Geri Git   ForumSinsi - 2006 Yılından Beri > Nesil Bilinçlendirme Kampı - Gizli Tehlikeler & Tehditler > Atatürk Köşesi

Yeni Konu Gönder Yanıtla
 
Konu Araçları
1919, 1923, adıyla, dönemi, kurtuluş, milli, mücadele, savaşı

Kurtuluş Savaşı Diğer Bir Adıyla Milli Mücadele Dönemi (1919 - 1923)

Eski 07-12-2012   #1
Prof. Dr. Sinsi
Varsayılan

Kurtuluş Savaşı Diğer Bir Adıyla Milli Mücadele Dönemi (1919 - 1923)



Kurtuluş Savaşı Diğer Bir Adıyla Milli Mücadele Dönemi (1919 - 1923)








1919; Örgütlenme Dönemi

Mütareke Türkiye'si, aklın alamayacağı derecede karışık bir Türkiye'dir Bölgesel direnme hareketlerine öncülük eden Müdafaa-i Hukuk, Muhafaza-i Hukuk, Redd-i İlhak gibi cemiyetlerin yanı sıra özellikle İstanbul'da güya kurtuluş çareleri arayan yüzlerce cemiyet kurulmuştu İngiliz Muhipleri Cemiyeti, Wilson Prensipleri Cemiyeti, Türk-Fransız Muhipleri Cemiyeti, Cemiyet-i Akvam, Müzaheret Cemiyeti bunlann başlıcalarıdır Kurtuluş çareleri değişikti Bir kısmı İngilizlerin, bir kısmı Fransızların himayesini istiyordu, bir kısmı Amerikan mandasını öneriyordu Bir kısım kimseler de Mondros Mütarekesi gereğince padişah ve halife için hükümranlık hakkı tanınan küçük bir bölgede Osmanlı Devleti'ni sembolik olarak devam ettirme düşüncesinde idiler Memleketin içinde bulunduğu karışıklıktan istifade çareleri arayan bazı cemiyetler de vatan toprakları üzerinde milli birliği parçalayıcı faaliyetlere girişmişlerdi
Padişah ve hükümetini saran bu umutsuzluğa rağmen, milletimiz, haksız işgal ve istilalara karşı nefsini müdafaa yolunda her çabayı gösteriyor; memleketin çeşitli yörelerinde düşmanla mahalli kuvvetler arasında çarpışmalar oluyordu Diğer taraftan mütecaviz dügmana karşı koymak ve kurtuluş çareleri aramak üzere Anadolu'da yer yer milli teşkilatlar oluşturuluyordu Ancak bütün bu kuruluşlar, ayrı ayrı çalışmaları sebebiyle istenilen ölçüde etkili olamıyorlar, bütün memleketi kapsayan bir hareket ve birlik gösteremiyorlardı

19 Mayıs 1919; Atatürk ve Beraberindekilerin Samsun'a Ayak Basışı

9 Ordu Müfettişi Mustafa Kemal (Atatürk) Paşa, Samsun'a gitmeden önce (Mayıs 1919)

Bu durum karşısında ciddi ve gerçek karar ne olabilirdi Tarih kültürü çok geniş olan ve tarihten sonuç çıkarmasını çok iyi bilen Atatürk, gerçek kararı sezmekte gecikmedi Bu vaziyet karşısında bir tek karar vardı O da milli egemenliğe dayanan, kayıtsız şartsız bağımsız yeni bir Türk Devleti kurmak idi Atatürk'e göre önemli olan "Türk milleti'nin haysiyetli ve şerefli bir millet olarak yaşamasıydı Ne kadar zengin ve refah içinde olursa olsun, istiklalden mahrum bir millet, medeni insanlık karşısında uşak olmak mevkiinden yüksek bir muameleye layık görülemezdi Yabancı bir milletin himaye ve efendiliğini kabul etmek, insanlık vasıflarından yoksunluğu, acizlik ve miskinliği itiraftan başka birşey değildi Halbuki Türk'ün haysiyet ve gururu çok yüksek ve büyüktü Böyle bir millet esir yaşamaktansa mahvolsun daha iyiydi" Öyleyse Milli Mücadele'nin parolası "Ya istiklal ya ölüm!" olacaktı Artık Anadolu'ya geçerek Milli Mücadele bayrağını açmak gerekiyordu İşte bu sıralarda, Mustafa Kemal (Atatürk) Paşa'ya Dokuzuncu Ordu Müfettişliği teklif edildi Mustafa Kemal (Atatürk), kendisine geniş salahiyetler tanıyan bu vazifeyi kabul etti
9 Ordu Müfettişi Mustafa Kemal (Atatürk) Paşa'nın Samsun'a giderken bindiği Bandırma vapurunun tasviri

