Prof. Dr. Sinsi
|
Erkek Şiddeti, Hayatımı Mahvediyorsun!
Erkek Şiddeti, Hayatımı Mahvediyorsun!
Suzan Bayhan, Bilgisayar Mühendisi
Aralık 2010
Nasıl da yağmur yağıyor, otobüs de gelecek gibi değil İşte bir adam arabasıyla yaklaşıyor,"Akmerkez'e kadar gidiyorum, isteyen varsa götürebilirim" Kadınlar birbirine bakıyor, herkesin yüzündeki ifade aynı: bu devirde hem de İstanbul'da tanımadığın bir adamın arabasına mı binilir? Gündüz vakti, İstanbul'un göbeği falan hiç farketmez, neler oluyor şu şehirde  Adam biraz bekliyor, binecek yok, ilerliyor Biz de ıslanmaya ve oflayarak otobüs beklemeye devam ediyoruz Nihayet geliyor, sıkış tepiş otobüse biniyoruz Bizden sonra binecekler için ilerlemek de lazım, biraz yakın nizam durmak da Zaten birazdan bağıracak şöfor veya muavini: sağlı sollu ilerleyelim, yaklaşalım arkalar boş  Şu adamın bakışları da çok pis, ondan uzak durmalı, şu genç çocuk daha iyi sanki, temiz yüzlü Ona yakınlaşayım bari Neyse ki diğer yanımda kadınlar var en azından Her kıpırdanmada rahatsız olup kaşlarımı çatıyorum, şimdi adam beni taciz etse ne yapmalı: bağırıp çağırıp ortalığı birbirine mi katmalı, yoksa"kalabalıkta olur istemeden, heralde öyle bir niyeti yoktur" diye kendimi mi avutmalı, veyahut bir sonraki otobüste tacizci yoktur ümidiyle ilk durakta inmeli mi  Düşünüp duruyorum, eminim diğer kadınlar da en az benim kadar tedirgin Yakınımızda durup mecburen bizle temas halinde olan erkeklerse ya ağır çalışma temposu ve emek sömürüsünden yorgun, uykusuzluğun verdiği kayıtsızlık içinde ya da yanındaki kadın tarafından potansiyel tacizci olarak algılandığının bilincinde ve olası bir duruma karşı elini kolunu en az hareket ettirecek şekilde vücudunu konumlandırmış durumda, alarmda Neyse ki bu badireyi de atlatıyoruz, doğruca ofise gidiyorum
Öğle arasında yemeğe çıkıyorum, orta yaşın üstünde bir adam yaklaşıyor Biraz çekingen kaçıncı sınıfta olduğumu soruyor, doktora diyorum Yine çekingen devam ediyor, bir anket yapabilir miyim? Belli ki emekli öğretmen; gözlüğü, ceketi, kravatı bana babamı anımsatıyor Bu zamanda zor tabi emekli maaşıyla geçinmek, kim bilir belki çoluk çocuk mu okutuyor üniversitede Barınma, beslenme derken zaten kime yetsin ki emekli maaşı Kesin şimdi bu işleri yapıyor evini geçindirmek için "Yok", diyorum, "veremem, ad soyad, telefon" Bir saniyede aklımdan geçiriyorum: Tüm bu bilgilerimi ben nasıl vereyim bu adama Kadın olsa neyse, bir zarar gelmez de, şimdi adam böyle duruyor ama kim bilir telefon numaramı kaydetse telefonuna, sonra taciz etse arada Zaten bıktım "sesiniz ne güzelmiş" aramalarından "Tamam, ne yapalım, olsun" diyor, adımlarımı hızlandırıyorum, uzaklaşıyorum, babam düşüyor aklıma Kesin emekli öğretmen diyorum, ısrar etmiyor, peşime düşmüyor, yakama yapışmıyor Derin bir vicdan azabı duymaya başlıyorum, sonra aklıma üçüncü sayfadaki kadınlar geliyor: her gün üç kadın öldürülüyor, üçüncü sayfa haberleri kadın cinayetleri ile dolu Genç, yaşlı, çocuk; evli, bekar; öğretmen, mühendis, doktor; başörtülü, başörtüsüz  Kadınlar öldürülüyor 2009 yılının ilk 7 ayında 953 kadın öldürüldü Vicdan azabım hafifliyor 
İş bitti, eve dönüyorum Sabah gazete okuyamadım, internetten de okumayı sevmiyorum Zaten günüm bir monitöre bakarak geçmiş Hem gazete de epi topu 5000 satıyor, alıp destek olmalı Bir gazete almak için köşedeki bakkala uğruyorum Mahallenin sohbetşinas bakkalı hal-hatır soruyor, benim de sohbet edesim geliyor, gün boyu doğru düzgün konuşmamışım kimseyle zaten, birkaç anlatıyorum Sonra birden aklıma geliyor, yahu bu adam da evimi-barkımı biliyor, ya sapığın tekiyse! Uyduruktan bir iki cümle edip yoluma devam ediyorum, adam da şaşırıyor Cinsel saldırganların yüzde 43 4'ü tanıdık Yüzde 13 2'si eski sevgili, yüzde 11 3'ü koca, yüzde 7 5'i biyolojik baba, yüzde 7 5'i de yakın erkek akraba
