Geri Git   ForumSinsi - 2006 Yılından Beri > Toplum ve Yaşam > Astroloji

Yeni Konu Gönder Yanıtla
 
Konu Araçları
bakış, bilimsel, rüyalara

Rüyalara Bilimsel Bir Bakış

Eski 07-14-2012   #1
Prof. Dr. Sinsi
Varsayılan

Rüyalara Bilimsel Bir Bakış



Rüyalara Bilimsel Bir Bakış

Rüyalar Neleri Açıklar
Rüyalar tedavi eder, öğretir, yön verir, kehanette bulunur, soruları yanıtlar, bizleri geçmişe, günümüze ve geleceğe bağlar, bize eğlence ve zevk, duygusal denge sağlar, yaratıcılığı ve cinselliği teşvik eder Rüyalarımız aracılığıyla Shakespeare’nin “Dünya bir sahnedir ve bütün kadınlar ve erkekler sadece onun oyuncularıdır,” sözlerinin gerçekleştiğini görürüz

Rüyalar Bize Nasıl Yardımcı Olur?
İç ve dış dünyalarımız arasında çözülmez olduğuna inandığımız bir bağ olmasaydı ondan sonraki yaşamımız ve çalışmamız çok farklı olacaktı Günlük ve uyanık haldeki kişiliğimizden daha büyük bilgeliğe sahip olan iç dünyamıza erişebilmenin yolu rüyalar ve meditasyondur

Rüyalar bir köprü, bir iletişim vazifesi görür Rüyalar tıpkı ruhumuzdan gelen bir mektup gibidir; güç, bilgi, yaratıcılık ve sağlık kaynağıdır Eğer rüyalarımızı göz ardı edersek kendimizi Paul Solomon’un kaynağının “herkes için erişilir olan ama çoğu insanın farkında olamadığını” söylediği zekadan yoksun bırakmış oluruz

Bu zeka ile ilişkiye geçmek için psişik, kahin ya da telepatik olmamız gerekmez Gereken tek şey sezilerimize, hayalimize ve özellikle rüyalarımıza kulak vermektir Rüyalar tanrıların dilidir ve bu anlam ve mecaz açısından zengin dil, bizi uykudan yaşama uyandırmaya yöneliktir

Psikolog Erich Fromm rüyaları unutulmuş bir dil olarak görür ve geçmişin insanlar için rüya ve hayallerin zihnin en önemli ifadeleri arasında olduğunu söyler Ona göre rüya sembolleri evrensel, geleneksel ya da rastlantısaldır Rastlantısal semboller kişiseldir ve bireysel çağrışıma ilişkindirler Geleneksel semboller ise tek anlamlıdır Evrensel sembollerin –örneğin güneş- sıcak ve ışık gibi evrensel anlamları vardır Fromm rüyaların anlamsız veya ilgiye değmez olarak göz ardı edilmelerinin sebebinin onların bizi rahatsız etmesi olduğunu söylemiştir; rüyada gördüğümüz kişi bizim gündüz vakti olduğumuza inandığımız kişiyle uyumlu değildir Fromm şöyle diyor : “Çelişkili gerçek şudur ki, rüyalarımızda daha az mantıklı ve daha az terbiyeli olmamıza rağmen, daha akıllı ve daha mantıklıyız

ABD’de Research Society for Process Oriented Psychology’nin kurucusu olan Arnold Mindell diğer rüya analizcilerinden çok farklı bir yaklaşım getirmiştir Mindell “rüya nesnesi” adını verdiği bilinçaltını nehir gibi sürekli akan bir rüya olarak görür ve tek olarak rüyalar bunun sadece çekilmiş fotoğraflarıdır Rüyalar, fiziki semptomlar, ilişkiler ve değişik bilinç durumları Mindell’in kuramlarına göre rüya nesnesinin ortaya çıkışlarıdır



Rüyalar ve Uyku
Psikologlar artık bilinçaltının mesajlarına uyku sırasında daha kolay ulaşmaktadır Uyuduğumuz zaman, bilincin perdesinin gizlemiş olduğu bir çok şey serbest kalır Rüyalar benliğin ya da evrenin gizli gerçeklerinden, simgeler ya da doğrudan görüntüler halinde bize doğru süzülür

