Geri Git   ForumSinsi - 2006 Yılından Beri > Eğitim - Öğretim - Dersler - Genel Bilgiler > Eğitim & Öğretim > Tarih / Coğrafya

Yeni Konu Gönder Yanıtla
 
Konu Araçları
denizciliği, dönem, osmanlı

Son Dönem Osmanlı Denizciliği...

Eski 07-16-2012   #1
Prof. Dr. Sinsi
Varsayılan

Son Dönem Osmanlı Denizciliği...



Barbaros'un Akdeniz'i bir Osmanlı gölü haline getirişinin üzerinden yıllar geçmiştir Artık o şevketli dönemler geride kalmış ve Ulu Çınar'ın köklerine virüs bulaşmıştır Son en büyük donanmasını da Navarin önlerinde Fransız, İngiliz ve Rusların savaş hali olmadan kalleşçe açtıkları ateş sonucu kaybetmiştir Tarihe hâlâ intikamı alınamamış "Navarin Faciası" olarak geçen bu baskında (20 Ekim 1827) 57 gemimiz batar ve 6000 levendimiz şehit olur

II Mahmud döneminde yeniden kurulmaya çalışılan donanmamıza ilk olarak buharlı gemiler katılır Daha Navarin faciasının acıları unutulmamıştır ki 30 Kasım 1850 de Amiral Naimof komutasındaki Rus filosu Sinop limanında demirli bulunan oldukça yeni 12 gemimizi gafletimiz neticesinde yakar Küllenmeye yüz tutmuş milletin yüreği yeniden alevlenmiştir

Deniz tarihçisi Amiral Akif Büyüktuğrul bu hususla ilgili şöyle demektedir: "Osmanlı Devleti, Avrupa uygarlığım Çarlık Rusya'sına karşı 18 savaş yapmakla, ikiyüz yıl korumuştur Üstelik bu hizmeti görürken İngiltere'nin dostluğu değil düşmanlığı ile karşılaşmıştır, 1771 yılında Çarlık filosu Çeşme'de Osmanlı filosunu yakarken Ruslara o rehberlik etmiş ve hatta Rus amiraline Boğaza saldırmayı bile teklif etmişti; 1827 yılında Navarin limanında yatan Osmanlı donanmasını da o yakmıştı; Kırım savaşından önceki Osmanlı-Rus savaşında Ruslar'ın Sinop'ta Osmanlı filosunu yakmasına da Osmanlı donanmasında danışman olarak bulunan İngiliz amirali sebep olmuştu "

Durum içler açışıydı ve bir fasit daireye yakalanmıştık İngilizlerden satın aldığımız gemileri yine İngilizler yakıyor fakat biz onlardan yeniden almak zorunda kalıyorduk

DONANMA CEMİYETİ

Sene 1909 Birinci Meşrutiyetin üzerinden bir yıl ancak geçmiştir Dünya devletleri olanca güçleriyle silahlanmaktadırlar Bu arada komşumuz Yunanistan da bu yarışın içindedir Tam bu sırada dönemin gazetelerinde çıkan bir haber halkı heyecanlandırır Haberde şöyle denilmektedir: "Çok zengin bir Yunanlı olan Georgios Averofun külli bir miktar para yardımı ile Yunan Hükümeti İtalya'dan çok güçlü, yepyeni bir kruvazör satın almıştır 10000 tonluk olan bu kruvazör hem çok süratli hem de atış gücü çok yüksektir Böyle bir kruvazör üç beş zırhlıya bedeldir" Biz de böyle modern ve güçlü gemiler almalıydık Ancak bu tip gemiler çok pahalıydı ve bütçemizde para yoktuMillet kaynıyordu "Bütçede para yoksa biz ne güne duruyoruz, biz veririz" diyorlardı
14 Temmuz 1909 da Yağcızade Şefik Bey isminde bir tüccarın öncülüğünde dernek kurulur Tam ve kanunî ismi; "Donanma-i Osmani Muavenet-i Milliye Cemiyeti" dir:
Cemiyet inanılmaz bir süratle gelişir, memleketin her yanında, hatta yurtdışında şubeler açılır Derneğin kurucusu ve başkanı Şefik Bey Balkapan hanında yüz yılı aşkın mazisi olan ticarethanesinden elde ettiği serveti olduğu gibi cemiyete bağışlar Sultan Reşad, bu yorulma bilmez, cömert adamın gayretlerine binaen pırlantalı murassa bir liyakat madalyasını eliyle göğsüne takar

