Prof. Dr. Sinsi
|
Buse'nin Göz Yaşları 38
Buse'nin Göz Yaşları 38 Öyküsü - Derin Duygular - Ayhan Sarıkaya - Duygu Seli - Yaşam Hikayeleri - Öykü
Buse, odadan salona çıktığında; karşısında muhtar ve oğlu, heyecanla kendisine bakıyordu İçerde gelini ve kaynanasına verdiği müjdeyi yineledi:
-Muhtar bey,gözünüz aydın Nur topu gibi bir kızınız oldu Allah,analı babalı büyütsün, acılarını göstermesin  Eh,artık bana müsaade Yolcu yolunda gerek Ben gitsem iyi olacak  
-Allah senden razı olsun Buse gelin Biraz oturup çayımızı içseydin, yemek yeseydin bari  
-Sağ olasın muhtar bey Kahvenizi içtim ya Bu, yeter İlerde lohusa döneminde kontrole geldiğimde yeriz Şimdi beni,götürseniz iyi olacak Ne de olsa Ahmet efendinin buraya geldiğimden kendisinin haberi yoktu Gerçi küçük kız Pembe gül'e haber bırakmıştım ama Yine olsun Saygıda kusur etmeyelim  
-Ne demek, efendim Sizin böyle maharetlerle köyümüzde bulunmanız bizim için bir nimettir Nasıl da geç fark edebildik,senin gibi değerli bir insanı  Markette Hüsne ile konuşmasaydık yine seni keşfedemeyecektik  Senin hemşire olduğunu öğrenince sevinçten uçtuk Bizim bu köy yerlerinde genel de doğumlar yüzünden ölümler bile olur Yanlış müdahaleler ve buna benzer koca karı ilaçları ile tedavi yöntemleri;bize acı olaylarla karşı karşıya bırakıyor  
-Muhtar bey, bundan sonra elimden geldiği kadar insanlarımızın sıkıntılarına koşup onları mutlu etmek için çalışacağım  Hadi şimdi geç kalmayalım
-Peki, Buse hanım  Hemen gidelim  
Bu arada Buse, cebine bir elin uzanıp bir şeylerin sıkıştırıldığını hissetti Hemen elini cebine sokup, muhtar tarafından bırakılan parayı çıkarttı
-Lütfen muhtar bey, ben bu işi, gönül rızasıyla yaptım Para, aklımdan hiçbir zaman geçmez Eğer siz öyle düşündüyseniz bilemem Bana verdiğiniz bu parayı,köyümüzde yoksul insana verirseniz benim namıma, daha çok sevinirim  
Buse'nin kararlı bu tutumu karşısında, muhtar sessiz kalıp "peki, Buse gelin "demekle yetindi  
Merdivenlerden yavaş yavaş aşağıya indiler Hava oldukça serinlemiş,hafiften rüzgar esiyor, sanki bir yağmur havasının çağrışımını yapıyordu   Buse gelin,şalını boynuna sıkı sıkıya iyice doladı
Muhtar, karısına seslenerek " hadi gel gız,Buse'ye eşlik et" diye çağırdı
Traktör, yine aynı homurtuyla çalıştı Muhtar'ın avlusundan ayrıldıktan sonra,köyün ana sokağına doğru yol alıp gecenin sessizliğinde; homurtularına,hırıltılarına devam ederek uzaklaştı  
Aynı yolu yine aynı sürede aldılar Muhtar,dikkat ediyordu "bir yanlışlık yapmayayım diye yolun çukur yerlerine girerken; ayağını, gaz pedalından çekip traktörün sarsıntı yapmamasına çalışıyordu  
Ahmet efendinin konağına nihayet geldiler  Muhtar,konağın kapısında;traktörü, stop etmeden durdurup,aşağıya indi Konağının tokmağını hızlıca vurmaya başladı  Demir tokmağın,çelik zemine her inişinde çıkardığı ses,yankı yapıp gecenin sessizliğini adeta yırtıyordu  
Çok geçmeden, içerden;çift taraflı oldukça büyük kapı, gıcırtıyla açıldı Ahmet efendi'nin büyük oğlu,kapıyı açtığında; muhtarı,karısını ve analığı Buse'yi karşısında görünce şaşırmıştı "Bu da neyin nesiydi?Tarladan geç döndüğüm için neler olup bitiyor haberim yok " diye düşündü  Muhtar, yılların kurduydu Ahmet efendinin büyük oğlunun ruh halini sezdiği için,hemen olup bitenleri bir çırpıda anlattı,sonra da,
-Baban evde mi Hasan?