Köşedeki çöpe yaklaşırken kağıt işçisi genç adamı görüyorum Görmezlikten gelemem: başımı öne eğip öylece geçip gidemem, yüzüne bakıyorum, "kolay gelsin" diyorum "Sağolun" diyor "Katık var, hani atık kağıt işçilerinin çıkardığı dergi" diyesim geliyor Örgütlü arkadaşlarından haberi yoksa bilsin, umudunu güçlendirmek istiyorum Ama demiyorum Adam da şimdi hırlı mı hırsız mı, hem de evim şuracıkta, peşime düşse, evin yolunu bellese, dayansa kapıma, ne yapacağım ki İyisi mi yolu uzatayım, başka yere gidecek gibi yapayım, adamın kafasını karıştırayım Yan sokağa dönsem, adamın gittiğinden emin olunca dönsem gerisin geri Onunsa tek telaşı başına bir bela gelmeden işini yapmak Gecesi gündüzü belli ki karışmış birbirine, ekmeğine çoktandır taşeron çöp şirketleri göz dikmiş, şimdi adamın derdi kalmadı da yanından geçen kadına mı sarkıntılık edecek  Ama yok belli olmaz, işi garantiye almak lazım Kadın cinayetleri son yedi yıda % 1400 arttı Polise iletilen vakalara göre Türkiye'de her yıl bin 200 kadın tecavüze uğruyor Aile içi tecavüz ise yüzde 15 Tecavüzcüler aramızda, evte, sokakta 
Yandaki inşaattaki işçiler Ahmet Kaya dinliyorlar Ne de güzel çalıyor: Hadi bize gidelim yar Belli ki gün boyu çalışmış, yorulmuşlar Şimdi de sağını solunu bezlerle kapattıkları inşaatın içinde en az soğuk olan en korunaklı köşede loş ışığın altına oturmuşlar, memleket hasretlerini Ahmet Kaya ile dindirip biraz nefes alıyorlar "Hocam, açın sesini biz de şenlenelim" diyemiyorum Bu devirde öyle sohbet edilmez ki bilmediğin adamlarla Kendimi farkettirmeden şu karanlık yeri de aşıp evime girsem bir an evvel bu günü de kazasız belasız atlatsam diyorum Evime giriyorum, ama bir sonraki gün aynı korku aynı kaygılar ile başlıyor ve bitiyor Erkek şiddeti, hayatımı mahvediyor
İşte yaşanılan şehrin muhafazakarlığına, kadının yaşına, işine ve sınıfına göre farklılıklar göstermekle birlikte, Türkiye'de yaşayan her kadının bir günü aşağı yukarı bu kaygılarla geçiyor Dahası da var: o kutsanan aile yapısının içinde kapalı kapılar ardında ailenin erkeklerinin-baba, erkek kardeş, koca, sevgili- kadına uyguladığı şiddet Ekonomik, cinsel, fiziksel, psikolojik şiddet
Tüm eril mekanizmalarca desteklenen erkek şiddeti kadınların hayatının her anına her alanına sirayet ediyor; erkek şiddetini tecrübe etmek bir yana bu şiddete uğrama ihtimali hissi bile kadınların hayatını bir cehenneme çeviriyor Kadınları ikinci cins olarak gören medya, iktidar, kapitalizm erkek bireyleri birer şiddet uygulayıcı olarak koruyup kollayarak kadınların hayatını durmaksızın tehdit ediyor Başbakan kadınlara, ya da kendi deyişiyle "hanımlara-bayanlara-hanım kardeşlerine", her fırsatta farklı bir yaradılışta olduklarını söylüyor ve haddinizi bilin diyor
Sınıfının erkeklerinden korku ve endişe ile uzaklaşan kadınlar paranoyak bir ruh haline itiliyor Bu tehdidin var olduğu bilmek kadınların tekinsiz bir ruh hali içinde devamlı bir kaygı ve korku yani kronik bir huzursuzlukla yaşamasına neden olurken aynı zamanda kadınların sınıf dayanışmasını baltalıyor Sınıf dayanışmasını ve mücadelesini kuvvetlendirmek için kadınları erkeklerden korkan "zayıf cins" olmaktan çıkarmak gerekiyor Bunun için erkek şiddetiyle mücadele kadın erkek tüm bireylere ve kurumlara düşüyor En başta bu durumun oluşmasını engelleyecek, kadınların kendilerini güvende hissedecekleri kamusal hizmetler sunmak, kadınları erkek şiddetinden koruyacak mekanizmaları işler kılmak ve yeni mekanizmalar yaratmak gerekiyor Kadına yönelik erkek şiddetinin var olduğunu, ehlileştirilen tabiriyle öznesi ve mağduru belli olmayan genel bir "şiddet" kavramı yerine uygulayıcısının "erkek", mağdurun "kadın" olduğu, münferit değil politik olduğunu kabul etmek ve görünür kılmak da bir o kadar önemli Tabi ki kadına yönelik erkek şiddetini ne yazık ki bir suç olarak tanımlamayan erkek hukuk sisteminin kadınların sesini duyması gerekiyor Erkek şiddetini, gerektiği gibi cezalandırılmayan bir eylem olmaktan çıkarmak ve caydırıcı ceza mekanizmaları ile engellemek gerekiyor Kadınların daha tekin ve daha huzurlu yaşayacakları, sınıf kardeşleri erkekler ile dayanışmalarını kuvvetlendirecek daha güzel günler için erkek şiddeti ile mücadele hepimize düşüyor
alını
|