Geri Git   ForumSinsi - 2006 Yılından Beri > Sinsi Eğlence > Bir Tutam Hikaye

Yeni Konu Gönder Yanıtla
 
Konu Araçları
gülüm, seher

Seher Gülüm

Eski 07-11-2012   #1
Prof. Dr. Sinsi
Varsayılan

Seher Gülüm



Ah Munzur bakışlım, ceren gözlü sevdiğim, sehergülüm, yine sensiz akşam oldu bak Sabah oldu, yine sensiz yeni bir güne başlayacağız uzaklarda Huzursuz, mutsuz ve bedbaht Sen her sabah Munzur suyu olup, akıyorsun düşlerime, yüreğime, ellerime, gözlerime
Akışında aşk var biliyorum, sevda var, özlem var, umut, özgürlük, aydınlık ve çiçek çiçek, nakış nakış duygu var Her akşam ovalara, ormanlara, dağlara, taşlara, çimenlere ve özlemlere işliyorsun güzelliğini Munzur suyu sonsuza aktıkça, sen de akacaksın! Sürekli bir akışı vardır bu suyun İsyan var akışında, bereket var, türkü var, sevda var, güzellik var Yüzyıllardır serseri toprak altında sürekli bastırılan bir özgürlük aşkının çiçeği var; bir özgürlük aşkının çocukları var

Yaşam sürdükçe bu akış devam edecek Biz, Munzur'un ceren gözlü, ceylan bakışlı, yüreği rüzgar nakışlı güzel çocuklarıyız Çevirip yüzümüzü gökyüzüne, her gece yıldızlara bakarız Dağ çiçeği kızıllığında alınlarımız Öyle dik, öyle mağrur Her gece ay şavkır yamaçlara, avuçlarımız sosın sarısı olur Bakışlarımız ay kokar Biz, Munzur'un Maral gözlü çocuklarıyız Her sabah uzaklara bakarak yüreğimize sevgiden, özlemlerden ışıklar toplarız Acılar yoklarız kalbimiz sularda menevişlenirken Gittiğimiz yollarda ayak izlerimiz silinse de yurdumuz yüreğimizdir bizim Nereye gidersek gidelim, nerede olursak olalım, bir gün döneceğimiz yer, yine Munzurdur

Bizim sevgimiz katışıksız bir sevgidir Törenlerden, gösterişlerden uzak Munzur, kardeştir sevinçlerimize Munzur, acılarımıza anadır Munzur'u ve Munzur'da seni düşününce, her seher yemyeşil yamaçlar, geniş çayırlar, pırıl pırıl sular, derin vadiler ve masmavi göklerin aydınlığı serilir içimizin koyaklarına Her tepeyi, her suyu, her çiçeği kalbimizle koklarız ve kalbimizle öperiz tek tek Sonra karasevda olup göğsümüzun derinlerine düşer her parçası Ve ben her ayrılışımda gözyaşımla sularım dereleri, ayrılık güllerini Ve ben her ayrılışımda seher gülüm,bir sarmaşığın sevdasıyla sarılırım sana, göğsümdeki ateşle

Ey Munzur ! Biz ki, onurunu onurumuz bilmişiz, yüreğini yüreğimiz, ahtını ahtımız, sevdanı sevdamız bellemişiz Sen ki, zulümlerde bize kol kanat germişsin, saklamışsın bizi bağrında Hüzünlerde hüznümüz, sevinçlerde şenliğimiz olmuşsun Düğünlerde halayımız olmuş, dolmuşsun can evimize Ateş yakmayı, ısınmayı senden öğrenmişiz Senden öğrenmişiz rüzgarın kaç dil bildiğini Koşmayı, ağlamayı, sevmeyi sevinmeyi, efkarlanmayı senden öğrenmişiz İnsana insanca bakmayı , tüm canlılara saygı duymayı senin ululuğundan almışız Nerede olursam olayım, hangi fırtınalarda kalırsam kalayım, seni düşündüğüm zaman ısınır içimin mor türküleri Bahar gelir gözlerime, Munzur suyu olup akar yüreğim sevda nehirlerine Özlemler büyür bir yanımda dağ dağ, bir yanım rüzgar olur eser, nergis kokulu yaylalara Ne varsa geçmişe dair canlanıp dikiliverir karşıma

