 34 kitap adına ulaşılmıştır Ulaşılan kitaplar kabaca 4 grupta sınıflandırıldıktan sonra; doğaüstü güçler ve düşlerle ilgili kitaplar (düşleri de fal ya da büyü gibi etkilerle açıkladıklarından), tamamen dini içerikli kitaplar (düşleri ayet ve hadislerle açıkladıklarından), ve psikolojik verileri popüler olarak kullanarak düş yorumu anlatan kitaplar geleneksel rüya tabirleri olarak değerlendirilmemiş ve karşılaştırılmada kullanılmamıştır Son gruptaki diğer kitaplar geleneksel rüya tabirleri olarak ele alınmış ve bu konuda en çok kitap yazan yazarın en geniş kapsamlı kitabı bu karşılaştırma için kullanılmıştır (Rüya Yorumları Ansiklopedisi, Gülten Suveren) Geleneksel rüya tabirlerindeki bazı sembollerin karşılıkları çok uzun olduğundan kısaltılarak alınmıştır Bu kitaptaki yüzlerce sembol içinden yalnızca, Freud’un “Düşlerin Yorumu” ve “Ruhçözümlemesine Giriş Konferansları” kitaplarında “hemen hemen her zaman bu sembol şunun yerine kullanılır” şeklinde özellikle “hemen hemen kesin” anlamını verdiği semboller karşılaştırılma için kullanılmıştır Okuma kolaylığı ve yazının kısalması açısından sembollerin karşılaştırılması tablolar şeklinde düzenlenmiştir SEMBOLLERİN KARŞILAŞTIRILMASI Öncelikle Freud’un “tipik düşler” adını verdiği ve genellikle yoruma gerek olmadığını belirttiği bazı düşlerin geleneksel rüya tabirlerdeki karşılıklarına bakıldığında; pek çok düş için hipoteze uygun karşılıklar olduğu görülmektedir (Tablo 1) Ölüm düşlerinde, geleneksel yorumlamada ayrılık ve ortadan yok olma yerine tam tersi, yani uzaktaki sevilen bir kişi ile kavuşma yorumu bulunmaktadır Benzer şekilde, yüzme düşleri için de geleneksel yorumlamada Freudyen yorumdaki regresyon açıklamasının adeta tanımı yapılmaktadır (huzur, rahatlık ve mutluluk) Diş sökülmesi düşlerinde dişin bir başkası tarafından sökülmesi kastrasyon anksiyetesini temsil ederken, dişini kişinin kendisinin sökmesi ise eşcinsel eğilimleri belirtmektedir Geleneksel rüya tabirlerinde her iki durum da bir ölüm haberi gelecek şeklinde yorumlanmaktadır 12 Freud’un düş kuramında en çok cinsel organlar ya da cinsellik için sembol bulunmaktadır Freud’a göre bunun en önemli nedeni, en çok bastırılan dürtülerin cinsel dürtüler olmasıdır 2 Bu nedenle cinsel organlar ve cinsellik için çok sayıda sembol bulunmaktadır Burada Freud’un birkaç farklı yerde tekrar tekrar belirttiği ya da çok kesin olarak tanımladığı semboller kullanılmıştır Penis yerine geçeni olan sembollerin geleneksel rüya tabirlerindeki karşılıklarına bakıldığında cinselliği ve cinsel ilişkiyi çağrıştıran bir çok açıklama bulunmaktadır (Tablo 2) Pek çok sembol için (bıçak, kama, silahlar ya da kılıç gibi) yorumlar başarı, güç ya da güven gibi “erk” tanımlarını içermektedir Bunun yanında bunların yitimi de gücün ya da erkin yitimi olarak tanımlanmıştır Yine pek çok sembolde ayrıca “iş” kavramı da bulunmaktadır 12 Bunun olası bir nedeni, argoda “iş”in cinsel ilişki için kullanılıyor olması olabilir (iş tutmak, iş vermek, iş atmak, iş üstünde olmak gibi) 10 Bu durumun nedeni “iş” ve “eş” sözcüklerinin lengüistik benzerlikleri olabilir Öte yandan bazı sembollerin açıklamasında doğrudan evlilik ya da aşk gibi tanımlar da bulunmaktadır (kılıç, kravat, fıskiye, şapka, anahtar gibi) Özellikle kravat için “gönül