Prof. Dr. Sinsi
|
Bölüm 9 - Kundalini'nin Bireyselliği...
Kundalini'nin yukarıya doğru akışında tuhaf olarak başın ortasında değil, tepesinde bir engelleme gözükmektedir Yine de Kundalini başın tepesini delip geçerek, fizik bedenin ötesine renkli sudan oluşmuş bir fıskiye gibi fışkırır Sonuçta bir tüneli andıracak şekilde ortası boş bir akıntı vardır Kundalini huni şeklinin ötesine yana doğru yayılıp düşer İlk başta bu huni şekli az yükselir, ama akış hızı ilerledikçe şiddeti de artar ve Kundalini büyük yüksekliklere tırmanır Baştaki engeller tamamen kalkar, sonuçta şuur sürekliliğine yol açan çeşitli planlar ve fiziksel beyin bilinci arasında kanal açılmış ver irtibat kurulmuş olur
Başın tepesindeki engelin özellikleri nedir? Görüntü olarak içinden Kundalini'nin sürekli bir geçiş sağlamaya çalıştığı sarımtırak bir yığın "kum" taneciklerine benzer Kundalini bunu yırtıp delik açar, buda oldukça zor olmakla birlikte biraz ağrı ve tehlike de içerir İlk başta Kundalini sadece kor gibi parlar, zamanla bu yanan bir çekirdek ve sonra tüketen, arındıran ve azat eden bir aleve dönüşür Bu tanecikler muhtemelen hücrelerdir ama birbirine yakınlıkları aynı suyun elekten geçebileceği gibi, Kundalini bir şekilde geçemeyeceği kadar fazla değildir
Fiziksel bedenin uykusu sırasında uyarılmış Kundalini'nin faaliyetlerini incelemek ilginçtir En ilginç gözlem yoğunluğu ve katılığı üzerindedir Bir bakıma Kundalini Ateştir, aynı zamanda sıvı özellikleri taşıyan bir Ateş, ama aynı zamanda toprağa uzun bir direk dikmeği andıran bir yönü de vardır Önce toprakta derin bir delik açılmalı ve sonra içine direk konulmalıdır
Aynı şekilde alt beden engelleri Kundalini'nin geçeceği yolun önünden kaldırılmalıdır — bu engeller fiziksel, eterik (eseri) ve muhtemelen daha yüksek olabilir Uyandığında deneyimleri geçiren öğrencinin ansımadığı izlenimler bir maddenin geçebileceği bir güzergah açmak üzere çeşitli yoğunlukta başka maddeleri kazmaktı Rahatlıkla sondaja benzetilebilir İşlem sürecinde toprak ve suyla karşılaşılır, sonra belki de sadece su, ama daha ileri gidildiğinde çeşitli eriyik, lav, magma ve gazlarla karşılaşılır Şimdi Kundalini için yukarıya doğru delme işlemi başlaması gerekir ve aynı engellerle, katı maddeler, sıvı ve gazlarla karşılaşılır Hepsi katı maddedir, Kundalini de katı bir maddedir ve işini yapabilmesi için önünde duran başka katı maddelerin kaldırılması gerekiyor Bu onları nüfuz edemeyeceği anlamına gelmez, bunu yapabilir ve bir nebze yapmaktadır, ama önünde açık bir yol bulunmadan asli amacını gerçekleştiremez Bu da belki de çok az oranda fiziksel engellerin kaldırılması, belki de bir kalabalığın bir alaya yol vermesi gibi bir yana itmek demektir Muhtemelen bu işlem kısmen engelleri yakıp kaldırmak, kısmen yana itmek şeklinde gerçekleşir
Kanal oluştukça Kundalini direği yukarıya çekilir — bu da bir zaman meselesidir Kundalini'yi bir delikten geçirilen bir direk gibi düşünmek ilk bakışta görüldüğünden daha yerindedir Katı, sıvı, gaz vs olarak yaptığımız ayrımlar izafidir Öyle katı şeyler vardır ki, bildiğimiz en katı şeyler yanında tüy gibi hafif kalır Bunların bazıları dünyanın derinliklerinde görülür Bu da katı veya somut maddeleri değerlendirmenin bir şeklidir Diğer bir açıdan bakıldığında, giderek Gerçeğe doğru çıkan merhaleleri giderek daha katıya, somuta, elle tutulara (substantial) çıkan merhaleler olarak görmektir Bu açıdan Kundalini bildiğimiz en katı maddelerden daha katıdır, burada tabii "katı" veya "somut" kelimeleri "gerçek" ile eş anlamlı kullanıyoruz