16 Mayıs 1919 günü Bandırma vapuru ile İstanbul'dan hareket eden; Refet Bey (Bele), Kazım Bey (Dirik), Mehmet Arif Bey, Hüsrev Bey (Gerede) ile beraber Mustafa Kemal (Atatürk) Paşa, olağan üstü yetkiler ile donatılarak; Vilayet-i Sitte (Altı Vilayet)'yi "Büyük Ermenistan" ve "Bağımsız Kürdistan" projelerinden koruması ile Samsun ve çevresindeki asayişsizliğin biran önce önüne geçmek için görevlendirildi 19 Mayıs 1919 günü sabahı Samsun'da Anadolu topraklarına ayak bastı Hükûmete verilen İnqiliz raporlarında, bu bölgede Türklerin, Rumlara karşı gerilla hareketine giriştikleri ve bölgenin asayişini bozdukları bildirilmekte ise de durum tam tersine idi Bu bölgede, Pontus Rum Devleti kurma amacına yönelik geniş bir Rum faaliyeti vardı Baskı gören Rumlar değil, Türklerdi Rum Patrikhanesinden idare edilen Mavri Mira Cemiyeti bu bölgede kurduğu çeteler vasıtasıyla Türk köylerini basıyor, katliamlar yapıyor, yerli halkı yıldırmak istiyordu Bu girişimlere karşı vatansever Türkler de mukabil çeteler oluşturmuşlar; bölge Rumları ile mücadeleye başlamışlardı Bütün bu gerçeklere rağmen Mustafa Kemal (Atatürk) Paşa'ya verilen talimat gereğince bölge Türklerinin direnmeleri önlenecekti Mustafa Kemal (Atatürk) Paşa, görevi kabul için Ordu Müfettişliği sıfatı ve geniş salahiyetler istedi İstanbul Hükûmeti bu istekleri de kabul etti
Bu dönemde Osmanlı İmparatorluğu toprakları üzerinde başlayan isyanlar

Saray ve İstanbul Hükümeti, Mustafa Kemal (Atatürk) Paşa'nın bu görevi yapacağını zannetmişti Oysaki Mustafa Kemal (Atatürk)'in düşünceleri tamamen başka idi Ama bu görev, kuşkuları çekmeksizin Anadolu ya geçmek için değerlendirilmesi gereken bir fırsattı Kendisine verilen yetkileri de, geri alınıncaya kadar milletin menfaatleri adına kullanmak vicdani bir davranış idi Esasen olayların akışı da kısa zamanda bunu ispatlayacaktı Mustafa Kemal (Atatürk) Paşa İstanbul'dan ayrılmadan önce başta sadrazam olmak üzere kabine azalarının hemen hepsi ile ve en sonunda Padişahla görüşmüştü Fakat bu kişilerin hiçbirinde memleketi içinde bulunduğu badireden kurtaracak bir enerji, bir ümit ışığı görmemiş, görememişti İstanbul Hükümetinin ve Padişahın davranışlarında İtilaf Devletlerini gücendirmemek görüşünün ağır ezikliğini hissetti Oysaki onların kararlarına uymak değil, karşı koymak lazımdı İşte Anadolu'ya bu gaye ile gidiyordu Mustafa Kemal (Atatürk) Paşa'nın İstanbul'dan ayrılırken yakın arkadaşlarına söylediği şu sözler bu bakımdan büyük önem taşımaktadır: "Düşman süngüsü altında milli birlik olamaz Ancak hür vatan topraklarında memleketin istiklali ve milletin hürriyeti için çalışılabilir Bu gayeyi tahakkuk ettirmek üzere Anadolu'ya gidiyorum"
Mustafa Kemal (Atatürk) Paşa, Anadolu'ya geçer geçmez planını uygulamaya başladı 21 Mayıs 1919'da Kazım Karabekir'e bir telgraf çekti

Çekilen telgrafta şu sözlere yer veriliyor :
"Umumi durumumuzun aldığı vahim şekilden pek müteessirim Millet ve memlekete borçlu olduğum en son vicdani vazifeyi yakından müşterek çalışma ile en iyi şekilde yerine getirmek mümkün olacağı kanaati ile bu son memuriyeti kabul ettim"


Mustafa Kemal (Atatürk) Paşa, Samsun'a çıktıktan 2 gün sonra, 21 Mayıs ve 22 Mayıs 1919'da Genelkurmay Başkanlığı'na ve Sadrazamlığa Samsun ve çevresindeki asayişsizliğin sebeplerini açıklayan, ne İstanbul Hükûmeti'nin, ne de İtilaf Devletleri temsilcilerinin hoşlanmadığı iki telgraf çeker
21 Mayıs 1919 tarihli Genelkurmay Başkanlığına çekilen telgrafın içeriği şu şekildedir :
"Rumlar bu bölgede, Pontus Hükümeti teşkili gibi bir safsata etrafında toplanmış ve Rum çeteleri hemen kamilen siyasi bir şekle dönüşmüştür"

22 Mayıs 1919 tarihli Sadrazamlığa çekilen telgrafın içeriği şu şekildedir :
"Millet birlik olup hakimiyet esasını, Türklük duygusunu hedef almıştır"


Mustafa Kemal (Atatürk)'in çekmiş olduğu telgraflarda belirttiği raporlar neticesinde İtilaf Devletleri temsilcileri İstanbul Hükümetinden sordu: "Tanınmış bir Türk generalinin Anadolu'da ne işi vardır?" Bunun üzerine İstanbul Hükûmeti, Anadolu'ya gönderdiği geniş yetkilere sahip olan Müfettiş Mustafa Kemal (Atatürk)'i geri çağırma girişimlerine başladılar

Alıntı Yaparak Cevapla
 
Üye olmanıza kesinlikle gerek yok !

Konuya yorum yazmak için sadece buraya tıklayınız.

Bu sitede 1 günde 10.000 kişiye sesinizi duyurma fırsatınız var.

IP adresleri kayıt altında tutulmaktadır. Aşağılama, hakaret, küfür vb. kötü içerikli mesaj yazan şahıslar IP adreslerinden tespit edilerek haklarında suç duyurusunda bulunulabilir.

« Önceki Konu   |   Sonraki Konu »


forumsinsi.com
Powered by vBulletin®
Copyright ©2000 - 2025, Jelsoft Enterprises Ltd.
ForumSinsi.com hakkında yapılacak tüm şikayetlerde ilgili adresimizle iletişime geçilmesi halinde kanunlar ve yönetmelikler çerçevesinde en geç 1 (Bir) Hafta içerisinde gereken işlemler yapılacaktır. İletişime geçmek için buraya tıklayınız.