Geri Git   ForumSinsi - 2006 Yılından Beri > Sinsi Eğlence > Bir Tutam Hikaye

Yeni Konu Gönder Yanıtla
 
Konu Araçları
mektup, paragrafı, yırtılmış

Paragrafı Yırtılmış Mektup

Eski 07-10-2012   #1
Prof. Dr. Sinsi
Varsayılan

Paragrafı Yırtılmış Mektup



Gürsel ÇOPUR yazıları - Paragrafı Yırtılmış Mektup yazısı



Rüyadan henüz yeni doğrulmuş ihtiyar, sendeleye sendeleye varmak istediği koltuğa doğru ilerlemiştiTitrek bakışlarında odayı kuşatamamanın ve yalnızlığın heykeli nümayandıRüyadaki sesler hem mazisinde yaşamış olduklarını tırtıklıyor,hem de zamane hayatın ruhban prangalarıyla devam edemeyeceğini tavsiye ediyorduTavsiye her zaman büyük dudaklardan damlamayabilirdiRakımı sıfır olan bir gölet, zirvedeki su birikintisini yeraltına davetçi kılabilirdiFizik kuralları her zaman büyük olanı söz sahibi kılsa da,sosyal dantelada haklı olanın serdemeç verebilmesi akla daha yatkın gelir


İhtiyar,vefasızlığın seyyar elleriyle rüyada bir tokat yemiştiDaha geniş düşünemeyip de herkesten kaçmasının,torununu dahi defterden siliyormuşçasına onunla hiç hasbihal etmemesinin sebebi,damadının mal müptelası olma kişiliğinde yatıyorduYetim torununun suçsuzluğunu bilemeyecek kadar gafil ve bir o kadar da düşünmekten aciz yaşamıştıYaslandığı koltukta(bu saltanat ki yıllarını verdiği çekmece hayatıydı!) zehirli ahu yutmuş gibi sendeledi,öksürmeye başladıDiyaframını delen bu öksürük,yalnızlığın da katkısıyla son kerteye varmış ve kahramanlığını ilan etmiştiÇaresizdi artık okelimeleri dahi ağzından eleyip dışarı çıkarabileceği gücü kendinde bulamamıştıİlacını son bir gayretle almak için ayağa kalkmaya çalıştı ve şaşırtan heyecanla başarmış olduğunu gördüİlaç kutusunun yanında ebruli kapaklı bir ajanda gözüne takılmıştıHayır,hayır!Bu ajanda dün de yoktu,bir önceki gün deyeni gelmiş olmalıydı evine,kitaplığaZaten kitap okuma alışkanlığı da olmadığından ne yapsındı kitaplığı!Yıllar öncesinden torunu için almıştı bu kitaplığıOkusun ve büyük düşüncelere sahip olsun diye


Haksız da sayılmazdı haniOnun geleceğe ait bu masum düşüncesi,sunabileceği bükülmez bir dilek olmuştu onun içinDilek hedefini on ikiden vurmuş,torunu bir kitap yazarı olmuştu artıkKelimeleri ruhunun gergefinden rahatlıkla geçirebilen bir kalemşördü


Kalem,haksızlık karşısında dimdik ayakta durabilen ve avını yazdıklarıyla avlayan bir süvariydiKuyudan bir yetimi çıkaran güç kadar insanlığa sunabileceği engin değerler vardı ondaKimbilir,yılların gözüyaşsızlığını dindirebilecek erdemi de bir ihtiyarın şatosuna sunabilir miydi!


Şatodaki titreyen parmaklar,ajandanın içindeki tertemiz kağıda kulak kesilmiştiKulak kesilmek bir yana,kesilen, aslında geçmişin fazla duran sarkaçlarıydıDüşman sarmaşıklar dallarıyla birlikte toprağa süzülüyordu artıkHaklı olan konuşuyor ve oda deprem yemişçesine bir o yana bir bu yana sallanmaya başlamıştıTavandaki örümcek ağları gideceği yeri biliyormuş gibi ihtiyarın bastonuna kümelendiPişmanlık merdivenin son basamağına geldiğinde,yanağına iki damla suç mavisi döküldüBu bir mektuptuŞatonun cüssesini delen bir haykırışla yazılmış gibiydiBinbir bahane uydurup da gerçeklerden kaçmanın cezasını şimdi zıpkın gibi yudumluyorduÖksürük bile artık ona geçici geliyorduTadını bulmuş bir istekle bir defa daha okumaya karar verdi,ezberlemek içinİçindeki ezberler bozulmuştuGerekirse küçük ve günahsız elin dahi öpülebileceğini anlamıştı


Yetim elbisesi giymiş mektupta şunlar yazılıydı:


“Ah Anneciğim!


