İstanbul Boğazı |
07-16-2012 | #1 |
Prof. Dr. Sinsi
|
İstanbul Boğazıİstanbul Boğazı, Karadeniz ile Marmara Denizi'ni bağlayan 299 km uzunluğunda bir su yoludur Boğaz'ın, uluslararası taşımacılık yapılan sulara oranla çok dar ve bir o kadar da kıvrımlı bir yapısı vardır Boğaz'ın iki yakasının birbirine en yaklaştığı nokta Anadoluhisarı ile Rumelihisarı arasında 698 metredir En derin yeri Bebek ve Kandilli semtleri arasında 110, ikinci derin yeriyse Arnavutköy ve Vaniköy arasında 106 metredir Ortalama su derinliği 60 metredir Derinlik güneyden kuzeye çıkıldıkça artış gösterir İstanbul Boğazı'nın girintili-çıkıntılı yapısı hemen her bölgede kendini gösterir 12 keskin kıvrımı bulunan Boğaz'ın kıvrılma açıları Kandilli açıklarında 45o, Yeniköy açıklarında ise 80oyi bulur Boğaz'ın bu kıvrımlı yapısı nedeniyle suyolu uzunluğu ile kıyı uzunluğu birbiriyle aynı değildir Kara uzunluğu Avrupa yakasında bir uçtan bir uca 55 kilometreyi bulurken, Anadolu yakasında bu uzunluk 35 kilometre kadardır Boğaz'ın kıyılarında geniş düzlükler bulunmaz Yer yer denizin bitiminden birkaç metre sonra yalçın tepeler başlar Boğaz'ın özellikle Avrupa yakası kıyılarındaki düz alanların çoğu deniz doldurularak elde edilmiştir İstanbul Boğazı çevresinde yüksekliği 100 metreyi aşmayan çok sayıda küçük yükselti vardır Boğaz'a bakan en önemli yükselti 252 metre yüksekliği ile Büyük Çamlıca Tepesi ve 216 metre yüksekliği ile Küçük Çamlıca Tepesi'dir İstanbul Boğazı ve çevresine egemen iklim türüAkdeniz iklimidir Yaz mevsimi, kurak ve tropikal hava kütleleri nedeniyle sıcak geçer Ancak yazlar Türkiye'nin batısında ve güneyinde olduğu ölçüde şiddetli ve uzun süreli değildir Kış mevsimleri dönemsel olarak ılık ya da soğuk geçebilir Kimi zamanlarda kutupsal hava kütlelerine bağlı olarak Boğaz ve çevresinde karlı yağışlı günler geçebilir Boğaz çevresinde soğuk hava nedeniyle don olayları yaşandığına sık sık rastlansa da İstanbul Boğazı'nda suların donması tuzluluk, akıntılar, gemi trafiği ve diğer coğrafi koşullardan ötürü söz konusu değildir Ancak buna rağmen yakın geçmişte bile kış mevsimlerinde İstanbul Boğazı'nda yüzen büyük buz kütleleri görülmüştür Halk arasında Boğaz'ın donması olarak adlandırılan bu olay geçmişte bazı dönemlerde öylesine yoğun yaşanmıştır ki İstanbul Boğazı'nın yüzeyi tümüyle buz parçalarıyla kaplanmıştır Bu buz kütleleri Avrupa kıtasının iç kesimlerinden geçerek Karadeniz'e dökülen akarsular aracılığıyla Boğaz'a yığılmaktadır Soğuk geçen kışlarda donan nehirlerden kopan buzlar Karadeniz'de yüzerek Boğaz'a girerler ve Boğaz'ın koylarda, limanlarında birikirler Yığılan buzlar İstanbul'daki mevcut soğuk hava nedeniyle birbirlerine kaynayınca üzerinde insanların yürüyebileceği sağlamlığa erişir İstanbul Boğazı'nda belirli dönemlerde fırtınalar görülür Bu fırtınaların en yoğun ve şiddetli yaşandığı dönem ocak ayıdır Fırtınalı günlerin sayısı eylül ayından başlayarak artış göstermeye başlar Fırtınalı dönemlerde Boğaz'da akıntı seyri değişebilir ve bu değişim Boğaz'da ulaşımı zaman zaman sekteye uğratabilir Sisli günler ise en çok mart ve nisan aylarında görülür Kar