07-16-2012
|
#1
|
Prof. Dr. Sinsi
|
Osmanlı Devlet Yönetimi Ve Osmanlı Şehzadeleri
OSMANLI SEHZÂDELERI
XIV asrin sonlari ile XV asirda, diger Anadolu beyliklerinde de görüldügü gibi "çelebi" ünvani ile de anilan Osmanli hükümdar çocuklarina, sehzâde ismi verilmekte idi Mense' ve mânâsi tam olarak tesbit edilemeyen ve Türkçe bir kelime olan "çelebi" kelimesinin ilk defa Anadolu'daki Türkler tarafindan kullanildigi ifade edilmektedir
Osmanli sehzâdeleri babalarinin sagliginda yüksek haslarla bir sancagin idaresine (sancaga çikma) tayin ediliyorlardi Böylece, askerî ve idarî islerde tecrübe kazanip yetistiriliyorlardi Sehzâdeler, tâkriben on-onbes yaslarinda tayin edildikleri sancaga gönderilirlerdi Devlet islerinde kendilerini yetistirmek üzere, "lala" denilen tecrübeli bir devlet adami ile çesitli hizmetler için kalabalik bir maiyet verilirdi Sehzâdeler, gidecekleri sancaga validelerini de beraberlerinde götürürlerdi Sancakta bulunan sehzâdelere "Çelebi Sultan" denirdi
Osmanli sehzâdelerinden, sancak beyi olanlarin maiyetlerinde nisanci, defterdar, reisü'l-küttab gibi kalem heyetiyle miralem, mirahur, kapi agasi ve diger bazi saray erkâni vardi Çelebi sultanlarin yaslan müsaitse bizzat kendileri divan kurup sancaklarina ait isleri görürlerdi Yaslari küçük olanlarin bu islerine de lalalari bakardi Sancagin bütün islerinde söz sahibi olan lalalar, devletçe itimad edilen sahislardan (vezirlerden) tayin edilirdi Sehzâdeler, kendi sancaklarinda zeâmet ve timar tevcih edebildikleri gibi berat ve hüküm verip bunlara kendi isimlerini hâvi tugra çekebilirlerdi Ancak yapacaklari bu tayin ve tevcihlerde devlet merkezine bilgi vermek ve asil deftere kaydettirmek mecburiyeti vardi
XV yüzyil ortalarina kadar duruma göre Izmit, Bursa, Eskisehir, Aydin, Kütahya, Balikesir, Isparta, Antalya, Amasya, Manisa ve Sivas gibi sehirler, baslica sehzâde sancak merkezleri olmustur Sehzâdelere Rumeli'de sancak verilmesi kanun degildi Sehzâdelerin bulunduklari sancak merkezlerinde çevrelerinde bir fikir ve kültür hâlesi meydana gelirdi
Kurulus dönemindeki Osmanli sehzâdeleri, ya babalari ile beraber veya yalniz olarak sefere giderlerdi Babalariyla sefere katildiklari zamanlarda ordunun yanlarinda, bazan da gerisindeki (ihtiyat) kuvvetlere komuta ederlerdi Her Osmanli sehzâdesi, veliahd tayini usûlü olmadigindan dolayi hükümdar olma hakkina sahipti Bu sebeple hükümdar olana karsi zaman zaman diger kardeslerin saltanat iddiasiyle ortaya çiktiklari görülür Bu arada Savci Bey gibi, babasi I Murad'a karsi hükümdarlik iddiasiyle ortaya çikanlar da olmustur
III Mehmed'in cülûsundan (1595) itibaren sehzâdelerin fiilen sancaga gönderilmeleri usûlü tamamen terk edilerek, onun adina bir vekil sancaga gönderilmistir Sehzâdeler ise âdeta Harem'e hapsedilmislerdi Bu gelenegin terk edilmesi, Osmanli saltanat kurumu için tam bir felaket olmustu XVII-XVIII asirlarda Topkapi Sarayi'nin Harem kisminda "Simsirlik" denilen dairede hayatini geçiren sehzâdelerin sahsiyetleri, tam gelisememis, ilim ve kültür bakimindan zayif kalmislardi Bununla beraber XVIII asrin sonlarinda sehzâdeler, tekrar serbest hareket eder olmus ve devlet isleri ile ilgilenir olmuslardir
kaynak : osmanlı tarihi
|
|
|