07-10-2012
|
#1
|
Prof. Dr. Sinsi
|
Bir Cenaze Töreni
BİZİM MAHALLE
Muhteşem semtimiz son yıllarda tamamen bitme noktasına gelirken, eski bahçeli evlerin yerine dikilen çok katlı binalar bütün sokaklar da birer anıt gibi durmadan yükseliyordu  Tabiki dışarıdan gelen yabancıların arasında biz eskiler de ister istemez bir azınlık durumuna düşüyorduk Övünmek gibi olsa da Rami semti Eyüp ilçesinin hatta İstanbul un birçok yerinden daha da elit konumunu şimdiye kadar sürdürmüştür Bizler de bu durumla çoğu kez ister istemez gurur duyardık  Özellikle içkili masalarda kafası kıyak büyüklerimiz hüzünlendiğinde şu sözü sık sık hala tekrar eder  
"Ah ulan ben kırk yıllık Ramiliyim Üstelik dedem Balkan Harbinden gelmiş Bu kara kafalar nereden geldi buraya ulan?"derler adeta haykırırcasına  
Biraz ırkçı söylemler olsa da herkes gülerek da olsa mecburen destekler bu sözleri Şu da bir gerçekti ki artık son yıllar da eskilerin yok oluş süreci başlamış gibiydi  Sanki bir yaprak dökümü mevsimi başlamıştı  Yani sırası gelenlerin ölme zamanıydı  Her halde bir insan sonsuza kadar yaşayamazdı Son günlerde bu eskilerin cenazelerindeki artışta bizleri bir hayli korkutmaya başladı Özellikle kış mevsiminde  Her saat başı bir sela okunurken semtimizin tek camisindeki musalla taşlarında yer bulmakta bizler için sıkıntı yaratmaya başladı  Hergün bir tanıdığımızın ya da arkadaşımızın mutlaka annesi, babası ya da amcasını kaybetmeye başladık Çoğunlukla seksenli yaş civarındaki insanlardı bunlar
Son günlerde dikkatimizi çeken bir durumdu zaten  Evden sokağa çıktığımda mutlaka birkaç ambulansın süratli bir şekilde geçişlerini görüyordum Bir çok arkadaşımızın da gözünden kaçmıyordu  Ambulans bir apartmanın önüne yanaştığında komşu binalardan meraklı gözler balkonlarda, pencere kenarlarında yerini almış olurdu  "Acaba bizim bunak Hilmi bey yine mi kalp krizi geçirdi"; " Ya da dedikoducu Hatice teyzenin şekeri mi yükseldi" gibi sorular cevap arardı  Görevliler sedyeyle bir ihtiyarı çıkardığında sahne daha da hareketleniyordu İyice çürümüş bir bedene serumlar, oksijen maskeleri takılmıştı Sedye ile giden ihtiyarın ölüm korkusu gözlerinden okunuyordu Bir çift misket tanesi göz yerinden fırlamak üzereydi ama seyredenlerin belki de çoktan fırlamıştı Bazı komşular "ah, vah" yaparken diğer yaşlı komşularda aynı sonun onları beklediğinden olacak ki ağlayan sızlayan balkondan kaçan perdeleri sıkı sıkı kapatanlar oluyordu Her Allah ın günü beş on ambulans sokaklarda polis otoları gibi devriye gezmeye başlamıştı Elbetteki yoğun kalabalığın binalardaki artışında bunda büyük payı vardı
Tabiri caiz ise eskilerin dediği gibi "Nerde çokluk, orda bokluk", "Deli deliden, imam ölüden hoşlanırmış" misali arz talep dengesi oluyordu  Ambulanslardan sonra sahneye çıkan bir araç türü daha vardı, sokaklarda boy gösteren  Adliyelerin icra minibüsleri, içinde icra memurları avanta aldıkları avukatlar ile sıkı bir iş birliği içinde binalara giriyorlardı İnsan ve eşya avı başlıyordu  Şimdi sıra zenginlerin elitlerin kodamanların bürokratların alacaklarını tahsil etme zamanıydı Bu yüzden olacak ki sık sık semtimizden adres değiştirenler bir yana eşyaları kaçırma savaşı da yaşanıyordu Bu defa da kamyonlar sokaklarda boy gösteriyordu Kaçan kaçana, kovalayan kovalayana sahnelerini izliyorduk   Son günlerde semtimizde sıklıkla yaşadığımız gördüğümüz olaylar ve sahnelerdi bunlar
Sabah gelen telefon ile irkilmiştim Arayan bizim Kıbrıs gazisi Mehmet abiydi Heyecan içerisinide konuşuyordu "Hala uyuyormusun selayı duymadın mı lan?Kamil abi ölmüş Hangi Kamil, ulan bilmiyor musun?Bizim pezevenk Hayri nin abisi Kamil bu ölen, ben kahvedeyim bekliyorum  Arkadaşlara da haber verdim hemen gel "diyordu  
