![]() |
Ebû Zer-İ Gıfârî |
![]() |
![]() |
#1 |
Prof. Dr. Sinsi
|
![]() Ebû Zer-İ GıfârîEbû Zer-i Gıfârî Gıfârî kabilesinin reisi ![]() Ebû Zer-i Gıfârî, Mekke’nin ticâret yolu üzerinde yaşamakta olan Benî Gıfâr kabîlesindendir ![]() ![]() ![]() Ebû Zer-i Gıfârî de çevresinin te’sîriyle bir müddet kervan soygunlarına katılmıştı ![]() ![]() Putlardan nefret ediyordu Fakat o, bütün bunlardan bir tat almıyor, zavallı insanların elleriyle yonttuğu putlara ilâh diyerek tapmasına şaşıyor, putlardan nefret ediyordu ![]() Nihâyet bir gün herşeyin tek bir yaratıcısı olduğuna inanarak, yol kesme işinden vazgeçti ![]() ![]() ![]() Ebû Zer-i Gıfârî hidâyete adım adım yaklaşmakta iken, Muhammed aleyhisselâma Allahü teâlâ tarafından peygamberliği bildirilmişti ![]() ![]() ![]() Nihâyet bu haber Benî Gıfâr kabîlesinin yurduna da ulaşmıştı ![]() - Mekke’de bir zât var, senin söylediğin gibi “Lâ ilâhe illallah” diyor ve Peygamber olduğunu bildiriyor ![]() Ebû Zer heyacanla sordu: - Hangi kabîledendir? - Kureyş’tedir ![]() Ne haber getirdin? Ebû Zer-i Gıfârî bu hâlleri işitir işitmez kardeşi Üneys’e dedi ki: - Hayvanına bin, Mekke’ye git, kendisine vahiy geldiğini söyleyen zâtla görüş, söylediklerini dinle, benim için bilgi edin, haberini bana getir ![]() Üneys, Mekke’ye gidip, Peygamber efendimizin mübârek cemâli, sohbeti ve ihsânları ile şereflendi ![]() ![]() ![]() - Ne haber getirdin? - Vallahi öyle yüce bir zâtı gördüm ki, hep hayrı, iyiliği emredip, kötülüklerden sakındırıyor ![]() - Peki insanlar, onun hakkında ne diyorlar? Zamanın meşhur şairlerinden olan kardeşi Üneys şöyle cevap verdi: - Şair, kâhin, sihirbaz diyorlar ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() Ebû Zer-i Gıfârî hazretleri kardeşinin bu sözü üzerine: - Sen bana, bu husûsta arzû ettiğim, gönlüme şifâ veren, müşkillerimi giderir bir haber getirmedin ![]() ![]() Kardeşi Üneys dedi ki: - İyi olur, fakat sen Mekke halkından sakın! Çünkü Mekkeliler, ona karşı son derece kin besliyorlar ve onunla görüşenleri takip ediyorlar ![]() Ebû Zer, hemen Mekke’ye gitmeye ve Peygamberimizi görüp Müslüman olmaya karar verdi ![]() ![]() Kimseye sormadı Mekke’ye varınca hâlini kimseye anlatmadı ![]() ![]() ![]() Ebû Zer-i Gıfârî de Mekke’de kimseyi tanımıyordu ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() Akşam üstü bir sokak köşesine çekildi ![]() ![]() ![]() ![]() Sabah olunca, tekrar Kâ’be’ye gitti ![]() ![]() ![]() - Bu biçâre hâlâ aradığını bulamamış, diyerek tekrar evine götürdü ![]() Sabahleyin yine Beytullaha gitti, sonra oturduğu köşeye çekildi ![]() - Senin işin nedir? Bu şehre ne için geldin? - Eğer bana doğru bilgi vereceğine kat’î söz verirsen, söylerim ![]() - Söyle, hâlini kimseye açmam ![]() Akıllılık ettin - İşittim ki, burada bir Peygamber çıkmış ![]() ![]() ![]() ![]() - Sen doğruyu buldun, akıllılık ettin ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() Ebû Zer-i Gıfârî, Hazret-i Ali’yi takip edip, onunla birlikte Peygamberimizin mübârek yüzünü görmekle şereflendi ![]() - Esselâmü aleyküm, diyerek selâm verdi ![]() ![]() Peygamber efendimiz selâmını aldıktan sonra, aralarında şu konuşma geçti: - Sen kimsin? - Gıfâr kabîlesindenim ![]() - Ne