Geri Git   ForumSinsi - 2006 Yılından Beri > Eğitim - Öğretim - Dersler - Genel Bilgiler > Psikoloji / Sosyoloji / Felsefe

Yeni Konu Gönder Yanıtla
 
Konu Araçları
eleştirel, kavramları, sosyolojinin, temel

Eleştirel Sosyolojinin Temel Kavramları...

Eski 07-16-2012   #1
Prof. Dr. Sinsi
Varsayılan

Eleştirel Sosyolojinin Temel Kavramları...



Eleştirel kuram ,Marksçı teorinin durumundan,özellikle bu kuramın ekonomik determinizme eğiliminden rahatsız olan bir grup Alman yeni Marksistlerin ürünüdür Frankfurt Okulu ismini,Almanya’da 1923’te kurulmuş olan Frankfurt Toplumsal Araştırmalar Enstitüsü’nden almaktadır Okul Frankfurt’ta 23 Şubat 1923’te resmi olarak kurulmuşturÜyeleri bu resmi kuruluştan önce de aktiftirler1930’larda Nazilerin iktidara gelmesiyle birlikte,çoğu önde gelen üyeleri Amerika’ya göç ederek bilimsel çalışmalarına orda devam etmişlerdirBu faaliyetlerini Kolombiya Üniversitesi’’yle işbirliği içinde olan bir enstitüde sürdürmüşlerdirİkinci Dünya Savaşı’ndan sonrra eleştirel kuramcılardan bazıları Almanya’ya geri dönmüşlerdirDiğerleri ise Birleşik Devletler’de kalmışlardırEleştirel kuram bugün Frankfurt Okulu’nun sınırları dışına taşmıştırSonraki eleştirel kuramsal gelişmeler için başlangıç noktası olmuştur da diyebiliriz

Frankfurt felsefecileri,,Horkheimer,Ador no ve Macuse’den Habermas’a kadar iki kuşak boyunca,pozivistik felsefelerde ahlaki akıla empoze edilen sınırları eleştirmekle ilgilenmişlerdirPozitivizmin bu anlamdaki eleştirisi,sonradan eleştirel kuram olarak adlandırılacak olan düşüncenin en merkezi ilgilerinden biri olmuştur Eleştirel kuram içinde başat olan bir tek öğe varsa o da,Hegel ve klasik Alman felsefesindeki anlamıyla - bilgiyi,insanın bütünleşmesini ve özgürlüğü ilerletecek bir biçimde dünyanın dönüştürülmesiyle birleştiren bir eleştirel yetenek olarak- kavranan Akıl’ın (Vernunft) savunucusudurFrankfurt felsefesi Marks’ın izinde gitmeye ve böylece Hegel’in Kantçı ikilemleri -yalnızca saf ve pratik Akıl değil,fakat fenomenlerle bilinmez “kendinde şeyler”in benimsenmesini de- aşmasından yararlanarak modern Marksizm’i de yenilemeye çalışmaktadır

Frankfurt Okulu’nun toplum teorisi kesinlikle kötümser içeriktedir Frankfurt Okulu da kitle toplumu ve kültürüne dayalı bir teori geliştirmişti:Kapitalizm giderek merkezileşirken,toplumsal yapısı aadım adım atomlaşmıştıBurjuvazi on dokuzuncu yüzyılda kamusal kurumları,yani devletten ayrı olan kendi işlerini yürütüp kültürlerini örgütleyen kurumların alanlarını genişletmişti

Eleştirel sosyal teoriyi ortaya koyabilmek için girişilen ilk çabalardaki kavram sebeptirSebep kavramının anlamı,Hegelci gelenekten kaynaklanırMarcuse’ye göre sebep,var olan toplumların doğasını eleştirmek ve toplumla mücadele etmek için kullanılabilir

