Geri Git   ForumSinsi - 2006 Yılından Beri > Forum İslam > İslami Genel Konular

Yeni Konu Gönder Yanıtla
 
Konu Araçları
meali, meryem, suresi

Meryem Suresi Meali

Eski 07-12-2012   #1
Prof. Dr. Sinsi
Varsayılan

Meryem Suresi Meali



98 âyet olup Mekke’de inmiştir Hz Meryemin bakire olarak Hz Îsa’yı dünyaya getirmesini tafsilatlı olarak anlatan kıssa ile başlar Kehf sûresindeki bazı peygamber kıssalarının peşinden Zekeriyya, Yahya, Îsa, İbrâhim, Mûsâ, İsmâil, İdris (aleyhimu’s-selâm) dan bahseder Sonra nebîlerin yolundan sapanlara dikkat çeker Şirkin çeşitli şekillerini çürütür
Meryem sûresi, Hz Îsa’nın adı etrafında türeyen çeşitli batıl inançları reddeder Bu sûre Hz Îsa hakkında gerçek inancı açıkça bildirmekte olup Habeşistan’a hicret eden müminler bunu orada okumaktan çekinmemişlerdir Okumaları Necaşî ve yakınları üzerinde olumlu bir tesir uyandırmıştır Hz İbrâhim’den bahsedilmesi muhacirler için büyük bir teselli vesîlesidir Zira o da hicret etmiş ve sonunda iyi bir akıbete kavuşmuştur Son bölümünde müşriklerin aleyhteki çabalarına rağmen müminlerin felaha ereceği müjdelenmektedir