zamandan beri buradasın? - Üç gün üç geceden beri buradayım ![]() - Seni kim doyurdu? - Zemzem’den başka bir yiyecek, içecek bulamadım ![]() ![]() - Zemzem mübârektir ![]() ![]() - Yâ Muhammed! İnsanları neye da’vet ediyorsun? - Bir olan ve ortağı bulunmayan Allaha îmân etmeye ve putları terketmeye, benim de Allahın Resûlü olduğuma şehâdet etmeye da’vet ediyorum ![]() Bana İslâmı bildir Bunun üzerine Ebû Zer-i Gıfârî hazretleri: - Bana İslâmı bildir, dedi ![]() Peygamber efendimiz ona Kelime-i şehâdeti okudu ![]() ![]() - Yâ Resûlallah! Allahü teâlâya yemîn ederim ki Müslüman olduğumu Kâ’be’de müşrikler arasında haykırmadıkça memleketime dönmiyeceğim ![]() Bundan sonra Ebû Zer-i Gıfârî Kâ’be yanına gidip, yüksek sesle: - Eşhedü en lâ ilâhe illallah ve eşhedü enne Muhammeden abdühu ve Resûlüh, diye haykırdı ![]() Bunu işiten müşrikler hemen üzerine hücum ettiler ![]() ![]() Bu hâli gören Hazret-i Abbâs seslendi: - Bırakın bu adamı, öldüreceksiniz! O sizin ticâret kervanınızın geçtiği yol üzerinde oturan bir kabîledendir ![]() Böylece Ebû Zer hazretlerini müşriklerin elinden kurtardı ![]() Kavminin yanına dön! Müslüman olmakla şereflenmenin verdiği şevkle, öylesine seviniyor ve coşuyordu ki, ertesi gün gene Kâ’be’nin yanında Kelime-i şehâdeti yüksek sesle bağıra bağıra söyledi ![]() ![]() ![]() Bundan sonra Peygamber efendimiz Ebû Zer-i Gıfârî hazretlerine buyurdu ki: - Şimdi kavminin yanına dön! Emrim sana ulaşınca, onu kavmine haber ver! Ortaya çıktığımızın haberi sana geldiği zaman yanımıza dön! Bu emir üzerine Ebû Zer-i Gıfârî kendi kabîlesi arasına dönüp, onlara İslâmiyeti anlatmaya başladı ![]() ![]() Ebû Zer-i Gıfârî hazretleri kavmini İslâmiyete da’vet ediyordu ![]() ![]() ![]() - Durun, dinleyelim bakalım ne anlatacak! İşte sizin taptığınız şey Bunun üzerine Ebû Zer hazretleri şöyle devam etti: - Ben Müslüman olmadan önce, bir gün Nuhem putunun yanına gidip, önüne süt koymuştum ![]() ![]() ![]() ![]() Herkes başını eğmiş duruyordu ![]() - Peki senin bahsettiğin Peygamber neyi bildiriyor ![]() Bunun üzerine Ebû Zer hazretleri, yüksek sesle kalabalığa şöyle hitap etti: - O, Allahın bir olduğunu, O’ndan başka ilâh olmadığını, herşeyi yaratan ve herşeyin mâliki, sahibi olduğunu bildiriyor ![]() ![]() ![]() ![]() Ebû Zer-i Gıfârî hazretleri İslâmiyeti uzun uzun açıkladı ![]() ![]() ![]() ![]() Ebû Zer-i Gıfârî hazretleri bu hizmetleri yaptığı sırada, İslâmiyet, Mekke’de ve civârında oldukça yayılmıştı ![]() ![]() ![]() Her şeyi sorardı Ebû Zer hazretleri de Medîne’ye hicret etti ![]() ![]() ![]() Ebû Zer-i Gıfârî hazretleri Hendek savaşından sonra Medîne’ye geldi ve yerleşti ![]() ![]() Bütün zamanını dîni öğrenmeye ayırdı ![]() ![]() ![]() ![]() Resûl-i Ekrem efendimiz Ebû Zer’i çok sever, ona, husûsî iltifât buyururdu ![]() ![]() ![]() ![]() Ayrıca Ebû Zer hazretleri, Peygamberimizin mübârek elini öpmek saâdetine kavuşmuştur ![]() ![]() ![]() - Dünyaya Ebû Zer’den daha sâdık kimse gelmedi ![]() Tebûk seferi Resûlullaha anlatılamayacak derecede muhabbeti ve bağlılığı vardı ![]() - Yâ Resûlallah, benim kalbim yalnız Allahü teâlânın ve sizin muhabbetinizle doludur ![]() ![]() Tebük muharebesinde Ebû Zer-i Gıfârî hazretlerinin