Neden Karma Değil, Kadın Örgütlenmesi?

Neden karma değil, kadın örgütlenmesi?


Berivan Öncel, Gıda Mühendisi,

Haziran 2011

Joyce Gelb der ki: "Sorunların çözümünde, politika oluşturmada, deneyim ortaklığı, kollektif bilinçlenmenin yoludur Kendiliğinden oluşan ve amaç gerçekleştiğinde dağılan bir kadın aktivizmi önemlidir" Kadınların kendi adlarına konuşma ve karar verme süreci çok önemlidir


Her kimlik en meşru ve samimi sahibi tarafından sahiplenilir Patriyarka tarafından tarih boyunca hükmedilmiş, yönetilmiş olan kadın kendi politika araçlarından uzaklaştırılmış ve siyasetin nesnesi haline dönüştürülmüştür Bu süreç ancak ve ancak kadınların kendi mücadele yöntemlerini belirledikleri, söylemlerini ürettikleri, deneyimlerini ortaklaştırdıkları ve çözümü hedefledikleri devrimci bir yolla, siyasetle aşılabilir Sadece kadınlardan oluşan bir toplulukta yer almak ve söylem üretmek, kadınları kendi içlerinde güçlendirecek ve güven kazanmalarını sağlayacaktır Mackinnon "bireysel ya da öznel değil, kollektif bir toplumsal varlık olan kadın bilinci oluşmalıdır" der Kadının doğru bir siyaset izleyebilmesi için sorunlarını doğru tasvir etmeye, neden-sonuç ilişkisini doğru kurmaya ihtiyacı vardır; bu sebeple de birbiri üzerinde her hangi bir cinsiyet baskısı olmadan bunu yapmalıdır, bu da ancak sadece kadınlardan oluşan bir örgütlenme içerisinde mümkün olur


Her sorun yaşayanı, sahibi tarafından doğru tasvir edilir ve bunun özgürce ortaya konulabilmesinin yolu önce dinlenilmekten sonra anlaşılmaktan geçer Sorun ortaklaştıkça çözüm önerilerini ortaya koymak pratikleşir Kadınlar ister eğitimli ister eğitimsiz ya da mühendis veyahut ev hanımı olsun kadın olmalarından ötürü toplumsal algılayıştan ve kapitalist toplum düzeninden kaynaklı yaşadıkları ortak sorunları vardır; tabidir ki, bu sorunları ortaya koymak ve bunu farkındalık haline dönüştürmek kadının sorumluluğunda olan bir olgudur Kadınların yazılı mücadele tarihi ancak böyle oluşabilir Kadınlar kendi sözlerini söyledikçe haklarını kazanacaktır Mühendislerin sorunları ortaktır ancak kadın mühendislerin sorunları kendi içinde ayrıca ortaktır Buna çözüm üretebilmenin yegane yolu, kadın mühendislerin kendilerini rahatça ifade edebilecekleri, kendi sözlerini söyleyebilecekleri, kararlarını oluşturabilecekleri örgütlülüklerini sağlayabilmektir Kadının maruz kaldığı şiddet ya da ötekileştirilme veyahut ikincilleştirilme erkek tarafından ne kadar doğru anlatılabilir veya kabul edilebilir ki!


Kadın bilinci özgürleşmediği sürece cinsiyetlerin ortadan kalktığı insana ulaşmak mümkün olmayacaktır


Algılama biçimleri insanların aidiyetleriyle ilişkilidir, sınıfsal, ırksal, cinsel, dinsel, vb gibi Anlaşılmak da doğru algılanmaktan geçer, ortak aidiyetler bunu kolaylaştırır Ataerkil düzen içerisinde oluşturulan tüm toplumsal ve anayasal kurallara farkındalık geliştirmek ancak sağlam bir kadın muhalefetiyle mümkün olur Kadın mücadelesi sadece eşit haklar mücadelesiyle sınırlı değildir, aynı zamanda toplumsal algıyı değiştirmeye yönelik ve zamanı, tarihi, dili ataerkinin tekelinden çıkarmaya yöneliktir Tam da bu sebeple özerk bir kadın mücadelesi gereklidir ki, erkeği norm kabul eden ve kadını erkeğin karşıtı olarak tanımlayan ve ulaşılması gerekenin insan değil de erkek olduğunu söyleyen dil değişsin, tarih insanlığın olsun, dil cinsiyetçilikten arınsın Kadınlar bir nesne olarak erkek üzerinden anne, es gibi tanımlanmış; kendilerine ait bir kimlik oluşturamamışlardır İrigaray ve Cixous, kadınlar tecrübelerini dışa vurabilecekleri yeni bir dil ve ifade alanı yaratabilirlerse, erkek egemen söylem ve anlayışa yalnızca kuram değil, aynı zamanda uygulama alanında da karsı gelebileceklerini düşünmüşlerdir Cinse bağlı farklılık dil içinde yaratılır ve Kristeva'ya göre, kadınların sorunları var olan sosyal düzenle özdeşleşmek veya bu düzenin kendileriyle özdeşleşmesini talep etmekle çözüme kavuşturulamaz Kadınların sorunlarının çözümü için sosyal ve dinsel temsil düzenlerinin her ikisini de kapsayan psikosembolik yapının irdelenmesi gerekir


Özerk kadın hareketleri Yeni Sosyal Hareketler yaklaşımı kapsamında değerlendirilmiştir İnglehart, yeni sosyal hareketlerin ortaya çıkışında, toplumun değerler sisteminin materyalist değerlerden postmateryalist değerlere doğru evrilmesinin rol oynadığını öne sürer (İnglehart, 1977, 1981, 1990) İnglehart'a göre bu evrilme süreci, bireylerin sosyal, ekonomik ve fiziksel güvenlikten ziyade daha sağlıklı bir çevrede yasamak, kendini ifade edebileceği kanallar bulmak gibi yaşam kalitesine ilişkin vurguları öne çıkarması ve kimlik temelli aidiyetlere yönelmesi şeklinde tezahür eder Sosyalist yapıların içinde de kadınlar sınıf tabanlı örgütlü olsalar dahi kendilerini ve kendi özerk sorunlarını paylaşacakları ve çözüm yaratacakları bir yapıya sahip olma ihtiyacını her zaman hissettiler; eşitlik anlayışını geliştirmek, anne olan kadınların çocukları için kreş ihtiyacı, doğum izni, süt izni, kürtaj hakkı, eşit ise eşit ücret, sigortalı çalışmak, ev emeği, hasta ve yaşlıların bakımı gibi özellikle kadını ilgilendiren meselelerde kadın kendi çözümünü üretmek için kendi örgütlülüğünü kurdu


Kadınlar örgütlendikçe güçlenecek, güçlendikçe daha çok söylem üretecek ve kazanan insanlık olacaktır


Kaynakça: Türkiye'de toplumsal cinsiyet çalışmaları, Koç Üniversitesi Yayınları Fatmagül Berktay, Serpil Çakır, Feyda Sayan Cengiz, Hülya Durudoğan