Prof. Dr. Sinsi
|
Ebu Hureyre: Güneşin Kulluğundan Rahmanın Kulluğuna
Ebu Hureyre: Güneşin Kulluğundan Rahmanın Kulluğuna
Tarih künyeleriyle tanıyor onu İsmi lakaplarına yenilenlerden o Farklı zamanların mühürlerini vuran iki adı var: ?Güneşin Kulu? ve ?Rahman?ın Kulu? Cahiliye döneminde ismi ?Güneşin Kulu-Abduşşems?, lakabı ?Kediciğin Babası-Ebu Hureyre? Hz Peygamber ona lakabıyla hitap etmeye devam etmiş, ancak Müslüman olduktan sonra ismini ?Rahman?ın Kulu-Abdurrahman? olarak değiştirmişti Bu geniş omuzlu, kızıl sakallı, siyah sarıklı esmer adama çocukluğunda çobanlık yaparken küçük kedisiyle oynamayı sevdiği, onu kollarında gezdirdiği için verilmişti lakabı Merhamet ve sevgi, Nebî?nin dudaklarında yeni bir anlam libasına dönüşmüş, Abdurrahman b Sahr?a giydirilen bu sevimli giysi ona çok yakışmıştı Hayber?in fethi sırasında Yemen?de Müslüman olup Medine?ye hicret eden Ebu Hureyre, Kâinat Güneşi?nin yörüngesine girerek ölene kadar O?nun çekim alanında kalmış, hafızasıyla sırladığı aynasıyla o nuru gelecek zamanlara yansıtmıştı Üç yıl boyunca savaşta, barışta, evde, çölde, yolculukta, ikamette ve hacda hep O?nun yanındaydı ?Suffe Ehli? denen o 70 muhteşem yoksulun en bilgini, makamca en üstünüydü Hz Peygamber?i büyük bir sevgiyle seviyor, O?na olan yakınlığının yeryüzünün bütün nimetlerinden daha hayırlı olduğunu düşünüyordu Bu yüzden sünnet-i seniyyeye sıkı sıkı sarılıyor, takvanın sınırlarını bu muhabbet haritasıyla belirliyordu İyiliği emredip kötülükten sakındırmanın bu haritanın hayat veren nehirlerinden biri olduğuna inanan Ebu Hureyre, bu coşkun nehre zenginlerin sed çekmesine izin vermiyor, hakkı kaim kılmak için zenginle fakir arasında bir ayrım gözetmiyordu
İlme olan düşkünlüğü onu Hz Peygamber?in katında ayrıcalıklı kılıyor, iltifatın en kıymetlisiyle taçlandırıyordu ?Senden önce bana kimse bu soruyu sormamıştı!? diyen Hz Peygamber?in yüzü aydınlanıyor, kıyamet günü şefaatine nail olacak en mutlu kişileri açıklıyordu: ?Bütün kalbiyle ve benliğiyle ?Lâ ilâhe illallah? diyenler? Öte yandan Hz Peygamber?e olan sevgisini, ?Seni görünce mutlu oluyorum! Gözüm gönlüm aydınlanıyor? sözleriyle ifade etmeye çalışan Ebu Hureyre?ye Hz Peygamber: ?İlim Kabı? adını veriyordu Zira onun nebevî bir duayla sırlanmış güçlü bir hafızası vardı
Zeyd bin Sâbit?in anlattığına göre bir gün Hz Peygamber mescidde bazı sahabilerinin yanına gelmiş, ?Her biriniz Allah?tan bir dilekte bulunsun!? buyurmuştu Zeyd bin Sâbit ve bir başka sahabî dua etmiş, Hz Peygamber de ?Amin? demişti Sıra Ebu Hureyre?ye gelince ?Allah?ım senden iki arkadaşımın istediklerini ayrıca unutulmayan bir ilim dilerim? demiş, Hz Peygamber de bu duaya ?âmin? demişti Bunun üzerine Zeyd ve diğer arkadaşı, ?Ey Allah?ın Resûlü! Biz de Allah?tan unutulmayan bir ilim isteriz? demişler, Hz Peygamber gülümseyerek şu cevabı vermişti onlara: ?Devsli genç sizden önce davrandı!?
