Prof. Dr. Sinsi
|
Muhkem Ve Müteşabih
Muhkem Ve Müteşabih
Şayet Kur'an'ın ihkâmından kastımız onun lafız ve manalarına zarar 'vermeyecek şekilde sağlamlığı ve nazmının güzelliği ise, tamamının muh*kem oiduğunu söyleyebiliriz Yüce Allah'ın: «Bu, âyetleri muhkem bir kitaptır » [url=http://www enfal de/kuranilimleri/004 htm#_ftn509] sözünden 'kasdı da budur Yine âyetlerinin bela*gat, icaz ve bir kısmını diğerine üstün tutmak hususundaki güçlülüğü kas-dedecek olursak, hepsinin müteşâbih olduğunu söyleyebiliriz Nitekim YüceAllah"in: «Allah, kelâmın en güzeli -olan Kur'an'ı biribirine benzer ve çift çift olarak inzal etti » [url=http://www enfal de/kuranilimleri/004 htm#_ftn510] âyeti bu anlamdadır
Yukarıda geçen âyetlerdeki ihkâm ve îeşâbüh, Kur'an'ın muhkem ve müteşabihini konu alan bu incelememizin dışındadır Bizim burada incele*me konusu yaptığımız, Âlu İmrân sûresinin şu yedinci âyetidir Yüce Aiiah bu âyette şöyle buyurmaktadır:
«Sana Kitabı indiren O'dur O Kitapta, kitabın aslı olan muhkem âyetler ve •diğer müteşâbih âyetler vardır Kalblerinde, bâtıla meyi olanlar, fitne ve te*vil isteyerek müteşâbih âyetlere uyarlar Halbuki onun tevilini, ancak Allah ve ilimde râsih olanlar (yüksek payeye erenler) bilirler Ve onlara iman et*tik, hepsi Rabbimiz tarafındandir derler Onlardan kâmil akıl sahiplerinden başkası iyice düşünmez » [url=http://www enfal de/kuranilimleri/004 htm#_ftn511]
Apaçıktır ki bu âyette muhkem, müteşâbihin karşıtıdır Yine ilimde râ*sih olanlar, kalbierinde bâtıla rneyl bulunanların karşıtıdır Bu karşıt oluş, âlimleri, muhkem ve müteşâbih olanlar için (sınır çizerek) çeşitli tarifl&r yapmaya sürükiemiş ve bu konuda pekçok görüşler ve baksş açıları ortayn çıkmıştır [url=http://www enfal de/kuranilimleri/004 htm#_ftn512] Lâkin yaptıktan tarifler neticede muhkemin, manasına deiâ-leti apaçık olan ve bu hususta gizliliği bulunmayan, müteşâbih ise, manası*nın ne olduğu hususunda tercih edilebilecek apaçık bir delili bulundurma*yan noktasında düğümlenmektedir Böylece muhkemin şümulüne nass ve zahir girmiş olmaktadır Nassa gelince, o, hemen akla gelen râcih mana için konulmuş lafızdır Müteşâbihin şümulüne de mücmel, müevvel ve müşkil girmektedir Çünkü mücmej, açıklanmaya muhtaçtır Müevvel de, ancak te'vi! edildikten sonra manaya delâlet eder Müşkil ise, delâleti gizli olan; onda kapalılık ve iltibas bulunandır [url=http://www enfal de/kuranilimleri/004 htm#_ftn513]
Muhkemin delâletinin apaçık olması, onu inoeleme konusu yapmamı*za ihtiyaç bırakmamaktadır Çünkü onu okumamız, manasının ne olduğu*nu anlamamıza yeterlidir Lâkin Müteşâbihin kapalılığı, üzerinde bir miktar durmamızı gerekli kılmaktadır Ta ki, onun ne olduğunu bilelim ve ondan sakınalım Kaiblerinde bâtıla meyil bulunanlar gibi biz de ona tabi olmaya*lım
Âiimierden çoğu, müteşâbihin te'vilinin sadeoe Allah tarafından bilin*diği görüşündedir Onun için onlara göre okurken lofza-i Celâl'de durmak gerekir, tümde bir payeye ulaşmış râsih âlimlerin, Kur'an'in te'vili hususun*daki ilimleri şu sözde son bulur: «Ve onlara iman ettik, hepsi Rabbimiz ta*rafı ndandir »