devesi pek zayıf ve dayanıksız olduğu için geride kalmıştı ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() - Yâ Resûlallah! Tek başına bir adam geliyor ![]() Resûlullah efendimiz: - Ebû Zer midir? Onun olmasını isterim, buyurdular ![]() Eshâb-ı kirâm dikkatle bakıp Resûlullaha dediler ki: - Yâ Resûlallah, gelen Ebû Zer’dir ![]() - Allah Ebû Zer’e rahmet eylesin! O, yalnız yaşar, yalnız yürür, yalnız başına vefât eder ve yalnız başına haşrolunur ![]() Daha sonra Ebû Zer’e: - Ey Ebû Zer! Niçin geride kaldın, buyurdular ![]() Her adımına karşılık Ebû Zer, devesinin durumunu anlattı ve bu sebeple geride kaldığını söyledi ![]() - Bana gelip kavuşuncaya kadar, attığın her adımına karşılık, Allahü teâlâ bir günâhını bağışlasın, diye duâ buyurdular ![]() Ebû Zer-i Gıfârî dünyaya hiç değer vermezdi ![]() ![]() ![]() Ebû Zer-i Gıfârî hazretleri, Mekke’nin fethine de kendi kabîlesinin sancağını taşıyarak katılmıştır ![]() Peygamberimize tam bağlanıp, onun sevip, beğendiğini seven, sevmediğini ve beğenmediğini sevmeyen Ebû Zer, Resûlullahın vefâtında da yanında bulunmuştur ![]() ![]() ![]() ![]() Bir gün Ebû Zer-i Gıfârî hazretleri, Kâ'be'nin yanında durarak şöyle dedi: - Ey ahâli, sizden biri bir yolculuğa çıkacak olsa, azıksız aslâ çıkmaz, mutlaka bir yol hazırlığı yapar ![]() ![]() ![]() Âhıret azığı Orada toplanan ahâli sordu: - Bizim âhıret azığımız nedir yâ Ebâ Zer? - Dünyayı iki kısma ayırınız ![]() ![]() ![]() Ebû Zer-i Gıfârî hazretleri, Hazret-i Osman'ın halîfeliğine kadar Şam'da kaldı ![]() ![]() ![]() ![]() Bir defasında Şam vâlisi, tecrübe etmek için, hizmetçisi ile akşam onbin dirhem altın göndermişti ![]() ![]() ![]() ![]() Ertesi gün vâlinin hizmetçisi gelip dedi ki: - Aman efendim, dün akşam sana getirdiğim altınlar meğerse başkasına gidecekmiş ![]() ![]() ![]() Bunun üzerine Ebû Zer-i Gıfârî hazretleri buyurdu ki: - Oğlum, onları fakîrlere dağıttım ![]() ![]() Vâlinin adamı durumu vâliye anlattı ![]() ![]() Ancak, Ebû Zer'in bir günlük ihtiyaçtan fazlasını bulundurmayıp dağıtmasını ve halkı buna teşvik etmesini, halkın anlamayacağını anlayan vâli, durumu halîfe Hazret-i Osman'a mektup ile bildirdi ![]() Medîne'den ayrıl! Bunun üzerine halîfe, Ebû Zer'i Medîne'ye da'vet etti ![]() ![]() ![]() - Yâ Ebâ Zer, halkı zühd yoluna zorla sokmak imkânsızdır ![]() ![]() Bunun üzerine Ebû Zer dedi ki: - Resûlullah bana "Binalar Sel dağına ulaştığı zaman, sen Medîne'den ayrıl!" diye emretmişlerdi ![]() ![]() Hazret-i Osman müsâade buyurdu ![]() ![]() ![]() Ebû Zer-i Gıfârî hazretleri, Rebeze’de, küçük bir kulübeye yerleşti ![]() ![]() ![]() ![]() Elbisen eskidi Birgün, muhterem hanımı hatırlattı: - Elbisen çok eskidi, bir yenisini bulamaz mıyız? - Bize artık elbise değil, kefen lâzımdır! Üstelik sana, iyi haberlerim var ![]() - Hayırdır İnşâallah efendi ![]() ![]() ![]() - İnşâallah yakında, Allahın sevgilisi Peygamber efendimize kavuşacağım ![]() ![]() Hanımı ağlamaya başladı ![]() - Niçin ağlıyorsun hanım? Kadıncağız bir şeyler söylemek için dedi ki: - Nasıl ağlamıyayım! Gerçekten bir emr-i Hak vâki olsa, vefât etsen, ben buralarda tek başıma ne yaparım? Sonra bir kefen bezimiz bile yok ![]() - Şimdi bunları bırak