Bismillâhirrahmânirrahîm
1 – Kâf, Hâ, Yâ, Ayn, Sâd
2 – Bu, Senin Rabbinin, kulu Zekeriyya’ya olan lütuf ve ihsanının anlatımıdır [3,38-41] {KM, Luka 1,5-25}
3 – O Rabbine gizlice seslenip şöyle niyaz etmişti:
4 – “Ya Rabbî, iyice yaşlandım, kemiklerim zayıfladı, eridi, başımdaki saçlarım ağardı, beyaz alevler gibi tutuştu
Ya Rabbî, Sana her ne için yalvardıysam, asla mahrum kalmadım
5-6 – Doğrusu ben arkamdan yerime geçecek akrabamdan ötürü endişeliyim
Eşim de kısır! Bana lütf-u kereminden öyle bir vâris nasib et ki bana da, Yâkub hanedanına da vâris olsun
Onu, razı olacağın bir insan eyle ya Rabbî!” [3,38-39]
Zekeriyya (as) Harun (as) neslindendi İsrailoğulları Filistin’i fethettikten sonra ülkeyi 12 kabileye miras olarak dağıttılar 13 olan ve Harun (as)’ dan gelen Levililer’e de dinî hizmetler düştü (Eski Ahid, I Tarihler, 23)
7 – “Zekeriyya!” buyurdu Allah “Biz, sana adı Yahya olacak bir oğul müjdeliyoruz Daha önce, kimseyi ona adaş yapmadık (Bu adı alan olmadı)
Yahya: “O yaşayacak, yaşasın, manevî erdemleriyle hep diri kalsın, her zaman hatırlansın” demektir (Bu kıssa hakkında bkz Luka, 1,5 - 22)
8 – “Ya Rabbî, dedi, nasıl benim çocuğum olabilir ki eşim kısır, ben ise bir pîr-i faniyim!”
9 – Melek dedi: “Öyledir, fakat Rabbin buyurdu ki: Bunu yapmak bana pek kolay! Nitekim seni yoktan var eden de Ben değil miyim?” [76,1]
10 – “Bana bir alâmet göster ya Rabbî!”, dedi Allah buyurdu:
“Senin alâmetin, sağlığın yerinde olmasına rağmen üç gün insanlarla konuşamamandır” [3,41]
11 – Derken, mâbeddeki bölmesinden halkının karşısına çıkıp “Sabah akşam Rabbinizi tenzih ve O’na ibadet edin!” diye işarette bulundu [Mihrab için bkz 3,37]
12-14 – “Yahya! Kitaba var kuvvetinle sarıl!” dedik ve henüz çocuk iken ona hikmet verdik
Tarafımızdan bir merhamet, arı duru bir gönül de ihsan ettik
O, Allah’ı sayıp günahtan sakınan bir insandı
Anne ve babasına iyi davranan hayırlı bir evlattı, asla zorba ve isyankâr biri değildi
15 – Doğduğu gün de, vefat ettiği gün de, diriltilip kabirden kalkacağı gün de selâm olsun ona
Bu hadisenin Yeni Ahid’de anlatımı için bkz Luka, 1,5 - 22 Kur’ân ile İncîl’in anlatımında şu iki fark vardır: 1 Zekeriya (as)’ın konuşmaması bir işaret ve alâmet iken Luka inciline göre bir nevi cezadır 2 Onun konuşmaması üç gün iken İncîl’e göre Yahya (as)’ın doğumuna kadar sürmüştür
16 – Kitapta Meryem’i de an! Hani o, ailesinden ayrılıp doğu tarafında bir yere çekiliverdi
Beyt-i Mukaddesin veya evinin doğu tarafına çekilmişti Hıristiyanlar doğu tarafını kıble edinmişlerdir
17 – Onlarla kendisi arasına bir perde gerdi
Biz de ona Ruhumuzu gönderdik de, ona kusursuz, mükemmel bir insan şeklinde görünüverdi [26,193-194]
18 – Meryem irkildi ve “Ben” dedi, “Rahmana sığındım senden
Eğer Allah’ı sayıp günahtan sakınan bir kimse isen çekil yanımdan!”
19 – Ruh: “Ben” dedi, “Rabbinden sana gelen bir elçiyim
Sana tertemiz bir erkek çocuk hediye edeyim diye geldim
20 – Meryem: “Nasıl oğlum olabilir ki bana eli değen bir tek erkek bile olmamıştır İffetsiz bir kadın da değilim!”
Kur’ân-ı Kerim Hz Meryem’in bakire, yani hiçbir erkek ile evlilik ilişkisi olmadığını bildirir Mevcut İncîllere göre Yusuf, Meryem’i eş olarak aldı Yalnız Hz Îsa dünyaya gelinceye kadar onunla birleşmedi (Matta 1,24 - 25) Încîl’e göre Îsa’nın Hz Meryem’den doğan Yâkub, Şem’un ve Yahuda isimli erkek ve ayrıca kızkardeşleri vardı (Matta 13,55)