Ana sütü kadar helal bu kadirşinaslık karşısında Şefik Bey ancak bizim iklimlerimizde görülebilecek örnek bir davranışta bulunur Padişahın elleriyle taktığı nişanın maddi kıymetini Bedesten yetkililerinden öğrenerek bu pırlanta-altın bedelini Donanma Cemiyeti'nin kasasına nakten öder Daha sonra nişanı göğsüne takarak şöyle der: "-Bu nişanın ödenmez kıymeti manevî değerindedir Onun mikyası yoktur Fakat pırlanta ve altın olarak maddî değerini tesbit ettirmek mümkündür Halkın hamiyet ve fedakarlığa dayalı bir hayır; cemiyetine hizmetten dolayı verilmiş bu nişanın göğüsler üzerinde vicdanı rahatsız etmeden yer bulabilmesi için maddî kıymetinin o cemiyetin veznesine yatırılması icab eder"

Bu arada cemiyetin çıkardığı dergi de milleti güçlü bir donanma için yardıma çağırmaktadır
O zamanın imkânlarıyla kahvelerde, halkın toplu olduğu yerlerde, müsamerelerde, eğlencelerde, konferanslarda sürekli yardım toplanıyordu
Herkes seve seve bağışta bulunuyordu Bu cömert insanlar haline bakmıyor, varını yoğunu veriyordu İhtiyarlar kefen, genç kızlar çeyiz paralarını ortaya döküyorlardı O dönemin havadislerine bir göz atmak gerekirse;

Erbabı hamiyet tarafından cemiyete terk edilen 311 adet fes bedeli olup, Mercan'da ticaret hanında 9 nolu odada oturan Artin Beremyan Efendi tarafından 739 kuruş

Korfu'da harb esiri (yani Trablusgarb harbi esiri Çünkü İtalyanlar bu harbin sonunda on iki adayı da almışlardı Korfu bunlardan birisidir, şehit olarak orada ölen Tarsuslu Mustafa oğlu Bayram'ın vasiyeti üzerine bütün serveti olan 213 kuruş 30 para,

Teke kazasında Salih oğlu Emrullah Ağa'nın kerimesi Zekiye Hanımın çeyiz sandığı satışından elde edilip cemiyete teberru ettiği 192 kuruş 20 para,

İnas (kız) mektebi öğrencilerinin bir sene içinde el ve göz nuru ile hazırladıkları işlemelerin müzayede ile satış bedeli yekûnu 987 kuruş 10 para,

Selanik eski valisi Hüseyin Kazım Bey'in, Şeyh Muhsin Fani imzasıyla neşrettiği iki kitabın satış hasılatı olarak 1143 kuruş,

İnebolu kayıkçılarının her günkü hasılatlarının yüzde yirmisi olarak bir ay içinde toplanan 6009 kuruş 10 para

Devrin münevverleri de kervana ayrı bir hız veriyordu: Utarit mecmuası muharriri İzzet Melih, Donanma-i Osmani Cemiyeti için Tepebaşı bahçesinde yapılan müsamere müzayedesinde, Bediüzzaman'ın teberrüken hediye ettiği "murassa Diyarbekir imalatı gümüş hançer" in bizzat kendisi tarafından davetlilere takdim edildiğini anlatarak şöyle demektedir: "ilm ü fazlı ile şöhret-şiar Bediüzzaman, âdeta tarz-ı nevi olan kıyafeti ve evza-ı levendanesi ile tertip heyeti kürsüsüne gelerek beliğ ve veciz bir hitabe ile donanmanın hayati ehemmiyetini izah etti ve ihda ettiği cidden nefis sanat eseri olan hançerin, vatan düşmanlarım kahredecek kudret ve mehabetli bir donanmaya malikiyetin vesile-i hasenesi olmasını niyaz etti Medid alkışlarla karşılanan bu beliğ hitabeden sonra müzayedeye çıkardan hançer, Altunizade İsmail Kemal Bey'in 107 altın karşılığı uhde-i hamiyetinde kaldı"