Bu bağlamda Kundalini'nin katılığını, fiziksel madde veya da katılık derecesi açısından fiziksel maddenin bir üst seviyesindeki maddeyle kıyaslanmasının bilincine varıyoruz Kundalini bunlardan çok daha katı gibi gözükmektedir ve Kundalini'nin açığa çıkması, sert ahşap bir direğin saplanması için toprağın veya suyla karışık toprağın kazılıp çıkarılmasından pek farklı gözükmeyebilir Sert ahşap, toprak veya sudan nispeten daha katıdır Belirli bir açıdan bakıldığında aynı şekilde Kundalini de çıkarılması gereken engellerden daha katıdır Bundan dolayı, uykuda geçen Kundalini'nin yol açma süreci, toprak ve suyun çıkarılıp sert bir objenin girişi için bir delik açılması düşlerine çevrilmesi beni hiç şaşırtmıyor Belirli bir açıdan bakıldığında mental/zihinsel madde astral/duygusal maddeden daha katıdır; Budik mental'den, Nirvanik Budik'ten daha katıdır Aynı şekilde mekan veya uzay boşluğu onu dolduran cisimlerden daha katıdır Madde dediğimiz şey ancak daha katı olan boşluğun var olmayıp onun varlığına izin verdiği yerde varolabilir Maddeye yer açmak için boşluğu bir kenara itmemiz gerekir Ama bazen boşluğa yer vermek için maddeyi itmek gerekir, ve Kundalini'yi açığa çıkardığımızda yaptığımız şey budur Çünkü izafi olarak Kundalini madde yerine boşluğa daha yakındır
Kundalini konusunda insanın neredeyse girmeye korktuğu spekülasyonlar vardır Yine de Evrensel Kozmik Ateşin birçok sayısız farklı unsurları içerdiği gözükmektedir ve bir kişilik grubunun tabi olduğu büyük evrimsel akımlarının Ateş ayarına uygun şekilde bu unsurlardan biri veya diğeri kişide hakim konumda olacaktır Her merkez bir enerji hattını temsil etmektedir ve her kişilik grubunda bir merkez hakimdir ve diğer bir merkez önemde ikinci sırayı alır Kundalini de bu ince ayara uyum sağlar ve belirli merkezleri kişinin bedenine özgün bir şekilde önem sıralarına göre enerjilendirir Pasif merkezlere hafifçe dokunur ve hakim konumdaki merkezlere ışık verir Bu prensip evrimsel sürecinin her yerinde, azametli makrokozmostan en küçük mikrokozmosa dek geçerlidir
Ama Kundalini kesin olarak her bir merkezi uyarmaktadır, ve zaten dönen çarklarını daha da döndürerek, kafadaki büyük yol ayrımına doğru delip geçer Tırmanışında Kundalini'nin spiral bir şekilde dönerek ilerlediği konusunda pek şüphe yoktur ve kişinin Işınından(1) ve mizacından dolayı hakim durumunda olan ve bazen de kişinin yapması gerektiği özel işlere göre belirli merkezlerde odaklanır Burada bir merkez diğerinden daha fazla uyarılır Diğer tarafta diğer bir merkez farklı uygulamaya konulur Bütün bunları görürken, insan acaba ülke, ırk, din ve mezheplerin hakim merkezleri ve tali merkezleri var mı diye merak eder Böylece Kundalini Ateşi bütün merkezlere karşı bütün şeyler olması gerekir
Toprak, deniz, vadi, dağ, orman, ova vs için aynı şey geçerli mi diye insan merak eder? Sonradan dünyanın ulu Merkezi akla gelir Bize söylendiğini göre dünyanın özgün rengi ve notası vardır Bu kuşkusuz gözükmektedir, aynı şey güneş ve güneş sistemi, hatta her organizma için de geçerli olmalıdır Konuyu daha çok açmak için spekülasyon ve tefekkürlü içsel vizyonla takip edildiğinde, insan keşfinin yasaklandığı bölgelere girildiğinde insan kendini kaybeder, biraz da yerinerek olsa da, akıllıca geri adım alınır ve henüz bilmediğimiz alanların geleceğe ait olduğu kabullenilir
