Geri Git   ForumSinsi - 2006 Yılından Beri > Sinsi Eğlence > Bir Tutam Hikaye > Kıssadan Hisse

Yeni Konu Gönder Yanıtla
 
Konu Araçları
yaşındasın

Kaç Yaşındasın Nine?

Eski 07-16-2012   #1
Prof. Dr. Sinsi
Varsayılan

Kaç Yaşındasın Nine?






Kaç yaşındasın nine?
-71…
-Demek İstiklal Savaşı’nda 20-21 yaşlarındaydın…
-Öyle zahir…
-O günden beri çıkmadın mı köyünden?
-Çıkmadım
-50 yıldır çıkmadın ha?
-50 yıldır…
-O gün, bu gün, dünya çok değişti…
-Öyleymiş…
-Bir daha da evlenmedin, öyle mi?
-Öyle…

-Seni, ardı arkası gelmeyen sorularla sıkıyorum değil mi?
-Estağfurullah…
-Ne yapayım, sen anlatmıyorsun ki, dinleyeyim… Niçin anlatmayı sevmiyorsun?
-Sevmem!
-Ne seversin?
-Okumayı…
-Ne okursun?
-Kur’an okurum
-Okuman yazman var mı?
-Yok! Yalnız Kur’an okurum
-Kim öğretti sana Kur’an okumayı?
-Babam…
-Peki, Kur’an okuyan, eski harflerle başka şeyleri okuyamaz mı?
-Ben okuyamam Allah’ın Kelâmı bana kolay gelir Öbürleri çetin kargacık-burgacıklar…

-Baban da kocan gibi zeybek miydi?
-Babam köy imamıydı Hem zeybek diye ayrı bir cins yoktu ki… Burada her mert delikanlı bir zeybekti zamanında…
-Ya şimdi…
-Şimdi herkes bebek…

-Ne oldu, nerede öldü baban?
-Seferberlikte (IDünya Savaşı) Hicaz taraflarına gitti, bir daha dönmedi
-Ne kaldı babandan sana?
-Şu köşede gördüğün yeşil ipek kaplı Kur’an kaldı Bir de söz…
-Nasıl söz?
-“Kur’an’dan ayrılma!

-Sen o zaman 14-15 yaşlarında bir kızdın…
-Öyleydim…
-Sonra evlendin…
-Beni 19 yaşımda, dayımın oğluna verdiler Evlendim

-Tam da Yunanlıların İzmir’e çıktığı yıl…
-Çok geçmeden Yunanlı bu tarafa geldi, bir taburuyla bizim köye yerleşti
-Anlat, anlat!
-Ne anlatayım? Sen sor, ben söyleyeyim! Zaten her şeyi öğrenmişsin dışardan…
-Evet ama senin ağzından dinlemek istiyorum Halk bir şeyi renkten renge sokar, gerçek diye bir şey kalmaz ortada…
-Doğru! Kimbilir benim için de neler uydurmuşlardır!

-Sen, tek başına, bir tabur Yunan askerini köyden kaçırmışsın!
-Yok canım, o benim kuvvetim değil, Kur’an’ın gücü…
-Kur’an’ın gücü mü?
-Ne sandın ya; koynumda Kur’an olmasaydı, hiç o işi becerebilir miydim ben?
-Kur’an’ın, tüfek gibi, top gibi bir gücü olabilir mi?
-Yüzbin top, O’nun tek harfine denk olamaz!

-Kuzum nine, söyle nasıl oldu?
-Üç aylık kocamı cami avlusunda kurşuna dizdiler
-Sebep?
-Kızlara saldıran bir Yunanlıyı bıçaklayıp öldürdü diye…
-Sonra?
-Kalktım, Yunan kumandanına gittim Sırtıma örtümü çektim, koynuma Kur’anımı aldım gittim
-Eeee?

-Yunan kumandanı, meydan yerindeki eski jandarma karakolunda bir masa başında, çizmeli ayaklarını masanın üzerine uzatmış, oturuyordu Yanında da İzmir’in yerlisi bir Rum… Tercüman…
-Nasıl cesaret edebildin aralarına girmeye?

-Cesaret Kur’an’ın emri… Kumandan “ne istiyorsun?” diye sordu “Kocamın kanını dava ediyorum!” dedim
-“Kime karşı?” dedi
-“Sana karşı!” dedim
Kahkahayla güldü Ayaklarını masadan çekerek doğruldu Alaycı bir yılışıklıkla “ne yapmamızı emir buyuruyorsunuz?” dedi Ellerimle, koynumdaki Kur’an’ı sımsıkı kucaklayarak…

-Ne cevap verdin?
-“Hemen taburunuzu alıp, buradan çıkmanızı istiyorum!” dedim
-Hayret!
-Evet, kumandan hayretinden ne diyeceğini bilemedi

-“Nedir, o koynundaki sımsıkı kavradığın şey?” diye bağırdı Ben de bağırdım:
-“Dünyanın en güçlü silahı! Hepinizi tuz-buz etmeye yeter!

-Müthiş!
-Tam o anda tercüman avaz avaz “bomba!” diye bastı çığlığı…
-Akıl alabilecek gibi değil…
-Daha neler var bu dünyada aklın alabileceği gibi olmayan…
-Devam et!

-Kumandan dehşetle irkildi, yan yana yürümeye başladı; gözleri bende ve koynumdaki gizli silahta, arkasıyla çıktı, meydan yerindeki askerlerine doğru yürüdü Tercüman da iki büklüm, ardında…
-Nasıl oldu da üzerine atlayıp, bomba sandıkları şeyi koynundan almadılar?
-Sıkı mı, ya onu yere bırakıp da karakolu havaya uçuracak olursam?

-Sonrası?
-Sonrası, kumandan askerlerine Rumca bir takım emirler verir ve onları toplarken, birdenbire müezzinin gür sesi işitildi Öğle ezanı… Kocamın tabutu da musalla taşında… O anda bir yaylım ateş… Olanları haber alan çeteler, bir tepeciğin üstünden kuru-sıkı ateş ediyor Yunalı askerler kaynaştı Ne yapacaklarını bilemediler

Ben, tam o an, kollarım sımsıkı koynumdaki silahı kavramış, kapıdan çıktım, medyam yerinde göründüm Kumandan haykırdı Rumca bir kumanda… Yunanlılar köy dışına doğru kaçmaya başladılar Gidiş o gidiş…
-Demek Kur’an silahtan üstün geldi İstiklal Savaşı’nda…
-O savaşı Kur’an’ın gücü kazandı!

(Necip Fazıl - Mart 1971)






Alıntı Yaparak Cevapla
 
Üye olmanıza kesinlikle gerek yok !

Konuya yorum yazmak için sadece buraya tıklayınız.

Bu sitede 1 günde 10.000 kişiye sesinizi duyurma fırsatınız var.

IP adresleri kayıt altında tutulmaktadır. Aşağılama, hakaret, küfür vb. kötü içerikli mesaj yazan şahıslar IP adreslerinden tespit edilerek haklarında suç duyurusunda bulunulabilir.

« Önceki Konu   |   Sonraki Konu »


forumsinsi.com
Powered by vBulletin®
Copyright ©2000 - 2025, Jelsoft Enterprises Ltd.
ForumSinsi.com hakkında yapılacak tüm şikayetlerde ilgili adresimizle iletişime geçilmesi halinde kanunlar ve yönetmelikler çerçevesinde en geç 1 (Bir) Hafta içerisinde gereken işlemler yapılacaktır. İletişime geçmek için buraya tıklayınız.