Rüyalarımızın gücünü kullanmaya başlamanın en basit yollarından biri kendimizi uykuya dikkatle hazırlamaktır

Rüyalar ve rüya yorumu bizi fiziki, zihni, duygusal ve ruhsal olarak etkiler Bu nedenle, uyku ve rüya hazırlığı bedeni, zihni, duyguları ruhu kapsar

Temel olarak iki tip uyku çeşidi kabul edilmiştir: orthodox (rüya görülmeyen) ve paradoxical (rüya görülen) Günümüzde kabaca iki ayrı uyku durumu tanımlanıyor: “ Ağır uyku”, kıpırdamaksızın, sakin uyuyan insanın durumudur “Aykırı uyku” evresi ise ağır uyku evreleri arasında ortaya çıkar ve on dakika kadar sürer



Rüyaların Elektronik Cihazlarla Tespiti
Dr Kleitman, uykularını denetim altında tuttuğu kişilerin (EEG) elektroensefalogranik ve (EKG) elektrokardiagramlarını cihazlarla tespit etmiştir Bu çalışmanın sonucunda; rüyanın varlığına delil olarak gösterdiği göz hareketlerine, heyecana bağlı kalp atışlarını da ilave etmiş oldu

EEG’nin verdiği sonuç oldukça dikkat çekiciydi Rüyanın başladığı andan itibaren, ağır bir ahenk içinde devam eden uyku halini gösteren çizgiler ritmik bir hal alıyor, uyanıklık halindeki şekilleriyle cihazın kağıt şeridi üzerine izler bırakıyordu

Ve varılan sonuç :

Rüya, uykunun yüzde yirmilik bir bölümünü teşkil etmektedir

Bu durumda ; sekiz saat uyuyan bir insanın uykusunun ilk saati ağır ve rüyasız geçmektedir Bundan sonraki on dakika içinde rüya görülmekte ve sonra yine bir buçuk saat sürecek ağır uyku devresi başlamaktadır Sonra yirmi dakikalık bir rüya ve yine bir buçuk saatlik ağır uykuUykunun bundan sonraki kısmında ise otuz dakikalık bir rüya faslı daha vardır Nihayet yine uyku ve onu da uyanma takip eder

2 Saniyelik Rüyada 6 Aylık Zaman Yaşanabilir mi?
Psikologlar ve ruh bilimciler rüyaların süreleri üzerinde kesin bir sonuca varamadılar Bir bölümü birkaç saniye sürdüğünü iddia ederken bir diğer bölümü de saatlerce devam eden rüyaların var olduğu fikrinde ısrarlıdırlar

Bu tartışmalar devam ederken, Dr B Klein adında Amerikalı bir ruh bilimci yardımcıları ile birlikte yoğun çalışmalara koyuldu Gönüllülerin arasından seçtiği bazı kişileri hipnotize ederek uyuttu Belli bir süre sonra da uyandırıp rüyalarını dinledi

Neticede, bir rüyanın yirmi saniyeyi geçmeyecek kadar kısa sürdüğünü tespit etti İşin en enteresan tarafı ise; uyandırdığı gönüllülerin üç-beş saniye süren rüyalarını saatlerce anlatmalarıydı Hatta bir kısmının rüyası yazılmaya kalkılsa ortaya kalınca bir macera romanı çıkabilirdi

Dr Klein, yılmadan bu işin üzerinde çalışmalarına devam etti Vardığı sonuç; en uzun rüyanın bile doksan saniyeyi geçmediği oldu

Dr Klein’e karşı çıkan ruh bilimciler, hipnotizmayla uyutmanın normal bir uykuyla kıyaslanamayacağı ve bu denemelerin geçersiz sayılacağı yolunda görüş bildiriyorlardı

Chicago Üniversitesi uzmanlarından Dr Kleitman ve öğrencisi Aserinsky l953 yılında geniş çapta çalışmalara başladılar Objektif deneylerini daha sonra nörofizyolojik sahada devam ettirdiler

Dr Kleitman otuz yıldan beri kendisini rüyadan mahrum etme denemeleri yapmaktaydı Fakat hiçbir zaman bir haftadan fazla tahammül gösterememişti