Bir hafta içinde üç cenazeye katılmıştım Psikopat Hayri de semtimizin en eski en belalı tiplerinden birisiydi Ara sıra bazen bizim grup toplantılarına katılırdı Altmışlı yılların serserisiydi bir ayağı sakat olduğundan topal Hayri olarak anılırdı Görenin anında yolunu değiştirdiği belalı bir ihtiyardı bu adam   Yetmiş yaşında elinde bastonu olmasına rağmen, sustalı bıçağını büyük bir gururla taşırdı ve zorunlu hallerde onu kullanmak onun için hiçte sorun olmazdı Üstelik içtiği içkiler bir yana kullandığı uyuşturucuları duyan şok geçirirdi Eski bir serseri bir suçlu ve tehlikeli psikopat özellikleri onu sanki Hugo,nun Parisinden günümüze fırlatmış gibiydi Böyle bir adamın abisi ölmüştü ve bu cenazeye katılmamakta tanıyanlar için riskli bir durumdu Cesaretin varsa,istersen katılma  Sonuçlarına bile katlanmak insanı korkuturdu  Evden bu yüzden erken çıkmıştım Yine aynı ambulanslar ayni icra araçları önümden geçiyordu İşte hayat yine başlamıştı
Kahveye girdiğimde işsizler emekli yığınları arasında gazi Mehmet i ararken o sesi duydum Hergün duyduğum sesi  Kısa boylu, hırpani kılıklı, perişan yüzlü adam öksürürken hırlıyordu  
"Hey naber bugün erkencisin bende seni bekliyordum bi sigaran var mı?"
Bu adamı ve diğer türlerini her gördüğümde bir sigara vermek zorundaydım Gülümseyerek de olsa kızsamda bir sigara vermiştim ki Gazi Mehmet arkamdan belirdi
"Gel kardeşim şöyle oturalım Geç kaldın ya neyse  Bir saattir kahvedeyim Bir paket sigaram bitti anasını satayım  Ne utanmaz insanlarmış bunlar, deminde benden bir sigara almıştı     Dikkat et ortalık otlakçı kaynıyor Şu masada oturalım "derken sinirliydi  
Eh normaldi bizim gazi Mehmet in isyanı kahvenin yarısından çoğu açtı Simitçiler altın çağını yaşıyordu Bir sandeviççi geçtiğimiz ay altına son model sıfır bir araba çekmişti Onu sokakta aracın içinde keyifle dolaşırken gören bazı ssk emeklisi müşterileri baygınlık geçirmemek için kendisini zor tutmuştu Sormuşlardı "Ulan bu Allah ın belası ülkede neler oluyor" diye  Kahvehanenin iğrenç kokusunda bir masada çay içerken Gazi abimiz psikopat Hayri amcaya isyan ediyordu
"Ah abisinin cenazesi olmasaydı vallahi gitmezdim Ne şerefsiz bir adammış Geçen gün meyhane götürdü Üstelik kendi davet etti sonra da kusura bakma parayı evde unutmuşum sen öde ben sonra veririm dedi Delikanlı adam bunu yapar mı"diye söyleniyordu  
Semtimizde beş gazimiz arasındaydı bu adam Hepside üşütük olarak anılırdı hepside korkunç bir şekilde içki içiyordu Sarhoşken anlattıkları savaş anılarını değil dinleyenler aslında kendileri bile inanmıyordu ama büyük bir hevesle dinlenilirken takdirler övgüler yapılırdı Gazi aldığı maaşı masada bitirene kadar  Bu Kıbrıs harekatına katılanların neden bir çoğu delirmişti? Uzun tartışmalardan sonra birgün bu sorunun cevabını gülerken bulmuştuk Neden olacaktı ki ölüm korkusundan Bizim insanımızın en büyük korkusuydu ve bizler bunu çok iyi biliyorduk   Mersin Limanı nda gemilerde beklerken daha hareketa katılmadan bir çoğu korkudan delirmişti Bizim gazi de komandoymuş Çıkarmada paraşütle atlamış Ve bir çok arkadaşı havada inerken güya vurulmuş Gazimiz sağ salim inmiş ama yere değil bir kuyuya düşmüş  İki gün sonra çıkarmışlar, savaş bittikten sonra   Onu bu kuyu olayından dolayı çoğunlukla kızdırırdık Durmadan anlatıyordu Soruyordu  
"İnsanlık bitmiş kardeşcağızım Havada bayağı soğuk acaba nereye gömecekler bu adamı?"