21 – Ruh: “Öyledir, ama Rabbin: “Bu iş bana pek kolaydır Çünkü biz onu insanlara kudretimimzin bir alâmeti ve tarafımızdan bir rahmet kılacağız ve artık bu, hükme bağlanmış, olup bitmiş bir iştir” dedi” [3,45; 48,50]
22 – Sonra çocuğuna hamile kaldı ve bu haliyle uzakça bir yere çekildi
Uzaklaşması, çocuğuna babasız hamile kaldığının güçlü bir delilidir Normal tarzda olsaydı evini, barkını, her şeyini bırakıp uzak bir yere çekilmezdi
23 – Derken doğum sancısı onu bir hurma ağacına dayanmaya zorladı
“Ay!” dedi, “n’olaydım, keşke bu iş başıma gelmeden öleydim, adı sanı unutulup gitmiş biri olaydım!”
Bu sancılar Hz Meryem’in diğer anneler gibi doğurduğunu, Îsa (as)’ın herhangi bir çocuk gibi dünyaya geldiğini gösteriyor Hz Îsa’nın insanlardan uzak bir yerde doğduğu anlaşılıyor
24 – Derken, Ruh, ona aşağıdan şöyle seslendi: “Sakın üzülme!” dedi, “Rabbin senin alt yanında bir su arkı meydana getirdi
Bunu söyleyen: Melek veya yeni doğan çocuk olabilir
25 – “Haydi, hurma dalını kendine doğru silkele, üzerine taze hurmalar dökülsün
26 – “Artık ye, iç, gözün aydın olsun!
Eğer herhangi bir insana rastlarsan:
“Ben Rahman’a oruç adamıştım, de,
o sebeple bugün hiç kimseyle konuşmayacağım”
27 – Onu kucağına alıp akrabalarına getirdi
“Kız Meryem! dediler, sen ne çirkin bir şey yapmışsın öyle!”
28 – “Ey Harun’un kardeşi! Baban kötü bir insan değildi Annen de iffetsiz bir kadın değildi!”
Arapçada eb (baba), eh (kardeş) ve uht (kız kardeş) kelimeleri birçok durumda geniş mânada kullanılır Gerçek bir kardeşlik değil, akrabalık ve mensubiyet bildirir Hz Peygambere (as) bu, bir müşkil olarak sorulmuş, o da: “Meryem zamanındaki insanlar, kendilerinden önce geçen peygamberlerinin ve iyi kimselerin isimlerini çocuklarına isim yaparlardı, yani onlara nisbet edilirlerdi” buyurmuştur Nitekim: Hz Safiyye, bazı kadınların kendisine “Yahudi kızı Yahudi!” dediklerini şikâyet edince Hz peygamber şöyle buyurmuştu: “Sen niçin onlara: “Oh ya, Harun babam, Mûsâ amcam, Muhammed eşim oluyor, daha ne isterim!” deseydin ya!”
29 – Meryem, (bana değil, çocuğa sorun dercesine) çocuğu gösterdi: “Nasıl olur da, dediler, beşikteki bebekle konuşuruz?” [23,50]
30 – Derken bebek: “Ben Allah’ın kuluyum, dedi, O bana kitap verdi, beni peygamber olarak görevlendirdi
Hz Îsâ (as)’ın bu sözü İncîl’de de yer alır (KM, Matta, 12,18)
31 – “Nerede olursam olayım beni kutlu, mübarek kıldı Yaşadığım müddetçe bana namazı ve zekâtı farz kıldı
32 – “Anneme saygılı, hayırlı evlat kılıp, asla zorba, bedbaht ve hayırsız biri yapmadı” [17,23; 31,14]
33 – Doğduğum gün de, öleceğim gün de, kabirden kalkıp dirileceğim gün de selâm üzerime olsun!”
34 – İşte hakkında şüphe ve tartışmalara girdikleri Meryem oğlu Îsa konusunda
gerçeğin ta kendisi olan Allah’ın sözü budur
35 – Allah’ın evlat edinmesi olacak iş değildir
O bundan münezzehtir! Bir işi yapmak istedi mi, “şöyle olsun” demesi kâfidir (36,82)
36 – “İyi bilin ki Allah benim de Rabbim, sizin de Rabbinizdir Öyleyse yalnız O’na ibadet ediniz Doğru yol budur”
37 – Sonra onun hakkında birtakım gruplar kendi aralarında ayrılığa düştüler
Artık gerçeğin meydana çıkacağı o mühim günün duruşmasında vay o kâfirlerin başına geleceklere!
