07-10-2012
|
#1
|
Prof. Dr. Sinsi
|
Her Aşk Başladığı Nedenle Biter
Her Aşk Başladığı Nedenle Biter Hikayesi - Her Aşk Başladığı Nedenle Biter Yazısı - İclal Aydın Yazıları - İclal Aydın Köşe Yazısı
Daha dönüşüme girmemişim  Hayat acayip bir şeydi be usta Berbat bir şeydi  Erkekler anlaşılamaz bencillikte ve karanlıktalardı Herkes yalnızdı  Ben bira da sevmezdim İstanbul’da henüz nedenini ve nasılını anlayamadığım bir girdap vardı ki içine düşmen an meselesiydi  Kızların uzun karışık saçları, erkeklerin karışık uzun sakalları  Hiçbir şeyin çok önemi yoktu Çünkü kaybedilecek bir şey yoktu  
Ben sonra hırslandım, kazanmaya girdim  Karanlık yanımın kapısını kapadım Yok o girdaba girmeyecektim Bir daha da dönüp bakmadım ardıma İstanbul Mete ve Kaan taklitleriyle doluydu  Ve o taklitlerin “Adın neydi senin” diyerek incittiği kızlarla  
Cuma günü “Kaan ve Mete” ile karşılaşmak şaşırtıcı bir biçimde iyi geldi fakat bana 
Öğleden sonra filmi izlemeye tek başıma gittim Perdede “Ekip film tedirginlikle sunar” cümlesini gördüğüm anda anlamıştım, sıra dışı bir film izleyecektim İzledim de  Sıra dışı, eğlenceli, hüzünlü, gerçek  
***
“Kadınların yanlışı nedir biliyor musun?” diye soruyor Mete  
“Nedir?” diye başka bir soruyla yanıt veriyor Kaan  
Buldukları ve birbirleriyle paylaştıkları gerçek bana sorarsanız aslında erkekler için geçerli Bence erkekler bir kadına âşık olma nedenlerini ilişki başladıktan sonra kadının elinden almak istiyorlar  
Yıllar önceydi, nerede okumuştum hatırlamıyorum ama “her aşk başladığı nedenle biter” diyordu bir kadın  Söyleyenin ya da yazanın kadın olduğundan eminim ama  
Kaybedenler Kulübü’nün kadınlarla ilgili çok şahane yanıtları yok Hatta kadınlarla ilgili pis, adi ve yanlış bulunabilir bir bakış açıları da var Kaan ve Mete’nin  Ama anlamaya çalışan, kazanmaya oynamayan adamlar onlar bir yandan da  Dürüstler Yalan yok Eğlenceliler  Üstelik Kaan ve Mete gerçek  
Onları anlamak için erkeksileşmem mi, olgunluğa geçmem mi yoksa Tolga Örnek’in film yapması mı gerekti tam emin değilim  Belki üçü de  
Ben filmi çok sevdim Kazanmak için parlattığım becerilerimden uzak, giysilerimin ve hatta derimin altında sakladığım susuz kalmış, ruhumun kara, hoyrat ve erkek yanına iyi geldi  Ve ben o yanımı ne çok özlemişim, fark ettim  Kaybetme korkusu taşımadan beslediğim saf özgürlüğümü  Belki de bu yüzden her bitişten sonra müthiş bir rahatlama gelir  
Filmden çıktım  Kazanmaya, kazandıklarımı kaybetmemeye uğraşmasaydım, uğraşmasaydık, uğraşmasak mutluluk daha mı kalıcı olurdu Yoksa umrumuzda mı olmazdı  Zaten mutluluk dediğin nedir ki?
Okumaya doyamayacağım bir kitap gibi yazılmış film  O yüzden aynı gün iki kez izledim desem  Herkes bu kadar inatla ve aşkla neden yalnız be usta?