Kritik soruyu sormuştu  İkimizde hiç konuşmasak da, inşallah Pier Lotti de gömerler diye düşünüyorduk  İstanbul dışı köylerde belediyenin fakirler için açtığı eski çöplük alanı olan mezarlar vardı ama oraya da gitmek insanları zorluyordu  Havanın soğukluğu bir yana mesafe insanları perişan ederdi "Burada mısınız" diyen sesi duyduğumuzda emekli polis Hasan tepemize dikilmişti
"Ölmüş he yazık günah be Kaç yaşındaydı Yetmiş sekiz he Aslında gençmiş ama çok kiloluymuş Adamda kırk tane hastalık varmış duyduğuma göre " diye anlatıyordu
Hasan abi de bizim kadronun has elemanlarından sayılırdı Doğu da bir zamanlar görev yapmıştı Bazen sarhoş olduğunda pkk militanlarına yapmış olduğu işkenceyi anlatırdı Üstelik tüm masumluğu ile  Ama bir hata yapmıştı Bizim çenemize düşmüştü bir kez  Artık kurtuluşu yoktu Bazı arkadaşlarımız içtiğimizde onu mutlaka kızdırırdı
"Hasan abi bize niye yıllarca işkence yaptınız?Askerlikte zaten aklımız başımızdan gitmişti Bu milleti alık ettiniz be hala kendimizi toparlayamadık Yazıklar olsun, böyle devletmi olur ya"
Hasan kendisini, her zaman büyük bir gururla mutlaka savunurdu  
"Vallahi billahi isteyerek yapmadım Bari sen bunlardan daha akıllısın Az çok okumuşsun, bir şeyler yazıyorsun  Anlarsın Şunlara söylesene Konuşan bir insana niye durup duruken işkence yapayım?"
Ben hemen devreye girerdim
"Arkadaşlar Hasan abi çok haklı o sadece devletin bir memuru verilen görevi yapmış  O yapmasaydı onun yerine başka biri mutlaka yapardı  Mesleğin cilveleri bunlar " derdim gülerek
Her buluşmamızda bu sahneleri yaşardık
---Nerede gömecekler?---
Hasan abide aynı zor soruyu sormuştu Bir arkadaşımız masaya geldiğinde ise haberde gelmişti
"Beyler çok şanslıyız ama müjdemi isterim  Öğrendim, Pier Lotti de gömeceklermiş Yarım saatte gömer geliriz merak etmeyin Herkes cami avlusuna toplandı isterseniz gidelim "dediğinde mutlu olmuştuk  
Bu mutlu haber ile kalkmamız saniye bile sürmemişti Gazi Mehmet merakla soruyordu
"Abisi öldüğü için üzgün müydü pezevenk?"
"Zannetmiyorum Mehmet abi onu bilmiyor musun?"diye cevap verdiğinde hepimiz kafamızı sallayarak onu destekliyorduk  
Çarşı içerisinde koşar adım camide yürürken cenazeden sonra nerede içeriz planları başlamıştı Avluya girdiğimizde topal Hayri yi gördük Avlunun ortasında iri yarı vücudunu bastonuna yaslarken baş sağlığı için gelenleri kabul ediyordu Bizde sıraya girdiğimizde gözünden zorla akan birkaç yaş damlasını farkettik Birbirimizin kolunu dürterken o damlaları beraber izliyorduk  Psikopat Hayri yi zoraki öperken bile tiksinmemek imkansız bir şeydi
"Başın sağolsun Hayri baba " diyorduk  
"Sağolun varolun dostlar sağolsun "diyordu  
Sıra gazi Mehmet e geldiğinde Gazi Mehmet in söyledikleri Hayri yi şok ederken bizleri güldürdü
"Abin öleceğine keşke sen ölseydin ulan karaktersiz herif "
Gazinin takılmasına Hayri de gülüyordu
"Ne diyorsun ulan üşütük gazi?  Ölürsem çok mu sevinirsin?"