Otuz yıllık çalışması aradığı sonucu vermeyince başkaları üzerinde değişik deneyler yapmaya başladı Deneyin sonunda, rüya esnasında kısa veya uzun süren süratli göz hareketlerine tanık oldu Denemeye tuttuğu kimseleri, göz hareketlerinin başladığı ve bittiği devrenin çeşitli bölümlerinde uyandırdı Böylece her defasında kişilerin rüya görmüş olduklarını öğrendi Ömrü boyunca hiç rüya görmediklerini iddia eden kişileri topladı, onların üzerinde testler yaptı Göz hareketlerinin başladığı anda uyandırdığı bu kişiler, hayret ve şaşkınlık içinde ilk defa rüya gördüklerini söylediler

Dr Kleitman bundan şu sonucu çıkardı ; herkes rüya görür, fakat bazı kimseler rüyalarını hatırlayamamaktadır Rüyanın objektif olarak en büyük delili ise uyumakta olan kimsenin hızlı göz hareketleridir

Büyük Rüya Yorumcuları
Aralarında Freud, Jung ve Edgar Cayce’nin de bulundukları insanlık tarihinin en özgün ve en büyük zihinlerinden bazıları rüyalarla ilgilenmişlerdir

Sigmund Freud rüyaları “bilinçaltına giden kral yolu” olarak tanımlamıştır

Freud, bilinçaltının uyanık zihinlerimize kabul etmediğimiz pek çok şeyin lağım çukuru olduğunu söyleyerek Avrupa’yı dehşete düşürmüştü Freud, baskı altına alınan anılar, sansüre uğramış ve belki de aile içi zinaya ilişkin –istekler,ilkel güdüler ve düşünceler gibi uyanıkken utanç duyabileceğimiz düşüncelerin, bu konuları çözümlemeye çalıştığımız rüyalarla sonuçlandığına inanıyordu Rüyayı rüya görenden ve rüya görenin zihninin rüyasından ayrılamayacağını iddia ediyordu

Jung ise, rüya görmenin akli bozukluğu olanlar kadar “normal insanlar” ın huzuru için de önemli olduğunu kabul ediyordu Böylece rüya Freud için olduğu gibi sadece bir nevroz belirtisi olarak algılanmamıştı

İkisinin çalışmaları arasındaki temel farklılık Freud’un rüyanın ne saklayacağına, Jung’un ise ne açıklayacağına bakmasıdır

Edgar Cayce, uykuda veya trans halinde geçmişi ve geleceği görürdü ; hastalıklara doğru teşhisler koymuş ve binlerce kişi için gerekli tedaviyi söylemiştir Trans halindeyken söyledikler kaydedilmiş ve dikkatle belgelenmiştir

Jung’un kolektif bilinci yerine Cayce kolektif veya evrensel bilinçaltından söz etmiştir Cayce bunu “insanın başlangıcından beri var olan zihni faaliyetinin toplamı tarafından beslenen bir düşünce nehri” olarak tanımlamıştır

Cayce trans halindeyken bir keresinde şöyle demiştir : “ Rüyalar bilinçaltının tezahürleridir Bir durum gerçek olmadan önce rüya görülür

Alıntı Yaparak Cevapla
 
Üye olmanıza kesinlikle gerek yok !

Konuya yorum yazmak için sadece buraya tıklayınız.

Bu sitede 1 günde 10.000 kişiye sesinizi duyurma fırsatınız var.

IP adresleri kayıt altında tutulmaktadır. Aşağılama, hakaret, küfür vb. kötü içerikli mesaj yazan şahıslar IP adreslerinden tespit edilerek haklarında suç duyurusunda bulunulabilir.

« Önceki Konu   |   Sonraki Konu »


forumsinsi.com
Powered by vBulletin®
Copyright ©2000 - 2025, Jelsoft Enterprises Ltd.
ForumSinsi.com hakkında yapılacak tüm şikayetlerde ilgili adresimizle iletişime geçilmesi halinde kanunlar ve yönetmelikler çerçevesinde en geç 1 (Bir) Hafta içerisinde gereken işlemler yapılacaktır. İletişime geçmek için buraya tıklayınız.