Biyolojik Bağımlılık |
07-16-2012 | #1 |
Prof. Dr. Sinsi
|
Biyolojik BağımlılıkBeynimiz ve ruhumuz ile davranışlarımız arasındaki münasebet bugün için henüz tam olarak çözülemeyen ancak bazı ip uçlarını ele geçirdiğimiz, spekülasyonlara açık bir araştırma sahasıdır Buradaki anahtar soru çok önemlidir Acaba beynimizdeki organik ve bunun sonucu olarak biyokimyevî bir bozukluk mu davranışlarımızı yönlendirip, ruhî hayatımıza tesir ediyor? Yoksa ruhî hayatımızın bozuklukları mı, bir müddet sonra beynimizin yapısını ve işleyişini bozuyor? Her iki soruya uygun cevapları da destekleyen bilgiler elimizde mevcut olduğundan, henüz kesin olarak cevabını bilemediğimiz bu problem aklımızın bir köşesinde dururken, biz gençliğimizi bekleyen ve bir kısmının içine düştüğü büyük tehlike olan uyuşturucu illetinin temelinde yatan neurolojik bilgilere bir göz atalım İnsan beyni, davranışlarını ve psikolojisini yönlendiren çeşitli merkezlere sahiptir Meselâ beyin sapı, beyincik, limbik sistem, diencephalon ve serebral korteks gibi beyin bölgeleri bunlardan birkaçıdır Limbik sistem, hislerimizi, bilhassa hayat için önemli o-!an haz, öfke ve kızgınlık gibi motivasyonları başlalıcı ve yönlendirici merkezdir Zararlı ve bağımlılık oluşturan ilâçların, içecek veya yiyeceklerin insan davranışı üzerinde çok güçlü kontrol edici tesirler icra etmesinin sebeplerinden biri de bu maddelerin doğrudan beyin sapı ve limbik sistemdeki yapılar üzerinde iş görmesidir Sinir Hücreleri ve Mesaj İletimi: İnsan beyni milyarlarca sinir hücresinden yapılmıştır Bir sinir hücresi tipik olarak üç alt bölgeye ayrılır Sinir hücresinin bütün aktivitelerini gerçekleştiren ve yönlendiren gövde kısmı, diğer hücrelerden mesajları alan ve hücrenin merkezine ileten kısa ipliksi yapılar (dentrit) ve hücrenin merkezi kısmında üretilen mesajları diğer hücrelere ileten akson isimli uzun ve daha kalın olan uzantılardır Bir sinir hücresinden diğer bir sinir hücresine mesajların iletimi nörotransmisyon olarak tanımlanır Bu iletim, kimyevî haberci (nörotansmitter) denilen özel moleküller vasıtasıyla gerçekleştirilir Bu haberci moleküller, karşı hücreye ait dentritlerin zarlarında bulunan kendilerine has reseptör (alıcı) moleküllerine bağlanırlar Bu bağlanma anahtar-kilit uyuşmasına benzer ve bir dizi hâdisenin başlatılmasına sebep olur Böylece sinir hücreleri arasındaki bilgi nakli sağlanır Bağımlılık Yapan Bazı Maddelerin Beyin Üzerine Tesirleri: İnsan hayatının devamlılığının sağlanmasında zevk duyma Önemli bir biyolojik kuvvettir Siz zevkli bir şey yaparsanız veya yaparken zevk alırsanız, beyniniz onu tekrar yapmak için kendini şartlandırmaya meyillidir Meselâ yeme-içme veya neslin devamını sağlayan aktiviteler, beyinde zevki veya hazzı üreten ve düzenleyen özel sinir hücreleri ağını aktif hâle getirir Buradaki bir grup sinir hücresi haberleşmelerinde dopamin isimli kimyevî haberciyi kullanırlar Dopamin sayesinde zevk ve hazzı üreten sinir ağı, mesajlarını, hayatî fonksiyonlarla bağlantılı beyin sapına, duyguların oluştuğu ve yönlendirildiği limbik sisteme ve beynin diğer ilgili bölümlerine yayar Bağımlılık yapan bütün maddeler ve ilâçlar beynin bu zevk ve haz üretme sistemini aktive edici veya uyarıcı fonksiyona sahiptirler Madde bağımlılığı, beyindeki zevk ve haz üretme merkezinin ve buna bağımlı diğer beyin fonksiyonlarının işleyiş tarzını değiştiren biyolojik ve patolojik bir işlemdir Bu işlemi anlamak