maceraları” tanımı da verilmiştir Penis sembollerinden, kontrol altında olmayanlar için ise (yılan gibi) tehlike uyarısı bulunmaktadır 12 Türk argosunda da Freud’un düş kuramındaki penis sembollerinin çoğunun karşılığı doğrudan penistir (kalem, fıskiye, yılan gibi) Ayrıca “kılıç kında” deyimi argoda cinsel ilişki sırasında penisin duhulünü ifade etmek için kullanılmaktadır Yine argoda çocuk genellikle penisi temsil eder “Çocuğu ağlatmak” ve “çocuğu tokatlamak” terimleri mastürbasyonu, “çocuğu koymak” ise cinsel birleşmeyi ifade etmektedir 10 Freud’un kuramında vulva yerine geçen sembollerin geleneksel tabirlerdeki karşılıkları da tıpkı penis sembollerindeki gibidir (Tablo 3) Pek çok sembol için “iş” ve “eş” ya da “kısmet” ve “evlilik” tanımları bulunmaktadır (kutu, şişe, kap, sandık kapı gibi) Penis sembollerinden farklı olarak burada “erk” ya da “güç” tanımları bulunmamaktadır Bazı sembollerde bir bilinmezlik (mağara gibi) ya da hafif bir sıkıntı şeklinde yorumlar da vardır (ayakkabı ya da terlik gibi) 12 Bu durum kadın dış genital organının biraz daha mahrem olmasından kaynaklanan bilinmezliğinin sonucunda ortaya çıkmış olabilir Bu sembollerin bazılarında da cinsel ilişkiyi ima eden bazı açıklamalar da bulunmaktadır Bir kuyuya tulumba takmak (karmaşık aletler penis yerine geçenidir) ya da çiçekleri sulamak gibi Bu işler “hayırlı” ya da “keyifli” işler olarak açıklanmaktadır Özellikle mağara ve kilit sembolleri için, çok kilit açanların ve birçok mağara görenlerin “olgunlaşıp” çok başarılı olacağı şeklindeki yorumlar da yine cinsel ilişkiye bir gönderme olabilir 12 Türk argosunda da “kutu” kadın dış genital organı anlamında kullanılmaktadır Ayrıca “açık kapı” bakire olmayan kadınları, “çiçekçi” terimi de özellikle genç kızları pazarlayan kişileri tanımlamak için kullanılmaktadır 10 Alman argosunda da “eski kutu” deyimi, hoş olmayan kadınları tanımlamak için kullanılmaktadır 2 Freud’un uterus sembollerinin geleneksel tabirlerdeki karşılıklarına baktığımızda genellikle bir bilinmezlik yanında sembol olarak kullanılan nesnenin içindekilerin durumuna göre değişen yorumlar bulunmaktadır (Tablo 4) Dolap örneğinde olduğu gibi, içine bir şey koymak evlilik haberi olarak yorumlanmıştır 12 Üstbenlik açısından bakıldığında çocuk sahibi olmak ancak evlilik ile olanaklıdır Türk argosunda da “fırın” kadın genital organları anlamında kullanılmaktadır 10 Freudyen yorumdaki kadın sembollerinde ise evlilik ve cinsellik yanında (sofra ve midye sembollerinde olduğu gibi) genellikle sembolün özellikleri de ön plana çıkmaktadır (Tablo 4) Örneğin kirli bir kağıt ya da cildi “yırtık” bir kitap kötü ya da sorunlu bir durum olarak yorumlanmaktadır 12 Argoda da çok güzel bir kadın için “kitap gibi kadın” tanımı kullanılmaktadır 10 Ayrıca sofra “kalça” için, midye ise “dişilik organı” anlamında kullanılmaktadırKadın göğsü sembollerinde ise geleneksel tabirlerdeki yorumlar açıklamaya gerek bırakmayacak kadar net gibi görülmektedir (Tablo 4) Aynı yakın ilişki argoda da bulunmaktadır Şeftali, elma ve balkon “kadın göğsü” karşılığı olarak kullanılmaktadır 10 Özellikle geleneksel rüya tabirlerdeki “geniş ve mermerden bir balkon” yorumunu da yine argoda güzel kadın göğsünün özelliklerinin toplamı gibi değerlendirilebilir Freud’un cinsel