da, kapıya çık bakalım! Gelen giden, var mı? Hanımı gözlerini sildi ![]() ![]() ![]() ![]() - Bilirsin ki, hac mevsimi geçti ![]() - Gelirler! Gelirler! Sen şimdi kalk! Bir keçi kes; pişirmeye başla! İyi kalbli Müslüman cemâ’ati gelince, onlara ikrâm edersin ![]() Hanımı, tekrar dışarı çıktı ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() Gelenler var! Nihâyet atlılar ve develiler, açıkça belli oldular ![]() - Müjde efendi! Söylediğin gibi, gelenler var! Yaşlı Sahâbînin gözleri parladı ve dedi ki: - Elhamdülillah! Çok şükür, geldiler demek ![]() ![]() Sonra Kelime-i Şehâdet getirip vefât etti ![]() ![]() ![]() ![]() Bunlar Abdullah bin Mes’ûd, Mâlik bin Eşter ve ba’zı Müslümanlardı ![]() - Ebû Zer içerde, vefât etti ![]() Bu ismi duyan kâfile mensupları, hep birlikte, Ebû Zer hazretlerinin hizmetine koştular ![]() Abdullah bin Mes’ûd’un verdiği kefenle kefenlendi ve cenâze namazını da, Abdullah bin Mes’ûd kıldırdı ![]() ![]() ![]() Hazret-i Ömer, halîfeliği zamanında birgün arkadaşları ile oturmuş sohbet ediyordu ![]() ![]() ![]() ![]() -Bu genç, babamızı öldürdü ![]() ![]() Üç gün mühlet ver Hazret-i Ömer, her iki tarafın da ifâdelerini aldı ![]() ![]() Delikanlı kararı sükûnetle dinledikten sonra, dedi ki: -Siz, mü'minlerin emîrisiniz ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() Hazret-i Ömer: -Yerine bir kefil bırakman lâzım, buyurdu ![]() -Burada bulunanlardan biri bana kefil olur ![]() -Kefilini göster! Genç, orada bulunanların yüzüne dikkatlice baktı ![]() -İşte bu zât kefil olur, dedi ![]() Hazret-i Ömer: -Ey Ebû Zer, kefil olur musun? -Evet, üç güne kadar döneceğine ben kefil olurum ![]() Aradan üç gün geçti ![]() ![]() ![]() -Ey Ebû Zer, kefil olduğun genç gelmedi ![]() ![]() Ebû Zer hazretleri gayet sakin bir şekilde: -Daha vakit var, sürenin sonuna kadar bekleyin bakalım ![]() ![]() Sözünde durdu Nihâyet bildirilen vakit doldu ![]() ![]() ![]() ![]() Genç geciktiği için özür dileyerek: -Parayı bulup dayıma teslim ettim ![]() ![]() ![]() Orada bulunanlar, gencin sözünde durmasına hayran kaldılar ![]() -Mert olan hakîki Müslüman sözünde durur ![]() ![]() Ebû Zer hazretlerine, genci tanımadığı hâlde neden kefil olduğunu sorduklarında: -Genç bana güvenerek, "Bu bana kefil olur" dedi ![]() ![]() ![]() Bu durumu gören da'vâcılar: -Biz de bu dünyada kerem sahibi, cömert kalmadı dedirtmeyiz ![]() ![]() Peygamber efendimiz Ebû Zer hazretleri hakkında buyurdu ki: -Benim ümmetimde Ebû Zer, Meryem oğlu İsâ'nın zühdüne sahiptir ![]() ![]() -İsâ aleyhisselâmın tevazuuna bakmak kendisini mesrur eden kimse, Ebû Zerr'e nazar eylesin ![]() Ebû Zerr-il Gıfârî Peygaberimizden bizzat işiterek 281 hadîs-i şerîf rivâyet etmiştir ![]() ![]() ![]() Ebû Zerr'in rivâyet ettiği bir hadîs-i kudsî şöyledir: Allahü tebâreke ve teâlâ hazretleri buyurdu ki: Ey kullarım! Şüphesiz zulmü kendime haram kıldım ![]() ![]() ![]() ![]() Ey kullarım! Hepiniz, dalâlet, sapıklık üzere yaratıldınız ![]() ![]() ![]() ![]() Ey benim kullarım hepiniz açtınız ![]() ![]() ![]() Ey benim kullarım hepiniz çıplaktınız, hepinizi ben giydirdim ![]() ![]() Ey benim kullarım! Şüphesiz siz bana hiç bir zarar veremezsiniz ve bana hiç bir fâide sağlayamazsınız ![]() ![]() ![]() Ey benim kullarım! Eğer sizin öncekileriniz ve sonrakileriniz, insanlarınız, cinleriniz, takvânın en yüksek derecesinde olsa, benim mülkümde zerrece artış olmaz ![]() ![]() Ey benim kullarım! Sizin öncekileriniz ve sonrakileriniz insan ve cinleriniz, yani hepiniz en âsî bir kimse gibi hep, isyânkâr ve günâhkâr olsanız, benim mülkümden zerre eksilmez ![]() ![]() Ey kullarım! Öncekileriniz ve sonrakileriniz, insanlarınız ve cinleriniz, yeryüzünde bir yerde el kaldırıp benden isterseniz, (Ben de dilersem), her istediğinizi veririm ![]() ![]() ![]() Ey kullarım! Sizin amel ve ibadetlerinizi, her işinizi, ilmi ezelîm ve hafaza mleklerim ile zapt ve hıfz ederim ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() Ebû Zerr-il Gıfârî şöyle anlatmıştır Bir gün mescide girdim ![]() ![]() Yâ Ebû Zer, mescide girince iki rekât namaz (tahıyyet-ül mescid) kılmak gerekir ![]() ![]() Kalktım iki rekât tahıyyet-ül mescid namazı kıldım sonra yine Resûlullahın yanına varıp oturdum ![]() -Yâ Resulallah, bana namaz kılmayı emir buyurdunuz ![]() -Azı ve çoğu Allahü teâlânın koyduğu bir ibâdettir ![]() -Yâ Resûlallah hangi amel daha efdaldir? -Allahü teâlâya imân etmek ve onun yolunda cihad yapmak ![]() -Yâ Resûlallah imân bakımından en kâmil mü'min hangisidir? -Ahlâkı en güzel olanıdır ![]() -Yâ Resûlallah mü'minlerin en emini kimdir? -İnsanlara elinden ve dilinden zarar gelmeyen kimsedir ![]() -Yâ Resûlallah en efdal hicret hangisidir? -Günâhlardan uzaklaşmaktır ![]() -Yâ Resûlallah en efdal namaz hangisidir? -En uzûn kılınan namazdır ![]() -Yâ Resûlallah, oruç nedir? -Ecrini, mükâfatını bizzat Allahü teâlânın katkat vereceği bir farzdır ibâdettir ![]() -Yâ Resûlallah hangi cihad daha efdaldir? -Mal ve canı ile yapılan cihaddır, -Yâ Resûlallah hangi köleyi azât etmek daha efdaldir? -Maddeten ve manen kıymetli olanı ![]() -Sadakanın en efdali hangisidir? -Az da olsa fakirin gönlünü almak için verilendir ![]() -Yâ Resûlallah, Allahü teâlânın indirdiği âyetler içinde en fazîletlisi hangisidir? -Âyet-el kürsîdir ![]() ![]() Ebû Zer hazretleri devam ederek, -Yâ Resûlallah bana nasihât et! -Sana Allah'tan korkmayı tavsiye ederim ![]() ![]() -Yâ Resûlallah biraz daha! ![]() ![]() -Sana Kur'ân-ı kerîmi okumayı tavsiye ederim ![]() ![]() -Biraz daha ![]() ![]() ![]() -Çok gülmeyi terket, çok gülmek kalbi öldürür, yüzün nurunu giderir ![]() -Biraz daha nasihât buyur, Yâ Resûlallah! -Susmayı tercih et sadece hayır söyle, bu şeytanı senden uzaklaştırır dîne uymakta sana yardımcı olur ![]() -Biraz daha, Yâ Resûlallah! -Cihad et, çünki cihad ümmetimin zühdüdür ![]() -Biraz daha ![]() ![]() ![]() -Miskinleri, fakirleri sev onlarla bulun ![]() -Biraz daha, Yâ Resûlallah! -Kendinden aşağı olanlara bak, senden üstün olanlara bakma, çünkü içinde bulunduğun hal senin için nimettir ![]() -Biraz daha, Yâ Resûlallah dedim! -Akrabanı ziyaret et, onlar seni ziyaret etmeseler de ![]() -Biraz daha, Yâ Resûlallah dedim ![]() -Allahü teâlâya itâat et, kınayanların kınamasına aldırma ![]() -Biraz daha nasihât et, Yâ Resûlallah! -Acı da olsa Hakkı söyle! -Biraz daha istedim ![]() -Tedbir almak gibi akıllılık yoktur ![]() ![]() ![]() |
![]() |
![]() |
|