Geri Git   ForumSinsi - 2006 Yılından Beri > Sinsi Eğlence > Bir Tutam Hikaye

Yeni Konu Gönder Yanıtla
 
Konu Araçları
fatura, savaşı

Fatura Savaşı

Eski 07-10-2012   #1
Prof. Dr. Sinsi
Varsayılan

Fatura Savaşı







O gece arkadaşlar ile bir araya gelerek kafayı çekmiştik Ben, Haydar, Cafer, Abuzer, asker arkadaşım Hıdır hepimiz toplanmıştık Yedi sekiz kişilik eski arkadaş grubuyduk Hepimiz de birbirimizden beter, terso sefil bir hayat sürdürüyorduk


Şimdilerde yanımıza gelmeyen eski arkadaşımız, yeni zengin arkadaşımız Hayri’nin dedikodusunu yapıyorduk Hayri yıllar önce bizi terk etmişti Çünkü o zengindiBizleri sefil hayatımızla başbaşa bırakıp çekip gitmişti Tartışıyor, konuşuyorduk


Hayri’nin dedikodusunu yapıyorduk Böyle arkadaşlık olur muydu Parayı buldu bizi terk etti diye öfkeleniyorduk Çocukluğumuzda ona az mı kıyak yapmıştık Ben bir seferinde ona gazoz ısmarlamıştım Diğer bir arkadaşım ise Hayri’ye gofret aldığını söyleyince öfkemiz daha da çok artmıştı


Bu nasıl arkadaşlıktı Yapılan iyilikler unutulur muydu İnsanlık ölmüştü Bu Hayri ne karaktersiz bir adamdı Daha sonra sıra küfür faslına gelmişti Hepimiz birden küfür yarışına girdik Bu küfürlerden Hayri’nin sülalesi kanımca bayağı sarsıldı, zedelendi


Sonra o kadar rahatladık ki sormayın gitsin Ayrılma saati geldiğinde birbirimize sarılıp, defalarca şapur şupur öpüşmüştük


Kelle paça vaziyette eve gidip yattım Sabah kalktığımda elimi yüzümü yıkadım, dişlerimi fırçaladım Yedi sekiz kez de şınav çektim Hanımın yüzü biraz asıktı Çok üzgün görünüyordu

“Hayrola hanım, akrabalardan birisi mi öldü” diye sordum


Hanım hiç cevap vermiyordu Ağlamamak için kendisini zor tutuyordu Düşündüm yoksa gece kafam kıyakken ters bir şey mi yapmıştım Omuzlarını tutarak tekrar sordum:

“Hayatım söyle bir şey mi oldu, beni telaşlandırıyorsun Rica ederim lütfen ama lütfen ne oldu anlat Bak tansiyonum yeniden yükseliyor


Eşim odaya girdi ve elinde bir kağıtla geri döndü ve kağıdı uzattı Bir de ne göreyim doğalgaz faturası ve dörtyüz liralık makbuz Elim ayağım her tarafım titremeye başlamıştı Sakinliğimi korumalıydım Derin bir nefes alıp çarpıntımı hafiflettikten sonra sakince sordum:


-“ Canım sevgilim, lanet olası kadın, bu fatura nedir? Allahın belası kadın Bu gazı nasıl yaktın, bana bunu anlat yoksa kırıcam bir tarafını hadi çabuk anlat diye haykırdım


Eşim her kadının yaptığı gibi silahını kullandı ve hıçkırarak ağlamaya başladı

“Sen beni sevmiyorsun işte, sevsen böyle yapmazsın Doğalgazın çoğunu sen şahsi kullanıyorsun, ayaklarını bile sıcak suyla yıkatıyorsun Dişlerini dahi sıcak suyla fırçalıyorsun Yazı yazarken sabaha kadar en az yirmi tane Nescafe üçü bir arada içiyorsun, sonra bana kızıyorsun… Üüüüüüü…Hü hü hü hü…”


Birisini ağlarken gördüğümde gerçekten hüzünlenirim Yirmi yıl önce yaşadığım günler hafızamda canlanmıştı O günlerde her Türk genci gibi önüme kim çıksa hemen ona aşık olurdum


Tabii bu aşklarım tavşan dağ misali aşklardı Ferdi Tayfur beni perişan etmişti İlk aşkım Kasap Osman’ın kızıydı Kasap Osman’dan tırstığımdan dolayı kızı hemen terk etmiştimÇünkü kızı istemeye gittiğimiz de beni satırla kovalamıştı Daha sonra Kömürcü Rüstem’in kızına aşık olmuştum Yani şimdiki eşim olan Safinaz’a