-Evde muhtar
Gelmişken onu da bir soluk görem de durumu ona da anlatam  
Hasan:
-Tamam muhtar amca dışarıda beklemeyle olmaz Traktörü de içeri alın Hem misafirim olun bakalım Sen içeri geçerken ben,babama seslenirim  Hadi çabuk geçin içeri  Hava da yağdı yağacak ha  
Buse de yavaştan aldı Muhtarın karısına eşlik etme bahanesiyle yukarı çıkıp kocasıyla yüzleşmek istemiyordu  Odasından çıkarken,aceleyle çıktığını,konsülün üzerinde defteri unuttuğunu anımsadı
"Eğer kocam erken gelir de yazdıklarımı okursa tepki verir beni de bu günlüklerim ve şiirlerimden dolayı kesinlikle cezalandırır  Nasıl da aceleyle çıkıp da unutmuşum "
Ahmet efendi,yanardağ gibi alev saçan öfkesi belirli süre sonra yavaş yavaş inmiş,kızlarının :
"Buse cici annemiz Muhtar amcanın gelinin doğumuna gitti" sözlerinden sonra sessizliğe bürünüp kendi kendisiyle iç hesaplaşmaya yönelmişti  Eleştiri oklarını genç karısına ne denli yüklediyse biraz da kendisine doğru çevirmişti Yaşamında ilk kez kendisiyle yüzleşmeye başlıyordu  
O kadar düşündü ,o kadar tartı biçti;bir çıkış noktası bulamamış, elinde beklettiği defter, o anda Deli Osman'dan daha tehlikeli gelmişti
"Deli Osman'a karşı nasıl garbımı alacağımı, az çok geçmiş tecrübelerime dayanarak kestirebiliyorum ama karıma karşı ne nasıl davranabilirim İstersem şiddetin en alasını uygular,onu karşımda iki büklüm eder,kafasını bile koparırım ama öfkeyle kalkan zararla oturur hesabıyla yine ben zararlı çıkacam Böyle genç ve güçlü avradı bulma şansım olmayabilir  En güzeli onun defterini yok edip,psikolojik olarak onu yıkmaya çalışayım  Bakalım ne olacak "
Bir anda,o kadar arazinin sahibi otoriter Ahmet efendi gitmiş,yerine polis hafiyesi Ahmet efendi gelmişti  
"En güzeli defterini ocağın içerisinde yakmak Başka çare yok  "
Böylece Buse'ye karşı sindirme politikası yapmanın dürtüsüyle defterini ,içindeki öfkeyle yakıp kül etti Salonun içerisinde elleri arkasında ileri geri dolaşırken dışarıdan gelen sesler, kulağını yaladı Kayıtsız kalmayarak dışarı çıktığında misafirleriyle karşılaştı:
-Vay muhtarım, yel mi attı,sel mi attı Hoş geldin konağımıza  
-Hoş bulduk Ahmet efendi  Sağ olsun sizin hanımdan,Buse gelinimizden  
Ahmet efendi:
-Hele bir içeri buyurun, ayak üstü olmaz Oturalım, hem sohbet etmiş oluruz  
Karısından tarafa dönerek:
-Buse, sen de biraz elini çabuk tut Misafirlerimize bir şeyler hazırlamaya çalış  
-Tamam
Buse, hemen odasına döndü İlk işi konsülün üzerinde göremediği defterini,masanın gözlerinden birine koymuşumdur düşüncesiye hepsini de sıradan gözden geçirdi  Ama nafileydi  Olası bir ihtimalle belki kocam yatağın altına saklamıştır diye yatağın dört köşesini de kaldırıp baktı,yine yoktu anılarını yazdığı defter  Her şey bir tarafa o defter bir tarafaydı  
"O defteri,Ahmet efendinin tarlalarının tamamına bile değişmem " diye düşündü  
Çaresizlik içerisinde mutfağa girip,misafirlere bir şeyler hazırlamaya çalışırken beyni karma karışık düşüncelerle devinim halindeydi  
Ayhan Sarıkaya
|