Eleştirel kuram büyük ölçüde sosyal ve entelektüel yaşamın çeşitli yönlerinin eleştirisi üzerinde yoğunlaşmıştırMarx’ın çalışmaları (felsefi düşüncenin eleştirel analizi,kapitalist sistemin doğasına yönelik eleştirel değerlendirmeler) etkilidirÇalışmaların çoğu topluma ve çeşitli bilgi sistemlerine yoğun eleştiriden oluşurOkulun çalışmalarının nihai hedefi toplumun doğasını daha analitik olarak sergilemektir Getirdikleri eleştiriler şu alanlarda yoğunlaşır:

1 - Marksçı Kuramın Eleştirisi : Eleştirel kuram marksçı kuramdan kök almakla birlikte ona eleştirel olarak yaklaşarak onu yeniden üretmiştirBu kuramdan en çok rahhatsız oldukları nokta ekonomik determinizm olmuşturBu nedenle ekonomik determinist,mekanistik Marksislere yönelik eleştirilerini yööneltmişlerdirBazıları,örne ğin Habermas Marksın orjinal çalışmalarının bir kısmında içerilmiş olan determinizni eleştirmiştir;fakat çoğunluğu eleştirilerini neo-marksistler üzerinde yoğunlaştırmışlardırÇünkü bunlar Marksın çalışmalarını fazlasıyla mekanistik olarak yorumlamışlardırEleştirel kuramcılar,,ekonomik deterministleri,,ekonomik alanda odaklanmalarını yanlış olmadığını fakat aynı zamanda sosyal yaşamın diğer yönlerini de aynı ölçüde değerlendirmeleri gerektiğini vurgulamışlardırBu dengesizliği düzeltmek için eleştirel kuramcılar dikkatlerini kültürel alanda yoğunlaştırmaya yönelmişlerdirBuna ek olarak eleştirel okul,görünüşte Marksçı kuramı uygulayan Sovyetleri de bu bağlamda yoğun eleştiri altına almıştır

2 - Pozitivizm Eleştirisi : Pozitivizm eleştirisi kısmen ekonomik determinizmin eleştirisi ile bağlantılıdırBu bağlamda pozitivizm bütün çalışmalarına tek bir bilimsel methodun uygulanabilirliği düşüncesini kabul ederBütün disiplinler için fiziksel bilimleri güvenilirlik ölçütü olarak ele alırPozitivistler bilginin doğal olarak tarafsız olduğunu kabul ederlerDeğerlerin dışlanabileceğini düşünürler

Bu noktadan hareketle eleştirel okul çeşitli açılardan pozitivizme karşı gelmiştirPozitivizm sosyal yaşamı maddeleştirir ve onu doğal bir süreç olarak görürAncak eleştirel kuramcılar insan eyleminde ve bu eylemin sosyal yapıları etkileme yolları üzerinde odaklanırÖzetle eleştirel kuramcılara göre pozitivizm aktörleri göz ardı eder ve onları “doğal güçler” ce belirlenmiş pasif bütünlüklere indirgerBu bağlamda ele alındığında eleştirel kuramcılar bilimin genel yasalarının hiç sorgulanmadan insan eylemine uygulanabileceğini kabul etmezDiğer bir eleştiri noktası da şudur:Pozitivizm amaçlara yönelik araçların yeterliliğinin değerlendirmekle yetinirAncak amaçları için benzer değerlendirmeye yönelmezDoğal olarak bu eğilim içsel olarak konservatiftir ve dolayısıyla mevcut sistemi sorgulamazSonuç olarak mevcut düzen maddeleştirilmiş olur;Olgular kesin çizgiler içinde ele alınırPozitivizm aktör ve sosyal bilimciyi pasifliğe sürükler

