Prof. Dr. Sinsi
|
Buse'nin Göz Yaşları 17
Buse'nin Göz Yaşları 17 Öyküsü - Derin Duygular - Ayhan Sarıkaya - Duygu Seli - Yaşam Hikayeleri - Öykü
Bugünlerde bu tip arızalar rutin haline gelmişti Bütün
Elektrikler kesilmiş, süt sağım makineleri devre dışı kalmıştı İneklerin memelerindeki sütler,damla damla yere akıyordu işler bittikten sonra gece kesilmiş olsa sorun yoktu Ama gündüz olduğu zaman işler değişiyor,her şeyin gidişatı aksıyordu Belki yakın yerlerde bir arıza ya da trafo çalışması olabilirdi Böyle olunca da Işıklı köyünün tamamında hayat yavaş yavaş duruyordu Özellikle de Ahmet efendinin konağındaki hava birden bire ters dönüyordu
Kültür ırkı simentel cinsi hayvanların süt sağımı ile ilgilenen Kerim,elektriklerin gelmesi uzayınca;panik yapmaya başlamış,kendi kendine oflayıp,pufluyordu Şimdi ne yapacaktı Tedirgin vaziyette ahırda hayvanların arasında dolaşıp durdu Süt sağım makinelerini,ineklerin memelerinden çıkarıp, hayvanların üst taraflarında bulunan kancalara iliştirmişti Bir sigara yaktı Kafasında bir takım varsayımlar oluşturarak kendince çözüm yolları üretti Konağa çıkmalı, durumu,"kız kurusu" Selma'ya aktarmalıydı Kerim de herkes gibi Selma'ya kız kurusu diyordu Kocaya gitmekte yaşı ilerleyince, evde kalmış kız gibi görüldüğünden kız kurusu diyorlardı onun için Bu yüzden Kerim'in ilk aklına gelen Selma olmuştu Eğer biraz daha gecikirse; işler,çok kötü boyutlar alabilirdi Aksi takdirde sütlerin sağımları gecikeceğinden,mandıraya sütler ulaşamayacak, peynir yapım işleri aksayacaktı  
İşler,zincirleme aksayacağından dönüp dolaşıp, kabak Kerim'in başında patlayacaktı Bütün işlerin sorumlusu olarak, Ahmet efendi tarafından sorgu suale çekilecekti Daha önceden de böyle bir durumla karşılaşmış,işi yavaştan alınca Ahmet efendi tarafından sütlerin,peynirlerin bedeli kadar aylığından kesilmişti İkinci bir ihmalkarlığın tekrarında ise işinden atılma tehlikesiyle uyarılmıştı Ahmet efendinin huyunu suyunu bilmeyen mi vardı Ne kadar acımasız olduğu belliydi zaten Hiç bir konu da taviz vermezdi Bu zamana kadar hata yapan,işleri savsaklayan kaç işçinin işine son vermişti Bu konularda acımasızdı Şimdi ekmeğinden olursa ne yapacaktı Gidip inşaatlarda da çalışamazdı Yaşı da ilerlemiş,eski gençlik yıllarındaki gibi gücü kalmamıştı
Kerim,yaktığı sigarayı bitirene kadar kafasından bir takım yorumlar yaptı Hayvanların arasındaki dar koridorda ileri geri dolaşırken kendi kendine üretmiş olduğu senaryolar üzerinde en mantıklısı "kız kurusu Selma'nın yanına gitmek" diye karar verdi Sigarasını izmaritinin dibine kadar içmişti Neredeyse izmaritini de yiyecekti İzmariti,hayvanların dışkıları içerisine parmağı ile fırlatıp attı
Ahırla konak arası yakındı zaten Aynı avlunun(alan)içerisinde fakat birbirlerine biraz uzaktılar
