|
|
Konu Araçları |
denemesi, fenomenolojik, hiçlik, ontoloji, varlık |
Varlık Ve Hiçlik - Fenomenolojik Ontoloji Denemesi |
07-15-2012 | #1 |
Prof. Dr. Sinsi
|
Varlık Ve Hiçlik - Fenomenolojik Ontoloji DenemesiJean-Paul Sartre felsefesinin kutsal kitabı 'Varlık ve Hiçlik' yazılışından 66 yıl sonra, nihayet Türkçede Sartre, felsefe tarihinin bu en önemli metinlerinden birini sadece iki-üç ay içinde kaleme almış Jean-Paul Sartre felsefesinin ‘kutsal kitabı’ Varlık ve Hiçlik yazılışından 66 yıl sonra, nihayet Türkçede Bu epeyce gecikmiş ‘hoş geliş’i her şeyden önce kitabı Fransızcadan Türkçeye çeviren Turhan Ilgaz’ın kişisel gayretine, sonra da kitaba en az Ilgaz kadar emeği geçen Gaye Çankaya Eksen ve Ahmet Öz’e borçluyuz Kitap biraz da, Ilgaz’ın yaklaşık on yıl önce bitirdiği çeviriyi okuyacak, anlayacak, kavrayacak donanım ve sebattan yoksun editörlerin çeviri dosyasını ellerinde evirip çevirmesi, bayatlatması yüzünden gecikmiş Baskının, çevirinin güçlüğü yanında bir de ancak Türkiye’ye özgü olabilecek bu türden sebepler yüzünden uzaması ayrıca can sıkıcı ama nihayet dört başı mamur bir Türkçe Varlık ve Hiçlik var elimizde Sartre’ın başyapıtıyla ilgili konuşulması gereken çok şey varken benim ‘çevirenler, emek verenler’ kısmında fazlaca oyalanmamı yadırgayanlara, çevirmen ve yayımlayanın notlarını dikkatle okumalarını, ‘varlık’ üzerine kafa patlatmaya başlamadan hemen önce, Türkiye’de çevirmen ve yayımcı editörlerle ilgili varolagelen büyük sıkıntı üzerine düşünmelerini öneriyorum Ilgaz, 1965 yılından beri neredeyse ‘kafayı takmış’ bu çeviriye Bir gün De Yayınevi’ne gidip, Memet Fuat’ın kapısını çalmış ve arkadaşı Niyazi Öktem’le birlikte, “Biz bu kitabı çevireceğiz, basar mısınız?”demiş Memet Fuat’sa bu cesur gençlere bakıp, tek bir soru sormuş, “Kitabın adını nasıl çevirmeyi düşünüyorsunuz?” Ilgaz, kitabın isminin bugünkü çevirisinin, yani Varlık ve Hiçlik’in içine sindiğini ama tüm kitap boyunca çeviriye imkân vermeyen çok büyük zorluklarla da karşılaştığını, çoğu kez günler boyunca metne gömüldüğünü anlatıyor Hatta Güney Fransa’da bulunan Arles’deki 16 yüzyıldan kalma bir hastane/imarethane binasından bir kültür merkezine çevrilmiş olan olağanüstü dingin çalışma ortamında neredeyse ‘kendini kaybetmiş’ken, önündeki ‘tuğlayı’ gören kültür merkezi müdürünün “Encore un fou” (Al bir deli daha!) diye ‘iltifat’ ettiğini yani bu kitabı Türkçeye çevirmek için uzun zamandır, çok çalıştığını anlatıyor Hatta ona kalsa, bu çeviri hiç bitmezmiş, canı sıkıldıkça üzerinde değişiklikler yapmak isteyeceği, her zaman sürprizli bir metinmiş Simone de Beauvoir’ın anılarından öğrendiğimize göre Sartre, felsefe tarihinin bu en önemli metinlerinden birini sadece iki-üç ay içinde kaleme almış Böyle ağır bir düşünsel ürünün, bu kadar kısa süre içinde yazılmış olması, Sarte’ın dehasını bir kez daha gösteriyor Ilgaz’a göre, bu ivecen mesainin arkasında gerçek bir deha, çok küçük yaşlardan itibaren alışkanlık haline gelmiş bir sorgulama ve düşünme tutkusu, devasa bir felsefi müktesebat var Emmanuel Mounier, Les Existentialismes (Varoluşçuluklar) adlı kitabında, “Onun dehası, henüz reçele ilgi duyduğu zamanlarda da mevcuttu” diyerek açıklıyor bu durumu Belki de Varlık ve Hiçlik bugüne kadar Türkçeye çevrilmediği için Sartre, Türkiye’de daha çok edebiyatçı yönüyle tanınıyordu Gizli Oturum’un meşhur cümlesi ‘cehennem başkalarıdır’, Sartre okumamış olanlar için bile epey bildikti Sartre’ın en çok okunan romanı Bulantı’nın anti-kahramanı Antoine Requentin’in varoluşuyla ve özgürlüğüyle yüzleşme sancıları, Sartre’ın karamsar ve karanlık olduğu fikri uyandırsa da o çoğu kez, köşesinden kalkıp, cehenneme karışmasını bilen ve hatta bunu seven bir adamdı Varlık ve Hiçlik’i Türkçe okuyabilmenin heyecanını paylaşan herkese Radikal Kitap / ELİF TÜRKÖLMEZ |
|