Geri Git   ForumSinsi - 2006 Yılından Beri > Eğitim - Öğretim - Dersler - Genel Bilgiler > Tıp / Biyoloji / Farmakoloji

Yeni Konu Gönder Yanıtla
 
Konu Araçları
çalışmalar, dokusu, nediretkileri, yağ, yapılan

Yağ Dokusu Nedir?Etkileri Ve Yapılan Çalışmalar...

Eski 07-16-2012   #1
Prof. Dr. Sinsi
Varsayılan

Yağ Dokusu Nedir?Etkileri Ve Yapılan Çalışmalar...



Yağ dokusunun enerji için pasif bir depo olarak görüldüğü geleneksel bakış açısı günümüzde geçerliliğini yitirmiştir 1987lerde yağ dokusu, seks steroidlerinin metabolize olduğu ve obez kemirgenlerde anlamlı derecede down-regüle olan adipsinin sentezlendiği önemli bir doku olarak tarif edilmiştir 1994 yılında leptinin tanımlanması ile yağ dokusunun endokrin bir organ olduğu kesinlik kazanmıştır
Günümüzde yağ dokusunun adipokinler olarak bilinen, lokal ve sistemik etkili çeşitli biyoaktif peptidleri sentez ve eksprese ettiği bilinmektedir Sentez edilen ürünlere ek olarak yağ dokusunda, merkezi sinir sisteminde olduğu gibi gelen uyarılara yanıt verilmesini sağlayan reseptörler de bulunmaktadır Böylelikle yağ dokusunun enerji depolama yanı sıra merkezi sinir sistemi de dahil olmak üzere uzak organlarla iletişim sağlayan bir metabolik mekanizma işlevi bulunmaktadır Yağ dokusu bu etkileşimli bağlantılar sayesinde enerji metabolizması, nöroendokrin ve immün fonksiyonların düzenlenmesinde önemli bir rol oynamaktadır
Yağ dokusunun kaybı veya fazlalığı, birbirine zıt metabolik sonuçlar doğurmakta ve bu durum yağ dokusunun önemli endokrin fonksiyonları olduğunu göstermektedir Obezite ya da özellikle viseral yağ dokusu artışı, insülin direnci, hiperglisemi, dislipidemi, hipertansiyon, protrombotik ve proinflamatuvar süreçlerle ilişkilidir Obezitenin prevalansı ve neden olduğu metabolik sendrom olarak da bilinen hastalıklar salgın düzeyine yaklaşmıştır İlginç bir bulgu olarak lipodistrofi veya yağ dokusu eksikliği de insanlarda ve kemirgenlerde metabolik sendrom benzeri bulgularla karşımıza çıkmaktadır Bunun yanında HIV tedavisinde kullanılan antiretroviral ilaçların kullanımındaki artış beraberinde lipodistrofi prevalansını da arttırmaktadır Bu yolla yağ dokusu artışı ve kaybı zararlı metabolik sonuçlar doğurmakta, birtakım ağır tıbbi ve sosyoekonomik yükler getirmektedir
Yağ dokusunun oldukça aktif metabolik ve endokrin bir organ olduğu açıktır Yağ dokusunda yağ hücreleri dışında bağ dokusu matriksi, sinir dokusu, stromovasküler hücreler ve immün hücreler de bulunmaktadır Her ne kadar yağ hücreleri leptin ve adiponektin gibi değişik endokrin hormonları salgılayıp eksprese etse de salgılanan birçok protein yağ dokusunun yağ hücresi olmayan kısmından kaynaklanmaktadır Yine de bu bileşenler bir bütün şekilde işlev gördüğünden yağ dokusunu gerçek bir endokrin organ haline getirmektedir


Son zamanlarda yapılan çalışmalar yağ dokusunun sadece bir enerji deposu değil aynı zamanda aktif endokrin organ olduğunu göstermiştir Beyaz yağ dokusu, ihtiyaç fazlası enerjiyi trigliserit halinde yağ hücresinde depolar ve ihtiyaç duyulduğunda hızla dolaşıma verebilir Yağ dokusu vücutta en büyük enerji deposudur ve enerjinin yağ hücresinde depolanması ve salgılanması hormonal sinyallerle (insülin, katekolaminler, glukokortikoitler gibi) kontrol edilir Yağ hücresinden leptin, resistin, tümör nekrozis faktör-? (TNF-?), adiponektin, adipsin, interlökin-6 (IL-6), plazminojen aktivatör inhibitör-1 (PAI-1), transforming büyüme faktörü-? (TGF-?), anjiyotensinojen, asilation-stimüle edici protein (ASP), insülin benzeri büyüme faktörü (IGF-I), prostaglandin I2 (PG I2), prostaglandin F2? (PG F2?) gibi çok sayıda madde salgılandığı saptanmıştır Leptin, enerji homeostazisini düzenler ve vücut yağ dokusu hakkında hipotalamusa bilgi verir Resistin, insülin direnci ve periferik doku insülin hassasiyeti ile ilgili olabilir TNF-?, insülin reseptör sinyaline karışır ve obezlerde insülin direnci gelişimine neden olur Adiponektin, ailevi hiperlipidemi patogenezinde yer alır ve insülin direnci ile ilişkilidir Adipsin, yağ dokusu metabolizmasında yer alır IL-6, vücut savunmasında ve glukoz ve yağ metabolizmasında yer alır PAI-1, fibrinolitik sistemin en önemli inhibitörüdür TGF-?, proliferasyon, diferansiyasyon ve apoptosis gibi biyolojik cevapları düzenler Anjiyotensinojen kan basıncı ve elektrolit homeostasisinde düzenleyici rol alan anjiyotensin-II’nin öncü maddesidir ASP, trigliserit sentez hızını arttırır IGF-I, hücrelerde proliferasyonu stimüle eder ve büyüme hormonunun etkisine aracılık eder PG I2 ve PG F2?, inflamasyon, pıhtılaşma, ovülasyon, menstrüasyon ve asit sekresyonu gibi düzenleyici fonksiyonlarda yer alır Yağ dokusu salgıladığı bu ürünleri ile vücutta birçok sistemin fonksiyonunu etkiler

Alıntı Yaparak Cevapla
 
Üye olmanıza kesinlikle gerek yok !

Konuya yorum yazmak için sadece buraya tıklayınız.

Bu sitede 1 günde 10.000 kişiye sesinizi duyurma fırsatınız var.

IP adresleri kayıt altında tutulmaktadır. Aşağılama, hakaret, küfür vb. kötü içerikli mesaj yazan şahıslar IP adreslerinden tespit edilerek haklarında suç duyurusunda bulunulabilir.

« Önceki Konu   |   Sonraki Konu »


forumsinsi.com
Powered by vBulletin®
Copyright ©2000 - 2025, Jelsoft Enterprises Ltd.
ForumSinsi.com hakkında yapılacak tüm şikayetlerde ilgili adresimizle iletişime geçilmesi halinde kanunlar ve yönetmelikler çerçevesinde en geç 1 (Bir) Hafta içerisinde gereken işlemler yapılacaktır. İletişime geçmek için buraya tıklayınız.