Bu gruplar Yahudilerle Hıristiyanlardır Yahut Hıristiyanların Nesturîler, Yâkubîler ve Melkânîler şeklinde bölünmeleridir Tarihi akış içinde Hıristiyanlık yüzlerce gruba bölünmüştür Titiz bir tevhid inancına sahib olan Unitaire’lerin yanında, ekserî Hıristiyanların teslisi, hatta Mormonlar gibi bir grubun politeizm’i (çok tanrıcılığı) kabul ettiklerini de görürüz Hülasa: “Yeryüzünde başka hiç bir dinin mensupları Hıristiyanlar kadar farklı inanç fırkalarına ve din savaşlarına girmemişlerdir” [De Glasenapp, Les cinq grandes religions, Paris, Payot, 1954, s 415)
38 – Neler işitecek, neler görecekler onlar, huzurumuza gelecekleri gün!
Gerçeği pek güzel anlayacaklar o gün
Ama zalimler o gün tam bir şaşkınlık içindedirler
39 – Sen o hasret ve pişmanlık gününü, o haklarında ilâhî hükmün yerini bulacağı günü anlatarak uyar onları! Ama onlar gaflet içindeler, hâlâ iman etmiyorlar onlar
40 – Şu kesin bir gerçektir ki bütün dünyaya ve dünyada yaşayan bütün insanlara Biz vâris olacağız (onlar sona erip baki Allah kalacak)
ve ölümden sonra hepsi diriltilip Bizim huzurumuza getirileceklerdir
41 – Kitapta İbrâhim’i de an O gerçekten özü sözü doğru biri idi, yani bir peygamberdi
42 – Zamanı geldi, babasına: “Babacığım, dedi, niçin işitmeyen, görmeyen ve sana hiçbir fayda sağlamayan bu putlara tapıyorsun?” [21,52-67] {KM, Mezmurlar 135,15-18}
43 – “Babacığım, sana ulaşmayan bir ilim geldi bana, ne olur bana tâbi ol da seni dümdüz bir yola çıkarayım”
44 – “Babacığım, sakın şeytana ibadet etme! Çünkü şeytan Rahman’a isyan içindedir [36,60; 4,117]
45 – Babacığım, bu gidişle o Rahman’dan bile bir azabın gelip sana dokunacağından
ve senin şeytana hemdem olacağından ciddî endişe içindeyim
46 – Babası: “İbrâhim, ne o, yoksa sen benim tanrılarıma sırtını mı dönüyorsun?
Bu işten vazgeçmezsen mutlaka taşa tutarım seni
Şöyle bir uzun müddet benden uzak dur Gözüm görmesin seni buralarda!”
47 – İbrâhim: “Selâmet, esenlik içinde kal, dedi Rabbimden senin için af dileyeceğim O gerçekten bana karşı çok lütufkârdır [25,63; 28,55; 60,4; 9,113-114; 14,41]
48 – “İşte sizi de, sizin Allah’tan başka ibadet ve dua ettiğiniz tanrılarınızı da terkediyorum
Rabbime niyaz edip yalvarıyorum
Rabbime niyaz etmem sayesinde mahrum ve perişan olmayacağımı umuyorum
Yani: “Olur ki O sana tövbe ve iman etmeyi nasib eder” Zira kâfir için istiğfar etmenin (af dilemenin) mânası budur
49 – Onları ve onların Allah’tan başka taptıkları putları terk edip (Şam’a yerleşince) Biz O’na İshak ile Yâkub’u hediye ettik
Onların her birine peygamberlik verdik [21,72; 11,71; 2,133]
Rivâyete göre: Hz İbrâhim Şam tarafına hicret ettiğinde önce Harran’a geldi Orada Sâre ile evlendi Ondan İshak, İshak’tan da bilâhare Yâkub dünyaya geldi
50 – Onlara rahmetimizden ihsanlarda bulunduk
Onlara dillerde ve dinlerde yüksek ve güzel bir nam bıraktık [26,84]
51 – Kitapta Mûsâ’yı da an Gerçekten O Allah tarafından ihlâsa erdirilen bir kul idi, resul ve nebî idi
Resul ve nebî, Kur’ân’da bazen eş anlamda kullanılmıştır Fakat 22, 52 de olduğu gibi, bazen farklı anlam taşıdıkları da anlaşılmaktadır Umum husus farkı olduğu söylenebilir Yani her resûl nebîdir, ama her nebî resul olmayabilir
52 – Hani ona Tur’un sağ tarafından seslenmiş ve özel konuşma için onu huzurumuza almıştık [28,30] {KM, Çıkış 33,11}