3 - Sosyolojinin Eleştirisi : Eleştiri aççısından sosyolojiyi de bir hedef olarak seçmişlerdirBilimsel methodu kendi içinde bir amaç olarak benimsemesi nedeniyle okulun eleştirisiyle karşı karşıya kalmışttırDahası bu bağlamda,sosyoloji status quo’yu kabullenmekle suçlanmıştırEleştirel okul sosyolojinin ciddi olarak toplumu eleştirmediğini,hatta çağın sosyal yapısını aşmadığını ileri sürerOkula göre sosyoloji mevcut yapısıyla,çağın ttoplumu tarafından baskı altına alınan insanlara görevini yapmaktan uzaktırEleştirel sosyologlar insani olan herşeyi sosyal değişkenlere indirgeme eğilimindedirlerToplumda,bire ylerde odaklanmaktan ziyade bir bütün olarak toplumda odaklandıklarında sosyologlar birey ve toplumun etkileşimini göz ardı etmiş olurlarAslında çoğu sosyologlar bu eleştiriyi haketmezler ama bu görüş eleştirel okulun sosyologlara yönelttiği temel bir saldırıdır

4 - Modern Toplumun Eleştirisi : Eleştirel okulun çoğu çalışmaları modern toplumun eleştirisini amaçlamıştırErken Marksist teori,özellikle ekonomi üzerinde yoğunlaşırken,eleştirel okul kültürel düzeye yoğunlaşmıştırDiğer bir deyişle okul,egemenlik üzerine vurgu yapar;ancak bu vurgu modern toplumda ekonomik öğelerden ziyade kültürel öğelerin egemenliği ile ilişkilidirEleştirel okul modern toplumda bireyin kültürel olarak baskı altında olduğu düşüncesinde odaklanırEleştirel okul modern toplumda rasyonalite tarafından üretilmiş olan baskının ekonomik sömürünün yerini aldığı görüşünü benimserEleştirel okul çok açık olarak **ber’in formal rasyonalite ve tözel rasyonalite ayrımını kabul etmiştirEleştirel okul öncelikle formal rasyonalitenin bir biçimi üzerinde yoğunlaşır:Modern teknolojiTeknoloji çok etkilidirİnsanı esir alırken tarafsız gibi gösterilirTeknoloji bireyselliği yok ederBireyin içsel özgürlüğü modern teknoloji tarafından işgal edilmiştir

5- Kültürün Eleştirisi : Frankfurt okulu özellikle kültürel alanda odaklanmıştırBu eleştirilerini “kültürel endüstri” anlayışında özetlemişlerdirKültür endüstrisi kitle kültürünü yansıtırBu endüstriye ilişkin olarak eleştirel düşünceleri iki şey rahatsız eder:

a - Endüstrinin sahteliğiBu endüstri önceden hazırlanıp programlanır ve medya
yoluyla da kitlelere ulaştırılır
b - İnsanlar üzerinde pasifleştirici baskıcı etki

Eleştirel teori asıl olarak hakikate ulaşmakla,evrensellik ve kurtuluşla ilgiliydi Frankfurt Okulu’nun epistemolojisinin temelinde,,Hegelci totalik kavramı ile onun toplumun ve tarihin yasaları biçimindeki ifadesi bulunuyorduEleşttirel teori farklı düşünce formlarını belirli toplumsal gruplarla ilişkilendirmemektedir

ELEŞTİREL TEORİ ÇERÇEVESİNDE J HABERMAS VE KMARX

Frankfurt Okulu’nun çalışmaları 1960’lı yıllarda yaygın biçimde bilinmeye ve toplum bilimlerinde etkili olmaya başlamıştıAncak,yeni bir eleştirel teorisyenler kuşağının üyesi olan Jurgen Habermas’ın gözlemlediği gibi,Frankfurt Okulu’nun Horkheimer ve Adorno tarafından belirlenmiş olan programı,kapitalist rasyonaliteye yönelttiği eleştirinin normatif temelini oluşturması açısından,tarihte nesnel bir teleoloji bulunduğunu öngörmüştüBu şekilde,gün****k dünyanın tarihsel açıdan karmaşık ve değişken pratikleri,gözardı edilmiş ve merkezileşmiş kültür endüstrisinin ideolojik reflekslerine indirgenmiş oluyorduFrankfurt Okulu’nun teorisinin başlıca temalarından birisine göre,tüm kapitalist toplumlar,kapitalist üretim tarzının ayrılmaz bir parçasını oluşturan merkezileşmiş bir devlet aygıtının egemenliğinde,benzer bir yapıya ve ideolojiye sahipti