Yıllar var ki, geçmişime özlem duymamacasına kulaklarımı kapatmam, öğretmiş olduğun vefâ duygusuna vefâsızlık gibi gözükecektir Ben nasıl vefana gözümü kaparım, ben nasıl tek kürekle sandal yürütme sevdasına kapılırım


Ama ortada bir şey var Kelimelerimin kelimelerine gurbet kaldığı, soluklarına hasret olduğum şu sıla demlerinde kalbimin sılasını gerçekleştiremedim Hep hayıflandım bu kaçamak davranışıma, kalbimi avuçlarım arasında sıktım eritircesine “Sen bu kadarcık mısın, bu kadar mı sevgi kıvılcımı birikti içine?” dedim kendime günlerce Oysa ben bunları derken erimeliydim, düşüncelerim sızmalıydı kapaklanan heyecanıma Yanmalıydım gurbet ateşinde izhar etmeden, tütmeliydim bacasına kalbî duygularımı yasladığım benliğimle


Elimdeki bir buket çiçek, hicransı duygularla huzuruna varmam, sana olan hasretimin mesafesini daraltmaya yetecek gibi olsa da, “sultana sultanlık, köleye de kölelik yakışır” sözüyle hareket etmem gerektiğini düşünüyorum Sen benim âb-ı hayatımdın, varlığımın vesilesindeki dibâce kaynağında Onun için ben sana kırık testi getirdim bana kırılmaman için, gül tazeliğindeki tebessümünde kendi endam aynama bakabilmek için Hep bu mesafeyi daraltmaya çalıştım, merdiven kurdum, merdiven oldum, basamak oldum Ama hâlâ yolda olduğum fikrine kapılmaktayım inancımı ümitsizliğe çevirmemecesine Hep bu solmayan ümidimle kapına baktım aylarca, belki açarsın diye Belki o cennetsi tebessümünü yakalarım diye kapına yörüngeledim bakışlarımı Şuan da beklediğimi söylememde hislerimi yanıltmamanın bir mutluluğu içerisindeyim


Sesini duyamama ve sensizlik girdabında sessizce yol alma şu an ki hayatımın şafak kulesi Bazen o kuleye tırmanıp avazım çıktığı kadar bağırmak istiyorum Kendimin ancak duyabileceği bir çığlık senfonisinde kendimce davranmak, herhalde bohemce yaşamak gibi bir şeydir Bunları da düşününce sana olan yakınlaşma arzum iki kat daha artıyor Bilmiyorum hâlimi anlıyor musun anneciğim? Melek kanatlım! Demet demet taze hislerle bir yolcu gibi hareket etsem de, karınca izi miktarındaki vuslat hamlelerimi umarım çok görmezsin Ben de bu şefkatli kucak gibi görünen aleme sarılır, özlem gideririm belki


İşte, kendi talih pusulamda hep arayış içerisinde bulundum Sonsuzluğun koyunda bir nokta olma aşamasındayken, onun bile başka noktalarda arkadaşlık kurduğuna şahit oldum ve teselli buldum Sonsuzluğu nokta olma sayesinde tanımışken sonsuz hazinelere de bu süreçte –bir nebzecik- hissedar oldumCennetsi değerlerin ayağına kaldırım taşı olacağı ve bu değerlerle, değerlerüstüne yürüyeceğin belirtilmişti Bunun için elimde olmayarak “hissedar oldum” dedim Ama neylersin, o kadar susadım ki bu birlikteliğe, can ile canan koruyla yanmadır bu Pervaneler gibi aşk ateşiyle cezb olup kendinden geçmedir bu Aşıkın ölümü vuslatsa; yanan ateş, yanan kalptir Yananlar bir daha yanmazlar rahmetin kucağında Bu öyle bir rahmettir ki, şefkat kahramanlarına sunulmak üzere hazırlanmış gibidir Bu öyle bir rahmettir ki, cennetin o tertemiz ikliminde kanat çırpmadır Ah beyaz kanatlım! Seni ne kadar özledim bir bilsen


Hisler vardır cennet kevserlerine batırılıp çıkarılmış gibi dupdurudur, hisler vardır melek masumluğunda hiçbir çengele takılmadan ilerleyen altın süvari konumundadır Böyle bir varoluşlar içerisinde aynı paralellikte öyle dirilişler de vardır ki, işte hakiki mutluluk burada olsa gerektir Hakiki mutluluk beraberinde bir kutlu diriliş de meydana getirir Benim beklentim odur ki sen, sana has olan meleksi duygunla o kutlu diriliş kervanına katılacak ve bana da el uzatacaksın Bunun heyecanını dahi yüreğimde hissetmem, benim adıma bir diriliştir Sendeki heyecana denk olmasa da


