Geri Git   ForumSinsi - 2006 Yılından Beri > Eğitim - Öğretim - Dersler - Genel Bilgiler > Tıp / Biyoloji / Farmakoloji

Yeni Konu Gönder Yanıtla
 
Konu Araçları
bezleri, böbreküstü, denen, insan, meçhul, paratiroid

İnsan Denen Meçhul -39 (Paratiroid Ve Böbreküstü Bezleri)

Eski 07-16-2012   #1
Prof. Dr. Sinsi
Varsayılan

İnsan Denen Meçhul -39 (Paratiroid Ve Böbreküstü Bezleri)





Tiroid bezinin üzerine yerleştirilmiş dört adet küçük (en fazla sekiz olabilir) beze Paratiroid (tiroidin yakınında mânâsında) adı verilir İnsanların % 90'ında çift dizilmiş hâlde bulunan bu bezlerden birinin uzunluğu 5 mm, genişliği 3 mm, kalınlığı da 1 mm'dir

Yeni doğmuş bebeklerdeki ağırlığı 5–9 mg iken, erginlerdeki ağırlığı 20–40 mg'a kadar çıkar Erginlerde bütün paratiroidlerin toplam ağırlığı 100–140 mg kadardır

Bu bezin salgıladığı parathormon, kanda kalsiyum seviyesini yükseltirken fosfatı düşürür Bu hormonu sentezleyen hücrelerin içindeki salgı taneciklerinin çapı 200–400 nm'dir Parathormon sentezleyen hücreler dışında, oksifil hücreler ismi verilen ve fonksiyonları henüz bilinmeyen bir hücre grubu daha vardır Bunlar yedi yaşından itibaren görülmeye başlar ve bezin en fazla % 3'lük kısmını teşkil eder

Bezin yapısında çocukluk döneminde yağ hücresi görülmezken, erginlik dönemlerinde % 30–50 nispetinde yağ hücresi görülür 70 yaşında ise, bezin % 70'i yağ hücresi hâline gelir Yaşlanmayla birlikte kemiklerde ortaya çıkan zayıflama ve kalsiyum kaybı da bu durumu belgelemektedir

Polipeptid yapıda, 84 aminoasitten inşa edilmiş parathormonun molekül ağırlığı 9500'dür Bu hormon sentezlenirken, herhangi bir aminoasitin yeri yanlış olsa, hormon işe yaramaz Şuursuz evrim mekanizmalarının böyle sentez ve salgılama mekanizmaları kurabilmeleri için, vücudun her hücresi hakkında ilim sahibi olmaları gerekir Oldukça hassas ölçülerle yapılan ve çok az salgılanan bu hormon, kalsiyumu kemiklerden çözerek kana verme ile vazifelendirilmiştir

Hormonun yetersizliğinde iskelet kaslarında aşırı kasılmalar (hipokalsemik tetani) görülür Bu kasılmalar gırtlak kaslarında olursa, nefes yollarının tıkanması sebebiyle ölüm ortaya çıkabilmektedir Aşırı salgılanması ise, tam aksine kalsiyum fazlalığına (hiperkalsemiye) ve böbreklerde kalsiyum taşlarının meydana gelmesine sebep olabilir

Parathormondan başka, kalsiyum metabolizmasının düzenlenmesinde iki hormon daha vazifelidir Bunlar; Vitamin D3, ve kalsitonin'dir Vitamin D3 ile parathormon, kanda kalsiyum konsantrasyonunu yükselmesinde; tiroid tarafından salgılanan kalsitonin ise, kalsiyum seviyesinin düşmesinde rol alır Bu tesirini, kemiklerden kalsiyum çözülmesini engelleyerek ve idrarla atılan kalsiyum miktarını artırarak göstermektedir

Kalsiyum; kanın pıhtılaşması, kalb ve iskelet kaslarının kasılması, kemiklerin sağlamlığı ve nöronların fonksiyonları için gerekli bir iyondur Bu kadar önemli bir iyonun kan ve dokulardaki miktarının hassas şekilde ayarlanması için, toplam ağırlıkları gramın onda biri kadar olan paratiroid bezinin hormonu ile diğer üç hormonun, her ân meydana gelen değişikliklerden haberdar olmaları ve ortak hareket etmeleri gerekir Böyle bir anlaşmayı akıl ve şuurdan mahrum moleküllerden beklemek, en basit tâbirle aptallıktır Bu kompleks düzenlemeler; bütün hücrelerin ihtiyacını bilen, hormon sentez mekanizmalarını kuran ve onların faaliyetlerini her an tasarrufunda bulunduran Kudreti Sonsuz, Hakîm ve Müdebbir bir Sâni'ye verildiğinde her şey daha kolaylaşacaktır