Biliyorum, şimdi yine berraktır doruklarında gökyüzü Belki eskisi gibi yaylalara çıkılmıyor Kuşlar da çoktan göçüp gitmiştir uzak diyarlara Ama ben yüreğimle, sevdamla, beynim ve hatıralarımla oradayım işte Yüreğim, beynim, her şeyim orda duruyor Aynı yerde olmasam da, sevdamı dün gibi yakın yaşıyorum Çocukluğum, ilk gençliğim orda seyrediyor

Şimdi Amsterdam'ın kalabalık sokaklarını arşınlayıp, duruyorum avare ve dalgın Ama ben, bendine esir olmuş gibi, halâ Munzur'u düşünüyorumMunzur'un soğuk sularını, temiz havasını düşlüyorum Bilirim ki Munzur; yaşamın, umudun, sevdanın, özgürlüğün farkına varma hesabıdır Tanımayan, yaşamayan nerden bilsin Munzur'u! Ben orada doğdum, orada büyüdüm Sevdam, özgürlüğüm, dostluğum, içtenliğim, doğallığım oralıdır çünkü Bilinsin ki, her bahar gelince, ben yüreğimi Munzur suyuyla yıkarım, Munzur suyuyla beraber akar yüreğim dağlara, ovalara, denizlere Ve ben başımı dağ yelleriyle sararım her bahar Bitmez bir rüya olur Munzur, her gece düşlerime girer; her sabah Munzur hayaliyle uyanırım

Ne zaman Munzur'u düşünsem ve de Munzur'da seni; siyahla beyaz, yeşille mavi, ağlamakla gülmek, yaşamla ölmek arasında kalırımİnce bir sızı, bir özlem hüznünü yüreğime bırakıp gider usulca Bilirim her filiz bir hayattır bağrında, her hayat bir umut Tıpkı, dağlı çocukların sonsuz güzelliği gibi Çocukları vurulan anaların sonsuz acıları gibi Sevgiyle, sabırla yüreğimizde mayalanan o karanfil tadı, yedeğimizde sabır ve aşkla taşıdığımız umuttur Canımıza can katan kanımızdır; toprağa saçtığımız tohum Gözlerimizde sakladığımız yağmur ve sevgimize bandığımız ekmeğimizdir, suyumuzdur Sevdamız Munzur'un doruklarından, tıpkı ipekten bir tül sarması gibi, seher yellerinden gelir ve eğilir bütün sevgilerin önünde Zulümlerin önünde dimdik durur, başı dumanlı dağlar gibi, başı eğiklere nispet

Bahar geldi mi cemreler düşer toprağa Göz ıslağında yeşerir umutlar, tomurcuklanır sevdaya bilenmiş yürek İsyan gülleri açar kızıl kor, onurun ve direncin doruklarında Yükseldikçe yücelir kara sevdalı başlar, başı eğiklere nispet, başı dumanlı dağlar gibi Yıldızlara ulaşır hür düşünceler ay alacası şafaklarda

Çiy düşünce kınalı bir kızın saçlarına, sevda yelleri eser ılım ılım, yalım yalım kavurur yürekleri, savurur gül kokulu yaylalara Çağlardan çağlara destanlar kuşanıp, türkü türkü izi kalır yollarda Akıp gider Munzur Suyu gürül gürül, göçer dost obalar ardında al ateşler yakarak ve bir başka bahara umutlarını bırakarak Sevdanın kan kırmızısı rengine kar düşer, üşür dalında binlerce tomurcuk çiçek İşte o zaman ben, en görkemli bulutları çağırıp, en yürekli rüzgarlarla, uğul uğul uğuldarım isyanlar doğurup fırtınalarda