için, kullanılan bağımlılık yapıcı maddelerin sinir iletimi üzerine nasıl tesir ettiğini araştırmak gerekir Eroin ve LSD gibi ilâçlar, tabiî olarak vücutta üretilen kimyevî habercilerin tesirlerini taklit ederken, bir çoğu da bunu tesirsiz kılarak mesajın iletilmesini engeller Kokain ise, kimyevî habercilerin kullanılmasından sonra bu moleküllerin taşınmasından sorumlu molekülleri tesirsiz hâle getirir Kokain beyne ulaştığında, dopaminin tekrar sinir hücresi içerisine alınımını durdurur Böylece dopamin miktarı yüksek tutulur ve alıcı hücrelerle bağlantı kurularak, sürekli zevk ve haz mesajlarının beyne ve vücudun gerekli bölgelerine yollanmasının yanısıra, zevk duyma potansiyelini artırır ve uzun süre devamı sağlanır Methamphetamine gibi bazı ilâçlar ise kimyevî habercilerin gereğinden fazla salınımını uyararak tesirlerini gösterirler Bu çeşit ilâçlar uzun süreli kullanıldığında, beyin, ciddi şekilde bir değişime ve yeniden yapılanmaya maruz kalır Bu, bağımlılığın biyolojik temelini oluşturur Bağımlılık yapıcı ilâçları uzun süre kullanan kişiler, belli bir zaman sonra, beyinlerinde şiddetli ve dayanılmaz bir arzu meydana getiren hayalî bir dokunma noktasına sahip olurlar Bunun ne zaman oluşacağı kişiden kişiye ve bünyeye göre değişir Narkotikler ve Benzeri Uyuşturucular: Haşhaşın (Papaver samniferum) beyaz sıvısından elde edilen ve insanı uyuşturan maddelere genel olarak opiatlar veya narkotikler denir Morfin, eroin bunlardan bir kaçıdır İki önemli tesirinden biri ağrı dindirmesi, diğeri ise kullanıldığında ani bir zevk vermesidir Uygun dozlarda tıpta ağrı dindirici olarak kullanılırlar Aşırı dozda sürekli kullanım ise bağımlılığa yol açar Çünkü sinir hücreleri değişim geçirerek normal çalışmalarını bu maddelere göre yeniden düzenlerler Uyuşturucu alma kesildiği zaman beyin hücreleri bu maddelerin yokluğuna dayanamaz Sinir hücreleri aşırı aktif hâle geçerek beyinde ve vücutta istenmeyen arızalara ve davranış bozukluklarına yol açarlar İnsan beyninde sinir hücreleri tarafından vücudun ağrılarını kontrol etmek üzere zor zamanlar için Yaratıcı'nın bir rahmeti olarak verilmiş tabiî opioidler (endorfinler) üretilir Allah'ın bu ihsanı sayesinde insanlar maruz kaldıkları sıkıntılar karşısında sabır kuvvetini dağıtmazlarsa bu acılar takatlerinin üzerine çıkmaz İyi bir egzersiz sonrası alınan haz duygusu bizzat beyindeki haz duyma hücreleri tarafından salgılanan bu fıtrî opioidler sayesinde gerçekleşir İnsanlar savaşta veya bir kaza anında, aşın heyecan ve korku hâlinde iken vücut bu opioidleri salgılar, böylece ağrı veya acıları hafifleterek kişinin hayatını tehdit eden unsurlardan kurtulmasına yardımcı olur Tehlikeler atlatıldığında ve sakinleşildiğinde ise ağrılar tekrar hissedilmeye başlar Ancak bu tabiî opioidler hakkında çok az şey bilinmektedir Eroin ve benzeri uyuşturucular, vücudu koruyucu tabiî bağışıklık sistemini yıpratarak, uzun vadede hastalıklara karşı savunmasız duruma getirir Uyuşturucu bağımlılarında savunma sistemi zayıfladığı için zatürre, tüberküloz ve mikroorganizmalardan kaynaklanan gıda zehirlenmeleri sıklıkla gözlenir Tütünün Tesiri: Tütün asırlardır kullanılan ve bağımlılığa yol açan bir maddedir İçilebilir, çiğnenebilir ve koklanabilir çeşitleri mevcuttur Tütün içinde yaklaşık 4000 çeşit zararlı kimyevî madde bulunmasına rağmen, beyinde tesirli olan ve bağımlılığa yol açan asıl madde nikotindir Son yıllardaki