"Hemde nasıl sevinirim Bayram yapmazsam şerefsizim Abin gene iyi insanmış Gelen gideni var Sen ölüğünde seni belediye kaldıracak ulan "
Psikopat Hayri nin suratı az da olsa üzgün görünüyordu   
"Fazla tıraş etmeyin de ot var mı ot?Kimse görmeden şu ağacın dibinde bir sigara sarın bana moralim çok bozuk " dediğinde gazi Mehmet köpürüyordu 
"Ne diyorsun sen manyak mısın abinin cenazesinde esrar mı içeceksin?"
"Allah ını severseniz yapın Kimde varsa çıkarsın yapsın birşey olmaz diyorum Günahı sevabı bana ait "
Birkaçımız elimizle ağzımı kapatırken geri döndük Polis Hasan da şok geçirmişti
"Ya bu ne terbiyesiz adammış Kabahat bizde kardeşim Bu adama aslında selam bile vermeyeceksin "diyordu  
O psikopat Hayriydi Dünya klasiklerindeki karakterlerin birçoğunu iç cebinden çıkartırdı  Atmış altı yaşında eroine başlamıştı Hastalandığı birgün dost tavsiyesiyle kullanmıştı Ve birden dirilmişti Şaşkınlıkla çevresine bakarken haykırmıştı
"Ulan bu dalga ne güzel şeymiş kendimi yirmi yaşında hissediyorum lütfen bana biraz daha verin"
Torun sahibi olmasına rağmen o artık bir eroinman olmuştu Çevresine de sık sık tavsiyelerde bulunuyordu
"Gerçekten çok güzelmiş  Ömrümü uzattı bu meret, keşke daha önce başlasaydım " demişti  
Hoca tabutun başına geldiğinde avludakiler çoktan safa geçmişti Bizim grupta tek sıra halinde çizgide yerini almıştı Rahmetli çok kilolu olduğundan tabuta sığmamıştı  Tabutun kapağı yoktu Son zamanlarda dikkatimizi çeken enteresan bir durumdu Birçok cenazede tabut kapağı olmuyordu  Rahmetlinin yakınları da ağlıyordu Belki de sevinçten Sanki bir sorundan kurtulmuşlardı Bu konuda da bizim grup kesinlikle hemfikirdi Hocanın söylevi de bir türlü bitmiyordu Uzattıkça uzatıyordu  Soğuktan insanlar titriyordu ama kimin umurundaydı Şanssızlığımızdan olacakki rahmetli hocanın yakın arkadaşlarından çıkmıştı Bizlerden diğer insanlardan çıkan lanetler kahırlar çoktan birbirine karışmıştı
"Yeter be Allah rızası için bitir şunu Allah ın belası hoca Yeter acı bu insanlara Birçoğu zaten hatırına emrivaki ile gelen insanlar bunlar Bunu düşünmüyor musun Fazla bahşiş mi aldın naptın ulan?"
Duaların ve gerçeğin karıştığı düşünceler anlar birbirine dolanıyordu Hoca bas bas bağırıyordu 
"Bu muhterem din kardeşimize hakkınızı helal ediyor musunuz"
"Evet ediyoruz, çoktan ettik bile  "
"Ey cemaat ses çıkmıyor, helal ediyor musunuz?  "
"Aynen, aynen"
Nihayet söylev bittiğinde birçoğumuz çoktan tabuta sarılmıştık  Bir iki omuz hareketini mutlaka cenaze sahiplerine göstermek şarttı Örf ve adetlerimiz bunu gerektiriyordu Buna mecburduk  Çarşı içinden tabut taşırken omuz sırasını savanlar ara sokaklarda izini kaybettirmeye başlamıştı Cenaze aracına tabut yüklendiğinde ise çok az insan kalmıştı Bizim grup verilen adresin önünde nihayet toplanmıştı  Pier Lotti mezarlığına bile gitmeye üşenmiştik Herkes oflayıp pufluyordu
Sonunda, semtimizde bir cenaze törenini daha atlatmıştık  
Sıra şimdi kafayı çekme sırasıydı  Çok mutluyduk  
IRIZA
|
|
|