Tur, Mısır ile Medyen arasında bir dağın adıdır Hz Mûsa (as) Mısır’a giderken bir ateş görmüş, ona yaklaşınca “Ben Allah’ım! Hak mâbud Benim” sesini işitmişti Burada Tur’un doğusu kasdedilmiştir Medyen’den Mısır’a giderken Tur’un güneyine düşen yoldan geçtiğinden, güney cihetinden ona bakan kişiye göre, dağın sağı doğu, solu ise batı tarafında olur Yoksa bir dağın sağı veya solu olmadığı âşikârdır
53 – Ve rahmet ve keremimizden, kardeşi Harun’u da nebî olarak ona ihsan etmiştik [28,34; 20,31; 26,13] {KM, Çıkış 7,1}
54 – Kitapta İsmâil’i de an Gerçekten o, verdiği sözü yerine getiren biri idi Resul ve nebî idi [17,34; 61,2-3]
Hz İsmâil, Hz İbrâhim’in oğlu ve Hz Peygamberin büyük dedesidir
55 – Halkına namazı ve zekâtı tavsiye ederdi Rabbinin râzı olduğu biri idi [20,132; 66,6]
56 – Kitapta İdris’i de an Gerçekten o da doğruluğun timsali biri idi, bir nebî idi [21,85] {KM, Tekvin 5,24}
İdris’in asıl adı Uhnuh (Enoch) olup, Nuh (as)’ın 3 batın dedesidir Rivâyete göre, kendinden önceki insanlar deri giyinirken o elbise dikmeye başlamış ve giymiştir Ona 30 sahife indirilmiştir Kalemle ilk yazı yazan, yıldızlar ve hesap ilmi ile ilk meşgul olan odur
57 – Biz onu üstün bir makama yücelttik
Burada Hz İdris (as)’ın miracına işaret edilmektedir Krş Enoch peygamberin miracı: KM, Tekvin 5, 24
58 – İşte bunlar, Allah’ın nimetine mazhar olmuş olan bu zatlar,
Âdem neslinden, Nuh ile beraber gemide taşıdıklarımızın evlatlarından, İbrâhim ve İsrailin nesillerinden ve hidâyete erdirip seçtiğimiz kimselerdendir
Onlar Rahman’ın âyetleri okunduğunda ağlayarak secdeye kapanırlardı [6,83-90; 40,78]
Bu zatlar Hz Zekeriya ile Hz İdris arasında zikredilen peygamberlerdir Bu âyet, tilavet secdesini gerektiren âyetlerdendir
59 – Kendilerinden sonra yerlerine öyle bir nesil geldi ki namazı zâyi ettiler, şehvetlerinin peşine düştüler İşte bunlar da azgınlıklarının cezasını bulacaklardır
Namaz, mümini Rabbi ile irtibata koyan bağdır, enerji kaynağı ile cihazı birleştiren kablo mesabesindedir Kablosuz cihaz çalışmadığı gibi, ibadetsiz insan da karanlıkta kalır, rûh gıdasını alamaz ve güçsüz kalır Âyet, ümmetlerin, çöküşlerinin, namazı gevşetmekle başladığına işaret ediyor
60 – Ancak tövbe eden, iman edip makbul ve güzel işler yapanlar cennete girecekler ve asla haksızlığa uğramayacaklardır
61 – Evet, onlar Rahman’ın kullarına gıyabî olarak vâd ettiği, dünyada iken görmeksizin inandıkları Adn cennetlerine gireceklerdir Allah’ın vâdi muhakkak ki yerini bulacaktır [73,18]
62 – Orada onlar boş ve anlamsız söz işitmezler, sadece selâm ve selâmet sözleri duyarlar Orada ziyafetleri sabah akşam kendilerine sunulacaktır [56,25-26; 73,35]
Müslim (Müslüman) ile selâm aynı köktendir Selâm: Selâmet, esenlik, barış demektir Müslim; hem Rabbi, hem kendi nefsi, hem de başkaları ile barış içinde yaşayıp âhirette de adı Daru’s-selâm (selâm ülkesi) olan cennete girer
63 – İşte bu cennetlere kullarımızdan, Allah’ı sayıp günahtan sakınanları vâris kılacağız
64 – Rabbinin emri olmadıkça biz (meleklerden olan elçiler) inmeyiz Önümüzde ve arkamızdaki bütün geçmiş ve gelecek şeyler ve bunların arasındakiler hep O’na aittir Senin Rabbin, hiçbir şeyi unutmaz