araştırmalar, nikotinin eroin ve morfin kadar güçlü bağımlılık yapıcı bir madde olduğunu ortaya çıkarmıştır Nikotinin Tesir Mekanizması: Nikotin, koklandığında veya pasif içici olarak alındığında burun ve ağızdaki ıslak ve kaygan zarlardan ve akciğerler üzerinden dolaşıma karışır Buradan bütün vücuda ve beyne ulaşır Nikotin hem uyarıcı, hem de ağrı kesici ve sakinleştirici bir tesire sahiptir Nikotin alınır alınmaz, böbreküstü bezlerinden adrenalin (epinefrin) salımmını uyarır Adrenalin ise vücudu uyarır ve kan basıncını, solunumu, kalp atışlarını hızlandırmanın yanında bol miktarda glukoz salınımına yol açar Nikotin pankreastan insülin salınımını engellediğinden, sigara bağımlılarının kan şekeri seviyesi yüksektir Nikotin, beyin sinir hücreleri üzerindeki özel alıcıları aktif hâle getirir Bu reseptörler normal şartlarda asetilkolin isimli kimyevî haberci moleküller tarafından aktif hâle geçirilir Asetilkolin ile alıcı (reseptör) bağlantısı, solunumda, kalp atış hızının ayarlanmasında, hafıza oluşumunda, uyanıklık hâlini sağlamada rol alır Nikotinin kimyevî yapısı asetilkoline benzer olduğundan alıcıları sanki asetilkolinle karşılaşmışlar gibi aktive edebilir Sigara tiryakisi, asetilkolin olmadığı hâlde, nikotin aldığında beyninin ve vücut organlarının sanki asetilkolin varmış gibi davranmasına yol açmakta ve beynin normal işleyişini bozmakta ve değiştirmektedir Nikotin bağımlısı kişi eğer düzenli olarak nikotin almazsa, beyni normal fonksiyonunu yerine getiremez Eğer nikotin seviyesi belli bir nispetin altına düşerse, kişide nikotin eksikliği sendromları ve belli vücut rahatsızlıkları görülmeye başlar Son yıllarda elde edilen enteresan bir bilgi ise, nikotinin beynin zevk ve haz üretme merkezinden dopamin salınımını uyardığının gösterilmesidir Bu merkezden salınan dopamin, eroin ve kokain gibi maddeler alındığında salınan dopamine benzerdir Bu aynı zamanda pek çok sigara tiryakisi tarafından tecrübe edilen zevk ve haz verici duyumların kaynağını açıklar Beyni doğrudan görüntüleyen tomagrafi cihazı kullanılarak yapılan araştırmalarda, sigara içiminin, dopamin moleküllerini parçalayan enzimin seviyesinde, önemli azalmalara yol açtığı bulunmuştur Bu ise dolaylı olarak dopamin seviyesinde artış demektir Bu enzim seviyesindeki azalma ise nikotinle değil, sigara dumanında bulunan 4000 çeşit maddenin etkileşimiyle meydana gelir Sigaranın zararlı ve öldürücü tesirleri bilinmesine rağmen binlerce insanın bunu içmeye devam etmesi, sigaranın ne kadar güçlü bir bağımlılık oluşturucu ajan olduğunun göstergesidir Sigaranın sağlığa zararları, nikotinden ziyade içindeki binlerce kimyevî maddenin mutajenik ve karsinojenik (mutasyon ve kanser yapıcı) tesirinden kaynaklanmaktadır Sigara; solunum problemlerine, akciğer kanserine, kalp ve damar hastalıklarına yol açmada önemli bir risk faktörüdür Sigara, erken ölümlerin ve sakatlıkların (önlenebilir) bir sebebidir Amerika'da her yıl 400000 kişi sigaranın yol açtığı rahatsızlıklardan hayata veda etmektedir Tütün çiğnemede ağız boşluğu, yutak ve gırtlak kanserlerinin önemli bir sebebidir ve kişinin fizikî performansını önemli ölçüde azaltıcı rolü vardır Bağımlılıktan kurtulmak için irade, günah korkusu, dinî hassasiyet ve saygı gibi faktörlerin ruhta meydana getirdiği inkılâbın nasıl bir tesir göstererek bu biyolojik mekânizmalara tesir ettiği ise tecrübeler dışında henüz pozitivist akılla açıklanamıyor Dr Selim AYDIN |
|