yağışı ve sis nedeniyle Boğaz trafiğe kapatılabilir Boğaz'da iklimsel ölçümler Kandilli Rasathanesi'nden yapılır Ancak bu gözlemevinin 114 metre yükseklikte bir noktada yer almasından dolayı bazı ölçümler yapılamamaktadır Koylar İstanbul Boğazı'nın iki yakası arasında kabaca bir paralellik vardır Güneyden başlayarak Üsküdar'daki çıkıntı Dolmabahçe'deki girintinin, Ortaköy'deki çıkıntı Çengelköy Koyu'nun, Kandilli BurnuBebek Koyu'nun, Yeniköy'deki çıkıntı Paşabahçe Koyu'nun karşısında yer alır Ancak Boğaz'ın her iki yakasında koylar ve burunlar eşit bir dağılım göstermez Boğaz'daki koylar balıkçı tekneleri ve özel yatlar için en önemli sığınak noktalarıdır Anadolu Yakası'ndaki çeşitli liman ve koylarda 1653, Avrupa Yakası'ndaki liman ve koylarda ise 1781 adet olmak üzere, İstanbul Boğazı'nda toplam 3434 tekne bulunmaktadır Bu teknelerin büyük bölümünü balıkçı tekneleri oluşturmaktadır ve bu tekneler genelde Boğaz'ın kuzeyinde yoğunlaşırlar bunun nedeni gezeğen balıkların mevsimsel olarak kuzeydeki koylarda yoğunlaşmasıdır Boğaz'daki teknelerin, çekek sahalarının dağılımı; Avrupa Yakası'nda Rumelikavağı'nda 74, Sarıyer'de 30, İstinye'de 20 tanedir Anadolu Yakası'nda ise Anadolukavağı'nda 91, Yalıköy'de 8, Anadoluhisarı'nda 27 tanedir Adalar İstanbul Boğazı'nın sularının çevrelediği iki kara parçası vardır Bunlar Salacak açıklarında bulunan Kız Kulesi'nin üstünde olduğu kayalık ada ile Kuruçeşme açıklarında bulunan ve Galatasaray Adası olarak bilinen Kuruçeşme Adası'dır Kız Kulesi İstanbul Boğazı'nın Marmara Denizi ile birleştiği bölgede, Salacak semti kıyısına yaklaşık 100 metre uzaklıkta yer alır Kimi kaynaklarda bu adacık üstünde ilk yapının Boğaz trafiğini kontrol altına almak isteyen Atinalı bir komutanın kurduğu karakol olduğu söylenir Kız Kulesi teknik anlamda bir deniz feneri olduğu için Osmanlı döneminde Fenerler İdaresi'nin yönetimindeydi Cumhuriyet döneminde, 1945 yılında Liman Müdürlüğü tarafından devralındı ve 1959 yılında askeriyeye verildi Son olarak 1982'de Türkiye Denizcilik İşletmeleri'nin yönetimine girdi ve bu dönemde geçici bir süre siyanür deposu olarak kullanıldı 2000 yılında özel bir işletmeye kiraya verildi ve restoran olarak işletilmeye başlandı Kız Kulesi, İstanbul sanatında en önemli ögelerden biridir Kuleye ulaşım her gün belirli saatler arasında Salacak ve Kabataş'tan sağlanır Kuruçeşme Adası Galatasaray Adası ya da resmî adıyla Kuruçeşme Adası, Bebek kıyılarının 165 metre açığında yer alır 1872'de Sultan Abdülaziz tarafından Sarkis Balyan'a hediye edilen ada, bir dönem Sarkis Bey Adacığı olarak anılır Osmanlı döneminde, ünlü ressam Ayvazovski'nin kaldığı bu ada, 1914'lerden itibaren kömür deposu haline getirildi Bir süre sonra şehir hatları vapurlarına yakıt sağlayan bir yer oldu 1957'de Galatasaray Spor Kulübü Başkanı Sadık Giz 150 TL karşılığında adayı satın aldı ve diğer üyelerin hizmetine sundu 1957-1968 arası, Galatasaray Spor Kulübü Sutopu Şubesi'ne tahsis edildi 2006'da eğlence yeri ve lokanta işletmecisi Mehmet Koçarslan'a 3 yıllığına kiralandı İşletmeci, adanın üzerindeki tesislere "Suada" adını verdi VİKİPEDİ |
|