Bilin ki, bütün acılarını tattığım ve ihanetlerine alışamadığım bu metropollerde, bir yerim yok benim, hep dikenler üzerinde eğreti kalıyorum Ne zaman gözlerim dalıp gitse uzaklara; bir süsen, yapraklarını serer önüme Savrulur ipek saçları dalga dalga gökyüzüne Uzanıp alnımdan öper bir anne, oturup hasretin avlusunda ağıtlar yakar Rüzgar uğultuları çarpar şakaklarıma Bir sevda türküsü kulaklarıma süzülür uzak yayla yollarında, gittikçe mahzunlaşır yüreğim Susar o an bütün sular, kuş, rüzgar, börtü-böcek ne varsa Ne zaman içmeye eğilsem bir pınarın soğuk suyunu, köz köz olur tutuşur su Rüzgarın saçları ateş olup düşer dağların doruklarına Yanaklarım ateş keser, çatlar dudaklarım Boyun büker Munzurun tüm menekşeleri, sümbülleri, sehergülleri, kırkkanatlılar ve de seher bakışlı gelinleri, tomurcuk göğüslü kızları Birikir gözyaşları damla damla dünyanın gözlerinde ve damla damla akar yeryüzünün yanan yüreğine Bana da ezgilerden nakış dokumak kalır çile çiçekleri!
ne Boynumu bükmek kalır Munzur aşkına

Ne zaman yanık bir türkü duysam tutuşur yüreğim, döner başım, savrulurum güz yaprakları gibi Düşerim kaldırımlara, kimse aldırmaz, kimse kaldırmaz beni, gelip geçer üstümden ihanetler, gelip geçer üstümden hüzünler Çöken karanlıklar umudumu, sönen hayaller hayatımı çekip götürür Bil ki yıldızlardan yol yapıyorum kendime her gece, köprüler kuruyorum sana kavuşmak için, yüzüm sana dönük ey yurdum, kınalı yarim, sehergülüm Azad eyle beni, yediler, kırklar adına ve aşkına azad eyle Yüreği yüzünde gezen ve gözyaşları ayazda üşüyen dağlı bir çocuğum ben Ateşe tut ki yüreğimi, ısınsın Beni severse sen seversin ancak, sen anlarsın Munzur bakışlım

Sehergülüm! Ne çok severdik yayla yollarında seninle türküler söylemeyi Ne çok üşürdük yayla yollarında Yüreğinde kocaman ateşler yakardın ellerimi ısıtmak için Şimdi üçler, beşler, seyitler aşkına usla yüreğimi Usla ve bırak yaralı kalsın seni seven yanım Gözlerimdeki yaşları topla, bırak çöl olsun kaderim Bir kardelen aşkı kalsın içimde, bir de bu kahreden gurbet ezgisi Gerisi Munzur aşkına ağlamak olsun, yanmak olsun

Oy Maral Maral! Gözlerin gözlerimde hangi pınarların mavisi, hangi ayın vurgunuydu mavi gecelerde ah nazlı maral? Umudun adresi var mı? Sevgiye nereden gidilir? Yitirdim adresini dostluğun, vefanın, aşkın Bul beni Her adımda ateşlere basıyorum, körler ülkesinde, körüm Ben yaşamın adını sen koydum, senin adını sevda, sevdanın adını yaşam Düşmüşüm, tut elimden kaldır beni, alıp sevdalara götür beni

