|  | Bir Tiyatro Öğrencisi İçin Kendim Yazdım :) |  | 
|  07-16-2012 | #1 | 
| 
Prof. Dr. Sinsi
 |   Bir Tiyatro Öğrencisi İçin Kendim Yazdım :)Tiyatro okuyan sevdiğim bir dostuma ödev vermişler: Son saatleri gelmiş idam mahkumu genç ve güzel bir kadın, bir hücre, bir kuş    Benden rica etti, buna tek kişilik oyun kurgulamamı, yani yazmamı    Ben de yazdım bakalım beğenecek misiniz    eleştirirken çok da acımasız olmayın çünkü ben drama ya da tiyatro yazarı değilim sadece gazeteci yazarım Son günlerimi yaşıyorum    Kalem kırılalı çok oldu    Artık infazım için gardiyanımı bekliyorum    Asacaklar beni    Bugün, güvercinim de gelmedi, oysa hergün düzenli olarak demir parmaklı pencereme konup dakikalarca sohbet ediyordu benimle    Sadece bir masa ve iki sandalyenin olduğu, beton duvarlı ve kilitli demir bir kapının ardında ki tek renkti o    Kelebek koydum ben adını    Özgürlüğün güzelliğin naifliğin simgesi kelebek    Anladı mı acaba infaz zamanının geldiğini    Kesin anladı ondan gelmedi bugün    Peki onunla vedalaşmadan nasıl gideceğim ben    Serap 30 yaşında, çok güzel bir genç kadındı    Halkla İlişkiler mesleğine gönül vermiş, kısa sürede kariyer basamaklarını tek tek tırmanmıştı    Mesleğine duyduğu aşkla, kalbini sevgiye kapatmış, kendini işe vermişti    Atilla ne zaman onun aklını çelmiş, nikah dairesine nasıl götürmüştü onu, hiç anlamamıştı    Atilla 55 yaşında, kendinden 25 yaş büyük, zengin bir işadamıydı     Hiç hatırlamıyorum ki nasıl karar verdim evlenmeye    Sığınacak bir liman olarak görmüştüm onu, o dönemde    Çok kibardı, iyi bir işi, parası vardı    Geleceğimi garanti altına almaya söz vermişti    Zaten kalbimi aşka kapayalı çok olmuştu    Onur'dan arta kalan hasarlı kalbimi onarmak için Atilla'dan iyisini mi bulacaktım ki    Aaaaaaa geldi, kelebeğim geldi    Biliyor musun bugün seninle vedalaşmak zorundayım, zaman birkaç saat sonra doluyor    Heeeyyy üzülüyor musun yoksa, hayır üzülme, sakın üzülme ben üzgün değilim çünkü, hatta içimde tarifi zor bir mutluluk var    Nasıl da mutluydu evliliğinin ilk yıllarında Serap    Atilla bir dediğini iki etmiyor, el üstünde tutuyordu sevgili eşini    2 yılda dünyanın hemen her yerine götürmüştü onu    Çok mutluydu Serap    İyi bir işi, iyi bir eşi, cemiyet hayatında saygın bir yeri vardı    Taaa ki o güne kadar    Murat'a rastladığı nisan ayına kadar    Kalbi böyle çarpmayalı o kadar uzun zaman olmuştu ki, şaşırmıştı Serap hissettiği bu çarpıntılara    Firmasının PİAR işlerini vermek istemişti Serap'a    Yakışıklıydı, Serap'la aynı yaşlardaydı    Serseri ruhu, gözlerinden yansıyordu    Ayrılırken elini uzun uzun sıkmıştı Serap'ın    Mutluydum ama hep bir yanım eksikti    O yanımı doldurmaya gelmişti Murat    Karşı koyamadım    İlk günden esiri oldum onun o serseri bakışlarına    Şimdi düşünüyorum da, pişman mıyım? Hayır değilim, herşeye rağmen değilim    Biliyor musun kelebek, kimseyi mutsuz etmemek için intihar etmek istedim, defalarca denedim, ama olmadı yapamadım    Hayata tutsak oldum, tıpkı bu hapishaneye tutsak olduğum gibi    Bir türlü beceremedim ölmeyi    Ama bak şimdi başkaları yapacak bunu, bu sefer ümitliyim sonuçtan    Önceleri karşı koymuştu Serap    Atilla'ya bunu yapamazdı, böyle bir şeyi hak edecek en son insandı    Ama Murat çok üzerine gelmişti    O çok sevdiği papatyalarla karşısına dikildiği o gün, tüm direnci kırılmıştı Serap'ın    Hasarlı kalbi yeniden heyecanla çarpmaya başlamıştı    Evet, AŞK'tı işte bu ve Serap bu duyguyu tüm benliğinle hissetmeyeli çok olmuştu    Teslim olmuştu aşka ve Murat'a     Biliyor musun kelebeğim, çok sevdim ben Murat'ı    Hiç ama hiç pişman değilim    Çünkü aşkın adı Murat'tı ve aşk pişmanlık değildir    O birkaç ay hem inanılmaz mutlu, hem de inanılmaz mutsuzdum    Bir yanda aşkım sevdam, bir yanda arkadaşım dostum hayat arkadaşım    Yüreğim bir yandan vicdan azabıyla burkulurken, bir yandan da aşkla çarpıyordu    Yaşadığım hiç bir şeyden pişman değilim kelebeğim    Biliyor musun bir tek senden ayrılacağım için üzgünüm    Aşka susamış kalbi karşı koyamamıştı bu aşka    Ama bu aşk onu kısa sürede bir çıkmaza sürüklemişti    Bir yanda Atilla ve güvenli hayatı, diğer yanda Murat ve aşkı    Murat çok üzerine gelmeye başlamıştı ''Ya o ya ben'' diye    Günlerce haftalarca bu düğümü çözebilmek için çabalamıştı    Ama nafile    Keşke o son gün, Murat'ın o çözüm önerisini kabul etmeseydi    Keşke ölüm üzerine mutluluk kurmayı kabul etmeseydi    Öldürdüm hayat arkadaşımı kelebek    Acımadım bile    Aşkımın ruhumun verdiği zehiri o son akşam yemeğine koyarken bir saniye bile düşünmedim    Son nefesini verirken yardım dileyen bakışlarını da görmedim, görmek istemedim    Aşk gerçekten de kör ediyormuş gözleri bunu öğrendim, hem de bir daha açılmamacasına kör    Evet, canına kıydım işte    Murat mı? Bilmem yok, İstanbul'a gitmiş dediler    Mahkemeye bile gelmedi    Olsun be kelebek, varsın gelmesin    AŞK'tı o    Çok az kaldı, çoook    Filmlerde izlerdim hep idam mahkumlarına son dilekleri hep sorulurdu, bana daha sormadılar    Benim tek bir dileğim var, beni yalnız bırakma kelebeğim    Şu son 8 aydır hayatımın rengi oldun, bir tek seni geride bırakacağım için içim burkuluyor    Ne olur bugün hemen uçup gitme olur mu, ben gidene kadar burda kal, son dileğim bu benim    g  u  a | 
|   | 
|  | 
|  |