![]() |
&Quot;Elmanın Öbür Yarısı” Evlilikler… |
![]() |
![]() |
#1 |
Prof. Dr. Sinsi
|
![]() &Quot;Elmanın Öbür Yarısı” Evlilikler…Maille gelen bir soru ilgimi çekti… ona cevabı buradan yazayım dedim… “İnternetteki yazınızı okudum, çok güzel bir anlatımdı ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() …zor durum ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() Şaka bir yana… kişi, aslında karakter özellikleri açısından bakıldığında kendisinin tersini seçer evlenirken ![]() ![]() ![]() ![]() İnsanlar evlenecekleri kişiyi ararken, hep elmanın “diğer yarısı”nı arar… bulur… ya da bulduğunu sanır… ama bulduğu yarının simetrik olduğunu ve kendisinin tam da tersini sembolize ettiğini unutur ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() …peki yanlış olan ne…? …tanımlama doğru ama, beklentiler yanlış…! “Elmanın öbür yarısı” denilince, hadi biraz da reel düşünelim, “simetri kavramı” devreye giriyor ![]() Ne demek istedim şimdi…?? Hadi anlatayım… Elmanın öbür yarısında ne var…? Aslında karşıtlılık ilkesi var ![]() ![]() …demek ki eş seçimleri zıt gibi görünenlerin, ahenkle oturması ile tanımlanabilecek bir ilişki boyutudur ![]() ![]() ![]() Aile terapilerinde hep dikkat çeker… aynı oranda inatçı… aynı oranda çekingen… aynı oranda konuşkan… aynı oranda girişken… aynı oranda düşünen… aynı olayları düşünen… aynı tabloyu konuşan… aynı mantığı taşıyan…vs ![]() ![]() Tıpatıp aynınız olan eşle yaşamak zordur ![]() ![]() ![]() ![]() …çıkarabiliriz de…! Nasıl…? Elbette mutfakta çalışırken birbirimizin ayağına basmayarak…! …elbette aynı anda, aynı soğan doğrayıcıya el uzatmayarak… birimiz soğanı doğrarken, diğeri domates tavasını kullanarak…! …elbette birbirimizin yemek pişirme usulü ve şekliyle alay etmeyerek… …elbette birbirimizin yöntem ve tekniklerini anlamaya ve öğrenmeye çalışarak… …elbette onun da, en az benim kadar güzel yemek yaptığını kabul ederek… ve benim bildiklerim onunkinden daha güzel diye üstünlük yarışına girmeyerek… her yemek tadının ve pişirme usulünün kendi içinde farklılık ve çeşitlilik içerdiğini bilerek… …elbette kısaca onun kara sularına girmeyerek… kara suları ne demek…? Kişilik sınırlarını zorlamamak… onun benden farklı bir birey olduğunu kabul ederek… onu kendime benzemeye zorlamayarak… onun taşıdıklarının, benim hayatımı renklendirdiğini anlamaya gayret ederek… benden farklı yanlarıyla alay etmeyerek, aşağılamayarak… …sadet… onu olduğu gibi kabul ederek… Biz ne yapıyoruz…? Bizden farklı olan ve bizi tamamlayan yanlarını beğeniyoruz… hoşumuza gidiyor… aynı hayatı paylaşmaya başlıyoruz… paylaşım başladıktan kısa bir süre sonra, seçim kriterimize uymayan beklentiler geliştirmeye başlıyoruz… örneğin keyifli kahkahalar atıyor, çok sevimli diye düşünüp evleniyoruz diyelim ki… aradan zaman geçince o sevimli ve seçimimizde etkili olan kahkahalar, “Canım… bir erkeğe de yakışıyor mu öyle acayip acayip gülmek…” şekline bürünüyor ![]() Son olarak elma metaforu iyi anlaşılsın… dikkat edilirse elmanın öbür yarısından bahsediyoruz… tamamen zıt ilkeleri olan, zıt prensipleri olan seçimler zaten baştan kaybeder ![]() …haa bununla beraber elma ve portakalın ortadan çatal iğneyle birbirine tutturulduğu ilişkiler de yaşayabilirsiniz… bunda da bir yanlışlık yok… yeter ki farklılıkların, ilişkiyi beslediğini unutmayalım yeter ![]() Hani düşmeden yürüyemiyorduk… ve düşünce aslında düşmeyeceğimiz pozisyonları daha iyi anlayabiliyorduk ya çoğu zaman… bebekler gibi… dengesini kaybedip düşer… ama ayağa kalktığında kendisini aynı pozisyona düşürmemeye özen gösterir… …sanırım ilişkiler de biraz böyle… girinti ve çıkıntıları iç içe geçirmenin başka yolu da yok zaten… tek hareketle her şey löppp diye yerine otursaydı, yaşamanın, hayatın, keşfetmenin, ilişki kurmanın ne keyfi olurduki… Sevgiyle kalın… *Mehtap Kayaoğlu |
![]() |
![]() |
|