Prof. Dr. Sinsi
|
Atatürk Ve İi. Abdülhamid Han`Da Milli Düşünceler
Milli devletin, ulus devletin, Türkçülüğün, Kürtçülüğün, Atatürkçülüğün, milliyetçiliğin çokça konuşulduğu ve birbirine karıştığı şu günlerde Abdülhamid Han`la Atatürk`ün bu konulardaki görüşlerini ve birbirlerinden `Yeni Türkiye`nin kurulması aşamasında nasıl etkilendiklerini anlatmaya çalışacağım Özellikle Atatürk`ün, kendisini bir uygarlık mücadelesi içinde hissettiği için Lozan`daki kayıplara fazla önem vermediği yahut bu kayıpları durdurma imkanından yoksun olduğu görülüyor İşin ilginç tarafı, Abdülhamid Han da bu ihtiyacı hisseder ama bir sulh döneminin henüz görünmediğinden şikayetçidir Gene de Türkiye`nin kalkınmasını hem fikir hem eylem olarak, elden geldiğince hazırlamaya çalışıyordu `Siyasi Hatıratım`da Anadolu için iyi bir gelecek hazırlanmıştır` der Ayrıca bunun için özlediği sulh dönemine de şu sözlerle vurgu yaptığı görülür:
`Bize de hiç olmazsa on senelik bir sulh tanınsaydı Japonların o kadar imrenilen ilerlemelerini biz de yapabilirdik `Siyasi Hatıratım` 1917`de yayınlanmıştı
Abdülhamid Han, aynı kitabın 73 sayfasında, Anadolu`daki Türk unsurunu kuvvetlendirmek için `dahili iskan` zaruretine parmak basar ve bu görüşünü şöyle temellendirir:
`Yabancı dinden olanları kıymık gibi kendi etimize soktuğumuz devirler geçti Devletimizin hudutları dahilinde ancak kendi milletimizden olanları ve bizimle aynı dini inançları paylaşanları kabul edebiliriz ` Bu düşüncelerden Abdülhamid Han`ın artık çökme sürecine giren imparatorluktan milli devlete geçiş sürecini kastettiğini anlıyoruz Padişah, devam ediyor:
`Türk unsurunu kuvvetlendirmeye dikkat etmeliyiz Bosna Hersek ve Bulgaristan`daki Müslüman halkın çoğalıp, artanını muntazaman buraya getirip yerleştirmeliyiz `
Abdülhamid Han, Türkiye`nin hinterlandını da güvenli kılacak Müslüman Türk ahalinin bir kısmının, eski topraklarında kalması şartıyla `çoğalıp artanının Anadolu`ya getirilmesini` öngörür Devam edelim:
Rumeli`nde ve bilhassa Anadolu`da Türk unsurunu kuvvetlendirmek ve herşeyden evvel de içimizdeki Kürtleri yoğurup kendimize mal etmek şarttır `
Bu, Türkçülük falan değil, `reel politiği`, zamanın şartlarını çok iyi kavramış bir devlet adamının, bir `imparator`un kendi şartları içinde geliştirdiği `millet` görüşüdür Bunun için, önce milli mücadeleyi başarmak şarttır
Bismark`ın Alman Birliğini sağlıyarak kalkınmayı gerçekleştirmesi Abdülhamid`i çok etkilemiştir 1917`de Enver Paşa`ya bağlı `gizli kuvvet`, Anadolu`nun birçok yerine silah ve mühimmat saklıyarak milli mücadeleyi başlatmıştır Gizli gücün başındaki İ Hakkı Paşa 10 000 kişilik bir Osmanlı gücünü Anadolu`nun üç yerinde hazır bulundurduğunu, M K Paşa`ya, arabasına alarak şehir dışına yaptığı bir gezide anlatır (Rauf Orbay, Siyasi Hatıralarım)
Abdülhamid Han`ın fikirlerini yakından takib eden Atatürk`ün milli devlete olan inancı daha da artmıştır Vahdettin Han da Abdülhamid Han`ın düşüncelerinin etkisindedir ve Anadolu`daki mücadele için Atatürk`ü görevlendirirken bu düşünceler istikametinde davranmıştır Abdülhamid Han`ın Atatürk hakkındaki çok çarpıcı izlenimlerini biraz sonra yazacağım Önce Vahdettin Han`ınkiler:
`Vahdettin, Fevzi Paşa`ya, `Paşa durumu görüyorsun Bu işler ancak Anadolu`da teşkilatlanılarak kurtarılabilir Bana Anadolu`da teşkilat kurabileceklerin listesini yap getir` der Ertesi Cuma Fevzi Paşa listeyi takdim eder Vahidettin listeyi inceledikten sonra:
`Paşa, Mustafa Kemal hırsız mı?` diye sorar `Hayır` cevabını alır
`Bir ahlaksızlığı, namussuzluğu var mıdır? `Hayır padişahım `
`Beceriksiz ve kabiliyetsiz midir? `Hayır padişahım `
`O halde bu listeye onun adını niçin almadınız?`
`Padişahım, M Kemal Paşa öteden beri Cumhuriyet taraftarıdır `
Padişah bunun üzerine elinden kağıdı bırakır, pencereye yönelir, limandaki gemileri göstererek:
`Paşa paşa! Bu gemileri görmek, kanıma dokunuyor Bu memleket kurtulsun da isterse cumhuriyet olsun Kendisine selamla birlikte tebliğ ediniz Haftaya Cuma günü, M Kemal Paşa`yı göreceğim` der (Mareşal Fevzi Çakmak`ın anıları Tercüman Gazetesi 10 Nisan 1976)
*
Mustafa Kemal`le Abdülhamid`in oğlu Abid, sıcak bir münasebet geliştirmektedirler Abdülhamid, adeta Beylerbeyi`nde tecrid edilmiş gibidir Abdülhamid, Mustafa Kemal`i yakından görmek istediğini, oğluna söyler Abit bir gün koşarak babasına gelir ve Mustafa Kemal`i, ona camdan gösterir Abdülhamid İsmet Bozok`un sadeleştirerek yayınladığı hatıratında bu anı şöyle anlatılır:
`Sıradan bir askere benzemiyordu, tehlikeli bir sükuneti vardı Enver Paşa`nın kendisinden niçin çekindiğini o zaman anladım Bunlar küçük şeyler Çanakkale`de, İngiltere, Fransa gibi iki büyük devletin ordusunu ve donanmasını durdurdu, yüzgeri ettirdi ya, bana da lazım olan odur Muvaffakiyeti için dua ettim!`
*
Mustafa Kemal Atatürk ve ikinci Abdülhamid Han hakkındaki yazılarıma, bilhassa onların milli duyguları, geliştirdikleri medeniyet projesi ve siyasi dehaları bağlamında devam edeceğim, inşaallah
|