Gülhane parkında ne çekirdekler, ne naneler yemiştik Safinaz ağlaya dursun bilgisayarın başına geçtim Safinaz bulunduğum odaya girdi, iki elini bağdaştırıp bu kez tepemde dikildi

“Niye cevap vermiyorsun, söyler misin?” diye sordu


-“Sevgilim, canım eşim Aslında kızgınlığım sana değildi İGDAŞ’a kızmıştım Yoksa seni harbiden seviyorum, bundan şüphen mi var Bak yirmi yıllık süren bir evliliğimiz ve aşkımız var Seni tanıdığımda çıtır çıtır taze bir kızdın Şimdi lahana gibi bir karı olmuşsun Buna rağmen hala sana katlanıyorum İşte sevgimin belgesi bu değil mi” diye sordum


Safinaz kızdı ama kızgınlığını hiç belli etmedi Bir erkek bir kadınla asla baş edemez Bunu bana yaşadığım hayat tecrübesi öğretmişti

-“Peki beni seviyorsun da niçin bana bir şiir yazmadın ve ya bir öykü yazmadın? Öykülerine baktım, Rıza diye bir maganda var Onun için üç tane öykü yazmışsın Adanalı Celal diye bir manyak için öykü yazmışsın Cuguş Ali denen ihtiyar bunak adamı yazmışsın ama bana bir şiir yazmıyorsun İşte beni sevmiyorsun… Üüüüüüüü… Hü hü hü hü hü…


Ağlıyor, sızlıyor beni bunaltıyordu

“Tamam, tamam söz yazacağım, vallahi billahi unuttum, pardon hemen yazıyorum Yeter ki sen odadan çık” dedim


Safinaz odadan çıktıktan sonra bir siteye girip şiirlerden birisini seçtim Yazıcıdan çıkarttım Yaptığım korsanlıktan dolayı aslında utanmıştımAma ne yapayım, başka bir çarem de yoktuŞiir özürlü amatör bir yazardım Dördüncü sınıfa giden oğlumu çağırdım


“Oğlum al bunu annen öbür odada zırıldıyor Git ona oku, hadi aslan oğlum…” dedim


Az sonra oğlum tekrar geri döndü Sarıldım birkaç kez öptüm Oğlum da bana kızdı:

“Yeter öpme baba, of ağzın leş gibi kokuyor” dedi Ben güldüm:


“Benim aslan oğlum, ilerde aynı baban gibi olacaksın” dedim


Oğlumun hiç neşesi yoktu

-“Baba ilerde senin gibi olmak istemiyorum, geleceğimden endişe ediyorum” dedi


Önce güldüm, sonra öfke için de parladım

--Ulan eşşoğlueşek, ben de sizin yüzünden geleceğimden endişe ediyorumDefol odamdan çık diye haykırdım


Oğlum paniğe kapıldıKoşar adım odadan çıktıNeden o hatayı yapmıştımEvlilik denen kurumun allah belasını versin dedimGeçim sıkıntısı yüzünden, üç günlük dünyam cehenneme dönmüştüEşim benden, ben eşimden çocuklar benden, ben çocuklardan nefret etmiştimArtık birbirimizi sevmiyordukObur bir kadın ve onu aratmayan üç çocukBaşım gerçekten, büyük bir belaya girmiştiEvlendiğimiz de korkunç iştahı ile masada ne bulursa silip süpürüyorduÜrkmüştümÜstelik onu defalarca uyarmıştım


--Sevgilim, lütfen az ye, aldığım maaşı biliyorsunBu gırtlakla geleceğimizi ipotek altına alıyorsun, farkında değilmisin--?


Fakat neye yarar ki, o kadar uyarmama rağmen, sanki bir ağaca konuşmuştumYıllar geçtikçe, her tartışma da çenesi düşük eşim, ağzını açtığın da ortalığı makinalı tüfek gibi tarıyordu

--Sen ne biçim erkeksin, elalemin kocaları evlerine gül gibi bakıyorSaçımı süpürge ettimMaaşın yetmiyorsa ek iş yapÇorap sat, limon satTembel herif, her ay elektiriği, suyu, doğalgazı kesmeye geliyorlar--


Sehpanın üstünde duran, bir yığın fatura bana bakıyorduBir çaresini bulmam şarttıBiraz düşündümTek çare Safinaz dıSakinliğimi muhafaza ederek odadan çıktım Safinaz sabah haberlerini izliyorduYine ağlıyorduŞefkatli bir gülümsemeyle, yumuşak bir ses tonu ile sordum

