07-11-2012
|
#1
|
Prof. Dr. Sinsi
|
Değişen Değişmeyen Ben
Varlığının uzaklığının bir adım daha ileriye gitmediği bir yıl, üstüme çamurlu günlerini sıçratarak bitiyor Biraz ağladığımdan, biraz özlediğimden en çok da sevdiğimden bu sulu toprak kokusu Yine ağlıyorum ama bu sefer, biraz alışkanlıktan, biraz kolay geldiğinden biraz da sevdiğimden Yaşımız aynı, yerimiz aynı, "bizliğimiz" aynı Değişen zaman kavramı Değişen değişmeyen ben !
Kötü bir ayrılıkla başlayan ocak, bana bir umut vaat etmedi yeniliğe dair Kırgındım ve ihanetli Sanki lanetliydim aklında Tutmadın bu yüzden, bıraktın sonu düşünmeden Ruhumu gerecek çarmıh aradım "Ölmezsem öldüreceğim" korkum edilen bir tehditti bedenime Fail olamadı ellerim Ocaktı, yandı bitti kül oldu kendi iç soğuğunda Biliyordum, affedilmeyendim
Şubata da vurdu ayrılık Ve kelimelerinle kutlandı doğduğum gün Ki, hala ayrıydık sevdanın haricinde İhanetli, en çok da lanetli yüzüm sayfalarında çıktı, yüzlerce yüzsüzün yüzüne Ve başka bakışlar dedi "gitme" Gitmiştin ve kalandım Yoldu, beni de tuttu diğerlerinden boyca kısa şubatın sonunda Ömrümde biten bir kenti gömmeden ovasına, dağlara karıştı senli yanlarım Senli yanlarım Bavuluma almamıştım, içime almamıştım Kovmuştum her şeysizliğimden Ama dışım Sana kesilen biletler tanımadığım bir rüzgarda buz tuttu ve ben sesinle ısındığım gecelere başladım martta Bahardan bi’haber dallarda yaşamaya çalışıyordum Ve yalnızlık geceden başlamıyordu artık Sabahların ayaz gibi “günaydın”ında benden önce selam veriyordu doğmayan güneşe, erimeyen kara Ve anladım, paylaşılmıyordu da
Korkağı olduğum sesine mağrurluğu uluorta yenip meydan okudum "Fark etmez" dedin hem gelmeme hem gelmememe Oysa hüznün, yar kenti öksüzlüğünden kalmaydı Ama örtüktü her yanı Ve çıktım karşına nisanın bahar masumu bir kentinde Suçumu gizlemeden ve çekinmeden gözlerinden, baktım en özlediğim sana "Güzelmiş" dedim Güzeldin! Ellerini ilk arayışım ve ilk bulamayışımdı aştığımız yollar Kızgın, kırgın ve hala affetmeyendin
Mayıs uğradı nihayetinde Tutuktu sesim ve bir öykü başlıyordu ömrümüzde Ağlıyordum ama serinletiyordu yaşlar ve iyi geliyordu bana Haziran uzundu Yorucu Eskiye göre vardın Şimdiye göre hala yok Dilinden düşmesi için bazı kelimelerin, yalvarandım Hazirandı ve benim olmaya başlıyordun Bilinçsizce 
Yaz girdi aramıza bilmem kaç ayla Sana gelme yollarım açılıyordu Özlemimse hala aynı inadında Gelecektim, her şeyimi sana vermeye Gelecektim, her şeyini almaya Gelemedim ve nefret ettim yollardan da, türkülerinden de Sonu eylül yazda, korkum depreşti Sesine tutundukça, sessizliğini yaşayamaz oldum Yaşayamaz oldum, hiçbir şeyi Eylüldü, olmadı korkulanlar Ama ekime saklanmıştı suskunlukların Verdiğim sözlerden döndükçe susuyordun Artık vardın ve yok olmanı öğretiyordun bana Sonsuzluğumuz, farklıydı diğer sonlardan
Ve kasıma vardık Ve ölüm, ellerime kaydı içimden Ölmeyi istedim, yarınsızlığımla Ölemedim Yüzler parlayınca az yalnızlıklı ömründe, itirafın geldi senden önce Geldiğinde ben ortalığı çoktan dağıtmıştım Gittin son şansımı vererek Son şansımla yine ölmek istedim yanında Ölmedim, kanıtlamam gereken sevgimin ihbarcı suçlayışında Ölmedim sevdiğimin son arzusunda Ölemeyendim sende 
Aralıkta arada kalan aklımla seni seçtim Seni seçtim ihanetten Seni seçtim binlerce masumluktan Seni seçtim yalnızlığımdan Seni seçtim "seni" sevdiğimden…
Seni seviyorum Her şeyin en sonunda ve en başında Seni seviyorum 
|
|
|