Yiğit Özşener yılı
Filmle ilgili her şey bolca yazılacak, çizilecek ve tartışılacak nasılsa  Yiğit’e geçmeden, film boyunca en seveceğiniz karakterlerden biri olan Rıza Kocaoğlu’nun filmin senaryo yazarı Mehmet Ada Öztekin’in canlandırdığını ve çok başarılı olduğunu belirtmem gerek  Öte yandan bu yıl sanki Yiğit’e şahane rollerle geldi Aşk Tesadüfleri Sever’deki performansını da çok sevmiştim ben Özellikle Belçim Bilgin’le karşılıklı oynadıkları ayrılık sahnesinde  Burada ise nasıl olup da sevebildiğinizi, güldüğünüzü anlamadığınız bir Mete canlandırmış bize  Göz alıcı bir iş çıkarmış Yiğit’in annesi ile konuştuk cuma akşamı ayaküstü  Nasıl da gururlu ve mutluydu görseniz  “Baktım ki çocuğum bu işe tutkuyla, aşkla bağlı  Dayan annecim, dedim, sakın moralini bozma Akademik bir kariyer bekliyorduk ondan ama bize böyle bir sürpriz yaptı Çok da iyi yaptı” diyordu gözleri parlayarak  Yiğit’in Yıldız Teknik Üniversitesi Elektronik ve Haberleşme Mühendisliği’nden mezun olduğunu ve Koç Üniversitesi’nde İşletme master’ı yaptığını annesinden öğrendim  
Tutkusu onu iyi ki Şahika Tekand Studio Oyuncuları’nda eğitim almaya yönlendirmiş  İyi ki
***
Anjelika Akbar - Likafoni
Geçtiğimiz aylarda, “İçimdeki Türkiyem” isimli kitabını okumuştum ki üretici sanatçı yeni bir albümle karşımıza çıktı Albümün adı “Likafoni” ve ben bugünlerde mütemadiyen hatta şu anda bile bu albümü dinliyorum
“Lika’nın Sesleri” anlamına gelen “Likafoni”, ismini; Akbar’ın küçükken kendi adını telaffuz edememesi nedeniyle ancak söyleyebildiği “Lika” sözcüğünden ve albümde yer alan eserlerin küçük yaşlardan itibaren severek dinlediği besteler olmaları nedeniyle kullanılan, “sesler” anlamındaki “foni” sözcüğünden alıyormuş Akbar, seçtiği, kolay dinlenebilir eserlerle özellikle gençlere hitap etmeyi planlamış Klasik müziği sevmeyen ve bilmeyen herkesin bu albümü sevebileceğine inanan Anjelika Akbar’la birkaç hafta önce bir elektronik mağazasında tanıştık, ayaküstü tatlı bir sohbet gelişti ama bir türlü buluşamadık Ünlü bir piyanistin büyürken çalmaktan hoşlandığı parçalar fikri o kadar güzel geldi ki bana Anjelika Akbar’a çello sanatçısı Rahşan Apay eşlik ediyor bu albümde Birer tane edinmenizi tavsiye ederim Akşam üzerine, sabah saatlerine, çocuğunuza ders çalıştırırken, bir kahve içerken Çok yakışacak hepsine 
***
Zeynep Korel ve neşeli çantaları
Tanju Korel ve Hülya Darcan’ın yurt dışında yaşayan kızları Roman yazarı Zeynep Korel geçen yıl Türkiye’ye döndü En son Peru’da ikamet eden Zeynep orada biriktirdiklerini, gördüklerini, hayran kaldığı Güney Amerika kültürünü sadece yazılarına değil el becerisini konuşturarak yaptığı çantalara ve küçük, şirin ev eşyalarına da taşıdı Kız kardeşi Bergüzar Korel’in de omzunda görebileceğiniz bu neşeli çantalar ve diğer güzel ürünler için bir web sitesi açtı Zeynep  www piura com tr sergilediği ürünler kadar neşeli bir site
Çalışkan kadınları kim sevmez? Yazan, çizen, diken ve biricik kız çocuğunu büyüten bir anneyi peki? Zeynep’in kızı da tıpkı o çantalar gibi rengârenk bir çocuk  Anne ve kızının yeni hayatlarında çok ama çok mutlu olmaları için dua ediyorum 
İclal Aydın
|
|
|