07-10-2012
|
#1
|
Prof. Dr. Sinsi
|
Çırpınıyor Gece Avuçlarımda
Yaşanmış Hayat Hikayeleri - Hayat Hikayeleri - Aşk Hikayesi - Sevgi Hikayeleri
Hüznün ve ayrılığın geceye yakıştığı kadar ne yıldızlar yakışmışlardır mavi gökyüzüne, ne yeni doğan bir bebek annesinin kucağında böyle nazlı durmuştur
Günün ikinci yarısıdır gece; suskun, dingin ve yorgun  İnsanın kendisiyle baş başa kaldığı, kimseye söyleyemediği dertlerin, elemlerin ayaklanıp ortalığı işgal ettiği zamanlar  Gözyaşının ağır ağır süzüldüğü, yürek kuşunun en hızlı çarptığı demler bu vakitlerde saklıdır Devrilen bir günün altından kalkılamaz yükü binmiştir yorgun omuzlara? Kanatlanan düşler yine dibe vurmuştur Hasretler katmerleşmiş, gurbet acısı bir başka koyuluğa bürünmüştür katran karasında Şimşek yüklü bir bulut gibi çökmüştür kara bahtımız üstümüze Davetsiz ve cüretkâr
Nice kıvılcımları yangına; nice yağmur damlalarını azgın fırtınalara dönüştüren gizemli elin adıdır gece?
Gizlemek, örtmektir aslında gecenin vazifesi Bir yandan gündüz vakti fütursuzca, acımadan, korkmadan işlenen nice çirkinliği örtbas etmeye çalışırken karanlığıyla, bir yandan da günah ve şehvetin farklı bir yüzüne ev sahipliği yapmaktadır kasvetli kisvesinin altında  Aydınlıkta güneşe çıkmaya yüzü olmayanlar geceleri sokakları arşınlamaktadır
Işığa tahammülü olmayanların can simididir karanlıklar
Yaz aylarında gece daha sevimli gelir oysa Kısa sıcak akşamlardan sonra başlar geceyle olan serin sohbetler Sanki kışın, şehri buza; insanları eve hapseden ayaz karanlıkları ona ait değilmiş gibi  Yazın gelmesiyle pörsümüş, pullanmış derisini üzerinden atan yılanlar gibi gece de tazelenmiş, kıvrılıp misafir olmuştur yalnızlığımıza  Artık duygularımızı, sevinç ve hüzünlerimizi paylaşabileceğimiz uysal bir dosttur
İşte öyle bir gecede karanlığın koynuna sığınıyorum yine  Vakit gece yarısını geçiyor
Her taraf kör karanlık? Sokaklar ürküyor karanlıktan  Gecenin soğuyan yüzü beni korkutmuyor henüz? Sessizliğin delirten uğultusu kulaklarımda? Diller susuyor, caddeler sükûnete bürünüyor
Şehrin tüm ışıkları sönmüş neredeyse Dışarıya bakıyorum ayakta kalmayı başarabilmiş tek tük aydınlıklara takılıyor gözlerim Kim bilir ya bir hasta evi, ya bir düğün sonrası  Belki de derin bir hesaplaşmanın alevlenen kıvılcımlarıdır ortalığı ışıtan  O an bir yıldız kayıyor gökyüzünden  Belki yeni bir hayat başlıyordur çok uzaklarda?
Panjurunu çoktan indirmiş pencereler dikkatimi çekiyor sonra Günün yorgunluğuyla göz kapaklarını devirmiş, her şeyden habersizler sanki  Sıra sıra dizilmiş balkonlar ise bir devin iştahla açılmış dudaklarını andırıyor  Sert bir rüzgâr esiyor, perdeler dalgalanıyor Kesik kesik gelen köpek havlamaları arabaların alarm seslerine karışıyor Gökyüzüne bakıyorum bulutsuz, masmavi Yıldızları izliyorum, ayın arkasına gizleniyorlar  Albenisini kaybediyor tüm düşler  ??Bir ben miyim tenhasında kalan gecenin?? dizesini mırıldanırken, uzaktan bir sarhoşun naraları duyuluyor? Fersiz sokak lambasının altında kendini arıyor 
Meçhul sessizliklerin ruhumu esir aldığı bir geceyi daha böyle geçiriyorum Yaşama sevincimi yitirmiyorum yüreğimdeki zifiri karanlıklara inat? Hüznün namelerinde yorulmadan benliğimi arıyorum  Bir geceyi daha uğurluyorum alnından öperek  Yarın yine gel, gecikme diye sıkı sıkı tembih ediyorum telaşla Yine aynı vakitte buluşsun istiyorum yalnızlığımız 
Çünkü gecelere bağlıyorum yarınlarımı? Bilmediğim, belki de hiç tatmadığım tarifsiz mutlulukları getirsin beraberinde diyorum kendi kendime  Ama kendisi gibi kör karanlık olmasın muştusu
Aydınlık olsun  
Aydınlıklar, güzellikler getirsin
Ahmet Mersan
|
|
|