eylem yerine geçen sembollerinin geleneksel tabirlerdeki karşılıklarına bakıldığında önemli bir nokta hemen tüm sembollerin karşısında ilk tümce olarak “yorumlarken çok dikkat etmek gerekir, çok önemlidir” uyarısının bulunuyor olmasıdır Pek çok sembolün yorumunda (anahtarla kilidi açmak, yemek yemek ve dans etmek gibi) “evlilik” haberi bulunmaktadır (Tablo 5) Geleneksel rüya tabirleri cinsel ilişki sembollerini evlilik olarak değerlendirmektedir ki toplumca kabul edilebilecek cinsel ilişki evli olmakla olanaklıdır 12 Evlilik dışı cinsel ilişki çok da kabul gören ya da onaylanan bir durum değildir Bunun yanında mastürbasyon sembollerinin karşılığı olarak evlilik yorumu olmadığı gibi mastürbasyonu çağrıştıran yorumlar bulunmaktadır: “Kişinin kendi gayreti ile başarıya ulaşacağı” ya da “sevgilisiyle ilgili bir durum nedeni ile mutlu olmak” gibi (Tablo 5) Ereksiyon sembolleri daha bulanık olarak yorumlanmakla birlikte yine başarı ve mutlulukla ilişkilendirilmiştir Kastrasyon anksiyetesi sembolleri için ise dert ya da sıkıntı yorumları bulunmaktadır (Tablo 5) 12 Diğer bazı sembollerde de geleneksel tabirlerde dolaylı ifade ile Freudyen yorumlarının açıklanmasını görmek olanaklıdır (kardeşler anlamına gelen “böcekler” için “düşman, tehlike kötülük yapabilecek kişi demektir” ya da ölüm anlamına gelen “yola çıkmak” için “hayatta yeni bir devre demektir” yorumlarında olduğu gibi) 12 SONUÇLAR- Örneklerden yola çıkarak “geleneksel rüya tabirlerin”deki sembol yorumlarına baktığımızda; çok açık olan sembollerde konuya kısaca değinildiğini ve yasaklı dürtülerin (cinsellik gibi) yasal (üstbenlik ve benlik idealini rahatsız etmeyen) bir kılıfla (evlilik gibi) açıklandığını görmek olanaklıdır Geleneksel rüya tabirleri tıpkı düşlerdeki gibi çalışarak gerçek ana fikirden uzaklaşmadan ama anlaşılmayı da engelleyerek yeni yorumlar yapmaktadır Yani kültür ya da üstbenlik açığa çıkma olasılığı olan dürtüleri tekrar çarpıtmaktadır Ya da diğer bir değişle “geleneksel rüya tabirleri eskilerinden biraz daha net ve açık yeni düşler yaratma işlemidir” Geleneksel rüya tabirlerinde de çok fazla cinsel yönelimli yorumlar bulunmaktadır (ancak ahlaklı ya da toplumun kabul edebileceği şekliyle) Yorumlarda cinselliğin önemli bir yer tutmasının nedeni, Freud’un belirttiği gibi cinsellikle ilgili bastırılmış çok fazla içeriğin bulunmasıdır Geleneksel rüya tabirleri ve argo aynı kaynaktan (bilinçdışından) beslenmektedir Argo, kurallı ve edebi dil yanında bir bakıma düşler ya da nevrotik semptomlar gibi bastırılmış süreçlerin enerjisinin deşarjı görevini üstlenmektedir Argo geleneksel rüya tabirlerinin aksine, sembollerin “ayıp” ya da “yasak” karşılıklarını gizlemeden doğrudan ifade etmektedir Geleneksel rüya tabirlerinin toplumda oldukça popüler olmasının önemli bir nedeni bir gereksinime karşılık veriyor olması olabilir Geleneksel tabirler bireyin bilinçdışında bulunan ve doyum bekleyen arzu ya da isteklerini -üstü örtülü biçimde olsa bile- uygun biçimde bilince yakınlaştırarak işlemesine fırsat tanımasıyla önemli bir işlev görmektedir Böylece birey kendi bilinçdışı dürtü ya da isteklerini sansürlü halde olsa bile deşifre etmekte ve bunu ele almaya ya da üzerinde çalışmaya girişmektedir KAYNAK: Rüyalar Masallar Mitoslar Arıtan A, Ökten |
|