Kundalini ile o denli fazla anılan yanma hissi sadece bedende geçtiği kanallara sınırlı olmadığı gibi, yaşanması da şart değildir Onun yerine soğukluk, basınç ve özellikle başta patlama hisleri olabilir Bazı öğrenciler bedenin tüm gövde kısmını saran ve başa uzanan rahatsız edici bir ısı hissetmişlerdir Böylece bedenin üst kısmı aşırı derecede sıcak olup sanki etrafa ısı yaymaktadır
Ama, deneyimin bir doğruluk testinden geçmesin de tüm bedenin duyarlılığı evrenselleşir Bütün beden adeta Gerçeğin bir ölçeğine dönüşmektedir, böylece daha önce söylendiği gibi, ayrım yapma ayaktan başın tepesine kadar diridir Bu fizik beden üzerinde fizik bedene üst bedenlerin yansımasıdır, zira üst bedenlerde fizik bedene özgün işlevlerin bölgeselliği yoktur Kundalini'nin yükselişi ile alt ve üst bedenlerin kaynaşması gerçekleşmektedir, böylece her tarafı alıcı ve aktif olan tek bir beden oluşmaktadır
Şuurun daha yüksek seviyelerinde bedenlerden, araçlardan artık söz etmiyoruz, çünkü bunların yerine nur geçmektedir ve Kundalini daha da gelişince, fiziksel bedende bölgesel ve üst bedenlerde evrensel olan şuur yüksek seviyelerde her tarafa ışın dağıtacak bir merkezde yoğunlaşır
Tekamül tezahür olan bütün yaşama girmek, en uç çevreye temas kurmak demektir, ama dönüş yolu adım adım bu girişin meyvelerini, deneyimlerin toplamını tekrar Merkeze getirmek demektir Böylece, esrarengiz bir şekilde Kundalini her ne kadar geldiği Evrensel Ateşten bir ve ayrılmazsa da, mekan ettiği kişiye özgün davranmaktadır Bilinmeyen bir şekilde Daimi Atomun(2) doğasına iştirak eder, dağılıp yok olmaz ve gelişen kişiliğin ebedi ateşini oluşturmaktadır
Onun dağılıp yok olmayacağını söylemiştim, belirli bir açıdan bakıldığında hiç bir şey parçalanıp yok olmaz Şeylerin tek yapacağı bir süre esas yerlerine geri dönmektir ve Kundalini'nin yaptığı şey de belki budur Kundalini'nin bedenin merkezlerinden geçmesi, uyarım için özel bir merkez veya merkezleri seçmesi, baştan yukarıya fışkırması, birleştirici gücü — hepsi bireyin kendisi olan Ateşe deneyim toplama işleridir
Bedenimizi sadece et ve kan, günümüzün dar anlayışıyla sadece madde olarak görme alışkanlığından kurtulmamız gerektiği açıktır Bütün şeyler birbirlerinin tezahür tarzlarıdır Hepsi Ateşin veya idrak edemeyeceğimiz Yaratıcı Ruhun mutlak ifadelerinin tezahür tarzlarıdır Hıristiyan yazıtlarında Ateşi Kutsal Üçlemin üçüncüsü Kutsal Ruh olarak görüyoruz Ama bütün ayrımların arkasında ikincili olmayan Tek vardır ve Tekin değişik ifadeleri üzerine ne denli fazla nitelik yükleyebilirsek de, bizzat Tek üzerinde daha fazlasını yükleyebiliriz Dolayısıyla bir açıdan bakıldığında, Yaratıcı Ruhu Ateş olarak ifade edebiliriz ve ondan gelen her şeyi de yine Ateş olarak idrak edebiliriz Böylece Kundalini'yi bedenlerin kalbi, sürekli Ateşi olarak görürüz ve Daimi Atom'da bir sonraki açılışını bekleyen Kundalini Ateşini görüyoruz
Kundalini'nin nefes verişi ve alışı, nabız atışları gözükmektedir Gözlemlere göre her şey nefes alır ve bu soluklar konusunda harika yorumlar vardır Kundalini'nin yoğunluğu aynı ayın evreleri gibi küçülür ve büyür Gözlemi yapan öğrenci açısından bütün bunları takip etmek oldukça zordur, çünkü deneyimsizdir ve bunun dışında bizzat yaptığı gözlemler de Kundalini'yi yoğunlaştırır İlgisizlik acıktırdığı gibi dikkat besler ve sürekli deney ve deneyimler kendi Kundalini faaliyetini pekiştirir Bu yükseliş ve düşüşlerde Kundalini bulunduğu bedenin etrafındaki olaylardan önemli bir şekilde etkilenmektedir Büyük açıklarda, ahenkli, ritmik ve düzenli bir evde, denizde, dağlara tepelere