Çalışmalarında Frankfurt Okulu’nun devletin düzenlediği bir kapitalizm görüşüne çok şey borçlu olan Habermas,işte bu tür bir indirgemeciliğe meydan okumuştuOnun modern toplum analizinde,eleştirel teorinin kavramlarının birçoğu birleştiriliyordu:Bilgi, çıkarlara bağlıydı; bilim ve teknoloji giderek üretim ve idarenin denetimine girmişti;toplumsal bilinç teknokratik bir hal almış ve araççı akıla dayalı bir yapıya sahip olmuştu

Habermas’a göre felsefi bilgi self-refleksiyon ile iç içedir,böylece,biz insan var oluşunun belirli göstergeleri,özellikle de insan bilgisinin kendisinin doğası ve statüsü üzerine,yönelebilirizDolayısı yla,Habermas teknikal ve pratik ilgiler arasındaki ilişkiler ile,bunların bilgi formlarının incelenmesini,kendi başına bir self-refleksiyon olayı olarak görür

Eleştirel okulun kültürel düzeyde ilgi alanlarından biri,Habermas’ın meşruluklar(legitimations) olarak belirlediği olgudurBunlar politik sistemin anlaşılmasını güçleştirmek ve buğulandırmak,tam olarak ne olduğuna ilişkin olarak bu sistemi kapalı hale getirmek bağlamında yaratılır,oluşturulur

Eleştirel okulun en iyi bilinen diyalektik çalışmaları Habermas’ta dikkati çekmektedirHabermas’ın bilgi ve insan çıkarları arasındaki ilişkiye ilişkin irdelemeleri,subjektif ve objektif öğeler arasındaki daha geniş çaplı ilişkiler diyalektik ilişkiye bir örnektirHabermas şu noktanın özellikle farkındadır:Subjektif ve objektif faktörler birbirinden soyutlanmış olarak ele alınamazlarHabermas’a göre,bilgi sistemleri objektif düzeyde var olur fakat insan çıkarları daha subjektif olgulardır

Habermas üç bilgi sistemi ve bunlara karşılık gelen çıkarlar arasında bir ayrımlaşma yaparHer bilgi sisteminin arkasında yatan ve yönlendiren çıkarlar genellikle halktan insanlar tarafından bilinmezler ve eleştirel kuramcıların görevi bunları,bu arka planı,açıklamaktırBirinci tür bilgi sistemi analitik bilim veye klasik pozitivist bilgi sistemleridirBu tür bilginin arkasında yatan çıkar teknik kontroldürBu kontrol çevreye,diğer toplumlara veya toplumda insanlara uygulanırHabermas’a göre analitik bilim,baskıcı kontrolü sağlayan bir araçtırİkinci bilgi sistemi insani bilgidirBu bilginin çıkarı,amacı dünyayı,yaşamı anlamada temellenirBu bilgi şu genel görüş çerçevesinde hareket eder:Geçmişimizi anlamak genel olarak bugün olanı anlamamıza yardım ederBu bilginin karşılıklı ve kendini anlamaya yönelik pratik bir çıkarı vardırBu bilgi ne baskıcı ne de özgürleştiricidirÜçüncü bilgi sistemi türü eleştirel bilgidirHabermas ve Frankfurt Okulu’nun benimsediği bilgidirHabermas ve diğerleri tarafından oluşturulan eleştirel bilginin,kitlelerin kendi alt-bilinçlenmesini(self-cousciousness) sağlayacağı ve ümit edilen özgürleşimle sonuçlanacak bir sosyal harekete yol açacağı düşünülmüştür