Kerim,konağın merdivenlerinden yukarı çıkıp,koridor kısmına doğru yöneldiğinde kız kurusu Selma ile karşılaştı O da dışarı çıkmak için hazırlanıyordu Süslenip püslenmiş,komşuları Zehra'ya gitmeyi ve biraz dedi kodu yapmayı düşünüyordu  Zehra'nın bir ayağı Amasya'daydı Kardeşi liseye orada başlayınca annesiyle babası "oğlumuz yalnız kalmasın" düşüncesiyle Amasya'ya taşınıp kiralık ev tutmuşlardı Zehra da köyde evli olduğu için on beş günde bir bazen de haftada küçük çocuğunu da yanına alıp annesini babasının yanına giderdi Kocası uysal birisiydi Zehra'nın sözünden dışarıya hiç çıkmazdı O ne dese hemen yerine getirirdi Zehra,her gidip gelişinde değişik haberlerle geliyordu köye Bu haberler de Selma'nın işine geliyor,tam da aradığı dedi kodu haberlerini yakalıyordu kendine göre
Selma,bu fırsatı kaçırmazdı Evde kalmamak için son şanslarını zorluyordu Yaşının kocaya gitmek için geçtiğini o da kabulleniyordu Kırka merdiven dayamıştı Yine de "şansım yaver gider de bir koca bulurum" düşüncelerindeydi  Bu hususta bir ip ucu bulmuş gibi görünüyordu Önceki seferinde Zehra,kulağına bir şeyler fısıldamıştı Hiç evlenmemiş bir memur emeklisinden bahsetmişti Ama anlattıkları yarım kalmıştı,o zaman Bugün ise şu emekli memur kısmetini didikleyip duracaktı Eğer bu iş olursa,memur emeklisiyle dünya evine girebilirse; evde kalma tehlikesinden kurtulmuş olacak,o da, her kadın gibi anne olmanın tadına varacaktı,dokuz ay on gün sonra  Ne yapsındı Ahmet efendinin çiftliğini Hele bir yaşlı anası rahmetli olsun,işte o zaman gösterecekti Ahmet efendiye kardeşinin gerçek yüzünü Kendine düşen mirasının tamamını alacak,ona en ufak bir "zınnık" bile bırakmayacaktı
Selma,karşısında birden bire Kerim'i görünce şaşırmış,
"-Ne o Kerim efendi,iş tulumuyla ne gezinip duruyon konağın içerisine,yoksa bir aksilik mi var?"
"-Selma hanımefendi,malum elektrikler yok Sütleri makine ile sağıp mandıraya yetiştiremeyecem "
"-Eee,ben ne yapabilirm ki? "
-Sizden yardım istiyorum efendim Konaktaki bayanların seferber olması lazım,sütleri sağmak için  "
Selma,Kerim'in "hanımefendi,efendim" diye hitabından çok hoşlanıyordu Bir defasında "abla" diye hitap edince "ne ablası" diye fırçalamıştı  
Selma,zamansız gelen bu süt sağılması işine canı çok sıkılmıştı Tam da sırasıydı Halbuki önemli işleri halledecekti bugün  Kısmet peşinde koşacak,şansız talihini dönderecekti Birden sinirler beynine sıçramıştı Konaktaki oturan bayanları hemen seferber etmeliydi Kim olursa olsun çağırmalı içtima etmeliydi Şimdi koridorda deli gibi sağa sola koşmaya başlamış,ağzına kimin ismi geldiyse bağırıyordu
"-Gız Fadik,gıçını dikip oturma Çabuk şalvarını giy,ineklerin sütleri sağılacak "
Fadik,bulunduğu yerden bağırıyordu,
"-Sadece beni mi gözün görüyo Buse gelini de çağırsana  Geldi geleli kıçını dikip oturuyo  "
Selma,Buse'nin bulunduğu odaya doğru yönelip avazı çıktığı kadar bağırmaya başlamıştı,
"-Bu zilliye haddini bildirecem Kendini konağın prensesi sandı,Allah'ın çulsuzu Hadi kız hep birlikte ahıra gideceğiz İneklerin sütleri sağılacak Giy şu tumanını Çabuk ol,çabuk  "
"-Abla bağırmasan olmaz mı?Karşında sokak köpeği yok "
"-Vay bana bir de karşı geliyon ha Daha dün geldin kahpe Bugün kendini kraliçe mi sandın Seni gecekondu sürtüğü köpek  "
"-Doğru konuş,ağzını topla  "
Kız kurusu Selma ile Buse saç saça baş başa birbirlerine girmişler, yerde alt üst olmuşlar,sağa sola yuvarlanıyorlardı  
Ayhan Sarıkaya
|