![]() |
Bilâl-İ Habeşî |
![]() |
![]() |
#1 |
Prof. Dr. Sinsi
|
![]() Bilâl-İ HabeşîBilâl-i Habeşî Peygamber efendimizin müezzini ![]() Bilâl-i Habeşî hazretleri, ilk îmân edenlerden olup, müşriklere karşı Müslüman olduğunu açıkça bildiren yedi kişiden biridir ![]() ![]() O zamanlar, her yerde olduğu gibi, Arabistan'da da korkunç bir câhiliyet vardı ![]() ![]() Güçlü kimseler, zayıf kimseleri köle olarak kullanıyorlardı ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() Bilâl-i Habeşî hazretlerinin diğer bir özelliği de, sesinin çok güzel olmasıydı ![]() ![]() Hür insan gibi yaşardı Ticâret için uzun yol giden kervan yorgunluktan yürüyemez hâle gelince, bunun na'meleri ile canlanır, develer bile bunun güzel sesini işitince, coşup çatlarcasına yol alırlardı ![]() ![]() ![]() Bilâl-i Habeşî yine birgün, bir kervanla Şam'a gitmişti ![]() ![]() ![]() ![]() İslâm güneşinin doğmasına ve âlemi aydınlatmasına çok az bir zaman varken, işte bu yolculuk yapılmıştı ![]() ![]() Bir gece yarısı Bilâl-i Habeşî hazretlerinin kapısı çalındı ![]() - Bilâl! Bilâl! "Gecenin bu saatinde bu ses nedir" diye düşünürken, aynı ses tekrar etti: - Bilâl! Bilâl! Karanlıkta korkuyla sesin geldiği tarafa yöneldi ![]() - Sen kimsin? - Ben Ebû Bekir ![]() - Gecenin bu saatinde ne istiyorsun? Söyliyeceklerini sabah söyliyemez miydin? Acelen nedir? - Sabahı beklemeden, sâhibin duymadan söylemem lâzımdı, onun için geldim ![]() - Beni meraklandırdın! Söyliyeceğini hemen söyle! - Yâ Bilâl! Bu ümmetin peygamberi geldi ![]() - Kimdir? - Ebü'l-Kâsım ![]() - Peki peygamber olduğunu nasıl anladın? Bunun üzerine Hazret-i Ebû Bekir şöyle cevap verdi: - Şam yolculuğunda gördüğüm rü'yâyı anlattıktan sonra kendisine, "Yâ Ebe'l Kâsım, sen Allahın Resûlü olduğunu söylüyor, îmâna da'vet ediyormuşsun, öyle mi?" diye sordum ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() Hazret-i Ebû Bekir'in bu cevâbı üzerine, onu yakînen tanıyan, samîmiyetinden hiç şüphesi olmıyan Bilâl-i Habeşî hazretleri, Kelime-i şehâdeti getirip Müslüman oldu ![]() Bilâl-i Habeşî, Müslüman olduktan sonra hayâtında bambaşka bir safha başladı ![]() ![]() Zâlim Ümeyye; O'nun Müslüman olduğunu anladığı zaman, daha da hâinleşti ![]() Çâresiz kölesini sırtüstü veya yüzükoyun, kızgın çöllere yatırırdı ![]() ![]() Taş yürekliler Ama o Habeşli Mü'min, alnındaki boncuk boncuk terlerle inleyerek seslenirdi: - Allah birdir, Allah birdir ![]() ![]() ![]() Bütün bu işkencelerle hıncını alamayan Ümeyye , onu böylece bîtap düşürdükten sonra da, boynuna bir ip takıp çocukların elinde Mekke sokaklarında dolaştırırdı ![]() ![]() Bilâl-i Habeşî garip ve kimsesiz olduğu için, diğer müşriklerden de işkence görürdü ![]() ![]() ![]() Ümeyye bin Halef yine bir gün Bilâl-i Habeşî'ye işkence yapmak için dışarı çıkarmıştı ![]() ![]() ![]() Bilâl-i Habeşî bu tahammülü zor işkenceler altında yine, "Allah birdir, Allah birdir" diyor başka bir şey söylemiyordu ![]() ![]() - Allahü teâlânın ismini söylemek seni kurtarır ![]() Evine döndükten biraz sonra da Hazret-i Ebû Bekir yanına geldi ![]() ![]() Hazret-i Ebû Bekir hemen Bilâl-i Habeşî'ye işkence yapılan yere gitti ![]() - Bilâl'e böyle yapmakla elinize ne geçer? Bunu bana satınız! Müşrikler cevap verdiler: - Dünya dolusu altın versen satmayız ![]() ![]() Bilâl için size verdim Hazret-i Ebû Bekir'in kölesi Âmir, onun ticaret işlerini yapardı ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() - Âmir'i bütün malı ve paraları ile, Bilâl için size verdim ![]() Ümeyye bin Halef ve diğer müşrikler çok sevinip, "Ebû Bekir'i aldattık" dediler ![]() Hazret-i Ebû Bekir, hemen Bilâl-i Habeşî'nin üzerine koydukları ağır taşları üzerinden alıp, ayağa kaldırdı ![]() ![]() - Yâ Resûlallah! Bilâl'i bugün Allah rızâsı için âzâd ettim, Resûlullah efendimiz çok sevindi ![]() ![]() Hürriyetine kavuşan Bilâl-i Habeşî hazretleri, derhal