Habermas’ın Marx’ın teorilerine ilişkin görüşlerini şöyle özetleyebiliriz:Habermas’ın temel amaçlarından biri tarihsel materyalizmin yeniden üretimidirMarx’ın başlangıç noktasını(insan potansiyeli,duyumsal insan etkinliği,insansal varoluş) kendisine başlangıç noktası yapmıştırAncak Habermas’a göre Marx insani oluşumun birbirinden analitik olarak farklı iki bileşeni arasında bir ayırım yapmamıştır-İş(veya emek,amaçsal rasyonel eylem) ve sosyal(veya sembolik) etkileşim(veya iletişimsel eylem)- Habermas açısından Marx ikinci öğeyi ihmal etmiş ve bu ikinci öğeyi de “iş”e indirgemiştirMarx’ın yaklaşımındaki sorun insanın kendi kendine üreten eyleminin emeğe indirgenmesidirHabermas,bu bağlamda şöyle der:İş ve etkileşim ayırımı benim başlangıç noktamdırTüm çalışmalarında bu ayırım süreklilik gösterirBu kavramlar yerine şunları kullanmak eğili gösterirmaçsal-rasyonel eylem(purposive-rational action) ve iletişimsel eylem(communicative action)

Amaçsal-rasyonel eylemi de ikiye ayırırraçsal eylem(instrumental action) ve stratejik eylem(strategic action)Bu iki eylem biçimi tasarlanmış kişisel çıkar elde etmeyi içerirAraçsal eylem,seçilmiş bir amaca ulaşmada en iyi araçları rasyonel olarak hesaplayan tek bir aktörle ilgilidirStratejik eylem,bir amaca ulaşmak için amaçsal rasyonel eylemde birbirleriyle işbirliği yapan iki veya daha fazla kişiyi içerirHer iki eylem türünde amaçlanan;araçsal yetkinliktir

Habermas’ı Marx’tan ayıran temel nokta şudurmaçsal-rasyonel eylem(iş) değil fakat iletişimsel eylem en kapsayıcı ve özellik belirten insan olgusudurİletişimsel eylem sosyo-kültürel yaşamın olduğu kadar insani bilimlerin temelidirMarx iş üzerinde yoğunlaşırken,Habermas iletişimde odaklanmıştırÇeşitli tarihsel aşamalarda,özellikle kapitalizmde eleştirel olarak işi analizde Marx iş üstünde yoğunlaşmakla kalmamış aynı zamanda özgür ve yaratıcı işi ölçüt almıştırHabermas’ın temel aldığı alan amaçsal-rasyonel eylemden ziyade iletişimsel alan olmuşturHabermas’ın hareket noktası çarpıtılmamış iletişimdir,yani zorlayıcı,baskıcı olmayan iletişimBu ölçütten hareketle Habermas çarpıtılmış iletişimi eleştirel olarak analiz edebilmiştirHabermas iletişimi çarpıtan sosyal yapılarla ilgilenmiştirMarx ise işin çarpıtılmasının yapısal kaynaklarını irdelemiştirHareket noktası olarak farklı ölçütler kullanmış olsalar da yine temel alınan bir ölçüte sahiptirlerBu durum onlara çeşitli tarihsel olgulara ilişkin değerlendirmelerinde tutarlılık kazandırmıştırHabermas özellikle **ber’i ve önceki eleştirel kuramcılar gibi kuramcıları ölçüt yoksunluğuna sahip olmaları ve relativizme kaymaları noktasında eleştirmiştir