Lâkin Ebu'l-Hasan el-Eş'arî, âyette geçen üzerinde-durulması gerektiği görüşündedir Böylece ilimde rasih olanlar, müteşâbi*hin te'viiini bilmiş oluyorlar Ebu İshak eş-Şirâzî [url=http://www enfal de/kuranilimleri/004 htm#_ftn514] bu görüşü açıklaya*rak onu destekler ve şöyle der: « (Kur'andan) Allah Teâlâ'nın, ilmini sade*ce kendisine mahsus kıldığı birşey yoktur Aksine, âlimleri o ilme vâkıf kıl*mıştır Çünkü Allah Teâlâ bunu âlimleri medh sadedinde söylemiştir Şayet onun manasını bilmiyecek olsalar, avam tabakasına ortak olmuş olurlar » Rağıb el-İsfahanî araya girerek manasını anlama yönünden müteşâbihi üç kısma ayırır:
a) Manasına vukuf mümkün olmayan müteşâbih Kıyametin ne zaman kopacağı ve âhir zamanda çıkacak dâbbe'nin ne zaman çıkaca*ğı gibi
b) İnsanın bazı vasıtalarla manasını bilebileceği müteşâbih Garip lafızlarla muğlak hükümleri gibi
c) Yukarıdaki iki durum arasında olan, ancak ilimde rusûh sahiplerinin bilebileceği ve başkaları için manası kapa*lı olan müteşâbih Rasûiullah (s a v ) in İbnu Abbas için söyledği «Allah'ım, onu dinde fakih kıl ve ona te'vili öğret » [url=http://www enfal de/kuranilimleri/004 htm#_ftn515] sözünde işaret buyurduğu kısım budur
Hiç şüphesiz er-Rağıb'ın bu sözünde ölçülülük ve itidal vardır: Allah'ın zatı ve sıfatlarının hakikatini ancak Allah bilir Şu duada kasdedilen budur: «Sen, kendini övdüğün gibisin Seni gereği gibi övemem » Gayb ilmi de, Allah'ın kendisine has kıldığı ilimdir Nitekim âyeti Kerîmede şöyle buyrul-maktadır: «O saatin (kıyametin) ilmi şüphesiz ki Allah'ın nezdindedir Yağ*muru (mukadder olan vakitte ve mahalde) O indirir, Rahimlerde olanı O bilir Hiç kimse yarın ne kazanacağını bilmez Hiç kimse hangi yerde öleceğini bilmez Şüphesiz Allah (her şeyi) bilendir Her şeyden haberdar*dır » [url=http://www enfal de/kuranilimleri/004 htm#_ftn516]
Sûre başlarındaki Huruf-u Mukattaa konusunu işlediğimizde bu harf*lerin hakikatini te'vil konusunun nasıl bir vara1 atmosferi içerisinde yapıldı*ğını görmüş ve âlimlerin görüşlerinin, bu harflerin hakikatini tesbit çevre*sinde değil, varlıklarınının hikmeti çevresinde döndüğünü müşahade et*miştik Bu gibi konuların gizliliği ve insanın onlara ulaşma hususundaki ac*zi kişinin gururunu azaltarak ve tekebbürünü frenleyerek şöyle demesine sebep olur: «Seni tenzih ederiz Senin bize öğrettiğinden başka bizim hiç bir bilgimiz yok Çünkü (her şeyi) hakkıyla bilen, hüküm ve hikmet sahibi olan şüphesiz 'ki Sensin Sen » [url=http://www enfal de/kuranilimleri/004 htm#_ftn517]
«Rahmgp, Arş'a istiva etti » gibi Allah'ın sıfattan hakkında vârid olan müşkil âyetler, insanların manasını kavrayamayacakîarı müteşabîhie ilgili âyetlerin en önernlilerindendir İbnu'l-Lebbön «Reddu'l Müteşâbîhât ile'l-Âyâtri-Muhkemât» [url=http://www enfal de/kuranilimleri/004 htm#_ftn518] isimli kitabında bu tür âyetleri bir araya getirmiş*tir er-Râzi müteşâbih sıfatların hikmetini şöyle açıklar: «Kur'an havas ve avam için gelmiştir Avam tabakası, bir çok konuda hakikatleri idrâk et*mekten uzaktır Bu tabakadan biri, ne çişim olan, ne yer kaplayan ve ne de kendisine işaret edilebilen bir varlığın isbatını ilk olarak duyduğunda bu*nun yokluk ve mahza nefiy anlamına geldiğini zannederek ta'tile düşer O halde en uygunu, hayal ettikleri varlığa münasip düşen bazı lafızlara mu*hatap olmaları gerekiyordu Ancak bu, apaçık hakka delâlet eden Kelime*lerle de beraber olmalıydı Birinci kısım müteşâbih ki henüz başlangıçta onunla muhatap oidukları-dır İkinci kısım ise, apaçık hakkı ortaya koyan muhkemdir » [url=http://www enfal de/kuranilimleri/004 htm#_ftn519]