Cemiyetin asıl gayesi; daha sonraları Balkan savaşında başımıza bela olacak olan Averof ayarında bir dretnot satın almaktı Fakat hemen o nitelikte bir gemi bulamayınca Almanya'dan 10060 tonluk 1893 yapımı iki zırhlı satın alındı

İkisine 1070000 altın verilen bu gemilerden birinin adı "Barbaros Hayreddin" diğerinin adı "Turgut Reis" oldu Gemiler Marmara'ya girdiğinde İstanbul halkı ayağa kalkmıştı Sarayburnu'ndan Üsküdar sırtlarına, Şemsipaşa kıyılarına, Boğaz'ın ağzına, sahillere doluşan halk heyecanla gemileri bekliyordu Halkın sevinç çığlıkları arasında Barbaros ve Turgut Reis zırhlıları Dolmabahçe Sarayı'nın önüne demirlediler

Deniz gücünün ehemmiyetini anlayan millet, inanılmaz fedakarlıklarda bulunmaya devam ediyordu Bunun neticesinde 1912 de donanmamıza; Yadiğar-ı Millet, Muavenat-ı Milliye, Numune-i Hamiyet ve Gayret-i Vataniye adlarında dört yeni muhrip daha katılıyordu

IDÜNYA SAVAŞI ÖNCESİ

İkinci Meşrutiyet sonrası silahlı kuvvetleri yeniden düzenlenme gayreti içine girildi Kâhtı rical(adam yokluğu)den Kara kuvvetlerine Alman generaller, Deniz kuvvetlerine de İngiliz amiralleri getirilmişti Kurt bile bile gövdenin içine sokulmuştu Çok geçmeden nifak tohumlan atılmış, Osmanlı silahlı kuvvetleri "İngilizci" (bahriye) ve"Almancı" olarak iki kampa ayrılmıştı
İngilizler sinsi bir şekilde planlarını yürütüyorlardı Amiral Douglas Gamble'in Osmanlı donanmasını yetiştirmek için değil oyalamak için gönderildiğini İngiltere, Çarlık Rusya'sına resmen yazmıştı Nitekim devrin donanmasında çalışan bir üsteğmenimiz de: "Amiral Gamble bize sadece gemi hayatı ve gemilerin peşpeşe yürütülmesini ve bir de seyir güvenlik konularını öğretti Ne muharebe eğitimi yaptık, ne de toplarla talim atışları yaptık" diyecekti

Bu arada Yunanlıların lehine bozulan deniz gücünü dengelemek için 1911 'de İngiltere’ye "Reşadiye" dretnotu ısmarlanır Balkan savaşının patlak vermesiyle İngilizler "Ne olur, ne olmaz?" düşüncesiyle geminin yapımını durdururlar Savaş bitince, yapıma devam kararı her nasılsa alınır

Denizde hâlâ güç dengesi Yunanlılar lehinedir Acilen donanmanın güçlendirilmesi lazımdır, işte tam bu arayışların sürdüğü hengâmda Brezilya'nın, Arjantin ile barış imzaladığı için İngiltere’ye ısmarladığı "Rio de janerio" isimli dretnotu almaktan vazgeçtiği haberi duyulur

14 tane 12 pusluk ağır, 20 tane 6 pusluk orta top ile 3 tane 21 pusluk torpido tüpü taşıyan, saate 23 mil sürat yapabilen 204 metre boyundaki 27500 tonluk dev gemi zamanın şartlarına göre büyük bir güçtür