Marx ve Habermas arasında ve hareket noktası olarak temel alınan ölçüt açısından diğer bir paralellik daha vardır:Her ikisi için bu temel hareket noktaları,onlar için sadece analitik olarak başlangıç noktası olmayıp aynı zamanda onların politik amaçlarını temsil ederDiğer bir deyişle Marx için amaç komünist toplum,çarpıtılmamış işin ilk defa var olacağı toplum,Habermas için politik amaç çarpıtılmamış iletişimin var olduğu bir toplumdurHemen gerçekleştirilmesi gereken amaçlar açısından Marx çarpıtılmamış iş açısından(kapitalist) engellerin ortadan kaldırılması arayışı içindeydi;Habermas ise özgür iletişime yönelik engelleri ortadan ladırmayı amaçlar

Marx’da olduğu gibi,Habermas için de geleceğin ideal toplum temeli çağdaş dünyada mevcutturçBaşka bir biçimde söyleyecek olursak,Marx için insani oluşum öğeleri kapitalist toplumda “iş” te içkindirHabermas için çarpıtılmamış iletişimin öğeleri çağdaş iletişimin her eyleminde bulunmaktadır

Bu nokta bizi Habermas’ın çalışmalarında temel konuya yani “rasyonelleşme” ye getirirBu konuda Habermas hem Marx hem de **ber’den etkilenmiştirRayonelleşme konusunda Habermas’ın amaçsal-rasyonel ve iletişimsel eylem arasında yaptığı ayırım önemini korurO’na göre,çalışmalar amaçsal-rasyonel eylemin rasyonelleşmesi üzerinde odaklanmıştırBu odaklanma üretim güçlerinin genişlemesi ve teknolojik kontrolün yaşam üzerindeki etkisinin artışıyla sonuçlanmıştırRasyonelleşmeni n bu biçimi **ber ve Marx’ta olduğu gibi modern dünyada temel,belki de tek temel sorundurAncak,burada sorun genel olarak rasyonelleşmenin değil amaçsal-rasyonel eylemin rasyonelleşmesidir Habermas için amaçsal rasyonel eylemin rasyonelleşmesine yönelik sorunun çözümü iletişimsel eylemin rasyonelleşmesinde yatarİletişimsel eylemin rasyonelleşmesi egemenlikten,özgür ve açık eyleme yol açarBurada rasyonelleşme özgürleşmeyi,iletişim üzerindeki sınırlamaların kaldırılmasını içerir

Sosyal normlar düzeyinde böylesi rasyonelleşme bireysel esneklik ve düşünümsellikte artışlara yol açacak olan normativ baskı ve katılıktaki azalmayı içerirBu yeni,,daha az sınırlayıcı veya sınırlayıcı olmayan normativ sistemin geliştirilmesi Habermas’ın sosyal evrim kuramının kalbinde yatarYeni bir üretim sistemi yerine rasyonelleşme yeni,daha az çarpıtan normativ sisteme yol açarBu açıdan Habermas Marxist köklerini keserek maddi düzeyden normativ düzeye geçiş yaptı diye eleştirilmiştirAncak Habermas bu eleştiriye karşı gelerek yanlış anlaşıldığını ileri sürmüştürBu evrimin son noktası Habermas için rasyonel bir toplumdur

Alıntı Yaparak Cevapla
 
Üye olmanıza kesinlikle gerek yok !

Konuya yorum yazmak için sadece buraya tıklayınız.

Bu sitede 1 günde 10.000 kişiye sesinizi duyurma fırsatınız var.

IP adresleri kayıt altında tutulmaktadır. Aşağılama, hakaret, küfür vb. kötü içerikli mesaj yazan şahıslar IP adreslerinden tespit edilerek haklarında suç duyurusunda bulunulabilir.

« Önceki Konu   |   Sonraki Konu »


forumsinsi.com
Powered by vBulletin®
Copyright ©2000 - 2025, Jelsoft Enterprises Ltd.
ForumSinsi.com hakkında yapılacak tüm şikayetlerde ilgili adresimizle iletişime geçilmesi halinde kanunlar ve yönetmelikler çerçevesinde en geç 1 (Bir) Hafta içerisinde gereken işlemler yapılacaktır. İletişime geçmek için buraya tıklayınız.