Bir beste sunmak isterdim serince özlemlerimin kıvılcımlarıyla Bir beste sunmak isterdim sonsuzluğa uçmak için kanat çırpıyormuşçasına Bir beste sunmak isterdim yed-i beyza parlaklığındaki ellerini buselerime misafir etmek için Belki biraz kırık ses oldum ama, atan kalbime de hep şu ölmeyen mısralar damıtıldı:


“Hummalı gözlerimde yaz rüyaları şimdi,

Çocukluğumdan beri kurduğum hayalimdi

Saldım kendimi o âleme ki, yok serhaddi…”


Sevgilerimi sevgine sunuyorum anneciğim!

(Biricik Oğlun)



Mektubun yazılış tarihine baktığında hıçkırıklarını tutamadıAman Allahım!Bu,kızının ölüm tarihiydiTorunu ise on iki yaşında yazmıştı bu mektubuBu yaştaki bir ilhamın gücünü keşfetmişti artıkBu ilham kulaklarını kırbaçlamış ve ona telafisiz ihtarını yapmıştıBiricik torununu bulması ve ona(kabul ederse) sarılması gerekiyorduYerini bulması hiç de zor olmadı,kalem sahibiydi çünkü oKalem kaçmaz,kalem hayatı kucaklardı


Çift hayattan pişman olanı kapıdaydıÖnce kabul görmeyeceğini ve süpürgenin tozu kaldırdığı gibi dışlanacağını hissettiBu tıkırtı ne enfes geldi kulağına,kendisini sanki gençleşmiş gibi hissettive kapının açılmasıyla pırlanta bir insanın tebessümüne konuk olduDonmuştu artık!Sıcak el ve tebessüm buharı da olmasa hani,kendisine gelmesi bir hayli zor olacaktıKafesteki kuşa ötüş eğitimi verilmezse kendisinin ötebilmesi geç zamanı bulabilirİhtiyar da şuan kafes içerisindeki kuş gibiydi adetaKafese atılmış olma değil,özgür bulunduğunu zanneden birisinin yılların haklı kelepçeleriyle çağrıldığı bir ortam


Haklı olan konuşuyorduSözler sanki kendisine bengisu içiren kitaplıktaki mektubun devamı gibi geldiAlışmıştı artık bu sözlere,onun için de kulağı rahatsız olmuyordu:

“Taşradan giden bir gül tohumu şehirde muhabbet fidesini veremez mi sandınız?Ah dedeciğim!Sana kızmak mı,aslaMerdivenden inen ve çıkan aynı candır,fakat adımları farklı olabilirGece karanlık demek değildirGündüz ayakkabısının vedasıyla bu sessizlik şerefine ermiştirBu vedalarda müjde vardır,senin şuan burada yanımda olman gibiSürahideki suyu Güneş’e dökmekle bardağı serinletemezsin!Çiçek toplayan yetim bir çocuğa çelme atmakla baharı toptan getiremeyeceğin gibi!Dedeciğim,kainat iki cinayeti bir iskelette kabul etmez!”


İhtiyar,üzüntü deryasında kürek çekmeye çalışan bir adamdı şuanhem de gururluydu,böyle bir toruna sahip olduğundan dolayıTorununa gözyaşlarıyla sarılmadan önce,sonsözü ona sarılmıştı:


“Dedeciğim,kainat iki cinayeti bir iskelette kabul etmez!”


Gürsel ÇOPUR



Alıntı Yaparak Cevapla
 
Üye olmanıza kesinlikle gerek yok !

Konuya yorum yazmak için sadece buraya tıklayınız.

Bu sitede 1 günde 10.000 kişiye sesinizi duyurma fırsatınız var.

IP adresleri kayıt altında tutulmaktadır. Aşağılama, hakaret, küfür vb. kötü içerikli mesaj yazan şahıslar IP adreslerinden tespit edilerek haklarında suç duyurusunda bulunulabilir.

« Önceki Konu   |   Sonraki Konu »


forumsinsi.com
Powered by vBulletin®
Copyright ©2000 - 2025, Jelsoft Enterprises Ltd.
ForumSinsi.com hakkında yapılacak tüm şikayetlerde ilgili adresimizle iletişime geçilmesi halinde kanunlar ve yönetmelikler çerçevesinde en geç 1 (Bir) Hafta içerisinde gereken işlemler yapılacaktır. İletişime geçmek için buraya tıklayınız.