Böbreküstü Bezleri (Adrenal bezler)
İki adet böbreküstü bezi vardır Bunlar vücudun her iki tarafında böbreklerin hemen üzerinde bulunur Yeni doğmuş çocuklarda böbreğin hemen hemen üçte biri büyüklüğünde olan bu bezler, giderek küçülür ve erginlerde böbreğin otuzda biri nispetine kadar iner Üçgen şekilli bu bezlerin boyları 4–6 cm, genişlikleri 1–2 cm, kalınlıkları da 4–6 cm kadardır

Her bir bezin ağırlığı ise, 6 gramdır Bu ağırlığının % 80'i kabuk (korteks) bölgesine, % 20'si de öz bölgesine aittir Hayatın devamı için böbreküstü bezleri şarttır Küçük olmalarına rağmen, onların tamamen çıkarılması önce zayıflamaya, sonra anormal derecede hâlsizliğe ve nihayetinde ölüme yol açar Zîrâ bu bezler ifraz ettikleri hormanlarla vücudun birçok faaliyetinin kontrolünde vazifelidir

Böbreklerin tepesine yerleştirilen bu hayatî bezin kabuk (korteks) ve öz (medulla) bölgeleri, âdeta iki ayrı organ gibi farklı faaliyetlerden mesuldür Kabuğun fonksiyonları kısaca şöyledir: Vücuttaki şekerin, proteinin ve yağların kullanılması, depolanması ve muhafazası; su ve minerallerin dengesi; bazı erkek ve kadın hormonlarının salgılanması; vücudun üzüntüye, zorlanmaya ve yaralanmaya karşı kullandığı kimyevî maddelerin üretimi Bilhassa son zikredilen hormonlar büyük üzüntü ve sarsıntılar karşısında vücudun kendini dengeleyip yeni duruma ayak uydurmasına yardımcı olur

Tabii ki bu önemli fonksiyonunu sözkonusu hormonların kendi başlarına yapma imkânı yoktur Çünkü akıl ve şuurdan mahrum bir hücre kitlesinin insanın yaşadığı üzüntüden ve geçirdiği sarsıntıdan haberi olamaz Ancak beyin korteksimizin şuurlu sinyalleri ile, hipofiz ve hipotalamus kaynaklı fıtrat, inanç ve tecrübe gibi unsurların sinyalleri beraberce bir kontrol mekanizmasının ortaya çıkarılmasında rol alır

Biz bu durumu, kişinin maruz kaldığı hâdiseler karşısında soğukkanlı, dirençli olduğunu veya paniklediğini, telâşlandığını, yıkıma uğradığını söyleyerek ifade ederiz Fakat bütün bunlar ruhî, kalbî ve mânevî dünyamızdan bağımsız değildir, bedendeki tesirleri önce görüntüyle daha sonra da bir hastalıkla (psikosomatik) ortaya çıkar



Kabuk bölgesi, hipofizin ön lobundan salgılanan adrenokorticotrop hormon ile uyarıldıktan sonra, kana kortikosteroidler adı verilen bir grup hormon gönderir Bunlar genel tesirleri gözönüne alınarak, mineralokortikoidler ve glukokortikoidler olarak iki gruba ayrılır

Mineralokortikoidler, vücudun su ve elektrolit dengesinde; glukokortikoidler ise, şeker, yağ ve protein metabolizmasında tesirli olan hormonlardır Kabuk bölgesinden otuzdan fazla steroid yapıda hormon salgılandığı gösterilmiştir Fakat bunlardan ikisi vücutta büyük tesir göstermektedir

Bu iki hormondan aldosteron bir mineralokortikoid olup, kabuk kısmının özel bir bölgesi olan zona glomerulosa isimli hücrelerden günde 40–140 µg arasında salınır Kandaki yarılanma ömrü 30–40 dakika kadar olan bu hormon, böbreklere tesir ederek önemli neticelere sebep olur Böbreklerin hücre dışı sıvısında sodyum iyon konsantrasyonunu yükseltici, potasyum iyon konsantrasyonunu azaltıcı tesir gösterir Aldosteron hormonu salgılandığı zaman, sodyum iyonunun böbreklerden geri emilimi, potasyum iyonunun idrarla atılımı artış gösterir

Diğer bir deyişle aldosteron hormon salgısı yükseldiği zaman idrar ile sodyum iyonu kaybı azalırken, potasyum iyonu kaybı artmaktadır Aldosteron benzer tesiri, tükürük, ter bezleri ve ince bağırsakların salgısında da gösterir Bu hormonunun tesiri ile hücre dışı sıvıda sodyum iyonu yoğunluğu artırılırken, eşdeğer nispette suyun absorbsiyonu da (emilimi) artar

Bunun neticesinde hücre dışı sıvı hacmi yükselir Aldosteron yetersizliğinde veya yokluğunda durum tersine döner İdrarla sodyum kaybını su kaybı takip eder Bunun neticesinde hücre dışı sıvı ve kan hacmi azalır Böyle bir durumda kişi tuz ve mineralokortikoid tedavisine alınmazsa, üç gün ile iki hafta arasında ölüm gerçekleşir

