Geri Git   ForumSinsi - 2006 Yılından Beri > Sinsi Eğlence > Bir Tutam Hikaye > Şaşırtıcı / Ürpertici Hikayeler

Yeni Konu Gönder Yanıtla
 
Konu Araçları
hikayesi, reenkarnasyon

Bir Reenkarnasyon Hikayesi

Eski 07-13-2012   #1
Prof. Dr. Sinsi
Varsayılan

Bir Reenkarnasyon Hikayesi



“Sürüden ayrılanı kurt kapar” Bu çok göreceli bir söz, aslında bir tercih meselesi Sürüde kalıp koyun koyun otlamak mı? Yoksa sürüden ayrılıp, kurtlara yem olma pahasına kendi bildiğin yolda yürümek mi? Ben olasılıkları severim, daha doğrusu severdim Hani ölürken yaşadıklarınız bir film şeridi misali gözünüzde canlanır derler ya işte o anı yaşıyorum şimdi Her anına değdi doğrusu Sonuna ulaşamama olasılığı da vardı keşif gezisine çıkmaya karar verdiğimde ama biraz şans, biraz da şansın karesi mutlu sona ulaşmama yardım etti işte

Arkadaşlarımla birlikte ormanda ilerliyorduk, sonbaharın sarısı hakimdi ormana Herkes sağa sola dağılıp havalara zıplayıp duruyordu Neşe içerisinde oraya buraya koşuşturup durduğumuz, binlerce belki de milyonlarca ağacın oluşturduğu ormanda ilerlemek, arkadaşlarınla oyun oynamak, inanılmaz bir duygu bu Topraktaki mantarlar öbek öbek oyun alanımızın tekdüzeliğini bozmakta bize yardımcı olan tek şeydi Dönem dönem havada beliren beyaz bir bulut nedeniyle hava kararır gibi oluyordu ve her seferinde arkadaşlarımın çoğu kayboluyordu ama ben neşem yerinde koşuşturmama kalan arkadaşlarımla devam ediyordum

Ormanın sonunun olduğunu hiç düşünmemiştim Karşıma çıkan sarımtırak düzlük nedense beni çok şaşırttı Çoğu arkadaşımın aksine bu düzlük bende macera hissimin uyandığı andı Cesaret ederek düzlüğe atladığımda beyaz bulut hızla ormanın üstünü kaplamaya başlamıştı bile Giderek eğimi artan düzlükte ben de kayarcasına aşağı doğru süzülmeye başlamıştım Artık uçurum misali eğimi artan düzlükten kurtuluşumun olmadığını düşünmeye başlamıştım ki bir çalılığa zor da olsa tutunabilme başarısını gösterdim Yay şeklinde, bir adayı andıran çalılığın altında bugüne kadar gördüğüm en güzel mavilikte parıldayan bir göl vardı Etrafı uzun kamışlarla çevrili gölün parıltıları beni çağırıyordu Sonsuza kadar kalabilmeyi düşündüğüm gölün cazibesini çabucak atlatıp yoluma devam ettim Kocaman iki mağaranın yan yana durduğu dik yamacın orada biraz dinlendim Mağaralardan nemli ve ılık esintiler geliyordu İçleri çok karanlıktı Bir an içimi bir ürperti sardı Yoluma devam etmeliydim Mağaralardan uzaklaştıkça hafif yükseltileri olan sola ve sağa doğru eğimli bir araziye geliyordum Ne sola, ne de sağa tam ortadan geçerek bu sefer sarı minik otların etrafını sardığı daha geniş ama yatay bir mağara girişinin üstüne ulaştım Mağara girişi, dik küçük çatlakların girişe doğru uzandığı açıktan koyuya değişen pembe renge bürünmüştü İlginç bir şekilde aşağı yukarı hareket ediyor, bir açılıp bir kapanıyordu Mağaradan uzak durmaya çalışarak giriş kapandığı anda yoluma devam ettim İyi ki de yapmışım, ben aşağı süzülürken beyaz bulut mağaralar bölgesine hızla yaklaşıyordu

Giderek daralıp, sivrilen bir patikayı andıran yolun, küçük, siyah bir kaya parçasının yanından geçtikten sonra bittiğini, ancak kendimi boşlukta uçarken bulduğumda anladım Neyse ki uçurumdan aşağı düşüşüm kısa sürdü Geniş bir vadiye indiğimde uç noktalarında pembe birer kayalığın bulunduğu birbirlerine oldukça benzeyen iki yamacın arasındaydım Bu sefer yamaçlardan birine doğru yönelip kayalığın tepesine ulaştım Ufukta, uçsuz bucaksız gibi görünen bir ovanın ortasında bir krater ve devamında hayal meyal görebildiğim küçük bir koruluk vardı Yorulmuş biraz da kilo kaybetmiş olmama rağmen yoluma devam ettim Dikkatsizlikle düşülürse sonsuza kadar içinden çıkılamaz derinlikteki kraterin yanından geçip küçük koruluğa ulaştım Koruluğun diplerinde, ışığın azaldığı bir yerde derin, dar bir vadi başlıyordu Giderek sıklaşan ağaçlar arasında dolaşmaya başladım, ilerledikçe rutubet artmaya gezdiğim yer yapışkanlaşmaya başladı Daha önce görmediğim ve benden daha ağır ilerleyen arkadaşlarla karşılaştım Bazıları yapış yapıştı Çoğu, vadinin karanlıklarından derinlerden geliyordu İşte tam aradığım yer, huzur dolu ve sevecen, bana hoşgörü ve sevgiyle yaklaştılar derken o lanet olası beyaz bulutun içinde kendimi hapis olmuş olarak buldum

Benden başka yakalanan diğer arkadaşlarım da var burada Beyaz buluta “havlu” adını vermişler Bir inanışa göre dış dünyadan bize benzer ama bizden daha kalabalık olanlarla bir makinenin içerisinde buluşuluyormuş Oldukça zahmetli geçen yolculuklar sonrası biraz daha tuzlu ve daha büyük bir topluluğa karışılıyormuş Siber dünya dedikleri bu yerden ısının da yardımıyla daha serbest dolaşılabilen, sanki uçarcasına hareket edilen, göğe yükseliş yani ultra dünyaya geçiş varmış Bundan sonrasına inanmak biraz zor ama bir şekilde yeniden doğuş dedikleri yoğunlaşma ve bir su damlası olarak yeni hayatın başlangıcı

Hay Allah şu havluya yakalanmadan o dar, derin, yapışkan vadiye bir kaçabilseydim

Alıntı Yaparak Cevapla
 
Üye olmanıza kesinlikle gerek yok !

Konuya yorum yazmak için sadece buraya tıklayınız.

Bu sitede 1 günde 10.000 kişiye sesinizi duyurma fırsatınız var.

IP adresleri kayıt altında tutulmaktadır. Aşağılama, hakaret, küfür vb. kötü içerikli mesaj yazan şahıslar IP adreslerinden tespit edilerek haklarında suç duyurusunda bulunulabilir.

« Önceki Konu   |   Sonraki Konu »


forumsinsi.com
Powered by vBulletin®
Copyright ©2000 - 2025, Jelsoft Enterprises Ltd.
ForumSinsi.com hakkında yapılacak tüm şikayetlerde ilgili adresimizle iletişime geçilmesi halinde kanunlar ve yönetmelikler çerçevesinde en geç 1 (Bir) Hafta içerisinde gereken işlemler yapılacaktır. İletişime geçmek için buraya tıklayınız.