Haberi alan Devlet-i Aliye borç bataklığında yüzse de milletin sehavet hislerine güvenerek gemiye talip olur Görüşmelere girişilir Değeri iki milyon dörtyüzbin Osmanlı lirası olan geminin Osmanlılarca talep edildiğini öğrenen Yunanistan büyük korkuya kapılır Avrupa devletlerine diplomatlarını göndererek geminin Osmanlılara satışını önlemeye çalışır Fakat 28 Aralık 1912 de anlaşma tüm engellemelere rağmen imzalanır Geminin adına Osmanlı imparatorluğunun kurucusu Osman Gazi'ye ithafen "Sultan Osman" verilir Ülkenin her yanında bayram havası esmektedir

İnşa halindeki gemiyi satın almak üzere Hamidiye kahramanı Rauf Bey (Orbay) bir heyetle İngiltere'ye gönderilir Rauf Bey'in gönderilmesi halkı bir kat daha sevindirmiştir Çünkü Rauf Bey Balkan harbinin yenilgileri içinde milletin gönlünün içindeki ezikliğe ümit ışığı olmuş bir destan kahramanıdır

Rauf Kaptan, Balkan savaşının o acı günlerinde Hamidiye kruvazörünün iki bacasına bir üçüncüsünü ekleyip yeni bir gemi havasını verdirerek gizlice İstanbul limanından ayrılmış, Yunan sularına girerek rastladığı Yunan bandıralı gemileri batırıp, Yunan limanlarını topa tutarak koca Yunan donanmasına meydan okumuştu

Nitekim, I Dünya savaşı içinde denizlere korku salan ve macerası destan gibi söylenen Almanların meşhur Emden kruvazörü kaptanı Von Müller hatıralarında şöyle diyecekti: "Ben bir Türk denizcisinin Rauf Bey'in, emrindeki devrini tamamlamış eski bir gemiyle başardığı kahramanlık ve cesaret mislinden örnek aldım Rauf, Hamidiyesiyle, kapandığı zannedilen denizlerin destan devrini, yüzlerce sene sonra memleketinin şerefi için yeniden açmıştır Bu kıdem hakkım tescil ederek hatıralarıma başlıyorum"

Sultan Osman Ocak başlarında denize indirilecektir Hazırlıklar tamamdır İngiltere büyükelçisi Tevfik Paşa geminin kafasında asılı duran-şeyin ne olduğunu sorar? İngiliz uzman: "Şampanya efendim! Uluslararası gelenektir Gemi, şanslı olsun diye patlatılır" deyince Tevfik Paşa; "Olmaz: biz Müslümanız, dinimizde şampanya haramdır; onun yerine gülsuyu şişesi patlatınız, "der

Böylece Sultan Osman dretnotu dünya denizcilik tarihinde ilk olarak kafasında gülsuyu şişesi kırılan gemi olur

Rauf Bey geminin bir an önce bitirilmesini için sabırsızlanmaktadır Newcastle liman kenti sokakları Avrupalıların "Barbar" dîye şartlandıkları beyaz üniformalı, kırmızı fesli, disiplinli Osmanlı bahriyelilerinin koşuşturmalarına sahne olmaktadır

Gemi deneme aşamasına gelmiştir Bütün teçhizatı kontrol edilir, açık denizde topları denenir Artık dev dretnot yolculuğa hazırdır

Fakat o günlerde meydana gelen bir hadise bütün Avrupa'nın kaynamasına sebep olur Avusturya-Macaristan Arşidükü Ferdinand, bir Sırplı öğrenci tarafından Bosna-Saray'da suikasta kurban gitmiştir(28 Haziran 1914) Çok geçmeden Avrupa'nın üzerinde dünya savaşının karabulutları çöküvermiştir Petrograd, Berlin, Paris ve Londra seferberlik ilan etmişlerdir

