07-11-2012
|
#1
|
Prof. Dr. Sinsi
|
Yalnızlık Bir Kıştı Dinmeyen
Öyleydi işte 
Her attığım adımda biraz daha boşluğa düşüyordum Yürüdüm Yürüdüm Bakışlarım adımlarımı takip ediyordu Başka bir yere bakmanın korkusuydu belki de içimdeki Birisini görmek Birisiyle karşılaşmak Eskilerden bir görüntünün çıkagelmesi Ya da asıl istediğim buydu Tanıdık birşeyler Yoktu Yıllar tanıdık simaları dört yana savurmuştu belli Ben aynılığını yitirmeyen sokaklardaydım Yürüdüm Yürüdüm
Ellerim ceplerimdeydi Soğuktan yumruk yapmıştım Isınmak için sıcak bir nefes yeterdi Yoktu Zaman diriliğini yitirenlere dostça davranmıyordu Birzamanların kalabalığından saklanmak için gittiğim dağbaşlarından hoyratça kullanılmış anılarım yuvarlanıyordu üzerime Ellerimden tutan biri olsaydı içim ısınırdı Üşümezdim Yalnızlık bir kıştı dinmeyen Gri rengi hep üzerimde, Hasan Dağının doruklarından inmeyen sisti Yürüdüm Yürüdüm Kış içimde yanıyordu
Öylece çöktüm bir kaldırım köşesine Umuda sımsıkı sarılmanın ürperten aldanışına mı tanık oluyordum? Yılmayacaktım Yılmayacaktım Ben kışta ölen ağaçlar gibi susmayacaktım Yapraklarım hiç sararmayacak, yıllar bedenimi yıpratmayacaktı Diri, dipdiri karşı koymak rüzgara Titriyordum Kar yağıyordu üzerime Bir tebessümün esirgenişiydi üşümek Ellerim ceplerimde Öylece kalakaldım
Şimdi  çağırsam gelir misiniz?
Dost bildiklerim, çağırsam gelir misiniz?
Kimi sivasta, kimi ankarada, kimi bilmem hangi memleketinde kışın  çağırsam gelir misiniz?
Kar mı yağdı saçlarınıza, yağmur mu ıslattı kirpiklerinizi, güneşi mi battı yüreğinizin  yoksunuz işte, yoksunum işte  kar yağmış saçlarınızı, yağmur ıslatmış kirpiklerinizi, güneşi batmış yüreğinizi alıp  çağırsam gelir misiniz?
Çocukluğum  mor kadife eteğim, boyumu aşan bisikletim, üzerine çiğ düşmüş okul günlerim  çağırsam gelir misiniz?
Şimdi  çağırsam gelir misiniz?
Doğruldum Ellerimi usulca ceplerimden çıkarıp yumruklarımı açtım Yüzümü kışın sert rüzgarına çevirdim Baktım uzaklara, en uzaklara, uzakların uzaklarına Avucumu uzatıp ileriye, haykırdım: Eyy siz yitirdiklerim! Eyy yitirip de bir türlü silemediklerim! Eyy silmeyi beceremediklerim! Hayat size neler getirdi?
|
|
|