yakın yerlerde, ruhu yücelten özel toplantılarda, iyi düzenlenmiş seremonilerde, içten gelen ibadetle yüceltilen kilise, mabet ve camilerde, korkuyu barındırmayan ve öğretmen ve öğrenci arasında güzel bir ilişki bulunan okul ve üniversitelerde: bütün bu çevrelerde ve benzerlerinde Kundalini körüklenip yoğunlaşır Ama kasaba ve şehirlerde, kalabalık yerlerde, tiyatro, sinema ve lokantalarda, yüceltici unsur olmayan bütün umumi toplantılarda Kundalini zayıflar, çünkü uyarım almaz Ama Kundalini işlerinde her zaman ne kadar algılanamazsa da bir gelgit, yükseliş ve düşüş olayı vardır her ne kadar faaliyetsiz gözükse de, Kundalini herhangi bir zaman uyuması şüphelidir, çünkü her yerdeki Kundalini'nin işlevini paylaşmalıdır ve genel olarak Kundalini boşluklarda canlıdır Yine de biz Kundalini'yi yaşamımızın fiziksel, duygusal, zihinsel ve ötesi faaliyetleri ile besleriz ve aç bırakırız
Deneyimleri geçiren öğrenci açısından son derece ilginç gelen bir gözlemde zaman zaman Kundalini uyarımında kullanılan Thyrsus(3) asasının işleviydi Thyrsus, Kundalini ile özel bir bağı kurabilmekte ve aynı demirin manyetik bir çubuğu takip ettiği gibi Kundalini'yi yönlendirebilme özelliğine sahiptir Kadim çağlarda Thyrsus çok iyi bilinmekteydi ve Kundalini'nin yapay uyarımı gerektiği vakalarda kullanılmaktaydı Kadim Hindistan'daki Yogilerin ve Kadim Mısırlıların ve Greklerin onu bildikleri kesindir Gözlenen Thyrsus parlak beyaz bir metalden imal edilmişti, silindir şeklinde yaklaşık olarak 65 cm uzunlukta 2-3 cm çaplı bir çubuktu, görüntü olarak basit bir cetvelden farksızdı Omuriliğin tabanını deyecek şekilde tutulmuştu ve sonra yukarıya çekilmişti Kundalini onu takip etti Tabii ki, Thyrsus sadece Kundalini'nin işlevleri konusunda derin bilgi ve deneyim sahibi olanlar tarafından kullanılabilir
1) Teosofik öğretilerine göre ister madden, bitki, hayvan veya insan olsun bütün yaşam Tek yaşamdır Madden yaşantısına girmeden çok önce Tek Yaşam her birinin özgün değişmez özellikleri olan yedi büyük akıma ayrıştırılır Bu temel tipler Işınlar olarak bilinir Bu yedi tip insanlar arasında bulunur ve hepimiz onlardan birine mensubuz İnsan ırkında bu tür temel farklar olduğu her zaman bilinmekteydi Yüzyıl önce insanlar lenfatik, neşeli/kanlı, enerjik veya soğukkanlı olarak ayrıştırılıyordu ve astrologlar insanları Jüpiter insanı, Mars insanı, Venüs insanı, Satürn insanı vs diye gezegenlerle sınıflandırırlar
2) Teosofik öğretilerine göre her insan bedeninin çekirdeğinde bir Daimi Atom vardır Böyle denilmesinin sebebi sürekli olarak, hatta insan ölümü ve bedenin yok olmasından sonra da yüksek auranın içinde bulunmasından kaynaklanıyor Yeniden doğuşta bu atomdan ağı gibi bir madde yayılır ve inşa edilen yeni bedenin atom zerreleri onun içinde tesis eder Daimi Atomların görevleri yaşamlar boyunca edinen deneyimleri titreşimsel güçler şeklinde saklamaktır Bir atomun zerrecik kadar ufak mekanını sayısız titreşimsel parçacıklarla dolu olarak değil, ama her biri sayısız titreşimler kurabilen sınırlı sayıda parçacıklar olarak düşünmemiz gerekir
3) Bu not da site yönetiminden "Thyrsus - Dionysus ve takipçileri tarafından kullanılan tepesinde çam kozalığı bulunan sarmaşık ve asma yapraklarıyla sarılı bir asa " A Dictionary of Classical Antiquities by Oskar Seyffert, The Meridian Library, 1956 (original German 1882) Bu yazıda sadece belirli bir psişik işlevi olan bir değnek veya çubuktur ve esas Thyrsus'taki kozalak ve yapraklar yoktur K M
ALINTIDIR
|