Allahü teâlânın Resûlünün hizmetine koştu ![]() ![]() ![]() ![]() Hicretten sonra Bilâl-i Habeşî hazretleri, birgün Mescid-i Nebî'de iken büyük bir neş'e içinde coşuyor, yerinde duramıyor, oynuyordu ![]() - Yâ Bilâl, bu hâlin nedir? Burasının mescid olduğunu unuttun mu? - Benim hâlimde ne var ki? İstersen gidip hâlimi Resûlullaha arz edelim, yanlışım varsa tevbe ederim ve bir daha yapmam ![]() Ben oynamayım da ![]() ![]() ![]() Beraberce Resûlullahın huzûruna gittiler ![]() - Yâ Resûlallah, Bilâl, mescidin huşû'unu bozuyor ![]() ![]() Peygamber efendimiz Hazret-i Bilâl'e sordu: - Yâ Bilâl, böyle neş'eli olmanın sebebi nedir? - Yâ Resûlallah, cenâb-ı Hak bana hidâyet nasip etti ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() - Bilâl'e dokunmayın! Sevinip neş'elensin ![]() Ezândan rahatsız olan Yahudîler Hazret-i Bilâl'in okuduğu ezânı işiten Müslümanlar, ne kadar aşka, şevke geliyorlarsa, Medîne'deki Yahûdîler de o kadar kahroluyorlardı ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() Yahûdînin biri birgün Hazret-i Bilâl'i sıkıntı içinde görünce dedi ki: - Yâ Bilâl, ben sana istediğin kadar para vereyim, yeter ki sen sıkıntı çekme ![]() Maksadı başkaydı ![]() ![]() - Eğer bu parayı ödeyemezsen, seni köle olarak alırım ![]() Aradan bir zaman geçtikten sonra, Yahûdî gelip parasını istedi ![]() - Bana bir ay daha müsâade et, yine ödeyemezsem, beni köle olarak alıp götürürsün ![]() Son günü geldiği hâlde borcunu ödiyemiyen Hazret-i Bilâl, çâresiz kalıp, Resûlullahın huzûruna gidip durumu arz etti ![]() ![]() ![]() Artık ezân okuyamıyacağım Kendi kendine, "Artık bundan sonra ezân okuyamıyacağım" diye derin derin düşünüyordu ![]() ![]() - Resûlullah seni çağırıyor, acele gel! Hemen kendini toparlayıp, huzûra koştu ![]() - Yâ Bilâl ticaretten dönen bir kervan var ![]() Hazret-i Bilâl emredileni hemen yaptı ![]() ![]() ![]() - Bende alacağı olan kimseler gelsin, borcumu ödeyeceğim! Bunun üzerine Yahûdînin bütün hayâlleri yıkıldı ![]() ![]() ![]() Bilâl-i Habeşî hazretleri, Peygamber efendimizin vefâtından sonra, ayrılık acısına dayanamaz hâle geldi ![]() ![]() Medîne'de kaldığı müddetçe bu acının daha da artacağını biliyordu ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() Ayrılık yetmedi mi? Bir gece Rü'yâsında Resûlullah efendimizi gördü ![]() - Bunca ayrılık yetmedi mi, yâ Bilâl? Hâlâ Kabrimi, ziyâret etmiyecek misin? Zavallı yüreği, duracak hâle geldi ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() O'na rastlıyanlar, selâm veriyorlardı ![]() - İşte Bilâl, Bilâl-i Habeşî hazretleri ![]() ![]() ![]() Fakat O, hiçbirini duymuyor, görmüyordu ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() Katmerli gül kokularıyla ayıldığı zaman, başucunda, sevgilisinin sevgililerini görmez mi? Peygamber efendimizin torunları, Hasan ve Hüseyin hazretleri; saçlarını okşuyorlardı ![]() ![]() ![]() - Ah yavrularım! Ne kadar da Dedeniz gibi kokuyorsunuz! diye inledi ![]() Sonra biraz toparlandı: - Babanız (Hazret-i Ali) nasıl? - Babamız seni görmek diler, dediler ![]() Sonra Hazret-i Hasan sordu: - Dedemiz seni de çok severdi ![]() Hazret-i Bilâl çok şaşırdı: - Bu ne biçim söz! Bu kölenizden ne emredersiniz de, yerine getirmem! - Bin defa estagfirullah! Fakat bütün Medîneliler gibi, biz de senden, bir defa da olsa ezân dinlemek istiyoruz ![]() ![]() - Anam, babam sizlere fedâ olsun! Başım, gözüm üstüne! Medîneliler ayağa kalktı Ertesi sabah Bilâl-i Habeşî, son Ezânını Mescid-i Nebevî'de okudu ![]() "Allahü ekber! Allahü ekber!" dediği zaman; bütün Medîne halkı ayağa kalktı ![]() "Eşhedü en lâ ilâhe illallah!" ve "Eşhedü enne Muhammeden Resûlullah!" deyince kadın-erkek, genç-ihtiyar, çoluk-çocuk, hattâ yataklarındaki hastalar bile, sokaklara fırladılar ![]() ![]() O günden beri dünyada, bir daha öyle ezân okunmadı ![]() ![]() ![]() |
![]() |
![]() |
|