Geri Git   ForumSinsi - 2006 Yılından Beri > Sinsi Eğlence > Bir Tutam Hikaye

Yeni Konu Gönder Yanıtla
 
Konu Araçları
çikolatadandı, ninemin, tabutları

Ninemin Tabutları Çikolatadandı

Eski 07-10-2012   #1
Prof. Dr. Sinsi
Varsayılan

Ninemin Tabutları Çikolatadandı








Koşamıyordum Yolum karanlık kuyuydu inemiyor , atlayamıyor yorulunca dinlenemiyordum

Kalbimin giriş kapısından soluğumu uzatıp dışarıya saldım Kan kokusu vardı İki titrek duvar beni itelemeye başlamıştı Korkuyordum belli etmiyordumVantuz misali çekiyordu içeriden birileri ya da binlercesi

Kırlangıç yumurtasına dokunucaya dek sürdü bu apansız karanlık yolculuğum

’Anne!’Dediğinde içimdeki sevgi; yüreğim kalkacaktı oturttum zoraki Henüz beş yaşımdaydım ve büyük insanların , küçük insanları yediğine inandırılmıştım

Ninem tabutları çikolataya benzetirdiİçinde yatan cansız bedenleri daha önceden kocaman insanların yediğini ve çikolataya uzattığını söyler dururduHer akşam erkenden uyutmaya çalışırdı bu tür masallarla Dilinden hiç eksik etmediği O ’ yani Allah güya kendisini kocaman yaratırken öğüt vermiş

Demiş ki;

"Bak , sen çocukluğundan beri hep iyilik yaptın, herkese yardım ettin Ekmeğini çöpe atmadın , karnını doyurup , aklını kullandınParanın kıymetini her zaman bildin Bu yüzden seni kocaman yapacağım

Çünkü sen iyiliği hak ettin"

Soru sorduğum zaman hep öfkelenir, bağırırdı

"Öf ! Kapat o zehir bulaşığı çeneni, çek dilini damağına yapıştır da zıbar yat! Amma da ötüyorsun vik vik vikkk! "

Konuştuklarını anlamıyor sadece korkuyordumAnında susuyordum Uyumak istemesem de içimden kocaman insanları sakladıkları çikolata tabutları düşünüyordum

İçlerinde ne vardı acaba! Gerçekten de küçük insanların her tarafını yemişler miydi büyük insanlar,kocamanlar

Böyle geçen gecelerimle birlikte bir gün benim de kocaman bir insan olduğumu söylemek için yanına çağırdı Ninem

"Gel bakayım gelŞöyle yamacıma fistanıma değmeden otur Abdestim bozulmasın dikkat et " dedi

Bakışlarını yüzümünde gezidirdi Karanlık kadar siyah gözlerinin içinde bir parça ışık yoktu

Ürkmüştüm , ses çıkarmadan soluğumu kulaklarıma alıp , hareketsiz öylece yarım saat kadar bekledim Uyumuş muydu ,yoksa gerçekten de gözlerini hiç kımıldatmadan sinsi bir sabırla benim tepkimi mi ölçmeye çalışıyordu

Pencere kanatları; rüzgarın uğultusuyla birbirine çarptığında , "bismillah!" dediÇabucak ayağa kalktıGözleri hala kapalıydı, elinde kocasından hatıra kehribar sarısı eski tespihi sımsıkı tuttu

Avuçlarını kanatacak kadar sıkıyordu, yumruk haline gelen ellerinin üzerindaki yeşil damarlar oracıktan fışkırıp , yüzümü kanatacaklardı sandımTitremeye engel olamadım içim, bir tuhaf oluyordu

Mideme gurultulu sancılar hücum etmiş, gözlerime ateş de ısıtılmış maşa değmişti adetaAnsızın başım döndü oturduğum yere yığılıp kaldım

İki üüç döört!’

Derken kendime geldiğimi belirten bir işaret yaptımBaşımı öne doğru salladım

"Kalk küçük insan, hemen ayağa kalk! Seni Ebe hatuna gotüreceğim"

Ne diyordu böyle, ne ebesi? On beş yaşıma kadar doktora bile götürülmeyen ben Şimdi durduk yerde habire hamile kadınları doğurtmaya koşturan Ebe Kadına , ne için götürecekti ki

Yüzüme inen iki okkalı tokatla kendimi önce ayakta , hemen ardından da iki sokak ötede oturan Ebe Kadının evinde buldum

Ninem onun kulağına eğilip sessizce bir şeyler söyledi

Ebe Kadın , başını iki yana sallarken dudaklarını büktü"Allah Allah " diyerek;

başını sağa ve sola hafifçe salladıktan sonra yanıma geldi "Şu divana uzan bakayım Donunu da sıyır, kaldır şu eteğini yukarıya doğruMemelerine de bakmam lâzım amma " dedi

Uzanmak , donumu çıkarmak mı memelerime niye bakacaktı! Ölecek miydim acaba? Yoksa benim bile fark etmediğim ecelli bir hastalığa mı yakalanmıştım

Ninem hızla yürüdü bana yaklaştıNefesi itelemeye gelince kuvvetliydiBeni tüm gücüyle divana doğru savurdu