--Canım eşim bu dünyaya sanki ağlamak için gelmişsinGene ne oldu anlat bakayım--


Safinaz hıçkırırken titriyorduSelde boğulan insanları işaret ederken baş parmağı titriyordu

--Bak görmüyormusun üüüühühühüadam birazdan ölecek üüüü Başbakan nerede, onu niye kurtarmıyor dedi


SinirlenmiştimAllahı belası kadın yakın da beni öldürecek,hala farkın da değil ama üzüldüğü olaya

bak dedim kendi kendimeZora ki gülümsedimSafinazın kartal burnuna bir öpücük kondurdumOnu ikna etmek için bazen bu numarayı yapardım


--Safinaz Başbakanımız kendisini zaten zor kurtarmışBu adamı nasıl kurtarsınBu adamı kurtarsa kurtarsa Nasuh Mahruki kurtarırOnun da Everest tepesin de işi varmış--


--Bu insanlar neden ölüyor ama suç kim de?-


--Bak hayatım, bu adamlar burda ölmeseydi, mutlaka başka bir yerde ölecektiYani ölmek için kendilerine yer arayan insanlarSonra takdir-i ilahi derlerKader alın yazısı işteBu adamın kaderinde de sel de fareler gibi gebermek varmış, herhalde-- dediğimde ağzımdan çıkan son cümleler sertti


Tekrar yumuşadımGülümseyerek yanına oturdumBir elimi ensesine koyarak hafif bir masaja başladımOnu da yumuşatmam lazımdı


--Safinaz faturaların toplamı, bin türk lirasını geçiyorAklıma bir fikir geldiCanım sevgilim, bizim aşkımızı hiç kimse bitiremezNe seller nede faturalar bunu engelleyemezBu yıl da geçen sene olduğu gibi aynı taktiği uygulayacağızBen beş yüz lirayı babamdan isterim, sende beş yüz lirayı annenden istersin, bir anda borçları sıfırlamış oluruz-- dedim


Safinaz birden ayağa kaktı, kızmıştı

--Hayır olmaz hayır ben yaşlı emekli insanların parasını isteyemem, yazık günah değilimi onlara ben isteyemem olmaz--dedi


Sinirlensem de kızmadım, tane tane anlatmaya başladım


--Bak canım sadece biz annemizden babamızdan para almıyoruz kiNerde ise yetmiş milyon nüfusun alayı artık böyle geçiniyorFarkında değilmisinHemen herkes annesine, babasına, amcasına, dayısına yaslanmış, geçinip gidiyorBu ülke ekonomisini yıllardır emekliler ayakta tutuyorEmeklilerin maaşı olmasaydı çoktan bir iç savaş çıkardıCanım sevgilim sen evde börek dolma yaparken herhalde bunların farkında değilsin--


Bana hak vermiş olacak ki sesini çıkarmadı, düşündüTam sırasıydı


--Annen ile konuşursan eğer rica etsem şu arsanızı da pay etsinler bariPsikopat kardeşlerinle sonra uğraşmayayımOlurmu sevgilim o parayla da en az iki sene idare ederiz--


Son hatayı yapmaz olsaydımEvden koşar adım çıktığımda Safinazın cırtkak sesi camları dahi titretmiştiAllah kahretsin dedimKahvehaneye doğru giderken, yeni planımı oluşturdumAcaba babamı nasıl kandıracaktım?



IRIZA







Alıntı Yaparak Cevapla
 
Üye olmanıza kesinlikle gerek yok !

Konuya yorum yazmak için sadece buraya tıklayınız.

Bu sitede 1 günde 10.000 kişiye sesinizi duyurma fırsatınız var.

IP adresleri kayıt altında tutulmaktadır. Aşağılama, hakaret, küfür vb. kötü içerikli mesaj yazan şahıslar IP adreslerinden tespit edilerek haklarında suç duyurusunda bulunulabilir.

« Önceki Konu   |   Sonraki Konu »


forumsinsi.com
Powered by vBulletin®
Copyright ©2000 - 2025, Jelsoft Enterprises Ltd.
ForumSinsi.com hakkında yapılacak tüm şikayetlerde ilgili adresimizle iletişime geçilmesi halinde kanunlar ve yönetmelikler çerçevesinde en geç 1 (Bir) Hafta içerisinde gereken işlemler yapılacaktır. İletişime geçmek için buraya tıklayınız.