Bu âyet, Cebrail (as)’ın sözünü nakleder O’nun inmesi bir süre geciktiğinden Hz Peygamber üzülmüştü Cenabı Allah onu teselli buyuruyor Bunlar, Hz Peygamber (as)’a gönderilen ilahî vahiydir Yani nasıl daha önceki peygamberler vahye nail oldularsa Hz Peygamber de öylece nail olmuştur
65 – O göklerin, yerin ve o ikisinin arasında olan her şeyin Rabbidir
Öyleyse yalnız O’na kulluk et O’na ibadetinde sabır ve sebat göster
Ona denk ve adaş olacak hiç kimse bilir misin?
66 – Böyle iken kâfir insan: “Sahi, ben öldükten sonra diriltilip kabrimden çıkarılacak mıyım?” der [13,5; 36,77-79]
67 – O insan hiç düşünmüyor mu ki, o hiçbir şey değilken Biz onu yaratıp var ettik?
68 – Senin Rabbine yemin olsun ki Biz onları da, şeytanları da diriltip huzurumuza toplayacağız,
sonra da cehennemin çevresinde dizüstü çökmüş vaziyette oraya getireceğiz
69 – Sonra da her topluluktan, Rahmân’a isyan etmede aşırılık edenleri çekip ayıracağız
70 – Sonra o cehennemi boylamaya daha çok müstahak olanları elbette Biz pek iyi biliriz
71 – Sizden hiç kimse yoktur ki cehenneme varmasın
Bu Rabbinin katında kesinleşmiş bir hükümdür
Burada vürud: girme, fakat “uğrayıp geçme” mânasında bir girme ifade eder Bu işkâli, Hz Peygamber (as)’ın şöyle giderdiği rivayet olunmuştur “Herkes cehenneme girer, fakat müminler için Hz İbrâhim’e olduğu gibi ateş serin ve selâmet olur
72 – Sonra Allah’ı sayıp günahlardan sakınan müttakileri kurtararak zalimleri dizüstü çökmüş vaziyette orada bırakacağız
73 – Âyetlerimiz kendilerine açık açık okunduğu zaman o kâfirler iman edenlere dediler ki: (Bu uhrevî ve manevî halleri bir tarafa bırakalım, dünya hayatının realitesine bakalım) “Bu iki zümreden, mümin ve kâfirlerden hangisinin makamı daha üstün, grup ve topluluğu daha muteberdir?” [6,53; 46,11; 26,111]
Kâfirlerin sırf geçici menfaatlere şartlanmalarını âyet pek beliğ bir şekilde beyan buyurmaktadır Öyle ki onlar o halleri değil düşünüp anlamaya çalışmak, söz olarak bile işitmek istemiyorlar, kendilerine yapılan tebliğ, adeta bir “sağırlar diyaloguna” dönüşüyor Onlar dünyayı kazanmak ve yaşamak için dinden uzak kalmak gerektiği düşüncesine kapıldılar Fakat bu çok kısa ve dar görüşlülüktür Zira onların beğenmedikleri müminler, kısa zamanda dünyada da çok ilerlediler, zengin ve azgın kâfir önderler ise perişan oldular
74 – Halbuki Biz onlardan önce, gerek mal ve eşyaları, gerek gösterişleri daha güzel durumda olan öyle nesiller helâk ettik ki saymaya gelmez
Kafirlerin başlıca ölçülerinin, maddî refah olup bunun, onları bekleyen âkıbeti değiştiremediği vurgulanıyor
75 – De ki: Dini inkâr edenlere Rahman biraz mühlet versin, bundan ne çıkar?
Ama işin sonunda, onlar kendilerine vaad olunan azabı veya kıyameti görünce
işte o zaman öğrenecekler: kimmiş mevkii daha düşük ve kimmiş asker ve maiyyeti daha zayıf! [3,61; 62,6]
76 – Allah hidâyeti kabul edip doğru yola gelenlerin ise feyizlerini artırır
Baki kalacak dürüst ve yararlı işler, Rabbinin nazarında
hem mükâfat bakımından daha üstün, hem de âkıbet yönünden daha iyidir [9,124-125]
77 – Baksana şu âyetlerimizi inkâr edip: “Mutlaka malım mülküm de olacak, çoluk çocuğum da olacak!” diyen adamın haline!
78 – Ne o, bu adam gaybı öğrenmenin yolunu mu buldu,
yoksa Rahman’dan kesin bir söz mü aldı?
79 – Asla! İşte onun bu sözünü deftere kaydedeceğiz ve azabını da artırdıkça artıracağız
80 – O sözünü ettiği mal ve evlada Biz vâris olacağız, nesi var nesi yoksa Bize kalacak