Hemen ardından eteğimi kaldırıp bacaklarımı çimdiklediCan acısıyla kendimi boşlukta buldumO’ da bunu fırsat bilip, bir hamlede donumu çıkarttı Suratını ekşitip , büzürek baktı ansızın donumu yukarıya sallayıp odanın ortasına savurduArdından da balgamlı tükürüğünü suratıma fırlattı

Dayak yesem bundan daha iyi idi İğrenmiştim , yanaklarımdan kayıp dudaklarımın üzerine inen o tiksindirici yapışkan sıvı midemi çok feci bulandırmıştıYine başım dönmeye başlamış ve ben daha fazla dayanamadan kusmuğumu Ebe Kadının yüzüne oradan da divana fışkırtmıştım

Elimde olmadan yaptığım bu hareket sonumu hazırlamıştı bileYıllarca

Fhişe gel buraya , git oraya Al bunu , getir onu!

Hizmetçi gibi geçen tam on beş yıl Ninem aynı gün;

" kötü yola düşeceğine Ebe Kadın’ın kölesi ol Ben bugün var yarın yokum dedikten sonra;

Ebe Kadına"yetim başına az uğraştırmadı beniBu var ya bu nankör , bu ne şeytanmış da haberim bile yokmuş! Kimbilir hangi heriften peydahladı karnındaki pç! Günlerce ,aylarca bu laflar kulaklarıma oradan da tüm organlarıma şırıngalanmış gibi yerleştirildiHiç bir suçum yokken , daha bir erkeğin babalık sevgisini bilmezken günahıma giren Ninem o olaydan beş ay sonra çikolata tabutuna koyuldu

Halbuki ben kustuğum o gün , sabah tuvaletimi yaparken bir torba dolusu solucan döktüğümü utancımdan söyleyemeyişimin cezasını çekmiştim

Utanmak ne büyük bir utançmış şimdi anladım ama iş işten hayat benden geçti

Karın ağrılarım ve mide bulantılarımın asıl nedeninin o solucanlar olduğunu yıllar sonra yine bugün öğrendim

O’nu küçük insanlar son yolculuğuna hazırladıNeyseki o büyük , kocaman bir insandı da yenilmekten kurtulmuştuHoş o benim ömrümü yemeden gitmemişti ama

Karnı tok, sırtı pek ölmüş Ardında sadece bir bahçeli ev ile elinden hiç düşürmediği kehribar sarısı tespihi bırakmıştıEbe Kadın lanetlenmiş kadar kötüydüEve gidip el koyduBeni de bahçenin içinde kümes dediğimiz nemli, hayvan pisliği kokan yere attıAltıma iki eski kilimle bir ince yayıntı verdi

Başımı yüksekçe bulduğum kaya taşına koyup uyuduğum her gece ellerimi gökyüzüne doğru uzatıp ; ninemi büyük insan yapan Allah, beni de büyük yap ne olur yalvarırım sana

Bak, ben burada hep küçük insan olarak kalırsam o çikolatadan tabuta atılınca yine benim gibi doğurttuğun küçük insanlar parçalara bölüp, karanlığa yollayacaklar cesedimiNe olur Allah beni de büyük insan yap

Aklıma başka dua gelmiyorduBana ne öğretilmişse onunla büyümüştümÇocukluğumu korkularla , genç kızlığımı yine korkunç insanın korkutan hayat şekliyle geçirmiş olmak ne büyük bir acıydı

Bugün otuz yaşındayım doktor bey

Şimdi bana söyler misiniz Ben büyük insan mı olmalıyım , yoksa küçük bir insan mı? Her gün hastanenizin mavi boyalı odasında , duvarları seyredip rengarenk bir tabut hayal etmek delilik midir yoksa

Yoksa benimde tabutum çikolatadan mı olsaydı Tıpkı Ninemin anlattığı gibi mi düşünseydimO zaman bana iyileşmiş gözüyle bakar mıydınız ha

Cevap ver doktor bey!Neden susuyorsun Bana gerçeği kim söyleyecek! İçinde ne büyük , ne de küçük insanların olmadığı bir masalı en doğru hali ile kim anlatacak!?



Nurcan TALAY


Alıntı Yaparak Cevapla
 
Üye olmanıza kesinlikle gerek yok !

Konuya yorum yazmak için sadece buraya tıklayınız.

Bu sitede 1 günde 10.000 kişiye sesinizi duyurma fırsatınız var.

IP adresleri kayıt altında tutulmaktadır. Aşağılama, hakaret, küfür vb. kötü içerikli mesaj yazan şahıslar IP adreslerinden tespit edilerek haklarında suç duyurusunda bulunulabilir.

« Önceki Konu   |   Sonraki Konu »


forumsinsi.com
Powered by vBulletin®
Copyright ©2000 - 2024, Jelsoft Enterprises Ltd.
ForumSinsi.com hakkında yapılacak tüm şikayetlerde ilgili adresimizle iletişime geçilmesi halinde kanunlar ve yönetmelikler çerçevesinde en geç 1 (Bir) Hafta içerisinde gereken işlemler yapılacaktır. İletişime geçmek için buraya tıklayınız.