Sesin çağlayan bir ırmağın türküsüydü karlı dağlarda oy maral maral Gülün boyun büküşüydü hasret bahçelerinde, ben gönlümü yalnızca sana sakladım yıllar boyu, sev beni, sev beni ateşler içinde de olsan Düşmüşüm kaldır beni, yüreğine yaslanayım Üçler, yediler, kırklar aşkına ah nazlı maral! Canevimde büyüyen hasretimi yasladım da yıllara; uzak, çok uzak bir yıldızda kaldı düşlediğim dünya Sonra uzun bir kar yağdı yollara, üşüdüm Duman oldu, tufan oldu ömrüm, içimde dinmeyen fırtınalar, gece karası öfkeler kaldı yüreğimde ve ihanetlerin açtığı çukurlar, hesabını kimselere soramadığım Üstümde kar yangını, başımda gam, gönlüm rüzgarlara vurgun, yollar duman Ateşler içinde dolanır kanım, yüreğim Sarıl bana üşüyorum, sarıl bana düşüyorum, nedenini sorma ne olur

Zaman kör karanlık ve acımasız Yıldızlara dönder yüzümü oy maral, lekesiz sabahlara dönder Güneşe dönder yüzümü, şimdi soğuk bir kutup dünya, iliklerime dek üşüyorum Kar altında kalbim şimdi, Munzurun doruklarında gözlerim üşüyor, gözlerimin anadolusunda kirpiklerim Mühür vuruldu yaralarıma oy maral maral

Sarıl boynumaSıcak dostluğun ısıtır beni ancak, hilesiz sevgin ısıtır Bunca yıldır gönlümü yalnızca sana sakladım Sev beni üçler, beşler aşkına Öyle uzak durma gel Acılar uçurum, acılar uçurum, tut beni düşüyorum,üşüyorum ısıt beni Gel, yürek çatlağı bir ezgiye sar beni, gül yaprağı bir sevgiye sar ki, ölem Ey yarasında nehirler fışkıran kalbim, ey saksısında sevgiler büyüttüğüm kalbim, bak akşam oldu yine, kararıp kaldı düşlerim Ah ben bu acıların hesabını kime soracağım? Kendimi anlatacak kadar vaktim de yok artık

Aşka ve toprağa ahdımız var oy maral maral Şiir serpin üstüme su yerine, sevgi serpin üşüyorum Gel, yürek çatlağı bir ezgiye sar beni, gül yaprağı bir sevgiye sar ki, ölem Gümbür gümbür bir yürek nasıl düşermiş toprağa, görsün dünya alem Elveda nazlı çiçek, elvedaTeyran çiçegi sana su veremem, koklayamam bir daha, okşayamam nazlı yapraklarını Bağışla beni Derin bir ah gibi sevdalar içinde tutuşan upuzun nehirler alsın beni ah maral Tutmaya gücüm yetmiyor artık kalbimdeki soluğu Turnamın göğsü yaralı, turnamın kanadı kırık, taşıyamaz gurbeti kanatlarında

Bitmeyen bir hüznün kıskacında yaralı ezgilere tutsak kaldım, paramparça kaldım ortasında karanlığın, geçen trenler de almıyor beni, içimde tarifsiz kederler büyüyor Toz toz oldum buralarda , duman duman Gel gör ki, kan çanağı gözlerim, sesim gelmiyor oralara ah maral maral

Alıntı Yaparak Cevapla
 
Üye olmanıza kesinlikle gerek yok !

Konuya yorum yazmak için sadece buraya tıklayınız.

Bu sitede 1 günde 10.000 kişiye sesinizi duyurma fırsatınız var.

IP adresleri kayıt altında tutulmaktadır. Aşağılama, hakaret, küfür vb. kötü içerikli mesaj yazan şahıslar IP adreslerinden tespit edilerek haklarında suç duyurusunda bulunulabilir.

« Önceki Konu   |   Sonraki Konu »


forumsinsi.com
Powered by vBulletin®
Copyright ©2000 - 2025, Jelsoft Enterprises Ltd.
ForumSinsi.com hakkında yapılacak tüm şikayetlerde ilgili adresimizle iletişime geçilmesi halinde kanunlar ve yönetmelikler çerçevesinde en geç 1 (Bir) Hafta içerisinde gereken işlemler yapılacaktır. İletişime geçmek için buraya tıklayınız.