Kortizol ise, glukokortikoidlerin başta gelenidir Kabuk bölgesinde zona faciculata isimli hücre topluluğundan salınır Günde 5–30 mg (veya 14–84 µmol ) kadar salınan kortizolün kandaki yarılanma ömrü 2–3 saattir Glukokortikoidlerin tesirleri çok yönlüdür

En iyi bilinen metabolik tesirleri; karaciğerde protein, yağlardan glikoz yapımını hızlandırmaları (glukoneogenez) ve kan glikoz (şeker) seviyesini yükseltmeleridir Şeker metabolizmasına ilâveten protein yıkımını, karaciğer dokusu dışında bilhassa kas dokusunda artırırlar Trigliseritlerin parçalanmasını kolaylaştırarak kanda serbest yağ asitlerinin konsantrasyonunu yükseltirler

Bunlara ilâveten anti-enflamatuar (iltihap reaksiyon ve belirtilerini ortadan kaldırıcı tesir) ve antikor yapımını azaltıcı tesirleri de vardır Ayrıca her türlü stres sırasında kanda kortizol seviyesi yükselirken, konsantrasyonları yükselen katekolaminlerin tesirlerinin ortaya çıkabilmesine zemin hazırlar Kabuk bölgesinin zona reticularis isimli hücre gruplarından salgılanan dehidroepiandrosteron hormonu ise, bir androgen (erkeklik hormonu) olup, testosteronun % 20'si kadar tesirlidir Günde erkeklerde 21 mg, kadınlarda ise 16 mg salgılanan bu hormon, diğer cinsiyet hormonlarının tesirlerini göstermesi için gereklidir

Böbreküstü bezinin öz bölümünün (medulla) fonksiyonu adrenalin ve noradrenalin diye tanınan hormonları salgılamaktır Öz bölgesindeki hücrelerin % 80'i adrenalin, % 20'si noradrenalin salgılar Her bir hücrede 30000 kadar salgı taneciği üretilir

Kan dolaşımıyla her yere ulaşan bu hormonların; kalbin gerilme gücünü takviye ederek hareket kudretini artırmak, kandaki şeker konsantrasyonunu artırarak dokulara fazla miktarda şeker gitmesini temin etmek, kan pıhtılaşma nispetini artırmak, kas yorgunluklarını azaltarak daha canlı ve devamlı fizikî gayret hasıl etmek, kan damarlarının kasılmasını sağlayıp, vücudun bir tarafından daha fazla kana ihtiyacı olan diğer bir kısmına kan naklini kolaylaştırmak gibi tesirleri vardır

Her iki hormonun da kandaki yarılanma ömrü 20–60 saniyedir Sempatik sinir sistemi ile bağlantıda olan bu bölgeden dopamin isimli hormon da salgılanır Bu üç hormonun kana verilmesi, vücutta yaygın olarak sempatik sinir sisteminin uyarılması ile ortaya çıkan belirtilere sebep olarak, vücudu tehlike veya üzüntü anlarında harekete geçmeye, "çarpışma veya kaçmaya" hazırlamaktır

Bu kadar girift işleri şaşırmadan birbirine karıştırmadan, tam zamanında ve gerekli tarzda yerine getirmek için anahtar kilit gibi hazırlanmış hormonlara, hassas bir şekilde sentezleme ve salgılama gibi hayatî işlerin en küçük parçasına, tesadüfen bir araya gelen aminoasitler sebep olamazlar! Birkaç gramlık hücre yığınından yapılan bu muhteşem bezleri teşkil eden akılsız proteinler ve şuursuz organeller de böyle mükemmel sistemleri inşa etmekten acizdirler!





ProfDr Arif SARSILMAZ

Alıntı Yaparak Cevapla
 
Üye olmanıza kesinlikle gerek yok !

Konuya yorum yazmak için sadece buraya tıklayınız.

Bu sitede 1 günde 10.000 kişiye sesinizi duyurma fırsatınız var.

IP adresleri kayıt altında tutulmaktadır. Aşağılama, hakaret, küfür vb. kötü içerikli mesaj yazan şahıslar IP adreslerinden tespit edilerek haklarında suç duyurusunda bulunulabilir.

« Önceki Konu   |   Sonraki Konu »


forumsinsi.com
Powered by vBulletin®
Copyright ©2000 - 2025, Jelsoft Enterprises Ltd.
ForumSinsi.com hakkında yapılacak tüm şikayetlerde ilgili adresimizle iletişime geçilmesi halinde kanunlar ve yönetmelikler çerçevesinde en geç 1 (Bir) Hafta içerisinde gereken işlemler yapılacaktır. İletişime geçmek için buraya tıklayınız.