ve o, huzurumuza tek başına (ilk yarattığımız gibi mal ve mülkten, makam ve mevkiden hatta elbiseden bile soyunmuş olarak çırılçıplak) gelecektir
81 – Kendilerine kalsa izzet ve kuvvet vesilesi olsun diye, Allah’tan başka birtakım tanrılar edindiler
Dünyevî varlığa ve iktidara nerdeyse dinî bir vecd ile “tapınan” ve dünyevî başarının bu tezahürlerine tanrısal nitelikler yakıştıran insanlardan bahsediliyor
82 – Hayır, hayır! Taptıkları o nesneler onların ibadetlerini reddedecekler ve kendilerine düşman olacaklardır [35,14; 46,5]
83 – Görmüyor musun ki Biz kâfirlere şeytanları musallat ediyoruz, onları oynatıp duruyorlar
84 – O halde onlar hakkında acele etme! Biz onların günlerini saymaktayız [14,42; 86,17; 3,178; 31,24]
85 – Günü gelecek, Allah’ı sayıp haramlardan sakınan müttakileri,
Rahman tarafından ağırlanacak konuk heyet olarak toplayacağız
86 – Suçluları da susuz olarak o yakıcı cehenneme süreceğiz
87 – Rahman’ın huzurunda, söz almış olanlar dışında hiç kimse şefaat edemeyecek
Bunun mânası şudur: Şefaat ancak dünya hayatında Allah’a iman eden, dine inanan için geçerli olacaktır Keza yalnız Rahman’ın izin verdiği kimse başkaları için şefaat edebilecektir
88 – “Rahman evlat edindi” dediler
89 – Böyle diyen sizler, pek çirkin bir şey ortaya attınız!
90 - 91 – Rahman’a çocuk isnad etmelerinden ötürü, nerdeyse gökler çatlayacak, yer yarılacak, dağlar yıkılıp çökecekti!
92 – Halbuki evlat edinmek Rahman’ın şanına yakışmaz [2,116; 9,30]
93 – Göklerde ve yerde kim varsa, Rahman’ın ancak kulu olabilir
94 – O bunların hepsini ilmi ile ihata etmiş, tek tek tesbit etmiştir
95 – Ve onların hepsi de kıyamet günü O’nun huzuruna tek başına gelecektir
96 – İman edip, makbul ve güzel işler yapanları Rahman, (hem Allah, hem de mahluklar nezdinde) sevimli kılacaktır
Bu âyet indirildiğinde Mekke’de müminlere işkence ediliyordu Âyet onlara müjde verip müminlerin yakında sempati göreceklerini bildiriyor Bu âyeti açıklayan bir hadis meali: Yüce Allah bir kulunu sevince Cebrail’e: “Ben falanı sevdim, sen de sev!” der Bunun üzerine Cebrail (as) da onu sever ve gökte olan melekler: “Allah falanı sevmiştir, siz de seviniz!” diye nida eder Artık göklerdekiler de onu sever Sonra yeryüzünde de onun için bir sevgi yerleşmiş olur
97 – Bizim, Kur’ân’ı senin dilinle indirip kolaylaştırmamızın başlıca sebebi, senin müttakileri müjdelemen ve inatçı kimseleri de onunla uyarmandır
98 – Hem Biz onlardan önce nice nesiller imha ettik! Onlardan hissedip gördüğün yahut sesini işittiğin bir tek kişi bile var mıdır?

Alıntı Yaparak Cevapla
 
Üye olmanıza kesinlikle gerek yok !

Konuya yorum yazmak için sadece buraya tıklayınız.

Bu sitede 1 günde 10.000 kişiye sesinizi duyurma fırsatınız var.

IP adresleri kayıt altında tutulmaktadır. Aşağılama, hakaret, küfür vb. kötü içerikli mesaj yazan şahıslar IP adreslerinden tespit edilerek haklarında suç duyurusunda bulunulabilir.

« Önceki Konu   |   Sonraki Konu »


forumsinsi.com
Powered by vBulletin®
Copyright ©2000 - 2025, Jelsoft Enterprises Ltd.
ForumSinsi.com hakkında yapılacak tüm şikayetlerde ilgili adresimizle iletişime geçilmesi halinde kanunlar ve yönetmelikler çerçevesinde en geç 1 (Bir) Hafta içerisinde gereken işlemler yapılacaktır. İletişime geçmek için buraya tıklayınız.