Bir başka rivayete göre ?Kediciğin Babası?, Hz Peygamber?in, ?Kim cübbesini yere serer de ben sözümü bitirdikten sonra toplarsa benden duyduğunu bir daha unutmaz!? sözünü duyar duymaz cübbesini yere sermiş, o günden sonra Hz Peygamber?den duyduğu her şeyi aklında tutmuş, unutmamıştı İlâhî bir sorumlulukla harfi harfine ezberlediği yüzlerce hadis-i şerîfe kendine ait bir sözün karışmaması için, ?Bu benim kesemden? diye dikkat çekerdi Ebu Hureyre
Kulluk bilinci, gündüzlerini oruca, gecelerini namaza ayırmıştı Yoksulluğu ve Suffe Ehli?nden oluşu evliliğini Hz Peygamber zamanından sonraya ertelemişse de, bir aile oluşturduktan sonra dahi aynı hassasiyeti eşi ve kızının da dahil olduğu teheccüd şehrâyinleriyle devam ettirmişti Nöbetleşe uyanıyorlar, geceyi dilimlere ayırıp namazla aydınlatıyorlardı Bir lokma ekmek bulamadıkları günlerden sevgiyle söz ediyorlar, öğrendikleri bir âyetin açlıklarını nasıl unutturduğunu anlatıyorlardı Geceyi üçe ayırırdı Ebu Hureyre: Üçte birinde uyur, üçte birinde namaz kılar, üçte birinde Hz Peygamber?in hadisleri üzerinde düşünürdü Evine geldiğinde, yiyecek bir şey olup olmadığını ailesine sorar, ?yok? cevabını aldığında, tebessümünü çürütmeden, ?Olsun, ben oruçluyum? derdi O kadar kanaatkârdı ki; bir avuç hurmayla bütün gününü geçirir, bu nimetin şükrünü eda edebilmek için her vesileyle Allah?ı anardı Yokluğa rağmen misafiri sever, azığını paylaşmakta tereddüt etmezdi O günlerde üç cümlelik bir biyografisi vardı: ?Yetim büyüdüm Yoksul olarak hicret ettim Karın tokluğuna çalışan bir işçiydim ?
İlimde yükseldikten sonra Hz Peygamber tarafından İslam?ı yayması için Bahreyn?e gönderildi Daha sonra Hz Ebu Bekir ve Hz Ömer dönemlerinde de aynı yerde imamlık, müezzinlik ve valilik gibi görevlerde bulundu, müslümanların meselelerini çözdü, tevazuyla çalıştı Hoşsohbet ve nüktedandı Medine valisi Mervan?a vekalet ettiği bir gün, hurma lifinden bir başlığı kafasına geçirip eşeğe binmiş, çarşıda bineğini koşturuyor, karşısına çıkanlara ?Yol açın, emir geliyor!? diye bağırıyordu Çocuklarla oynamaktan, onları sevindirmekten büyük haz alırdı Geceleri oynadıkları ?Karga oyunu?na gizlice katılır, sonunda ayaklarını yere vurarak onları şaşırtır ve güldürürdü Ebu Rafi?yi davet ettiği akşam yemeğini ?Buyurun emirin yemeğinden!? diyerek yağlı suyun içinde kuru ekmek sunmuştu
Hz Peygamber?in vefatından sonra Mescid-i Nebevî?de ne zaman hadis rivayet etse gözyaşlarına boğulan Ebu Hureyre ilim ve fedakârlık üzerine bina ettiği dünya hayatını 78 yaşında tamamladı ve Medine?deki Cennetü?l-Bakî?a defnedildi Bâki kalan onun rivayet ettiği bini aşkın hadis-i şerif oldu Yüzlerce yıldır dünyanın neresinde bir Müslüman Hz Peygamber?den bir hadis rivayet etse onun adı da anılıyor: ?Ebu Hureyre (r a)?nin rivayet ettiğine göre, Resûlullah (sav) şöyle buyurmuştur:? sözü milyonlarca dudağı süslüyor
|