Müteşâbih âyetler konusunda âlimlerin iki mezhebj vardır
Birincisi- Selef mezhebidir kî, bu müteşâbihiere iman ve ma*nalarını bilmeyi Allah'a havale etmektir İmam Malik'e «istivamdan soruldu*ğunda şu cevabı vermiştir: «İstiva malumdur Keyfiyeti ise meçhuldür On*dan soru sormak ise, bid'attır (Soru soran kişiye hitabederek) Öyle sanı*yorum ki sen kötü bîr kişisin (Yanında bulunanlara) Bunu benden uzaklaş*tırın » [url=http://www enfal de/kuranilimleri/004 htm#_ftn520]
İkincisi: Sonraki âlimlerin mezhebidir Bu mezhebe göre, ma*nası açık olarak bilinemeyen lafız, Allah'ın zatına layık bir manaya hamle*dilir Sözkonusu olan bu görüş, İrnamu'l-Harameyn [url=http://www enfal de/kuranilimleri/004 htm#_ftn521] ile müteahhif âlimlerden bir cemaate nisbet edilir
Her iki mezhebi vuzuha kavuşturmak için müteşâbih sıfatlarla bazı âyetleri zikretmek isteriz «Rahman, Arş'a istiva etti » [url=http://www enfal de/kuranilimleri/004 htm#_ftn522] «O, kulla*rının üzerinde kahr u galebe sahibidir » [url=http://www enfal de/kuranilimleri/004 htm#_ftn523] «Rabbın geldi ve melekler de saf saf olarak» [url=http://www enfal de/kuranilimleri/004 htm#_ftn524] «Allah yanında işlediğim kusurlardan dolayı vay has*ret (ve nedâmet)ime!» [url=http://www enfal de/kuranilimleri/004 htm#_ftn525] «Rabbının vechi bakî kalır » [url=http://www enfal de/kuranilimleri/004 htm#_ftn526] «Sana kar*şı (Ey Musa) gözümün önünde yetiştirilmen için  » [url=http://www enfal de/kuranilimleri/004 htm#_ftn527] «Allah'ın eli, elle*rinizin üstündedir » [url=http://www enfal de/kuranilimleri/004 htm#_ftn528]«Allah size (asıl) kendi nefsinden korkmanızı em*rediyor » [url=http://www enfal de/kuranilimleri/004 htm#_ftn529]
Selef Allah'ı kendisi için mümteni olan bu gibi zahir şeylerden ten*zih eder ve gayb âleminde, Allah'ın onları zikrettiği gibi inanır, hakikatle*rinin ilmini O'na havale eder Sonraki âümier ise, istivayı hiç kimsenin yar*dımı olmaksızın işleri tedbîr hususunda manevî üstünlük île izah ederler [url=http://www enfal de/kuranilimleri/004 htm#_ftn530] Ayrıca Allah'ın gelişini, emrinin gelişine [url=http://www enfal de/kuranilimleri/004 htm#_ftn531] üstte oluşunu cihet yö*nüyle değil, manevî yüceliğe, [url=http://www enfal de/kuranilimleri/004 htm#_ftn532] yanında olmayı, O'nun hakkı üzere ol*maya, [url=http://www enfal de/kuranilimleri/004 htm#_ftn533]vechini zatına, [url=http://www enfal de/kuranilimleri/004 htm#_ftn534] gözünü inayetine, [url=http://www enfal de/kuranilimleri/004 htm#_ftn535] elini kudretine, [url=http://www enfal de/kuranilimleri/004 htm#_ftn536] ve kendi nefsini cezasına hamlederler [url=http://www enfal de/kuranilimleri/004 htm#_ftn537] Sonraki âlimler Allah'ın rızası, sevgisi, gazabı, kızgınlığı, hayası gibi hususların hepsini - bu minval üzere - en yakın mecazî manasıyla izah ederek şöyle derler: «Bu lafızlar*dan ancak lâzımı olan şeyler kastedilir » [url=http://www enfal de/kuranilimleri/004 htm#_ftn538]
|