Aynı günlerde memleketin her tarafında sonsuz bir sevinç hüküm sürmekte, zırhlıların bir an evvel yurda gelmesi beklenmektedir 29 Haziran 1914 tarihli Donanma Mecmuasında: "Herkes Osmanlı Donanmasının i'tilay-ı şan ü şevketine dua etmekte, muazzam dretnotumuzun Osmanlı sularına bir an evvel muvasalatını temenni ile fevkalâde büyük sürür ve saadet dakikaları yaşamaktadır" denilmektedir

22 Temmuz'da "Sultan Osman" denemelerini yapıp tersaneye döndüğünde Rauf Bey, yapımcı Armstroglara gemiyi derhal teslim alması gerektiğini iletir

1 Ağustos sabahı, Türk bayrağının çekilmesine 20 saat kala gemimiz, Churchil'in resmi emriyle gaspedilir İngilizler, kuruşuna kadar ödediğimiz gemimize resmen bir korsanlık oyunu oynamışlardır Herkes şok olmuştur Rauf Bey bu acı haberi öğrendiğinde önce kederinden ne yapacağını bilemez Daha sonra; kendi hükümetine ait olan gemilere zorla girip Türk bayrağını çekeceği tehdidinde bulunur Bunun üzerine İngiliz Amirallik Dairesinden: "Türk bahriyelilerinin zorla gemiye çıkma girişimleri olduğu takdirde silahla karşılık verileceği" bildirisi gelir Kısacası Majestelerinin hükümeti, asırlık Osmanlı İmparatorluğu'nun dostluğuna iki savaş gemisi kadar değer vermemektedir

Sultan Osman'a el konması Osmanlı'da büyük tepkiler doğurur ve "El ipiyle kuyuya inilemeyeceği" kıssasını zihinlerde tedai ettirir Enver Paşa hâdiseden "İngiliz kalleşliği "olarak bahseder Aslında Başbakan Lloyd George'un 1914 de söylediği şu sözler bizi millet olarak mateme boğan, gemilerimizin gaspediliş hâdisesinin altında yatan gerçek düşüncenin dayanaklarını açıkça gözler önüne koymaktadır: "Türkler, yüzyıllarca Avrupa'da kalmışlar ve Avrupa'nın başına daima dert açmışlardır Hiçbir zaman Avrupalı olmamışlar, Avrupa uygarlığını benimsememişledir"

SONUÇ

Tarih ibretler manzumesidir Geçmiş geleceğe ışık tuttuğu ölçüde faydalıdır Bütün kalbimizle inanıyoruz ki; mazisiyle bütünleşmiş müstakbelin aydın nasiyeli düşünen kafaları dünya muvazenesinde söz sahibi olduğunda, bizim için burkuntulu olan bu tabloları unutmayacak, İngiliz parlamentosunun duvarında bugün bile hâlâ asılı duran "İngiltere'nin dostu yoktur, çıkarı vardır" levhasını hiç ama hiç akıllarından çıkarmayacaklardır


Sızıntı dergisinden alıntı

Alıntı Yaparak Cevapla
 
Üye olmanıza kesinlikle gerek yok !

Konuya yorum yazmak için sadece buraya tıklayınız.

Bu sitede 1 günde 10.000 kişiye sesinizi duyurma fırsatınız var.

IP adresleri kayıt altında tutulmaktadır. Aşağılama, hakaret, küfür vb. kötü içerikli mesaj yazan şahıslar IP adreslerinden tespit edilerek haklarında suç duyurusunda bulunulabilir.

« Önceki Konu   |   Sonraki Konu »


forumsinsi.com
Powered by vBulletin®
Copyright ©2000 - 2025, Jelsoft Enterprises Ltd.
ForumSinsi.com hakkında yapılacak tüm şikayetlerde ilgili adresimizle iletişime geçilmesi halinde kanunlar ve yönetmelikler çerçevesinde en geç 1 (Bir) Hafta içerisinde gereken işlemler yapılacaktır. İletişime geçmek için buraya tıklayınız.